Sayfa:Ta'lîm ve Terbiye-i Askeriyye Hakkında Nokta-i Nazarlar.pdf/8

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş
—9—

torbalarını sürüyorlardı ve-yâhûd kazma, kürekleri ile kendilerini ta’kîb edenlerin dahi istifâdesi için küçük sütreler yapıyorlardı.

Birçok günler ve birçok geceler Japon piyâdeleri orada, donmuş toprak üzerinde kalıyorlar. Yirmi dört sâat zarfında güç hâl ile birkaç metrelik mesâfe kazanabiliyorlardı.

Efrâd oldukları yerde yiyorlar, oldukları yerde uyuyorlardı. Peksimedleri olmayanlar tabîî aç kalıyorlardı. Lâkin orada sebât ediyorlar, ediyorlar, ediyorlardı. Onları elde etdikleri yerden zerre kadar kımıldatacak bir kuvvet mutasavver değildi.

Rusların da mâddeten kuvvetleri vardı, onu isbât etdiler. Hatta kuvâ-yi ma’neviyyeye yalnız cesâret ve istihkâr-ı mevt diyecek olursak Ruslarda o da vardı. Bu bâbda bir Japon mîr-alâyı diyor ki:

“Biz cesûruz, pek doğrudur. Lâkin cesâret işidilmemiş mehâlike hiç titremeksizin karşı durmakdan ibâret ise Ruslar bizden daha cesûrdur. Çünki bizim mevâzı’mıza yanaşık nizâmda hücûm ediyorlar; hattâ ayakda hiç gizlenmeye bakmamaksızın, ölümden ictinâb etmeksizin.

Biz, Japon zâbitânı, askerimizin bu sûretle düşman üzerine yürümesini taleb etmek istersek askeri itâat etdirmekde ihtimâl müşkilâta tesâdüf ederiz.

Bizim askerimiz, tesettürü o dereceye kadar i’tiyâd etmişlerdir ki gizlenmek için en küçük bir toprak yığınından, en küçük bir arâzî yarığından, en küçük bir sütreden istifâde etmek çârelerini beheme-hâl taharrî ederler. Evet, bu nokta-i nazardan Ruslar, bizden daha cesûrdur; bize hücûm etdikleri zaman zann olunur ki bu hareketleri mahzâ ölmek içindir.

Teşekkür olunur ki bizim cesâretimiz, fâideli bir cesâretdir. Onların ise fâidesi noksân bir cür’etdir!”

Hakikî ve fâideli cesâretin tamâme-i ma’nâsını îzâh edebilmek için bir Rus zâbitinin de bu husûsdaki mütâlaasını dinleyelim!

Rus zâbiti diyor ki:

“Askerimizin akıl ve ferâsetini nazar-ı dikkate almağa mecbûruz. Müdâfaada fevk-al-âde olan bu askerin taarruz hakkında hiçbir fikri yokdur.

Şahsî bir hareketin icrâsına pek az kabiliyyeti vardır. Düşman üzerine yürümek için bir hey’ete merbût olduğunu, sevk ve idâre olunduğunu, yanında, etrâfında, arkasında arkadaşları bulunduğunu ona hiss ettirmeye ihtiyâc vardır. Ancak bu sûretle kadere i’timâdıyla ale-l-ıtlak fikr itâatiyle, ittihâd hareketinde sevk-i tabîiyyeden ibâret olan hissiyle tereddüd etmeksizin ve fakat arkadaşlarıyla dirsek dirseğe düşmanın ölüme kadar yol açan mühlik âteşi altında ilerler.