Sûretin nakşında gördüm Fazl-ı ism’ı a’zamı
Zülf ü kaş u kirpiğindedir Süleyman hâtemi
Lîmaallahın hayâlidir yüzün vech-i İlâh
Gösterir mir’at-ı mü’min on sekiz bin âlemi
Kim ki sâcid olmadı hüsnün önünde ey sanem
Sen anı merdûd-i şeytan bil değildir âdemi
Ârif-i nefs olmayınca nefsini bilmez fakîh
Ger olursa Hayderî vü Jendepûş-i Edhemî
Ey Yemînî tayyib ü tâhir olunmaz şöyle bil
Her kim içmez Sâki-i kevserden âb-ı zemzemi
Gerdiş-i çerh-i felek seyrân-ı aşk
Cümle eşyâ tâbi-i fermân-ı aşk
Ayn ü şîn ü kaf-ı Hak vechindedir
Hüsnünü gören olur kurbân-ı aşk
Zülf ü kaş u kirpiğinden dembedem
Görünür âşıklara ihsân-ı aşk
Zâhid ü âbid hacerdendir meğer
Bu sebebden olmaz ol mihmân-ı aşk
Küntükenz’in hânesinden geldi uş
Zâhir oldu âleme sultan-ı aşk
Sûret-i şâbin katat Fazl-ı îlâh
Dünye vü ukbâda ol cânân-ı aşk
Ey Yemînî âşık-ı vech ol bugün
Geldi çün âşıklara devrân-ı aşk
Pâdişah-ı dehr olursa nâgehan
Bende eyler özüne Rahmân-ı aşk
Lâm elifden arşa pervâz eyledim
Kâf ü nundan başıma tâceyledim