Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/63

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

küçük gölcükler, yer yer toplanan hafif kumlar ve birer şırıltı ile ufak bayırlardan akan billûr gibi selcikler arasından araba ile yavaş yavaş geçmek ne ömür oluyordu...

Gel gelelim, Etem'in bu akşam böyle benimle birlikte gelmesi, işin tadını kaçırıyordu. Kafam, şimdi, etrafımızdaki bu güzelliklerden ziyade deminden beri Etem'le konuştuğumuz şeylerle uğraşıyordu.

Altımızdaki araba da bu akşam inadına ne kadar ağır gidiyor ve gittikçe daha ağırlaşıyordu...

Beygire:

— Deyh bre, deyh bre meret! Çığ, çığ çığ!... -demekten artık arabacı Akman babanın ağzında tüy bitmişti.

Davutpaşa ile Maltepe arasındaki Çiftehavuzları geçip de Ayvalıdere'ye yaklaştığımız vakit bizim araba büsbütün stop etti; gittikçe ağırlaşan beygir oradaki bir kum birikintisinin önünde rap diye durdu...

—O ne ya Akman baba?...

— Ne olacak? Beygirde, arabayı çekecek bacak kalmamış ki... -Geriye dönüp yarı hiddetle Etem'i göstererek-: Te bu cenabetlerin, o domuz köpekleri hayvanın art bacaklarını hepten dişlemiş ya!... Baksanıza bacaklara, hâlâ kan sızar durur. Bu halde gidemez bu hayvan daha bundan ileri!...

— Yani, inelim mi artık dersin?...

—Siz bilirsiniz amma, beyim... inerseniz çok büyük sevaba girmiş olursunuz. Yoksa bilirsiniz ki ben, cehennemin bucağı olsa giderim... İlle ne yapayım ki hayvanın bacakları berbat!...

Etem'le birlikte arabadan atladık, Akman ağa-

65