Sayfa:Ahmet Şık'ın 25 Aralık 2017'de Cumhuriyet Davası'ndaki savunması.pdf/162

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

Sizin de gayet iyi bildiğiniz gibi, bizlerin esir edilmesinin önünüzdeki iddianame ile ilgisi yok. O iddianame, gerçeği sonsuza dek gizleyemeyeceğini bilenlerin yalanlarından ibaret. Suçlamalar yöneltenlerin suçlarının kendisi bizzat o iddianamededir. 14 ay boyunca, iktidarın talimatlarına uyarak, hukukun bizzat yargı mensuplarınca paspas edilmesinin nedeni açık. Çünkü hakikatin ışığının sızacağı her boşluk kapatılmak isteniyor. Gazeteciliğin katline yönelik bu operasyonda, tetikçilik görevini de ne acıdır ki medya üstleniyor. Bilirkişinizin sözleriyle ifade edersek; "Yalan ve manipülasyonlarla gerçeği perdeleyerek, suç ortaklığı yaptığı bir siyasi çetenin çıkarlarına uygun yayıncılık yapıyorlar."

Ardında siyasi iktidarın olduğu bu operasyon ilk günden bu yana, hukuka değil emirlere riayet eden kimi yargı mensupları ve bir siyasi çeteye biat etmiş medya tarafından yürütüldü. Adına iddianame dediğiniz paçavraya delil diye konulmak istenen yalanlar, operasyondan haftalar önce kimi tetikçilere dikte ettirildi. Resmi yalanlara dönüşecek suçlamalar, 31 Ekim 2016 gününden başlayarak önce sosyal medyadan ardından mafya medyasının internet siteleri, gazeteleri ve televizyonlarından yaygınlaştırıldı. Örnekleriyle anlattık.

Duruşmalar başlayınca gördük ki, bu komplonun sadece rıza üretimi değil, yargılaması da medya mahkemelerinde yapılacakmış.

Temmuz ayında başlayan yargılamalarda, her duruşma öncesinde ya da sırasında, savcı ve hakim kılığına girmiş kişilerden oluşan bir çete, yalanlarla kurgulanmış belge ve bilgileri tetikçiliklerini üstlenen medyaya sızdırdı. Hatta iddianame bile sizden önce tetikçilere verildi.

Slayt 146-147: Sabah Gazetesi haberleri

162