Sayfa:Fethullah-Gülen-Davası-İddianamesi.pdf/27

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış

en zengin ülkelerden daha zengin, en modern milletlerden daha modern hale gelmiş ve daha sonradan karşımıza çıkan her engeli aşabilecek güce ulaşarak, şimdilerde girilmiş gibi görünen o yola ta asrın başında girilmiş ve bugünkü problemlerin pek çoğu ile karşılaşmamış olacaktık. Yine de her şeye rağmen ümitliyiz. (Sayfa: 209).

İşte böyle bir zamanda Bediüzzaman gibi inkılapçı bir ruh çıkıyor ortaya ve mantık adına "Kızıl İ’caz" adlı eserini yazıyor ve eserini bazı tembel zihinleri düşündürmek için yazdığını söylüyor. Ne var ki o dönemin tembel ruhları bir türlü bu inkılapçı ruhun eserini kabullenemiyor. Kabullenmek bir yana Aristo mantığına takılıp kalmış bu ruhlar farklı şeyler söylüyor diye Bediüzzaman’a cephe alıyorlar. (Sayfa: 119).

Bediüzzaman Hazretlerine sormuşlar. Evlenmeyi hiç düşünmediniz mi? "Ümmetin derdi beni aşıyor, kendimi düşünmeye vakit bulamadım" şeklinde cevap veriyor. Zaten Van Kalesi’nden ayağı kayıp aşağı düştüğü esnada "Davam" diye bağıran bir insandan başka türlü bir anlayış beklenemez. (Sayfa:140).

"İrşat Ekseni" isimli kitapta yazılanlar;

Efendimizden sonra bu işi devam ettiren kutlular, onların ifadeleri de sıkılsa aynı inkisarın döküldüğü görülecektir. "Seksen küsur senelik bütün hayatımda dünya zevki namına bir şey bilmiyor. Bütün ömrüm harp meydanlarında esaret zindanlarında yahut memleket hapishanelerinde, memleket mahkemelerinde geçti. Çekmediğim cefa, görmediğim eza kalmadı. Divanı harplerde bir cani gibi muamele gördüm. Bir serseri gibi memleket memleket sürgüne yollandım. Memleket zindanlarında aylarca ihtilattan men edildim. Defalarca zehirlendim. Türlü türlü hakaretlere maruz kaldım. Zaman oldu ki hayattan bin defa daha ziyade ölümü tercih ettim. Eğer dinim intihardan beni men etmeseydi belki bugün Said topraklar altında çürüyüp gitmişti”. İfadesi buruk bir inkisardan başka neyin ifadesidir? İhtimal o, bu sözü kendi gibi bütün kalbi kırık büyükler için söylüyordu. Hulasa bu hal "Emri bi’l maruf, nehyi ani’l münker" yapanların değişmez bir kaderidir.

"Fasıldan Fasıla 1" isimli kitapta Said-i Nursi hakkında yazılanlar;

Risaleleri eğer hakkı ile anlasaydık, medrese ve tekkelerden bekleneni verirdi.

Şark Üniversitesi Bediüzzaman’ın ilahiyat ağırlıklı, fakat müspet ilimlerin de okutulduğu bir üniversite düşüncesi o dönem için çok orijinal bir tespittir. Bu Üniversitede Arapça, Fars, Türkçe vacip, Kürtçe caiz olacaktır. (Sayfa 206).

"Küçük Dünyam" isimli kitapta yazılanlar;

İşte Bitlis’e bakarken böyle bakmak lazım. Bir Bediüzzaman’ın günümüzde dahi ulaşılması zor yerlerde zuhuru, yani secerenin menbaından kalkıp oralara yerleşmesi katiyen tesadüf değildir. Hizan ve Nurs yaz aylarında bile zor ulaşılan yerlerdir. Bu nesil kaçabildiğince kaçmış ve saklanabildiğince saklanmış ve orada bir potansiyel güç meydana getirmiştir.

5-ÖRGÜTLEMEDE GENEL PERSPEKTİF

"Asrın Getirdiği Tereddütler 3" isimli kitapta yazılanlar;

Birincisi, muhatabın ruhuna girme yolları araştırılmalıdır. Bu insani bir yaklaşım şeklidir. Hediyeleşme veya ona ait bir sıkıntıyı bertaraf etme gibi... muhatabın gönlüne girmek için her meşru yol denenmeli ve muhakkak surette bu iş halledilmelidir. Yani kendisine bir şeyler anlatacağımız insan, evvela bizim şahsi desteğimizi kabul etmelidir. Bu ona vereceğimiz düşünceleri kabulde mühim bir faktördür ve ihmal edilmemelidir. (bire bir ilgilenme, bire bir adam kazanma, kişiden kişiye propaganda metodu).

İkincisi, muhatabınızın inanç ve kültür seviyesini iyi bilmeniz gereklidir. Mesela ona açık okuyacağınız Kur’an dahi olsa, onu ürkütüp kaçıracak ve bize bir daha yaklaşmayacaksa, o esnada Kur’an dahi okunmamalıdır... bazen bu ayarlama yapılmadığından, irşad namına söylenenler onlarda öyle bir reaksiyona neden olur ki,