Ergenekon iddianamesi/BÖLÜM V ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 27-ŞÜPHELI İSMAİL EKSİK

Vikikaynak, özgür kütüphane

27-ŞÜPHELI İSMAİL EKSİK

a-Emniyet beyanında[değiştir]

Kendisinin 1964 yılında İstanbul Maltepe ilçesinde doğduğunu, ilkokul, ortaokul ve lise eğitiminden sonra, çeşitli işlerde çalıştığını, askere gittiğini, 2003 yılından günümüze kadar serbest olarak Müşavirlik ve aracılık hizmetleri işleri ile uğraştığını, aynı zamanda Dönercioğlu Gıda şirketinde küçük bir hisse sahibi olduğunu, Pasaportunun bulunduğunu ve iş amaçlı Romanya ve Irak ülkelerine gittiğini,

İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-122 şeklinde numaralandırılan CD içerisinde Hakan YALÇINKAYA'ya ait fotoğraflı sürücü belgesi ön ve arka yüzü. Sevgi YILMAZ isimli şahsa ait fotoğrafı kesilmiş Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartının ön ve arka yüzleri olduğu sorulduğunda; İkametinden çıkan 144 Adet CD'nin kendisine ait olmadığım, beraber aynı evde yaşadıklan Hasan Tamer EKSİK ve Fuat Taner EKSİK isimli çocuklanna ait olduğunu, bu yüzden kendisine sorulan CD hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını, CD'de geçen Hakan YALÇINKAYA isimli şahsı tanımadığını, fakat çocuklannın 2-3 tane Hakan isminde arkadaşının olduğunu, bunlardan birisi olabileceğini, kendisinin sadece birini tanıdığını, ama soy ismini bilmediğini, Sevgi YILMAZ isimli şahsıda tanımadığını, ancak oğlu olan Hasan Tamer EKSİK'in ücretli olarak ders verdiğini, Sevgi YILMAZ'ın da oğlunun ders verdiği şahıslardan biri olabileceğini, CD içerisinde Sevgi YILMAZ'a ait öğrenci kimlik kartının ve Hakan YALÇINKAYA'ya ait Sürücü Belgesinin ne amaçla bulunduğunu bilmediğini,

İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-141 şeklinde numaralandınlan CD içerisinde; Hasan YALÇINKAYA'ya ait fotoğraflı ehliyetin ön ve arka yüzü, Tülay KIYICI'ya ait fotoğraflı Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartı olduğu sorulduğunda;

Hasan YALÇINKAYA isimli şahsı tanımadığını, 141 Nolu CD içerisinde bulunan ve Hasan YALÇINKAYA'ya ait olduğu belirtilen sürücü belgesini ne amaçla bulunduğunu ve kimin bulundurduğunu bilmediğini, ancak çocuklanndan birisinin bulundurmuş olabileceğini, çünkü CD'lerin çocuklanna ait olduğunu, aynca Tülay KIYICI'nm oğlu olan Hasan Tamer EKSİK'm nişanlısı olduğunu, kendisinin İstanbul da bulunan Irmak Kolejinde öğretmen olduğunu, Marmara Üniversitesinden mezun olduğunu, oğlu olan Hasan Tamer EKSİK'in nişanlısına ait olan Marmara Üniversitesi Öğrenci Kimlik kartını CD'ye aktarmış olabileceğini, ama ne amaçla bulundurduğunu bilmediğini,

İkametinde yapılan aramada ele geçen ve CD-130 şeklinde numaralandınlan CD içerisinde, Hasan Tamer EKSİK'e ait fotoğrafsız sürücü belgesi ön ve arka yüzü (fotoğrafı kesilmiş şekilde) aynca Sevgi YILMAZ'a ait Marmara Ünv. Öğrenci kimlik kartına ait ön ve arka yüzü bulunan, fotoğrafı kesilmiş ve fotoğraf kısmi boş olan kimlikler sorulduğunda;

Kendisine sorulan Hasan Tamer EKSİK'in ifadesinin üst kısmında belirttiği gibi büyük oğlu olduğunu, kendisinin sürücü belgesinin olduğunu, 130nolu CD içerisinde bulunan oğluna ait fotoğrafsız sürücü belgesinin bulunmasında haberinin olmadığını, fotoğrafsız olmasının sebebinin ise çocuklannın bilgisayar da bazen oyun oynadıklannı, bu esnada kendilerine ait sürücü belgesindeki fotoğrafı bilgisayar üzerinde kesmiş olabileceklerini, kendisinin Hasan TAMER'e ait sürücü belgesini hiç kullanmadığını, zaten kendisine ait (B) sınıfı sürücü belgesinin olduğunu,.

Patlayıcı madde bulundurmak ve eylemsel faaliyette bulunabileceği değerlendirilen şahıslar ile irtibatlı olmak iddiası ile gözaltına alman şahıslann müdürlüğümüzde vermiş olduklan ifadelerde; sizi İsmail PAKER olarak beyan etmektedirler? PAKER soyadını kullanıyor musunuz? PAKER soyadını kullanarak herhangi bir işlem yaptınız mı? Sizin soyadınızı neden PAKER olarak biliyorlar? Bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;

Babasının ve dedesinin 2. Dünya Savaşından sonra Rusya'dan göç ederek ilk önce Kars'a, daha sonra İstanbul'a geldiklerini, kendilerinin Ahıska Türklerinden olduklarını ve babasının Rusya'da kaldığı süre içerisinde PAKERLER olarak bilindiğini, dedesinin Kars'ta iken nüfus müdürlüğüne müracaat edip soyadlarını PAKER olarak kayıt ettirmek istediğini, nüfus memurunun ise siz Rusya'dan eksik geldiniz ve ecnebisiniz diyerek kimliğe soyadlarını EKSİK olarak kayıt ettiğini, kendisinin babasının vasiyeti üzerine İstanbul Barosu Avukatlarından Muhsin BAKTIR'a EKSİK olan soy adlarını PAKER olarak değiştirmek için 2003 yılında vekalet verdiğini, halen evrakları tam olarak tanzim edemediklerinden dolayı davanın Bağcılar Adliyesinde devam ettiğini, kendisinin PAKER soy adını hiç kullanmadığını, tarihten 2-3 yıl öncesi kadar Muzaffer TEKİN, Hüseyin GÖRÜM, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve tanımadığı 30-40 kadar kişinin katılmış olduğu iş amaçlı olarak katıldığı bir yemekte, Muzaffer TEKİN ve yanındaki tanımadığı şahısların kendisine tanışmak maksatlı olarak nereli olduğunu sorduklarında kendisinin de Kafkasya'dan göç eden Ahıska Türklerinden olduğunu söylediğini, hangi boydan olduğunu sorduklarında PAKERLERDEN olduğunu söylediğini, ayrıca Pakerler ailesi olarakta anıldıklarını söylediğini, zaten Paker olarak soy adını değiştireceğini söylediğini, kendisinin hiç PAKER soy adını kullanmadığını fakat gıyabında PAKER soy adını arkadaşlarının kullanmış olabileceklerini, kendisinin PAKER soyadını herhangi bir resmi veya gayrı resmi bir işte kullanmadığını,

İlgili Mahkeme karan gereği yapılan incelemede:

İkametinde yapılan aramada ele geçen ve l'den 94'e kadar numaralandırılan dokümanlardan 71. sayfalı doküman içerisinde bulunan 17 Mayıs Alparslan ARSLAN 10:30 Danıştay, ile başlayan ve M.TEKÎN, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN, İsmail PAKER, Yurdakul isimleri ve tarih ve saat yazılar sorulduğunda;

Bu dokümanda ismi geçen şahıslan tanıdığını, kendisine okunulan dokümandaki İsmail PAKER'in kendisi olduğunu, ifadesinin üst kısmında gerekli açıklamada bulunduğunu,

Muzaffer TEKİN isimli şahsın İstanbul Başsavcılığında alınan ifadesinde kendisi ila alakalı hususlar sorulduğunda;

