Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/35

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

süzüldükçe süzülüyor, bizim arkadaş ise ezildikçe eziliyor gibiydi.

Ninniden sonra Etem kalktı:

— Darılmayın beyağalar ama, şimdiye kadar yapılan cümbüş sizin keyfinizcesi oldu. Şinci olsun birazıcık da bizim keyfimizce...

Ve gitti çadırın birinden ucu kamışlı bir tulum alıp yanımıza geldi...

— Bu ne yahu?...

— Buna derler tulum!

Sonra peşi sıra, bir de kalın kasnaklı ve kenarları zil yerine küçük küçük zincirli bir ayıcı tefi getiren şoparın elinden tefi kaparak:

— Bu da -dedi-, bizim göçebelerin tefi!..

— Al bakalım sen şunu eline!...

Tirşe gözlü kız tefi aldı, kendi de nefesinin olanca gücü ve hızıyle şişirdiği tulumu dudaklarına yanaştırdı.

Oh, artık sabahın bu vaktinde güneş henüz doğarken bu serin harman yerinde gel keyfim gel!...

Önce kendi anlayacakları bir iki göçebe havası, arkasından bir çifte telli çalıp o zamanın modası olan:

«Oğlan kolunu sallama
Nafile benim için ağlama
Annem beni sana vermiyor
Ağlayıp da siyahlar bağlama

türküsüne geçtiler. Bu türküye tef çalan tirşe gözlü kızla çocuklu dul kadın da ağızla karıştılar. Artık bizim oturduğumuz koca incirin altı dolmuş, kadın erkek, çoluk çocuk, bütün öteki çingenelerle tam yükünü almıştı.

Şimdi curcuna göklere çıkıyor; sabahın bu vak-

 
37