Reha Bey ile birlikte bütün misafirler, bütün çalgıcılar, hânendeler, önce beni alay ediyor sandılar; sonra işin ciddi olduğunu anlayınca, alaturka musikideki bu cehaletime şaşarak,
— O -dediler-, gece yarısından sonra, bütün fasıllar biter. karcığar başlar ve o da sona gelince karcığarın curcunalarıyle çalınır...
— Öyle ise, kendi arzu ettiklerini çalsınlar!
Kanunun çok uzun ve usandırıcı akordu ve kemanın, ne çok uzun, ne çok kısa bir taksiminden sonra bir peşrevdir tutturdular. Tutturdular ama, arası daha iki dakika geçmeden sokak kapısı şiddetle çalındı ve biraz sonra koltuğunda tulumu ile bizim Etem, fitil gibi sarhoş olarak odadan içeriye düştü.
Ve tabii, o geceki, o eşi pek kolay bulunmaz âlem de benim ağzımdan, burnumdan geldi!
Ay, ay, ay! Etem, son günlerde âdeta bana kafa tutmaya başladı:
— Sen görürsün -diyor-, yarın, öbür gün bahar gelir, bizimkiller dönerler Büyükdere'den, şuradan, buradan Topçular'dan, Vidos'a... Bulaşırlar bahar ve idrellez eğlencelerine... O zaman Nazlı da hangi cehennemde ise çıkar gelir, oradan bu yana... Gülizar da zati bu yaz daha kıyak şarkı, ninni süylemek için içer boyuna şinci yumurta, süt... Zati kâfir kız, sevmez de artık seni eskisi gibi... Şinci nişanlayacağız onu yakında bir ayıcı oğlana... Sen o zaman düşersin gene Topçular'a, bizim çadırlar yanına... O zaman yalarsın avucunu!... Haha, bizim karıların, kızların, iş-
