Sayfa:Balıkesir Vaazı.pdf/4

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

– Ey Müslümanlar! Allâh'tan korkunuz, Allah'tan korkunuz! Aklınızı başınıza alınız, daha ben sağ iken, henüz aranızda bulunuyorken cahiliyet davalarıyla mı ayaklanıyorsunuz? Bu hareketlerinizin akıbeti nereye varacağını düşünmüyor musunuz?..

Mealinde gayet müessir, gayet beliğ muhtasar bir hutbe irâd buyurdular. Bunun üzerine her iki tarafın aklı başına geldi. Yaptıklarından nadim olarak ağlaşa ağlaşa sarmaşıp barıştılar.

İşte bu vakayı müteakiben şu âyât-ı celîle nazil oldu ki: (Yâ eyyuhâllezîne âmenû in tutîû ferîkan minellezîne....... Lealleküm tehtedun) bu ayetlerin meal-i kerîmi şöyledir:

"Ey Müslümanlar, kendilerine sizden evvel kitab gönderilenlerden bir kısmına uyacak olursanız siz şeref-i iman ile müşerref olmuşken onlar sizi yeniden ne‘ûzü billâh küfre sokarlar. Ya siz henüz aranızda Cenâb-ı Hakk'ın âyât-ı celîlesi okunup dururken, Allah'ın Peygamberi içinizde yaşıyorken nasıl bu suretle küfür yolunu tutarsınız? Kim Allah'ın gönderdiği rabıtaya sım sıkı sarılacak olursa doğru yolu bulmuş olur. Ey Müslümanlar, Allah'dan nasıl korkmak icab ederse öylece korkunuz! Ve ancak Müslüman olarak Müslümanlıkta can veriniz. Sonra, hepiniz birden habl-i İlahîye sımsıkı sarılınız. Sakın aranıza ayrılık gayrılık girmesine meydan bırakmayınız. Allah'ın hakkınızdaki nimetini düşününüz. Hani sizler birbirinize düşman idiniz; Cenâb-ı Hak kalplerinizi feyz-i İslâm ile birleştirdi de onun sâye-i nimetinde kardeş oldunuz. Hani sizler bir zaman ateş çukurunun ta kenarına kadar gelmiştiniz de Cenâb-ı Hak sizi oradan kurtarmıştı. İşte, belki tarîk-i hidâyeti bulursunuz diye, Cenâb-ı Hak âyât-ı celîlesini size böyle sarih olarak tebliğ buyuruyor.."

İşte bin üç yüz bu kadar sene evvel nazil olan bu âyât-ı celîlenin hükmü kıyâmete kadar bâkidir. Sebeb-i nüzûlü olan vak'a maalesef tekerrür edip duruyor. Binâenaleyh Müslümanlar aralarında ayrılığı gayrılığı mucib olacak en ufak hadiselerden, dargınlığı intac edecek en hafif hareketlerden, sözlerden katiyyen çekinmelidir. Fırkacılık, kavmiyetçilik... Bunlar artık susmalı. El birliğiyle bugün vatanı müdafaa etmeli. Asla me'yûs olmamalı. Emin olmalıyız ki canla başla çalışırsak, aradaki esbâb-ı tefrikayı kaldıracak olursak vatan-ı İslâm'ı kurtarırız. İnşaallah bundan sonra âlem-i İslâm hakkındaki tecelli-i celâl cemâle inkılâb edecektir. Önümüzde hamdolsun birçok beşâretler var. Bugün bütün Müslümanlar uyandı. Gerek dünyayı, gerek kendilerinin dünyadaki mevkilerini artık anlamaya başladı. Sonra gözleri büsbütün açıldı. Müslümanlar kendi başlarını kurtarmaya, kendi hakk-ı hayatlarını ihkak etmeye çalışmazlarsa kıyamete kadar zillet içinde, meskenet içinde kalacaklarını anladılar. Ona göre çalışmaya başladılar. Başkalarından merhamet, adalet dilenmenin, mürüvvet, insaniyet beklemenin pek beyhude olduğunu bilfiil gördüler; asırlardan beri dalmış oldukları uykudan artık silkiniyorlar. İnşaallah bu intibâh devam edecek, bütün cihan-ı İslâm'a yayılacak, yakın zamanda bir gün gelecek ki İslâm asırlardan beri kaybettiği şevketini, kudretini, azametini yine istirdâd edecektir. Bütün aleyhimizdeki cereyanlar biraz değişmiş, eskisinden biraz daha iyileşmiş görünüyorsa, emin olunuz ki bu inkılâb hep vatanı müdafaa yolunda masrûf olan bu mücahedelerinizle âlem-i İslâm'ın lehimizdeki galeyanları, tezahürleri sayesindedir.

Ey cemaat-i Müslimin! Memleketlerinizi kurtarmak için devam eden mücâhedâtınızda bir noktaya son derece dikkat etmelisiniz: Bu hareketlerin, bu himmetlerin sırf müdafaa-i din ve vatan gayesine müteveccih olduğu yar ve ağyâr nazarında tamamıyla anlaşılmalıdır. Fırkacılık, menfaatçilik, kavmiyetçilik gibi hislerden külliyen müberrâ olduğuna yakındakilere, uzaktakilere tamamıyla kanaat gelmelidir. Bu kanaati zerre kadar sarsacak bir harekete, bir söze kimse tarafından meydan verilmemelidir. Hususi emeller, hususi içtihatlar yine hususi olarak sahiplerinin kafasında, kalbinde kalmalıdır. Çünkü gaye birdir. Efrad tarafından o müşterek gayeye karşı gösterilecek ufacık bir inhirâf son derece muhtaç olduğumuz vahdeti temelinden sarsmaya kâfidir. Onun için bundan son derecede sakınmalıdır.

Cemaat içinde herkesin uhdesine düşen bir vazife-i vataniye, bir fariza-i dîniye vardır ki onu ifada zerre kadar ihmal göstermek caiz değildir. Bu hususda hiçbir ferd kenara çekilerek seyirci kalamaz. Çünkü düşman kapılarımıza kadar dayanmış, onu kırıp içeri girmek, harim-i namus ve şerefimizi çiğnemek istiyor. Bu namert taarruza karşı koymak kadın erkek, çoluk çocuk, genç ihtiyar... Her ferd için farz-ı ayn olduğu bir lahza hatırdan çıkarılmamalıdır. Bugün herkes vüs'ünü sarf ile mükelleftir. Osmanlı saltanatını i'lâ için "Karesi"nin, bu kahraman İslâm muhitinin vaktiyle ne büyük fedakârlıklar gösterdiği herkesin malumudur. Rumeli'yi baştanbaşa fetheden hep bu topraktan yetişen babayiğitlerdi. O kahraman ecdadın torunları olduğunuzu isbat etmelisiniz. Anadolu'yu müdafaa hususunda diğer vilayetlere ön ayak olmak şerefini siz ihraz ettiniz. Sa'yiniz meşkûrdur. İnşaallah bu şan ve şeref kıyamete kadar artar gider. İnşaallah vatanımızın haysiyeti, istiklâli, saadeti, refahı, ümranı dünyalar durdukça masun ve mahfuz kalır. Allahümmensuril islâme vel Müslimin. Allahümmensur men nasaraddîn. Vahzül men hazelel Müslimin. Rabbenâ efrig aleynâ sabren ve sebbit ekdâmenâ vensurnâ alel kavmil kâfirîn. Velhamdülillahi Rabbi'l âlemîn.