Sayfa:Sırça Köşk.pdf/122

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Melike bunları duyunca büsbütün kederlenmiş. “Memle- ketimde dertli bir insan var da, ben ona derman olamıyorum” düşüncesi içini bir kurt gibi kemirmeye başlamış. Kimseyi zorlamak, kimsenin yaptığına ettiğine karışıp tedirgin etmek şanından olmadığı için, dervişin sarayın karşısında durmasına ses çıkarmamış, ama onun günden güne sararıp solduğunu, gözlerinin daha derine kaçtığını gördükçe, kendisi de eriyip süzülmüş. Kendisi de artık sarayının penceresinden ayrılmaz, tül perdelerin ardında bütün gün dervişi seyreder, “Onun içini kemiren dert nedir acaba?” diye kendini yermiş.

Bir gün yine böyle perdelerin arkasından bakarken, dervişin siyah, derin gözleri pencereye çevrilmiş. Bu gözlerdeki bitip tükenmez hasreti fark eden melike, dervişin içini yakan derdi sezer gibi olmuş, yerinden fırlayıp başmabeyincisini çağırtarak:

“Bu dervişi sarayıma getirin, derdini kendim soracağım” demiş.

Derviş, melikenin huzuruna çıkınca büsbütün sararmış. Gözlerini yerden kaldıramamış. Derdi sorulunca, duyulur duyulmaz bir sesle:

“Hiçbir derdim, hiçbir dileğim yoktur!” deyip susmuş.

Ama melike bu kısa cevapla yetinmemiş. Yumuşak, tatlı, adeta yalvarır gibi:

“Nasıl olur derviş?” demiş. “İnsanın içini bir dert kemirmeyince yüzü böyle solar, gözleri böyle dalar mı? Belki gönlündeki dilek sana pek büyük, pek erişilmez göründüğü için söylemekten kaçınıyorsun. Ama bilirsin ki, benim yurdumdaki insanları bahtiyar görmekten başka hiçbir arzum yoktur. Haydi, çekinmeden ne istediğini söyle. Dilediğin, fakat elde edilmez sandığın şey, uçsuz bucaksız bir zenginlik midir? Her gün önüne yığılan altınları arzularına göre çok küçük bulduğun için mi azımsayıp dağıtıyorsun? Eğer böyleyse söyle, sana bitip tükenmez hazinelerimin yarısını, hayır, hepsini vereyim.”

Derviş başını kaldırmadan, sallayıp cevap vermiş:

“Hayır melikem, hayır; benim böyle bir derdim, böyle bir dileğim yoktur.”

Melike soluk yüzünde dolaşıp koyu kahverengi gözlerinde biriken bir kederle tekrar sormuş:

125