Sağduyu Tanrısızlığın İlmihali/Çıkar Duygusuyla Hareket Edenler İnanmayanlar Değil, İnançlı Geçinen Rahipler ve Her Dinden Meslektaşlarıdır

Vikikaynak, özgür kütüphane

Dinin meddahları, bize her gün, inançsızları inançsız yapan nedenin yalnız ihtiraslar olduğunu tekrar ederler. "Ateistleri ortaya çıkaran, gurur ve arzudur. Zaten onların Allah fikrini zihinlerinden silmek istemeleri Allah'ın şiddetli hükümlerinden, şiddetli azaplarından korkacakları olduğundandır" derler. İnsanları dinsizliğe yönelten nedenler ne olursa olsun, asıl mesele, insanların gerçeğe ulaşıp ulaşmadıklarını incelemektir. Hiçbir adam sebepsiz, gerekçesiz hareket etmez. Önce kanıtları inceleyelim, sebep ve gerekçeleri daha sonra inceleriz; bu kanıtların, insanların güvenine pek layık olmayan bazı efendilerin peşinde giden birçok müminin kanıtlarından daha doğru ve aklı başında olup olmadığını görelim.

Ey hüdanın rahipleri, ihtirasların inanmayanlara vücut verdiğini söylüyorsunuz; ancak çıkar endişesiyle ya da bozuk eğilimlerine karşı olduğu için, inançsızların dini terk ettiklerini söylüyorsunuz; inançsızların tanrılarınıza hücum etmesi bu tanrıların şiddetlerinden korktuklarındandır ve ancak bundandır diyorsunuz.

Pekâlâ! Sizler de bu dini ve ham hayallerini savunurken ihtiraslardan ve çıkarlardan gerçekten tümüyle uzak mısınız? Rahiplerin bu kadar çabasına ve gürültü patırtılarına konu olan dini ödenekleri (evkaf gelirlerini) alan kimlerdir? Rahipler. Din kimlere iktidar, nüfuz, itibar, rütbe, servetler veriyor? Rahiplere ve her dinden meslektaşlarına. Her ülkede akla, bilgiye, gerçeğe, felsefeye karşı savaşan ve kendilerini hükümdarların ve kavimlerin gözünde hoyrat kılan kimlerdir? Rahipler ve her dinden meslektaşları. Yeryüzünde insanların cehaletinden, boş ve batıl fikirlerinden kim yararlanıyor? Rahipler, hocalar vb.

Ey rahipler! İnsanları aldattığınız için ödüllendiriliyorsunuz, rütbeler, ödenekler alıyorsunuz ve insanları doğru yola çağıranları ve uyaranları cezalandırıyorsunuz.1 İnsanların budalalıkları, size kazançlar, bağışlar, kefaretler sağlıyor. En yararlı gerçekler, bunları bildirenlere zincirlerden, işkencelerden, diri diri yakılmak için alevlenmiş odun yığınlarından başka bir şey getirmez ve sağlamaz.2 Hangi tarafın, siz dincilerin mi, yoksa biz gerçekçilerin mi çıkar duygusuyla hareket ettiğimiz hakkında, cihan hükmünü versin.

1 Halife Vahdettin'in zamanında bir Şeyhülislam ile bir Şeyhülislam oğlunun dedikoduculuğuyla, hilafet merkezi İstanbul'un adliyesinde açılan ve Cumhuriyetimizin üçüncü yılına kadar süren fezahatı lisaniye (utanılacak tarzda söz söyleme) davasının endişeli evrelerini 144, 149 sayılı ve sonraki İçtihat'ta okuyunuz.
2 Ah ancak, gerçeği bildirenin yüksek nura ve düşünceye dayanan mutluluğu da ne kadar yücedir:

Ey hakikat neşvei telhinle pürdür ruhumuz,
Zevkıyabı ıstırabımdır dili mecruhumuz.