tarafından yazılan önsöz:
1930 yılında neşrettiğim Bektaşî Şairleri adlı eserin epey zamandanberi nüshası kalmamış, muhtelif yerlerden arandığı da işidilmişti. İşte bu ihtiyaç karşısında bu kitabın yeniden basılmasına lüzum hasıl oldu. Ve bu defa bu gayret ve lûtfu, Maarif Kitaphanesi sahibi Naci Kasım gösterdi. Ozaman Bektaşî edebiyatı hakkındaki bilgimiz mahduttu. Bu itibar ile asır asır bu edebiyatın geçirdiği safahat ve tekâmülü belirtmek imkânını bulamamış ve elde ettiğim şairleri alfabe sırasına göre sıralamak zaruretini duymuştum. Gerçi bir kısım şairlerin devirleri malûmdu. Fakat ekserisinin yaşadıkları zaman kat’î surette bilinemiyordu. Hattâ Hocam değerli Prof. Fuat Köprülü eserimin mukaddemesine konmak üzere yazdığı bir yazıda aynen şunları söylemişti:
«İçtimaî işbölümünün edebî tekâmül üzerinde tesiri meselesini, senelerce evvel izaha çalışmıştım. Türkler islâm medeniyeti dairesine girdikten sonra, Türk edebiyatının tekâmülü, Türk cemiyetinin içtimaî tekâmülü ile müterafik olarak devam etti. Tasavvuf cereyanları Türkler arasında kuvvetlenince, Türk edebiyatının umumî çerçevesi içinde bir tasavvuf edebiyatı vücuda geldi; bu cereyanlar muhtelif tarikatler halinde tebellür edince, hemen hemen her tarikatin kendine mahsus bir edebiyat vücuda getirdiği görüldü. İşte, Anadoluda ve Rumeli’de asırlarca büyük bir nüfus kazanmış, bilhassa halk kütlesi üzerinde büyük tesirler bırakmış olan (Bektaşîlik) de bu umumî kaideden hariç kalamazdı: Sadeddin Nüzhet Bey’in bugün ilim âlemine takdim ettiği bu büyük cilt, Bektaşî edebiyatının en zengin kısmını teşkil eden Bektaşî şi’rinin zengin ve güzel nümunelerini ihtiva ediyoruz».
«Bektaşî şi’rinin menşeini ve başlıca seciyelerini, bundan on on iki sene evvel «Türk edebiyatında ilk mutasavvıf-