Sayfa:Çingeneler - Bilgi Yayınevi 1972.pdf/119

Vikikaynak, özgür kütüphane
Bu sayfa istinsah edilmiş

köpeği satarken yakaladık ve kendisini alıp Topkapı dışındaki kahvelerden birine çektik.

Orada Etem'le önce havadan, sudan ve arkası sıra da öteki meselelerden bir saat kadar konuştuk. Fakat kâfir herif, Nâzım'ın yanında fazla açılmıyor; çingenelik mingenelik işlerini, Nazlı meselesini hep üstünkörü geçmeğe çalışıyor ve ikide bir,

— Bana misaade bu avşam, var işim birazacık fazlaca!... —diye kaçmaya davranıyordu.

Nihayet Nâzım, alay için son bir hamle olarak Etem'e çıkıştı:

— Sen, karışık, bulanık, berbat, sütü bozuk bir herife benziyorsun be!...

Etem fena halde kızdı:

— Onu sen affedersin beyağa! Ben belki karışık bir adamım, ille velâkin berbat, sütü bozuk bir herif değilim. Senin anlayacağın ben, mert bir adamım.. mert!...

— Ulan, çingenenin merdi olur mu?

Eli ile göğsünü göstererek:

— Te karşında işte çingenenin merdi! Ne süyleyeceksen ona açık süyle, ne konuşacaksan onunla mertçe konuş, al ondan cevabını!

Bu sefer, ben Etem'le alay ettim:

— Ulan Etem, bir sözün bir sözüne uymuyor be!...

— Neden uymuyor?...

— Daha iki gün önce, Bakırköy'ünden gelirken bana yolda, ben süt besüt çingene değilim, diyordun, şimdi çingenenin merdiyim! diyorsun... Bu ne perhiz, bu ne lâhna turşusu?...

Etem, lâhavle der gibi başını sallayarak,

121