Sayfa:Ali Galip Hadisesi.pdf/12

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş
- 14 -

den- çok yukarı seviyede bir mafevkmiş gibi davranarak tekdirlere, tevbihlere kalkıştı. Ali Galip Bey de halile, tavrile onu teyit ediyor gibiydi. Bunun üzerine zati ve izafi şerefimi muhafaza etmek icap etti:

- Efendi, dedim, daha bir kelime söylerseniz sizi kapı dışarı ederim.

Ali Galip Beye de gerekli olan ihtarı yaptım:

- Beyefendi, dedim, mânasız konuşuyorsunuz. Sizde bana yol göstermek, vazife vermek hakkı ve kuvveti yoktur. Mustafa Kemal Paşayı hapsetmek size lâzım ve bilhassa kolay görünüyorsa, onun kendi vilâyetiniz hudutları içinde cevelân edeceği günleri bekleyiniz.

Halit Bey, vali sillesinin ne demek olduğunu sınamış kimselerdendi. Garip bir yüz ekşiliğile susuyordu. Fakat Ali Galip, yüzüne düşen tükrüğü rahmet sayanlardanmış ki gücenerek ve defolup gidecek yerde benimle münakaşaya girişmek istedi, vatani vazifelerin ifasında müsamaha gösterenlerin uyanıklığı sevkedilmesi lâzım geleceğini söyletmekten tutturarak bir takım hezeyanlara başladı.

Sözünü kabaca kestim:

- Birbirimize dedim, rehberlik etmek hakkına malik değiliz. Onun için susalım.

Elime bir de kağıt aldım ve kendilerini istiskal ettiğimi anlattım. Ali Galip Bey ancak bu muameleden sonra odamı terke rıza gösterebildi. Halit Bey de kendisini takip ediyordu. Galibe Allahaısmarladık bile demediler. Hahut da ben duymadım. Yalnız Zihni Efendinin elile tuzlama işareti yaparak onları arkalarından tezyif ettiğini gördüm. Bu zat, yine işaret usulile benim tutumumu alkışlıyor ve elimin öpülmeğe lâyık olduğunu anlatmağa savaşıyordu.

Ona da yüz vermedim. Kaşlarımı çatarak maskaralıktan hoşlanmadığımı hissettirdim. Fakat kabıma sığamayacak bir haldeydim, zulmetler içinde yüzüyormuşum gibi muztariptim, bir zerre nur arıyordum ve candan bir dostla hasbihal etmek, dertleşmek ihtiyacile için için kıvranıyordum.