küçük çocuklara; veya ismini söyliyemiyecekleri bir adamdan peydahladıkları evlâtlarına gözlerini dikip şaşkın şaşkın gülümsiyen hizmetçi kızlara benzerlerdi. Halbuki Sarto’nun bu tablosundaki Meryem, düşünmeği öğrenmiş, hayat hakkındaki hükümlerini vermiş ve dünyayı istihfaf etmiye başlamış bir kadındı. İki tarafında ibadet eder gibi duran azizlere değil, kucağındaki Mesihe değil, hattâ gökyüzüne de değil, toprağa bakıyor ve muhakkak ki bir şeyler görüyordu.
Resmi masanın üzerine bıraktım. Gözlerimi kapıyarak sergideki tabloyu düşündüm. Orada tasvir edilen insanın hakikatte de mevcut olduğu ancak bu anda aklıma geldi. Öyle ya, ressam kendi resmini yapmış olduğuna göre, bu harikulâde kadın aramızda dolaşmakta, siyah ve derin gözlerini toprağa veya karşısındakine çevirmekte, alt dudağı biraz büyükçe olan ağzını açarak konuşmakta, hulâsa yaşamakta idi. Onu herhangi bir yerde görmek mümkün olabilirdi... Bu ihtimali düşününce ilk duyduğum his, büyük bir korku oldu.' Benim gibi hayatında hiç macerası olmıyan bir erkeğin ilk defa böyle bir kadınla karşılaşması hakikaten korkunç olurdu.
Yirmi dört yaşında olduğum halde başımdan hiçbir kadın macerası geçmemişti. Havranda iken, bizden yaşça büyük bazı mahalle arkadaşlarının delâletiyle yaptığımız birkaç hovardalık, mânasını anlamama imkân olmıyan sarhoşluk maceralarından başka bir şey değildi ve tabiatımdaki sıkılganlık, bunları tekrara heves etmeme mâni olmuştu. Kadın, benim için, muhayyilemi kamçılıyan, sıcak yaz günlerinde zeytin ağaçlarının altına uzandığım zaman yaşadığım bin bir türlü maceraya iştirak eden, maddilikten uzak, yaklaşılmaz bir mahlûktu. Uzun seneler kimseye haber vermeden âşık olduğum komşumuz Fahriye ile, hayalen, çok kere hayâsızlığa kadar varan münasebetlerim olduğu halde, kendisiyle sokakta karşılaştığım zaman yerlere yıkılacak kadar şiddetli çarpıntılara
Sayfa:Kürk Mantolu Madonna.djvu/59
Bu sayfa doğrulanmış
59
KÜRK MANTOLU MADONNA