Ali Galip ne oldu? Bu bahsi kapatmak için onun hakkında bilinenleri kısaca anlatmak faydalı olur:
Ali Galip Malatya'dan palas pandıras kaçtıktan sonra Beyrut üzerinden İstanbul'a gelmiştir. Dahiliye nezareti, Ali Galib'i, muvaffakiyetsizliğine rağmen, tekrar kullanmayı düşünmüş ve bir müddet sonra Anadolu'ya yapılacak yeni bir baskına memur etmiştir. Bu vazife Ali Galib'e İstanbul'un 16 Mart 1920 de İngilizler tarafından işgalinden sonra verilmiştir. Vazife şu idi; Ali Galip İstanbul'da toplayıp teşkil edeceği (1500) kişilik bir kuvvetle Antalya'ya çıkacak ve oradan Ankara üzerine yürüyecekti! Tabiatile Ali Galip ne bu kuvveti toplıyabilmiş,
mıştır. Sonradan çıkarılan rivayete göre Ali Galip sözde Sevr muahedesinin imazsından müteessir olarak böyle bir işe girişmekten vaz geçmiştir. Ali Galib'in bu eserde okunmuş olan mazisine nazaran böyle bir harekette bulunduğunu kabul etmek müşküldür.
Ali Galip İstanbul'un kurtuluşu üzerine yakalanmış ve Adapazarı harp divanına verilmiş ise de, oradan (her halde hareketi harb divanının mevzuu ile alâkalı olmadığı için olacak) yakasını kurtarmış ve Ankara'ya gelmiştir. O sırada Başvekil bulunan Rauf Orbay Ali Galib'in Ankara'da dolaştığını işitince B. M. Meclisinde bu zatın mazisi hakkında izahat vermiştir. Bu izahat üzerine kendisi o sırada Lozan muahedesine eklenmek üzere hazırlanmakta olan yüzellilikler listesine idhal olunmuştu. Bu suretle memleket dışına kaçmak zorunda kalan Ali Galip bir daha vatana dönemiyerek dışarıda ölmüştür.