Sayfa:Bir memorat örneği olarak Cinânî’nin cinleri.pdf/3

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi 2019.Ö6 (Kasım)/ 231


Bir memorat örneği olarak Cinânî’nin cinleri / O. Ünlü (229-239. s.)

kaynakları arasında zikretmektedir (Hallaç, 2018: 201). Bu ifadelerden yola çıkılarak geçmiş yüzyıllarda kaleme alınmış metinlerde pekâlâ memorat örneklerine rastlanabilir.

Türk halk kültüründe en fazla memorat örneği olan anlatılar cinler hakkındadır demek yanlış bir hüküm olmaz. Cin kavramı sadece Türkler arasında değil dünyanın birçok kültüründe bulunmaktadır. Cinlerin hem inanç hem de kültür açısından önemli bir yere sahip olduğu muhakkaktır. Cinlerin metafizik varlıklar olması nedeniyle onlarla ilgili kültür ve anlatı geleneğinde yaşayan inanışlar bu anlamda en önemli memorat kaynakları arasında yer almaktadır. Özkul Çobanoğlu’nun memorat tasnifindeki 60 tip arasında cinlere ait olanların sayısı 14’tür. Bütün memorat tipleri için derlenen memorat sayısına bakıldığında derlenen 407 memoratın 107’si yani yaklaşık %26’sı cinlere ait memoratlardır. Bu, memorat açısından cinlerle ilgili anlatıların ne kadar zengin bir kaynak olduğunu göstermektedir.

Cinlerle ilgili inanışların yazılı kaynaklarının eski Mezopotamya medeniyetlerine kadar takip edilebildiğine göre (Beyaz, 2018: 19) Türk kültüründe de bu inancın izleri sürülebilir. Sözlü kültürdeki efsane, destan vb türlerin yanı sıra yazılı edebî ürünlerde de memorat örneklerine rastlanabilmektedir. Bu metinler sayesinde memorat tiplerinin tarih içindeki gelişim ve değişim süreçlerini de bir ölçüde takip etmek mümkün olmaktadır.

Memoratların yer aldığı tarihî metinlerden biri de 16. yüzyılın edebî şahsiyetlerinden biri olan Cinânî (öl. 1595)’nin Bedâyiü’l-âsâr adlı hikâye külliyatıdır. Bu yüzyılın son yıllarında tertip edilerek dönemin padişahı III. Murad’a sunulan eserde yer alan hikâyelerin bir kısmı memorat tanımına uyan ve cinlerle ilgili hikâyelerdir. Eserde toplam 79 hikâye ve 20 de daha küçük boyutta latife olarak adlandırılan metin bulunmaktadır. Bu hikâyelerden 12’si ve latifelerden 4 tanesi doğrudan cinleri konu alır.

Bu hikâyelerin memorat olarak değerlendirilmesi için en önemli kriter, olayı yaşamış olanlardan bizzat veya onun anlattığı belli bir kişiden nakledilmiş olmasıdır (Çobanoğlu, 2003: 26; Hallaç, 2018: 197). Bu konuya girmeden önce konuyla alakalı birkaç hususa temas etmek gerekir. Klasik hikâyelerin “râviler şöyle rivayet eder ki …” ve benzeri belli bir kalıpla başlaması bir gelenektir. Böylece okur veya dinleyici kendini bir kurguya hazırlar. Ancak telif ve yerli hikâyelerde bu durum kısmen farklılaşmaktadır. Yazar, hikâyenin gerçek hayatla ilgisini ve yaşanmış olduğunu vurgulamaktadır (Ünlü, 2017: 271). Cinânî, eserinde bu hususa özellikle dikkat etmiş ve hikâyelerin yaşanmışlığına özenle vurguda bulunmuştur. Konumuz olan hikâyelerin başlangıçlarında yer alan kalıp ifadeler şu şekildedir[1].

Hikâye No Hikâyenin Başlangıç Kalıbı
16 (Bursa’da) mütevattın olan erbâb-ı hırefden Hâcı Murâd nâm kimesne hakîre böyle rivâyet eyledi ki …
17 Yine mahrûsa-i Brusada vâkiʿ olan câmiʿ-i kebîrde zamânla mü’ezzin olan Karakaş nâm kimesne ki semtinde nazîri yok bir merd-i ʿârif ve ahvâl-i cihâna mû be-mû vâkıf idi. Böyle rivâyet eder ki…
18 ʿAsker-i İslâm-ı zafer-encâm tâ’ifesinden bir merd-i sipâhî böyle rivâyet eder ki …
19 Yine mahrûsa-i Brusa ahâlîsinden Hasan Dede nâm kimesne bu fakîr-i kesîrü’t taksîre böyle rivâyet eder ki …
20 Bundan akdem Kütâhiyede mütemekkin olup ʿizz u tezkîr ile mevsûf ve Firâkî demekle mülakkab u maʿrûf olan bir merd-i cihân-dîde vü ʿârifden bu vechile rivâyet ü hikâyet olınur ki …

  1. Tablodaki sıra numaraları metnin neşrindeki hikâye numaralarıdır. A harfi ile başlayanlar ise eserin sonundaki anekdotların sıra numarasıdır. Bu metinlerin özetleri çalışma sonunda ek olarak verilmiştir.