İnkisâr-ı Baziçe

Vikikaynak, özgür kütüphane
İnkisâr-ı Baziçe

Ahmed İhsan Bege


1

O kızcagız şen idi... şen, hakikaten pek şen!
Küçük, güzel, bir oyuncak gibi olan dilini
İhâta etmiş idi bir tebessüm-i rûşen!

Dudakları iki berg-i gül-i güzide gibi
Leziz handelere daimâ küşâde idi;
Gülerdi belki de bilmeksizin nedir sebebi!

Güzel dudaklarının taze mültekâsında
Dökerdi gonce-i şâdî bir iltivâ-yı sürûr;
Dogardı kavs-i kuzahlar bütün likâsında!

Seher gibi açılırdı yüzünde penbe hıyât,
Semâ-yı neş'esinin âfitâb-ı handânı
Her ihtisâsına verdikce ihmirâr-ı neşât!

Ederdi hânesini kahkahât ile pür zevk
Kılardı nûr-ı meserretle dâimâ rahşân
Onun muhîtini bir halka-i muzîa-i şevk!

Denilse lâyık olurdı: hayâli subh-ı sürûr,
Dimagının içi bir bînihâye şehrâyîn,
Derûn-ı sîne-i ma'sûmu daimîbir sûr!..

2

Zaman geçüb o çocukluk şetâreti gitti;
On altı yaşına gelmiş idi, hayâlinde
Muhabettin per-i berrâkı ihtizâz etti!

Dokundu ruhuna mahfîce yosma bir heyecan;
Küçük, güzel bir oyuncak gibi olan dilini
İhâta eyledi şîrîn ü tâze bir halecan!

Degişti kahkahası başkalaştı elhânı;
Gülerken ıslatıyordu hadâk-ı şefkatini
Muhabbetin o sirişk-i nezîh ü reyyânı!

Döküldü neş'esine bir temevvüc-i nermîn;
Ziyâ-yı mâh-ı muhabbetle in'ikâs etti
Buhayre-i diline bir hâdika-i sîmin!

Bırakmayub gece sa'atlerinde hâba zaman
Bir iştiyâk-ı terâi, bir arzû-yı lezîz
Ederdi kalbi içinde sabaha dek nabazân

Ona reşâşe-i rü'ya dökerdi yeldâlar;
Henüz açılmayan ezhâr-ı aşkı göstererek
Fısıldaşırdı hayalinde mâî rüyâlar!

Geçip hıyâz-ı perîhâne-i tezevvücden,
Bütün tasavvuru bir halcegâh-ı zerrînin
Ziyâsı, ıtrı içinde olurdu şehperzen!

3


Kararsada aralıkta anınçün ufk-ı hayat,
Kulagına gelen elfâz-ı müşfikâne ile
Geçer giderdi bütün girdibâd-ı hissiyât!

Bu yolda mest-i hayâlât iken o duhter-i şâd
Hayata sevgilisi infiâl edüb, açtı
Onun serâçe-i şevkinde bir harabâbâd!

Bu bâd-ı 'afet onu kıldı vâlih ü hayrân;
Küçük, güzel bir oyuncak gibi olan dilinin
Bütün revâyih-i nûşîni eyledi tayerân!

Temâs edince onun rûhuna bu zıll-ı şuûn
O tıfl-ı bîkederin kalb-i şamdânında
Derîde oldu o dem bir sehâbe-i gülgûn!

Açıldı kalbi için bir harabe-i tenhâ
Ki oldu rûhunu serşâr-ı zevk u neş'e eden
Vedâd-ı nâ-mütenâhîye bir hazîn mecrâ!...

Bu derde istedi vermek o kızcagız pâyân;
Bir ibtisâm-ı tevekkül dudagı üstünde
Küşâde eyledi bir fecr-i kâzib-i nisyân!

Penâgeh oldu ona ol tesellî-i âfil:
Yalancı sâyesi ol kizb-i tesliyetkârın
İzârı üstüne vaz'etti bir gül-i mugfil!

Dogunca fikrine bir sahte sabâh-ı emel,
Bir intizâr-ı fecî'in şuâ'ı-dilhûnu
Getirdi çeşmine baygın bir infilâk-ı ecel

4


Dururdu muntazır enzârı gizli bir derde,
Bu tesliyet, bu nümâyiş, bu zâhirî nisyân
Ederdi bir marazı gizli gizli perverde!

Bu gamgüsâr yalanlar içinde oldu ıyân
O gizli illetin âsâr-ı hedm ü tahrîbi:
Onun güzel bşaına düştü bir zılâl-i hazân!

Yataga düştü bu illetle kızcagız, encâm:
O mübtelâsına rahmetmeyen maraz, etti
Onun güzel başını ferş-i bister-i âlâm!

İhâta etmiş iken bir hârabe-i şebreng
Küçük, güzel bir oyuncak gibi olan dilini
Lebinde vardı yine bir tebessüm ü âheng!


Gurûba yaklaşan eyyam-ı nevbahar gibi
O neş'eli sarışın kızcagız sararmış iken
Tebessümâta yine iltifat ederdi lebi!

O mübtesim başı altındaki ipek yastık
Dökerdi cebhe-i bîtâbına soluk yaşlar:
O yastıgın uçuk rengi: vah... yazık!»

Ne çare! Etmiş idi tîr-i merk onu âmâc;
Ederdi illetinin tâziyâne-i âli
Onun şükûfe-i bedbaht-ı ömrünü târâc!

Dokundu bir gece efsürde bur dudak serine:
Yavaş yavaş çekilip şul'e-i nizâr-ı hayat
Memâtın indi o muzlim cenâhı bisterine!

Bahâr-ı hânesine azmeder gibi o melek
Tahayyülât-ı muhabbet içinde magşiyyen
Uzattı ruhunu dergâh-ı izzete gülerek!...

Soranlara o kızı, böyle derdi gassâle:
«Kırık, güzel bir oyuncak gibi olan tenini
«İhâta etmiş idi mâderâne bir hâle!..»

Cenab Şahabeddin