3. Ergenekon İddianamesi/SORUŞTURMA EVRAKI İNCELENDİ V-ŞÜPHELİLERİN BİREYSEL DURUMLARI 1- Şüpheli Yalçın KÜÇÜK
1- Şüpheli Yalçın KÜÇÜK
a-Savunmaları,
[değiştir]Emniyet ifadesi
1938 yılında İskenderun'da doğduğunu, doğduğu zaman İskenderun'un Fransız sömürgesi olduğunu ve Fransız vatandaşı olarak dünyaya geldiğini, üniversiteyi Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesinde okuduğunu, 1960 yılında mezun olduktan sonra Başbakanlık Devlet Planlama Müsteşarlığında çalışmaya başladığını, daha sonra Ortadoğu Teknik Üniversitesinde ve Gazi Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştığını, 2004 yılında üniversiteyle ilişkisinin bittiğini ve emekli olduğunu, yazarlık yaptığını ve çok sayıda kitabının bulunduğunu,
Türkiye Üzerine Tezler, Aydın Üzerine Tezler, Gizli Tarih, Kürtler Üzerine Tezler, Planlama Kalkınma Türkiye, Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Kuruluşu, Yeni bir Cumhuriyet İçin gibi kitaplar yazdığını ve halen de yazmaya devam ettiğini,
Daha önceden yeşil pasaportunun olduğunu ancak şu anda pasaportunun olmadığını, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, Fransa, Suriye gibi ülkelere gittiğini,
1983 yılında "Bir Yeni Cumhuriyet İçin" isimli kitabından dolayı 8 yıla mahkum olduğunu ancak 1,5 yıl hapis yattıktan sonra tahliye olduğunu, 1998 yılında Paris'ten döndükten sonra iki kitabıyla ilgili hüküm çıktığım ve tutuklanarak 2000 yılı Aralık ayma kadar hapis yattığını,
1970 öncesi ve sonrasında Türkiye İşçi Partisi üyesi olduğunu, zaman zaman da yönetim kurullarında yer aldığını,
Veli KÜÇÜK'ü tanımadığını,
Sevgi ERENEROL'la yaklaşık 2 yıl kadar önce Antalya'da Üniversitenin düzenlediği, konusunu hatırlamadığı bir panelde tanıştıklarını, onun haricinde kendisi ile görüşmesinin olmadığını,
Güler KÖMÜRCÜ ile yaklaşık 2 yıl kadar önce SKY televizyonunda program yaptıklarını, bunun haricinde telefonla ve yüz yüze bazen görüştüklerini,
Sami HOŞTAN ile tarihten 5-6 yıl kadar önce Çırağan otelinde tesadüfen karşılaştıklarını ve selamlaştıklarım, daha sonraki dönemde görüşmesinin olmadığını,
Vedat YENERER ile bir dönem Karadeniz TV'de program yaptığını, bunun haricinde görüşmesinin olmadığını,
Emin GÜRSES'in öğretim görevlisi olduğunu bildiğini ancak hiç karşılaşmadığını ve konuşmadığını,
Doğu PERİNÇEK'i 1964'ten itibaren tanıdığını, kendisi ile aynı çizgide, zaman zaman da karşı karşıya olduklarını, 1999 yılında Haymana cezaevinde birlikte hapis yattıklarını, görüşlerinin zaman zaman ayrı olsa da sevdiği bir arkadaşı olduğunu, cezaevinden çıktıktan sonra bir kez evinde ve 2003 yılında Hasan YALÇIN 'in cenazesinde görüşmüş olabileceğini,
Ferit İLSEVER'i tanıdığını, en son 7-8 yıl kadar önce, Galatasaray üniversitesinde bir panelde birlikte olduklarını, Ferit İLSEVER'in İşçi Partisi üyesi olduğunu, daha sonraki dönemde görüşmediğini ve herhangi bir birlikteliğinin bulunmadığını,
Serhan BOLLUK'u Aydınlık Dergisinin yöneticisi olarak bildiğini, görüşmesinin olmadığını,
Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU'nu 1958-59 yıllarındaki Türkiye Talebe Birliği Federasyonu yöneticisi olarak görev yaptığı dönemde, İstanbul Tıp Fakültesi öğrencisi olarak tanıdığını, kendisinin o dönemde öğrenci birliği faaliyetlerini İstanbul ilinde yürüttüğünü, bu yüzden kendisi ile tanışıklığının olduğunu, ancak 50 yıldır kendisi ile herhangi bir teması ve konuşmasının olmadığını,
İlhan SELÇUK ile 196O'lı yıllarda tanıştığını, İlhan SELÇUK'un Yön Dergisi yazarı olduğunu, kendisinin 1970'li yıllarda Cumhuriyet Gazetesinde yazarlık yaptığım, o zamanlar daha sık görüştüğünü, İlhan SELÇUK'un o dönemde Cumhuriyet Gazetesinin çok önemli bir yazarı olduğunu, sözü edilen "Bir Yeni Cumhuriyet İçin" isimli kitabının da Cumhuriyet gazetesindeki yazılarını ihtiva ettiğini, 1980'den bu yana İlhan SELÇUK ile yüz yüze gelmediğini ve telefonla konuşmadığım, şahıs ile ilgili olarak "Birbirimizi biliriz ve aynı nehirde kürek çekeriz.'" dediğini ve İlhan SELÇUK'un büyük bir yazar olduğunu,
Ergün POYRAZ'm kendisine tarihten 2-3 yıl kadar önce telefon açtığını ve konuştuklarını, kendisine yazacağı bazı kitaplarla ilgili sorular sorduğunu, isim bilimi "onomastik" konusunda yazacağı kitaplarla ilgili bilgi aldığını, "Musanın Çocukları" gibi bu tür çok satan kitap yazdığını bildiğini, daha sonraki dönemde kendisiyle görüşme yapmadığını, Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON ile yüz yüze ve telefonla görüşmesinin olmadığını,
Ufuk BÜYÜKÇELEBİ ile tarihten 2-3 yıl kadar önce eski bakanlardan Ufuk SÖYLEMEZ'in evinde düzenlenen bir yemekte Tercüman Gazetesinin Genel Yayın Yönetmeni, Cumhuriyete, Türk Milletine sahip çıkan birisi olarak tanıştırıldığını, kendisi ile başka bir görüşmesinin olmadığını, bu yemekte başka şahısların da bulunduğunu, ancak bu şahısları hatırlamadığını,
Mustafa Ali BALBAY'm Cumhuriyet Gazetesinin yöneticisi olduğunu, Ankara bürosunu yeni bir yere taşıdıklarında orada düzenlenen kokteyle gittiğini, Mustafa BALBAY ile birlikte çalışmadıklarını, kendisi ile Ankara ilinde aynı mahallede oturduklarını, bu yüzden bir iki defa karşılaştıklarını,
Sinan Aydın AYGÜN'ü 4-5 yıldır tanıdığını, Ankara Ticaret Odasının Başkanlığını yaptığını, pek çok defa çeşitli yerlerde yemek yediklerini, 2007 yılı seçimlerinden hemen önce, Mehmet A..., Enis B..., Yiğit B..., Prof. T... ve Sinan AYGÜN ile birlikte, Son Ankara'da Park Fora isimli lokantada yemek yediklerini, Türkiye seçimleri konusunda tahlillerde bulunduklarını, bazı ortak arkadaşları vasıtası ile görüşmelerinin olduğunu, ayrıca kendisinin yaptığı televizyon programlarında Ergenekon sanığı olan Sinan AYGÜN'ün bu tür suçlamalarda hiçbir yerinin olmayacağını, varsa bu tür örgütlere girmeyeceğini söylediğini, Sinan AYGÜN'ün tahliye olduktan sonra kendisine duygulu bir mektup yazdığını ve kendisine "Hocam sağol beni televizyonlarda savunmuşsun" dediğini, herhangi bir faaliyette birlikteliğinin olmadığını,
Erol MÜTERCİMLER ile kendisinin "Gizli Tarih" isimli kitabının piyasaya çıktığında, Haber Türk Televizyonunda bir program yaptıklarını, bunun haricinde kendisiyle görüşmesinin olmadığını,
Tuncay GÜNEY isimli şahsın kendisiyle ilgili Ergenekon soruşturması klasörlerinde iddiasının bulunduğunu, ancak Tuncay GÜNEY ile tanışmadığını ve herhangi bir irtibatının olmadığını,
Ahmet Tuncay ÖZKAN ile yüz yüze gelip gelmediğini hatırlamadığını, ancak telefonla konuşmalarının olduğunu, birlikte çalışmadıklarını, ancak Tuncay ÖZKAN'ın Kanal Biz isimli televizyonunda kendisinden program yapmasının istediğini, kendisinin de Kanal Biz isimli televizyon yayına geçmediği için program yapmadığını, tutuklanmadan önce, bu konuyu görüşmek için buluşma kararı aldıklarım, ancak tutuklandığı için görüşemediklerini, Tuncay ÖZKAN'ı gazeteci, televizyoncu, son olarakta ateşli bir Cumhuriyet savunucusu olarak bildiğini, Emcet OLCAYTU'yu Aydınlık yazarı olduğunu bildiğini,
Turhan ÇÖMEZ'in tarihten 4-5 yıl kadar önce, milletvekili iken evine geldiğini, neler yaptığım kendisine anlattığını, genel olarak kendisinin yaptığı çalışmalarla ilgili konuştuklarını, daha sonraki dönemde, büyük toplantılarda, birkaç defa yan yana olmuş olabileceklerini, bunun haricinde birlikteliklerinin olmadığını,
Engin AYDIN'ı yakalandıktan sonra nezarethanede gördüğünü, belki 40 yıl öncesinden hatırladığını, ancak nereden hatırladığını bilmediğini,
Halil Kemal GÜRÜZ ile aynı üniversitede hocalık yaptığım, yakalandıktan sonra uçak ile gelirken şahsen tanıştıklarım, kendisi ile herhangi bir irtibatının olmadığını,
Tuncer KILINÇ ile bir sene kadar önce bir düğünde tanıştıklarını, bunun haricinde kendisi ile tanışıklığının olmadığını,
Bedrettin DALAN'ı 4-5 yıldır tanıdığını, Bedrettin DALAN'm Ankara ilindeki evine birkaç kez geldiğini, kendisinin de Yeditepe Üniversitesine Bedrettin DALAN'm daveti üzerine bir kez gittiğini, kendisine üniversiteyi tanıttığını, herhangi bir faaliyette birlikteliklerinin olmadığını, Bedrettin DALAN ile görüşmelerinde ülke meseleleri konusunda sohbetlerinin olduğunu,
Ergenekon dokümanının varlığından haberinin ve herhangi bir çalışmasının olmadığını, Lobi isimli dokümandan bilgisinin olmadığını,
Tape No:9106, 27.11.2008 günü saat:11.35 de Mustafa G... ile yaptığı telefon görüşmesiyle ilgili olarak; "Bunların hepsi MİT, CİA, MOSSAD" derken Ergenekon silahlı terör örgütü ne yönelik yapılan soruşturmada yer alan görevlileri mi kastettiği sorulduğunda; Ergenekon soruşturmasındaki bilgilerin çoğunun, CİA kaynaklı, MOSSAT kaynaklı, MİT kaynaklı olduğunu söylemek istediğini, bunları davanın sanıkları tarafından mahkemede söylendiğini, tutanaklara geçtiğini, Mahkeme heyetinin zaman zaman MiT'ten doğrulayıcı bilgiler istediğini, davanın dayanaklarından Tuncay GÜNEY'in MOSSAT ile ilgisinin günlük basında sık sık yerini bulduğunu, kendisinin bunlardan bahsettiğini, yoksa herhangi bir kamu görevlisi ve bu davanın savcısı Zekeriya ÖZ ile ilgili hiçbir imasının olmadığını, kendisinin çok küçük yaşta Başbakanlıkta çalıştığını, devlet terbiyesinin bulunduğunu,
"Bu işi kazandık" derken, Ergenekon silahlı terör örgütü adına mı konuştuğu sorulduğunda; 16 Kasım 2008'de "biz" dediği şeyin kibarlık ifadesi olarak kendisinden bahsettiğini, "Bu işi kazandık" derken de Ergenekon soruşturmasından bahsettiğini, Tayyip ERDOGAN'ın kendisine açmış olduğu davaları kazandığından bahsettiğini ve bu şekilde konuştuğunu,
Doğu PERİNÇEK, İlhan SELÇUK, Mustafa BALBAY hakkında bilgisinin olduğunu ve bunların aklanacağına inandığını, yapmış olduğu televizyon programlarında Veli KÜÇÜK hakkında daha önceki zamanlara ait çok ciddi ağır isnatlar olduğunu ancak bu davada bunların ele alınmayacağını söylediğini, telefon görüşmesinde kastettiğinin bu olduğunu,
Ergenekon soruşturması sırasında yakalanan Doğu PERİNÇEK'in bilgisayarında, birbiriyle ilgisi olmayan birçok yazı belge bulunduğunu, bu bilgileri silmediği için bazen eleştirdiğini, istihbarata düşkün olduğunu söylemesinin de bunun için olduğunu,
" Ergenekon silahlı terör örgütü nün Anayasasını teşkil eden ERGENEKON' isimli dokümanda, "Terör örgütlerinin kontrol altına alınması gerektiği ve bu çerçevede gerekirse "Naylon terör guruplar oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi gerektiği" belirtilmiştir.
Bugüne kadar yapılan çalışmalarda, örgütün bu hedefini gerçekleştirdiği ve ülkemizdeki bir kısım terör örgütlerinin kontrol altına almaya çalışıldığı ve yönlendirdiği görülmüştür. Bu çerçevede PKK terör örgütünü de kontrol altına almaya çalıştığı ve yönlendirdiği anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, Ergenekon silahlı terör örgütü nün, PKK terör örgütünü kontrol altına alma ve yönlendirme faaliyetlerini, sizin aracılığınızla gerçekleştirdiği ve bu görevi bizzat sizin üstlendiğiniz anlaşılmaktadır. "PKK terör örgütü ile ilişkiniz nedir? " şeklindeki soruya; Ergenekon silahlı terör örgütü ile herhangi bir ilişkisinin olmadığım, kendisine de bahsedildiği şekilde hiç kimsenin görev vermediğini, PKK Terör örgütü ile hiçbir ilişkisinin olmadığını, Paris'te yaşarken 29 Ekim 1998 yılında kendi iradesi ile Türkiye'ye döndüğünü, yazmış olduğu kitaplardan dolayı yaklaşık iki (2) yıl hapis cezasının bulunduğunu, PKK ile bir ceza olmadığını, iki (2) yıl yani 1998-2000 yılları arasında Haymana ve Gebze cezaevlerinde hapis yattığını, bu süre içerisinde 30'a yakın dava açıldığını ancak bu davalarda kendisinin PKK terör örgütüne üye olduğuna dair hiçbir iddia ve hüküm olmadığını, yatmış olduğu cezaların bunun ile ilgili olmadığını,
2000 yılı Aralık ayında Gebze Cezaevinde hükümlü iken erteleme yasası yani affın çıktığım, kendisinin de bu erteleme yasasından yararlanarak tahliye edildiğini, hakkında örgüt üyesi suçlaması olmadığı için bu yasadan yararlandığını, PKK terör örgütü üyeliği ile suçlananların bu yasadan yararlanamadığını,
PKK terör örgütünün kuruluşunda yer almadığını, herhangi bir ilişkisinin olmadığım, örgüt üyesi de olmadığını,
"PKK terör örgütü militanlarının eğitilmesi konusunda faaliyetlerinin olup olmadığı" sorulduğunda; örgüt üyelerinin eğitimi ile herhangi bir faaliyette bulunmadığını, 1998 yılında Türkiye'ye döndüğünü, 1993 sonunda Türkiye'den ayrılarak Fransa'ya gittiğini ve geri döndüğünü, Türkiye'den çıkarken herhangi bir aranmasının olmadığını, Gazi Üniversitesinden Prof. olarak emekliliğini istediğini ve emekli olduğunu, daha sonra yeşil pasaport ile Fransa'ya gittiğini,
Türkiye'den ayrılışına bir açıklık getirmek istediğini, 1993 yılının sonlarında Süleyman DEMİREL'in Cumhurbaşkanı, Tansu ÇİLLER'in de Başbakan olduğunu, kendisinin her iki şahsın da Türkiye'ye layık olmadığım düşündüğünü ve Manukyan isimli şahsın vergi rekortmeni olmasından da dolayı derin kırgınlıklar yaşadığını ve Türkiye'yi terk ettiğini,
"PKK'yi terör örgütü olarak kabul edip etmediği" sorulduğunda; PKK Terör Örgütü deniyorsa kendisinin buna bir itirazının olmadığını,
"PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile nerede, nasıl ve ne zaman tanıştığı, arasındaki ilişki, kendisinin bu kişiye hitap şeklinin nasıl olduğu, "başkanım " ve "kardeşim " şeklinde hitap ettiğinin olup olmadığı" sorulduğunda; 1989 yılında Gazi Üniversitesinde Profesör olduğunu, Planlama, iktisat ve kalkınma üzerine eğitim verdiğini, bu dönem içerisinde Abdullah ÖCALAN ve onun ile birlikte olan bazı grupların Türkiye'ye karşı silahlı bir mücadele başlattıklarını, 1984'ten bu tarafa Türkiye'ye karşı savaştıklarını, kendisinin de 1989 yılında üniversite hocalığı yaparken "Kürtler bize karşı savaşıyorlar ama ne istiyorlar'" diye düşündüğünü ve bunu Türk Halkının bilmesi gerektiğine karar verdiğini, o dönemde Haluk YURTSEVER isminde Türkiye Komünist Partisi üyesi bir arkadaşının bulunduğunu, Ankara'da Toplumsal Kurtuluş isminde bir dergi çıkarttıklarını, Haluk'un da bu derginin yazarı olduğunu, Almanya'da kaldığını, kendisinin de yukarıda belirttiği sebeplerden dolayı Abdullah ÖCALAN ile görüşmek üzere Suriye'ye gitmeye karar verdiğini ve bunun için Almanya'ya gittiğini, bu olayda kimsenin etkisinin olmadığını, kendisinin karar verdiğini, Almanya'da Haluk YURTSEVER ile buluştuklarını ve sonrasında Suriye'ye gittiklerini, gidişte normal Türk pasaportunu kullandığım,
Abdullah ÖCALAN ile görüşmelerinin sonrasında "Kürtler Üzerine Tezler" isimli kitabında Abdullah ÖCALAN ile yaptığı mülakatı yayınladığını, kitap çıktıktan sonra savcılıklarca soruşturma açıldığını, yargılandığını ve beraat ettiğini, "Kürtler Üzerine Tezler" isimli kitabın şu anda legal olduğunu, o tarihlerde bir gazetecinin Abdullah ÖCALAN ile görüşmesi ve yayınlamasının çok normal olduğunu, kendisini bu konuda sorumlu hissettiği için bu görüşmeyi yaptığını,
Haluk YURTSEVER'in Almanya'da olduğu için Abdullah ÖCALAN ile görüşme konusunda bazı şahıslarla bilgilendirme amaçlı görüşmeler yaptığını ve daha sonrasında Suriye'ye gittiklerini, orada Haluk YURTSEVER vasıtası ile Beka vadisi olarak geçen Abdullah ÖCALAN'ın bir kampına gidildiğini, orada ki karşılama ve fazla ayrıntıyı hatırlayamadığını, Abdullah ÖCALAN'ın orada olduğunu ve kendisi ile mülakat yaptığını, kaç gün kaldığını hatırlamadığını, Türkiye, Kürtler, Kemal Atatürk gibi konularda görüşmeler yaptıklarını, görüşmeyi bitirdikten sonra 20 yıldan fazla bir zaman geçtiği için şu anda hatırlayamayacağı bir şekilde dönüş yaptıklarını ve bahsettiği "Kürtler Üzerinde Tezler"adlı kitabında mülakatı yayınladığını,
Türkiye'yi ilgilendiren her konunun kendi alanına girdiği için Abdullah ÖCALAN ile bu şekilde görüşme yaparak yayınladığını,
1998 yılında Türkiye'ye döndükten sonra Abdullah ÖCALAN'a "Sayın" dediği iddiası ile dava açıldığını, ancak mahkemenin bu davayı düşürdüğünü, kendisinin hiç kimseye "Sayın" demeyeceğini, Abdullah ÖCALAN'a asla "Başkanım" demeyeceğini, Kendisinin "Apo Kardeşim" diye yazı yazdığını, bunu ifadesinin başında belirttiğini, kendisinin Abdullah ÖCALAN'ı herhangi bir şeyin başkanı olarak da görmediğini,
"Doğu PERÎNÇEK'i nerede, nasıl ve ne kadar zamandır tanıdığı" sorulduğunda; bir dönem cezaevinde birlikte yattıklarını, Doğu PERİNÇEK ile dostluk haricinde ticari veya başka bir konuda irtibat ve ilişkisinin olmadığını, Genel Başkanlığını yaptığı İşçi Partisine üye olmadığını,
"Kendisinin bu güne kadar Abdullah ÖCALAN ile kaç defa ve nerelerde görüştüğü, Abdullah ÖCALAN'ın yakalanıp tutuklandıktan sonra, kuryeler aracılığı ile görüşmesinin olup olmadığı" sorulduğunda; 1999 yılında Haymana cezaevinde iken Abdullah ÖCALAN'ın yakalanıp Türkiye'ye getirildiğini, o tarihten sonra direk veya endirek Abdullah ÖCALAN ile veyahut Demokratik Toplum Partisi yöneticileri ile görüşmesinin olmadığını,
1992 yılında yine üniversite hocası iken yeşil pasaportla Suriye'ye geçtiğini, bunun ikinci görüşmesi olduğunu, bu görüşmenin sonuçlarını da "Kürt Bahçesinde Söyleşi" adı altında kitaplaştırarak yazdığını, bu kitabın Dünya'nın her tarafında Abdullah ÖCALAN ve PKK hakkında temel kitap sayıldığını, Beyaz Saray'da danışmanlık yapan Namık MORKAL'ın Abdullah ÖCALAN hakkında yazdığı kitabın bu kitaba dayandığını,
Paris'te bulunduğu dönem içerisinde de bir (1) veya iki (2) defa Suriye'ye giderek Abdullah ÖCALAN ile görüştüğünü ancak bu konularda yazmak için bir neden görmediğinden kitap yazmadığını, dolayısıyla 1998 yılından bu yana Abdullah ÖCALAN'ı hiç görmediğini,
"Abdullah ÖCALAN ile arasında kuryelik yapan şahısları kim olduğu, bu kuryelerle nasıl irtibat sağladığı" sorulduğunda; kendisinin Abdullah ÖCALAN ile böyle bir şekilde görüşme yapmadığım, hayatında hiçbir konuda kurye kullanmadığını,
"Abdullah ÖCALAN ile görüşmesinin PKK terör örgütünün eylem ve faaliyetlerinin yönlendirilmesiyle bir ilgisinin olup olmadığı" sorulduğunda; PKK'nın eylem ve faaliyetlerinin kendisini hiç ilgilendirmediğini, kanunlara aykırı olarak yaptıklarının ilgi alanı dışında olduğunu,
Bugüne kadar PKK Terör Örgütü'nün yapmış olduğu hiçbir faaliyete katılmadığını, kendisinin PKK militanlarını bilmediğini, asla böyle bir konu olmadığını, kendisinin üniversite hocası olduğunu, bu söylenen şekilde bulunmadığını mahkemelerin tespit ettiğini, 1998 yılında PKK itirafçısının vermiş olduğu ifadelerden dolayı hakkında açılan soruşturmada herhangi bir ceza almadığını ve davanın düştüğünü,
İşçi Partisi Genel Merkezinden el konulan dokümanlar arasında; "Cemal A. Kalyoncu - c.kalyoncu@aksiyon.com.tr" dokümanında, "Yalçın Küçük'ün Abdullah Öcalan nezdindeki izlenimi iyi olur ki, daha sonra Öcalan, Doğu Perinçek kendisiyle görüşmek istediğinde Yalçın Küçük'e sorar, 'Doğu Perinçek gelmek istiyor. Ne dersin?' diye." şeklinde bir yazının olduğu görülmüş, "Doğu PERİNÇEK'in PKK terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN ile görüşmesini kendisine sorup sormadığı, bu görüşmede kendisinin bulunup bulunmadığı" sorulduğunda; Abdullah ÖCALAN ile ilk 1989 yılında yaptığı görüşmede Abdullah ÖCALAN'ın Doğu PERİNÇEK'in de gelip görüşeceğini söylediğini, kendisinin hiçbir yorum yapmadığını, Abdullah ÖCALAN'ın akıl hocası olmadığını, Doğu PERİNÇEK'e de herhangi bir referans vermediğini,
"Diriliş Öyküsü" isminde kitap yazıp yazmadığı sorulduğunda; Diriliş Öyküsü isminde bir kitap yazmadığını, 1992 yılında ikinci kez Abdullah ÖCALAN ile Suriye'de görüştüğünü, görüşmenin teyp kayıtları ve çözümlerinin Abdullah ÖCALAN'in yardımcıları tarafından yapıldığını, kendisine de Avrupa üzerinden gönderildiğini, kendisinin bunların hepsini düzelttiğini, çünkü içerikte kendisinin söylemediği "Başkanım" gibi hitapların bulunduğunu, onları düzelterek "Kürt Bahçesinde Sözleşi" ismindeki kitabı yazdığını ve yayınladığını, bu arada Avrupa'da, bahsettiği gibi teyp kaydı ve çözümlerinin "Dirilişin Öyküsü" olarak yayınlandığını, ancak kendisinin bu kitabın hazırlanması veya basılması ile hiçbir bilgisinin olmadığını, bu kitabı da hiç okumadığını,
"Sabah gazetesi yazarı Nazlı ILICAK'ın 12 Mayıs 2008 tarihli köşe yazısında; "Yalçın Küçük, 1993 yılında, Abdullah Öcalan ile yaptığı söyleşiyi "Dirilişin öyküsü" adıyla yayınlamış.
