Sayfa:Sırça Köşk.pdf/134

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

mek, nizalarını yatıştırmak için aralarından seçtikleri adamlar hemşerilerine hizmet etmekten başka şey düşünmez, zorbalığı akıllarından bile geçirmezlermiş.

Bizim üç ahbap geldikleri sırada şehrin pazarıymış. Sokaklarda ekinler, yemişler, dokumalar, kumaşlar, demirler, kömürler küme küme durur, alıcı ile verici aracısız iş görürmüş.

Ahbaplar, önceden aralarında sözbirliği ettikleri üzere, sokaklarda aylak aylak dolaşıp etraflarına bakarlar, başlarını sallayıp, yanlarından geçenlere duyuracak şekilde:

“Allah allah... Amma da acayip memleket ha!..” diye söylenirlermiş.

Bir sokak gitmişler, öbür sokağa varmışlar; ondan çıkıp başkasına dalmışlar, ama hep şaşkın şaşkın aynı sözleri tekrarlamışlar. Gitgide arkalarına bir sürü meraklı takılmış, bu yabancılar memleketin nesini acayip buldular acaba? diye aralarında soruşturmaya başlamış. Nihayet birisi dayanamayıp yabancılara sormuş:

“Neye şaşırıyorsunuz Allah aşkına?”

Ahbapların elebaşısı:

“Yahu, sizin memleketin sırça köşkü nerede?” diye öğrenmek istemiş.

“Ne sırça köşkü?”

“Nasıl? Sizin sırça köşkünüz yok mu?”

“O da neymiş?”

Elebaşı yanındaki dostlarına dönüp:

“Aman yarabbi, daha sırça köşkün ne olduğunu bilmiyorlar. Böyle memlekette durulmaz, hemen yolumuza gidelim!” demiş.

Şehir halkını daha çok merak sarmış. Ahbapların peşini bırakmamışlar. Beş on adım sonra önleyip tekrar sormuşlar:

“Canım, neymiş şu sırça köşk? Anlatın bakalım, pek lüzumlu bir şeyse belki biz de yaparız!”

“Lüzumlu ne demek? Sırça köşkü olmayan şehir, sırça köşke bağlanmayan memleket olur mu?.. Haydi dostlar gidelim!..”

Halk, aralarında ayaküstü bir danışmışlar, sonra yabancıların yanına sokulup:

“Bizim başka şehirlerden ne diye noksanımız olsun? Ma-

137