İçeriğe atla

Erdal Eren'in babasının Kenan Evren'e mektubu

Vikikaynak, özgür kütüphane

Emekli bir ilkokul öğretmeniyim. Cumhuriyetle beraber büyümüş, Atatürk ilkelerine içtenlikle inanmış ve öğrencileri bu prensiplerin ışığı altında yetiştirmek için çırpınarak otuz yılımı harcamış bulunuyorum.

Oğlum Erdal Eren henüz meslek lisesi öğrencisiyken, kötü ve art niyetli kişilerin kurbanı olarak bir felaketin içine düşürüldü ve sonunda idam cezasına mahkûm oldu.

Olayı, evimi aramak için gelen sivil polisler, ‘Oğlun bir eri vurdu, cezası idam’ diyerek duyurdular. ‘Keşke oğlum vurulsaydı da asker katili olmasaydı’ dedim.

Sonradan, olayı evlerinden izleyen vatandaşlardan bazıları, eri vuranı gördüklerini ve sanık olarak televizyondan gösterilenin, boşuna suçlandığını, başka bir vatandaş da, bir şahsın çöp bidonundan bir tabanca çıkararak Erdal’a verdiğini, bu suretle de fiilin Erdal’a yüklendiğini söyledi.

Oğlumun, bu eylemin faili olacağına kesin olarak inanamıyorum. Nitekim, yargılama safahatı, yüksek daire ve genel kurul bozmaları ve muhalefet şerhleri, amme vicdanında da bu endişeleri arttırmıştır.

Adli hatanın telafisinin mümkün olamayacağının takdirini yüce sorumluluk yüklenen temiz vicdanlarınıza bırakıyorum.

Suçun işlendiği zaman, oğlum 18 yaşına gireli 3 ay olmuştu. İşlediği varsayılan suç eğer 3 ay önce vuku bulmuş olsaydı, yapılacak indirimden de yararlanacaktı.

Bugüne kadar adaletin, gerçek suçlunun o olmadığına kanaat getireceğine inanarak avundum.

Gerçek suçluların bulunması için gerekenin yapılarak, dönülmesi mümkün olmayan bir duruma meydan verilmemesine, yüksek makam ve vicdanınıza ait af atıfetinin lütfedilmesiyle ölüm cezasının değiştirilmesine, bizlerin de acı içinde kıvranarak ömrümüzün sonunu beklememizin önlenmesine delaletleriniz diler, derin saygılarımı sunarım.