Sizi çok sağlıklı, çok güzelleşmiş gördüm. Bütün bu gürültülere, savaşa rağmen herhalde içiniz rahat olmalı... Sevgili Başkanım, mücadele sürüyor, savaş devam ediyor. Geçen yaz hem Halkın Emek Birliği için, hem de Bochum'daki Uluslararası Festival için gittiğimde şunları söyledim: 'Harran'ın altından kanallar açılıyor, üstü yeşerecek. Bu güzel ama, PKK ve özellikle lideri Apo, Kürt insanının başında gül bahçesi açtırıyor' dedim. Panellerde söylediğim şu: 'PKK ve lideri Abdullah Öcalan Kürtlüğü değiştirerek yükseltmek istiyor.' Bunun övgüyle kaydedilmesi lâzım..." dediğiniz tespit edilmiştir. Bu beyanlar "Dirilişin öyküsü" kitabında geçtimi?" şeklindeki soruya; Dirilişin Öyküsü isimli kitabın ne şekilde yazıldığını söylediğini, bir AKP taraftarı olan ve kendisine karşı kampanya yapan Nazlı ILICAK'ın yazdıklarının kendisine sorulduğunu, o dönemde söylediklerini şu anda hatırlamasının mümkün olmadığını ancak Dirilişin Öyküsü kitabını okumadığını ve kendisinin yazmadığını, bu beyanları kabul etmediğini,
"Mücadele sürüyor... savaş devam ediyor" derken, Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan saldırılardan mı bahsettiği sorulduğunda; işin kanun dışı olan tarafı ile hiç ilgilenmediğini, çünkü kendisini aşan bir konu olduğunu, ne bugünkü Türkiye'den bir toprak ne de Kürt insanların Türkiye'den dışarı çıkartılması konusunda bir düşüncesinin olmadığını, tam tersi izlenen politikaların Türkiye'yi küçülteceğine yani toprak olarak küçülteceğini söylediğini, yani bugünkü Kuzey Irak'ın alınmaz ise Diyarbakır'ın verileceğini söylediğini, Mustafa Kemal'in Musul vasiyeti, Musul'u geri alma konusunda söylemlerini kendisinin bir televizyon programında söylediğini, kendisinin devamlı Türkiye'yi büyütmeye çalışmış bir insan olduğunu, dolayısı ile Nazlı ILICAK'tan bu konuda ders almaya ihtiyacının olmadığını, Türkiye'ye karşı silahlı bir mücadeleyi de övmesinin de söz konusu olmadığını, tam tersine televizyon programlarında bugünkü izlenen politikanın yanlış olduğunu, "Kürtleri de yanımıza katarak Kuzey Irak'ta bir örtülü savaş " yapılmasını açıkça söyleyen bir insan olduğunu,
Terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN'a övgü dolu sözler söylemesinin sebebi sorulduğunda; Abdullah ÖCALAN'a övgü dolu sözler söylemediğini, yazdığı kitapların hepsinin legal olduğunu, Kürtleri laik, cumhuriyetçi ve emekten yana hale getirmek amacı ile çalıştığını,
PKK Terör Örgütü için herhangi bir teori geliştirmediğini, kendisinin böyle dar işlerle işinin olmayacağını, Böyle bir konu yok ise PKK'da eski yönetici olan ve Abdullah ÖCALAN'ı her yönüyle tanıyan Selim ÇÜRÜKKAYA'nın neden bu şekilde beyanda bulunduğu sorulduğunda; Selim ÇÜRÜKKAYA'nın Barzani'nin yanında olan bir insan olduğunu, bu nedenle kendisi ile ilgili yalan beyanda bulunduğunu, PKK ile Barzani'nin arasında ki mesafenin açıldığı bir dönemde çıkan şeyler olduğunu, hepsinin yalan olduğunu, kabul etmediğini,
Örgütte üslenmiş olduğu rolün ne olduğu sorulduğunda; PKK Terör Örgütünde herhangi bir rolünün olmadığını, PKK terör örgütünün yaptığı eylemlerin boşuna olmadığı şeklindeki söylemlerinin amacı sorulduğunda; PKK'nın Kürt feodallerini de kırdığı için bu şekilde konuştuğunu, PKK'da pek çok cana kıydığını ancak bunun yanında şeyhlikleri ve ağalıkları tasfiye ettiğini,
Terör örgütü PKK'nın yayın organı olarak bilinen MED TV nin 06.03.1997 tarihli "yeni tarihe doğru" programında; "PKK başkaldırısıyla ne gidecek diye düşünüyorlar, bizi bölüyorlar dışarıda görüyorlar arkasında Ermeniler var, Suriye var, bilmem ne var demeleri, müthiş bir tarihi ağırlığını üzerlerinde hissetmesi" "Zıngır zıngır titreme budur. " dediğinin tespit edildiği, eli kanlı PKK terör örgütünün yaptığı eylemler ve "başkaldırı" sından övgüyle söz ettiği, Türk Devletini kastederek "Zıngır zıngır titrediğinden" bahsettiği, Türkiye Cumhuriyetinden bahsederken, başka bir ülkeden bahseder gibi konuştuğunun görüldüğü hatırlatılarak kendisini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak görüp görmediği sorulduğunda; bu kayıtlarda övgü olmadığını, kendisinin burada söylediğinin PKK'ya ciddiyetle ve soğukkanlılıkla yaklaşmak gerektiği ile ilgili olduğu, kendisini Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak gördüğünü, burada anlatmak istediğinin PKK'nın arkasında Ermenilerin, Suriyelilerin veya bir başkasının olduğu söyleminin PKK yi hafife almak olduğunu, bu yüzden o şekilde beyanlarda bulunduğunu,
Örgüt içerisinde yer almadığını, kimsenin kendisine talimat veremeyeceğini, "İhtilal" yapılmasını mı istediği, eğer öyle değilse bu söylemlerdeki amacının ne olduğu sorulduğunda; ihtilal sözcüğünün çok uysal bir anlamı olduğunu, "Biz devrimciyiz" dediği zaman ihtilal olarak devrimi aynı anlamda kullandığını, bunların hepsinin silahlı eylem olmadığım,
"İhtilal Kemalist bayraklarla olmaz" şeklindeki söylemiyle alakalı, Kemalizmin artık çok yıpratıldığını, onun yenilenmesi gerektiğini düşündüğünü, bir televizyon programında sol Kemalizm yani devletçi bağımsızlıktan yana bir devletten bahsettiğini,
Tarihini tam olarak hatırlamadığı bir dönemde Abdullah ÖCALAN ile görüşmek üzere Suriye Şam'da bulunan Beka'daki kampa gittiğinde Semdin SAKIK'ın da bulunduğunu ve örgütten ceza almış olduğunu, kendisini bir kez gördüğünü, Semdin S AKİK'ı daha sonraki dönemde kendisiyle sık sık görüştüğünü söylediğini, hatta geçen yıl ""Abdullah ÖCALAN öldükten sonra Yalçın KÜÇÜK örgütün başına geçer" diye söylediğini, bunların müebbet hapse mahkûm olan insanların beyninde ki bozuklukların ürünü olduğunu,
"Semdin beni lider yapmış" diyerek PKK terör örgütü içersindeki konumundan mı bahsettiği ve bu konuyu neden Tuncer G... ile konuştuğu sorulduğunda; Tuncer'in tekrar gelmek istediğinde gazetelerde Semdin SAKIK'ın bu şekilde saçma bir demecinin olduğunu söylediğini,
Konuşmalarının dinlendiğini bildiğini, Gebze Cezaevinde hapis yatarken orada Kürtlerin de hapis yattığını, İrfan D...nin de oraya ziyarete geldiğini ancak kendisini ve ziyaretlerde ne konuşulduğunu tam olarak hatırlamadığını, İrfan D... ile Gebze cezaevinde görüştüğünü söylediğini, bunun dışında görüşme yapmadığını,
İrfan D...nin Abdullah ÖCALAN'm avukatlığını yaptığını söylediği, Aysel... ve Doğan.... olarak söylediği kişilerinde aynı şekilde avukat mı olduğu, kendisinin bu şahıslarla irtibatı sorulduğunda; Aysel olarak geçen kişinin milletvekili olan Aysel TUGLUK olduğunu, Doğan'ın ise bir ara milletvekili adayı olan Doğan ERBAŞ olduğunu, cezaevine geldiklerini, başkaları ile görüştükten sonra kendisiyle görüştüklerini ve hal hatır sordukların, özel bir görüşmesinin olmadığını, Aysel TUGLUK ve Doğan ERBAŞ ile daha sonradan görüşmesinin olmadığını,
... bana Doğan geliyordu, Aysel geliyordu" derken neyi kastettiği, Abdullah ÖCALAN'ın konuşmalarının bu şahıslar tarafından mı kendisine iletildiği ve şahısların kendisiyle görüşme yapmasının sebebi sorulduğunda; kendisine herhangi bir şey iletilmediğini, kendisinin de Abdullah ÖCALAN'a iletilmek üzere herhangi bir şey söylemediğini, Vecdi GÖNÜL ile ilgili söylediklerinin Abdullah ÖCALAN'a iletildiğinin aktarıldığı, kendisinin Vecdi GÖNÜL'e ne söylediği, bu konunun neden Abdullah ÖCALAN'a iletildiği sorulduğunda; Abdullah ÖCALAN'a neyi ilettiklerinin kendi sorunu olmadığını, 9 Kasım akşamı Fatih ALTAYLI'nın teke tek isimli programında Türkiye'nin 1920 yıllarında çok önemli bir iş yaptığını, Türkiye Cumhuriyetini kuranların büyük bir iş yaptığını söyleyerek
Ulus Kurma Anlamında olduğunu söylediğini, bu programın 10 Kasım sabahı bittiğini, bir gün sonrada kendisinin sınıf arkadaşı Vecdi GÖNÜL'ün Brüksel'de iken 10 Kasım konuşması yaptığını ve bunun Ulus Kurma olduğunu söylediğini ve "biz Ermenileri göç ettirme s ey dik, Rumları mübadele ettirmeseydik bir Ulus devlet kuramazdık" dediğini, sonradan kendisine sorduklarını, kendisinin de bir demeç verdiğini, bunları anlattıktan sonra "acaba yeni bir tehcir mi düşünülüyor diye söylediğini, ismi geçen şahsın da bu demecini Abdullah ÖCALAN'a aktardığım söylediğini, Telefon görüşmesinden anlaşıldığı kadarı ile PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN'ın konuşmaları, Avukatları vasıtasıyla kendisine, kendi konuşmalarının da Abdullah ÖCALAN'a iletilmesinin sebebi sorulduğunda; bunun doğru olmadığını, böyle bir mekanizmanın olmadığını, sadece bunu kendisine söylediklerini, Tape No:9089, 06.12.2008 günü saat:10.47 de Volkan ? ile yaptığı telefon görüşmesinde; Abdullah ÖCALAN'ın söylediği bir konuyla ilgili konuştukları ve kendisinin "... Abdullah ÖCALAN da iki önemli nokta var bana söylediler" dediği, Volkan'ın "Kürtlerin Lozan ı demiş ya" dediği, kendisinin de bu laftan ne anladığını sorduğu, Volkan'ın "Yani ne anladım hani bir beraber gittik ..." dediği, kendisinin "... hiç alakası yok şu Türk şematiği ile düşünmeyin biraz Yalçın KÜÇÜK'ün şematiği ile düşünün ondan sonra bi defa çok açık olarak gizli tarihi okuyun diyor herkese " dediğinin tespit edildiği hatırlatılarak Abdullah ÖCALAN la ilgili iki önemli noktanın ne olduğu sorulduğunda; görüşmeyi yaptığı kişinin Vatan gazetesinde çalışan Volkan B... isimli kişi olduğunu, bunun ne olduğunu bilmediğini,
"Kürtlerin lozanı" nın ne anlama geldiği" sorulduğunda; bunun ne olduğunu hatırlamadığını, Volkan'ın "bir beraber gittik" dediği konunun ne olduğu ve Volkan ile birlikte Abdullah ÖCALAN ile ilgili bir yere mi gittiği sorulduğunda; bu konuyu bilmediğini,
"Türk şematiği ile düşünmeyin yalçın küçük şematiği ile düşünün" demekle neden bahsettiği sorulduğunda; kendisinin görüşlerinin çok özgün olduğu için onu anlattığı görüşme olduğunu,
"gizli tarihi okuyun" derken hangi tarihten bahsettiği sorulduğunda; kendisinin "gizli tarih" isminde yakın zamanda bir kitap yazdığını, bu konuyu tam olarak açıklamak istemediğini,
Tape No:9093, 17.12.2008 günü saat:18.12 de Nuriye K... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Nuriye K...nın ART'de program yaptığını, kendisi ile ART'de yaptıkları bir programdan dolayı Konya Cumhuriyet Savcılığının bu program görüntülerini istediğini kendisine haber verdiğini, dava açılıp açılmadığını bilmediğini, programın içeriğini ise hatırlamadığını,
Tape No:9063, 11.07.2008 günü saat:12.20 de Fisun.... ile yaptığı görüşmeyle ilgili olarak; görüşme yaptığı Fisun ... ve telefonun kayıtlı olduğu Bülent A...nın kim olduğu ve nasıl bir irtibatının bulunduğu sorulduğunda; görüşmeyi Fisun A... ile yaptığını, bu şahsın SAT komandosundan emekli olmuş Bülent... 'in eşi olduğunu,
"Özden Paşa" derken eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Org. Özden ÖRNEK'ten mi bahsettiği sorulduğunda; Özden ÖRNEK'ten bahsettiğini, bir programda konuştuğunun anlaşıldığı, içeriğini hatırlamadığını,
"Özden ÖRNEK ve ailesiyle ilgili neden araştırma yaptığı" sorulduğunda; Özden ÖRNEK'in Ergenekon meselesinde çok önemli olduğunu, "Paşalar darbe hazırlığı yaptılar" dediğini, bunun da çok tartışıldığını, Özden ÖRNEK'in karısının Tayyip ERDOĞAN'dan bir istimlâk bedelini almak için yardım istediğinin basında çıktığını, oğlunun neden menenjit olduğunu söylediğini bilmediğini,
Genelkurmay meselesi çok önemli derken ne kastettiği sorulduğunda; Ergenekon davasının Genelkurmay Mahkemesinde görüşülmesi gerektiğini söylediğini,
Tape No: 9077, 06.10.2008 günü saat:12.07 de Fisun....? (telefon kaydı Bülent A....) ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak, yazdığı hangi kitaptan bahsettiği, Bülent A... dan ne şekilde ve hangi olaylarla ilgili yararlandığı sorulduğunda; kendisinin kitaplarını söylemek
73
zorunda olmadığını, bunları yazarken Bülent A... gibi herkesten yararlandığını, içeriğine girmediğini, Sitare isimli bayanı tanımadığını, Tape No: 9097, 23.12.2008 günü saat: 12.59 de Fisun.... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Fisun..un bahsettiği konunun ne olduğu sorulduğunda; Fisun A...nın bir yayın evi kuracağım, kendisine bu konuda danıştığını, ticari bir konu olduğunu, toplantı olarak bahsettiği konuyu açıklamak zorunda olmadığını, onların yapacağı bir toplantı olduğu, bilgi vermek istemediğini,
Sabri ve Sabih KANADOĞLU ile gittikleri yerin neresi olduğu ve hangi toplantının yapıldığı sorulduğunda; Sabih KANADOĞLU'nu nereden tanıdığını söylemek istemediğini, özel bir durum olduğunu, Galatasaray Üniversitesinde Hukuk ile ilgili yapılan bir toplantı olduğunu ve kendisinin de katıldığını, toplantıda konuşmacı olduğunu, Sabih KANADOGLU'nun da bu toplantıda olduğunu,
"Biz büyük oynarız Aydın DOĞAN'la" diyerek hangi konudan bahsettiği sorulduğunda; ne için bu şekilde konuştuğunu bilmediğini, "büyük klüp "ün ne olduğu ve kulübün üyeleri sorulduğunda; Büyük kulübün çok etkili bir kulüp olduğunu, Aydın DOĞAN'in da üye olduğunu, Türkiye de her konuda etkili olduğunu,
Tape No:9064, 11.07.2008 günü saat: 15.22 de Mustafa ....? ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak "Bu işi kazandık" derken hangi olayı anlattığı sorulduğunda; Ergenekon soruşturması ile ilgili Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON paşaların davalarının askeri Mahkemede görüşülmesi gerektiğini Sabih KANADOGLU'nun da savunduğunu, kendisinin de bunun için "bu işi kazandık" dediğini,
"Sabih KANADOĞLU nun bu konuyla ilgisi" sorulduğunda; Büyük hukukçu olduğu için her hukuki konuda görüş bildirdiğini, "biz kazandık" derken, davanın askeri Mahkemede görülmesi gerektiğini savunanların kazanmış olduğunu, "Biz" diyerek onu kastettiğini,
Tape No:9071, 19.07.2008 günü saat:15.08 de Sabih KANADOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Sabih KANADOĞLU ile ne sıklıkla görüştüğü ve telefon harici yüz yüze görüşmelerinin olup olmadığı sorulduğunda; iki lise sınıf arkadaşı olarak görüşmelerinin olduğunu, daha fazla bilgi vermesine gerek olmadığını,
Tape No:9112, 20.11.2008 günü saat:15.03 de Sabih KANADOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak "yeni rollerimi de öğrendim" derken hangi konudan bahsettiği sorulduğunda; Sabih KANADOGLU'nun yapacağı programa çıkamadığı için kendisini onun yerine çağırdıklarını, o yüzden bu konuşmayı yaptıklarını,
Tape No:9127, 19.12.2008 günü saat:16.45 de Dursun....? ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Dursun.... ve Hasan F... isimli şahısların kimler olduğu, arasındaki irtibatın ne olduğu ve bahsedilen toplantıya katılıp katılmadığı, kendisinin haricinde kimlerin katıldığı ve hangi konuların konuşulduğu sorulduğunda; yemeğe değişik kesimlerden dostlarının katıldığı, fazla ayrıntısına girmek istemediğini,
Yapılan istihbarı çalışmalarda, 19.12.2008 günü saat: 19.30 da Ankara ilinde bulunan Park Fora isimli restoranttın özel bir bölümünde toplantı yapıldığı, bu toplantıya kendisinin ve üst düzey Yargı, TSK ve Emniyet Teşkilatı mensuplarından bazı şahısların da katıldığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli olabileceği değerlendirilen Astsubay üniformalı bir şahsın toplantı öncesi ve sırasında yemek salonu girişinde kimlik kontrolü yaptığı ve davetli olmayan diğer müşterilerin restoranın üst katına yönlendirildikleri, restoranın önünde bekleyen bazı şahısların ise toplantı öncesinden bitimine kadar park edilen araçların çevresinde bulundukları ve etrafı gözlemledikleri bilgisinin edinildiği belirtilerek, o tarihte, Park Fora'da ne amaçla buluştukları sorulduğunda; bir yemek için toplandıklarını, özel bir bölümünün olmadığını, ne konuşulduğu konusunda bir bilgi vermek istemediğini, Üst düzey Yargı, TSK ve Emniyet Teşkilâtından kimlerin bulunduğu sorulduğunda; bu şekilde bir toplantılarının olmadığım, toplantıda emniyetten bir kişinin bulunduğunu ama isim olarak vermek istemediğini, askeri kesimden kimsenin olmadığını, toplantı amacının dost yemeği olduğunu, özel bir amacının olmadığını.
Kimlik kontrolü yapan Astsubayın kim olduğu ve bir otelde yapılan toplantıda, resmi kıyafetli astsubayın neden kimlik kontrolü yaptığı sorulduğunda; astsubay konusunda bir bilgisinin olmadığını, bir başka konu ile ilgili olabileceğini,
Veli KÜÇÜK, Ümit OĞUZTAN, Doğu PERİNÇEK ve Tuncay GÜNEY'den ele geçirilen, "Kemalist Model Ulusal Gençlik Hareketi, Dinamik Ulusal Güç Birliği & Kuvayı Milliye Cephesi" "Araştırma/ Gözlem/ Analiz/ Teori "İstanbul-29 Ekim 2000" isimli dokümanlarda; üniversite gençliğinin doğrudan "Ulusal Güç Birliği"ni oluşturması gerektiği belirtildiği, bu amaçla Ergenekon silahlı terör örgütü nün üniversitelerde yapılanmaya çalıştığı ve birçok öğretim görevlisiyle ilişki içersinde olduklarının görüldüğü belirtildikten sonra kendisinin üniversite ve öğretim görevlileriyle herhangi bir irtibatının olup olmadığı sorulduğunda; böyle bir örgütlenmeden haberinin olmadığını, hiç kimseyle bu anlamda bir irtibatının olmadığını,
Tape No: 9095, 19.12.2008 günü saat: 16.09 da İdris A... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; görüşmede geçen konunun Prof Dr. Ali AKYÜZ ün rektörlük seçimleri konusu olup olmadığı sorulduğunda; İdris A... ile SKY Televizyonun da programlar yaptıklarını, birçok gazetede çalıştığını, İstanbul Üniversitesi rektörlük seçimlerinde bir numarada seçilen Ali AKYÜZ'den söz ettiklerini, Ali AKYÜZ ile AKYÜZ ailesinin aile yemeğinde tanıştıklarını, özel bir sebebinin olmadığını,
Kendisinin bu konuyla neden ilgilendiği sorulduğunda; kendisinin emekli olmasına rağmen üniversite profesörü olduğunu, YÖK seçimleri ile ilgili olduğunu, telefon görüşmesinde bahsedilen konuyu hatırlamadığını, "Başka yerden sıkıştırırız" derken, Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL le ilgili mülakat verdiği ve yayınlanmasını beklediği "köken" araştırmasıyla ilgili mi konuştuğu sorulduğunda; Cumhurbaşkanı Abdullah GÜL ile ilgili bir Ermeni tartışmasının olduğunu, ayrıntı konulara girmek istemediğini, "Sıkıştırırız" derken Ali AKYÜZ'ün seçilmesi gerektiğinden bahsettiğini, Ali AKYÜZ'ün laik olduğu için seçilmesini istediği, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğüne seçilen kişinin laik olmadığına dair çok yayınlar olduğunu, birçok kişinin seçilmesinin uygun olmadığını söylediği, Yaptığı "köken" araştırmasını, bu olayda bir şantaj malzemesi olarak mı kullandığı sorulduğunda; kendisinin köken araştırması yapmadığını, şantaj sözcüğünün ağır bir suçlama olduğunu, sıkıştırmak konusunda ki düşüncesinin eleştiri mahiyetinde olduğunu, başka bir amacının olmadığını,
Tape No:9096, 23.12.2008 günü saat: 12.02 de İdris A... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Ali AKYÜZ'ün rektörlük seçimleri için çalışma yapıp yapmadığı, çalışmalarını ne şekilde yürüttüğü, Canan A... isimli şahsın "ibrani" olduğunu nasıl anladığı ve bu kişinin "ibrani" olduğunu öne sürmesinin nedeni sorulduğunda; telefon görüşmesinin yeteri kadar açık olduğunu, kendisinin isim biliminde ve sabatizim konusunda otorite sayıldığını, onun içinde İdris A.. .nın programa girmeden önce kendisine sorduğunu, bu konuda fazla açıklama yapmak istemediğini, Ali AKYÜZ'ün Rektörlük seçimleri için herhangi bir çalışma yapmadığını,
Tape No: 9134, 03.01.2009 günü saat:20.58 de Ali U... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Ali U... isimli şahsın kim olduğu sorulduğunda; Ali U...nun ismini vermek istemediği bir üniversitede genç bir öğretim görevlisi olduğunu, eğittiği öğrencilerin bilgisiz olduğunu, bunları bilgilendirmek için uğraştığını, kendisiyle "kurtarabilirsek" diyerek görüşme yaptıklarını,
"Türkiye, Osmanlı ve İslam devletidir Ordu da buna dahildir" demesinin sebebi sorulduğunda; Türkiye'nin şuan ki siyası tablosundan dolayı bu şekilde beyanda bulunduğunu,
"Ordu" dan özel bir beklentisinin olup olmadığını ve "Ümitsiz olmamak lazım" derken "darbe " yapılması düşüncesini mi dile getirdiği sorulduğunda; kendisi gibi düşünenlerin darbe sözcüğünü bilmediğini, kabul etmediklerini, Ordudan her zaman ümidinin olduğunu, ancak burada darbe konusundan bahsetmediğini, Ergenekon isimli dokümanın içeriğinde; " Medya kuruluşlarının kontrol altına alması ve kendi medya kuruluşlarını oluşturması" hedeflerinin olduğu, bu amaçla kendi istedikleri
75
haberleri çıkarta bildikleri ve dezenformasyon amaçlı kullandıklarının belirtildiği, kendisinin bu konuda herhangi bir çalışmasının olup olmadığı sorulduğunda; Ergenekon isimli örgütün bunları yaptığını duymadığını, kendisinin de bu konuda bir çalışmasının ve bilgisinin de olmadığını,
Ergenekon silahlı terör örgütü nün bu amaçla Cumhuriyet Gazetesinin ve Doğu PERİNÇEK'e ait Ulusal Kanal'in kullanılması konusunda görüşmeler yaptığı, Veli KÜÇÜK, USİAD eski başkanı Kemal ÖZDEN, Gürbüz ÇAPAN, Ferit İLSEVER ile birlikte toplantı yaptıklarının tespit edildiği, ayrıca örgüt üyelerinin yaptığı telefon görüşmeleri ve ifadelerden, örgütün ART (Avrasya TV) ve Tuncay ÖZKAN yönetimindeki Kanal Türk gibi kanalları da kendi amaçları doğrultusunda kullanarak yayın yaptırdığının anlaşıldığı, daha sonraki dönemde, Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın Kanal Türk'ü satarak bu amaçla Biz TV'yi kurduğunun değerlendirildiği, konuyla ilgili Ergenekon silahlı terör örgütü şüphesi ile gözaltına alman, İlhan SELÇUK İbrahim Y.'ile yaptığı telefon görüşmesinde (Tape No: 1832 de kayıtlı); İlhan SELÇUK'un Kemal ALEMDAROGLU nun çok ısrar ettiğini söyleyerek, "Bizi işte bi şeyin başına geçirmek istiyorlar ... senin anlayacağın siyaset miyaset falan şey olduk, Biz işte orda duman olduk yok medyadır yok bilmem nedir.... şeyi birleştirelim üzerine ... 4 tane televizyon var bu hikayenin içinde. ... biri o Ankara daki Türk metalin TV si var... Avrasya" "B Kanal var. Burda da Doğu Perinçek Kanalı ile bizim Tuncay Özkan kanalı var. 4 tane kanal işte ne yapılabilir. " "Yani ortak bildiriler yaymak, bir bütün bu kanal sahipleri arasında bir, efendim birisi Metal in başında, birisi işte İŞÇİ partisinin başında, Tuncay Özkan işte HALK partisine girdi girecek bir hareketin başında. E öbürü de Rektör Ankarada." dediği ve bahsedilen Televizyon kanallarının ortak hareket etmesi için yapılan çalışmadan bahsettiklerinin görüldüğü, bu konudan kendisinin bilgisinin olup olmadığı, bahsi geçen televizyon kanallarında program yapıp yapmadığı sorulduğunda; Cumhuriyet Gazetesi ve Ulusal TV ile ilgili görüşmelerden hiçbir haberinin olmadığını, bunlara kimin katıldığını bilmediğini, İlhan SELÇUK'un yapmış olduğu görüşmeden ve bahsettiği olaydan haberinin olmadığını, İlhan SELÇUK ile 20 yıldır yüz yüze gelmediğini ve telefon ile konuşmadığım, Veli KÜÇÜK'ü hiç görmediğini ve tanımadığını, Doğu PERİNÇEK'i son 8-9 yıldır Hasan YALÇIN'In cenazesi haricinde hiç görmediğim, USİAD eski başkanı Kemal ÖZDEN'i tanımadığını, Gürbüz ÇAPAN'ı ise uzun zamandır tanıdığını ancak sıkı bir arkadaşlıklarının olmadığını, 2007 yılında görüştüklerini, ancak böyle bir konunun geçmediğini, ART, Kanal Biz, Ulusal Kanal ve Kanal Türk'ten kendisini çağırdıklarını, kendisinin de gidip programlarına katıldığını, bu programların süreklilik arz etmediğini, SKY televizyonunda süreli bir programının olmadığını, Kanal Biz'den ise talep olduğunu ancak henüz olmadığını, Kanal Türk'te ise bir kez programa katıldığını, dolayısıyla İlhan SELÇUK'un bahsettiği aktivite olarak kendisinin bu programın dışında olduğunu,
Tape No: 9054, 05.06.2008 günü saat: 18.52 de Gürkan....?ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Gürkan H...nin televizyoncu olduğunu, birlikte SKY Türk televizyonunda kalemler ve kılıçlar adı altında program yaptıklarını,
Tuncay ÖZKAN ile arasındaki irtibat sorulduğunda; Tuncay ÖZKAN ile telefon ile birkaç kez görüştüğünü hatırladığını, yüzyüze hiç konuşmadığını, Tuncay ÖZKAN'ın kendisine Kanal Biz de sürekli program yapması için teklifte bulunduğunu, gazetelerde bu konunun geçtiğini, ancak kendisi tutuklandığı için görüşemediğini, buradaki bilgilerin çok eski olduğunu, bir partinin başına geçeceğinin söylendiğinin ancak doğru çıkmadığının, daha sonradan kendi partisini kurduğunu öğrendiğini, şahısla irtibatının bu şekilde olduğunu,
Tuncay ÖZKAN'ın Kanal Türk Televizyonunun satışı ve ne kadar gelir temin ettiği konusunda ne bildiği sorulduğunda; herhangi bir bilgisinin olmadığını, beş milyon dolardan fazla para aldığının söylendiğinin ancak bunlara inanmadığını,
Biz TV'nin kurulması aşamasında kendisinin yer alıp almadığı sorulduğunda; Biz TV'nin kurulması aşamasında yer almadığını.