Hatırladığı kadarıyla Danıştay'a saldırı olduğu gün Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK tarafından kendisine ait olan ve şu an numarasını hatırlayamadığı telefondan aranarak Fenerbahçe Ordu Evine yemeğe davet edildiğini, kendisinin de annesinin hastalığını mazeret göstererek gelemeyeceğini Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e söylediği, bir iki saat sonra Muzaffer TEKİN'in aynı cep telefonundan annesinin rahatsızlığından dolayı kendisine geçmiş olsun dileklerini sunmak için aradığını, "Yemeğe gelebilirsen memnun olurum" dediğini, kendisinin de annesinin iyi olması durumunda "söz gelirim" dediğini, aynı gün akşam saat 20:00 sıralarında Fenerbahçe Ordu Evine gittiğini, gitmesindeki bir sebebinde ordu evinde inşaat tamir işlerinden bir iş alabilir miyim düşüncesinin olduğunu, daha sonra kendisine yemek söylendiğini, beş dakika sonra da Muzaffer TEKİN'i eşi cep telefonundan aradığını, panik halinde konuşarak telefonu kapattığını ve kendisi "eve polisler kapıyı kırmak istiyorlar. Benim ne işim olabilir polislerle." diye söylendiğini, bu esnada bir şeyler konuşulduğunu ama ne konuşulduğunu hatırlamadığım, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Muzaffer TEKİN'e "Komutanım ben bir bakıyım, durumu öğreneyim,gelirim" dediğini, kendisine de "İsmail seninde araban var gidip gelelim" dediğini, ve kendisinin de götürdüğünü, Muzaffer TEKİN'in evinin yakınlarında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü indirdiğini, kendisinin de bir köşede beklediğini, çünkü evin önünde bir çok polis olduğunu, yaklaşık 2-3 saat sonra Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK kendisini arayarak "Nerdesin gel bizi al" dediğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte daha önce kardeşi Hüseyin EKSİK'in avukatlığını yapan ve şuan da kendisinin avukatlığını yapan Ertaç GİRAY isimli şahıs ile birlikte arabasına bindiklerini, Avukat Ertaç GİRAY'ın elindeki belgeleri okuyarak "Ayhan PARLAK isimli şahısı tanıyor musunuz" diyerek kendilerine sorduğunu, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün bir kez ofiste gördüğünü söylediğini, kendisinin de daha önce hiç görmediğimi söylediğini,daha sonra ordu evine gittiklerini, Ertaç GİRAY isimli avukat Muzaffer TEKIN'E "Danıştay saldırısı ile ilgili olarak ilişkilendiriyorsunuz" dediğini, bunun üzerine Muzaffer TEKİN'in "İmkansız böyle bir şey, kendimi intihar ederim." dediğini, Avukatın da kendisine gidip teslim olmasını, herhangi bir suçu yoksa 3-4 gün gözaltında kalabileceğini, bir suçu yoksa aklanabileceğim belirttiğini, Muzaffer TEKİN'in ise durum netleşinceye kadar, pazartesi günü gidip savcıya teslim olacağını söylediğini, avukat beyinde "Çocuklar beni eve bırakın" dediğini, Avukat bey ile yola çıktıklarını, Avukat Ertaç GİRAY, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'e dönerek "Beni neden çağırdın. Ben bu işin avukatlığını yapmam. Sizde bunlardan uzak durun" dediğini ve avukatı evine bıraktıklarım, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile beraber tekrar Ordu evine döndüklerini, Muzaffer TEKİN'in "nerede kalabilirim" dediğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün "Kadıköy de bulunan bir arkadaşımın evinde kalabilirsiniz" dediğini, bu arada kendisinden tekrar rica ettiklerini, bunun üzerine kendisinin Muzaffer TEKİN ile Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Kadıköy de bulunan Altıyol ile Söğütlüleşme Camisinin arasındaki yola bıraktığını, Sonrada eve gittiğini, 1-2 gün sonra Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisini aradığını, "Kadıköy'e gelir misin" dediğini, kendisinin de "işim var" dediğini, Onun da "arabam olsa seni çağırmazdım Muzaffer TEKİN'e bir başçavuşu varmış ona götüreceğiz" dediğini, kendisinin de onları daha önce bıraktığı Kadıköy'e gittiğini, Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile birlikte Ümraniye civarında kendilerini bekleyen tanımadığı bir şahsa ait arabaya binerek uzaklaştıklarını, kendisinin nereye gittiklerini bilmediğini, daha sonra oradan ayrılarak işine gittiğini, bir gün sonra saat 10:30 gibi telefonunu açtığında ilk arayan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK olduğunu, kendisine "acele gel buluşmamız lazım" dediğini, işinin olduğunu, gelemeyeceğini söylediğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün de konunun çok acil olduğunu yenilediğini, nedir bu kadar acil olan diye sorduğunda kendisine Muzaffer TEKİN'in intihar ettiğini söylediğini, kendisinin de "tamam" deyip Göztepe kavşağına Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü almaya gittiğini, beraber Çavuşbaşı'na gittiklerini, Yurdakul isimli şahıs ile telefon ile konuşarak yol tarifi aldıklarını, daha sonra Yurdakul'u yoldan alarak Çavuşbaşındaki villaya gittiklerini, ikisinin indiğini, kendisinin arabayı park ettiğini, yukarı çıktığında Muzaffer TEKİN'i bir sandalyeye oturttuklarını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ise Muzaffer TEKİN'e kızarak "Komutanım neden böyle bir şey yaptınız. Bizi yakıyorsunuz" dediğini, Muzaffer TEKİN'in ise "Bazı yerlere haber verdim bir takım notlarıda Mahmut ÖZTÜRK'e verdim size de bir şey olmaz" dediğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ise yaralı olan yere tampon yaptığını, daha sonra da Yurdakul, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Muzaffer TEKİN kime ait olduğunu bilmediği ve Yurdakul'un kullandığı araca bindiklerini, kendisinin de kendine ait arabayla önde hareket ederek hastaneye gitmek üzere yola çıktıklarını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yolda kendisini arayarak "Maltepe istikametine gidiyoruz" dediğini, neden hastaneye gitmediklerini sorduğunda Muzaffer TEKİN'in hastaneye gitmek istemediğini, Maltepe'de abisinin evine gitmek istediğini söylediğini, daha sonra Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN isimli şahsı arayıp Muzaffer TEKİN'in hastaneye gitmesi için ikna etmesini söylediğini, Rafet ARSLAN'ın Maltepe'yi bilmediği için bir noktada beklemesini söylediğini kendisinin de bulunduğu yerden arabasıyla alarak Muzaffer TEKİN'in yanma getirdiğini, Kendisi Muzaffer TEKİN ile görüşerek Kadıköy Acıbadem hastanesine götürdüklerini, kendisinin de arabasıyla arkadan takip ederek hastaneye gittiğini, daha sonra hastaneden ayrıldığını,

Muzaffer TEKİN isimli şahıs İstanbul Başsavcılığında alınan ifadesinde;

"Daha sonra da soruşturma ile alakalı hakkımda takipsizlik kararı verildi. Hiç tutuklanmadım dedi. Daha sonra İsmail PAKER'in asıl adının Tolga PAKER olduğunu öğrendim. Kendisini devlete hizmet etmiş biri olarak lanse ettiğini hatta Tarım ve Köy İşleri Bakanlığında kadrolu olarak görev yaptığım söyledi" şeklinde beyanda bulunmuştur. Bu konu hakkında bildikleri sorulduğunda,

Kendisi hakkında söylenen bu ifadeyi kabul etmediğini, hayatında hiçbir zaman Tolga PAKER ismini kullanmadığını ve devlet görevinde bulunmadığını, ifadesinin üst kısmında öz geçmişinde belirttiği gibi çeşitli özel şirketlerde çalıştığını, Tarım ve köy İşleri kadrosunda bulunmadığını, kendisinin Danıştay saldırısı olayından sonra Muzaffer TEKİN ile hastaneden sonra kendisi ile görüşmediğini, Muzaffer TEKİN'in kendisini ofisine çağırmak için defalarca aramasına rağmen ofisine gitmediğini, daha sonra geçmiş olsun nezaketinde bulunmak için evine gittiğini ve Muzaffer TEKİN'in kendisine soğuk davrandığını, o zamandan bu yana kendisini görmediğini, bu nedenle böyle bir ifade vermiş olabileceğini,

Muzaffer TEKÎN isimli şahıs İstanbul Başsavcılığında alınan ifadesinde ;

"...İsmail PAKER ile ilişkim 2004 yılında Ankara'da Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi isimli bir oluşumun İstanbul şubesi için görüşmelerde bulunduk. Bana oluşumun başında Hasan KONDAKÇI Paşanın ulusal başkanı olduğunu söyledi. Bende bu niyetle biraz ilgilendim ancak sonra baktım ciddi ve dürüst insanların olmadığını görünce verdiği formları yırtıp attım. İki üç aylık bir süreçte birlikteliğimiz oldu. Bunun dışında daha sonra İsmail PAKER ile görüşmelerimiz oldu. Ve benim tavsiyelerim üzerine o hareketten koptu..." şeklinde beyanda bulunmuştur. Siz Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi isimli oluşumunun İstanbul şubesine ne zamandan itibaren ve ne amaçla gitmektesiniz? Ne tür faaliyetlerde bulunuyorsunuz? Göreviniz nedir'.' Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği İstanbul şubesine sizden başka kimler gitmektedir?" Bu konu hakkında bilgisi sorulduğunda;

