sinin Paris muharrirliğini yapmıştı. Gönderdiği mektuplarda bazan bir resim salonunun açılma merasiminde, yahut Elizede verilen bir ziyafette hazır bulunduğunu bildirir ve o merasimle o ziyafet hakkında uzun uzun tasvirler çiziktirirdi. Servetifünun edebiyatı üstadlarından Hüseyin Cahit Bey bir gün onun teselsül edip giden yalanlarını açığa vurdu, bütün o merasim ve ziyafet haberlerinin Fransız gazetelerinden aşırma olduğunu ispat etti. Bana öyle geliyor ki Mustafa Kemal Paşanın azlini de o uyduruyor, bir emrivaki husulüne yol açmak istiyor.
Ben böyle bir hareketin imkânsız olduğunu söyleyince, hâkim hekim düşüncesini izah etti:
— Kolorduya böyle bir işar yok. Halbuki sizden önce Kolordu Kumandanlarının bu mühim haberleri almaları lâzım gelirdi.
Vaziyet gözüme büsbütün karışık görünmeğe başladı. Devlet adamı olarak doğmamış, devlet adamı terbiyesile büyümemiş ve bilâkis maceralar peşinde koşup tozmuş olan bir adamdan, İkdamın meşhur Paris muhabirinden böyle bir hareket beklemek —benim iddiama rağmen hiç de yanlış olmazdı. Onun için İbrahim Tali Beye hak verdim, kabilse Ankara ve Erzurum Kolordularından işin hakikatini araştırmasını rica ettim.
Bu zat Mustafa Kemal Paşanın Sivas mümessili vaziyetindeydi. Müdafaai Hukuk işlerini ve teşkilâtını beraberinde bulunan topçu binbaşısı Kemal Bey vasıtasile idare ediyor ve ettiriyordu. Rasim Bey de kendisile ve Kemal Beyle sıkı sıkı temasta bulunuyordu. Fakat bunların harici ve dahili siyasetten, milletin ve memleketin mukadderatından bahsedişlerile öbür takımın, Halit Beyin ve benzerlerinin aynı mevzuda konuşmaları arasında dağlar kadar, deryalar kadar fark vardı. İbrahim Tali Bey ve arkadaşları en küçük şahsi bir menfaat endişesine kapılmadan "yarın" ı tahlil ediyorlar ve milletin yaman bir imtihan geçirmekte olduğu neticesine vararak bu im