İçeriğe atla

Sayfa:Erzurum'dan Ölümüne Kadar Atatürk'le Beraber 1.pdf/11

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş
ÖNSÖZ

Ahmet Mazhar Müfit Kansu'yu 1920 yılında Ankara'da tanıdım, dostluk kurduk, babam Gelibolu mutasarrıfı iken ora idadisinde öğretmenlik etmişti ve bana ondan bahsederdi. Cesur bir arkadaştı. Görüşlerini savunmaya kalktı mıydı atak olurdu, bu da içtenliğinden ileri gelirdi. Bana da Millî Eğitim Bakanlığım sırasında kürsüden çatmıştı, nedeni Türk İnkılâbı Tarihi dersleri herkese açık olmayıp onlara kartla girilmesiydi. "Orada yasak, burada yasak, bıktık artık bu yasaklardan" demişti. Bu: "kızım sana söylüyorum gelinim sen anla" biçiminden bir kınamaydı. Verdiğim karşılıkta bu derslere girmek öğrenciler için zorunlu olduğuna ve yer de yetmediğine göre başka yapacak şey olmadığını, söyledim. Bununla birlikte takrirlerin radyo ile verildiğini ekledim. Yatıştı.

Aşağıdaki olay onun gerekince nasıl etkili biçimde konuş­- masını bildiğini gösterir. Birinci Genel Savaş sırasında İzmit mutasarrıfı iken halktan ordu için yardım istemek amaciyle yapılan bir toplantıda Mazhar Müfit Kansu konuşurken bir bohça açmış ve içinden çıkardığı kanlı bir ceketi halka göstererek: "İşte ben oğlum Ekrem'i Çanakkale'de şehit olarak vatanıma verdim. Siz de malınızdan vereceksiniz" demiş ve bu sözler sonucunda büyük yardım toplamıştır.

Sözünün eriydi ve inatçıydı. Eylül 1919 başlarında toplanan Sıvas Kongresine katılmıştı. "Müdafaa-i Hukuk" ve daha genel olarak Mustafa Kemal'in başında bulunduğu akımın "İttihat ve Terakki" Cemiyetini diriltmek amacını güttüğü propagandası —bu Cemiyetin bıraktığı kötü anılar dolayısiyle— ortalığı zehirliyordu. Bu yüzden her Kongre üyesinden bir yemin istenmişti. Bunun içinde "İttihat ve Terakki Cemiyetinin ih­- yasına (diriltilmesine) çalışmıyacağım" sözü de vardı. Mazhar Müfit ise vaktiyle bu Cemiyete girmiş ve "her fırsatta, her sahada onun menfaatine çalışacağına" yemin etmişti.

İşin gerçeğine gidilirse onun vaktiyle girdiği cemiyetle Birinci Acun Savaşı sonundaki cemiyeti bir tutmak imkanı yoktu, ancak Mazhar Müfit bu ikinci yemini etmemekte