Kendisinin yaklaşık olarak 2,5 yıl önce iş ilişkisi ile tanıştığı Hüseyin GÖRÜM'ün, fabrikasına sattıkları inşaat malzemelerini görüşmek hem de "dostlarıma yemek veriyorum onlarla tanışmış olursun" diyerek davet ettiğini, Davette 30-40 kadar kişi olduğunu, bu davette Muzaffer TEKİN vasıtasıyla Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ile tanıştığını, yaklaşık yarım saat kadar iş konuşulduğunu, daha sonra Hüseyin GÖRÜM'ün Kuvva-i Milliye ve Vatansever Kuvvetler Güç Birliği isimli derneğin birleştiğini, kendisinin de İstanbul'daki şubenin oluşturma çalışmalarını yaptığını ve oradaki insanlara dönerek kendisine destek olmasnı istediğini, kendisinin de ilk defa Vatansever Kuvvetler Güç Birliği oluşumunu orada duyduğunu, Vatansever Kuvvetler Güç Birliği İstanbul şubesine hayatında hiç gitmediğini, böyle bir şube varsa da yerini bilmediğini, kendisinin bu oluşum ile ilgili olarak bir görevi nede faaliyetinin olmadığını, kimlerin gidip geldiğini de bilmediğini, daha sonra kendilerine Hüseyin GÖRÜM'ün derneğin tüzüğünü dağıttığını, bir kenarda tüzüğü okurken Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün yanına gelerek ne iş yaptığını sorduğu, kendisinin de bir iş için burada bulunduğunu söylediği, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Vatansever Kuvvetler Güç Birliği isimli derneğinin başındakilerin tutarsız olduklarını söylediğini, kendisinin de böyle insanlarla işinin olamayacağını söylediği, kendisine de "sen kendi işine bak" dediğini, 2-3 ay sonra Hüseyin GÖRÜM'e ait fabrikada çalışan ve ismini hatırlayamadığı bir şahıs tarafından davet edildiğini, bir mevlit yemeğinde Muzaffer TEKİN, Fikri KARADAĞ, Hüseyin GÖRÜM ile tekrar karşılaştığını, Fikri KARADAĞ ile orada ilk defa merhabalaştıklarını, ondan sonra da bir daha kendisi ve Hüseyin GÖRÜM ile görüşmediğini, birkaç ay sonra Muzaffer TEKİN'in kendisini aradığını, Hüseyin GÖRÜM ile görüşüp görüşmediğini sorduğu, kendisinin de görüşmediğini ve ilişkilerini kestiğini belirttiğini,

Kuddusi OKKIR'ın Emniyette alman ifadesinde geçen "...ismi geçen İsmail PAKER, M. Zekeriya Öztürk, Ertaş GİRAY, Rafet ARSLAN( Rafet Paşa olarak bilirim) isimli şahıslar ile 2004 yılında daha önceden bahsettiğim gibi Vatan Sever Güç Birliği İstanbul şubesi çalışmalarında ve sonrasında tanıştım, 2-3 aylık bir görüşmem olmuştur." Şeklindeki beyanları sorulduğunda;

Hüseyin GÖRÜM isimli şahsın kendisine ait olan fabrikadaki yemekte Kuddusi OKKIR'ı ilk defa orada gördüğünü ve kendisiyle tanıştığını, daha sonra da Mevlit yemeğinde karşılaştığını, birde Kuddusi OKKIR'ın çalıştığı işyerinde karşılaştıklarını, bir daha karşılaşmadıklarını, yaklaşık olarak bir yıldır görüşmediklerini, yine ifadesinin üst kısmında belirttiği gibi kendisinin Vatansever Kuvvetler Güç Birliği isimli dernek içerisinde herhangi bir faaliyet ve görevinin olmadığını, İstanbul şubesinin nerede ve ne zaman kurulduğu konusunda da bir bilgi sahibi olmadığını, Devletin Yeniden Yapılanması İçin Öneriler(Mastır Plan Ön Çalışması) isimli Doküman hakkında hiçbir bilgisinin olmadığını,

Soruşturma kapsamında haklarında işlem yapılan şahıslardan;

Oktay YILDIRIM'ı mevlit yemeğinde gördüğünü, daha sonra medyada gördüğünde Oktay YILDIRIM olduğunu anladığını, Mehmet DEMİRTAŞ ve Ali YİĞİT'i tanımadığını, Muzaffer TEKİN'in evine gittiğinde evsahibi olarak medyadan öğrendiğini, Rafet ARSLAN'ı Muzaffer TEKİN vasıtası ile tanıdığını, kendisini emekli subay olarak tanıdığımMehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü tanıdığını, ifadesinin üst bölümünde izah ettiğini, Kuddusi OKKIR'ı tanıdığını, ifadesinin üst bölümünde ilişkisinden bahsettiğini, Gazi GÜDER, AYŞE Asuman ÖZDEMİR, Fikret EMEK, Halil Behiç GÜRCİHAN isimli şahıslan tanımadığını,

b-Savcılık İfadesinde;[değiştir]

HÜSEYİN GÖRÜM ile bir iş toplantısında tanıştığını, fabrikasının ismini tam hatırlamadığını, tanıştıktan 7-8 ay sonra HÜSEYİN GÖRÜM'ün kendisini aradığını, "hem fabrikanın çıkardığı ürünler hakkında hem de tanışmış oluruz, belki kendine iş çıkarırsın" dediğini, kendisinin de yemeğe katıldığını, 30-40 kişinin bulunduğunu, yemekte Muzaffer TEKİN'in de olduğunu, Muzaffer TEKİN ile orda tanıştığını, Zekeriya ÖZTÜRK ile de Muzaffer TEKİN'in tanıştırdığını, herkes kendi arasında konuşurken HÜSEYİN GÖRÜM'ün "Kuvayi Milliye Derneği ve Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Derneğinin İstanbul oluşumunu yapmak istiyorum şube açmak istiyorum" "arkadaşlardan destek istiyorum" dediğini, dergi ve Kuvayi Milliye Derneğin tüzüğü vardı, tüzüğü tam okumadığını, bir hukukçu arkadaşına götürdüğünü, götürme sebebinin M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisine bunların yapılanmaya çalıştığını, buraların kendisine uymayacağını, tüccar adam olduğu için bu işin kendisine göre olmayacağını söylediğini, daha sonra avukatının kendisine "bu tüzükte silahlı kuvvet kurulabilir" şeklinde ibarelerin bulunduğunu, bunun radikal bir dernek olduğunu ve bu dernekten uzak durmasını söylediği, kendisinin de "ben görevli olsaydım bu dernek hakkında tahkikat açardım" bunun bir tüzük olmadığını söylediği, kendisinin avukat arkadaşının emekli savcı olan şu anda savunmasını yapan ERTAÇ GİRAY olduğunu, kendisinin daha sonra bunlardan uzaklaştığını, katıldığı yemekte Kuddisi OKKIR'ın da olduğunu, Gazi GÜDER ve Asuman ÖZDEMİR'in olduğunu bilmediğini, bu olayın yaklaşık olarak 2004-2005 yıllan arasında olduğunu, kendisinin 3 ay kadar sonra HÜSEYİN GÖRÜM'ün fabrikasında çalışan bir personelin kendisini aradığını, kendisinin de mevlüt olduğu için gittiğini, Fikri KARADAĞ, Oktay YILDIRIM, Kuddisi OKKIR, Hüseyin GÖRÜMLER'in de bu mevlütte olduğunu, değişik askeri şahıslarında olduğunu ancak isimlerini bilmediğini, daha sonra buradaki şahıslardan Muzaffer TEKİN ve Zekeriya ÖZTÜRK dışında kimseyle görüşmediğini, 2-3 ay sonra Muzaffer'in kendisini telefonla aradığını, Hüseyin GÖRÜM ile görüşüp görüşmediğini sorduğunu, kendisinin de görüşmediğini söylediği, Muzaffer TEKİN'in de "iyi" dediğini, zaman zaman kendisinin MUZAFFER TEKİN'in yazıhanesine gittiğini, her gittiğinde yazıhanesinin kalabalık olduğunu, yazıhanede askerlerden, polislerden ve sivillerden oluşan kalabalık grup her zaman olduğunu, kendisinin "bir iş çıkarma amacıyla" gittiğini, "belki bir iş adamı ile tanışırım" diye gittiğini, genelde odasının kalabalık olduğu için kendisinin dışarıda beklediğini, odadakileri kendisine "devrem" falan filan diye tanıştırdığını, yazıhaneye 4-5 kez den fazla gitmediğini,

