“arkaya” konulması şiddet-i müsâbakayı rahdâr etmişti. Fuat Bey nasıl arka hattına geçebilirdi. Biz bunu gördüğümüz vakit hayretler ettik. Yine bir eser-i zuhul olduğunu heman anladık. Çünkü Fuat Bey mütemâdiyen geçiyor, gol tehlikelerini sıklaştırıyordu. “Dış sağ”, “dış sol” cidden çok fedakarlıklar yaptılar. Fakat bunların o medhul paslarını hiss-i istimâl edecek “ileri” bir “iç” maateassüf yoktu. Bunun için de muvaffakiyet olanca şevksizliğiyle söndü, gitti. Sonra iş başka zemine döküldü. “Strugglers” ileri hattı “Galatasaray” arka hattının zafiyetinden istifâde etmek istediler. Hücumlarını az daha sıklaştırdılar. Pek mukâvemet edemiyor idiyse de her halde Galatasaray Heyet-i Umumiyesi’nden hemen hemen farklı değildiler. Esâsen Galatasaray Kulübü’nün bu seneki teşkilatı gâyet zayıftır. Eğer bu teşkilat ibka edilecek olursa Galatasaray’ın âti-i gâlibiyeti için söz söylemekte herkes tereddüt eder zannederiz. Bu ânât müşkkilde idi. Bizim Fuat Bey’in bir hatâ-yı sarihi Galatasarayı mağlup etti. Herkes “Strugglers”i alkışladı. Sâhib-i hata artık “arka”yı terk etti. “İleri “hattına, eski oynadığı mevkiye geçti. “Strugglers” sevincinden gayret-i muhâcemâtını artırdı. Ötekilerde de müteessirâne savletler baş gösterdi. Ortaya sağdan, soldan o kadar paslar geldi ki idare edilemedi. Nihayet şöyle böyle istirahat düdüğü çaldı. Teneffüsler edildi. İkinci mübâreze ön aldı. Galatasaray bu sefer iyiden iyiye canlandı. Dâima kale önünde dolaşmaya fakat maataassüf bir çok fırsatlar kaçırmaya başladı. “Orta” o vaziyet-i malûmesiyle karşısındakileri aldatıyordu. Bir çok defalar sıkı, metin (şut)lar çekti. Muvaffak olamadı.
(Strugglers) hiç umurunda değilmiş gibi hareket ediyor, “arka” hattı kavi olduğu için korkmuyor, bilakis muvaffakiyetinden ümitvar bulunuyordu. Arada bir ilerilediler fakat Galatasaraylılar da onları fevkalade dûçâr-ı tensîk ettiler. Bu hal epey bir müddet geçirdi. Her iki tarafın da bir alay hatalar sâdır oldu. Derken (Strugglers)’dan sağ (arka)nın sıkı bir darbesi topu ileriye yolladı. Bu anda (arka)lar da ileri hattına kadar gelmiş bulunuyordu. Az bir vakit içinde (iç sağ) topu kaptı. Hatta iki kişiyi geçtikten sonra nâil-i maksat oldu. Buna tarafdârânı (hurra)larla mukâbele ettiler, alkışladılar. Bittabi kendileri de sevindiler. Halbuki Galatasaray tarafgîrânı me’yûsiyet-i sâbıkalarına bir daha zamme ediyorlardı. Bundan sonra Galatasaray oyuncularını teşcî’a çalıştılar fakat onlarda zevk-i gâlibiyet çoktan kırılmıştı. Mütebâkî on dakika daha devam etti. Ne bir eser-i tafavvuk…hiçbir şey görülmedi. Bunun üzerine herkesin heyecanı da bütün bütün fazlalaştı idi ki düdük hıtâm-ı müsâbakayı ilan eden sadası bu heyecân-ı umûmiyi teskîne çalışıyordu.