XVI ncı asrın ilk yarısında yetişen Bektaşî şairlerindendir. Bektaşîler arasında büyük bir şöhret temin etmekle beraber hayatı hakkında tarihî bir malûmat mevcud değildir. Tezkireler de ondan hiç bahs etmemişlerdir. Bugün elimizde 925 (M. 1519) de kaleme aldığı «Fazîletnâme» adlı bir eseri mevcuddur. 1325 (M. 1907) de tab’edilmiş olan bu eserde bilhassa İmam Ali’nin menkibeleri nazmedilmiştir. Müellif Akyazılı İbrahim Baba’nm dervişidir. Muhtelif Bektaşî mecmuaların da epeyce şi’rine de tesadüf edilen Yemînî, bilhassa Hurufilik ve Alevîliği terennüm eden bir şahsiyettir. Onun bir kaç şi’rini dercediyorum:
Her kim ki şek götürse Emîn-i velayete
Zulmette kala ermeye şem’-i hidâyete
Hubb-i habîb olanlara Şâh ola destgîr
Râh-ı necâta irgüre ayn-ı inâyete
Nâr-ı cahîm içinde kalur kim inanmasa
Fazl-ı Ali hakkında olan bu rivâyete
Ahmed katında ermedi bir şey bu menzile
Hayder gibi bu izzete hem bu kerâmete
Buğz ile ism-i Hayder’e inkâr eden hare
Lâ’net revadır eyle ol ehl-i şenâate
Eyler Yemînî şâm ü seher lâ’net ol seke
Kiniyle Âl-i Hayder’i saldı siyâsete