Danıştay saldırısının olduğu gün Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisini ordu evinde yemeğe çağırdığını, "Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN ve ben yemek yiyeceğiz, sen de gel" dediğini, kendisinin kabul etmediğini, "annem hasta" dediğini, 1-2 saat sonra Muzaffer TEKİN'in aradığını ve "geçmiş olsun gelebilirsen memnun olurum" dediğim, kendisinin de "annem iyi olursa sonra gelirim" dediğini, ancak herhangi bir ihale alabilmek amacıyla Muzaffer TEKİN'in davetini kabul ettiğini, yemeğe başladıklarında Muzaffer'in eşiyle görüştüğünü, Muzaffer TEKİN'in panik olduğunu, telefonu kapatır kapatmaz "polis kapıyı zorluyor kırıcaklar" dediğini, bu arada Zekeriya'nın "ben gidip bakayım" dediğini, kendisine "senin aracınla gidelim evine" dediğini, kendisinin de Zekeriya ÖZTÜRK'ü aracıyla evinin yakınma götürüp bıraktığını, 2-3 saat sonra kendisini aradığını, "bizi alır mısın kapının önünden" dediğini, , yanında avukat ERTAÇ GİRAY ile birlikte arabaya bindiklerini, Ertaç GİRAY'ın "Ayhan PARLAK'ı tanıyor musun" diye sorduğunu, Zekeriya'nm bir kere Muzaffer TEKİN'in ofisinde gördüğünü söylediği, kendisinin de "ben tanımıyorum" dediğini, zaten de tanımadığını, ordu evine gittiklerini, Avukatı ERTAÇ GİRAY'ın "Danıştay saldırısıyla ilgileniyorsunuz" dediğini, Muzaffer'in de "mümkün değil olamaz böyle bir şey intihar ederim" dediğini, sonra avukat beyin "tutuklama talebiniz var" dediğini, "bugün gidersiniz 4-5 gün gözaltında kalırsınız, suçunuz yoksa aklanırsınız" dediğini, Muzaffer'in de "her şey netleşsin pazartesi Savcılığa giderim" dediğini, avukatında "beni eve bırakın" dediğini, daha sonra Muzaffer TEKİN'in emekli astsubay Mahmut ÖZTÜRK'ün evinde saklandığı, sonra Zekeriya ÖZTÜRK'ün kendisini aradığı, Muzaffer'in intihar ettiğini söylediği ve muhakkak gelmesini söylediği, kendisinin de Zekeriya'yı götürdüğünü, Zekeriya'nın Yurdakul isimli çocukla yukarı çıktığını, kendisi de çıktığında Muzaffer'i sandalyeye oturttuklarını, Zekeriya'nın Muzaffer'e "neden böyle bir şey yaptınız" dediğini, Muzaffer'in de "size bir şey olmaz ben not yazdım sağa sola gönderim, intihar ettiğimi belirttim, size bir şey olmaz" dediğini, daha sonra hastanaye götürdüklerini, hastaneye götürmeden önce kendisinin önde gittiğini Zekeriya'nın kendisini arayarak "hastaneye gitmek istemiyor Maltepe'de abisinin evi var oraya gidelim" dediğini, kendisinin de Maltepe tarafına götürdüğünü, o arada RAFET ARSLAN'ın hastaneye götürülmesi gerektiğini söylediği, ancak Muzaffer TEKİN'in "beni hastaneye götürmeyin ölmek istiyorum" şeklinde beyanlarda bulunduğu, kendisinin daha sonra Acıbadem Hastenesinin ordan ayrıldığını, kendisinin bu olayda gözaltına alınmadığını, ifadesinin dahi alınmadığını, sonra kendisinin bir sefer nezakat ziyaretine gittiğini kendisine soğuk davrandığını, niye soğuk davrandığını tam bilmediğini ancak o günden sonra bir daha kendisi ile görüşmediğini, AYHAN PARLAK'ı tanımadığını, VELİ KÜÇÜK'ü tanımadığın, Vatan Sever Kuvvetler Güç Birliği hareketinde bulunmadığını, herhangi bir oluşuma üye olmadığını, kendisinin evinde bulunan CD'ler ve filmler ile bazı kimlikleri bilgisayar kayıtlarının çocuklarına ait olduğunu,

Muzaffer TEKİN'in beyanları sorulduğunda; Kabul etmediğini, kendisinin Muzaffer TEKİN'i hastaneye götürmemezlik yapmadığını,

MAHMUT ÖZTÜRK 'ün ifadesi sorulduğunda; İfadede aleyhe olan bölümleri kabul etmediğini,

Mete YALAZANGİL'i bir sefer Mete Hoca diye Muzaffer'in ofisinde gördüğünü, Muzaffer ŞENOCAK ve Aydın YÜKSEK 'i tanımadığını,

c-Elde Edilen Deliller[değiştir]

Şüphelinin ikamet adresinde yapılan aramada elde edilen;

CD-122 içerisinde yapılan incelemede;:Hakan YALÇINKAYA' ya ait fotoğraflı Sürücü Belgesi ön ve arka yüzü ve Sevgi YILMAZ isimli şahısa ait fotoğraf kesilmiş Marmara Ünv. Öğrenci kimlik kartının ön ve arka yüzleri, olduğu,

CD-130 içerisinde yapılın incelemede: Hasan Tamer EKSİK' e ait fotoğrafsız sürücü belgesi ön ve arka yüzü (Fotoğraf kesilmiş ) olduğu,

Sevgi YILMAZ'a ait Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartı ait ön ve arka yüzü, Fotoğrafı kesilmiş ve fotoğraf kısmı boş olan kimlikler olduğu,

CD-141 içerisinde yapılan incelemede: Hasan YALÇINKAYA' ya ait fotoğraflı ehliyetin ön ve arka yüzü, Tülay KIYICI' ya ait fotoğraflı Marmara Ünv. öğrenci kimlik kartı olduğu görülmüştür.

Şüpheli Doğu PERİNÇEK'e ait FUJITSU marka dizüstü bilgisayar içerisindeki, SEAGATE marka hard diski üzerinde yapılan incelemede

1-"060517 MUZAFFER TEKİN.doc" isimli bir MSword dosyası içerisinde Danıştay saldırısı ile ilgili bilgi notu niteliğinde olduğu, içeriğinde Danıştay saldırısı ve aynı zamanda Ergenekon operasyonu şüphelisi Muzaffer TEKİN'in evinin arandığı esnada yapılan gözlemler ve Ergenekon operasyonu şüphelilerinden İsmail PAKER, Zekeriya ÖZTÜRK, Bayram isimli bir istihbarat Albayı, Osman isimli Bulgar uyruklu bir şahıs, bir yüzbaşı ve bir üsteğmenin İstanbul Baltalimanında düzenli olarak haftada iki defa bir araya geldikleri, bu birlikteliklerin birinde Glock marka tabanca satışı yapıldığı bilgisi olduğu görülmüştür.

Ayrıca belgenin kayıt tarihi itibariyle Ergenekon operasyonu başlama tarihinden önce olduğu, ismi geçen kişilerin düzenlediği toplantıların bahse konu yapılanma ile ilgili olduğu değerlendirilmektedir.

2-"060517 MUZAFFER TEKİN.doc" isimli MSword dosyası incelendiğinde; "Varan 4" başlığı ile başlayan belgede Doğu PERİNÇEK'in yaptığı bir açıklamada;

Danıştay saldırısının MİT tarafından tertip edildiği, MİT elemanlarının Zekeriya ÖZTÜRK, İsmail PAKER ve Ertaç GİRAY olduğu, Muzaffer TEKİN'in polise teslim olmasını bu şahısların sağladığını anlatmaktadır.

"Danıştay suikastini ulusalcıların üzerine yıkmak için Ertaç GİRAY, ismail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahısların MİT bağlantılı oldukları ve Muzaffer TEKİN'in Danıştay olayı gecesi Fenerbahçe Orduevinde İsmail Paker, Zekeriya Oztürk ve devre arkadaşı Rafet ARSLAN'la yemekte iken eşinin telefon etmesiyle polis tarafından evinin arandığını öğrendiği, evine gitmek istediğini ancak yanındakilerin kendisini engellediği..." vb. ifadelerin bulunduğu görülmüştür.

