fından kabul olunur gibi gösterilen Sivas baskını meselesidir.
Babıâli Sivas baskınının muvaffakiyetle neticelenmesi bahasına, bütün Şark vilâyetlerini değil, hatta daha fazlasını feda etmeğe hazırdır. Hatta Babıaliye yalnız, Kâğıthaneyi de içine alan Yıldız muhitinden ibaret bir İstanbul kalsa bu bile kâfidir. Batan İmparatorluğun Babıali tarafından temsil olunan son zihniyeti budur. Fakat o, yani Babıâli, başında bulunduğu İmparatorluk batarken dahi kan istiyor. İstiyor ki Ali Galip, ne yapılacağını bilmeyen ikiyüz suvarile Sivası bassın, ve oradan memleketi kurtarmağa çalışan millet timsali Mustafa Kemali kana boğsun. Babiâlinin son hırsı budur. Dahiliye Nazırı Adil'le Şeyhislâm Mustafa Sabri buna muvaffak olsalar, belki bu alçak muvaffakiyet hesabına hayatlarını bile feda edecek kadar titreşiyorlar.
Bu sebeple Dahiliye Nazırı Adil, sudan geçtiği Major Novill meselesini kolaylıkla ve süratle bir tarafa bırakarak Ali Galibe soruyor:
— Peki, ya Sivas?... O ne olacak?.. Çok uzadı!.. Ne vakit gidiyorsun?.. Çabuk ol ve bildir!..
Ali Galip bu işi kabul ettiğine çok pişmandır. Mesele hiç de zannolunduğu kadar kolay değildir. Bunu itiraf etmiyor. Fakat başlangıçtanberi muhaberat dikkatle takip olununca kendisinin bu işte yalnız külâh kapmak yolunu tutarak ciddî tarafını hic de ehemmiyetle göze almamış olduğu açıkca anlaşılıyor. Malatyaya gidis daha ziyade işten uzaklaşmak manasına alınabilir. Bununla beraber oradan «gayet aceledir» ibaresile Dahiline Nazırına şu telgrafı veriyor: