Sayfa:Hazine-i Fünûn 20.pdf/2

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmedi

Sâ'at on bir buçuk; akşam oluyor; işte güneş
Batıyor; herkes ider hânesine dogru şitâb.
Bekliyor herkesi bir pencere ardında bir eş.
Durmayın anları bekletmeyin ey hurremler!
Durmayın bende, beni çünkü odamda bekler
Bir soğuk 'uzlet ile birde siyah kablı kitab!


Meşcere-i Sa'adet

Semâdan bir sehâb-ı rûşen asâ mâh-ı enver
Bütün arza dökerdi bir ziyâ-yı lâciverdi;
Bütün ormana bir hüsn-i semâvi bahş iderdi
O nûr-ı laciverdî, ol ol kebude-i münevver.
Bu ormanda iki mest-i şebâbın zıll-ı zerdi
Düşerdi hâke mehtâbın ziyâsıyla beraber.
Çekerdi ol delikanlı ile ol taze duhter
Muhabbet namını verdikleri bir tatlı derdi!
İki sevdâzede nûr-ı zelâl içre giderdi;
Delikanlı: «Evet» dirdi ne söylerse ol duhter;
Delikanlı ne söylerse o kız tasdik iderdi.....
Ol çifte nevcivân bir bûseyi taksîm iderken,
«Bu ormandır sa'adetle hemagûş oldıgı yer!»
Diyordı şûh-ı sevdâ durdâ bir nahl-i terden!


Aks-i Mâh

Mihr-i tâbân eylemişti igtirâb;
Âsûman yekpâre mâî bir güher
Hâline itmişti gûyâ inkılâb;
Aglıyordı yalnız anda kamer!
Sîne-i tenhâ-yı arza ser-te-ser
Eşk-i sîmînin dökerdi mâhitâb!
İttihâz itmiş idi bir sîmber
Eşk-i sîmîn-i semâyı câmehâb
Bedr-i tâb okşardı hüsn ü anını;
Tâze agsândan akan bir zıll u nûr
Setr iderdi sîne-i uryânını!
Ol kadar benzerdi mâh-ı envere
Kim sanırdı her bakan ol dilbere
Bir agaç altında aks-i mâh uyur!

Cenab Şehabeddin