Sayfa:Semdinli iddianame.pdf/34

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

Terör örgütünün temelleri Ankara’da 1973’den beri Abdullah ÖCALAN’ın etrafında birleşen bir grup Doğu ve Güneydoğu kökenli şahıs tarafından atılmış ve 1978 yılında 1. Kongre ile PKK (Partiya Karkeran Kürdistan–Kürdistan İşçi Partisi) adı altında kurulmuştur. Abdullah ÖCALAN’da dahil olmak üzere bu şahısların büyük çoğunluğu geçmişte üniversite içerisinde devrimci hareketler içerisinde faaliyet yürütmüşlerdir. Bunun da etkisi ile örgüt Marksist düşünce ve Kürtçü fikirlerin bir harmanı olarak ideolojisini oluşturmuştur. Ancak kuruluşundan beri örgüt Marksizm’in klasik kavramlarını alarak kendine göre yorumlamakta ve kitlesine empoze etmektedir. Bu durum gerek örgüt içerisinde bir şahıs olmanın ötesinde stratejik ve taktik belirleyici olan ÖCALAN’ın tek adam olmasından gerekse örgütün kendine atfettiği orijinallikten kaynaklanmaktadır. Örgüt faaliyet metodu olarak Mahir ÇAYAN’ın PASS (Politikleşmiş Askerî Savaş Stratejisi) benimsemiş ve Türkiye geneli ile İran, Irak ve Suriye’nin Kürtler’in yoğun olarak yaşadığı bölgelerinde kamu otoritesinin hakim olmadığı kurtarılmış “kızıl bölgeler” oluşturarak “Bağımsız Birleşik Kürdistan”ı kurmayı hedeflemiştir. Örgütün kurulduğu dönem Türkiye’de “sol” ve “bölücü/ ayrılıkçı” birçok fraksiyonun kimi zaman çatışma kimi zaman ise uzlaşı içerisinde olduğu yıllardır. Bu dönemde terör örgütü PKK/KONGRA-GEL’in benimsediği “Kürdistan” hayalinin bölücü/ ayrılıkçı birçok terör örgütü tarafından benimsendiği ve “sol”daki kimi terör örgütlerinin de bu konuya “ulusal sorun” başlığı altında kendi doktrinlerinde yer verdiği bilinmektedir. Ancak PKK/KONGRA-GEL terör örgütü kuruluşundan beri diğer terör örgütlerine karşı işbirlikçi ve ajan oldukları gerekçesiyle saldırgan bir tavır sergilemiştir. 1979 yılında örgüt başta Öcalan olmak üzere kadrolarının önemli kısmını yurt dışına çıkarmayı becermiş ve böylece “1980 Hükümet Darbesi”nin etkilerinden kısmen kurtulmayı başarmıştır. 15 Ağustos 1984 ile Siirt’in Eruh ve Hakkâri’nin Şemdinli İlçelerine gerçekleştirdiği kırsal kaynaklı ilk silâhlı eylemler ile ise ülke gündemine ağırlıklı olarak oturmuştur. Örgüt Abdullah ÖCALAN’ın yakalandığı 15 Şubat 1999 tarihine kadar taktik rol atfettiği silâhlı faaliyetlerine kimi zaman yoğunlaştırarak kimi zaman ise azaltarak devam etmiştir. Ancak örgütün kuruluşundan beri benimsediği asıl amaç silâhlı faaliyetlerden siyasî faaliyetlere çıkış yolu bulmaktır. Bu itibarla dönemin konjonktürel gelişmelerine göre ilan edilen güya ateşkes kararı vb. siyasî çıkışlarda görüldüğü gibi örgütle ilişkisi mahkeme kararları ile ispatlanan DEP (Demokrasi Partisi) ve HADEP (Halkın Demokrasi Partisi) gibi partiler ve toplum içerisinde örgütlenen onlarca sivil toplum kuruluşu örgütün siyasî sözcüsü olmaktan öte gitmemiştir. Örgütün söylemlerindeki taktik değişimlere rağmen bu yaklaşım hâlen devam etmektedir. Bu bağlamda örgütün faaliyetleri iki ana grupta incelenebilir;

  1. Silâhlı faaliyetler; Terör örgütü silâhlı faaliyetlere siyasî faaliyetler önünde yol açıcı bir misyon yüklemektedir. Nitekim örgütün 1999 yılında Öcalan’ın yakalanması sonrasında formüle ettiği talepleri ilk etapta “Kopenhag Siyasî Kriterleri”nin karşılanması noktasında aynileştirilmiş daha sonra ise örgüt mensuplarına yönelik Genel Af (Terör örgütü tarafından bu talep “Demokratik Siyasî Yaşama Katılım Yasası” olarak ifade edilmektedir.) çıkartılması gibi ütopik hedefler haline getirilmiştir. Silâhlı faaliyetlerin sıklet merkezini Türkiye coğrafyası oluşturmaktadır. Bunun yanında Suriye, İran ve Irak’taki kamplar ise bu faaliyetlerin lojistiğine yönelik kullanılmaktadır.
  2. Siyasî faaliyetler; Terör örgütü kuruluş yıllarında etkin bir silâhlı gücün varlığını zorunlu kılan “kızıl kurtarılmış bölgeler” oluşturma ve bağımsız birleşik Kürdistan’ı kurma görevini üstlenmiş olmasına rağmen bu ütopik

34