22 Ekim 208 tarihinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün internet sitesine yapılan bir ihbarda; Gürkan H... isminden bahsedilerek, bu şahsı Yalçın KÜÇÜK'ün
76
eğiterek, direktifleri doğrultusunda program yaptırdığı, ERGENEKON soruşturmasını çarpıtmak amacıyla, www.simdikizaman.tv de makale yazdığının belirtildiği ihbar ile ilgili olarak; Gürkan Fİ... ile SKY TV'de Kalemler Ve Kılıçlar isminde program yaptıklarını, soru cevap şeklinde olduğunu, SKY televizyonunun kendisi ile çalışmasını bitirdiğini, Gürkan H...nin başka şahıslarla program yapmaya devam ettiğini, Gürkan H...nin tanıdığı kadarı ile herhangi bir örgüt için program yapmayacağını,
30 Kasım 2008 tarihinde Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünün internet sitesine yapılan bir ihbarda; Gürkan H...nin Emre D... ve Cenk Ö... ile birlikte faaliyetlerde bulunduğunu, finansmanın PANDORA yayınlarının sahibi Yelda C... nun sağladığını, Yalçın KÜÇÜK'ün Gürkan H... ye "Kan ve Mürekkep" isminde bir dizi senaryo yazdırdığını, senaryoda hapishanede marksist bir profesörle tanışan ve sonra eğitilen bir gencin hapisten çıktıktan sonra gidip bir tarikat liderine suikast düzenlemesinin anlatıldığı, konuda geçen ve suikast düzenlenen kişinin İstanbul Fatih Camiinde bir suikast sonucu öldürülen Bayram Ali ÖZTÜRK olduğunu, Gürkan H...nin bu konuyla ilgili bilgisinin olduğunun belirtildiği, Emre D..., Yelda C... ile nasıl bir irtibatının olduğu, Gürkan H... veya başka birine "Kan ve Mürekkep " isminde bir senaryo yazdırıp yazdırmadığı, senaryonun konusunun ve amacının ne olduğu, ihbarda belirtilen "profesör" ün kendisi olup olmadığı ve tarikat lideri olduğu ve suikast sonucu öldürüldüğü bilinen Bayram Ali ÖZTÜRK'ün öldürülmesiyle nasıl bir ilişkisinin olduğu sorulduğunda; Emre D... ve Cenk Ö...nün ticari bir şirkette Gürkan H... ile birlikte çalıştıklarını, bildiği kadarı ile belgesel yaptıklarını, Yelda C...nin Destek yayınları isminde yayın evi bulunduğunu, kendisinden yayınlanmak üzere kitap istediğini, o vesile ile tanıştıklarını, Gürkan H...nin kendi direktifi ile senaryo yazacak bir insan olmadığını, kan ve mürekkep isminde bir senorya bilmediğini ve okumadığını, Bayram Ali ÖZTÜRK isimli şahsı tanımadığını ve bilmediğini, bu konunun tamamen kendi bilgisi dışında olduğunu,
Tape No:9055, 12.06.2008 günü saat: 11.10 da İdris A... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Merdan olarak geçen kişinin Merdan YANARDAĞ olduğunu,
Erhan GÖKSEL ve Veysel B...nin kim olduğu ve bu şahıslarla irtibatı sorulduğunda; Erhan GÖKSEL'in tanınmış strateji araştırmacısı olduğunu, Veysel B...nin ise İstanbul Üniversitesi yarışlarına girdiğini, Erhan GÖKSEL'i arada sırada gördüğünü, özel bir çalışmalarının olmadığını, Erhan GÖKSEL'in televizyon işini teknik olarak iyi bildiği için ondan bilgi aldığını, onu da anlatmaya çalıştığını, Merdan YANARDAG'm Biz TV ve bunun haricinde gazete kuracaklarını söylediğini ancak Biz TV'yi kurduklarını, gazeteden vazgeçildiğini,
Tape No: 10677, 02.06.2008 günü saat: 17.55 de Erhan GÖKSEL ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Erhan GÖKSEL ile nasıl bir çalışma içersinde olduğu ve Ömer bey olarak söylenen şahsın kim olduğu sorulduğunda; Erhan GÖKSEL ile herhangi bir çalışmasının olmadığını, son televizyon dedikodularını kendisine aktardığını, Ömer olarak ismi geçen kişinin ise Flash TV'nin sahibi Ömer....? isimli şahıs olduğunu,
Tuncay ÖZKAN'ın televizyon kanalı satışından 15 milyon dolar alması konusunun ne olduğu sorulduğunda; Tuncay ÖZKAN'ın televizyon satışından 15 milyon dolar alması konusunda bilgisinin olmadığını,
Tape No:9060, 21.06.2008 de 13.03 günü Merdan YANARDAĞ ile yaptığı görüşme ile ilgili olarak; Merdan YANARDAG'm bu şahıslarla irtibatının ne olduğu ve hangi konuda görüşmesini istediği sorulduğunda; Merdan YANARDAG'm televizyoncu olduğunu, daha önce Kanal Türk te çalıştığını, daha sonra Kanal Biz isimli Tv nin kurulması ile ilgili çalışmalar yaptığını, o dönemde kendisini aradığı için Galatasaray Üniversitesinde düzenlenen toplantıya kendisini çağırdığını, Sabih KANADOĞLU ile görüşme yaptığını,
Tape No:9061, 21.06.2008 günü saat: 17.51 de Merdan YANARDAĞ ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Tuncay ÖZKAN ve Merdan YANARDAG'ın televizyon kanalı ve gazetesiyle ilişkisinin ne olduğu ve Biz TV haricinde hangi gazetenin çıkartılmasından bahsedildiği sorulduğunda; bunların kimseyi ilgilendirmediğini, ticari bir ilişki olduğunu, yaptığı programlar ile ilgili sokakta gören vatandaşların düzenli programlar yapmasını istediklerini, "üzerimde baskı var" derken onu kastettiğini,
Sabih KANADOĞLU, İlhan SELÇUK ile bu konudaki ilişkisi sorulduğunda; Sabih KANADOĞLU nun İlhan SELÇUK ile yaptığı görüşmeye gitmediğini, İlhan SELÇUK'un programlarını beğenmesinin normal olduğunu, Sabih KANADOĞLU ve İlhan SELÇUK ile irtibatlı bir program yapmadığını,
Yapılacak program için İlhan SELÇUK tan onay alıp almadığı sorulduğunda; kendisinin bu şekilde bir onay almasının söz konusu olmadığını,
Tape No:9087, 23.07.2008 günü saat:16.39 da Selda Ö... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Ergenekon silahlı terör örgütü nün özelliklerinden birisinin de medya da dezenformasyon amaçlı haberler yapılması faaliyetleri olduğu, kendisinin bu yönde faaliyetlerde bulunup bulunmadığı sorulduğunda; Selda Ö...nün Yeniçağ gazetesinde çalışan bir muhabir olabileceğini, kendisinin hiçbir konuda dezenformasyon yöntemi yapmadığını ve yapmayacağını, Ergenekon denen örgütün varlığına inanmadığını, dolayısıyla suçlamanın yersiz olduğunu,
Tape No: 9108, 01.11.2008 günü saat: 13.06 da İlhan...? ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Erhan GÖKSEL'in kendisine söylediği "enterasan bilgiler"in hangi konuyla ilgili olduğu ve Sabri...? İsimli şahsın kim olduğu sorulduğunda; Sabri'nin soyisimini söylemek istemediğini, aralarında olan bir konu olduğunu,
Tape No: 9135, 05.01.2009 günü saat:15.56 de Bilgesu... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak TRT nin Kanal Şeş isminde bir kanal ile Kürtçe yayın yaptığı, kendisinin hangi konuda yolu açtığını söylediği, "biz" derken kimlerden bahsettiği, "biz bunun zahmetini çektik" derken kendisinin hangi konuda zahmet çektiği ve kendisine görevi kimin verdiği sorulduğunda; Bilgesu E...nin tiyatro yazarı olduğunu, TRT'nin yayma başladığı Kanal ŞEŞ programını eleştirdiğini, kendisinin daha önceden Kürtçe üzerindeki yasakların kalkmasını istediğini, "buyönde çalışmalarımız oldu" derken onu kastettiğini, "zahmetini çektik" derken bu olaydan bahsettiklerini,
Ergenekon isimli dokümanda, " Ülke çıkarları ve mevcut rejim ilkelerine aykırı ideolojilere sahip siyasilere suikast yapılması yada Dez-enfermasyon yöntemlerinin kullanılması "nin hedeflendiği, Ergenekon silahlı terör örgütü nün bu amaçla çalışmalar yürüttüğünün tespit edildiği hatırlatılarak herhangi bir siyasi partiye üyeliğinin olup olmadığı ve belirtildiği şekilde herhangi bir çalışmasının olup olmadığı sorulduğunda; kendisinin herhangi bir siyasi partiye üye olmadığını, dezenformasyon ile kendisinin ilgisinin olmadığı ve çalışma yapmadığını,
Siyasi parti kurulması çalışmaları içersinde kendisinin yer alıp almadığı, konuyla ilgili Turhan ÇÖMEZ, A. Ş. veya başka bir kişi ile görüşme yapıp yapmadığı sorulduğunda; Tuncay ÖZKAN'in siyasi parti kurması ile ilgili herhangi bir çalışmada yer almadığını, Turhan ÇÖMEZ. A. Ş., M.S. gibi şahıslarla bu konunun ne ilgisi olduğunu bilmediğini, Tape No:9058, 17.06.2008 günü saat:16.21 de Ömer Ü... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili Ömer Ü...nün kim olduğu ve "Büyük Kulüp" olarak bahsettiği grubun ne olduğu sorulduğunda; Ömer Ü...nün arkadaşı olduğunu, kitaplarının kapaklarını yaptığım, Büyük Kulübün Türkiye'de çok etkili bir kulüp olduğunu, bir televizyon programında bundan söz etmek istediğini, Ömer Ü.. .nün de bunları bildiğini, onun bilgilerine başvurduğunu, Bu gurubun içinde iki eğilimin ortaya çıkması konusunun ne olduğu sorulduğunda; bu konuda daha fazla açıklama yapmak istemediğini,
Bu guruba üye olanların listesinin kendisinde olup olmadığı, gruba kimlerin üye olduğu, Ahmet ve Bedrettin olarak söylediği şahısların kimler olduğu, Bedrettin'in Bedrettin DALAN mı olduğu, bu şahıslarla ve grupla ilişkisi sorulduğunda; bu grupla herhangi bir irtibatının olmadığını, gruba üye olduğunu söylediği Ahmet ve ismini söylediği Bedrettin isimli şahısların soy ismini söylemek istemediğini, üye listesinin kendisinde bulunduğunu, bunların sır olmadığını, el konulan belgeler arasında bu belgelerin olmadığını, üye listesinin nerede olduğunu söylemek istemediğini, :
Tape No:9085, 22.07.2008 günü saat:21.05 de İdris A... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Mesut YILMAZ ile nasıl bir irtibatının olduğu ve Büyük Kulüp başkanı olarak söylediği Duran AKBULUT'un kim olduğu sorulduğunda; Duran AKBULUT'un Büyük Klüp olarak söylenen kulübün başkanı olduğunu, güçlü insanların üye olduğu veya üye olanların güçlendiği bir kulüp olduğunu, bahsettiği düğünde Duran AKBULUT'un yanma geldiğini ve sohbet ettiklerini, bu düğünde Mesut YILMAZ'ın da bulunduğunu, İdris A... ile bu konuyu görüştüğünü, Mesut YILMAZ ile ilgi konuyu da yukarıda anlattığını,
Tape No:9062, 11.07.2008 günü saat: 11.42 de Ömer Ü... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Mehmet Ali BİRAND ile yaptığı program ve Doğan ... olarak söylediği kişinin kim olduğu sorulduğunda; Kanal D de 32. gün isimli programdan bahsettiğini, Doğan'm ise arkadaşı olduğunu,
"sol darbe istiyor diye korksunlar" diyerek kimi korkutmaktan bahsettiği, kendisinin "askeri bir darbe" mi istediği ve yaptığı programları bu amaçla mı yaptığı sorulduğunda; askeri darbe istemediğini, tv programında sol darbe lafının geçtiğini, o yüzden telefon görüşmesinde bunu söylediğini, "sol darbe" olarak teknik bir deyim olduğunu ancak anlatılmasının çok uzun olduğunu,
11.07.2008 günü Kanal D Televizyonunda yayınlanan 32. Gün programında yaptığı konuşmada;.... "Biz orduyu etkilenmeden Türkiye'nin güzele gidebileceğine inanmayız. ..darbe yapmakta zannettiğiniz kadar zor değil " Şeklinde konuşmalarının olduğu, konuşmasında Ergenekon soruşturmasının avukatlığını yaptığını, Orduyu etkilemekten bahsettiği, darbe söylemleri içersinde olduğunun görüldüğü hatırlatılarak kendisinin Türk Ordusunun bir darbe yapmasını mı istediği sorulduğunda; kendisinin zaten orada istediğini söylediğini, ancak "bugünde darbe zamanıdır" derken siyasi sosyolojik şartların oluştuğunu söylemek istediğini, kendisinin askeri müdahaleyi istemediğini,
"Veli KÜÇÜK'ü devlet alamaz" derken, Veli KÜÇÜK'e isnat edilen bazı suçların bulunduğunu, kendisinin başından itibaren mahkemenin bunları ele alamayacağını söylediğini,
32. Gün programında "27 Mayısı ben yaptım" "27 Mayıs halk devrimidir" "Ben 27 Mayısa hiçbir zaman darbe demedim" derken neyi ifade etmek istediği, 27 Mayıs darbesini kendisinin mi planladığı, ya da bu darbe zeminin hazırlanmasını kendisinin mi sağladığı sorulduğunda; 27 Mayısın bir gençlik hareketi olduğunu, kendisinin de bu gençlik hareketinin önünde olduğunu, "Ben yaptım" demesindeki kastın da bulunduğu, 27 Mayısın bütününü kendisinin yaptığını demesi anlamına gelmeyeceğini, gençlik hareketi lideri olarak 27 Mayısta ne yaptıklarını söylemesinin çok zor ve çok uzun olduğunu, açıklamak istemediğini,
Tape No: 9075, 30.08.2008 günü saat: 16.34 de Ahmet A... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Ahmet A...mn iş adamı olduğunu, kendisinin arkadaşı olduğunu, şartlar oluştukça görüştüklerini,
Ahmet A...nın kendisine getirdiği dosyaların hangi konuyla ilgili olduğu sorulduğunda; Ahmet A...nın kendisine getirdiği dosyaları söyleyemeyeceğini, gizli bilgiler olmadığını ancak kitaplarında kullandığı yararlı bilgiler olduğunu,
Televizyon programında "bu şeyleri çok iyi kullan malum konuyu çok iyi kullandım politize ettim " derken hangi konuyu politize ettiği sorulduğunda; hangi tv programı olduğunu bilmediğini, hatırlamadığını,
Ahmet A...mn kendisiyle görüşmesini neden başkalarına söylemediğini anlattığı sorulduğunda; Ahmet A...mn bazı konularda doküman getirdiğini, yardım ettiğini, bunların yasal olduğunu, ancak yazdığı kitaplardan dolayı belli sektörlerin bazı işadamlarının mağdur olduklarını, Ahmet A...nın da mağdur duruma düşmemesi için kendisinin onunla görüştüğünü, onun da kendisiyle görüştüğünü söylemediğini,
Ahmet A...nın "Bana sürekli içerden orda çalışan çok dürüst iyi vatan evladı çocuklar var " diyerek hangi konuda kendisine haber verildiğini söylediği, haber veren şahısların kimler olduğu, kendisinin bu konuda neden konuşmamasını söylediği ve gizlediği sorulduğunda; bunların gizli ve yasal konular olduklarını ancak açıklamak istemediğini,
Tape No:9104, ile ilgili olarak İşçi Partisinin Niğde ve Kayseri de düzenlemek istediği programların bazı teknik problemlerden dolayı düzenlenemediğini, kendisinin İşçi Partisinin düzenlediği programlara sürekli katılan biri olmadığını, Mehmet B.G'nin İşçi Partisi yöneticisi olduğunu, onun da toplantıya katılacağını,
Tape No: 9116, 11.12.2008 günü saat:20.50 de Umur Y... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak Umur Y...nin kim olduğu sorulduğunda; Umur Y...nin kendisi ile teması olan eski bir Genç Parti yöneticisi olduğunu, arada bir telefonla görüştüklerini,
Ahmet Tuncay ÖZKAN ve Gürbüz ÇAPANTa arasında nasıl bir ilişki olduğu sorulduğunda; bu konuyu daha önce açıkladığını,
AKP'nin düşürülmesi ve hükümetten uzaklaştırılmasının seçim yoluyla olmayacağını söylediği hatırlatıldığında; "bu askeri bir darbe çağrısı değildir" diye söylediğini, AKP' nin uzaklaştırılması ile ilgili de politik bir konu olduğunu,
31.10.1997 tarihinde, Terör örgütü PKK nın yayın organı olan MED TV de yayınlanan "Panel Programı-4 " de, Kendisinin "Kemalizm Türkiye 'yi tutamaz. Hiç. Bitmiştir, Paşalar da bitirmiştir. Mesela en sonu da şudur Kemalizm 'e aykırıdır. Ben Güney Kürdistan 'a girdim. Kuvvetlerim gidiyordu Türk Paşaları böyle söylüyor şimdi. Karşıdan da Kürt kuvvetleri peşgermelerle buluştum. Yoktur o hikâye " dediğinin hatırlatılarak "Kemalizm Türkiyeyi tutamaz" derken neyi kastettiği sorulduğunda; Bugün Türkiye'de Kemalizmin olmadığını, iktidar da olmadığını, kendisinin Kemalizmin iktidarda olmasını isteyen bir insan olduğunu, yurt dışında bulunduğu süre içerisinde Med TV tarafından davet edildiğini ve bahsedilen programlara katıldığını, bu programa kendisini kimin çağırdığını, ne kadar programa katıldığını bilmesinin mümkün olmadığını, katıldığı programlardan para almadığını, kendi görüşlerini TV'de yaymak için bu programa katıldığını, programa katıldığı dönemde zaman zaman Abdullah OCALAN'm da TV'ye telefon bağlantısı yaptığını, her konudan konuşulduğunu,
31.10.1997 tarihinde, Terör örgütü PKK nın yayın organı olan MED TV de yayınlanan "Panel Programı-1" de, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminden örnekler vererek "... Mustafa Kemal'de tek dinli hatta dini şey yapan tek milletli yapmak üçü, üç de Kürtlerle çatıştı, ... Cumhuriyet bir devamlılıktır, ... Mustafa Kemal o büyük liderdir, bakın BAŞKANA geliyoruz, şimdi beni idam edecekler ve onu da söyleyeyim, Mustafa Kemal... bir büyük pilottu, pilotu olumlu anlamda, yani halkını bir yerlere getirdi bundan dolayı beni idam etmezler ama Abdullah ÖCALAN da çok önemli kürtlerin tarihinde bir pilot oldu bundan dolayı beni idam ederler. ... çünkü daha zor yerlerden Kürt hareketini bugünkü noktaya getirdi kolay şeyler değil, ikisinin de hakkını kabul etmek lazım. " Dediği, ulu önder ATATÜRK ile terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN'ı kıyasladığı, her ikisinin de eşit lider olduğunu söylediği hatırlatılarak bu şekildeki söylemleriyle neyi amaçladığı sorulduğunda; kendisinin Mustafa Kemal'i hiç kimsenin yüceltmediği kadar bu konuşmada yücelttiğini, büyük bir lider ve pilot olduğunu söylediğini, öbür taraftan da Abdullah OCALAN'ın büyük kıyımlara rağmen Kürtlerin bakışlarını değiştirdiğini söylediğini, Abdullah ÖCALAN ile Atatürk'ü kıyaslamadığını, her ikisinin de iyi bir lider pilot olduğunu söylemesindeki kastın mukayese değil, durumu tespit etmek olduğunu, bu değerlendirmeyi yaptığı ve öyle konuştuğunu,
Atatürk, Demokratik, Laik, Hukuk Devletinin kurulmasını yani Türkiye Cumhuriyetinin kurulmasını sağladığı, kendisinin neden bu kazanımları eleştirdiği, bu şekilde propaganda yaparak PKK terör örgütünü yüceltmeye mi çalıştığı sorulduğunda; kendisinin Türkiye' de Kemalist olmakla suçlandığını, bu söylenilenlerin gerçekle ilişkisinin olmadığını,
Ayrıca eli kanlı PKK terör örgütünün elebaşısına "Değerli Başkan" diye hitap etmesinin sebebi sorulduğunda; kendisinin değerli lafını kullandığını, konuşmasında ağzından o şekilde çıktığını, "sayın " lafını kullanmadığını, neden başkan dediğini de bilmediğini,
31.10.1997 tarihinde, Terör örgütü PKK nın yayın organı olan MED TV'de yayınlanan "Panel Programı-1" de, Abdullah ÖCALAN'ın 1917 de Atatürk'ün Diyarbakır Silvan da kaldığını, kurt aşiretlerine dayanarak ‘’meliklek’’, Türk Devleti değilde, kürt devleti" kurma düşüncesinin de olabileceğini anlattığı, kendisinin de bu konuyu destekleyerek söylediklerinin
doğru olduğunu teyit ettiği, bunun Osmanlı da Paşa geleneğinde mevcut olduğunu söylediğinin tespit edildiği hatırlatılarak bu şekildeki söylemleriyle neyi amaçladığı sorulduğunda; kendisinin hiçbir zaman böyle bir şey söylemediğini,
"Örtülü savaş lazım Kürtler olmadan olmaz" derken, kimlerle, hangi savaştan bahsettiği, bunun neden örtülü olmasının gerektiği sorulduğunda; kendisinin büyük Türkiye'den yana olduğunu ve Kürtlerinde bir bölümünü de alarak Musul da Türk Kürt, Türkmenler ile beraber örtülü bir savaşın başlatılmasını istediğini, bunların çok özgün bir görüş olduğunu, bunları söyleyen bir insana Atatürk'e küfür ediyor demlemeyeceğini,
Emperyalist Türkiye isimli kitabı kendisinin mi yazdığı, nerde ve hangi tarihte yazdığı sorulduğunda; Emperyalist Türkiye isimli kitabı 1992 yılında Türkiye' de yazıp yayınladığım,
Emperyalist Türkiye kitabı incelendiğinde; "eğer bir kimse MUSTAFA KEMAL 'i sevecen gösterirse, bir başkasının filmini yapmış olur" "Mustafa Kemal, çok vesveseli, hep kıstınlmışlık kompleksi içinde yaşayan, sevgisiz bir insandır. Annesini sevmez" "annesinin cenazesine gitmiyor" "sevgisiz ve acımasızdır. Maliye Nazır'ı Mehmet Cavit'i astırdığı akşam, bir balo düzenlemeye dikkat ediyor" "sevgiyi bilmeyen, acımayı bilmeyen, kimseye güvenmeyen, herkezi kendine karşı komplo hazırlayıcısı olarak gören, bir aydınlanmamacı despot olan Mustafa Kemal 'i hiçbir romancı ya da yönetmenin sevimli yapabileceğine ihtimal vermiyorum. En gerçekçi film, müthiş İvan'ın başarısız bir kopyası olabilir" şeklinde yazdığının tespit edildiği hatırlatılarak Atatürk'e bu şekilde hakaretler etmesinin sebebi sorulduğunda; kendisinin Atatürk'e hakaret etmediğini, Atatürk'ün çok zor bir iş yaptığı için gerçekçi olduğunu, bunların kendi beyanları olduğunu, ancak buradaki mananın büyük bir dönüşüm yaptığı için belli bir katılık içinde olduğunu, Sekizinci Henri, Müthiş İvan gibi bazı şahıslara benzetildiğini, kendisinin de bunları anlatmak istediğini, kitabın 16 yıl önce çıktığını, kimsenin bunda hakaret görmediğini, çok gerçekçi bir anlatım olduğunu, toplumda büyük bir değişim yaptığı için toplumda aydmlanmacı despot tipi olduğunu, kendisinin söylemek istediklerinin bu olduğunu, yoksa herhangi bir hakaret amaçlı söylem olmadığım,
Ergenekon silahlı terör örgütü nün basında dezenfermasyon yöntemlerini uyguladığının bilindiği hatırlatılarak kendisinin de bu amaca mı hizmet ettiği sorulduğunda; böyle bir niyetinin olmadığını, Ergenekon örgütünün varlığından da bu dosya vasıtası ile haberdar olduğunu,
Emperyalist Türkiye isimli kitabın incelendiğinde; "Kemal, çok küçük istisnadan birisidir ve ordu içinde İngiliz politikasını temsil ediyor. Bu o kadar öyle ki" "Londra bu dönemde, bu bölgede, en büyük tehlike olarak birbiriyle iç içe saydığı Bolşeviklikle ittihatçılığı görüyor. Kemal paşa bunlara karşı bir misyonla ve gayet açık olarak büyük Biritanya işgal kuvvetlerinden vize alarak gidiyor" "İngilizlerin kendilerine karşı direnen Altıncı Ordu Kumandanı Ali İhsan Sabis'i görevden alarak yerine Mustafa Kemal'i atamak istedikleri belgelerle kesindir. Pek çok seçkin insanın mandacı oldukları da kesindir " "Sivas kongresinin oy birliğiyle Mustafa Kemal'in de oyuyla, Amerikan mandasını isteme kararı aldığı da kesindir. " "Sivas 'ta Mustafa Kemal dahil kurtuluşun vekaletini Amerika 'ya verme kararı alıyorlar. Kutlu olsun" "Çankaya arşivleri açıldığında, Türkiye Üzerine Tezler dizisinin beşinci kitabındakine benzer bir Mustafa Kemal'in ortaya çıkacağına inanıyorum. Kendine güveni olmayan, kıstınlmışlık kompleksi içinde, kuvvetlinin önünde başını eğen, hep bir koalisyondan diğerine kayan, gücünden emin olduğu zaman eski koalisyon ortaklarına son derece acımasız bir Mustafa Kemal çıkacaktır. Bundan kuşku duymuyorum" "Biz, Kemalist Cumhuriyet bitmiştir diyoruz" dediğinin tespit edildiği hatırlatılarak; Atatürk ve Cumhuriyeti aşağılamasının, küçük göstermeye çalışmasının sebebi ve hangi amaca hizmet ettiği sorulduğunda; kendisinin ATATÜRK ve Cumhuriyeti için savaştığını, kendisinin söylediklerinin bugün artık TV lerde anlatıldığını, Murat BARDAKÇI'nın da tartıştığını, kendisinin de tartıştığını, Sivas kongresinde oy birliği ile manda kararının çıktığını yazmasının karalama olmayacağını, bunun tarihin doğru yazılımı olacağını, kendisinin bu memlekette hep Mustafa Kemal'i savunduğunu, görüşlerinin ilkokullarda öğretilen görüşler gibi olmadığını, daha gerçekçi olduğunu, ismi geçen Türkiye Üzerine Tezler kitabını da kendisinin yazdığını,
19.12.1997 tarihinde, Terör örgütü PKK nm yayın organı olan MED TV de yayınlanan "Yalçın Küçük_ Türkiye'deki Yahudi etkisi" "Özel Program" da, MOSSAD'ın Türkiye de her kesimde faaliyetinin olduğunu söyleyerek "MOSSAD girmiş. MÎT'e de girmiş, Mafyaya da girmiş. " Şeklinde ifadeler kullandığı tespit edilmiştir.
Tape No:9059, 20.06.2008 günü saat: 11.08 de Kadir....? ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak "Mossad" olarak söylediği istihbarat örgütü ile bir irtibatının olup olmadığı, varsa hangi alanda çalışma yaptığı sorulduğunda; Kadir'in arkadaşı olduğunu ve şahsın yayıncı olduğunu, kendisinin MOSSAD ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını, onların kendisine karşı olmadığını, Sabataizmin ve Kürt Yahudiliğinin bilimsel bir şekilde incelemeye başladığı zaman Hürriyet gazetesinin kendisi hakkında İbrani asıllı olduğunu söyleyince kendisinin de "olabilir" dediğini, kendisinin bunları bilimsel olarak ortaya çıkarttığını, ancak bir Yahudi yi kötülemek anlamına gelmediğini,
Liselilerle ilgili yaptığı çalışmanın ne olduğu, bahsettiği kitap çalışmasının hangisi olduğu ve "Arkasından çöküş gelicek" derken neyi anlattığı sorulduğunda; Türkiye'de okuma alışkanlığının kaybolduğunu, liselilerin hiç okumadığını düşündüğü için kitaplarını liselilerin tekrar ilgisini çekecek şekilde, kitap okumalarının temini için hazırladığını söylediğini, çöküş olarak geçenin ise henüz bitmemiş bir kitabı olduğunu,
Tape No: 9111, 16.11.2008 günü saat:11.38 de Selda Ö... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Selda Ö... ve Sebahattin Ö... ile irtibatı sorulduğunda; şahıslarla herhangi bir irtibatının olmadığını, bazen Selda Ö...nün kendisine telefon ettiğini, kendisinin de mülakat verdiğini,
Sabancı ailesi ve kökenleriyle ilgili neden araştırma yaptığı ve bunu medyada yayınlayıp yayınlamadığı sorulduğunda; her istediği konuda araştırma yaptığını ve kimseden izin almadığını, Sabancı ailesinin İbrani asıllı olabileceğini yazdığını,
Tape No:9117, 18.12.2008 günü saat:14.23 de, Barış P... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Barış P... ve Soner...in kim olduğu sorulduğunda; Soner Y...nin arkadaşı ve Oda tv nin sahibi olduğunu, Barış P...nin da onun yanında çalıştığını, Oda TV'ye bazen mülakat verdiğini ancak program yapmadığını,
Cumhurbaşkanının kökeniyle ilgili, neden yoğun bir şekilde araştırma yapma ihtiyacı duyduğu sorulduğunda; bütün Türkiye' yi araştırdığını, zamanı gelince yazacağını,
Tape No:9125, 19.12.2008 günü saatli.16 da X Bayan/Macit S.../Fatih...? ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Yeniçağ gazetesi ve gazetede görevli olduğu anlaşılan Sevcan...?, Macit S..., Fatih ...? ile nasıl bir irtibatının olduğu sorulduğunda; Yeniçağ gazetesinin ara sıra kendisinden mülakat aldığını,
Tape No:9133, 19.12.2008 günü saatli.54 de Fatih .... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; bir çok konuşmasında Türk vatandaşları için "Ermeni, İbrani, sabatayist" gibi ayrımlar yaptığının görüldüğü hatırlatılarak köken araştırmasını ne amaçla yaptığı ve amacının bu şekilde ayrımları körükleyerek bir kaos ortamı mı yaratmak mı olduğu sorulduğunda; Cumhurbaşkanının Ermeni kökenli olduğunu kendisinin çıkartmadığını, kendisinin bir bilim geliştirdiğini, Yahudilikle ilgili olarak zaman zaman bunları açıkladığını, herkesin de ilgisini çektiğini, bunların kaosla bölücülükle bir alakasının olmadığını,
Tape No:9131, 29.12.2008 günü saati 1.39 de Doğan ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; çıkartabileceğini söylediği seks kitaplarının neler olduğu, "Elleri mahkum yani okumaya" derken hangi kitleyi kastettiği, kendisinin yazdığı ve uzmanı olduğu konuların ne olduğu sorulduğunda; bir yayınevi kurulursa hangi kitapları çıkartacağını açıklamak durumunda olamayacağını, bunun ticari bir akıllılık olmadığını, bu yüzden açıklama yapmayacağını, Telefon konuşmasında "ben orda çok yıpratacağım bir müddet sonra" derken Cumhurbaşkanı hakkında "Ermeni" olduğunu öne sürerek yıpratmayı mı amaçladığı sorulduğunda; genel olarak Cumhurbaşkanını yıpratmak isteyenin yıpratacağını, kendisinin söylediklerinin bunlar olmadığını, bilimsel çalışmalar yaptığını,
Tape No:9100, 01.01.2009 günü saat:16.44 de Volkan.... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak birçok telefon konuşmasında, kamuoyunca bilinen birçok vatandaş hakkında "İbrani" olduklarını öne sürdüğünün görüldüğü, kendisinin gerçekten bu kişilerin kökenleri hakkında gerçek bilgilere sahip olup olmadığı, yoksa bu şekilde iddialarda bulunarak bir taraftan vatandaşlar hakkında yıpratma faaliyetleri yaparken diğer taraftan da "İbrani" propagandası mı yaptığı, değilse birçok vatandaş hakkında neye dayanak ırki kökenleri hakkında kesin ve net ifadeler kullanabildiği ve neden böyle bir ırki köken ayrımı yapma ihtiyacı duyduğu sorulduğunda; kendisinin bu konuda kitaplarının olduğunu ancak bu kitapların isimlerini açıklamayacağını, bunların yayınlanacağını, suç olmadığım, amacının olduğunu, kendisinin bu konuda çok çalışmasının olduğunu, bunun Ergenekon dosyasıyla bir alakasının olmadığını,
Tape No:9056, 12.06.2008 saat:20.41 de İsmail ...? ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; İsmail isimli şahsın soyismini ve ne iş yaptığını söyleyemeyeceğini, burada ismi geçen Ferda PAKSÜT'ü tanımadığını, dostça bir görüşme olduğunu, özel bir amacının olmadığını, Osman PAKSÜT'ün yanında olduğunu, bir yerdeki mülakatında da her ikisine de güvenli baktığını söylediğini, öbür konuşmalarında kendisinin bir arkadaşının sözü olduğunu, kendisinin buna katılmasının mümkün olmadığını,
Tape No:9073, 22.08.2008 günü saat: 11.34 de Barış Z... ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; Mehmet P... ile ilgili konunun ne olduğu sorulduğunda; Mehmet 'in çok genç bir çocuk ve Doğu PERİNÇEK'in oğlu olduğunu, Moskova da araştırma yaptığını, Ermeni arşivleri ile ilgili bir araştırmasının olduğunu, ismi geçen Aydın K... 'nin de Moskova da çalışan bir arkadaşı olduğunu, kendisine kitaplar gönderdiğini,
Kendisinden elde edilen belgelerde;
"İKİ SENARYO
1-KOÇ ^Avrupa Birliği
2-BÜYÜK İSREAL PROJESİ şeklinde el yazısı notların olduğu görüldüğü ve bu iki senaryonun ne olduğu sorulduğunda; bu notları izah edecek durumda olmadığını,
Kendisinden ele geçirilen dokümanlar arasında;
"Sözde Kürdistan Devletini sınırlarını gösteren 2 adet haritanın" bulunduğu hatırlatılarak bu haritaları ikametinde bulundurmasının nedeni sorulduğunda; bunların Fransızca olduğunu, incelemek üzere almış olabileceğini beyan etmiştir.
