Sayfa:Semdinli iddianame.pdf/64

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

atladı geldi. Bakın, hayattadır Ünal Erkan, sorabilirsiniz. Geldi "Paşam, eğer Diyarbakır'da, o bölgede bu firma sakıncalıysa, ben kellemi veriyorum. O bölgede devlete en yakın ve en sadık insan bu firmadır ve bu ailedir. Siz nasıl..." dedi. "Vallahi, biz de biliyoruz; fakat, İçişleri Bakanlığından böyle bir rapor gelmiş, ne yapayım, biz yapamayız" dedi. Ünal Erkan Emniyet Genel Müdürünü aradı "Mehmet Bey, mesele böyle böyle" dedi. "Olamaz..." O da inanmadı. Bakın, o da inanmadı. Onun yanına gittim. Talimat verdi, dosyadan çıkardılar. Orada, Eşref Hatipoğlu İl Jandarma Alay Komutanıdır ve demin bahsettiğimiz o ailenin çok sadık ve yakın dostudur -Kaya'nın- ve İl Valisi, Vali Yardımcısı Yılmaz Aydoğan -o da Vali Yardımcısı- o aynı o dostluk içerisinde. Bunlar, Bölge Komutanlığının sahte bir istihbarat bilgisiyle hakkımızda böyle bir bilgi hazırlıyorlar. O bilgi dosyadadır. Şimdi, diyorlar ki: "Altındağ ailesi, Mehmet Ali Altındağ ve 4 tane kardeşi -benim 4 tane çocuğum var, benim her 4 çocuğumu da kardeşim yapıyorlar, kardeş yapıyorlar Bunlar PKK'yla mücadele verdiler; fakat, PKK onlardan birisini öldürdü." Aynı yazı, resmî yazı. "Birisini öldürdü, bunlar korktular, teslim oldular artık. Bunlardan bir hayır gelmez, sakıncalıdırlar, bölgede artık devlet ihaleleri bunlara verilmez." Böyle... Bu bilgiyi aldım götürdüm...

SORU - PKK tarafından öldürüldü denilen çocuğun adı ne? Hangisi?

CEVAP - Yok, Emin değil, şey 1994'te, hiçbirisi öldürülmemiş, yani, birisi öldürdü, kardeşi öldü...

SORU - Böyle bir şey uydurdu yani...

CEVAP - Bir kardeşi öldürülmüş diyor. Kardeş de değil, benim her dördü de isim de sayıyor, Emin Altındağ, Ahmet Altındağ, Selahattin Altındağ, Akif Altındağ. Bunlar Mehmet Ali Altındağ'ın kardeşlerinde birisi öldürülmüş, bunlar artık PKK'ya teslim oldu. Niye bunu uyduruyorlar? Çünkü, o albay hakkında yazımız, yazı yazılmış, gece gündüz, pavyon, disko halini yazmışız. O bölge vali yardımcısı, devletin kömür ihalesini kendi yan firmasına yaptırmıştır, biz de yazmışız ve ödemeler Türk parasıyla değil, rekabetsiz bir, rekabeti ortadan... Biz bunları yazmışız. Ve o il Vali Yardımcısı Yılmaz Aydoğan bu yazılarımızdan dolayı sekizbuçuk yıl ceza aldı. Sekizbuçuk yıl ceza aldı ve bugün sefilleri oynuyor, devlet onu kovdu kapısından veya Eşref Hatiboğlu general olacaktı, onu da emekliye ayırdılar. Böyle bir uydurma neticesinde ben aldım getirdim, İçişleri Bakanlığı, Nahit Menteşe aa dedi, o sakıncalı insan Muharrem Göktay'ın imzasıyla çıkmış, hem de aynı zamanda Müsteşar Yardımcısı. Sen misin, dedim benim. Dedi hemen bir dilekçe yaz, ben düzelteyim. Hemen dilekçe yazdık ve düzeldi, o ihalemizi de aldık, diğer ihalelerimize de karışamadı ve işimize devam ettik. Bu iş böyle devam ederken, 96'ya gelince, 96'daki 22 Haziran olayı, yine Eşref Hatiboğlu'nun gammazlığıyla ve bu ailenin gammazlığıyla...

SORU - Bu Ergani yolu baskını değil mi?

CEVAP - Tabiî, tabiî... Bu sefer bu senaryo devreye girdi. Ondan da bir şey tutturamadılar. Her ne kadar adamlarımız Öldü, özetle, 98'de bu sefer Hizbullah ve PKK yaftalan bize yakıştırıldı. Ondan da Kurtulduk. 2000'de yine bize musallat oldular. Bu kez para çocuğumdan aldılar. Ben de şikâyet ettim. Bu sefer benim oğlum o yolda öldü arkadaşıyla beraber. Mesele budur.

SORU - Buyurun.

CEVAP - Sorun. Ben her şeye hazırım, açığım hiç cevap veremedim bir şey yok.

SORU - Şimdi, bu hem bize verdiğiniz dilekçede hem de biraz önce bu Ergani baskını dediğinizde, orada diyorsunuz ki "Ergani yolu üzerinde bulunan dinlenme tesisine aynı şahısların tertipleriyle..." Ama, daha önce. konuşmanın başında PKK yaptı dediniz bu baskını...

CEVAP - Şimdi, PKK'ya yaptırıldı. Bak, şöyle yaptırıldı, yani, onlar yapmadı, ben açıklık getireyim oraya, tamam.

64