Kaygusuz Abdal hâlin ârif bilür
Veli aşkı nâşi başına kaka
Dervişlik hırkada tacda değildir
İsilik oddadır saçta değildir
Var bir gerçek erden kuşan kuşağı
Anları kurt yemez ucda değildir
Hak’kı ister isen âdemde iste
İrak’ta Mekke’de Hac’da değildir
Döğüp bir kardeşin hatırın yıkma
Egilüb kıldığın secde değildir
Aşk ile ölegör Kaygusız Abdal
Aşk ile ölmezsen güçte değildir
—Dolabnâme —
Suâl ettim bu gün ben bir dolaba
Niçün dâim sürersin yüz bu âba
Niçün bağrın deliktir gözlerin yaş
Sebeb neden dolaştın bu itâba
İnildinden delindi derdli bağrım
Firâkından ciğer döndü kebâba
Ne zulmetti sana bu çerh-i gerdun
Ki derdin defteri sığmaz kitâba
Dolab eydür eyâ gözüm çerağı
İşitmeğe cevabım aç kulağı
Benim budur sorarsan sergüzeştim
Ki ben yaylar idim bir yüce dağı
Geçirmiştim serâdan göklerimi
Eriştirdim süreyyâya budağı
Durağa derneşüben kamu kuşlar
Budağında tutarlardı otağı
Öterdi tûti vü kumrî vü dürrâc
Geçirdim bir zaman bu resme çağı