silah altındaki askerler gibi muamele edilecek ve düşman ateşinle miird olan hayvanlar tazmin olunacaktır.»
Herşeyden önce, gönüllü bir sınıf asker toplamak demek olan bu teşkilata bir ordu kumandanının salahiyeti kâfi ol madığından Hükümet merkezinin m üsaadesi bulunmak lâzım gelir.
İkincisi, askerlik hizmetiyle mükellef yaşlardaki ahali den mühim bir kısmı Umumî Harp’te zayi olmuş ve geri kalanları sakat ve hasta olarak dönmüş olduğu gibi mevcu dun ise yarayanı da Yunanlılarla muharebe ettikleri için erkek nüfusu pek azalmıştı.
Nurettin Paşanın Ümraniye Hadisesindeki muzafferiyetlerinin hulasasını hikâye eden ve «Ümraniye Hadisesi» un vanlı yazıda aynen naklolunan resmî tebliğde de yazılı ol duğu gibi iki kaza dahilinde iki yüz bu kadar asker firari ve bakayası toplu tüfekli kahhar bir kuvvetle derdest edile bilmiş olduğuna ve alelhusus kendi silâh ve cephanesi -ve v arsa- kendi binek atı, yem yiyeceği ile gelip hiçbir ücret mukabili olm ayarak asker veya jandarm alık etmeye halktan, yani yaşıtları silâh altında bulunmayan sıhhatli, güçlü, kuv vetli, dindar ve müstakim kimselerden rağbet beklemek ve bunlardan taburlar, alaylar kurulacağını zan ve binaenaleyh nöbetle istihdam olunmak üzere karakollarda 20-30 günden ziyade alıkoymamak şartını da koymak birbirinden garip maddelerdi.
Üçüncü olarak, Em niyet efradı tabur, alay cüzütamı halinde kendi sancaklarından haricine sevk olundukları za m an ordu tarafından iaşe edileceğine ve bunların -eşkıya çarpışm alarında yalnız telef olanlar değil- düşman ateşiyle m ürd olan hayvanların bedelleri ödeneceğine, yaralı ve şe hitler haklarında silâh altındaki askerler gibi muamele olu nacağına göre Devlet hâzinesinden p ara sarfm ı gerektiren bu taahhütler özel bir kanuna muhtaçtı.
Bu şartlarla böyle bir teşkilat kurulması varsayılsa bi-
64