Mazhar-ı nûr-i Nebî mahzen-i esrâr-ı Ali
Pîr-i erkân-ı tarîkat Hacı Bektaş-ı Velî
Nokta-i nûn-i nebî nüsha-i Kur’ân oldur
Bâ-i Bismillâh ile sûre-i Rahmân oldur
Ehl-i inkâr olanın küfrüne îmân oldur
Şeb-i zulmette güneş tek meh-i tâbân oldur
Rûz-i mahşerde dilâ mihr-i dirahşân oldur
Haste dil cânına can derdine dermân oldur
Fukarâ askerine server-i sultân oldur
Huccet-i katı’ile âyet-i burhân oldur
Fâil-i kavl-i makalât-ı azîzân oldur
Ser-i pîrân-ı Acem Şâh-ı Horâsân oldur
Mazhar-ı nûr-i Nebî mahzen-i esrâr-ı Ali
Pîr-i erkân-ı tarîkat Hacı Bektâş-ı Veli
Çârdarb ile anındır elifü tîğ u tırâş
Ser ü rîşiyle bürût oldu [1] dilâ hem dahi kaş
Kutlu baştır ki çeke sikkesini aşk ile fâş
Anâ kurbân olanın yoluna bin cân ile baş
Gün yüzün nice görür şa’şaalardan huffâş
Nûr-i Hak’kı görebilmez netekim akl-ı maâş
Münkirin kalbine yazılmadı mühr-i Bektâş
Sikke-î şâhiye lâyık mı olur her kara taş
Münkir olma gözün aç eyleme gaflet kardaş
فاش كويم كه برو غافل وكمراه مباش
Mazhar-ı nûr-i Nebî mahzen-i esrâr-ı Ali
Pîr-i erkân-ı tarikat Hacı Bektaş-ı Velî
Evliyânın birisi bir gün olub şîre süvâr
Yılanı kamçı edüb eyledi azm-i dîdâr
Lâzım oldu ki ana karşı çıka pes Hünkâr
Bindi bir taş kayaya ol şeh-i âlî mikdâr
Emr edüb yürü dedi yürüdü ol dem dîvâr
Dedi canlıyı yürütmek iken azdır ey yâr
- ↑ Safâ buldu: Nüsha