İP Ankara Genel Merkez'den çıkan, ASUS Kasa içerisindeki SEAGATE marka, seri numarası 5NF02KV8 olan bilgisayar hard diski üzerinde yapılan incelemede:

"060517 MUZAFFER TEKİN.doc" isimli bir MSword dosyası içerisinde Danıştay saldırısı ile ilgili bilgi notu niteliğinde olduğu, içeriğinde Danıştay saldırısı ve aynı zamanda Ergenekon operasyonu şüphelisi Muzaffer TEKİN'in evinin arandığı esnada yapılan gözlemler ve Ergenekon operasyonu şüphelilerinden İsmail PAKER, Zekeriya ÖZTÜRK, Bayram isimli bir istihbarat Albayı, Osman isimli Bulgar uyruklu bir şahıs, bir yüzbaşı ve bir üsteğmenin İstanbul Baltalimanında düzenli olarak haftada iki defa bir araya geldikleri, bu birlikteliklerin birinde Glock marka tabanca satışı yapıldığı bilgisi olduğu görülmüştür. Ayrıca belgenin kayıt tarihi itibariyle Ergenekon operasyonu başlama tarihinden önce olduğu, ismi geçen kişilerin düzenlediği toplantıların bahse konu yapılanma ile ilgili olduğu değerlendirilmektedir.

Şüpheli Erkut ERSOY'a ait SAMSUNG marka seri numarası S042J10L853725 olan harici hard diski üzerinde yapılan incelemede:

"DSS GIDEN-21.08.2006.pst" isimli bir E-posta arşivleme dosyası içerisinde Özel Bürodan üyelerine Doğu PERİNÇEK'in basın açıklamasının gönderildiği bir mesaj olduğu ve Mesajda; Doğu PERİNÇEK tarafından Danıştay Saldırısını Ulusalcılara yıkılmak istendiği, bu tertipte Ertaç GİRAY, İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahısların rol aldığı, bu şahıslarında MİT ajanı olduğu şeklinde ifadelerin olduğu görülmüştür.

Şüpheli Kemal KERİNÇSİZ'in işyerinden elde edilen SAMSUNG marka seri numarası SODWJZOL202294 olan bilgisayar hard diskinin yapılan incelemesinde:

"mehmet zekeriya.rtf isimli bir MSword dosyası içerisinde ERGENEKON operasyonu kapsamında halen tutuklu bulunan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK'in Danıştay saldırısını ulusalcılara yıkma tertibinde bulunan MİT bağlantılı Ertaç GİRAY, İsmail PAKER ve soruşturmada halen tutuklu bulunan Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün olduğu belirtilmiştir.

İşçi Partisi Basın Bürosuna ait, 6 Nolu Torba içinden çıkan SAMSUNG marka, seri numarası S08EJ1CP120557 bilgisayar hard diski içerisinde:

"060530 VARAN 4 MİT ÜÇLÜSÜ.doc" isimli MSword dosyası incelendiğinde, "Varan 4" başlığı ile başlayan belgede Doğu PERİNÇEK'in yaptığı bir açıklamada "Danıştay suikastini ulusalcıların üzerine yıkmak için Ertaç GİRAY, İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK isimli şahısların MİT bağlantılı oldukları ve Muzaffer TEKİN'in Danıştay olayı gecesi Fenerbahçe Orduevinde İsmail Poker, Zekeriya Öztürk ve devre arkadaşı Rafet ARSLAN'la yemekte iken eşinin telefon etmesiyle polis tarafından evinin arandığını öğrendiği, evine gitmek istediğini ancak yanındakilerin kendisini engellediği..." vb. ifadelerin bulunduğu görülmüştür.

Şüpheli Hüseyin Kuvayı Milliye Derneğinde yapılan aramalarda elde edilen Medline ibareli Lacivert Renkli Fihrist Orta Boy ajandada:

İsmail PAKER 5372635231 şeklinde yazı olduğu,

Şüpheli Veli KÜÇÜK'ÜN ikametinden elde edilen Erenköy Ülkü Ocakları ajandasında;

18 Temmuz Pazartesi tarihli sayfasında; Danıştay saldırısı sırasında (akşamı) F.Bahçe ORDUEVİNDE Muzaffer Yzb nın yanında İsmail PAKER varmış. Zekeriya ÖZTÜRK tanıyor. Teslim olmamasını istemiş. (Mahmut Ast.)

Şüpheli M. Zekeriya ÖZTÜRK'ün ikametinde yapılan aramada ele geçen (1) adet, şeffaf dosya içerisinde 1 'den 94'e kadar numaralandırılan doküman içeriğinde;

38. sayfada, Bıçak başlığı altında; İsmail PAKER, Av.Ertaç GİRAY, Mahmudun Evi "Yurdakul yıkayıp mutfağa koyduk" ya da mutfakta eşyaların arasına koyduk. Eşyaların arasındaki kastı M.TEKİN'in eşyaları olabilir. Mahmut, Beyaz arabaya koydum dedi. Eşyalarım torbanın içinde. Yurdakul'un arabasında giderken notlarını okuduk. Gerisi defterinde kalmış olabilir demişti. Defter çantamda olabilir yada torbada, "Çete mi - Terör örgütü mü?" neden terör boyutu? Neden terörle mücadele sorunu; üyelerin sıradan vatandaş olanları,

71. sayfada, 17 Mayıs Alparslan ARSLAN 10:30 Danıştay, ile başlayan ve M.TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN, İsmail PAKER, Yurdakul simleri ve tarih ve saat yazıların olduğu doküman,

d-Telefon Görüşmeleri[değiştir]

4145 no Tu iletişim tespit tutanağında: 18.07.2007 tarihinde, saat 22:55 sıralarında sistemde erkan yalçın adına kayıtlı x erkek bir şahısla yaptığı görüşmede; "x erkek şahısın aradığında baba diye hitap ederek, bir işten bahsettiği, ayhan, isminde bir şahsın aradığı, ismail eksik isimli şahıs ise "gebze mıntıkasında şekerpınar pelitli balçık köyünde doğru giderken bir benzin istasyonun bulunduğu bölge olduğu", x erkek şahıs ise "kişiyi tespit ettiklerini, papazın oğlu olduğunu", ismail eksik isimli şahıs ise "ciddi olup olmadığını yarın gelsin görüşelim dediğini, x erkek şahıs ise "kalabalık geleceğini duyduğunu", ismail eksik isimli şahıs ise "yarın görüşeceğini sabah sekizden sonra çocukların oraya gideceğini ama içeriye girmeyeceklerini dışarda kalacaklarını, kendisi gelene kadar kendisini gördüklerinde geri gideceklerini şahsın rahat olmasını", x erkek şahısi ise "fark etmeyeceğini kendisi hakkında gelebileceğini",devam eden görüşmede ise ismail eksik isimli şahıs ise "bu durumda ayhan.... isimli şahsa fedailik yaptıklarını, esasında x erkek şahsın ismi geçtiğinden bu konunun üzerinde durduğunu ayhan olsaydı belki umursamayacağını", x erkek şahıs ise "engin.... söyleyin geleceğini" ismail eksik isimli şahıs ise "engin isimli şahıs ile konuşacağını başka bir dümenlerin olduğunu ayrıca son iki ayın hesabını ortada olmadığını", şeklinde görüşmenin geçtiği,

4146 no'lu iletişim tespit tutanağında; 22.07.2007 tarihinde, saat 23:54 sıralarında sistemde hasan dalkıç adına kayıtlı levent.... isimli bir şahısla yaptığı görüşmede; "levent isimli şahıs arayarak hocam diye hitap ederek, istanbul'da olduğunu, osman.... isimli bir şahsın yanında geldiğini, araba ile ankaraya'ya ramazan.... isimli bir şahısla gititğini, ankara'da akp'nin kazanacağını söylediklerini", ismail eksik isimli şahıs ise "tabi diyerek güneydoğu'daki bağımsız milletvekillerinin olduğunu, yakında erken seçim olacağını, karşı tarafa salı günü mutlu haber verirse önlerinin açılacağını işlere devam edeceklerini, güçlerine bakacaklarım, karşı tarafa çocukların gidip gitmediği soruyor", levent isimli şahıs ise "kendi çocukların mersine tatile gideceklerini parasızlıktan onlarında bir yere gidemediğni kendisini beklediklerini", şeklinde görüşmenin geçtiği,

4147 no'lu iletişim tespit tutanağında; 31.07.2007 tarihinde, saat 21:38 sıralarında sistemde mikdat kurt adına kayıtlı x erkek bir şahısla yaptığı görüşmede; x erkek şahıs arayarak "yarın baba on bir yada on iki de bayramoğlunda beklendiğini", ismail eksik isimli şahıs ise "doktora gideceğini aç söyle bana dön dediğini", şeklinde bir görüşme geçtiği,

4148 no'lu iletişim tespit tutanağında; 31.07.2007 tarihinde, saat 21:40 sıralarında sistemde mikdat kurt adına kayıtlı x erkek bir şahısla yaptığı görüşmede; x erkek şahıs arayarak " şimdi orada olmadaığmı, yarın dokuz buçukta erken olsun geç olmasın dediğini, ismail eksik isimli şahıs ise "tamam o zaman sekiz buçukta kendisini yolun kenarına aşağıya ineceğini", şekliinde görüşme geçtiği

