Sayfa:Fethullah-Gülen-Davası-İddianamesi.pdf/43

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

ve tabii kendi ülkelerinde kendileri de zarar görecek. Biz bugün sesimiz soluğumuz bu. Bunca kalabalık içinde, ben bu duygu ve düşüncemi sizlere sözde mahremiyet içinde anlattım. Ancak sizin mahremiyete sadık, mahremiyet hususunda hassas duygularımıza sığınarak anlattım. Biliyorum, elinizdeki meyve suları boş kutularını dışarı çıkarken bir çöp kutusuna attığınız gibi, bu düşünceleri de açık olma yanıyla çöp kutusuna atıp geçeceksiniz. Arz edebildim mi? Sırrınız sizin esirinizdir. Söylerseniz siz esir olursunuz.

b) yani ben kendim söylemedim de, birine söyletmek istedim. 24 ncü madde bu adamlara kelleni ver demek gibi bir şeydir. Kendi kendimize de konuştuk. Bana sordular arkadaşlar. Hatta o gece bana mikrofon uzattılar. Belki de bizim arkadaşlarımızdandı.

Bu Anayasa maddelerinin de değişimi ile ilgili mütalaanız dedi bana. Şimdi benim kanaatim bu anayasa değişmeli. Hatta siviller bir Anayasa yapıyor olmalılar. Delinmeli o zihniyet. Çünkü Anayasa dediğimiz mesele var olduğu günden beri kimse delememiş bunu. Hukuki yönü ile Kanuni Esasi adı altında Meşrutiyet'te ortaya atılmış. Daha sonra Cumhuriyet'e gelindi. Cumhuriyetin ilk yıllarında kanuni esasidir o. Daha sonra da olmuş Anayasa. Kanunların anası. Babası da Avrupa bunun, ondan böyle cins bir şey zuhur etmiş. Bir kere bu delinse dedim ben yarar var. Fakat gördük ki arkadaşlar bazıları 24 ncü madde dedi yer ettiler ve karşı tarafta bir şeyler olacak. Referandum gaileli bir şey. Hatta 24 ncü maddeyi değiştirdikleri taktirde gücü temsil eden ağaların kalkıp gelmeleri de muhakkak ve mukadderdir. Kuşkunuz olmasın. Çünkü onu davetiye sayarlar. Gelene niye geldiniz derseniz gelin dememiş miydiniz derler.

c) Bazıları taş sancısı daha büyüktür, bazıları da doğum sancısı daha büyüktür. Fakat çocukken zor doğumlarda, babam imamlık yapmıştı. O günkü Erzurum’da üstü toprak binalar, o toprak binaların üstünde dolaşılıyordu. Beni çıkarır bazen kadın doğum yapamıyor diye tepe öğlen ezan okuttururlardı ki, doğum kolaylaşsın, ezan okuduğum binanın altında bangır bangır kadının bağırdığını duyardım, aman ne çirkin şeymiş, hani insanın diyesi gelir. Birader bağırıyorsan bağırıyorsun, doğurduğun bir tane çocuk. Bağırmaya değer mi?

Fakat sancılı bir bahar yaşanıyor. Bir millet yeniden doğuyor. Milyonları ile bir millet doğuyor. inşallah uzun asırlar yaşayacak bir millet doğuyor. Kendi kültürü, kendi medeniyeti ile doğuyor. Bir tek insanın doğumu bu kadar sancı ile olursa işte o milyon üzü, milyonlarca üzü sancısız olmayacaktır. Elbette şakaklarımız zonklayacaktır. Elbette ki ellerimizi kasıklarımıza koyup sancı ile dolaşıp duracağız. Bu okullar, okullar adına çekilen ıstıraplar, bu üniversite hazırlık kursları, o istikamette çekilen ıstıraplar, yokluklar içinde çekilen ıstıraplar, umduğunu bulamamak içinde çekilen ıstıraplar anlattığımız şeylere, karşı koymalar karşısında çekilen ıstıraplar. Dünya kadar ıstıraplar. Büyük bir doğumu gerçekleştirmeye matuf bir şeydir.

Bir çiçek gökyüzüne çıkmak için, kim bilir ne ıstıraplardan sonra çıkıyordur. Denizin derinliklerinde mercan kim bilir ne irinden kana, kandan irine geçerek mercan olmaya yükseliyordur. Yusufçuk kelebek olmak için o sert kabuğu atma istikametinde bir metaformoz yaşarken kim bilir ne sıkıntılardan geçiyordur. Bir millet ateizme açılmışken, bir millet materyalizme açılmışken, bir millet kendisinden kaçmaya açılmışken, Yahya Kemal'in Mehlika Sultan’da ifade edildiği gibi, kendine ait bütün değerleri arkasına atıp, bir mevcudu meçhule, bir maşuku meçhule doğru koşarken, kolunda cepkeni, belinde piştovu yeniden dönmesi, ak alnı ile yağız atı ile geriye gelmesi zannedildiği kadar kolay olmayacaktır. Bunun için ne çekilse neye katlanılsa değer.

d) Hususi ile her şeyin kapandığı, bütün kapılara kilit vurulduğu bir dönemde, bu evler geçmişte olan misyonlarından daha büyük misyon yüklendiler. Çünkü geçmişte bu evlerin yaptığı vazifelerden bazılarını medrese yapar, mektep yapar, bazılarını tekke yapar, bazılarını zaviye yapar. Gel gör ki bu evlerin temeline harç atıldığı

zaman, dünyanın o dönem itibariyle en şereflilerinden birinin kutlu eliyle harç atıldığı

-43-