Sayfa:Semdinli iddianame.pdf/69

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

yönelik açıklamaları nedeniyle Âdil Yargılamayı Etkilemeye Teşebbüs suçundan soruşturma evrakı Genel Kurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı’na gönderilmek üzere tefrik edilerek soruşturma defterimizin 2006/152 Sırasına kaydı yapılmıştır.


2 - Tanık Mehmet Salih YILDIZ Beyanında : Ben hâlen Yüksekova Belediye Başkanı olarak görev yapmaktayım. 9 Kasım 2005 tarihinde Şemdinli ilçesinde meydana gelen bombalama olayında akşam saat 17:00 - 18:00 sıralarında Şemdinli ilçesine intikal ettim. Gece olmasına rağmen çarşıya çıktığımızda halk hâlen arabanın başında bekliyordu. Zorda olsa halkı dağılmaya iknâ ettik. Keşfin yapılma imkânını sağladık. Tek ağızla sanki herkes bu olayları yapanlar artık bellidir. Çünkü ortada cenazeler vardı. Ortada yaralılar vardı. Bütün bu psikolojiye rağmen halkın devlete güvenerek bu kişileri emniyete teslim etmesi önemli bir noktadır. Halka sakin olun dediğimizde daha ne kadar sakin olabiliriz başkanlar, artık yeter, bizi engellemeyin, Hakkâri’de, Yüksekova’da ve Şemdinli’de peşpeşe patlayan bu bombaları PKK örgütü atmış ise de dâhi bunların yarısını PKK attı sayalım, peki diğer yarısını kim yaptı. Özellikle son suçüstü yakalanan Şemdinli’deki sanıkların yakalanması dikkat çekicidir dediler. Ve özellikle şunu da eklediler. Bunlar Türkiye’nin demokratikleşmesini istemeyenler, Avrupa sürecine karşı çıkanlar, hükümete muhalefet olanlar, Cumhurbaşkanlığı krizini bu hükümeti aşarak düşünenler, bir de Başbakan’ın Diyarbakır’daki Kürt sorunu benim sorunumdur, söyleminden rahatsız olanlar yıllardır sıkı yönetimlerle bu bölgeyi yönetip artık bir şekilde bu yönetimi kendine rant sayanların işidir bunlar dediler. İşte onlarda suçüstü yakalansalar bile asıl yakalananlar değil, bunların perde arkalarında vardır şeklinde halkın yoğun tepkisi vardı. Bu psikoloji karşısında başta ben olmak üzere bölgede belediye başkanı olan yöneticilik yapan diğer arkadaşlarımızda bu genel kanı karşısında farklı bir mantık düşünemediğimizi bende de hâsıl olan kanaat birileri Türkiye’yi huzura götürmektense huzursuz bir Türkiye’nin birilerinin işine daha iyi yaradığı, Türkiye’deki son gelişmelere de bakıldığı zaman gerek Silopi de gelişen olaylar gerek son Konya’da gelişen çete-mafya ilişkileri, hâlen de üzerine ciddi gidildiği her yerde Edirne Kapıkule’de son Habur Kapısında yaşananlara bakıldığı zaman karmaşık bir Türkiye, sorunlu bir Türkiye bu karanlık güçlerin işine çok iyi yaradığı net görülmektedir. Bu olayların üzerine yargının bağımsızlığı ilkesi ile gidileceğine, ucu nereye dokunursa dokunsun ortaya çıkarılacağına inancım sonsuzdur. Bizim girişimlerimiz bazen bize risk de doğursa Türkiye’nin geleceği için, daha huzurlu bir Türkiye için doğru olanı yapmak ve söylemektir. Tepki de alsak ki bu olaylardan dolayı Yüksekova’da Şemdinli Olaylarını basın yoluyla protesto etmek, tepkilerini göstermek açısından yapılan basın açıklaması ayrıca dikkat çekicidir. Şiddete dayanmayan her türlü eylemin yapılabileceği sayın valimiz ve yetkililer tarafından defalarca söylenmesine rağmen basın açıklamasına Fransa’yı örnek verdiğimiz zaman Fransa’daki sağduyu sağlanmış olsaydı ve dünyada örneği olmayan, hiçbir yerde yaşanmayan basın açıklamasına kurşun sıkılmasaydı ve bu kurşun sıkılmada her türlü fırsatçılara ortam sağlanmasaydı belki Yüksekova’daki gösteriler sırasında yaşamını yitiren üç insanımız da aramızda olurlardı. Bu olay günü ben Ankara’daydım. Hemen geri döndüm ve olaya sağduyulu müdahale için çaba göstermeye çalıştım. Ancak halkın bizi dinlemediği, bize tepki gösterdiği hatta bizi bize kurşun sıkanlarla işbirlikçisiniz diye hakaret ettiği, bütün bu riskli psikolojiye rağmen bizin yine halk ile diyaloglu davranmamız, onları iknâ etme çabaları olumlu sonuç verdiği için daha büyük olayların olmaması cenaze töreninde özellikle hiçbir olayın olmamasını çok önemli buluyorum. Buradan da anlaşılıyor ki polisiye önlemlerle değil sivil toplum örgütlerimize güvenerek herkesi bir polis gibi, bir yargı

69