insanlar gibi gözlerini kırpıştırıyordu. Nihayet dudaklarını hafifçe kıpırdatarak:
«Siz sahiden iyi bir insana benziyorsunuz!» dedi.
Bütün cesaretim, serbestliğim, o gelir gelmez uçup gitmişti. İçimden, ona teşekkür etmek, ellerine sarılarak öpmek arzusu geçtiği halde, ancak duyulur duyulmaz bir sesle:
«Bilmem!» diyebildim.
Kadın, gayet serbest bir tavırla kolumu yakaladı, öteki eliyle çenemi tuttu, küçük bir çocuğu okşarmış gibi yumuşak bir sesle:
«Oo, siz sahiden bir genç kız gibi mahcupsunuz!» dedi.
Yüzüm tutuşarak önüme baktım. Bir kadının bana bu kadar pervasız muamele edişinden adamakıllı sıkılıyordum. Neyse ki o da ileri gitmedi. Evvelâ çenemi bıraktı, sonra kolumu tutan eli yavaşça yanma düştü. Gözlerimi kaldırınca hayret içinde kaldım. Karşımdakinin yüzünde de müthiş bir şaşkınlık, hattâ bir utanma vardı. Boynundan yanaklarına doğru bir kırmızılık yayılıyordu. Gözleri yarı kapalıydı ve bana bakmaktan çekiniyordu. Aklımdan derhal bir sual geçti: «Neden böyle yapıyor? Kendisinin böyle bir kadın olmadığı muhakkak... Fakat neden böyle yapıyor?»
Düşüncelerimi tahmin etmiş gibi:
«Ben böyleyim işte!» dedi. «Ben garip bir kadınım... benimle ahbaplık etmek isterseniz birçok şeylere tahammüle mecbur kalacaksınız... Çok mânâsız kaprislerim, birbirine uymaz saatlerim vardır... Hulâsa arkadaş olduğum kimseler için pek müziç ve anlaşılmaz bir mahlûkum...»
Sonra kendini bu kadar fenaladığına kızmış gibi keskin, âdeta kaba bir sesle ilâve etti:
«Ama keyfiniz isterse... Kimseye ihtiyacım yok... Kimseye minnettar olmak, kimsenin dostluğunu, lûtfunu istemek niyetinde değilim... İsterseniz...»
Ben hep ayni yavaş ve korkak sesimle:
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/85
Bu sayfa doğrulanmış
85
KÜRK MANTOLU MADONNA