Savcılık ifadesi
Kendisine yüklenen suç ile ilgili olarak Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünde baskı altında olmadan ifade verdiğini, ifadenin kendisine ait olduğunu,
Hakkındaki suçlamaların kendisinin Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğu, örgüt adına dezenformasyon faaliyeti içerisinde bulunduğu ve Kemalist olmadığı başlıkları şeklinde 3 ana bölüme ayrıldığının, soruşturma dosyasında ve örgüt dokümanı olduğu iddia edilen yazılarda kendisinin Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olduğuna dair en ufak bir ibarenin bulunmadığını,
Türkiye'de birçok ilk niteliğindeki tartışmayı başlatan, kamuoyuna mal olmuş bir bilim adamı olduğunu, söylediklerinin toplumca doğru olarak kabul gördüğünü, akademik kariyeri ve kişiliği nedeniyle kimseden emir ve talimat alarak hareket etmesinin mümkün olmadığını, ne beyan ediyor ise kendi hür iradesiyle söylediğini, birçok televizyonda programa çıktığını, yazılı basında çalışmalarının yayınlandığını, hepsinde de belgeli kanıtlı olarak konuştuğunu, kolluk ifadesinde de kendisine sorulan özellikle televizyon programlarındaki Ergenekon silahlı terör örgütü ile ilgili beyanlarının kendi düşünceleri olduğunu,
Kemalist olmadığını kimsenin ileri süremeyeceğini, bütün hayatının gözler önünde olduğunu ve yaptığı çalışmalarının da ortada olduğunu,
Kendisinin bilgisi dışında kaleme alınan bir takım dokümanlarda isminin geçmesinin kendisi bağlamayacağını, duruşmaları devam eden Ergenekon dosyasında sadece 3 yerde isminin geçtiğini, Tuncay GÜNEY'in kendisi hakkında beyanlarda bulunduğunu, bir televizyon programında darbeye çağrı yaptığının iddia edildiği, Abdullah ÖCALAN ve diğer PKK yöneticilerinin uçakla Türkiye'ye gelip Ankara'da toprağı öpüp, teslim olmalarını söylediğinin beyan edildiğini,
Tuncay GÜNEY'i tanımadığı ve hakkındaki beyanlarının gerçek dışı olduğunu,
Abdullah ÖCALAN'ın Türkiye'ye gelip, teslim olmasını söylediğinin doğru olduğunu, ayrıntısını kolluk ifadesinde anlattığını, bu fikrinde ısrarlı olduğunu,
Televizyon programındaki konuşmasında darbeye çağrı yaptığının doğru olmadığını, kayıtların dikkatlice incelenirse tam tersini söylediğinin tespit edileceğini,
Kendisinin Devlet Planlama Teşiklatmda görev yaptığını, ODTÜ ve Gazi Üniversitelerinde akademisyen olarak çalıştığını, 2004 yılında Gazi üniversitesinden emekliye ayrıldığını, emekliye ayrıldıktan sonra araştırmacı yazar olarak bilimsel çalışmalarına devam ettiğini,
Kanaatine göre Ergenekon silahlı terör örgütü nün olmadığını, daha doğrusu ciddi bir örgüt olduğunu düşünmediğini, Türkiye'de böyle şeyleri ancak Türk Silahlı Kuvvetlerinin yapabileceğini, onun da şu an yapmadığını, Ergenekon silahlı terör örgütü dokümanları olduğu söylenen belgelerin kollukta tarafına okunduğunu, bunları ilk defa duyduğunu, doğru bulmadığını ve ciddiye de almadığım,
Kendisinin isminin geçtiği ve içeriğinde "örneğin Yalçın KÜÇÜK ve İsmail BEŞİKÇİ'den bu anlamda büyük ölçüde yararlanılmaktadır" şeklindeki yazıların geçtiği "Fabrikatör " isimli dokümanın da tarafına okunduğunu,
Kendisinin yaptığı çalışmaların ortada olduğunu ve herkesin yararlanabileceğini, bunun dışında kendisiyle irtibat kurup gizli şekilde kendisinden fikir teori desteği isteyen herhangi bir kişi veya kurum olmadığını,
Cep telefonu kullanmadığını, numarasını da hatırlamadığını, bu telefon hattı ile yaptığı görüşmelerin ayrıntılı olarak kollukta tarafına okunduğunu, hatırladıklarına cevap verdiğini, kollukta verdiği beyanların esas alınmasını istediğini,
Kendisinin 1989 yılında üniversitede görevliyken Almanya'ya gittiğini, oradan da Kürtler üzerine yaptığı bilimsel çalışmasına veri toplamak için Suriye'ye ve Beka vadisine PKK kampına gittiğini, burada bir süre kaldığını, görüşmelerinin olduğunu, daha sonra bunları kitabında yayınladığını, 1992 senesinde de aynı şekilde Türkiye'den Suriye'ye PKK kampına gittiğini, amacının yine bilimsel çalışmalarına veri toplamak olduğunu, burada bir süre kaldığını ve geri döndüğünü, bu görüşmeleri ve izlenimleri ile bütün dünyada referans alınan bir kitap yazdığını, son gidişinin tarihini hatırlamadığını, ancak Paris'ten gittiğini hatırladığını, bu gidişinde kayda değer bir bilgi edinemediği için görüş ve izlenimlerini herhangi bir yerde yayınlamadığını, bunlar nedeniyle hakkında davalar açıldığını, bir kısmından beraat ettiğini, bir kısmının erteleme kararı ile ortadan kalktığını,
Beka'da bulunurken Abdullah ÖCALAN'ın kendisine, Doğu PERİNÇEK'in kendisi ile görüşmek istediğini söyleyerek, fikrini sorduğunu, kendisinin ise susarak bu soruya cevap vermediğini, bunu kendisine sormasının kendisine bir güven duyması değil, o anda orada olmasından kaynaklandığını,
Abdullah ÖCALAN'a yönelik bir operasyonda kendisine haber verildiğinin doğru olduğunu, bunu ismini açıklamak istemediği ancak güvendiği bir arkadaşının kendisine Başbakan ve önemli devlet görevlilerinin ricası olduğunu söyleyerek bu konuyu anlattığını, 1995 seçimleri öncesinde Tansu ÇİLLER'in MİT içerisinde Sönmez KÖKSAL'a kabul ettirerek Mehmet EYMÜR grubuna Abdullah ÖCALAN'ın yurt dışında yakalatıp Türkiye'ye getirme talimatı verdiğini, Abdullah ÖCALAN'ın yakalanıp getirildiğinde bir kafes içersine konularak seçim meydanlarında siyasi propaganda amacı ile kullanılacağını, bunun başarısız olması halinde Türkiye için çok vahim sonuçlar doğuracağını anlattığını ve bizzat devlet görevlilerinin bu operasyonun önlenmesini istediklerini söylediğini, kendisinin o tarihte Fransa'da bulunduğunu, Strazburg caddesinde Kürtlerinde devam ettiği bir kahvede bu konuyu ortalık yerde konuştuğunu, amacının duyulması olduğunu, konunun bu şekilde geliştiğini,
Devlet görevlilerinin kendisiyle neden bağlantı kurduklarını kendilerine sormak gerektiğini, kendisini güvenilir bulduklarından olabileceğini, kendisinin özel olarak bu haberi bir telefon veya yüzyüze görüşme ile bildirmediğini, sadece kahvede ortalık yerde konuştuğunu, Kürtlerin olduğunu bildiğinden haberin yayılıp hedefine ulaşacağını düşündüğünü,
Gebze cezaevinde yatmakta iken şu anda milletvekili olan Aysel TUĞLUK ve avukatlık yapan Doğan ERBAŞ'ın Kürt vatandaşları ziyaret etmek için geldiklerini, bu sırada kendisine de uğradıklarını, kendisine sorulan telefon görüşmesinde avukat olduğu anlaşılan, İrfan DÜNDAR'ın kendisini Gebze'de ziyaret edenler arasında olduğunu hatırladığını, telefonda kendisine "müvekülimizin sizden bir ricası var" dediğini, kendisinin bu kişilerin Abdullah ÖCALAN'ın avukatları olduğunu bildiğini, telefonda bu kişinin kendisinin arayıp açık şekilde konuşmasını maksatlı bulduğunu, hatta savcı Zekeriya ÖZ'ün telefonları dinlediğini söylediğini, ancak iddia edildiği gibi kendisinin avukatları aracılığı ile İmralı da hükümlü olarak yatan PKK terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN ile haberleşmediğini, böyle bir şeyin de mümkün olmadığını, kendisi ile devlet adına görüşülmesini birçok kişinin dile getirdiğini, ancak kendisinin böyle bir beyanda bulunmadığını,
Evinde yapılan aramada elde edilen dokümanların kendi çalışmaları için derlediği yazı, belge ve tuttuğu notlar olduğunu,
Türkiye'deki Kürt vatandaşların Kemalist olmalarını istediğini, Barzanici olmalarını istemediğini, Barzani'nin Kürt devleti kurarsa Türkiye'nin bölünme tehlikesi olabileceğini gördüğünü, çalışmalarının bu yönde olduğunu, nitekim Türkiye'deki Kürtlerin önemli kısmının Misak-ı Milli sınırlarını kabul ettikleri Kemalist ideolojiyi benimsediklerinin bizzat Barzani tarafından dile getirildiğini, esasen kendisinin bu fikirleri nedeni ile özellikle bazı basın yayın grupları tarafından hedef tahtası haline getirildiğini ve bu amaçla bu soruşturmaya katıldığını düşündüğünü beyan etmiştir.
Sorgu ifadesi
Terör örgütü üyesi olmak ile suçlandığını, ancak bu örgütte konumun ne olduğunu, örgütün nasıl oluştuğunu, örgüt üyeleri arasındaki iş birliği, hiyerarşik yapının açıklanmadığını, örgüt yapısının dahi belli olmadığı bir örgüte üyelikten yargılanmasının mümkün olmadığını, şu anda yargılaması yapılan dava ile ilgili olarak 470 üzerinde klasör olduğunun söylenildiğini, bu kadar evrakın arasında kendisini suçladıkları üyelik konusunda üç yerde isminin geçtiğini, bunlardan ikisini Tuncay GÜNEY ve Ümit SAYIN'in söylediğini, aynı suçlama ile beraber getirildiği Kemal GÜRÜZ ile daha önce hiç yüz yüze gelmediğini, Tuncer KILINÇ ile geçen sene bir düğünde karşılaştıklarını, bu konuyu da konuştuklarını, sonrada aynı örgütün üyeliği ile suçlandıklarını, İlhan SELÇUK'u tanıdığını ancak 20 yıldır görmediğini, Doğu PERİNÇEK'i tanıdığını, 1999 yılında birlikte Haymana Cezaevinde bulunduklarını, Doğu PERİNÇEK'İ sevdiğini ancak hiçbir fikriyatının uyuşmadığını, kendisine C.Savcılarının üye olduğuna dair doküman var dediklerini ve gösterdiklerini, kendisinin iradesi dışında yazılmış dokümanlar ile nasıl itham edileceğini, Doğu PERİNÇEK'e hain diye söylediğinin söylendiğini, sonra bu kişinin örgütüne üye olduğunun söylendiğini, Veli KÜÇÜK'ü tanımadığını, örgüte üye olduğu konusunda hiçbir delilin olmadığını, amacın kendisini susturmak olduğunu, 1993-1998 yılları arasında Fransa'da kaldığını, hakkında hapis cezası olduğunu bildiği halde 29 Ekim 1998 yılında Türkiye'ye döndüğünü, kendisini PKK ile irtibatlandırmaya çalıştıklarını, Abdullah ÖCALAN Türkiye'ye getirilince kendisinin de Fransa'dan döndüğünün söylendiğini, bu konuda gizli tanık beyanından söz edildiğini, oysa ki Abdullah ÖCALAN 19 Şubat 1999 yılında yakalanıp, Türkiye'ye getirildiğini, bu iddianın da mesnetinin olmadığını, Abdullah ÖCALAN'la iki kez görüştüğünü, bir üniversite öğretim üyesi olarak gittiğini ve görüştüğünü, bu konuda da yargılanmadığını, görüşmesindeki amacın bu ülkeye savaş açmış kişilerin ne istediklerini öğrenmek olduğunu, Türk halkının kendisine karşı savaşan kişilerin amaçlarını öğrenmek hakkı olduğunu, kendisinin hiçbir dönemde PKK üyeliğinden yargılanmadığını, kitapları dolayısıyla yargılandığını, 2000 yılında şartlı erteleme yasasından yararlanarak cezaevinden çıktığını, kendisinin hiçbir hukuk dışı davranışının olmadığını, Kemalist olmadığının söylendiğini, söyleyenlerin ise Kemalizme düşman olanlar olduğunu, kendisinin tarihin gerçeklerini kaleme aldığını, Sivas Kongresinde manda kabul edilmemiş denilemeyeceğini, bunun bir gerçek olduğunu, Kurtuluş Savaşında diğer komutanları da ön plana çıkardığını, bunun Kemal Paşa'yı geri tepmek olmadığını, sonuç olarak kendisinin hiçbir terör örgütü ile ilgisinin olmadığını beyan etmiştir.
b-Elde Edilen Dokümanlar
[değiştir]İstanbul ili Fatih İlçesi Tevkii Cafer Mahallesi Fener Kireçhanesi Sokak No.20 sayılı yerdeki ikametinde yapılan aramada;
-(12) adet CD,
-(1) adet SOI JJ10L225587 seri numaralı adet harddisk,
-Çok sayıda doküman,
Ankara ili İşçi Blokları Mahallesi (Yüzüncü Yıl Mah) 1489 Cadde Öncü Sitesi A Blok No:l 1 sayılı yerdeki ikametinde yapılan aramada;
-(1) adet 1V13JC41F1N7 seri numaralı dizüstü bilgisayar,
-(1) adet 2820D-CNT7SMB24D seri nunamaralı dizüstü bilgisayar,
-(87) adet disket,
-(107) adet CD ve DVD,
-(1) adet C30149563 seri nolu harddisk,
-(2) adet flash disk,
-(1) adet Qantum marka 973003310340 seri no'lu harddisk,
-çok sayıda doküman,
Ankara ili İşçi Blokları Mahallesi (Yüzüncü Yıl Mah) 1489 Cadde Öncü Sitesi A Blok No:42 sayılı yerdeki ikametinde yapılan aramalarda;
-(19) adet CD
-(3) adet disket
-(1) adet 00416030600052 seri no'lu diz üstü bilgisayar bulunarak el konulmuştur.
Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ankara İli Çankaya İlçesi İşçi Blokları Mah. Öncü Sitesi 1489. Cad. A Blok No: 11 sayılı ikametinde yapılan aramada el konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
-(1) adet "26 Şubat 83" ibaresi ile başlayıp, "Mektup yazalım" ibaresi ile biten kahverengi naylon kaplı el yazması okul defteri içeriğinde;
Defterin (31) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "9 Temmuz" tarihi altında, "Kurtuluş: Yeni Yakalanan 37, Halkın Kurtuluşu: Yeni Yakalanan 56, Dey sol: Üç idam onaylandı, PKK: 5 İDAM VERİLDİ, " yazdığı,
Defterin (46) ile numaralandırılmış sayfasında, "25 Temmuz" tarihi altında, "Üçüncü haftanın başı. Dün DURSUN KARATAŞ, DS Lideri, kırmızı karanfil göndermiş, çok hoş." yazdığı,
-(1) adet "Yalçın KÜÇÜK Sultan Ahmet 22 Ağustos '83" ibaresi ile başlayan" 24 Ekim" ibaresi devam eden "eş değil" ibaresi ile biten mavi renkli el yazması okul defterinin içeriğinde;
Defterin (11) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "PKK Davasında şimdiye kadar 53 idam 30 müebbet verilmiş" yazdığı,
Defterin (12) ile numaralandırılmış sayfasında, "Sevk başladı. Dev-solcular Sağmalcılara gidiyor. Dursun KARATAŞ, Bedri YAĞAN, Hüseyin SOLGUN, Celalettin Abdullah. Dursun, Bedri ve diğerlerine güle güle dedim. Dev-Sol 'un yöneticileri mahcuplar. Dursun, elini uzattı, "olmaz" dedim, sarılarak yolcu ettim. Hoşlarına gittiğini sanıyorum. " yazdığı,
Defterin (18) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "Yeraltındaki gelişmeler ayrı; bunlar var, sınıflar ve ekonomik nedenler geçerli. A: 27 Mayıs: Ordu+Aydın+ Öğrenci, B: 12 Mart: Ordu Aydına karşı C.12 Eylül. Ordu Örgütlere ve Örgütçülere karşı, " yazdığı,
-(1) adet "1 Ağustos 86" ibaresi ile başlayıp "Umutlu ve Zor" ibaresi ile biten kırmızı renkli el yazması okul defterinin içeriğinde;
Defterin (3) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "7 Ağustos" tarihinin altında, "Dün Sultanahmet'ten Ahmet ZENGİN geldi, DS'dan. Bir kolu, sağ elinin üç parmağı, bir gözü yok: Eylemde bomba patla... iki parmağının uçları bükülmüş. İki parmağı iki el gibi kullanıyor. İnsan. Konuştuk, yemek yedik: Akşam DS, Tutuklu Ailesi iki hanım geldi. DURSUN KARATAŞ"TAN SELAM GETİRDİLER, SELAM GÖTÜRDÜLER" yazdığı,
Defterin (4) ile numaralandırılmış sayfasında, "Cumhuriyet,... Küfür Romanları üzerine sessiz. Tüm basın sessiz. Yer altı kitabı oluyor. " yazdığı,
Defterin (6) ile numaralandırılmış sayfasında, "16 Ağustos" tarihinin altında, "Doğu'da PKK'yi diğer ülkelerde vurmak için kararname çıkarılmış. " "ÖNEMLİ VE TEHLİKELİ" "SAVAŞA GİDEBİLİR" "Muhalefetin haberi yok"'yazdığı,
Defterin (15) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "Biz sol gücü yüksek göstermeye çalıştık, doğrusu budur. " "23 Nisan Partisi, "Al gülüm ver gülüm partisi" "Müsteşar muavinleri partisi" "Uysallar Partisi" kütleyi sarsmamız lazım. Bizim işimiz" yazdığı,
Defterin (18) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "19 Ekim" tarihinin altında "A.B.D Dışişleri Bakan Yardımcısı gelmiş. Bu akşam, bir evde buluşacağız. Hızlanıyor. " yazdığı, devam eden sayfada "20 Ekim " tarihinin altında, "ABD Dışişleri bakan Yardımcısı ile Üç Türk Üç Amerikalı masa yemeği yedik. " "Bakan Yardımcısı, parmağımızı oynattığımızda hükümetlerin harekete geçtiği sınılıyor; doğru değil, dedi" "sevindiğimi söyledim. Bugünkü Hükümetin bile ABD'den emir almadığını duymaktan sevindiğimi söyledim " yazdığı,
Defterin (35) ile numaralandırılmış sayfanın arka sayfasında, "2 Ocak 87" tarihinin altında "Hesaplaşma, mekanları karşılaştırmaktır. Gelecek mekanı öne çıkarıyorum " yazdığı,
Defterin (36) ile numaralandırılmış sayfasında, "DURSUN KARATAŞ'TAN METRİS CEZAEVİNDEN, YILBAŞI TELGRAFI VAR. SEVECEN VE GÜZEL. " yazdığı,
Defterin (39) ile numaralandırılmış sayfasında, "Askerin, Sendikanın, aydının peşine takılmamak" "SENDİKAYA, ASKERE, AYDINA HEP ZOR OYUNLAR VERMEK" "ZOR SENARYOLARA BAĞLAMAK" yazdığı
- (1) adet "30 Ağustos 88" ibaresi ile başlayıp "açıyorum" ibaresi ile biten, mavi
renkli, elyazması çizgili defterin yapılan incelemesinde;
Defterin (30) ile numaralandırılmış sayfasında, "19 Ocak '89" tarihinin altında "En karanlık bir dönemde Direnişi temsil etmenin güçlülüğünü yaşıyorum " yazdığı,
Defterin (67) ile numaralandırılmış sayfasında, "Yepyeni bir kuruluş çıkıyor. Ahmet işadamlığına, Apo yazı işlerine Yusuf da dış ilişkilere özeniyor. İşleri yeni kuşaklara devretmek istiyorum. Çalışıyorum, çalışıyorum. Peki, ne oluyorum?'" yazdığı,
Defterin (76) ile numaralandırılmış sayfasında, "Şam'a, Halep'e Beyrut'a gittim. Savaş alanını gördüm. VADİDE APO İLE BULUŞTUM, APO'DAN OLUMLU İZLENİM VE DUYGULARLA AYRILDIM. Üç yıl yazabilecek durumdayım " yazdığı,
- (1) adet "29 Kasım 92 " ibaresi ile başlayıp "Ocak yeni bir dönem " ibaresi ile biten
mavi renkli elyazması okul defteri içeriğinde;
Defterin (6) ile numaralandırılmış sayfasında, "26 Aralık" tarihinin altında, "iyi oldu. APO'YLA BULUŞTUM. Güzelleşmiş buldum. Filozofça bir hal gelmişti. " yazdığı,
Defterin (7) ile numaralandırılmış "1 Ocak 93" tarihinin bulunduğu sayfanın arka yüzünde, "kardan da soğuk var. İki sabah 'tır koşmaya çalışıyorum. APO GEZİSİNDE 1,5 kilo aldım. Normaldir " yazdığı,
Defterin (9) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "6 Ocak 93" tarihinin altında, "şu devrimci Kürt bile KENDİSİNE BİR YETKİ VERİLİNCE HEMEN AŞİRET REİSİ OLUYOR. MÜTHİŞ BİR DURUM. APO, HALKINI İYİ TANIYOR. " yazdığı,
Defterin (13) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "23 Ocak 93" tarihinin altında, "APO mülakatı gerçekten olay oldu. Çok memnunum. Kürdistan Cephe 'de askerliğini bitiren tezkere bekleyen bir genç gibiyim. " yazdığı, Defterin (14) ile numaralandırılmış sayfasında, "24 Ocak" tarihinin altında, "İçimde bir hareketlenme var. Yaptığımız işin iyice anlaşılması için zamana gerek var. Ancak "YENİAPO" kesindir " yazdığı,
Defterin (14) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "27 Ocak" tarihinin altında, "Bugün Uğur Mumcu 'yu toprağa verdik. Kum gibi kalabalıktı" yazdığı, "28 Ocak" başlığının altında ise "UĞUR'U DEVLETİN BİR TARAFI ÖLDÜRDÜ. DEVLET ÖLDÜRMÜŞ DEMEKTİ" "İran ekibiyle iç içedir."
Defterin (48) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "24 Temmuz" tarihinin altında, "DARBE OLUŞUYOR. YEPYENİ BİR TÜRKİYE. OTUZ BİN ÖZEL TİM & KÜRTLERDEN OLUŞACAK. Çok iyi bir yerdeyiz" yazdığı,
Defterin (51) ile numaralandırılmış sayfasında, "20 Ağustos" tarihinin altında, "ülkemiz tam bir teslimiyetin içine mi giriyor, kurtuluşun eşiğini mi görüyorum " "İbrahim TEZEN, öldü. D. Y avukatı iyi bir arkadaştı. Cenazesinde Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör ÖZDEN ile ayaküstü görüştük, "tv yi izledim, arada bir abine gel" dedi. Biz TMTF'çilerde (Türkiye Milli Talebe Federasyonu) önceki kuşaklar "abi" olur. Yekta, benden öncedir. " yazdığı, Defterin (54) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "6 Eylül" tarihinin altında, "Bir suikast bekliyordum. Milletvekili arkadaşımız Mehmet Sincar katledildi. Batman 'da devlet öldürdü. Altında kalacaklar. " yazdığı,
Defterin (62) ile numaralandırılmış sayfasında, "26 Ekim 93" tarihinin altında, "Politikada zor gönler geçiriyoruz: PKK çok ilerliyor. Devlet, çaresiz, bize, gündem 'e yüklenmek durumunda kalıyor. Yükleniyor " yazdığı, -(1) adet "Kasım 98" ibaresi ile başlayan, "değiştirmektir" ibaresi ile biten, kırmızı renkli defterin içeriğinde;
Defterin (13) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN'ın İtalya'ya çıkması Ankara 'nın aleyhine döndü. Kürdistan ve Türk Solunun eline önemli bir fırsat geçti" yazdığı,
Defterin (17) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN'ın İtalya'da siyasi statü alacağının ilan edilmesi önemli bir aşamadır. Kürtlerin Roma 'yi Kuzey Kürdistan afişleriyle süslemesi bir işarettir. KARDEŞLERİMİZİN ÇİZGİMİZE YAKLAŞMASI ÖNEMLİ BİR İHTİMALDİR " yazdığı,
Defterin (26 ve 27) ile numaralandırılmış sayfasında, "Dün PKK'nın 20. kuruluş töreni vardı. Havalandırma tiyatro oldu. Koro vardı, ikisi kız altı mahpuslu koro oldular. Erkeklerden... Mehmet, dizlerinin hemen altından iki ayağı yoktu. Diğerinin Önder iki gözü görmüyordu. İnsanımızı bozuyoruz " yazdığı,
Defterin (28) ile numaralandırılmış sayfasında, Kürdistan solu çağdaşlaşma eşiğindedir. Kullanabilecek mi? Çıkabilecek miyiz? Çıkamazsak kendimizle barışabilecek miyiz? Güvenimizi kazanabilecek miyiz? Şimdi güvenini yitirmiş durumdadırlar. Güvenini yitirenler güven kazandıran yollardan yürüyebilecekler mi? Göreceğiz, etkileyeceğiz. Yönetmek için insanımızı vücudundan bozdular, ayaklarım aldılar ve gözlerini oydular. Ancak insanımız hala insan kalmak için, yükselmek için direniyor. Bunu yapanlar şimdi kafalarından sakatlandılar. Yönetmek, insanımızı bozmak için kendi kafalarını sakatladılar. Şimdi buradayız" yazdığı,
Defterin (31) ile numaralandırılmış sayfasında, "Anlaşıldığına göre ÖCALAN'ın Suriye 'den çıkışından itibaren Hükümet şaşkın, bir adım ötesini görmüyor beceriksiz bir yapı olarak görünüyor. Hükümet yenilmiştir" yazdığı,
Defterin (41) ile numaralandırılmış sayfasında, "APO'nun tutukluluğu kaldırıldı. İtalya 'da serbestçe dolaşabilecek. Sanıyorum kısmi çözüme yaklaşılıyor " yazdığı, "Rektör Kemal ALEMDAROGLU acaba öğrenciliğimizde bizimle mücadele ediyor muydu, İstanbul Tıp Fakültesi bizim kalkanımızdan birisiydi çok güven veriyor. Mücadele adamı imajını veriyor. Öğrencileri yönetime katmaları çok yerindedir. Çok başarılı ve sevindirici toplantı yaptılar. Toplantının iki tonu vardı: Öğrenciler de öğretim üyeleri de basına ve televizyonlara güvenmiyorlar. Basın ve televizyon düşmanımızdır. Henüz bu noktada değiller ama buraya doğru yol alıyoruz... Rektör ALEMDAROĞLU'nun İstanbul Üniversitesi özelleştirmeye karşıdır. Sözü yalnız yapacaktır. Yalnız değiliz" yazdığı,
Defterin (80) ile numaralandırılmış sayfasında, "Apo, İtalya'dan ayrılmış... Türk Hükümeti dikkatleri itayla üzerine toplamak istiyordu ve Avrupa'yı sahte bir problem ile zorluyordu. Eğer telefon tutkusunu yenebilirse iyi olur. Bizim için daha iyi olur öyle sanıyorum. LİDER BİR SÜRE SESSİZ KALMASINI BİLMELİDİR. Mimarisinin kendisi olmadan ayakta kalıp kalmayacağını görmek için imkan hazırlamalıdır. " "Şimdi Washington Türkiye Kürtlerini Barzani Selim süreci ve tabii tutmak istiyor. Bunu yine biz önleyeceğiz. Bunun için sorunu bir süre... etmemiz zorunludur" yazdığı,
Defterin (83, 84 ve 85) ile numaralandırılmış sayfasında, "Geçen Cuma günü terörist medya Beyaz saray danışmanlarından birisinin ÖCALAN yargılanmalıdır yollu açıklamalarını yaydı. Washington hep söylüyordu ancak unutulmuştu ve üstelik bu kez biçimi de sertti. " "Daha sonra ÖCALAN'in İtalya'dan çıkışının bir gün ertelenerek cumartesi gerçekleşeceğini açıklandı. Burada önemli nokta; ABD bu deplasmanın içinde mi, Yoksa önlemeye mi çalışıyor sorusudur. Bunu bilmiyoruz. Ancak bu deplasmanın gündeme bomba gibi düştüğü gün BAHÇELİ ve ECEVİT güvenoyu alıyordu. Apo, ECEVİT'in rüzgarını çaldı. Bu Amerika 'nın katkısıyla olmasa bile Amerika 'yi sevindireceği kesindir. " Bütün bunların ötesinde son 10-15 gün içinde Rusya'nın iki fetback aldığını görüyoruz. S-3'00 füzesi Kıbrıs'a inemiyor. Washington Irak'ta Rusya'nın itirazlarını hesaba katmıyor. Yakın bu iki gelişme nedeniyle; Rusya'nın ÖCALAN'a manevra alanı açması mümkündür. Apo 'nun Moskova- Erivan- Bağdat ekseninde bir hareket alanı bulabileceğini düşünebiliriz. Yalnız ÖCALAN kendisini ne kadar disipline edebilir, mobil telefon ve Tv ekranlarına bu zaafını sürdürürse, hiçbir ülke ÖCALAN'ı kabul edemez. Kürtler makineye, yeni aletlere hastalık ölçüsünde bir eğilim sergiliyorlar. Her ne ise İtalya'dan çıkarsa ve eğer "dedrameliser" olursa bizim için iyidir. Bizim inisiyatifimize ihtiyaç var. Buraya doğru gidiyoruz. " dediği,
Defterin (86) ile numaralandırılmış sayfasında, "Genelkurmay eski başkanı GÜREŞ 28 Şubata karşı cephe açtı. Şeriatçı basın... diyor. Yapışıyor ve övüyor. Ordu da iki kanat beliriyor. GÜREŞ içerden başkalarının sözcülüğüne heves etmektedir" yazdığı,
Defterin (89) ile numaralandırılmış sayfasında, "Devleti ne kadar küçülttük. Başbakan, ikide bir ÖCALAN için basın toplantısı yapıyor. Devlet Başkanı üç gündür Ankara 'ya sığınan ALİYEV'i her gün ziyaret ediyor. Liseli çocuklar örneği el ele tutuşmuş yürüyorlar. Türk Devletinin bitişidir" yazdığı,
Defterin (97) ile numaralandırılmış sayfasında, "Dün iki dava vardı. İki numaralı mahkemede görüldü. ÖCALAN'a suikasti Mesut YILMAZ'in önlediğini açıkladım. Mahkeme doğru kabul ettiği izlenimini verdi... Başkan, bunu daha önce devlete neden söylemedin dedi, kızdı. Savcı YILMAZ adına konuşanın ismini sordu, herkes doğru saydı" yazdığı, Defterin (99) ile numaralandırılmış sayfasında, "Apo suikasti açıklamasına karşı MİT tam bir müdafaa savaşı izliyor. Kontrol ettiği yerlerde Hürriyet ve Cumhuriyet izi bile yok. Net bir durumdur. Doğu, İlhan SELÇUK'a özel bir haber göndermiş, dün Hasan YALÇIN güzel bir açıklama yapmış " yazdığı,
Defterin (103) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN suikasti doğrulayınca Doğu hareketlendi. DYP açıklama yapmaya başlıyor ancak henüz pazarlık sınırlarında dolaşıyor. Mütareke Matbuatı ise kirliliği içinde saklanıyor ancak inisiyatif sahiplerine geçiyor. DA YALARIMIZIN SAHİBİ BİZİZ" yazdığı,
Defterin (104 ve 105) ile numaralandırılmış sayfasında, "HADEP için kapatma davası açıldı. Başsavcı SAVAŞ'in iddianamesi çok zayıf ancak Türkiye devrimine katkıda bulunduğunu bilmiyor. HADEP Kürt hareketinin ideolojik gericiliğin dibe vuruş halidir. HADEP, Kürt renkli ÖZAL'ist bir harekettir. Kapatılması hukuk dışıdır, Fakat siyasetten Kürtlerin Türkiye devrimcileri ve en... örgütünü ortadan kaldırmak anlamındadır. "
"HADEP'te ÖCALAN'a suikast ihbarı üzerine susacaktır çünkü HADEP"illerin Türkiye Sosyalistlerine düşmanlıkları ölçü dışıdır " yazdığı,
-(1) adet "Haymana ibaresi ile başlayan "yapmalıyız ibaresi ile biten, kapak kısmında koşucu resimleri bulunan kareli defterin yapılan incelemesinde;
Defterin (5) ile numaralandırılmış sayfasında, "Dün Kenya'dan ne ise ki Abdullah ÖCALAN Türkiye'ye getirildi. Ayrıntısını bilmiyoruz. Aponun gösteriş merakı ile bazı devletlerin ikili oyunu sonuç vermiş olabilir. SMİTİS ve ECEVİT'in ayrı ayrı açıklamaları bir üçüncü devletin iki taraflı oynadığını işaret ediyor. Ama bu ayrıntı bir dönem bitmiştir." yazdığı,
Defterin (6) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN Kürt hareketini bir noktaya kadar getirdi ancak bir süredir, birkaç yıldır bir yere götür emiyordu. ÖCALAN üslubu tıkanmıştı. Türkiye devrimine yarar. Kürtlerimize yarar mı? Tıkandığı yerden daha kötü olmaz. Daha iyi olması yeni yöntem ve kadroların bulunmalarına bağlı. Bir de Türkiye solu ve devrimcileri ile içten birlikte olmalarına bağlıdır. Yeni bir dönem olduğu kesin görünüyor. " "Bana gelince sezgi önemlidir. Gelişmeler böyle olsa ve ben buradan dönmüş olsaydım, şimdiki gibi rahat ve güçlü olamazdım. Geldiğim tarihte gelmiş olmam şimdi daha iyi çıktı. Güzel günlere " yazdığı,
Defterin (7) ile numaralandırılmış sayfasında, "Dün Aponun kinnopped filmini gösterdiler. Şaşkındı ancak paniklemişti, aynı sözleri söylüyordu. Apo Türkiye'den kopmak istemedi. Hareketinin iyi ve kötü yanları buradadır" yazdığı,
Defterin (9 ve 10) ile numaralandırılmış sayfalarında, "ÖCALAN üslubu sonuna gelmişti. Teknik anlamda "ariental despotisme " dönemini aşması gerekiyordu. Dört beş yıldır aşmayı deniyordu. "
Aktüel Hataları şunlar:
1) Şansını fazla zorladı.
