eydün
hânum kazân begden baña buyrık oldı baña kimse söylemez dedi bürli hâtûn eydür
mere çünkim kazân begden buyrık oldı otur dedi yâ mere delü ozan maksûduñ nedür eyitdi
maksûdum budur ki ere varan kız kalka oynaya ben kopuz çalam dedi meger kısırca yenge derlerdi bir hâtûn vard idi mere kısırca yenge dur sen oyna delü ozan seni ne bilür dediler kısırca yenge durdı eydür
mere ozan delü ozan ere varacak kız benem dedi
çal kopuzuñı oynayayın dedi beryek bunı kısırca yenge idügini bilürdi soyladı görelüm ne soyladı eydür
and içeyim kısır kısraga bindügüm yok
binübeni kazâvata vardugum yok
evüñüz ardında sarvanlar seni gözler
kankı dereye getdi ola deyü iziñ izler
kankı yañadan gele deyü yola bakar
gözlerinüñ yaşı revân olup akar
sen anlaruñ yanına vara görgil
murâduñı senüñ anlar verür bellü bilgil
benüm senüñile sözüm yok
ere varan kız yerinden örü dura
kol saluban oyun göstere
dedi kısırca yenge eydür
boyı boyı zevâl gelecek delü beni görmiş gibi söyler zevâl başuña deyüp vardı yerine oturdı ulu hânlar hâtûnları kas kas yaşmaklı altından gülişdiler andan soñra bogazca fâtıma derlerdi bir hâtûn varıdı