Sayfa:Fethullah-Gülen-Davası-İddianamesi.pdf/45

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

g) Halen bu sistem devam ediyor. Ve bu sistem içinde arkadaşlar istikbale yürüyeceklerdir. Öyleyse o sistemin püf noktalarını bilmeleri lazım, keşfetmeleri lazım, açmaları lazım. Hava boşluğu gibi bu meselenin bir diğer yanıdır. Bir diğer yanı da ister adliyede, ister mülkiyede arkadaşlarımız gittikleri yerlerde, daha rahat iş yapmaları, tutunmaları, büyümeleri, kaymakam iseler vali olmaları, sıradan bir hakim iseler şayet, takdir toplayan bir hakim olmaları, biraz orada da böyle taşra teşkilatında siyasi güçlerle, siyasi kuvvetlerle de belli bir ölçüde, bize yüzde yüz ters olan insanlarla, açık bir diyalog olması bile onlarla da böyle çatışmamalı, fakat az buçuk böyle aynı cephe sayabilecekleri, duygumuza düşüncemize, siyasi mülahaza ile olsa sıcak bakan ve sizi bütün bütün nefyetmeyen bir çerçeve içinde mütalaa edebileceğimiz siyasiler vardır. Bu Refah'tan bugünkü manada DYP’ne kadar uzayan bir şeydir. Siyasi yelpazedir. Bu insanlarla çatışmadan onlarla aramızda farklı müşterekleri ortaya koyarak, o çizgide belli bir münasebet tesisinde yarar var bence. h) Halk Partisi’nin yaptığı kötülüğü tahmin etmeniz mümkün değil, benim çocukluğum o ki yani Halk Partisi kurulduğu zaman 11 yaşındaydım. Çok fazla bilmem. Ama bununla beraber benim gördüklerim bile 300 sayfalık kitap yazar. O döneme ait. O zulüm dönemine ait, böyle bir dönemde o istibdat altında esir iken diyor ki, bunların hepsini telin etmeyin yani kusurlu görmeyin. Bu işi yapan % 5’dir. % 95’i masumdur bu insanların. Evet... Bugün bence SHP, DYP, DSP canları cehenneme, bunlar kadimden bu yana devam ede gelen temerrüt düşüncesinin eşsiz emsalsiz temsilcileridir. ı) Orduevi, Ordu Sineması, çocukken de sinemaya gitmek günah, Erzurumlular çok ayıp sayarlar. Ancak ordu sinemasına kaçak giderdik. Askeriye, asker, subay kadınları açık gezince.... asker bozdu çok. Cahillikle fesat düşüncesi bir araya gelince... Mesela Erzurum’da genelde çarşaflı kadınların yüzlerini açtığı dönemi görünce çok şey yapmıştım, yadırgamıştım. Allah Allah bu kadınlara ne oluyordu. Gözlerini açıyorlar, yüzleri açıyorlar diye çok yadırgamıştım. j) Ve birbirlerini yiyip bitiren bir şeyse, demek ki düşman diye karşınızda gördüğünüz insanlar, kendilerini yiyen insanlar, öyleyse basiretimizi kullanmak, bu da harbin psikolojik yanıdır. Psikolojide harp deniyor ve dünyada Türkiye’nin dışında her yerde bunun karargahı var. Psikolojik harp değerlendirmesi yoktur. Bilenler amatörce yüzlerine gözlerine bulaştırarak bir takım şer şebekeleri bunu sadece Müslümanlara karşı kullanıyorlar. Bu cephede bir kısım esas üslubunu bulamamış, üslupzede diyelim bunlara, insanlar bu üslupsuzluklarıyla başımıza gaile açmasalar bunlar, ne duruyorsunuz birleşin diye bir araya getirmeseler bunlar bu kadar güçlü hareket edemeyecekler. Görüyorsunuz en hayati olan müesseselerde, çok disiplinli müesseselerde bile o disiplin çerçevesi dışına çıkınca bir birlerini yiyorlar. Evet, daha fazla açmaya mezun değilim ben. Zaten anlayan için daha fazla açma onlara karşı saygısızlık olur. Yani o kadar anlamıyorsunuz meseleyi derler... Konuşmalarımda esas nutukta olanlara baksanız ve şimdilerde veriyorlar konuşmalarını, tesadüflerin abarttığı, şişirdiği, köpürttüğü konuşmalar, yani genelde hususi şeyler vardır, goygoycular vardır böyle. O mecliste de vardır, parlamenterler falan, amigo bunlar. O her şeyi noktalayınca işte alkışlanacak, mesela sular biraz çekilmiş, balıklar karaya vurmuş, o hemen bakar böyle topun yüzüne, herkes haydi hurra alkışlarlar ve birkaç yere oturmuş hususi alkışçılar. Yani o açıdan onun sözlerine bir yönü ile derinlik katar bu... Bu mülahaza ile dinleyin konuşmalarını, bantlarda dinleyin, bana hak vereceksiniz (bir dinleyici “Hocam kağıttan okuyor onuncu yıl nutkunu” onuncu yılda sekizinci, dokuzuncu, onbirinci, onbeşinci de sıra ile konuşuyorlar, adamımıza ilişme)

-45 -