4149 no'lu iletişim tespit tutanağında; 01.08.2007 tarihinde, saat 11:32 sıralarında sistemde hüseyin eksik adına kayıtlı x erkek bir şahısla yaptığı görüşmede; x erkek şahıs arayarak "görüşmenin yapıldığını, mithat... ve seyfo bırakacaklarını", ismail eksik isimli şahıs ise "telefonla konuşmamasını çıkıp gelmesini" x erkek şahıs ise "şu anda bu tarafta olduğunu, olay olunca arayacağını kendisini", şeklinde bir görüşme geçtiği,

4150 no'lu iletişim tespit tutanağında; 01.08.2007 tarihinde, saat 14:04 sıralarında sistemde şahbendir kızıldaş adına kayıtlı x erkek bir şahısla yaptığı görüşmede; ismail eksik isimli şahıs arayan şahsa "saat altı otuz sıralarında tek olarak pendik olması gerektiği" şeklinde bir görüşme geçtiği,

4151 no'lu iletişim tespit tutanağında; 03.08.2007 tarihinde, saat 21:30 sıralarında sistemde hasan dalkıç adına kayıtlı x erkek bir şahısla yaptığı görüşmede; ismail eksik isimli şahıs arayan şahsa "kendisinin aradığını telefonlarının kapalı olduğundan ikisini de merak ettiğini, ramazanı arayark sorduğunu", x erkek şahıs ise "hocam yolda olduklarını otobüsle geldiklerini mola verdiği için telefonları açtıkların", ismail eksik isimli şahıs ise "paralandınız mı ondan haber verin", diye soruyor x erkek şahıs ise "paralandık hocam paralandığını", şeklinde görüşme geçtiği,

4152 no'lu iletişim tespit tutanağında; 03.08.2007 tarihinde, saat 21:30 sıralarında x erkek bir şahısla yaptığı görüşmede; x erkek şahıs "kahvede olduğunu gültekin ve levent'in ankaradan dün geldiklerini, onlarla erken gelip buluşacaklarını ve onları beklediğini", şeklinde bir görüşme geçtiği,

4153 no'lu iletişim tespit tutanağında; 05.08.2007 tarihinde, saat 14:26 sıralarında sistemde hasan dalkıç adına kayıtlı levent isimli bir şahısla yaptığı görüşmede; ismail eksik isimli şahıs arayarak "telefonu duymadağını, bir düğünde olduğunu, belediye otobüsü ile gelmemesini, kendisinin kadıköye gelebileceğini, düğün bittikten sonra kendisini arayacağını", levent.... isimli şahıs ise "kendisinin karşıda işinin olduğunu hem onunla hemde diğerleri ile görüşeceğini", şeklinde bir görüşme geçtiği,

4154 no'lu iletişim tespit tutanağında; 20.08.2007 tarihinde, saat 18:25 sıralarında sistemde ibrahim halil keskin adına kayıtlı x bayan şahıs ile yaptığı görüşmede; x bayan şahıs arayan şahsa "on beş dakika sonra çıkacağını" ismail eksik isimli şahısi ise "kendisinden çıktığını" x bayan şahıs ise "kendisim aynı yerden başıbüyük'ün üstünden" şeklinde bir görüşme geçtiği,

4155 no'lu iletişim tespit tutanağında; 20.08.2007 tarihinde, saat 18:25 sıralarında sistemde neslihan keskin adına kayıtlı ibrahim isimli bir şahısla yaptığı görüşmede; ibrahim isimli şahıs arayarak "telefon numarasının yeri belirlenmesinin gerektiğini" ismail eksik isimli şahıs ise " kendisinin ilgilenemeyeceğini acayip streste olduğunu" devam eden görüşmede ibrahim isimli şahıs ise "durumlarının kötü olduğunu gemiyi limana çekemediklerini, gümrüğün problem çıkardığını" ismail eksik isimli şahıs ise "oktay... isimli şahsa o kadar para verdiğinizi" ibrahim isimli şahıs ise "onların yapacağı iş olmadığını, pislik birileri olduklarını, veli abi vasıtası ile olduğunu, veli abi ortada kalmasın diye bir şey yapmadığını, kendisini mahvetiklerini", belirttikleri anlaşılmıştır.

f-Diğer Şüpheli ve Tanık Beyanları[değiştir]

Şüpheli Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK Emniyette alınan ifadesinde;

İkametinde ele geçen l'den 94'e kadar numaralandırılan dokümanını 38. Sayfasındaki Bıçak başlığı altında; İsmail PAKER, Av.Ertaç GİRAY, Mahmudun Evi "Yurdakul yıkayıp mutfağa koyduk" ya da mutfakta eşyaların arasına koyduk. Eşyaların arasındaki kastı M.TEKİN'in eşyaları olabilir. Mahmut, Beyaz arabaya koydum dedi. Eşyalarım torbanın içinde. Yurdakul'un arabasında giderken notlarım okuduk. Gerisi defterinde kalmış olabilir demişti. Defter çantamda olabilir yada torbada, "Çete mi - Terör örgütü mü?" neden terör boyutu? Neden terörle mücadele sorunu; üyelerin sıradan vatandaş olanları, şeklinde yazı sorulduğunda;

Danıştay sonrasında Doğu PERİNÇEK'in kendi sitesinde kendisi, Av.Ertaç GİRAY ve İsmail PAKER'in hakkında çeşitli iddialarda bulunduğunu, Bu notu oradan aldığını, Yine Danıştay olayında bıçağın nerede olup olmadığı gündeme geldiğini, O nedenle almış olduğum bir not olduğunu İsmail PAKER'in arkadaşı olduğunu, Sivilden birisi olduğunu, Kendisinin ticaret ile uğraştığını, . Ayda birkaç kez görüştüklerini, Bu şahısla 2005 yılında AKM'de yapılan Asılsız Ermeni İddiaları konulu konferansta tanıştığını, istanbul Anadolu yakasında oturduğunu, . Herhangi bir bürosunun olup olmadığını bilmediğini, Ertaç GİRAY'ın avukatı olduğunu,

71. Sayfadaki 17 Mayıs Alparslan ARSLAN 10.30 Danıştay ile başlayan ve M.TEKİN, Mahmut ÖZTÜRK, Rafet ARSLAN, İsmail PAKER, Yurdakul simleri ve tarih ve saat yazıların olduğu sorulduğunda:

Kendisine gösterilen notu hatırladığını, Bu notu Danıştay olayında gözaltına alındığında ifadesi esnasında hatırlamak maksadıyla almış olduğu notlardan olduğunu, Olayın olduğu zamanda Muzaffer TEKİN, Rafet ARSLAN ve ismini hatırlayamadığım birkaç şahısla birlikte Muzaffer TEKİN'in ofisinde bulunduklarım olayları hatırlamak maksadıyla çizmiş olduğum notlardan olduğunu Bu notların onu açıkladığını,

Muzaffer TEKİN'in kendisi hakkında İstanbul başsavcılığında alman ifadesi ile ilgili olarak; Kendisinin Danıştay saldırısı olduğu esnada Muzaffer TEKİN isimli şahsın yanında olmadığını, intihar etmesi ve hastaneye kaldırılması konusunda bir bilgisinin olmadığını, İsmi geçen İsmail PAKER, M. Zekeriya Öztürk, Ertaş GİRAY, Rafet ARSLAN( Rafet Paşa olarak bilirim) isimli şahıslar ile 2004 yılında daha önceden Vatan Sever Güç Birliği İstanbul şubesi çalışmalarında ve sonrasında tanıştığını, . 2-3 aylık bir görüşmesinin olduğunu,

