XVI ncı asır Bektaşî şairlerinden biri de Karaferyeli Hasan'dır. Bir müddet medrese tahsilinde bulunmuş, sonra Bektaşî olmuştu. Sehî, «Sûret-i fakr ü fenâ galebe edüb ser ü pâ bürehne gedâ derviş olub künc-i fakırda kanâat ihtiyâr edüb tûşe-i fakr ile iftihâr» eylediğini söyliyor. Lâtifi de «Ser ü pâ bürehne abdallar hâletin ve fenâ ehli sûretin» kullandığını bildiriyor. Bayezid II. devrinin ortalarında odasında yatarken öldürülmüş olan bu Bektaşî şairinin mahdud bazı şiirlerine mecmualarda tesadüf edilmektedir. Fakat Bektaşîliği terennüm eden şiirlerine henüz rastlamadım.
XVI ncı asır Bâtınîlerindendir. İstanbul’da doğdu. Bir bıçakçının oğludur. Tahsili yoktu. Fakat musikide ihtisas sahibi idi. Bestekârlıkta büyük bir iktidar gösteriyordu. Sehi onun Hayderîlerden olduğunu ve Baba Ali Mest köçeklerinden bulunduğunu bildiriyor. Lâtifi ise «Fakr ü fenâ ehli sûretin tutmuş, laübâlî mezheb ve devriş nihâd ve kalender meşreb kimesnedir» diyor. Âşık Çelebi de «Hayderhâneye varup şemle pûş zincirli tavklı kalenderi» olduğunu söyliyor. Hasan Çelebi tezkiresinde ise şu kayıdlar vardır:
«Etrâf ü eknâf-ı cihânı bâd-i bahârî gibi serseri geşt edüb meşrebi mâil-i tarîk-ı Hayderî olmağla halka-i irâdetlerini gûş-i cânına geçirüb ol zümrenin bende-i halka begûşu ve câm-ı mahabbet ve sâgar-ı meveddetlerinin mest ü medhûşu olmuş idi».
Bu maruf musikişinasın 962 (M. 1554) de Manisa’da vefat ettiğini Âşık Çelebi tezkiresinden öğreniyoruz...