Takvimden Bir Yaprak
İnsanlar meftun-ı terakki. Herkes çalışıyor. Çalışacak. Seviliyor. Sevilecek, ilerüye! ilerüye!.. ilerüleyelim. Kuvvetimizi kıran, elimizi ve ayağımızı bağlayan bağları kopardık, kırdık... Uç! serbestiz, koşalım. Bizden evvel ilerülemiş olanlara yetişelim. Hani otomobillerimiz? bir danesini gördük Bab-ı Ali önünde indifaat-ı berekaniye sırasında taht-ül arz işidilen sadalar gibi derinden derine sanki « ur! yaşasun hürriyet » diye sayhalar çıkararak geçiyor. Hani telefonlarımız? yakında gelecek alo! alo! zabtiye nazırı... meşgul. Alo! alo! dahiliye nazırı... meşgul, bu safhalar görülecek. hani dümenli balonlarımız! Biraz sabır, bunlar da görülecek şimdi Avrupa'da moda... İmparatorlar, krallar bile dümenli balonları sevk ve idare itmek istiyorlar. Bala pervaz olmak isteyen nazarımıza layık bir tecrübe! Acaba gazetelerde kariben « felan nazır konağından dümenli balona rakiben beş dakikada Bab-ı Aliye gelmiş. Balonu bizzat sevk ve idare itmişdir. » diye fıkralar yazılacak mı? Kim bilir. Belki umur-u hükümetden ziyade dümenli balonları daha maharetle sevk ve idare iderler. Fakat ne şimdi, ne de o vakit ihtiyat idübde kendilerine « dikkat idin. Sukut idersiniz. » dimemeli. Şayed düşüvirirlerse ihtimal gazetecilerin boyunlarına sarılırlar da dirler ki:
-Düşeceğimizi bildiniz. Öleceğimizi de bilirsiniz söyleyin bakalım.
26 Teşrin-i Evvel 324 - Meşrutiyetin ilk devresinde Kamil Paşa kabinesi zamanında