2) Diplomasi ve uluslar arası ilişkilere fazla güvendi.
3) Türkiye 'nin ABD ve İsrail ile yaptığı ittifakı küçümsedi.
4) Hiçbir Avrupa ülkesini silahlı mücadele şefine açıkça sığınak olamayacağını kabul
etmedi ve sessiz kalmaktan çekindi"
Gösterilen filmler şaşkınlığın ötesinde yine aynı Apo; ne olur bundan sonra söylemek zor. Apo için çok zor bir dönem, bundan çıkabilir mi? Muhtemel ancak kesin değil ve göreceğiz. Ancak iki halkımız için artık yeni bir kapıdır. Ülke yöntemleri geçmek için istekli mi? Pek az ihtimal veriyorum. Kürtler geçebilir mi yönetim becerikli umut veriyor.
Kanal D den T. Ö. ve U.D. 'nin MİT mensubu, MİT partisi olduğu artık kesindir. Şu anda radyo, ÖCALAN konusunda bir elin gizli istihbarat değerlendirme raporunda raporunu özetledi. Görünen ÖCALAN'ın güvenli olmak için güvensizliği seçtiğidir. Amerika bu işe aktif olarak katılmadığını açıkladı. Haberler ABD adına Kenya'nın aktif olduğunu gösteriyor. Netleşti; ABD verdi Apo telefon hastalığı ile İmralı yolculuğunu hazırladı. Ancak yöntemi ve üslubu tıkanmıştı. Böyle bir operasyon olmasa Kürt hareketi üzerindeki tıkanıklık açılamazdı. Büyük bir imkanı olabilir. Yönetici kadroların yararlanacağından kuşkuluyum. Göreceğiz" yazdığı,
Defterin (12) ile numaralandırılmış sayfasında, "Çöküşü tersine çeviremiyoruz. Kürt halkıyla bir mesafe aldık sonra tersine çevirmeye başladılar. Apo 'nun ne istediğini bilmeyen politikası Kürtleri... etti. Kürtler güvenilirliklerini yitirdiler. Sol güç birliği güvenilir olur mu?" yazdığı,
Defterin (15) ile numaralandırılmış sayfasında, "Öyle görünüyor Apo'nun yaşamını sona erdirmeye kararlılar. ECEVİT'in karşı çıkması semboliktir. İsmet Paşa da karşı çıkıyordu, önleyemiyordu. ÖCALAN davasını hızla bitirmek istiyorlar " yazdığı,
Defterin (16) ile numaralandırılmış sayfasında, "Apo ne yapar? Çökebilir de nakil de olabilir ancak ÖCALAN'ı tasfiye etmek de Kürt davasına yarar. " PKK materyalist bakamadığı için bu hale geldi. Bilimsel bakamadı, sembol bakamadı. Emperyalizmi göremedi. Avrupa'daki diplomatik ilişkilere önem verdi. TÜRKİYE NİN PKK MÜCADELESİNE İHTİYACI DUYDUĞUNU GÖREMEDİ. ÇOK UYARDIM ETKİLİ OLAMADIM. " "Yönetenler PKK tahribatından korkuyorlardı. Sonra korkmamayı öğrendiler. Bununla Burjuva-Demokratik kazanımları tahrip edebileceklerini gördüler. O zaman PKK tahribatını asimile ettiler. Militarist-Polisiye değerlerin yerleşmesinde PKK liderliğinin rolü büyüktür" yazdığı,
Defterin (35) ile numaralandırılmış sayfasında, "Doğu'ya gelen bir bilgi notunda şu vardı; Yalçın KÜÇÜK'ün hapishanedeki durumuna iyi bakın. Eğer iyiyse Kuvvacılar hakim kötüyse karşı tarafı. Kuvvacılar ordu içindeki Kuva-i Milliyecîler anlamındadır. İstihbarat mitinin son notu da şudur. M. Y. paramparça olabilir ordumuzun gözünden iyice düştü" yazdığı,
Defterin (39) ile numaralandırılmış sayfasında, İstanbul'da bir mağazaya bomba atıldı. Ölenler çok, kaygılarımız gerçekleşiyor mu? ÖCALAN bunları önlüyordu. PKK şu anda bunları pek yapamaz. Öğrenirse çok can gider. Yazık" yazdığı,
Defterin (40) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN getirilince ECEVİT MİT'İ kutladı, DEMİREL madalya verdi ancak şimdi hükümet Strazburg'a Kenya yaptı diye yazı gönderdi. Ne samimiyetsizlik! Herkes gölgesinden korkuyor " yazdığı,
Defterin (42 ve 43) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN savcılara verdiği ifadede beni zorluyor söylediklerinde yanlışlıklar var ama özünde doğru " yazdığı,
Defterin (48) ile numaralandırılmış sayfasında, "Bugün MED Tv bayramı vardı Londra MED Tv yi kapatma kararı almış bütün Tv ler bayram yapıyor. Bana cezayı da aynı saatlere denk düşürdüler. Ben MED kurbanı oldum. Bu mahkumiyetin davası da 15 Temmuz 1993 tarihinde açılmıştı. Bu tarih ÇİLLER hükümetinin ünlü gizli kararının çıktığı tarihtir. " "Yeni bir düzen isteniyordu. Kürtlerin dostları temizlenecekti, davalar açılacaktı benimle başlamışlardı" yazdığı,
Defterin (84) ile numaralandırılmış sayfasında, "Hiçbir çabamız boş değil. Sultan Ahmet'te bir yer altında bir MECİT vardı. Belleği müthiş, Kürt... ilgileniyordum. Doğu, (Doğu PERİNÇEK olduğu değerlendirilmektedir) Alanya ilçe başkanını öve öve bitir emiyordu. PKK'lı imiş, İşçi Partili olmuş, kapıcı imiş, gazeteler yazıyormuş. Kart geldi. O zaman söylediklerini güç ediyordum diyor ve yararlanıyor. YER ALTINDA RUTUBETTE VE FARELER ARASINDA DERS VERDİĞİMMECİT İŞTE BU" yazdığı,
Defterin (90) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN kendisini feda ederek bir af ve uzlaşma peşinde görünüyor. GENELKURMAY RAZI MI, K RAZI OLABİLİR. WASHİNGTON RAZIDIR" yazdığı,
Defterin (112) ile numaralandırılmış sayfasında, "PERİNÇEK hareketinde gördüklerim: Ülkelerini seviyorlar, Örgüt ve parti kavramları zayıf Üretim ilişkisi analizini kullanmıyorlar, Bütün ilişkiler kişisel düşünüyorlar" yazdığı, -(1) adet "Gebze mabusu" ibaresi ile başlayıp, "Aydın" ibaresi ile biten, el yazması metot defteri içeriğinde,
Defterin (11) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "27 Kasım" tarihi altında, "Türkiye öylesine muhalif atışlar karşısındaki yumuşuyor. Bu atışlar içinde 'halk' ve genel soldan gelenler yok denecek kadar az, çoğu dışarıdan geliyor. Kürtlerin varlığı bir muhalefet sayılıyor. Biz varız, Aydınlık-lp var, başka yok" yazdığı,
Defterin (22) ile numaralandırılmış sayfasında, "15 Aralık" tarihinin altında, "Ancak DURSUN KARATAŞ takımının hiçbir zaman anlaşamayacağını tahmin ediyordum, şimdilik doğru çıktı. Bunlar ölüm olmadan tatmin olmazlar. " yazdığı,
Defterin (25) ile numaralandırılmış sayfasında, "Bayrampaşa'da ölü çok, herhalde DURSUN KARATAŞ'in lider takımı öldüler. Salıverilme yasası, bugün genel kurulda. Bakalım. Sürpriz, olumsuz, sürpriz, her zaman beklenmelidir. Bu kez ihtimali çok az. Ecevit çok güçlendi.
Dursun KARAT AŞ en önemli bir başarıyı, bir zafer olarak Ecevit'e hediye etti. Hepsi bu. yazdığı,
(1) adet üzerinde "ÖZTOKAÇ" ibaresi bulunan, "Haziran 2001" ibaresi ile başlayıp "Umutluyum" ibaresi ile biten, el yazması metot defteri içeriğinde;
Defterin (2) ile numaralandırılmış sayfasında, "Tekelli bürokratik devlet yaklaşıyor. Basın, işgal altında. " yazdığı,
Defterin (16) ile numaralandırılmış sayfasında, "8 Ağustos 2001" tarihinin altında; "Yeni komuta kademesi, 1960 Harbiye öğrencilerinden oluştu. Bir dönem olabilir mi? Ankara Ticaret Odası Tekelistan 'dan 50 adet satın almış, ilginç " yazdığı,
Defterin (18) ile numaralandırılmış sayfasında, "14 Ağustos 2001" tarihinin altında; "Bu haftaki Aydınlıkta yeni işaretler var. Yeni Komuta kademesinde 1960 mezunları ağırlıklı, buna vurgu var. " yazdığı,
Defterin (27) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde; "17 Eylül" tarihinin altında "Dün İşçi Partisinin Halkçı Program' toplantısı vardı. Aslan BAŞER benden söz ederken, çok duygulandı, güzel sözler söyledi. Söz bana gelince bende ağlamaklı bir sesle bizim örnek aldığımız iktisatçı olduğunu söyledim. Oturumu Suphi KARAMAN Albayım yönetiyordu, 1960 devrimi, planlama ve bizden söz ederken ağladı. İyi bir toplantı oldu. Bize yöneliş belli oluyor. Toplumsal kurtuluş bir efsane haline dönüşüyor, yazdığı,
Defterin (28) ile numaralandırılmış sayfasında, "18 Eylül" tarihinin a\tmda;"Akşam Doğu 'ya (Doğu PERİNÇEK olduğu değerlendirilmiştir) yemeğe gittik. Lebibe hanımı özlemiş. Anti-Amerikanizm ve uyanış konusunda güzel haberleri var. Hep heyecanlı, Doğu-Birlik üzerine anlaştık. Doğu-Birlik bu Avrasyanın sahibi olmadığımız ve önemli olduğumuz tespiti iyi oldu.
Defterin (32) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "1 Ekim" tarihinin altında, "MGK Kararı ve Hurşit TOLON'un konuşması. 12 Mart 1971 tersidir" yazdığı,
Defterin (50) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "1 Ocak BY" tarihinin altında "Ecevit Bush'a gidiyor, kimi öldürecekler? Clinton'a giderken kimi öldürmüşlerdi" yazdığı,
Defterin (63) ile numaralandırılmış sayfasında, "14 Mart" tarihinin altında "Doğu PERİNÇEK ile birlikte solu ve Türkiye 'yi yeniden şekillendiriyoruz. Tartışma yenileniyor" .yazdığı,
Defterin (66) ile numaralandırılmış sayfasında, "24 Mart" tarihinin altında, "Aydınlık geldi. Bir olumsuzluk yok, demek çıkışlarımız olumsuz görülmedi. Doğu'nun başyazısı "AB'ye karşı Ulusal Devlet" bu benim Bir-Deve karşı düşüyor. Doğaldır. KADRO YÖNETME AŞAMASINA GELDİM. " yazdığı,
Defterin (79) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde ve devam eden (80) numarası verilen sayfada "16 Mayıs" tarihinin altında, "Ordunun hükümete yakınlığı Menderes'in son zamanlarındaki mesafededir.'" "Her yerde çöküş var. Perinçek dostumuz, duraklama dönemine girdi, a) Rusya NATO'nun kapısına ulaştı, b) M. YILMAZ'a karşı; hücuma geçti, c) Menderes mesafesindeki Orduya çok yaklaştı" yazdığı,
Defterin (80) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "21 Mayıs" tarihinin altında, "Ordu hükümet ilişkisi Adnan MENDERES'in son dönemlerine yaklaştı. MİT önemsizleşti. Perinçek'in İşçi Partisi duraklama dönemine girdi. Perinçek ikna sorunu ile karşı karşıyadır." yazdığı,
Defterin (81) ile numaralandırılmış sayfasında, "23 Nisan" tarihi altında, "Ordu gücünü yitirdi mi? Perinçek duraklama hatta gerileme döneminde mi? " yazdığı,
Defterin (82) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "31 Mayıs" tarihinin altında, "Dün Doğu aradı. Gelecek hafta buluşacağız. Gelecek hafta Ticaret odası başkanı SİNAN AYGÜN ile buluşacağız. BİRLEŞİK DOĞU DEVLETİNİ görüşeceğiz. " yazdığı,
Defterin (83) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "8 Haziran" tarihinin altında, "Hızlandım mı? ATO BAŞKANI SİNAN AYGÜN'Ü ZİYARET ETTİK, ÇOK İYİ OLDU." yazdığı,
- (1) adet "Ağustos '03" "Ağustos 1.Y" ibareleri ile başlayıp "hissediyorum" ibaresi ile biten basketbolcu resimli el yazması okul defterinin içeriğinde;
Defterin (2) ile numaralandırılmış sayfasında, "7 Ağustos Î.Y." tarihinin altında "Çalışmalar iyi, herhalde toplarım" "Devrim günleri yaklaşıyor" "Yüksek bürokrasi bütün dengeleri tuttu. Sanki 1951 yılındayız. Hiç muhalefet yok" yazdığı,
Defterin (26) ile numaralandırılmış sayfasında, "1 Ocak U. Y" tarihinin altında "Özgürlük ve Devrim için" ... "Yarın İstanbul'a insan avına ? " yazdığı,
Defterin (53) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "22 Mayıs" tarihinin altında, "Fikret Bila ile konuştuk. SİNAN AYGÜN ile yemek yedik. Emin ÇÖLAŞAN ile buluştuk. Arıyorum. Henüz isyan işaretleri görmüyorum. " yazdığı,
Defterin (54) ile numaralandırılmış sayfasında, "25 Mayıs" tarihinin altında, "BİR YÜKSEK KOMUTANIN bir yakını "Yalçın KÜÇÜK Türkiye 'yi kurtarmaya hala kararlı mı? " diye sormuş, sevgi varmış, Komutan 'a ait olabilirmiş... Bunun için uyumuyorum. " yazdığı,
Defterin (60) ile numaralandırılmış sayfasında, "Balgat 24 Haziran" tarihinin altında, "Önceki Gün BEDRETTİN DALAN, Haluk ... geldiler, verimli oldu" yazdığı,
Defterin (63) ile numaralandırılmış sayfasında, "6 Temmuz" tarihinin altında, "Hislerim beni aldatmadı. SEZER rektörleri açıkladı. Gazi'den R. AYHAN'ı reddetti. Mektubuma cevap sayabiliriz. İyi. " yazdığı,
Defterin (70) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "19 Ağustos" tarihinin altında, "Aydın, Yiğit, SİNAN AYGÜN Çiftlikte yemek yedik. İyi bir akşam oldu" "Yeni bir döneme giriyorum. Üstyapı 'da mesafe aldık. Altyapı 'ya inmeliyim " yazdığı,
- (1) adet "yeni" ibaresi ile başlayıp, "yeni dönem" ibaresi ile biten, el yazısı ile yazılmış mavi renkli okul defteri içeriğinde;
Defterin (10) ile numaralandırılmış sayfasında, "29 Ekim 2004" tarihinin altında "kimsesiz, yürüyorum. Kimseye ihtiyaç duymuyorum. "Dev " hissediyorum. Türkiye dağıldı. Bu sanıldığı kadar kötü değil, buradan çıkacağız" yazdığı,
Defterin (29) ile numaralandırılmış sayfasında, "31 Mart D.Y" tarihinin altında "Türkiye dağıldı, elips (ekip olabilir) hiç bu kadar" yazdığı, sayfanın arka yüzünde yazının devamı olarak "ahlaksız olmadı. Basın hiç bu kadar zavallı olmadı... Ordu, artık yeniçeri... değil. Nasıl yazmalı", "1 Nisan D.Y" tarihinin altında, İstanbul, "Y.K. cadı avı başlattı" ve bir emekli general-istihbaratçı "eli öpülecek adam " diyorlar " yazdığı,
Defterin (30) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "2 Nisan D.Y" tarihinin altında "Dün Emine, İngilizce kursunda bütün öğrencilerin, Y.K. sözlerini" yazdığı devam eden sayfada, "atasözü gibi tekrarladığını söyledi. Subaylar da varmış. Emine Farsça'da sınıf arkadaşım " yazdığı,
Defterin (36) ile numaralandırılmış sayfasında, "26 Mayıs" tarihinin altında "Artık daha hızlı daha hızlı çalışmalıyım. " " D EVİ REMELİYİZ" "bu umut olmalıdır" yazdığı, sayfanın devamında, "27 Mayıs" tarihinin altında, "1960 BİR HÜKÜMETİ DEVİRMİŞTİK. 2005 BÎR DÜZENİ DEVÎRMELÎYİZ" "DAHA BÜYÜK ROLÜM OLMALI." yazdığı,
Defterin (38) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "3 Haziran 2005" tarihinin altında "3 Haziran 2005 3 Aralık 2005 Hücuma başlıyorum " yazdığı,
Defterin (40) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "15 Haziran" tarihinin altında, "emeklilik kağıtlarını tamamladım" "Dün A.N. SEZER 'e gönderdim. Öğleden sonra Ergun okudu, bu gün Mustafa ALTINTAŞ'a okuttum çok iyi buldular" yazdığı,
Defterin (41) ile numaralandırılmış sayfasında, "18 Haziran D.Y" tarihinin altında "Yıkıldılar. Biz zaman kazanıyoruz" "Generaller çok zayıf sağ-sol değil, iyi yetişmemişler" yazdığı,
Defterin (46) ile numaralandırılmış sayfasında, "ülke parça parça oluyor" yazdığı, aynı sayfada bulunan "21 Temmuz DY. " İbaresinin altında "Devrimi hayal etmek, heyecan vericidir. Ama zor gönlerdeyiz" yazdığı,
Defterin (46) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "24 Temmuz DY" tarihinin altında, "Cumhuriyet Savcısı Nuri OK, sert ve hukuki bir konuşma yaptı. Yargıtay Dördüncü Daire Başkanı Ünal BAŞOĞLU, Ordu yerine Savcıları göreve çağırdı. Bir kavga başladı. İçindeyim " yazdığı,
Defterin (48) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "6 Ağustos" tarihinin altında, "Dün, Yosun'da idik, benim dışımda, "DÖRTLÜ" vardı. Başbakan Yardımcısı ŞENER, yan masadaydı. Konuklarından ayrıldı, katıldı. ... yoruma ... ilginç sahbet oldu. Abdüllatif, güvenmiyor. " yazdığı,
Defterin (49) ile numaralandırılmış sayfasında, "11 Ağustos" tarihinin altında, "Bu düzen bana profesörlük vermezdi. Bu düzen bana emeklilik vermezdi. " "Bu benim en büyük "üç kağıt" oyunum oldu. " yazdığı,
Defterin (51) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "3 Eylül" tarihinin altında, "27 MAYIS"1YAPTIM. KÜRTLERİ KALKIŞTIRDIM. " yazdığı,
Defterin (64) ile numaralandırılmış sayfasında, "12 Aralık" tarihinin altında "Dün akşam, Fikret, Serpil, Fatma ve ... Reşit, yemekte idik. Başbakan Yardımcısı da katıldı. " "Diyarbakır 'ı konuştuk. " "Görüşlerim yayılıyor. " yazdığı, sayfanın arka yüzünde, "Dün ALŞ bana, yazdıkların bütün inançlarımı sarstı dedi" yazdığı,
Defterin (67) ile numaralandırılmış sayfasında, "I Ocak 2006" tarihinin altında "Dün telefonlar ettim şükranlar söyledim anladılar mı? " yazdığı,
Defterin (77) ile numaralandırılmış sayfasında, "1 Nisan BY." İbaresinin altında, "Türkiye çözülüyor. Aydını, devrimciyi, Sosyalisti yeniden kurmaya çalışıyorum. " "ALTMIŞ VE YETMİŞİ TEKRARLAMAYACAĞIZ. " yazdığı,
-(1) adet "Mayıs 2006" ibaresi ile başlayıp, "kimsesiz" ibaresi ile biten, kapak sayfasında "Smart System " ibaresi bulunan el yazısı ile yazılmış not defterinin içeriğinde;
Defterin (2) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "5 Mayıs B. Y. " tarihinin altında "İçim rahatladı, Bir ses sıçratırsın diyor. " "Bu yobazları yeneriz " "Yargı Yüksek Yargı bayrağı yüksek tutuyor " yazdığı,
Defterin (3) ile numaralandırılmış sayfasında ve arka yüzünde, "7 Mayıs" tarihinin altında "Yeni çalışmalarım iyi başladı. " "Hem, demir duvarı delerim ve hem de düşünen bir ordu kurarım! Umut ve güven var " yazdığı,
Defterin (5) ile numaralandırılmış sayfasında, "16 Mayıs" tarihinin altında "Yarın İstanbul 'a. İçimde ışıklar var. " yazdığı, aynı sayfanın devamında "19 Mayıs" tarihinin altında, 17 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleştirilen Danıştay Saldırısından ve cenaze töreninde çıkan kargaşadan bahsettikten sonra "isyanda gençler yoktular. "Gençleri en yaşlı bir ülkeyiz. İç savaş Y. Harman 'da bunları söyledim. İç savaş yeniden başladı. Üye Yücel ÖZBİLGİN ölümü ile iç savaş ta bayrak oldu. " yazdığı, arka sayfasında ise "ÖĞRENCİ Mİ, FOSİLLER, HİÇ TEPKİLERİ YOK. AMA YARATIRIZ. Artık olmayan meşruiyetleri kaybettiler. " " Yeni bir dönem başlıyor" yazdığı,
Defterin (6) ile numaralandırılmış sayfasında, "27 Mayıs" tarihinin altında "Bu gün o gün.. Ne kadar sevinçli idik! Devirdik. Yine devirmek için çalışıyorum. " yazdığı,
Defterin (20) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "21 Ekim 06" tarihinin altında "T. Erdoğan'in epilepsi teşhisi doğrulanıyor." "GÜZEL CUMHURBAŞKANLIĞI YOLUNU KAPATABİLİRİZ" yazdığı,
Defterin (21) ile numaralandırılmış sayfasında, "22 Ekim BY" tarihinin altında "/ SELÇUK bugün SEÇİLİ CUMHURBAŞKANINI İSTER MİSİNİZ başlıklı yazmış." yazdığı,
Defterin (23) ile numaralandırılmış sayfasında, "BİR CUMHURREİSİNİ DAHA ÖNLEDİM Mİ? " yazdığı,
Defterin (23) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "İKİNCİ KEZ CUMHURBAŞKANINI ÖNLEDİNİZ ÖYLE Mİ? " yazdığı,
Defterin (29) ile numaralandırılmış sayfanın arka yüzünde, "5 Ocak 07" tarihinin altında "Bugün İstanbul'a gidiyorum. İçim çok iyi. Oligarşi, AKP' yi tek başına iktidar yapmak için karar verdi. Bize yarar? Peki kiminle?’’ yazdığı.