Danıştay olayının olduğu gün Muzaffer TEKİN'in eşinden telefon geldiğini Muzaffer TEKİN'in panik yaptığını, eve kendisinin gitmemesi gerektiğini ne amaçla polis geldiğini bilmediğini, polislerden başkasının da gelmiş olabileceğini söyleyerek eve gitmediğini, Kendilerinden eve gidip bakmamızı istediğini, . Orada kendisi, Rafet ARSLAN ve İsmail PAKER'in olduğunu, yemekten 15-20 gün kadar önce Oktay YILDIRIM ve Rafet ARSLAN isimli şahıslan güncel konulardan dolayı azarladığını, Yemekten sonra Muzaffer TEKİN Oktay YILDIRIM'a kendisinin kötü davrandığımı ve bunu benim hep yaptığımı ve Rafet ARSLAN'a da karşı yapmış olduğum bu davranışın ayıp olduğunu kendisinin üzülebileceğini söylediğini Sonrasında da bunları düzelt demesi üzerine kendisine ilişkileri kendim ayarlayacağını buna müdahale edilmesinden hoşlanmayacağını ve Oktay'ında genel tavırlarının hiçbir zaman hoşuma gitmediğini kendisine söylediğini, Bu andan itibaren Danıştay saldırısı gecesi yedikleri yemeğe kadar görüşmediklerini Danıştay saldırısının olduğu gün saat: 12:00 sıralarında Rafet ARSLAN veya Muzaffer TEKİN olabilir telefonla arayarak yemeğe davet ettiklerini, bu konuda ısrar ettiklerini, kabul etmeyince de ofise davet ettiklerini, Ofise gittiğini, ofiste tekrar yemek konusunu tekrarladıklarını, Bu yemeğin aradaki kırgınlığı ve soğukluğun bitirmesini düşündükleri için söylediklerini kabul ettiğini, daha sonra İsmail PAKER'ide arayıp onu da davet ettiklerini, Akşam saatlerinde de birlikte yemek yediklerini, Yemek esnasında gelen telefon üzerine Muzaffer TEKİN'in içinde bulunduğu halden dolayı Muzaffer TEKİN'in isteği üzerine Muzaffer TEKİN'in evine İsmail PAKER ile birlikte gittiklerini, İsmail PAKER'in araçta beklediğini, eve çıktığını, eve çıktığında polisin evde aramaya başlamış olduğunu, Daha sonra Muzaffer TEKİN'e telefonla durumu bildirdiğini, Daha sonra Danıştay'a yapılana saldırı nedeni ile hakkında arama çıkartıldığını söylediğini, . Onun da bana ne yapabiliriz ne edebiliriz diye sorduğunu, bilemiyorum dediğini, bir avukat mı ayarlasak dediğini, Arkasından da Ertaç GİRAY gelir mi dediğini, bilmiyorum bu konuyu İsmail PAKER ile bir görüşeyim dediğini, İsmail PAKER ile görmeden sonra avukat Ertaç GİRAY'ı aradıklarını ve aramada hazır bulunmasını sağladıklarını, Arama bittikten sonra Muzaffer TEKİN'e aramanın bittiğini telefonla söylediğini, Onun da Ertaç GİRAY ile bir görüşelim dediğini, Fenerbahçe Ordu evinde Rafet ARSLAN ile birlikte beklediklerini söylediğini, kendisi, İsmail PAKER ve Av.Ertaç GİRAY olmak üzere Fenerbahçe Orduevine gittiklerini, Orada yaptıkları görüşmede Muzaffer TEKİN'in bu olayı nasıl kendisine yakıştırdıklarını kendisinin şerefli bir subay olduğunu, kendisinin adının bir terörist ile nasıl birlikte anıldığını bunun hiç zaman kendisi tarafından kabul edilemeyeceğini, böyle bir lekeyi taşıyamayacağını gerekirse Taksim anıtı önünde tabancası ile kendisini intihar edeceğini bunu yapmadan öncede kısa bir açıklama yapacağını beyan ettiğini ve bu esnada psikolojisi bozuk durum olduğunu, Bu nedenle teslim olmayacağını polislerin kendisini teslim olduğu zaman 8-10 gün alıkoyacağını kendisine kötü muamele edileceğini, bunu da kendisini asla kabul edemeyeceğini beklerse ortaya yeni tanıklar ve deliller çıkar suçsuz olduğum anlaşılır ve ondan sonra teslim olurum dediğini, Konuşmanın bu eksende devam ettiğini, Olayın hukuki kısmı Ertaç GİRAY tarafından açıklandığı sırada gözaltı süresinin 8-10 gün olmayacağını 2 veya 4 gün gözaltı süresinin olabileceğini bunun sonrasında da hemen mahkemeye çıkartılacağını eğer teslim olmak isterse de polise değil de savcıya birlikte gidebileceğini söyledi. Muzaffer TEKİN'in bunların hiçbirini kabul etmediğini, beklemek istediğini ve saklanmak için yardım istediğini, İlerleyen günlerde Ankara'ya gidip savcıya teslim olacağını söylediğini, Daha sonra ordu evinden ayrıldıklarını Ertaç GİRAY'in kendi evine gittiğini, kendilerinin de Muzaffer TEKİN'e ev ayarlamak için çıktıklarını Muzaffer TEKİN yaralandığı günün sabahı Yurdakul ÇAĞMAN'dan telefon geldiğini, Muzaffer TEKİN'in kendisini kalbinden bıçaklayarak kendisini intihar ettiğini söylediğini, durumunun ağır olduğunu söylediğini, Bunun üzerine İsmail PAKER'in otosu ile beraber Mahmut ÖZTÜRK'ün Çavuşbaşındaki villasına yola çıktıklarını Evi bulamadıkları için yolda Yurdakul'un karşıladığını, birlikte villaya gittiklerini, hemen Muzaffer TEKİN'in bulunduğu üst kata çıktığını, Muzaffer TEKİN sırtını duvara dayamış yerde oturuyor şekilde olduğunu Üstünün çıplak olduğunu, Vücudunda kurumuş kan lekelerinin olduğunu, Yarasının açık ama kanamasının olmadığını, . Kendisine orada bağırarak ölsen bizim başımız derde girer diye hitap ettiğini, Muzaffer TEKİN'in endişelenme ben not yazdım ve notlar Mahmut ÖZTÜRK'de dediğini, o notlan al ve basma ver dediğini, Mahmut ÖZTÜRK'ten notlan aldığını, ve cebime koyduğunu, Muzaffer TEKİN'e hastaneye gideceğimizi söylediğini, Yolda villaya giderken Rafet ARSLAN'ı arayarak hastane ayarlamalarını söylediğini, Acıbadem hastanesini ayarladığını söylediğini, Muzaffer TEKİN'in hastaneye gitmek istemediğini ve evde de kalmak istemediğini, Abisi Rıza TEKİN'in Maltepe'de bulunan evine gitmek istediğini, Muzaffer TEKİN ile birlikte arabaya bindiklerini yüksek sesle konuştuklarını Muzaffer TEKİN'in kendisinde olduğunu, ısrarına rağmen hastaneye gitmeyeceğini söylediğini, Bunun üzerine onun isteğini mecburen kabul ettiklerini ve Maltepe istikametine yöneldiklerini Rafet ARSLAN'a durumu anlattığını, . Rıza TEKİN'in kardeşini ikna edip hastaneye götürmesini söylediğini, Rafet ARSLAN'ın taksi ile bulundukları bölgeye geldiğini, iki araçla birlikte hastaneye gittiklerini . Medya ya kendisinin haber verdiğinin doğru olduğunu, ancak Muzaffer TEKİN isteği doğrultusunda bu haberi verdiğini,

Şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Emniyette alına ifadesinde;

Gayrettepe'deki ikametinde yapılan aramada ele geçen Erenköy Ülkü Ocakları ajandasının 18 Temmuz Pazartesi tarihli sayfasında; Danıştay saldırısı sırasında (akşamı) F.Bahçe ORDUEVİNDE Muzaffer Yzb nın yanında İsmail PAKER varmış. Zekeriya ÖZTÜRK tanıyor. Teslim olmamasını istemiş. (Mahmut Ast.)şeklinde ibarelerin olduğu sorulduğunda:

Mahmut Astsubayı bilahare tanıdığını, Danıştay saldırısı akşamı Muzaffer TEKİN'in yanında kendisi varmış aynı zamanda İsmail PAKER'de varmış şahıslan ben tanımam Zekeriya ÖZTÜRK tanır. Muzaffer TEKİN'in isminin saldırıyla ilişkili olarak basında yansıdığında teslim olmaması yolunda ikna edildiği şeklinde bilgiler intikal etti, konu hassas olduğu için defterime yazmışım şeklinde beyanda bulunduğu,

Şüpheli Zeki Yurdakul ÇAĞMAN'ın Emniyette alınan ifadesinde;

Muzaffer TEKİN'in Kadıköy'de bulunan işyeri adresinde yapılan aramada elde içerisinde örgütsel bilgilerin bulunduğu dokümanlar ve Bu dokümanlarda anlatılmak istenenler nelerdir? Bu konular hakkında detaylı bilgi veriniz sorusuna;


