Sayfa:Belgelerle Kurtuluş Savaşı Anıları 01.pdf/46

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmedi

edemezse artık bizim için her şey bitmiş, kıyamet kopmuş demektir.

Padişah, biraz geride ve sağ tarafta oturan Başkâtip Ali Fuat (Türkgeldi) Beye dönerek:

— Söyleyiniz, söyleyiniz, Fuat Bey Allahaşkına, dedi; söyleyiniz, ben bu fikirde değil miydim? Bu heriflere (Ferit Paşa ve etrafındakiler olacak) anlatabildim mi?

Ben, bu sözlerden istifade ederek:

— Efendim, dedim; Ferit Paşaya bir düşmanlığım şöy­ le dursun hatta kendisiyle şahsi bir tanışıklığım bile yoktur. Bu zat, otuz sene önceki bir sefaret kâtipliğinden başka dev­ let işlerinde bulunmamıştır. Vilayetlerimizi hiç tanımadığı gibi galiba memleket yöneticilerini de tanımıyor. Sadaret makamına geldikçe vali diye vilayetlere öyle adamlar mu­ sallat etti ki... Etrafına da öyle adamlar topladı ki bunların bazıları oturduğu sarayın kahve ocağında bulunsalar Saray için utanç vesilesi olur.

Bu sözleri söylerken Vahdettin’in yüzünde hoşnutsuzlu­ ğunu gösteren çizgiler göründü. Fakat ben, her ne olursa olsun başladığım sözü bitirmek gayretiyle onun yüzüne bak­ mayarak sözlerime devam ettim :

— Birkaç günden beri gazeteler yine Ferit Paşanın Sadarete geleceğinden ısrarla bahsediyorlar. Bu tahakkuk ettiği andan itibaren artık Üsküdar’dan öteye emrimiz geç­ meyeceğini arz etmeyi bir sadakat gereği sayıyorum.

Padişah, bir şey söyleyecek gibi bir tavır aldığı halde söylemedi. Gitmek için müsaade ister gibi bir harekette bulundum. Vahdettin ayağa kalktı; ben, selamlayarak dı­ şarı çıkarken «kâğıtlarınızı unuttunuz» diyerek kanape üs­ tündeki kâğıtları gösterdi; aldım ve çıktım.

Ali Fuat Beyle birlikte Başkitabet odasına gittik. Ken­ disiyle hayli eski tanışıklığımız ve dostluğumuz bulunduğun­ dan, söylediklerim hakkındaki düşüncelerini sordum:

— Biraz değil, dedi; çok sert olduysa da gerçeği pek

46