İçeriğe atla

Sayfa:Bektaşi Şairleri ve Nefesleri 19 Asıra Kadar Cilt 1-2.pdf/7

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa doğrulanmış
4
BEKTAŞİ ŞAİRLERİ

lar da kısaca teşrihe çalışmıştım. O satırları buraya aynen naklederek, bu büyük cildi okumak istiyenlere mevzu hakkın­da umumî bir fikir vermeği faydasız bulmuyorum:»

«XV inci asır esnasında teessüs ve tekarrür etmiş olan Bektaşîlik, daha ilk takarrürü zamanlarında bile bâtını bir ma­hiyet almıştır. Babaîlik, Ahîlik, Abdallık gibi üç muhtelif mes­leğin ihtilâtından hâsıl olduktan sonra Hurufîliğin de te­siri altında kalan bir tarik, bundan başka bir sima ahzedemezdi. İşte Yunus’un serbest ve cür’etkâr ifadeli açık şiirleri, halkın en aşağı kütlesine kadar inebilmek için âyin ve evradlarında bile Türkçeye büyük bir mevki ayıran Bektaşîler nazarında sırf bundan dolayı ehemmiyet kazandı. Bektaşî ba­baları, diğer şeyhler gibi uzun medrese tahsili görmüş adamlar­dan olmadıkları gibi, Bektaşî dervişleri de avam halk arasından yetişmiş basit, sade insanlardı. Bu sebeble Acem lisan ve edebiyatına kıymet vermiyorlardı. Aralarından yetişen şairle­rin ekseriyetle medrese tahsili görmemiş; lâkin millî zevke, in­ce ve zarif düşünceli, her basit şeye kolayca ve âdeta hurafeperest bir zihniyete malik olmaları, sonra aruz veznini ve aruz şekillerini - ekseriya - çok fena ve kusurlu kullandıkları halde, bilâkis millî vezni ve şekilleri tamamen Türk zevkine mutabık bir şekilde istimal edebilmeleri bundan dolayıdır. Zevkle­ri Acem edebiyatının yüksek nümunelerine karşı, duyduğu­muz hayret ve heyecanla bozulmıyarak halka hâs safiyet ve asliyetini muhafaza eden bu Bektaşî babalarının, Yunus’un zevkini en iyi duymaları ve ona en fazla yaklaşabilmeleri ga­yet tabiîdir».


 «Bektaşî şi’rinin millî vezin ile ve millî şekiller altında yazılan asıl kıymetli ve orijinal parçaları (Nefes) namile ma­ruftur ki, tekkelerde muayyen bestelerle okunmağa mahsustur; diğer tarikatlerdeki ilâhîler, nutuklar, ve Yesevîlerdeki hikmetler gibi. Ayrıca bundan başka da (Hazreti Ali) ye veya sair Âl-i Resule ait medhiyeler, mersiyeler, destanlar, devriyeler vardır ki, hep hece veznile yazılmıştır. Meselâ Şirî nin devriyesi, Mir'atî Baba nın destanı, sonra Türabî, Şem’î, Ecrî