Defterin (32) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "14 Şubat AY" tarihinin altında, "Dün akşam M. A., Sinan AYGÜN, T G , E. B. Y. B. yemek yedik. " yazdığı,
- (1) adet "5 Haziran 2007" ibaresi ile başlayıp "bırakılıyor" ibaresi ile biten el yazması Meteksan çizgili, büyük boy defterin yapılan incelemesinde;
Defterin (10) ile numaralandırılmış sayfasında, "22 Temmuz 2007" tarihi altında "Bücür seçim, tek amacı nisan- mayıs Cumhuriyet mitinglerinin rüzgarını çalmak. Cumhuriyeti savunanlar devletleşme mitinglerinden korktular, döndüler. Bu ikincisi korkudur. "Kemalizmi tanımlamak" 1960 MUHTEŞEM YÜKSELİŞİ DE ÇOK KORKUTMUŞTU. EYLÜLİST CUMHURİYET PROJESİNE DÖNDÜK" yazdığı,
Defterin (14) ile numaralandırılmış sayfasında, "28 Temmuz" tarihinin altında "28 Temmuz 'da aşağılandım. 22 Temmuz tezkere mi? Gerçekleri aşağılamak için yazdım, makam aldım " yazdığı,
Defterin (18) ile numaralandırılmış sayfasında ve devam eden sayfasında, "19 Ağustos 07" tarihinin altında "Doğan, Ömer ve diğer arkadaşlarla konuşmalar çöküşü teyit etti. Ben ne yapacağımı biliyorum. Yapabilir miyim objektif olmadan bilemiyorum. Ama güç şartları yokken bile "yapalım yapalım" diyorum. Kemalizmin eksiklerini gideremedik. Kemalizm gitti, artık mürteci bir Cumhuriyet var. Artık büyümeli miyim? " yazdığı,
Defterin (20) ile numaralandırılmış sayfasında, "27 Ağustos" tarihinin altında "Yarın A. G Cumhurbaşkanı oluyor. İçimin yangınını söndüremediler. Diğer taraftan çok umutluyum. On yıl mücadele yılımdır. Çok açık görüyorum. " yazdığı,
Defterin (22) ile numaralandırılmış sayfasında, "29 Ağustos 07" tarihinin altında, "22 Temmuz- 28 Ağustos 2007 Cumhuriyet'in sonudur. Her yer işgal altında, işgalciler, karanlık yüzler. Hücumla başlıyorum. Şartlan var 1957-2007 on yıllık savaşı başlatıyoruz. 1923 CUMHURİYETİ Sona Ermiştir, YENİSİNİ KURACAĞIZ. ŞARTLARI VAR" yazdığı,
- (1) adet "2008 Devrim Halısı" ibaresi ile başlayıp "Güçlü ve enerjik hissediyorum" ibaresi ile biten Meteksan marka okul defterinin içeriğinde;
Defterin (10) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "25 2 2008" tarihinin altında, "Çaresiz kaldım. DEVRİM YAPARIZ. BÜTÜN YOLLAR KAPANDI. AÇABİLECEĞİMİZ TEK YOL DEVRİM KALDI. BİZE BIRAKILAN TEK KAPI DEVRİM. HEYECAN VERİYOR. DEVRİM, TEK ÇARE'DİR. " yazdığı,
Defterin (24) ile numaralandırılmış sayfasında, "1 Temmuz" tarihinin altında, "Mustafa Balbay, Sinan Aygün, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'un gözaltına alınmalarından bahsettikten sonra, "2 Temmuz" tarihinin altında, "Dün gece uyuyamadım bekledim. Dışında tutulmam iyi oldu. Yapacaklarım var. Rejimi değiştirmek için eylemli kalkışma'dır." yazdığı,
Defterin (24) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "12 Temmuz" tarihinin altında, U32 nci Gün Programı iyi oldu. 1- İç Savaş, 2- Genelkurmay Mahkemesi Gereklidir. 3-Özden Örnek günlükleri hastalıklıdır. " yazdığı,
Defterin (26) ile numaralandırılmış sayfasında, "24 Temmuz" tarihinin altında, "Şu anda beni almadılar, alamadılar. Devam edeceğiz" yazdığı,
Defterin (30) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "Dün Merdan telefon etti. Önceki gün de Ömer telefon etmişti. TV olmuş. Güzel. Yeni bir mücadele başlatmalıyız yazdığı,
-(1) adet "Gebze Mabusu" ibaresi ile başlayan, "iyi görüyorum" ibaresi ile biten, sarı renkli resimli, el yazması metot defteri içeriğinde;
Defterin (5) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde ve devam eden (6) ile numaralandırılmış sayfasında, "2 Ağustos" tarihinin altında, "İlericilik, döndü, geldi, bizim düşüncelerimize dayandı. Başka yolu yoktu. Daha radikal olacağız. ÖCALAN'IN Serxwebundaki (PKK. Terör Örgütünün Yayını,) açıklamalarını İstanbul ve Frankfurt gazeteleri sansür etmiş. AYDINLIK yazıyor. Ordunun bu açıklamalardan memnun olması mümkün, öyle anlaşılıyor. Burada benim rolümü görmesi de imkan dahilinde. Buradan ve bu dönemden geçmek zorundayız. Daha radikal olmamız gerekiyor "yazdığı,
-(16) sayfa (1) den (l6) ya kadar numaralandırılmış dokümanların içeriğinde;
Dokümanın (1) den (3) e kadar numaralandırılmış sayfalarında "Sevgili Hocam" ibaresi ile başlayıp, "Neylan" ibaresi ile biten mektup tarzında yazılmış ve 28 Şubat 2000 tarihli bilgisayar çıktısı dokümanın; Neylan isimli şahıs tarafından Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan mektup olduğu, Neylan'ın yaptığı işler hakkında bilgiler verdiği, (2) ile numaralandırılmış sayfada, Doğu Bey'e yazdığı mektubu ulaştırdığını ve Doğu'nun "Hiç merak etmesin, istediği şeyi yapmaya çalışacağım, ama Onun Adına Hiçbir Tehlike Yok. Bu savaşın açıktan yapılıyor olması tehlikeyi azaltıyor. Bizim birlik görüşümüz bir konsept olarak kabul edildi. Demir el "gönüllü birlik" sözleriyle bu konsepti uygulamaya koyuyor neredeyse. Yakında bunun kampanyası başlatılacak. Diyarbakır Operasyonu ise kuvvetlerin isteği doğrultusunda yapıldı, onlara "çözüm Avrupa'da değil bizdedir" mesajını iletme amacını güdüyor... Elli yıllık denge sallanıyor saptamınız çok doğru... Türk ordusu Çin ve Rusyayı müttefik olarak sayıyor. Hizbullah operasyonu 'nda bile Putin etkisi var, bu operasyon ABD dengeleri bozdu çünkü. Mit çözümlemelerinde ise Atasagun bu açıklamaları M. Eymür zorlamasıyla yaptı, daha çok Eymür 'e yüklenmek gerek" dediğini,
Dokümanın (5) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde İşçi Partisi antedi bulunan 15.02.1999 tarihli "Sayın Prof. Yalçın KÜÇÜK Haymana Cezaevi/Ankara" ibaresi ile başlayan İşçi Partisi Merkez Say. Yılmaz ÇEPOĞLU tarafından Yalçın KÜÇÜK'ün İşçi Partisine yapmış olduğu bağış için Yalçın KÜÇÜK'e teşekkürlerini içeren mektup ve ekinde Yalçın KÜÇÜK adına kesilmiş 02.02.1999 tarihli 11.000.000 (On Bir Milyon) liralık işçi Partisi Genel Başkanlığı mührü olan bağış makbuzu olduğu,
Dokümanın (6) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde "Prof. Dr. Yalçın KÜÇÜK Paris" ve el yazısı ile kopya Ömer'e verilecek dosyada kalacak Yayın için değil" yazılı ve "Sevgili Kemal Bey" diye başlayan mektup tarzında yazılmış yazıda, Paris'te geçirdiği günlerden ve artık ülkeye dönmenin zorunluluk arz ettiğinden bahsettiği, devamında mektubu getiren Alper...? İsimli kişinin güvenilir bir arkadaşı olduğunu ve mektubu verdikten sonra tekrar uğrayacağım, kendisine vereceği bilgiler olursa Alper'in getireceğini, Alper'in sadece "merhaba" demek için uğrayacağını, "bir matlup-zimmet çıkarsa, bunu, ayrıca ele alırız. Zor değil ve kolaydır. ... sizin Metin'in Sedat'ın, Ali'nin ve bütün arkadaşlarımızın ve tabii artık hükümete gelen Ali Bey 'in de yeni yılını kutluyorum." yazdığı,
Dokümanın (7) den (12) ye kadar numaralandırılmış sayfalarında, Prof. Dr. Yalçın KÜÇÜK yazılı ve 8 Mart 1997 tarihli "ORDU" başlığı taşıyan faks çıktısında 27 Mayıs dönemini konu alan yazı olduğu, (8) numaralı sayfada "27 Mayıs benim için hem de pratik bir sergozeş değeri taşıyor. Pratik tarafı şudur: Türkiye mücadelesi açısından ben artık "demokratik" aşama ile ellerimi yıkamış bulunuyorum, "devrimci Demokrat" hareketlere sempati duyuyorum. Türkiye Kürdistanı açısından bir devrimci demokrat açılımı destekliyorum, ancak benim için Türkiye coğrafyasında her türlü demokrasi mücadelesi geride kalmıştır... "Devrimci" olmayan hiçbir demokratı ciddiye almıyorum ve "devrimci" olmayan hiçbir demokrata saygı duymuyorum".... " ve aciz Bülent Ecevit hükümettedir. Bu acz, bizi üçüncü saptamaya getiriyor; bu Eylülist darbe 'dir. sonradan adı "Eylülist" olan darbenin gelişi belliydi; ... daha büyük bir kinin egemen olacağını görüyorduk ve bunun için iktidarı almaktan başka çare bulamıyorduk" yazılı olduğu,
- (1) den (77) ye kadar numaralandırılmış el yazısı ile yazılmış dokümanların içeriğinde;
Dokümanın (3) ile numaralandırılmış sayfasında, "Gülçin, Öznur, Dursun, Levent Albayım beni yola yatırıp üzerinden buldozer geçirseler sesim çıkmaz, belki kırılırım, sesim çıkamaz... söyledim. " yazdığı, (3). Sayfanın arka yüzünde "Genelkurmay, Ilıcak'ın " Apo, Y. Küçük, Doğu Perinçek Ordu'da yurtsever ve barışçıl eğilim var diye, bunun araştırmak gereklidir " yollu sözünden rahatsız olmuş, bildiride var. " yazdığı,
Dokümanın (4) ile numaralandırılmış sayfasında, "Doğu adına yayınlanan ve dün sadece Y. Şafak'ta çıkan bir açıklama, ile Doğu'nun Ordu'da eğilimler olduğu iddiasını reddettiği duyuruldu. Öcalan da hesaba katılmadığına göre geriye ben kalıyorum. Gerçekten de , "yurtsever ve barışçıl eğilim" sözü tam benim olmamakla birlikte benden çıkmış olabilir" yazdığı,
Dokümanın (6) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde Ekonomik açıdan darbe gerekli oluyor " yazdığı,
Dokümanın (7) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde "İstanbul Üniversitesi rektörü Alemdaroğlu'nun üniversite içindeki düzenlemelerine eski... profesörler karşı çıkıyordu. Haklıdır. Bu yönde bir yazı yazdım, A 'ya gönderilmek üzere D 'ya verdim. " yazdığı,
Dokümanın (9) ile numaralandırılmış sayfasında "bir aylığına yeni savcı gelmiş, Doğu'yu ziyaret etmiş, makul bir görevli imiş, bazı ... için "hemen emir ver erim" demiş. Güzel" yazdığı,
Dokümanın (10) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde "Haymana Zindanı 29 Haziran" "Dün İP Genel Sekreteri Bedri ve Nusret SENEM gelmişti, artık avukat görüştürmesini Doğu ile birlikte yapabiliyoruz. " "Dün Haymana'da "talimat" vardı. Yargıçlar çok iyiler kitap istediler. Duruşmalarda kitap isteyen yargıçlar var " yazdığı,
Dokümanın (11) ile numaralandırılmış sayfasında "Aydınlıkta "Rektör Alemdaroğlu Doğruda yürüyor" yazım var. Yanında bir sayfa da .... Destek yazısı iyi oldu, böyle bir desteğe ihtiyaçları vardı" yazdığı,
Dokümanın (14) ile numaralandırılmış sayfasında "Suphi Albayım, Hasan Yalçın, Nusret Senem de gelmişlerdi, konuştuk" yazdığı,
Dokümanın (44) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "Apo'nun avukatları da geldiler. Başka avukat gelmiyor. Yazık. Gülçin eleştiriyor." "Apo ile Ordu-AB ilişkileri konusunda görüş ayrılığımız var. Genelkurmay AB'ne ... karşı çıkmıyor, zaman kazanmak ve zamana yaymak istiyor" yazdığı,
Dokümanın (50) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "Öcalan 'in avukatları geliyor. Hatice Apo 'nun "Aydınlık Zindan " kitabını beğendiğini söylüyor. " yazdığı,
Dokümanın (52) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "Hep nasıl iktidara geliriz, bunu düşünüyorum " yazdığı,
Dokümanın (53) ile numaralandırılmış sayfasında, "Tuncay ÖZKAN, MİT'İ suçluyor. Fena işaretler değil" "Sezer'in seçilişi, 1-Oligarşiye 2- medya... güçsüz olduğu konusunu veriyor" "iyi işaretler" yazdığı,
Dokümanan (61) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "Genelkurmay, ilk kurşunun Dörtyol 'da atıldığını kabul etmiş, dünkü gazetelerde, Hürriyet dahil, var. Benim için önemli etkinlik testi oldu. Gerçek kararı bana dayandıramıyorlar, ancak öyle oluyor. Bunu bana dayandırmaya cesaret edemezler." "Sezer dün bir üniversite açılışında konuştu; söyledikleri ile yaptıkları arasında tam bir uyum var. Üniversiteyi canlandırmak istiyorlar, İdari özerklik'i, benim gibi, talep etti. Pek çok öğretim üyesi bile cesaret edemiyor. İnsanların konuştuğu bir döneme giriyoruz. Ancak bizden, ileri cepheden, konuşacak yok. " yazdığı,
-(129) adet (1) den (129)'a kadar numaralandırılmış el yazısı ile yazılmış karton not kâğıtlarının içeriğinde;
(20) ile numaralandırılmış not kâğıdında, "31 Aralık D. Y" tarihinin altında "Refah mı bitmiştir. Kürt hareketinin içinden hep şikâyet geliyor. " yazılı olduğu,
(27) ile numaralandırılmış not kâğıdında, "T. S. 0212 525 58 56" ve çeşitli şahısların isim ve telefon numaralarının yazılı olduğu,
(30) ile numaralandırılmış not kâğıdında, "0- A. Ç., 1- B. A., 2- Ö. A., 3- M.S., 4-KANADOĞLU, 5- T. S, 6- ŞENER ERUYGUR, 7- T, 8- Ö. İ, 9- KEMAL GÜRÜZ" isimlerinin yazılı olduğu,
(35) ile numaralandırılmış not kağıdında, "iki senaryo" "1- K.-> Avrupa Birliği, 2-BÜYÜKİSRAİL PROJESİ" yazılı olduğu,
(43) ile numaralandırılmış not kağıdının arka yüzünde, "27 Haziran D.Y" ibarelerinin altında "Kürt Legal Hareketi: Devlete yanaşır enerjisini kaybeder. Enerjisine yanaşır Devleti kaybeder. Kürt Legal Hareketi, PKK'nin fazla dışına çıkarsa, PKK bitirir. Zor bir durumdur. TEK ÇÖZÜM: BENİM ÖNERİMDİR. MUSTAFA KEMALİN SIRAT KÖPRÜSÜNDEN GEÇİŞİ ÖNEMLİDİR " yazdığı,
(45) ile numaralandırılmış not kağıdında, sayfanın sağ üst köşesinde "22 Haziran D. Y" tarihin atıldığı, "F. Küçük'ün örgütü yok dediler. Hep örgütüm oldu. Hep örgüt kullandım. DEV-..., PKK, TİP hep örgütüm oldu. Deneyimli tarihsel örgütlerle devrim düşüncesi tartışmalıdır. Yükselişte Hızla İktidarı Alıp Örgütlenmek Gerekiyor." yazdığı,
(57) ile numaralandırılmış not kağıdında, "Paris 2 Temmuz" tarihinin altında "Kırıkkale MKE Fabrikası infilak etti, faşist Kırıkkale 'nin üzerine ateş ve bomba yağdı" yazdığı,
(73) ile numaralandırılmış not kağıdında, "15 Nisan D.Y" tarihinin altında "Dün açılımlarımız geçen haftanın AYDINLIK dergisinde çıktı. Ayrıca önceki Cuma "Atölye " adıyla Med TV'de yeni bir program başlattık. Apo açılımı... üç gün sonra General Çevik Bir politikacılar artık çabuk olsun... tekrar başlar demişti. Cuma günü ben "ordu için zamanıdır şimdi kazandık deyip tekrar başlarsa ne olur " demiştim. General Bir 'in bunu hesaba kattığını düşünmek durumundayız. Dün Hadep'in davası vardı. Dün Murat BOZLAK ve bütün Hadep 'liler bırakıldılar. Devlet cevap veriyor. Ankara DGM bütün telefon dinlemelerini iptal etti. Devlet cevap veriyor " yazdığı,
(77) ile numaralandırılmış not kağıdında, "Paris 18 Ocak D.Y" tarihinin altında "16 Ocak MED TV Apo-Küçük Programında Avrupa'ya "göçü tersine çevirebileceğimizi" ... programlı ç... (çalışılması/çıkılmasını olabilir) önerdim. APO BENİMSEDİ. Gerilla'nın artık "beşeri faktör" olduğu söylemelidir. APO BUNU DA KABUL ETTİ. " yazdığı,
(110) ile numaralandırılmış not kağıdında, "7- 24 Mayıs 1993 33 Er, 2- 2 Temmuz 1993 33 yazar yakıldı, 2 otel görevlisi 2 saldırgan" ibarelerinin yazılı olduğu, (Dokümanda geçen tarihlerle ilgili olarak yapılan araştırmalar sonucunda: 24 Mayıs 1993 yılında PKK Terör Örgütü tarafından Bingöl-Elazığ karayolunda 33 Er'in şehit edildiği yine 2 Temmuz 1993 tarihinde Sivas'ta Pir Sultan Abdal Şenlikleri sırasında Madımak Oteli'nin kuşatılıp yakılması ve dolayısıyla şehirde bulunan 33 Alevi yazar, ozan ve aydının yakılarak katledilmesi ve oteli ateşe verenlerden de ikisinin hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan olayların meydana geldiği tarihlerin not alındığı anlaşılmıştır.) -(96) adet (1) den (96) ya kadar numaralandırılmış el yazısı ile yazılmış ve üzerleri paraflatılmış not kağıtlarının içeriğinde; - (1) sayfa "22 Eylül 95" ibaresi ile başlayıp, "kapalıdır" ibaresi ile biten el yazısı ile yazılmış not kağıdının içeriğinde; Politika ve ideoloji tanımlarının yapılmasının ardından "Örgütün hareket gücünde en etkili olan ideolojidir. Biz şimdiye kadar karşı tarafın gücünü azaltmada ve kendimizi güçlendirmede etkili olduk. Ancak gücümüzü örgütlemedik. Tek ideoloji kaynağı olduğumuz için yine de ayakta kalabildik. Örgütlenemememiz bizim dışımızda nedenlere bağlıdır. Biz hep yıkılış ve kaçış zamanında var olduk. İdeolojimiz hep kütlemize fazla gelmiştir. Devam etmek durumundayız. Geriye dönüş kapalıdır. " yazdığı, -(1) adet siyah renkli üzerinde herhangi bir ibare bulunmayan telefon fihristinin içeriğinde; Fihristin C-Ç bölümünde Sanık Gürbüz ÇAPAN'ın isim ve 0532 214 02 13 numaralı telefonunun yazılı olduğu, İ-J bölümünde "işçi Partisi 231 81 11" yazdığı, K-L bölümünde "Sabih KANADOĞLU 505 367 22 32" yazdığı, V-Ybölümünde "Vedat YENERER 246 53 62, Merdan YANARDAĞ Kanal BİZ 371 25 00" yazdığı, -(39) adet (1) den (39) a kadar numaralandırılmış üzeri paraflatılmış el yazması doküman ve notların içeriğinde; Dokümanın (1) ile numaralandırılmış sayfasında, el yazısıyla yazılmış "KÜRDİSTANA HOŞ GELDİNİZ Gaziantep Üniversitesindeki devrimci yurtsever öğrenciler APONUN
KARDEŞİNE sevgi ve saygılarım sunar" ibarelerinin yazılı olduğu bir sayfalık doküman olduğu, Dokümanın (3) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 11 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; güncel konulardan bahsedildiği ve sayfanın ön yüzünde "Apo Yunanistanı AÎHM'ye şikayet ediyor, Türk ve kurt halklarını birbirine düşürmeye çalıştığı için. Avukatlar açıkladı gazeteler yer vermedi" ibarelerinin bulunduğu, Dokümanın (4) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 12 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; Mithat Paşadan bahsedildiği ve sayfanın arka yüzünde "DSP+ANAP+ MHPformülü güçleniyor. Türkiye ABD tuzağında" ibarelerinin bulunduğu, Dokümanın (5) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 13 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; uyuşturucu ve silah ticaretinin kapitalizmi beslediğini anlatan notların olduğu, Dokümanın (6) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 14 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; günlük konulan içeren notlar olduğu, Dokümanın (7) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 15 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; güncel konular ve sağlık sorunlarını içeren notlar olduğu, sayfanın arka yüzünde "Hürriyette kurt devleti haberi var " ibarelerinin olduğu, Dokümanın (8) ile numaralandırılmış sayfasında, üzerinde Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 16 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; güncel konularda yazılmış notların olduğu, sayfanın ön yüzünde "Öncüyü güçlendirmek olağanüstü önem kazandı" ibarelerinin olduğu,
Dokümanın (9), (10) ve (11) ile numaralandırılmış sayfalarında, üzerinde Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 17 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; "Hasan KONİ 6 ay sonra Çevik Bir geliyor dediler. Çevik Bir gelemezdi ama politikaları geldi tam da altı ay sonra" ... "Genelkurmay Başkanı'nın Sedat ERGİN'e beyanatı (18 Mart 99) bir hata." ... "Ama Türkiye'nin aklı bölünürken geliyor " ibarelerinin ve güncel konularda yazılmış notların olduğu, Dokümanın (12) ile numaralandırılmış sayfasında, Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 18 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; çeşitli güncel konularda yazılmış notların olduğu,
Dokümanın (13) ile numaralandırılmış sayfasında, Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 17 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, içerisinde; seçim döneminde siyasilerin televizyonda yaptıkları konuşmalarla ilgili notların olduğu, Dokümanın (14) ile numaralandırılmış sayfasında; Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 17 Nisan 99 tarihli el yazması mektup olduğu, sayfanın ön yüzünde "..Sol güç birliği onları çok korkuttu, özellikle ordunun olumlu bakışı" ibarelerinin olduğu,
Dokümanın (15), (16), (17) ve (18) ile numaralandırılmış sayfalarında, Sanık Doğu PERİNÇEK'in isim ve imzası bulunan, Yalçın KÜÇÜK'e hitaben yazıldığı anlaşılan, 10 Nisan 1999 tarihli daktilo yazması mektup olduğu, mektubun (15) ile numaralandırılan sayfasında, "Önümüzde kritik bir moment var. Kuzey Irak'ta Kürt Devletinin resmileşmesi süreci. Türk ordusundaki ulusal güçler burada direnmek isteyecekler. Tabi erken seçime boyun eğerek, Kosovadaki politikalarıyla, Apo teslimatına verilen bedellerle kendilerini büyük tehlikeye attılar; direnme olanaklarını tahrip ettiler Çok riskli bir dönem bu. Ama kesinlikle direnme olacak. Başarır mıyız Türkiye olarak? Başarmak için çalışacağız. Ordu direnebilmek için 50 yıldır oluşmuş olan statüko ile hesaplaşmak zorunda. Bu kendi içinde bir hesaplaşmayı d zorunlu kılıyor. Ekonominin dışardan sabote edilmesi dahil, iç savaş etkenlerinin harekete geçirilmesi dahil, büyük tehditleri göğüslemeyi göze alması gerekiyor. "... yazdığı, (16) ile numaralandırılan sayfasında, "Halk gücü cephe öncü parti dedik. Bunlara elbette Orduyu ekleyebilmek belirleyici önemdedir. 28 Şubat bu yolu açtığı için çok önemliydi. " yazdığı, (17) ile numaralandırılan sayfasında, ... "Devlet küçük Amerika dır. Kemalist Cumhuriyet'in kalıntıları, bu devletin içinde bazı mevzilerde direnme çabasındalar. En büyük yanılgı, bu devleti Kemalist saymaktır." yazdığı, (18) ile numaralandırılan sayfasında, ... "Kardeşim, büyük umutlarımı hiçbir zaman yitirmedim ve yitirmem, ama o demirbaş umutların yanında şu süreçte büyük kaygılar içindeyim, ... Bu çok tehlikeli bir gidiştir. Doğru, devrim, ancak toplumun olağanüstü büyük tehlikeler karşısında başvurduğu bir çözümdür. Bunu da bilmez değilim. Ama bıçağın üzerinde gitmektedir sevgili vatanımız ve halkımız" yazdığı,
Dokümanın (25) ile numaralandırılmış sayfasında, el yazısıyla yazılmış, üzerinde 16 Ocak Y.Y Gebze Mabusu ibaresi bulunan "Dün koalisyon parti başkanları, Ecevit, Yılmaz, Bahçeli Öcalan ile ilgili olarak AHİM kararının bekleme kararı aldılar. Kararda kaba çekince ve tehditlerde var, ancak yinede çok önemli. Üzerinde düşünmemiz lazım. Bir dönem bitiyor. " yazdığı,
Dokümanın (27) ile numaralandırılmış sayfasında, el yazısıyla yazılmış, üzerinde 22 Ocak Y.Y Gebze Mabusu ibaresi bulunan "Apo avukatlarına "Hocamın bir dediği daha doğru çıktı" demiş, 30 Kasımdan önce AHİM kararı "Öcalanın sesini kısacaktır" tahmininde bulunmuştum, Doğrulandı. Ben bazen kafamı devlet yapıp düşünüyorum. Bunları öyle buluyorum. " yazdığı,
Dokümanın (29) ile numaralandırılmış sayfasında, el yazısıyla yazılmış, üzerinde 30 Ocak Y.Y Gebze Mabusu ibaresi bulunan, "Bir tek muhalefeti Aydınlık yapıyor. İki önemli eksiklikleri var. 1. çok güncel pratik bakıyorlar 2. Özgürlükçü değiller. Biz ise yaygınız, ancak düşüncelerimiz etrafında bir yapı-örgüt oluşmuyor. Düşüncelerimiz hala çok sivri, düzene sert geçiyor. Bu da çevremizde sıkıntı yapıyor. " yazdığı,
Dokümanın (35) ile numaralandırılmış sayfasında, el yazısıyla yazılmış üzerinde Gebze Mabusu 19 Şubat yazan "Aydınlık Zindanı geldi. Kapakta Doğu ile olan karikatür var. Güzel. Yeni bir döneme iyi bir başlangıç. ..Ecevit yine "Af" söylentilerini başlattı. " İbarelerinin yazdığı,
Dokümanın (36) ile numaralandırılmış sayfasında, el yazısıyla yazılmış üzerinde Gebze Mabusu 23 Şubat yazan ön sayfasında, "Mite karşı hareket başlattık. Benim yazılarımla. Aydınlık hücumu tam zamanında oldu. Hayatımıza kastedebilirler. Önemli olması için Doğu 'ya yazdım. " yazdığı, arka sayfasında ise Gebze Mabusu 24 şubat ibaresi ile "Diyarbakır, Siirt ve Bingöl belediye başkanları TCK 169 madde ile tutuklandılar. Layık değil. Türk solu ve Kürt solu Tanzimat gerisine itildiler" .... "Yargıtaydaki arkadaşlar 'bekletiyoruz' diyorlar b... affı çıkınca benimde çıkacağımı hesaplayarak 4 Eylülde e., beş yıl ceza kesinleştirdiler.Bunu yapan kim? Mit mi? ÖKK mi? Ne fark eder Devlettir. Böylesine bir hukuk cinayeti devletin işidir. Hücum etmeliyiz. Başka yolumuz yok. Mit'i ÖKK'i fazla ayırmamalıyız. " İbarelerinin yazılı olduğu,
Dokümanın (37) ile numaralandırılmış sayfasının ön yüzünde, el yazısıyla yazılmış "Üç belediye başkanı tutuklandı... Tanzimattan öncesindeyiz. Bütün teorilerimiz doğrulanıyor. Buradan çıkacağız. " ... 'Aydınlık her çıktığında heyecanlanıyorum. Aydınlık'in işbirliğinde daha içten olduğu görülüyor. Fazla heyecanlılar. Başka yolları yok. " ibarelerinin yazdığı,
- (5) adet (1) den (5) e kadar numaralandırılmış ve paraflatılmış fotoğraflardan (1),(2),(3) ve (5) ile numaralandırılmış fotoğrafların; Yalçın KÜÇÜK ile Bölücü Terör Örgütü PKK Lideri ABDULLAH ÖCALAN'm birlikte yer aldığı birbirinden farklı mekânlarda çekilmiş fotoğraflar olduğu, (4) ile numaralandırılmış fotoğrafın ise Türkiye İşçi Partisinin (TİP) bir Açıkhava toplantısında Yalçın KÜÇÜK'ün kürsüden topluluğa seslendiği fotoğrafı olduğu,
- (1) adet üzerinde harita bulunan, içerisinde (l)'den (68)' e kadar numaralandırılmış bilgisayar çıktısı doküman bulunan kırmızı, renkli dosya içeriğinde;
Dokümanın (67) ve (68) numarası ile numaralandırılan sayfalarının ve dosya kapağında bulunan haritanın (bu doküman (68) numarası ile numaralandırılan dokümanla aynıdır) sözde "Kürdistan Haritası" olduğu, dosya içerisinde bulunan (l)'den (66)'ya kadar numaralandırılmış dokümanların ise Kürtçe gramer notları olduğu görülmüştür.
-(2) adet "Kürt Bahçesinde Sözleşi" isimli Abdullah ÖCALAN Yalçın KÜÇÜK ibareli kitap hakkında Ankara 1. Nolu DGM'nin 19.07.1999 tarih 1999/246 D.İş sayılı el koyma (toplatma) kararının bulunduğu tespit edilmiş olup, -(2) adet "Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru" isimli Abdullah ÖCALAN tarafından yazılmış kitabın 1. ve 2. cildi hakkında İstanbul 1. Nolu DGM'nin 26.10.2001 tarih 2001/1069 Müt. Sayılı el koyma (toplatma) kararının bulunduğu , -(1) adet "Köle Kadınla Devrim Yapılmaz" isimli kitabın, Abdullah ÖCALAN'a ait Aralık 1992 yılında basıldığı anlaşılan örgütsel kitap olduğu,
- (1) adet "İşçi Partisi" ibaresi ile başlayıp "elim kirlenir" ibaresi ile biten (6) sayfalık dokümanın içeriğinde;
Dokümanın (1) ile numaralandırılmış sayfasında, İşçi Partisi 20 yıldır uyarıyor başlığını altında, "Aydınlık" dergisinin 20 Ekim 1996 tarihli sayısının kapağı ve İşte ABD'nin BOP haritası başlıklı bir haritanın olduğu,
Dokümanın (2) ile numaralandırılmış sayfasında, Özdemir İNCE isminin ve bir fotoğrafın olduğu,
Dokümanın (3) ile numaralandırılmış sayfasında, Recep Tayyip ERDOĞAN ve Morton ABROMOWİTZ isimli şahısların fotoğraflarının ve Sanık Doğu PERİNÇEK'in bir değerlendirmesinin olduğu,
Dokümanın (4) ile numaralandırılmış sayfasında, Recep Tayyip ERDOĞAN ve Morton ABROMOWİTZ isimli şahısların fotoğraflarının ve AKP'nin kuruluşundan bahsedildiği,
Dokümanın (5) ile numaralandırılmış sayfasında, İşçi Partisi 20 yıldır uyarıyor başlığını altında, "Aydınlık" dergisinin 20 Ekim 1996 tarihli sayısının kapağı, İşte ABD'nin BOP haritası başlıklı bir harita ve Aydınlık dergisinin 20 Ekim 1996 tarihli sayısından bir habere yapılan yorumun olduğu,
Dokümanın (6) ile numaralandırılmış sayfasında, Amerikan askerlerinin yaptığı zulmü anlatan bir karikatürün ve AKP'nin Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yaptığı MKYK toplantısının anlatıldığı, -(1) adet "ANF FIRAT" ibaresi ile başlayan, "ÖCALAN" ibaresi ile devam eden ve 29.06.2007 ibaresi ile biten (4) sayfalık dokümanın içeriğinde;
Dokümanın üzerinde "ANF FIRAT NEJVS AGENCY www.firatnews.com ANF FIRAT HABER AJANSI" başlığının bulunduğu, bu başlığın altında, "Öcalan:22 Temmuz seçimleri yol ayrımıdır" Brüksel(29.07.2007) ibaresi ile başlayan, Bölücü Terör Örgütü PKK'nm elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile avukatları arasında yapılan haftalık görüşmenin özetlenmiş şekilde haber olarak yayınlandığı www.firatnews.com isimli internet sitesinden alınmış (4) sayfalık bilgisayar çıktısı doküman olduğu, -(1) adet "ANF FIRAT" ibaresi ile başlayan, "ÖCALAN" ibaresi ile devam eden ve 23.06.2007 ibaresi ile biten (4) sayfalık dokümanın içeriğinde; Dokümanın üzerinde "ANF FIRAT NEJVS AGENCY www.firatnews.com ANF FIRAT HABER AJANSI" başlığının bulunduğu, bu başlığın altında, "Öcalan:Türk Milliyetçiliğinin işlenmesi kopuşu getirir" Brüksel(22.06.2007) ibaresi ile başlayan, Bölücü Terör Örgütü PKK'nm elebaşı Abdullah ÖCALAN ile avukatları arasında yapılan haftalık görüşmenin özetlenmiş şekilde haber olarak yayınlandığı www.firatnews.com isimli internet sitesinden alınmış (4) sayfalık bilgisayar çıktısı doküman olduğu, -(1) den (96)'ya kadar numaralandırılmış bilgisayar çıktısı ve daktilo yazması olan dokümanlar içeriğinde: Dokümanın (1) ile numaralandırılmış, "Sevgili Doğu" hitabıyla başlayan sayfasında, "Sosyalist Kemalist çizgiye katılımlar sürüyor. Daha da artacak. Kürtlerimiz umutla izliyor fakat ortaya çıkardığım tablo, önümüzdeki zamanda bize çok büyük sorumluluklar yüklüyor. Yazdıklarım doğruya yakınsa işimiz zor ve onurludur. " "Ben îmralı sonuçlanıncaya kadar Haymana'da çizdiğimiz üsluptan gitmekten yanayım. Bu gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz bir sorumluluk ve ahlak dersidir. Elimizden geleni yapmaya devam ediyoruz, dişimizi sıkıyoruz. Ancak bu toprakları hiçbir şekilde Amerika 'ya ve emperyalizme bırakmayız. Kendi kalemimden çıkan bu yazı beni çok kızdırıyor ancak bir süre daha sakin olmayı öneriyorum. " Dokümanın (3) sayfasında; "Kanal 7 programına gittiğinde Uluç GÜRKAN birkaç milletvekili ile görüştüğünü, bu af tartışmalarının arasına düşünce suçu ve sizin durumunuz üzerine bir şey yapılamaz mı diye sorduğundan söz ediyor. Uluç GÜRKAN ve diğerlerinin ise bu ara böyle bir şey yapılamayacağını, bunun için biraz daha zamana ihtiyaç olduğunu söylediklerini de ekliyor. Kendisi ise af tasarısının gecikmesinin iyi olduğunu Öcalan'ın Yargıtay kararı sonrasında bırakmaya çalıştıklarını hatta aralarında tartışma var imajının da bu ertelemeyi sağlamak amacıyla yaratılmış olabileceğini düşündüğünü söylüyor. Sizin Osmanlı çalışmanız için size daha önce sözünü ettiği Ernest Werner 'in kitabını öneriyor. Ben onu alıp size göndereceğim. Ayrıca Doğu Bey parti avukatlarına Evcil ve Yiğit dosyalarıyla ilgili bilgi verdiğini, onların da ulaşmaya çalıştığını söyledi. Teori ile ilgili olarak da net bir şey söylemedi. O projelerin sürdüğünü, ancak bu arada kimi aydınların teoride de yazmaya başladıklarını ekledi. " yazdığı, Dokümanın (4) ve (5) ile numaralandırılmış sayfalarında, Neylan isimli şahsın yazdığı değerlendirilen "Sevgili Hocam " hitabıyla başlayan sayfasında, "Toktamış Hocaya notlarınızı ilettim. Demirtaş'a henüz ulaşamadım. Bunun dışında Doğu Bey ile görüştüm. Görüşmeden uzun notlar aldım, bunları size onun ağzından aktarmak istiyorum. " "Yalçın Hoca benim görüşlerimi biliyor. Benim adıma kimi ilişkiler kurabilir. " Sözlerinin îmralı 'ya gittiği bilgisini verdiğimde ki bu not bana Eylem 'den gelmişti. Doğu Bey "Galiba ben yanlış anlaşılmışım. " Dedi. Ben sözlerimi not aldığımı ve kendisinin bunu birkaç kez tekrarladığını söylediğimde ise şunları söyledi: "Biz APO ile ilişki kurmak istemiyoruz. Geçtiğimiz hafta Avrupa'daydım, özgür politika gazetesinde Osman ÖCALAN "Türkiyeparçalanabilir" türünden sözler ediyor. Ben bu sözlerin Apo 'nun haberi olmadan söylenebileceğini sanmıyorum. ÖCALAN onlardan kendini net olarak ayırmazsa agitcilik yapacak olursa olmaz. İkili oynuyor. Biz bunların bu hallerinde hiçbir devrimcilik görmüyoruz. Bizim gibi ABD ile köprülerini atsın, ikili oynamayı bıraksın... biz bunlarla bu koşulda dost olamayız. Yalçın hocanın onlarla bizim aramızda ilişki kurması doğru değil. Bir kez bu ilişkinin hapishane üzerinden kurulması doğru değil. İkincisi partimizin organları var. Yalçın Hoca bizim çok önemsediğimiz bir arkadaşımız ama parti dışından birinin bizim adımıza ilişki kurması doğru olmaz... PKK ile görüşebiliriz ancak bu koşullarda dost olmayız. Açıkça AGİT'e bel bağlıyorlar, bizim düşmanlarımız ile ilişkiye giriyorlar. Kemalist devrimle ilgili açıklamalarını doğru buluyoruz ama ikili oynamaya son vermelidirler. Buna söz verdiği zaman aynı cephede yer alabiliriz ancak... Biz şu süreçte PKK'ye iyimser yaklaşımın iyimser sonuçlar vermeyeceğini düşünüyoruz. Aksine daha net ve eleştirel olarak bunları antiemperyalist kampa çekmeliyiz. Yalçın hoca PKK merkez komitesinin yaptığı yenidünya düzeni çok önemlidir, dünyayı o yönetiyor ve biz de buradaki yerimizi almalıyız yollu açıklama yapıyorsa ben buna inanırım. HADEP, ÖDEP gibi partiler bitti, onları hoş görerek değil aksine net bir tavır alarak antiemperyalizm çizgisine getirmek gerekiyor. Biz onlara bu politika ile gidersek başka kuvvetlerle birlikte yaratılacak direnen bir Türkiye imajı onları değiştirecektir inancındayım. Öcalan, Yalçın KÜÇÜK üzerinden bir ilişkiden çok rahatlar. Biz böyle bir şey istemiyoruz. Onlar seçimlerini yapmak zorundadırlar. Dursun KARAT AŞ net bir CİA ajanıdır. Bu tahmin değil bilgidir ve buna inanmak gerekir. Bütün süper NATO eylemleri DS'ye havale ediliyor. Bu açıklama tam da Clinton Kemalizm'ine uygundur... Hoca anladığım PKK merkez komitesinin yenidünya düzeni içerisinde yer alma ve AGİT'çilik meraklarını çok önemsiyor. Biz emperyalizm adına ülkemizi parçalayan bir programa razı olmayız. Bizi Kemalizm laflarıyla Clinton gibi kandırıp AGİT AGİT demesinler. Tamam, kabu ediyoruz bunları kazanmamız gerek bunda en ufak bir ayrılığımız yok ancak bunun için onların ne olduğunu iyi saptamak gerek yalnız Hocanın onların nerede durduğu konusunda iyimser olduğu kanısındayım. Aponun İmralı'da kimin elinde olduğu belli değil ve sanıyorum Özel Kuvvetler Komutanlığının elinde. Oradan gelen bilgileri ordudan geliyormuş gibi düşünmemek lazım. İmralı 'da Genel Kurmay değil, Özel Kuvvetler Komutanlığı etkili. Eğer Genel Kurmay etkili olsaydı Kuzey Irakla ilgili sözleri Apo 'ya söyletmezlerdi. Şemsi DENİZER A. Taner KIŞLALI cinayetleri süper NATO'nun cinayetleridir dedik DENİZER'in katilleri açıklanacak bir süre sonra. KIŞLALI'nın açılımını ordu bize verdi, biz yayınladık. Neden bu adamları açığa alıyorsunuz işlem tamamlanmıyor dediğimizde bunun ucu ABD'ye gider o nedenle diyorlar. Bize verip yayınlatınca da AGÎT öncesi ABD'ye direniyorum mesajı vermiş oluyorlar... Ordu AGİT'e temsilci yollamadı. Sabah gazetesine yüklü bir para vererek politikanı değiştireceksin demişler. Bir dönemin en ABD'ci gazetesi olan Sabah şimdi Cumhuriyetten ve diğerlerinden daha karşı Amerikancılık yapıyor. Siyaset Meydanında iki hafta üst üste 2. Cumhuriyet tartışması yapılıyor. Birincisinde hocalar birinci Cumhuriyeti iyi savunamadılar gençler daha iyi savunur diyorlar ve işçi partili gençleriyle dolduruyorlar stüdyoyu. Genel Kurmay özellikle deprem sonrasında basının ordu karşıtı duruşunu gördükten sonra İşçi Partisi karşısında çok açık bir tavra girdi ECEVlT'e, BAHÇELİ'ye bir parti var İP, bir lider var Doğu PERİNÇEK diyorlarmış. Ordu ÖKK'den bağımsız bir oluşuma gidiyor. Jandarma İstihbarat Teşkilatı oluşturuyor. Buna ilk tepki Cumhuriyet ve Evrensel gazetelerinden geliyor. ÖKK'nin mali kaynakları Türk Ordusundan değil ABD 'den karşılanıyor, ÖKK komutanlarını Genel Kurmay değil kendilerini saptıyorlar. Ordu da buna karşı JİT'i oluşturuyor ve ABD'den bağımsız örgütlenmek için yapıyor bunu. Bizim orducu görünmemize gelince, silahsız hiç bir şey yapılamaz bir durumdayız, silah da orduda var. Herkes, ABD orduya saldırdığı için biz ordunun yanındayız. Bu savaşta bizim yanımızda kim var diye baktığımızda ordunun olduğunu görüyoruz. Ayrıca biz orduya gitmedik, ordu bize geliyor. Bu nedenle bize orducu denmesinden rahatsız değiliz... " "Doğu Beyin söyledikleri notlar halinde bunlar... sizi çok iyimser buluyor. Gazete projesi ile ilgili SELÇUK'a tamam dedi. Başka arkadaşlar da var deyince Bilgesu ile konuşmuştuk Levent'i de önerdik ona da tamam dedi Aydınlıkta başlayabilir dedi. Sevgi ve selamlarımı iletmemi istedi iletiyorum. " yazdığı, Dokümanın (6) ile numaralandırılmış mektubun içeriğine bakıldığında, Doğu PERİNÇEK'in Yalçın KÜÇÜK'e yazdığı mektup olduğu,
Dokümanın (15 ve 16) ile numaralandırılmış, sayfalarında, "Yalçın KÜÇÜK'ün yapmış olduğu konuşmalarından dolayı Yargıtay'ın verdiği hapis cezası ile ilgili hazırlanmış basın açıklamasının olduğu,
Dokümanın (28) ile numaralandırılmış, Yalçın KÜÇÜK'ün Doğu PERİNÇEK'e yazdığı "Sevgili Doğu" hitabıyla başlayan sayfasında, "ÖCALAN'dan bana selam getirdiler. Ben de selamlarımı ve iyilik dileklerimi gönderdim. Öcalan benim değerlendirmelerime gerektiğinden fazla değer biçiyor ve avukatlarına buraya geldiklerinde benimle görüşmelerini tavsiye ediyor. Doğaldır. Arkadaşımız KIŞLALI'nın ölümünden önce yazdıklarımı da Hocanın bir tahmini daha tuttu biz değil KIŞLALI gitti biçiminde bana söylediler, doğaldır... Haymana'da konuşuyorduk biz bu önemli davamızda önemli riskler alarak büyük katkılar sağladık. Ben bunlardan memnunum. Ancak artık bir dönem bitmiştir. Tümüyle yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemde nelerin kalacağı hiç belli değil. Herhangi bir görüşme veya birlik arama bu açıdan da mevsimsiz oluyor... Haymana 'daki görüşlerim aynıdır. Kürtler siyasi liderliği kaybediyorlar. Burada bize iş düşüyor. Artık eleştiri ve yol gösterme görevimizi daha açıklıkla yapabiliriz. Biz ÖCALAN'in yaşamının devamının ülkemiz ve çözüm için istiyorduk. Kimse unutmasın ben dört-beş yıldır İmralı 'da ifadesini bulan açılımı esasında öneriyordum. Bu açılımın mimarlarından sayıyoruz.
