deydim de. Paşanın beni ısrarla yanına davet etmesinden iftihar duyuyordum. Fakat bu sevinç, çok sürmedi ve Paşanın iltifat için değil, ağır bir şüphenin halli için beni otomobiline aldığı çabuk meydana çıktı.
Ömrümün en acı dakikalarından birini teşkil ettiği cihetle, bu vakıayı kaydetmek isterim. Otomobil şehre doğru hareket edince ben, —içimi kaplayan neşenin zorile— bir şeyler söylemek ve Paşayı da söyletmek arzusuna kapıldım:
— İnşaallah, dedim, yolculuğunuz iyi geçti!
O, ruhumu okumak ister gibi, derin derin yüzüme baktı, en inatçı dimağlara her sırrı itiraf ettirecek bir sesle şu cevabı verdi:
— Sen, onu bunu bırak ta, Sivasta yapılan hazırlıkları anlat: Beni tevkif etmek için kaç kişi bulabildin ve bunları nerede pusuya yatırdın?
«Aman Paşam, bu nasıl söz?» demekten başka bir karşılık bulamayacak kadar şaşırmıştım ve bu ağır bühtanın, töhmetin ruhuma hissettirdiği eza altında bunalmıştım.
O ıstırabını anladı, gözlerinde beliren bir tebessümle idrakimi şevke getirdikten sonra —ciddiyetini bozmadan— anlattı;
- Ali Galiple yaptığınız münakaşalardan haberim var. Fakat beni Nümune çiftliğinde alıkoymak için İbrahim Tali Beyi memur edişinizden, şahsen de aynı teklifte bulunmanızdan şüphelendim. Ali Galibin sizi de kendine uydurmuş olmasına ihtimal verdim. Sizi otomobilime alışım da, bu şüphe yüzündendir. Yanımda rehine gibisiniz. Şayet bir pusu varsa sizin, belki de benden önce, kurban gitmeniz muhakkaktır.
Gözlerim yaşarıyordu. O, gülümsiyerek ilâve etti:
— İhtiyat iyi şeydir. Size de tavsiye ederim ve bu macerayı unutmanızı isterim!
Beş dakika sonra, 3 üncü Kolordu Kuamndanlığı dairesi