Bu doküman hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını, 2006 Mayıs ayında Muzaffer TEKİN'in kendisini arayarak Mahmut ÖZTÜRK'ün Çavuşbaşı'nda bulunan villasına gitmek istediğini, kendisinin orayı bulamayacağından dolayı götürüp götüremeyeceğini sorduğunu, götürebileceğini söylediğini, akşam vakti kendisini Maltepe Yanyolda bulunan bir caminin önünden aldığını, yanında Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'in de olduğunu, hep birlikte Beykoz'daki villaya gittiklerini villaya geldikten on onbeş dakika sonra Mahmut ÖZTÜRK'ün geldiğini, Mahmut ÖZTÜRK gelir gelmez, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER ile ayrıldıklarını, İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ü Kadıköy'e bıraktığını, daha sonra eve gittiğini, yanımda Muzaffer TEKİN aranıyor gibi bir mevzu konuşulmadığını, Muzaffer TEKİN'in arandığını bilmediğini, Kendisinin arandığını yaralandığı sabah öğrendiğini, Muzaffer TEKİN'in Mahmut ÖZTÜRK'ün Beykoz'daki villasında kaldığı dönemde Muzaffer TEKİN'in yaralandığını Mahmut ÖZTÜRK'ün telefonla arayarak söylediğini, ve yardım istediğini, tek başına arabası ile villaya gittiğini, Orada Mahmut ÖZTÜRK'ü ve Muzaffer TEKİN'i gördüğünü, Muzafer TEKİN yaralı bir vaziyette yerde yattığını, Daha sonra villaya İsmail PAKER ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün beyaz bir arabayla geldiklerini, Muzaffer TEKİN'i ve Mahmut ÖZTÜRK birlikte üst kattan kendisinin arabasına kadar taşıdıklarını, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün de arabasına a bindiğini Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Muzaffer TEKİN birlikte hastaneye gitmek için yola çıktıklarını, İsmail PAKER ve Mahmut ÖZTÜRK kendi arabalarıyla peşlerinden geldiklerini, . Yolda giderken Muzaffer TEKİN ve Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün Rafet ARSLAN ile telefon görüşmesi yaptıklarını, Rafet ARSLAN'nın da onlara "beni de Maltepe'den alın ve birlikte geçelim" dediğini, kendilerinde Maltepe'den Rafet ARSLAN'ı aldıklarını, Rafet ARSLAN'ın kendisinin arabasına bindiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün ise arabasından inerek İsmail PAKER'in arabasına bindiğini, ve daha sonra hastaneye gittiklerini, Hastaneye gittiklerinde Muzaffer TEKİN'in abisi Rıza TEKİN'in orada olduğunu gördüğünü, Muzaffer TEKİN'i acile götürdüklerini,

Şüpheli Mete YALAZANGİL'in Emniyette alınan ifadesinde;

İsmail PAKER'i 2006 yılında Muzaffer TEKİN vermiş olduğu iftar yemeğinde şahsı gördüğünü, bir süre sonra Muzaffer TEKİN'in ofisine gittiğinde İsmail PAKER'i gördüğünü, Muzaffer TEKİN'in bu şahsı İsmail hoca olarak tanıştırdığını hiç merak etmediğini, ne hocasıdır kimdir diye. Bu şahısla başka bir şekilde görüşmesinin olmadığını,

Şüpheli Rafet ARSLAN'ın Emniyette alınan ifadesinde;

İsmail PAKER isimli şahsı, 2006 yılında Muzaffer TEKİN'in bürosunda Muzaffer TEKİN Denetleme kurumunda çalışmış emekli memur olarak tanıştırdığını, daha sonra samimiyetlerinin ilerlediğini, arkadaş olduklarını, ....Danıştay saldırısının olduğu akşamı Muzaffer TEKİN, Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER ile birlikte Fenerbahçe Orduevinde yemek yediklerini, Muzaffer TEKİN'i eşinin aradığını, Kapıda Polis olduğunu söyleyen birileri var dediğini, , kapıyı açayım mı diye sorduğunu, Muzaffer TEKİN de eşine Polis olduklarından emin ol ve kapıyı aç dediğini, Muzaffer TEKİN'in kendilerine hitaben Polis arama yapmak için eve gelmiş, ben eve gideyim diye ayaklandığını, Bu esnada Zekeriya ÖZTÜRK ve İsmail PAKER'de komutanım sen dur biz bir bakalım konu nedir dediklerini ve ikisinin Muzaffer TEKİN'in evine gittiklerini, Yaklaşık iki saat sonra eski Sarıyer savcısı Ertaç GİRAY ile birlikte geri döndüklerini, Mevzu karışık Danıştaya yapılan saldın ile ilişkilendiriliyorsun dediklerini, . Daha sonra Muzaffer TEKİN nasıl böyle bir şey olur, en ufak bir adım geçse canıma kıyarım dediğini, Bunun üzerine orada bulunan arkadaşlar Muzaffer TEKİN'in sakin olmasını söylediklerim, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı doğrultusunda arama karan verildiği anlaşılması üzerine avukat Ertaç GİRAY'ın yarın ben bu konuyu öğrenir savcıya götürür ifadeni veririz seklinde konuşma geçtiğini, . Daha sonra kendisini evime gittiğini, Muzaffer TEKİN'in İse o gece kalmak için Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ün evine gittiğini, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK, Kendisi Rafet Paşa, Can Albay, İsmail PAKER ve ismini hatırlamadığım bir çok şahıs Muzaffer TEKİN'in iş yerine

Şüpheli MUZAFFER TEKİN savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde;

Kendisinin 1985 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığında ön yüzbaşı rütbesiyle bir olay sebebiyle resen emekli edildiğini, Danıştay saldırısının medyaya yansıdığı sıralarda orduevinde Zekeriya Öztürk, İsmail Paker, Rafet ARSLAN isimli arkadaşları ile yemek yemekte olduğunu, eşinin eve polislerin geldiğini söyleyince kendisinin de eve gitmek istediğini, ancak özellikle Zekeriya Öztürk ve İsmail Paker tarafından eve gitmesinin engellendiğini . Bunun gerekçesi olarak da evimdeki aramaya Sarıyer eski savcısı Ertaç Girayla birlikte Zekeriya Öztürk ve İsmail Paker de gittiklerini, döndüklerinde Ertaç Giray in bana seni bir gün gözaltına alınmam onurunu zedeler, ben seni kendi elimle götürücem, savcıya teslim edecem ifadeden sonra bizzat seni alıp çıkıcam dediğini Bu nedenle değişik yerlerde gizlendiğini . son olarak Mahmut Oztürk'ün villasına gittiğini. Bu evde intihar girişiminde bulunduğunu, Ertaç Giray'ı İsmail Paker vasıtası ile olaydan 1 yıl öncesinden tanıdığını, 2004 yılında İsmail PAKER ile Ankara'da Vatansever Kuvvetler Güç Birliği Hareketi isimli bir oluşumun İstanbul şubesi için görüşmelerde bulunduğunu kendisine oluşumun başında Hasan Kondakçı Paşa'nın onursal başkanı olduğunu söylediğini kendiside de bu niyetle biraz ilgilendiğini Ancak daha sonra ciddi ve dürüst insanların olmadığını görünce aldığı formları yırtıp attığını, 2-3 aylık bir süreçte birlikteliklerinin olduğunu Bunun dışında daha sonra İsmail Paker ile görüşmelerinin olduğunu ve kendisinin tavsiyeleri üzerine İsmail PAKER in hareketten koptuğunu,

Şüpheli MAHMUT ÖZTÜRK savcılıkta vermiş olduğu ifadesinde;

Muzaffer TEKİN'in kendisinin komutanı olduğunu, Muzaffer TEKİN in Danıştay olayında Zekeriya Öztürk ve İsmail Paker isimli bir şahısla yanma geldiğini, o gece evinde tek başına kaldığını, sabah da ben kendisine kahvaltılık götürmek için gittiğinde intihar ettiğini gördüğünü, Hastaneye götürmesi için Zekeriya ÖZTÜRK'ü çağırdığını, Zekeriya ÖZTÜRK ün İsmail PAKER ile birlikte geldiğini,. Daha sonra hastaneye götürdüğünü,

g-Hukuki durumunun Değerlendirilmesi[değiştir]

Şüpheli İsmail EKSİK'in Ergenekon terör örgütünün denetiminde olan tüm derneklerin kuruluş çalışmalarına katıldığı, kilisedeki gizli toplantılara katıldığı, Danıştay olayı sonrasında Muzaffer TEKİN'in kendisini ısrarla yemek yemeğe çağırıp olayın kritiğini yaptıkları, M.Zekeriya ÖZTÜRK'e bağlı olarak örgütsel faaliyetlerini sürdürdüğü böylece Ergenekon terör örgütü ile organik bir bağ kurduğu anlaşıldığından;

Şüpheli İsmail EKSİK'in ERGENEKON terör örgütü üyesi olmak eylemine uyan, TCK'nun 314/2 ve 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanununun 5. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.