Şu anda antiemperyalist, devrimci, aydınlanmacı bir büyük hareketi kurmak en büyük iştir. Üniversite gençliği, üniversite öğretim üyeleri ve bürokrasiyi hızla etkimize almalıyız. Bu nedenle Haymana 'da konuştuğumuz Tartışma dergisini hala önemli ve gerekli sayıyorum.
Sina 'nın yazısıyla başlayabilirim daha çok zaman ayırabilirim. Ben şimdi konuşmalarımdın dolayı Nazım HİKMET veya Behice BORAN kadar ceza almış durumdayım. Önemli olan benim çalışmamdır. " yazdığı, Dokümanın (29) ile numaralandırılmış, "Sevgili Doğu" hitabıyla başlayan sayfasında, "Sosyalist Kemalist çizgiye katılımlar sürüyor. Daha da artacak. Kürtlerimiz umutla izliyor fakat ortaya çıkardığım tablo, önümüzdeki zamanda bize çok büyük sorumluluklar yüklüyor. Yazdıklarım doğruya yakınsa işimiz zor ve onurludur. " yazdığı,
Dokümanın (30) ile numaralandırılmış, "Sevgili Doğu" hitabıyla başlayan sayfasında, "Ben ODTÜ de hoca iken Muammer SOYSAL öğrenci başkanıydı, bırakmıştı. Muammer, Vahap, Serpil, Mehdi, Zeki. Bunlar hep THKP içinde sonradan dev-yol olan ekibin eski kadrolarıdır. Envanter aşamasında bunu saptayacağız. Buna göz kapatabilir miyiz? Sol güç birliği olduğunu da ben not ettim. Bunun dışında cumhuriyet kadroları var. Çok değerli uzmanlar var. Nevzat HELVACI hariç beni hepsi benim dostumdur. İçlerinde beni ölesiye savunacaklar var. HELVACI da dostumuzdu unutmayalım. Kimse aksini de söylemiyor. İHA 'yi ben kurdum ancak doksan yılına kadar DEVYOL ve TKP örgütü oldu. İP 'lilere, Kürtlere ve bana düşmanlık yaptılar, sonra dönüş oldu. Halit Bey, nevzat bey bıraktılar. BİRDAL ise Kürt örgütü haline getirdi ve bize küfretti. Bunlar net durumdur, "Ben Nevzat Beyin de eski hizipçiliğini unutacağını umut ediyorum. Benim kaygım yoktur. Ancak kaygımız yok olunca buradaki sosyal mücadeleyi bırakmış kimselerin tekrar canlanmasını görmemek olmaz. Ayrıca şu nokta da önemlidir. Yönetim kurulu önemlidir. Kurucular o kadar önemli değildir " "Sen ve ben kurt politikasının içindeydik. Ayrı politikalarımız vardı ancak ÖCALAN ile konuştuk, senin ÖCALAN ile fotoğrafın çok yayınlandı. H. Cemal, Cengiz ÇANDAR kendi geçmişleri doğru veya yanlış hatırlatılınca tepki göstermiyorlar. Biz neden tepki gösterelim? Ben ILICAK'in yazısını ve cevabı abartmıyorum" yazdığı,
Dokümanın (32) ile numaralandırılmış, "Sevgili Doğu" hitabıyla başlayan sayfasında, "ILICAK şunları yazıyor: 28 Şubat 1997 Kürt sorununu arka plana itip, laisizmi ön plana çıkarmanın adıdır. 28 Şubatı ortaya çıkaranların bu nedenle Kürt sorununu çözmek istemeleri mümkündü. Y. KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK de bundan söz ediyorlardı. " yazdığı, Dokümanın (33) ile numaralandırılmış, "Doğu Selam" hitabıyla başlayan sayfasında, "Dün M. CENGİZ ile konuştuk. Artık ÖCALAN sonrası Kürt siyasetine bakmamız gerek erimemesi ve ancak devrimci, laik, bütünleyici bir çizgi ve ortalığa çekilmesi gerek. Ama nasıl? Bu açıdan ben Tihak'ı önemli bir uyarıcı olarak görüyorum. Görebilirler mi sanmıyorum. Ancak biz ve ben gösteririm. Akın BİRDAL kendisini hapse girerken uğurlayanlara siz buraya ZAN A ve TAYYÎP için geldiniz diyordu. Saydığı isimlerde Y. KÜÇÜK ve D. PERİNÇEK yok. Bu ne aymazlık, bu ne düşmanlık, bu ne hizipçilik? Bunu yapan Avrupa 'daki Kürt şefleri ve MED Tv 'dir. Ancak ben bunu MED Tv 'de ortaya çıkardım. Bu nedenle Tihak çok önemli bir uyarıcıdır. Orada belki en aktif olacak insan Fikret İLKİZ'dir. Sosyalist iktidardan benim avukatım ve arkadaşımdı. Cumhuriyette biraz boğuldu şimdi biraz kendisine geldiği haberlerini alıyoruz. Biz boğulmasa İstanbul 'da baro başkanı olabileceğini düşünüyorduk.
Dokümanın (34 ve 35) ile numaralandırılmış, Doğu PERİNÇEK'in yazdığı, "Aziz Kardeşim Yalçın " hitabıyla başlayan sayfalarında; "Gözün aydın devrimi gördün. Bugün DGM savcılığının Ankara'dan yazdığı talimat nedeniyle çağırmışlar. Haziran 1998 tarihli güya ERNK'nin APO 'ya yolladığı beş sayfalık rapor nedeniyle. Avukat arkadaşa verdim fotokopisini çekip gönderecekler. Yollarım sana. " "Benimle ideolojik beraberlikleri varmış, olağanüstü büyük desteğimi görüyorlarmış, silahlı mücadeleyi destekliyor ve elimdeki olanaklarla devleti çok zor durumlara düşürüyormuşum. Silahlı milisleri gibi çalışıyormuşum. Bu konuda Akın BİRDAL 'dan çok daha büyük destek veriyormuşum v.b. "
"Ben de ifademde bu tertipleri ÖKK (Özel Kuvvetler Komutanlığı) içindeki ABD'ye bağlı yasadışı kuvvetin düzenlediğini söyledim ve zapta yazdırdım. Bu düzmece işlerde niçin ısrar ediyorlar? İki nedeni var: Kriz bölgelerinde müdahale misyonuna ve ABD 'ye cepheden karşı çıkan tek hareketiz. Üstelik 27 Mayıs devrimcilerini Köy enstitüleri, önemli devrimci aydınları v.b anti Amerikan ve antiemperyalist bir güç birliğine topluyoruz. CHP'yi altı oka doğru çekebilen etkilerimiz oluyor. Birincisi bu. İkincisi tahmindir. Bu belki bizim üzerimizden kendi hasımlarına vuruyorlar. 1996 sonbaharından beri Amerikancı ve şeriatçı güçler BÇG'yi, 28 Şubatı, ordu içindeki Kemalistleri hep PERİNÇEK ile işbirliği yapmakla suçladılar. Bu gerçek değildi. Elbette Kemalist devrimin kazanımlarının savunulmasında arada ilişki olmaksızın aynı cephede savaşıyoruz. Ama bir işbirliği, ilişki yok. Ancak böyle göstermek Amerikancı şer cephede oluyorlar ve tecrit etmeye çalışıyorlar. Aynı zamanda bizi de sürekli hedef göstererek etkisiz kılmak üzerimize yürünmesini sağlamak istediler. Genelkurmay 'a ve 28 Şubata hep benim üzerimden saldırdılar. ABD temsilcileri görüşmelerde benim tekzip edilmemi v.b istediler. Şu anda Bülent ORAKOĞLU başlattı benim üzerimden hedeflerine atış yapıyorlar. " yazdığı,
Dokümanın (37) ile numaralandırılmış, "Doğu Selam ve Sevgiler" hitabıyla başlayan sayfasında, Modelde Aydınlık ve İP nerededir? KARADAYI- BİR kademesinin istekle KARADAYI kademesi ise kerhen Aydınlık ile yakınlaştı. Hem 28 Şubat doktrini uygulamak ve hem de Çiller 'i tasfiye etmek için senin sözünle koçbaşı konumundaydı. Ancak antiemperyalizm İncirlik konusunda Kuzey Irak'ta emekçi yaklaşımında Kemalist ilkelere dönüş çağrısında İP/A taşınamayacak durumdadır. Bunun yerine Kemal YAVUZ, Ç. Y., E. D. türünden isimlerin olduğu Müdafai Hukuk tercih edilmiştir. Bunlara İP/A 'nın çekiciliğini ortadan kaldırma görevi verilmiştir. U.C ve İlhan SELÇUK bu ilişki içindedir. İlhan SELÇUK İP/A ve kişi olarak PERİNÇEK'i idare etmeyi uygun görmüştür" yazdığı, Dokümanın (38) ile numaralandırılmış sayfasında, "Cumhuriyetin 32. günde Ç.A.'nın sorularıyla, Ç. 'nin babası Beşevler 'de Fen Fakültesinde asistandı ve Ç. - B. birkaç yıl sonra Fen Fakültesinin bulunduğu Beşeevler 'i faşizm adına zapt ettiler. Ç. 'nin bunları babasından dinlemesi mümkündür. B.- Ç. ve K ilişkilerini kabul ediyor ve savunuyordu. Cumhuriyet bunu haber yapmadı ancak Kemal YAVUZ'un MHP yanlısı konuşmalarını haber yapıyordu. Bunu da aynı merkeze mi bağlayacağız? Kabul etmek gerek ki SELÇUK hem Ç. ve hem de YAVUZ'a göre daha militan- MHP çizgisindedir... SELÇUK'un kişiliği hep iki tarafı idare etmektir. Aynı mezarı paylaştığımızda bunu sana ima ettim" yazdığı,
Dokümanın (48) ile numaralandırılmış, "Sevgili Doğu Selamlar" hitabıyla başlayan sayfasında, "Ordu da iki eğilim var. Seni bağladığı bir eğilim var ancak bu eğilimlerin hala etkili olduğunu ileri sürüyor ve peki PERİNÇEK neden içerde sorusunu soruyor. Cumhuriyet A. D. 'yi lider kabul etmiştir. Bütün davranışı A. D tröstüne göre oluyor. Fakat SELÇUK bundan daha ileri gitmez ve yazdığın ilişkilere girmez. Dolayısıyla ÇAPAN çengeli kesindir. Fakat Ankara 'yi Fethullah 'a karşı görmesi mümkündür " yazdığı,
Dokümanın (56) ile numaralandırılmış, "Sevgili Temren" hitabıyla başlayan sayfasında, "Şu bizim Devrim ne kadar duygulu. Görür görmez anlıyorum, içinin üzüntüsünü hiç saklayamıyor. Salı günü de öyle oldu. İyiyim... yok dediyse de sonra söz arasında Yargıtay'ın yeni onamasını söyledi. Böyledir, hiç şaşmıyor. Her önemli değişiklikte bize bir mesaj gönderiyorlar. Erteleme yasası ve yeni Yargıtay başkanı seçtiklerinde kırk beş ay, şimdi de yeni Cumhurbaşkanı seçtiklerinde on sekiz ay kesinleştirdiler. Demek ki Yargıtay'da bana karşı husumet hiç eksilmeden devam ediyor. Ama çözeceğiz... " "Üzülmeyin ben kendi isteğim ile geldim. Şu anda eğer yönetimde değilsem hapiste olmam en doğrusudur.
Sezer'in konuşması altmışlı yılların başında bizim planlamada yazdıklarımızın solgun dosyalardan çıkarılmış bir kopyasıdır. Mücadele devam ediyor. Hapislik bizim yolumuzun içindedir ve ben kendim geldim. İki yıl ile on yıl, arasında beni hapiste tutacaklarını söyleyerek geldim. Biz de göreceğiz zalimlere de göstereceğiz" yazdığı,
Dokümanın (57) ile numaralandırılmış, "Sevgili Temren" hitabıyla başlayan sayfasında, "Bu ay sonu veya gelecek ay ceza evlerinde çok önemli gelişmeler bekleniyor. Yeni yapılan hüre tipi denilen yeni ceza evlerine nakil var. Ne olacağını bilmiyoruz. Çok kan dökülmesi mümkündür. Durum budur. "
"Ben burada PKK koğuşu denilen yerlerin birisinde, ayrı şebeke tabir edilen yerde özel olarak yaptırdığımız bir bölmedeyim. Bize ne olur tabii ki bütün gazeteleri izlemiyorsunuz ancak Şenkal ATASAGUN, Mesut YILMAZ, Yalçın KÜÇÜK adının geçtiği haberler eksik olmuyor. Karanlık güçler isterlerse böyle bir karışıklıktan istifade edebilirler" yazdığı,
Dokümanın (84) ile numaralandırılmış, "Sevgili Ömer'cim, Temren ve İpek" hitabıyla başlayan sayfasında, "Yirminci yüzyılın ilk on yılının ortasında bazı aydınlar sivil-asker ülkenin batmakta olduğunu gördüler. Şimdi de yirminci yüzyılın son on yılının ortalarında sivil- asker, aydınlardan bir bölüm bitmekte olduğumuzu görebildi. Biz gösterdik. Şimdi daha zayıfız. Ancak artık uçurumun kenarından döndük. Bunda emeğimiz var. " "Açıklamalarımızın sonuçları iyi görünüyor. YILMAZ inişte korkusundan DYP'ye yalvarıyor ve Genelkurmay 'a bağlanıyor, iyidir. Devam edecek. Bunlar bütün pislikler için ÖCALAN şalına muhtaç hale geldiler. Bunu 1995 yılından beri saptıyorum, işaret ediyorum. Öcalan da buna katkıda bulunduğunu görmek durumundadır, görmezse gösteririz. " yazdığı,
Dokümanın (93) ile numaralandırılmış, üzerinde "Yalçın KÜÇÜK'le ilgilidir" ibaresi bulunan üç sayfalık faks çıktısı sayfasında, "Yalçın Hoca geçen yaz bir basın açıklamasıyla Refah Partisinin kapatılmasını istemiş ve Avukatı Dursun ERMİŞ aracılığıyla yargıya başvurmuştur. Yalçın Hoca Milli Güvenlik Kurulunun 28 Şubat toplantısından önce İmam Hatip okullarının kapatılmasını önermiş ve yargı, savcılık, Yargıçlık, Emniyet, Kaymakamlık, Valilik ve Öğretim Üyeliği görevindeki İmam Hatip çıkışlıların mutlaka tasviye edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Yalçın Hoca, ... Eylül 1980 tarihinde, darbeden bir hafta önce çıkan "Bir Yeni Cumhuriyet İçin" adlı kitabında Generaller iş başına gelecek ERBAKAN'ı hapse atacak, ve ERBAKAN'dan daha çok Erbakancılıkyapacak haberini bu sözlerle vermiştir. ... Ancak şimdi Türk Ordusunun bir doktrin değişikliğiyle bu politikasından vazgeçmesini ve yobazlığa karşı savaş açmasını memnuniyetle karşılamaktadır. Yalnız Orduyu şuanda güçsüz bulmaktadır. Son brifinglerle ordu, Yalçın hocanın daha önce işaret ettiği gibi adalet ve Emniyet idare mekanizmalarına söz geçiremediğini kabul etmiştir.
Dokümanın (95) ile numaralandırılmış, üzerinde "Yalçın KÜÇÜK, Paris, 11 Haziran" hitabıyla başlayan faks çıktısı sayfasında, "Ne oluyor? Refah Partisi kapatılsın dedim, kapatıyorlar. İmam Hatipler dedim, Hedef alındı. Hakim ve savcılardan İmam Hatipliler atılsın dedim, ordu kabul etti. TGRT, İhlas dedim, sistem hücuma geçti. " "Ne oluyor? Ordu beni demek ki iyi izliyor. " "Şimdi yeni bir yazı gönderiyorum sicil çıktı... Genelkurmay hepimizi nöbete çağırıyor. Ben ise Genelkurmay 'in benim işaret ettiğim çizgiye gelmesinden memnunum " yazdığı, -(10) sayfa "Yalçın KÜÇÜK" ibaresi elyazması ile başlayıp "istanbul 1998" ibaresi ile biten bilgisayar çıktısı ve el yazması 10 sayfalık doküman içeriğinde, Çeşitli tarihlerde tutulmuş olan notların bilgisayar çıktılarının olduğu, -(56) sayfa (l)'den (56)'ya kadar numaralandırılmış üzerinde "TBMM Tutanak Müdürlüğü " ibaresi bulunan dokümanın içeriğinde; Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından "Türkbank" ihale sürecinin araştırılması için kurulan komisyonun yaptığı çalışmalarına ait (56) sayfa tutanakların olduğu, -(1) adet Andıç ibaresi ile başlayan, İKK GÜV.D. :3590 Nisan 1998 ibaresi ile devam eden, "bilahare tespit edilecek" ibaresi ile biten (16) sayfadan oluşan dokümanın içeriğinde;
Genelkurmay Başkanlığı İstihbarat Başkanlığının Nisan 1998 tarihinde komuta kademesine hitaben yazdığı, Bölücü Terör Örgütü PKK'nın üst düzey yöneticilerinden Semdin SAKIK'ın sorgulanması sonucu alınan ifadelerin psikolojik harekât ve basın çalışmaları açısından değerlendirilmesi maksadıyla hazırlanan eylem planının olduğu,
- (1) adet üzerinde "KURMANCİ Hejmer 16" ibaresi bulunan (4) sayfa gazete dergisinin içeriğinde; Üzerinde "Zivistan 1995" tarihinin olduğu, içeriğinde Kürtçe gramer çalışmalarının yer aldığı tabloların olduğu,
- (1) adet üzerinde "KURMANCİ Hejmer 14-15" ibaresi bulunan (4) sayfalık gazete dergisi içeriğinde; Üzerinde "Zivistan-Havin 1994" tarihinin olduğu, içeriğinde Kürtçe gramer çalışmalarının yer aldığı tabloların olduğu,
- (58) sayfa (l)'den (58)'e kadar numaralandırılmış, "Yalçın KÜÇÜK" ibaresi ile başlayıp, "ortaya çıkmaktadır " ibaresi ile biten bilgisayar çıktısı dokümanın içeriğinde; Dokümanın (l)'den (8)'e kadar numaralandırılmış sayfalarında, Yalçın KÜÇÜK'ün adli mercilere yapacağı bir suç duyurusu ile ilgili olarak; 12 Haziran 2005 tarihinde zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'e bilgi vermek amacıyla yazdığı mektubun olduğu,
Dokümanın (28)'den (30)'a kadar numaralandırılmış sayfalarında, "Çözüm Grubu" isimli bir çalışma grubuyla ilgili (3) sayfalık bilgisayar çıktısı olduğu,
Dokümanın (31) ve (32) ile numaralandırılan sayfaların önyüzünde; şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Gazi Üniversitesine tekrar dönmesiyle ilgili, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER'e hitaben bilgi vermek amacıyla yazdığı mektubun olduğu, sayfaların arka yüzünde ise röportaj yapmak isteyen bir gazetecinin sorularının olduğu,
Dokümanın (33)'den (36)'ya kadar numaralandırılmış sayfalarında, şüpheli Yalçın KÜÇÜK'e çeşitli tarihlerde gönderilmiş maillerin bilgisayar çıktılarının olduğu,
Dokümanın (37) ile numaralandırılan sayfasında "Jandarma biz sosyalistiz" başlıklı şiirin olduğu, Dokümanın (38)'den (43)'e kadar numaralandırılmış sayfalarında, "BüyükanıtPaşa'nın Yahudi Dönmesi (Sabetay) olduğu belgelendi!" başlıklı, "ulusalihanet.com" isimli internet sitesinden alındığı değerlendirilen, internet haberinin bilgisayar çıktısının olduğu,
- (1) adet "T.C Sebetay Hamambaşlığının" ibaresi ile başlayıp "budur" ifadesi ile biten 29 sayfalık bilgisayar çıktısının bulunduğu kırmızı renkli dosya içerisinde, www.31.bringster.com isimli internet sitesinden alınmış, 06.08.2003 tarihli, "Sabetayistlik" konularında hazırlanmış, bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
- (1) adet "2008 yılında Türkiye Cumhuriyeti FELAKETİN EŞİĞİNDE" isimli 20 Temmuz 2008 tarihinde basılmış üzerinde Türkiye Komünist Partisi (TKP) amblemi bulunan kitapçık,
- (1) adet "TKP'de Tartışmalar 1981-1982 Belgeler" isimli H. Erdal tarafından yazılmış, İşçinin Sesi Yayınlarına ait kitapçık,
- (1) adet "TKP'mizi Yükseltelim" isimli H. Erdal tarafından yazılmış, İşçinin Sesi Yayınlarına ait kitapçık,
- (1) adet "Sosyal Tarih" isimli üzerinde "Uluslar arası Sosyal Tarih Enstitüsü Türkiye bölümü 2006" yazılı dergi,
Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün İlimiz Fatih ilçesi Tevkii Cafer Mahallesi Fenerkireçhanesi Sokak No:20 sayılı ikametinde yapılan aramada el konulan dokümanların yapılan incelemesinde;
-(4) numarası ile numaralandırılmış dokümanın içeriğinde, Dokümanın üzerinde "ANF FIRAT NEWS AGENCY www.firatnews.com ANF FIRAT HABER AJANSI" başlığının bulunduğu, bu başlığın altında, "Öcalan.PKK'yi sınır dışına çıkarabilirim" İstanbul(16.05.2008) ibaresi ile başlayan, Bölücü Terör Örgütü PKK'nm elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile avukatları arasında yapılan haftalık görüşmenin özetlenmiş şekilde haber olarak yayınlandığı www.fıratnews.com isimli internet sitesinden alınmış (4) sayfalık bilgisayar çıktısı, üzerinde bazı bölümleri kurşun kalemle çizilmiş doküman olduğu,
- (5) numarası ile numaralandırılmış doküman içeriğinde, Dokümanın üzerinde "FIRAT NEWS AGENCY" www.fıratnews. com ANF FIRAT HABER AJANSI" başlığının bulunduğu, bu
1.
başlığın altında, "Cemil Bayıktan 'Fethullahçıları etkisiz kılmalıyız' çağrısı, ZAGROS ibaresi ile başlayan, Bölücü Terör Örgütü PKK'nın yöneticisi Cemil BAYIK ile yapılan bir görüşmenin, görüşmenin özetlenmiş şekilde, haber olarak yayınlandığı www.firatnews.com isimli internet sitesinden alınmış (2) sayfalık bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
- (6) ile numaralandırılmış, "çok yanlış" ibaresi ile başlayıp, "Hadep ile başlayabilirdim " ibaresi ile biten (9) sayfadan oluşan, şüpheli Yalçın KÜÇÜK ile yapılan bir röportaj metni olduğu, metin içerisinde (5) ile numaralandırılmış sayfada "Bunlar ayrı, Başsavcı Kanadoğlu'nun açıklamalarında başka bir nokta var, bu arada not ediyorum, Kabataş Lisesinden sınıf arkadaşıyız, beyanatı üzerine, telefonla kutladım, Sabih Bey, bir de tarikatların Anayasa Mahkemesine girdiğinden söz ediyor ki, 12 Eylül den beri yargıya tarikatlar sızmış ve yer yer hakim olmuş haldedirler. " ibarelerinin yazılı olduğu ,
- (8) adet, (l)'den (8)'e kadar numaralandırılmış karton kağıtların yapılan incelemesinde;
(1) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMG- 0667.jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMO-0690.jpg" ibaresi ile biten, Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 20 adet fotoğraf olduğu,
(2) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMG- 00583.jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMG-0610.jpg" ibaresi ile biten, Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 20 adet fotoğraf olduğu,
(3) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMG- 0555.jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMG-0579.jpg" ibaresi ile biten Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 20 adet fotoğraf olduğu,
(4) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMG- 0643.jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMG-0666.jpg" ibaresi ile biten Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 20 adet fotoğraf olduğu,
(5) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMG- 0527.jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMG-0554.jpg" ibaresi ile biten Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 20 adet fotoğraf olduğu,
(6) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMO-061 l.jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMG-0642.jpg" ibaresi ile biten, Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 20 adet fotoğraf olduğu,
(7) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMG-069 1 Jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMG-0707.jpg" ibaresi ile biten Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 11 adet fotoğraf olduğu,
(8) numarası ile numaralandırılmış ve paraflanmış, karton kağıt üzerinde "IMG- 0496.jpg" ibaresi ile başlayan ve "IMG-0526.jpg" ibaresi ile biten, Yalçın KÜÇÜK'ün bazı şahıslarla çekilmiş, 20 adet fotoğraf olduğu görülmüş olup elkonulmuştur.
