tarafından yazılan önsöz:
Bektaşî şairlerini asır asır tesbit etmek hususundaki ilk tecrübe, geçen yıl[1] Bektaşî Şairleri ve Nefesleri adlı eserimde yapılmıştı. O zaman ancak XVI ncı asır sonuna kadar yetişen şairleri tesbit etmek imkânını bulabilmiştim. Bu yıl da, daha sonraki asırlar üzerinde uğraştım. Kitabımın ikinci cildini teşkil eden ve XVII, XVIII inci asır[2]Bektaşî şairlerini ihtiva eden bu eser meydana gelmiş oldu. Bu tasniften sonra edindiğim ilk kanaat şudur:
XVI ncı asır sonuna kadar yetişen Alevî şairler, Kalenderi, Hurufî, Haydarî, Bektaşî, Abdal gibi İmâmlık akidelerini benimseyen, fakat muhtelif namlarla birbirlerinden ayrılan tarikatlardır. Fakat bu hal, XVII nci asırdan itibaren zail olmuştur. Bektaşîlik bütün bu zümreleri eritmiş, Türkiye’de İmâmîlik akidelerini benimseyen bütün târikatlar, Bektaşîlik ve Kızılbaşlık namı altında iki zümreye münhasır kalmıştır. Fakat her iki zümre de Hacı Bektaş Veli ve Bektaşî büyüklerine bağlanmıştır. İşte bundan dolayıdır ki, kitabımızın birinci cildinde Hayderî, Kalenderî, Hurufî namı altında, gördüğümüz şairler yerine ikinci ciltte ancak Bektaşî ve Kızılbaş olanlara tesadüf edebiliyoruz.
Tarihî bir sıra ile yapılan bu tasnifin dil, edebiyat ve akîde hususiyetleri bakımından da birçok faydalar temin edeceği muhakkaktır.