c-Telefon Görüşmeleri
[değiştir]Tape No: 10677, 02.06.2008 günü Erhan GÖKSEL ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; E. GÖKSEL'in "Ya dün geç saate kadar dün anormal reklam yayınladılar dün akşam saat dokuzdu ben hareket ettim dokuz buçukta buluşuyoruz biraz program öncesi konuşuyoruz tam ben yoldaydım Ömer bey dediki çok baskı altındayım durdurmak zorundayım ki pazar günü anormal reklam yaptılar sadece 6 kere tanıtım filmi girdi saat sekizden on a kadar hatta benlen konuştuktan sonra bile reklam devam etti sonra bir on beş dakka sonra bir şey oldu şey koydular rivayetlere göre Veysel hocanın şeyleri ona gelen şeyler birileri daha buluştı o yüzden işte kamuoyu yaratıp arkasında kamuoyu falan birşey bulursa direnmeye çalışıyor diye ama adamcağız çok yıprandı yani hiç kimse çünkü ben geçen cuma basın toplantısı yaptım Cumhuriyet bile gelmedi ya yazmadı geldi de yazmadı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yazmaz Cumhriyet bak güzel kardeşim bunu öğrenin Cumhuriyet hiç kendisinin dışında kendisine biat etmemiş hiç kimsenin parlamasını ön plana çıkmasını istemez" "İyi ettin şeyi de beğendim yani işte bu adamlar baskı altında yaptıklarına teşekkür ederiz falan falan" , "Bu
Tuncay kuruyormuş televizyonu" dediği , E. GÖKSEL'in "Yani ne bileyim emin değilim" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Televizyonu kuruyormuş birde digitürke giriyormuş onlan pazarlık halindeymiş" dediği, E. GÖKSEL'in "Digitürke girerse biraz yüksek kesime seyrettirir yani şey yapar" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi tabi demek ki bizim o seninde kulağına gelen o 15 milyon dolar bunda yani parası var görünüyor" dediği, E. GÖKSEL'in "15 milyon dolar aldığından hiç kuşkum yok ya" dediği, Y. KÜÇÜK'ÜN "Hayır sadece ..." dediği, E. GÖKSEL'in "Ahmette doğrular onu yani sorarsan" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır Yılmazlara gitmemiş o para anlaşılan kendisinde çünkü ekibini tutuyor Merdan gidiyor öbürleri gidiyor yani ... severdi Merdanı bu heyet tutardı bu İpekler çok zayıf şu anda ne yapacaklar o televizyon hiç bir şeye yaramaz, hiç bir şeye yaramaz, hiç bir şansları yok, eğer Tuncay bu prestij kaybını yükseltebilirse benim duyduğuma göre işte bana da böyle Yalçın Küçükle şunla bunla program yaparız o epey prestij kaybetmiş diyorlar ondan olabilir bence ama benim anladığım paraları var digitürkle de anlaşacaklarmış, digitürkle anlaşınca kablo yayına geçiyor sizin söylediğinize" dediği, E. GÖKSEL'in "Evet tabi tabi özellikle AB grubu için önemli" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Mehmet gelince görüşecez" dediği,
Tape No:9054, 05.06.2008 tarihinde Gürkan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Gürkan'ın "İptal etti Anayasa Mahkemesi başörtü düzenlemesini" "Acaip bütün kanallar özel yayına geçtiler şimdi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ben şuanda geldim Tayyip bey dava açmıştı demek bu mesele gitti yanı" dediği, Gürkan'ın "Bence gitti yani herkes diyor ki kapatma kesin diyorlar "dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet kapatmayı bana yurt dışından gelen bilgiler de öyle görünüyor onlarında değerlendirmesi bide hatta şu laflarda söyleniyor hem Amerika hem Kudüs bu adamın artık yapamıyacağına karar vermişler" dediği, Gürkan'ın "Gerekçede laiklik ilkesini devletin Anayasanın laiklik ilkesine karşı olduğundan dolayı diye " "Bu bile kapatma davasına gerekçe olur" "9' a 2, 9' a 2" " Sacit'le Haşim" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Güzel bizede dava açmış çok güzel buda iyi çok" "2 gün 3 gün dünde çok kötü bir yazı çok kötü değilde komik bir yazı yazmış" "Çok zor bir durumda anlaşılan" "Tuncay Özkan" "Nihat Genç ve Ergun ne Erhan KOKSAL bizim arkadaşımız oldu şimdi onlar tek başına muhalefet ettiler ve onları susturdular diye ..." "Sende okudun mu" "....Bu Tuncay kuruyormuş televizyonu" dediği, Gürkan'ın "Kurmuş hocam Biz TV" "partide kuruyor" "Size davet var m hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Var var" "Yani var varın ötesinde şöyle o bi Televizyonda söylemiş yani ben televizyon kuruyorum demiş kurarsam inşallah Yalçın KÜÇÜK' le ve Nihat'la beraber olucam demiş yani bunu duyanlar var" "Onun ötesinde kurduklarında bana bilgi olarak ilettiler " "Paraları var bana gelen bilgi işte bu anlaşmanın ötesinde aldığı önemli miktarda bi para aldı ona Turgut Y.nin el koyduğuna dair bi rivayet vardı" "Bu doğru çıkmadı çünkü parası var görünüyor" dediği, Gükan'm "5 milyon dolar almış o satıştan 5 milyon dolar kendi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi daha fazla parası var şeyi alacağı doğrumu Mümtaz'ın partisini" dediği, Gürkan'ın "diyor anlaştık hatta Sina Aksinle falanda görüşmüşler her halde " "Onu alıp bir kongreyle genel başkanlığa geçicekmiş yani" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "iyi öyle olursa televizyonla fazla ilgilenmez yani genel başkanı olarak hayır bana bilgi verdiler ben bana resmen alıyoruz giriyoruz niyetimiz şudur diye bilgi verdiler " "Bende şey yapmıyorum " "hayır demem ama benim şartım çünkü ben bunları bilmiyordum şimdi öğrendim bi gün Erhan Göksel Veysel hoca Digitürk kablo yayını geçiyormuş daha iyiymiş" dediği, Gürkan'ın "Aynen öyle aynen öyle çok kaliteli" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Öyleymiş yani Digitürk'le uydu olduğu zaman işte Sky gibi bir televizyon oluyormuş " "Ondan sonra dolayısıyla Karamehmet mutlaka sokar onları şey yapar yalnız Digitürk çok pahalı" "Yani ayda 50 bin dolar" dediği, Gürkan'ın "35 bin diye biliyorum ben ama" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Adamına göre değiştiriyormuş " "bende İstanbul 'a gelicem işte bu Erhan ne Gökhan 'la buluşacam " dediği, Gürkan'ın "sizin o kitabı şey bulduk Dalga Dalga" "içinde biraz sıkıntılı şeyler var ya onun" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "... kitabı olur mu tabi var ondan sonra ama hiç bir şey" "Bi tek şey hakkındadır dengeleri var onun peki ben sana son olarak o kızın adını vericektim " dediği, Gürkan'ın "kitap çevrilebilirde ama burda biraz sıkıntılı olabilir büyük bir ihtimalle " dediği, Y. KÜÇÜK'ün ": O çevirdiği olur biter bi tek Rauf'la ilgili kısımları sıkıntılıdır onun dışında çok da Türkiye 'yi çok övüyor " "Çok çok övüyor paşa Bedrettin paşa çok övülüyor " "Ama öbür tarafları... olağan üstü bir filmdir o kitap" "Benim 2 kitabım şimdi Gökhan'ın bir projesi var onlanda götürecem bir bu kitap bide Ermeni rahip ama Ermeni Rahip dediğim sadece Ermeni rahip değil o bir parçası oradan Ermeniler bugünkü patriğe giren çok hoş bir hikaye var" dediği,
Tape No:9055, 12.06.2008 günü İdris A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Şimdi bu Tuncay ÖZKAN televizyonunu kurdu" "Artık şu diyoruz Televizyon kurmayı Erhan Göksel'lede bağlantı halindeyim onlar biliyor Veysel B. hocayla ikisi aşağı yukarı bir uydu bide digitürke veya kabloya giriyorsan televizyon oluyorsun" dediği, İdris'in "Öyle tabi" "Birazda 5-10 milyon dolar paran varsa tamamdır bu iş" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet Tuncay kurdu" "Benimle konuşuyorlar bilgi veriyorlar ayrıcada gazete kuruyorlar" "Bunları ama benim gelmem gerekiyor bunları bi konuşalım" dediği, İdris'in "Tamam hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Benimle bağlantı kurdular daha sonra Merdan kurdu bağlantıyı Merdan ama benim 20 yıldır tanıdığım zaman zaman çok yakın olduğum birisi" dediği, İdris'in "Benimde arkadaşımdır ... Merdan" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonra da ondan sonra da son konuştuğumuzda da Digitürke girdik dedi zaten Tuncay ÖZKAN bi televizyonda açıkça kurarsam Yalçın Küçükle falan diye söylemiş" "Onların böyle bir isteği var ama bunu seninle de konuşmam lazım " "ben ilke olarak şey oldum bu aramızda kalsın" dediği, İdris'in "Tamam hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama Merdan'la bi dostluğun varsa" "Bi konuş bende gelirim benimle bir müddet sonra çünkü" dediği, İdris'in "Merdan'la da dostluğum var Tuncay'la da yani böyle bir şeyim yok ki seni ararım " "Ararım Tuncay 'ı ne oluyo oğlum derim sorarım ben ona" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam benim deki onlara hocamın da sizinle Merdan sizinle teması bana söyledi çünkü hocamın garip bir hali vardı çoğu aşamada adımını atmadan benimle konuşur de onun için bana bilgisi var de " "Ama benden başka bir yere çıkmaz de " "Gaztede çıkartıyorlar" "önümüzde şöyle bir tarafta var şimdi Tuncay'a çok kızanlar var" "Tuncay bizimle iş birliği yaparsa bu kızgınlıkların bir kısmı ortadan kalkar sempatiyede dönüşe bilir " "Bir Merdanla bir buluş deki hocamın böyle şeyleri var sen artık" dediği, İdris'in "Ben anlatırım hocam sen merak etme" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bunlar ayrı ayrı Serdar Akinan da onla program istedi bana sordu dersin" "Ondan sonra böyle bir iyi karşılıklı güvene dayalı" dediği, İdris'in "Tabi tabi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bir şeyimiz var gazetede çıkartıyorlar" "Onları bir konuş sen Merdan'la evvela Merdan'la" dediği, İdris'in "Tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Çünkü Merdan bizimle konuşmaları Tuncay'a bildiriyor bana söyledi" "Yani onlar rahatladılar ben ilke olarak olur dedim yani olmaz demedim eğer " "Kablo veya Digtürk'e giriyorsanız ki giriyoruz dediler görüşürüz dedim oldu mu güzelim" dediği, İdris'in "Tamam hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bi çok yerlerde kapımız açılacak" "Erhanla da görüşüyorum sen Erhan'la tanışıyor musun Göksel'le" dediği, idris'in "Valla çok iyi arkadaşımdır ya olur mu hocam ne demek" dediği,
Tape No:9057, 13.06.2008 tarihinde Levent ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Levent'in "Zeyno Baran'ı duydunuz mu" "Zeyno Baranın yazdıklarını duydunuz mu" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Kısmen duydum" dediği, Levent'in "Enteresan şeyler söylüyor hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "evet Amerika'da ki Washington da ki hava bu ama" "Bana başka kaynak sana söyledim herhalde yahutta söylemedim başka kaynaklardan ve o Fetullah 'a da çok bi hücumlar varmış o da onun üzerine türban bi teferruattır demiş" dediği, levent'in "Demiş mi bekliyordum ben onu arkadaşlara diyordum" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet dedi" dediği, Levent'in "akşam Tuncay ÖZKAN ı izlediniz mi hocam" "Hocam KÜRT MESELESİ konusunda çok enteresan şeyler söyledi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Öyleymiş öyle" dediği, Levent'in "YANİ SİZE ÇOK YAKIN ŞEYLER SÖYLEDİ" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "EVET EVET EVET" "Evet MİT' in bir kısmının da görüşü bu" dediği, Levent'in "Ben dedim bu devletten bir şey var yani" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "MİT federedir federasyon halindedir Mehmet AĞAR ekibide bunları söylüyordu ondan sonra onları söylüyordu o daha açık söylüyorsa şuanda konuşuruz şuanda ne olduğu anlaşılmaz bu ikinci başkanda akademide şeyde tutum değiştirdi eskiden Konderiza Rayzı destekliyordu büyuk ortadoğu projesini destekliyorsu ne olucak orası demeye başladı" "Bak şimdi 2. kitapta yani çöküşte bunları alıcam şimdi çok hoş oldu gidiyor biraz vakitte ayırıyorum Cumhuriyet bir yeni Cumhuriyet'i hazırlıyorum ama inanılmaz şeyler söylemişim 99' da artık Kemalistler artık iktidar değildi bitmiştir bu açıklıkta bundan sonra hiç bir yerde güçleri yok 99' da bundan sonra hükümete gelmelerinin bir tek yolu vardır o da aynen böyle ihtilal" "Ancak bu tarihten sonra Türkiye de hiç bir ihtilal Kemalist bayraklarla olmaz demişim ben çok iyi yazılar hazırlıyorum " "Şeyde de var şeyde de var Aforizmalarda şimdi ki kitaplarımda 99 da açıkta artık ordunun büyük bir kısmı kurt meselesini çözmek istemiyor o zamanda söyledim 99 da " "Ama bunu büyütücez artık bunların yaptığı şey falan değil madem ki türbanda artık güçsüz olduklarını ispat ettiler bizde onlara yanlışlarını yüzlerine vuracaz" "Siz bu ülkeyi işte benim söylediğim bi ara benden neşet eden Mehmet Ağar söyledi şimdi öbürü söyledi adamın bugün ki avukat görüşmelerini de arkadaşlarım özetledi tamamen gizli tarihi her yerde yahudi var diyor şimdi bambaşka bir noktaya geldi bu alçak parti neyse onlar çok etkilenmez ama bir etkilidiği grup var yani Kürtler içinde" "Abdullah ÖCALAN' in çok açık" dediği, Levent'in "Evet şey sahip çıktı Tuncay ÖZKAN dedi Abdullah ÖCALAN şuanda doğru söylüyor dedi" "Aleni söyledi hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "evet şimdi banada televizyonda öneri yaptılar" "Televizyonu da kurmuşlar biliyorsun" dediği, Levent'in "Hem bi sizinle şey yaparız konuşuruz o bazı konuları bilgisayarla" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet" dediği,
Tape No:9058, 17.06.2008 tarihinde Ömer Ü. İle yaptığı görüşmede özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Ne güzel peki ha ben sana bi şey sorayım istedim de sen bana onu söylemiştin ne zaman söylemiştin büyük klüpte iki eğilim çıktı demiştin" "Eğilim ikiye ayrıldılar demiştin" "Bi politik değerlendirme yapıyorlar diye " dediği, Ömer'in "Şeyde bu seçimin başında" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ha nasılsı değerlendirme" dediği, Ömer'in "Ben tanımıyorum ki konuşmanın arasında öyle bir şey vardı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ne demişlerdi de ben onu unuttum dediler" dediği, Ömer'in "Ama şey vardı bizim rektör oranın şeyiydi" "Onlar konuşuyorlardı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "yani AKP ye karşıydılar dimi" "bende yarın akşam televizyonda olucamda ART de " "He orda bunlardan bahsetmek istiyorum da ondan sonra onun için aradım ben öyle bir şey söylemiştin şuna şuna diye benimde tahminim öyle bu biliyorsun İ.B. şey yapmıştı ondan sonra onu birazcık tatlı tatlı edebiyat yapıcam yarın akşam benim muhtemelen da hafta sonu bi İstanbul 'da olmam olucam bu yargıçlarla beraber o sırada ararım bir kesinleşirse" dediği, Ömer'in "perşembe akşamı Merdan'la buluşuyoruz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "tamam tamam ondan sonra" "Bahsedersiniz" "muhtemelen konuşuruz cumartesi günü Galatasaray 'da olucam oda gelir oraya bi bi yarım saat ayaküstü konuşuruz veya başka olursa çünkü pazar günü biz dönücez uçakla geliyoruz" "Muhtemelen hep beraber dönücez Sabih bey ve diğerleri ondan sonra iyice konuşun yani bi şey yapın ben ilke olarak demiyorum para meselesini hiç konuşmayım nasıl olsa verirler orda bir sorunumuz yok benim ... itibariyle işte bi anayasa dememiz sistemi bilmem neyi onlarla konuşmam lazım bide gazte çıkartıyorlarsa İdris bulunmaz bi adam onlar söylerim sizlen onlar konuşursunuz yani bi değerlendirme yaparsınız benim için digitürke girmeleri yeter işte herkes izliyor sadece evinde digi türk olmayanlar izleyemiyor ama anladığım kadarıyla bir müddet sonra kabloyada girecekler öyle görünüyor bende üyelerinin listesi var da biraz eski demekki Ahmet bey yeni üye oldu" "Bedrettin'de üye Bedrettin istemiştir Bedrettin" dediği, Ömer'in "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ben enteresan şeyler yapıcam onu hazırlıyorum iyidir sizde başka bir haber var mı akşam yemekte mi buluşacaksınız" "Tuncay'la da otururuz yani benim esas söylemek istediğim biz uygunuz yani çerçevesine bakmamız lazım uyar tabi de ama bilmelilerde onlarda genel olarak şey yapı... mesela ben şimdi bu ihaleleri çıkarttım bu programım olmadığı için Erhan 'a verdik Erhan pazar günü söylemiş onları yankı yapmış biz savaş ihaleleriyle üzerinde duruyoruz yeni bir yer açtık yani çokda sağlamım çokda dikkatli gidiyoruz iyi bilgiler alıyoruz onları konuşuruz ondan sonra çünkü her şeyin anladığım kadarıyla destekçileri var onları rahatsız etmek istemeyiz yani bizim için önemli değil peki bende onu ... benim senin söylediklerinden şöyle bir kısmı şu tarafa bi kısmı bu tarafa ama AKP yok orda onu hatırlamıştım" "Yani bu genel eğilimdi şuanda da anladığım kadarıyla AKP' den rahatsızdırlar onu söyliyecem ortalık biraz karışsın" "Bak görüyorsun ne kadar dikkatliyiz soruyoruz yani" dediği, Ömerin "Evet hocam ben bile unutmuştum valla" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Olur mu ya bizim ben hele bu rejim dolayısıyla şimdi senin gördüğünden 1 hafta 10 gün oldu ondan sonra daha da şey yaptım zayıfladım iyi güdüyor iyi gidiyor içki içmiyorum orda içtiğim kadar yani içki içmiyorum peki oldu görüşmek üzere " dediği,
Tape No:9059, 20.06.2008 tarihinde Kadir ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Bir iki temasım olucak bu Bizim Tv'yi işte beraber çalışma önerisi var" "Onlar Digitürk'e henüz başlamadılar ama herhalde orda çıkacaklar" "Ben olumsuz bakmadım yani benim için olabilir onların bana ihtiyacı olabilir Merdan 'la temasımız var ama zannediyorum Tuncay'ında haberi var iyidir şimdi şeyi hazırlıyorum sizlerede haber veriyorum bu yeni Cumhuriyet olmaktan çıkıyor artık şuna karar verdim bütün kitaplarında 60-70-80 yıllarının tarihini yazıyorum çok çok güzel bir kitap oluyor bu bi yeni Cumhuriyet için değil adı Cumhuriyet davası olacak galiba daha doğrusu haberci diye .... çok güzel şeyler söylemişiz bu" "Sende bu Toplumsal Kurtuluştan her gece .. alıyorum 99' da hepsilerinin son sayısında neler söylemişiz" dediği, Kadirin "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yani Kemalistler artık bi daha iktidar göremez" "Bir tek ihtilalle görürler oda artık hiç kimse Kemalist bayrakla ihtilal yapmaz bunları başa çıkarttım" "ben İskenderun 'da konferans verdim çok güzeldi bütün İskenderun ordaydı ailem iki tarafımda ordaydı dayım dayım İskenderun ilçe başkanı belediye başkanı o da ordaydı eskiden yani halayaşıyor en sonunda kızdı bir Süleymancı sen anam yahudi dedin bilmem ne yahudi dedin bilmem ne bağırdı ne benim ailemden tepki gösteren var ne bi şey var ya benim ben giderek anne tarafımın İbrani olduğuna inanıyorum yani ne var yani" "Dediki görüşürüz ondan sonra o gün birazdan alıcaklar uçakla götürecekler o kadar şeye alıyorlar ki otelde yatmamı istiyorlar yer ayırmışlar " "Evet bi bi şey işte Sabri beylerle beraber Sabih beylerle" "Kanatoğlu" dediği, Kadir'in "Büyük bir şans o adam gerçekten Türkiye için öyle adamların olması hakketten büyük şans" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ya olurmu ya sınıf arkadaşım bilmiyor musun Kabataş tan " "Ondan sonra bakma ona çok kızmışlar bizim Nuriye'de bi yemekten geldi biraz 1-2 bardakta şarap içmiş çok süslüydü süsünede kızmışlar ondan sonra öyle şeyde de var iyidir iyidir televizyonda olur ... biz öyle şey falan değiliz siz biz bilirsiniz biz büyük oynarız Aydın Doğan la böyle bilmem neyle biz onu gösteririz büyük klüp üyesidir dedim şimdi bu kitapta değiştirmiyorum siz hatırlarsınız Milliyet Koçun dedim sonra yanlış yapmışım dedim düşündüm kimdi şimdi şuanda bir nokta Vehbi Koçun Milliyeti 80 yazısı dipnot attım doğrusu Koç ailesinin demek çünkü İnan Kıraçtır" "Ondan sonra hepsinin şeyi elimizde inşallah bi de her halde çok kilo veriyorum çok rejim yapıyorum " dediği,
Tape No:9060, 21.06.2008 tarihinde Merdan YANARDAĞ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Merdan ben Yalçın nasılsın" dediği, M. YANARDAĞ'ın "teşekkür ederim hocam siz nasılsınız" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ben surdayım onu söyleyeyim burda çok güzel bir toplantı var Galatasaray Üniversitesi' nde Ceza Hukukuyla ilgili biz Sabih Bey H. Bey ile beraber geldik" "Eğer buralara bir uğraya bilirsen onlarlada bir konuşursun bir seninlede beş on dakika konuşuruz" "Evet evet ben bugün hurdayım ondan sonra oturumdayım burda ceza mahkemeleri oturumu var" "evet bi 5-10 dakika konuşuruz istersen Sabih Beyle H. Beyle" dediği, M. YANARDAĞ'ın "Olur olur tabi tabi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Sabih bey oturum başkanıydı bir saat sonra ..." dediği, M. YANARDAĞ'ın "tanıyorum zaten Sabih Bey 'i tanıyorum tanışıyoruz " dediği,
Tape No:9061, 21.06.2008 tarihinde Merdan YANARDAĞ ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; M. YANARDAĞ'IN "Siz akşam hurdasınız değil mi akşam ama Yargıçlarla burda bir güzel toplantı var onlarla şey yapacağız ben seni ararım ee sabahleyin kaçta gideceğiz bilmiyorum olmazsa başka bir zaman konuşuruz" "burda Sabih beyle işte burda bir hukuk toplantısı oldu" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yani bi konuşalım biraz .. yaparız" dediği, M. YANARDAĞ'ın "Ben evet ben mutlaka şey yapacağım sizi arayacam" "Tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Gerektiğinde işte bir son olar akta konuşuruz benim için ama olamazsa zor olmazda ilke olarak bunları düşünüyoruz ve üzerimde çok baskı var burda da var" dediği, M. YANARDAĞ'ın "Tahmin ediyorım’’ dediği. Y. KÜÇÜK'ün "Onu gördüysen çünkü üslûb değiştirdim ve bundan sonra" dediği, M. YANARDAĞ'ın "İyi olmuş hocam iyi olmuş" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Öyle bir üslûpla götürecem" "Biraz evvel Sabih beyle H. bey İlhan'ıda SELÇUK' u ziyarete gitmişlerdi dün İlhan çok övmüş programı " "Bir yerde yumuşak ama öbür taraftanda yine elimizi kolumuzu buluyoruz izaha ve bilgiye yönelik yapacam" "Bur dada öyle yapmak yani Skay formatında değil" dediği, Merdan'ın "Tamam hocam" dediği, Tape No:9081, 01.07.2008 tarihinde İdris A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İdris'in "sizi almadılar değil mi hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Beni niye alsınlar ya bu da bir de ben uslu bir çocuğum bir de biliyorsun yani henüz göz altından telefonla konuşulmuyor" dediği, İdris'in "iyiyim hocam iyiyim geldim şimdi yukardayım şey yapacağız durum değerlendirmesi yapacağız" "Serdarla" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "peki öbür tarafla konuşuyor musun" dediği, İdris'in "İşte konuştuk konuştuk değil pardon yarın yada öbür gün beraber olacağız" "Ben haberdar edeceğim " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bir defa o deklare etmiş Tuncay" "Deklare etmişler ben de Merdan la konuştum onlar memnunlar konuşacaklar ondan sonra benim temennim ora da beraber oluruz görünüyor o şekil de ben onlarla konuşurken yani ister şey yaparlar ben de Merdan a söyledim bizim o ayda bir programımız çok çok önemli bir program önerdiğimiz düşündüğümüz yani oda olabilir bu meseleler de nedir ne görünüyor" dediği, İdris'in "Hocam dur şimdi Hurşit TOLON la ERUYGUR un göz altına alınması Genelkurmayın bilgisi dışında olabilir mi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır ben bunu söyleyeceğim yani" "Bana geçen hafta başında sonunda birisiyle buluştum ben bana çok açık olarak şunu söyledi öbür işler başlarken Şener paşayla Hurşit paşa nın göz altına alınmasını yazı çıkartıldığını ve Genel yüksek komutanların bunu durdurdukları söylendi" "Ondan sonra söyleyebilirim mülakatta çünkü bu işler Genelkurmay Başkanlığına bilgi verilmeden yapılması usule uygun değildir" dediği, İdris'in "ama Genelkurmay buna hayır dedi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır hayır benim söylediğim hani bi top şeyler vardı ya Kemal ALEMDAROĞLU" "O sırada en azından o sırada eskiden bu yani eskiden" "Yüksek komutanlığın bunu durduğunu duydum ben bu bu mesele söylenmiştir bu ikisi birbirin den söylediklerim bir birinden ayrı" dediği, İdris'in "anladım hocam anladım" "Belki dur bakalım hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ben beraber olmayı temenni ediyorum işte programları yaparız ben rahatladım" "Tuncayın bu açıklamasından rahatladım çünkü bir yığın baskı vardı tamam efendim Tuncay açıkladı son baharda görüşürüz derim diyorum zaten o beni rahatlattı" dediği, İdris'in "Tamam tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Görüşürmüyüz görüşmezmiyiz onlar zamana bağlı güzel" dediği,
Tape No:9062, 11.07.2008 tarihinde Ömer Ü. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "SKY' in kapamış olması da telafi oldu yani bu çok iyi bir program şimdi burda öyle Ahu telefon etti başkaları telefon etti iyi oldu güzel bende gidiyorum tamam Doğan 'lada konuştum oda çok memnun şey Doğana sol dozajı nasıl dedim çok iyi dedi bana göre sol dozajı kız bana yardım etti yani sol darbe istiyor diye korksonlar biraz ondan sonra " dediği, Ömer'in "Fakat bunlar çok geriyor hocam ama ney a güveniyorlar sanki bir şeye güveniyorlar bir şey çıkcakmış havasındalar" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "O belli oldu çok zayıflar çok zayıflar oda ..." dediği, Ömer'in "Valla görecekmişsiniz gibi havalardalar bir şey bekledikleri birşeymi var" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır hayır hiç öyle bi çapları yok ama başka şeyleri yok artık hurdalar yani birazcık bizim Doğu PERİNÇEK in ... oda hep öyledir ... o ama biraz kırık olduğu için o başka zamanlarda öyle yapardı hiç bonboşlar bizde perişan ettik beni hava alanına getiren işte şirketin şoförü dünde almıştı o sözde onundu çok memnun olmuş ayilece seyrettik diyor oda siyaset meydanını görmüş ordada Ümit ZİLELİ kadını rezil etmiş" dediği, Ömer'in "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Devamlı reklam devamlı reklam iyidir bir dosluk oldu Mehmet Ali çok memnun tekrar istiyorlar sonbaharda öbür taraftada olur Merdan 'da da yaparız öyle görünüyor onlar içinde iyi oldu ben dikkat ettim bu büyük telefonların şey televizyonların sınırlarının dışlarına çıkmamaya çalıştım oda iyi oldu yani hiçbir şeyden şey olmadı memnunum yani Ercan 'ın da bu Genelkurmay meselesinde çok net bir destek vermesi çok hoşuma gitti doğrusu peki tamam " "Yani sen kapağı bu kitap çok iyi oluyor haberciyi büyük Cumhuriyet davası mümkün olduğu kadar burda oluduğu gibi Mediko Politik gibi görünmeyecek şekilde güzel birşey olabilir döner dönmez şey yapar çok iyi gidiyor kitap çok memnunum tam zamanlı tam zamanlı peki" dediği, Ömer'in "Tamam hocam" dediği,
Tape No:9063, 11.07.2008 tarihinde Fisun ile yaptığı görüşmede özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Özden Özden Paşa içinde çok az yaptım" dediği, Fisun'un "Evet biliyorum" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "O belge çok önemli ama yeteri kadar çıktı ortaya" dediği, Fisun'un "Evet zaten kendisi itiraflarını yavaş yavaş" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır ama bendeki belgede başka oğlu menenjit... hasta" "Ondan sonra C. Y.' in oğluyla arkadaş ..." "Ondan sonra bide gayet açık yani" "Ne yapılırsa Fethullah 'la ilgili dolayısıyla " "Bitek şunu söylemiş oldum ben o çok yani iki oğluda ... olduğu için o makina getirilir onda istediğiniz değişikliği yaparsınız" dediği, Fisun'un "Tabi ki tabi ki" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Paşada öyle söylüyor onlar çıktı ortaya çıktı ortaya" dediği, Fisun'un "Zaten hocam Tolga'nın yani büyük oğlunun tüm şey yaptıklarının baş kont... biriydi yıllarca yani her şey ortada" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama öbür oğlu da orda çalışıyor" "Onları çıkarttık iyi oldu iyi iyi herkes çok memnun" dediği, Fisun'un "Vallaha biz çok heyecanla izledik Can 'da bizdeydi böyle üçümüz oturduk ve şey yani Fransız devrimide bi devrimdi kim karşı çıkabilir ki ona yani" "Çok cahil insanlar var malesef " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet ama bütün internetler ben görmedim haber verdiler bunla Yalçın KÜÇÜK ezdi geçti Gülay ı çıldırttı diye başlıklarla iyi olmuş " "Bu Genelkurmay meselesi çok önemli" "Çok o davayı alması lazım Genelkurmayın bu iş biter" dediği, Fisun'un "Evet evet ama şey ÖZKÖK şimdi ortada dolanıyor" dediği, Y. KÜÇÜK'ün ": Dünkü programdan sonra hiç birşey yok ben en sevdiğim arkadaşın Fikret e de ne yapıyorsun sen dedim ya " "Bu adam bu adam bunun selefi bu adam mülteci diyor" "Bu adam ondan sonra bu adam Fethullah' çı nerden çıkartıyorsunuz " "Ben ben dikkat ettim yani Mehmet Ali BÎRAND olağanüstü memnun çalışanları memnun" "Onun için sınırlı başka programlarda tahmin ediyorum Tuncay ÖZKAN' ı Bizim TVde sonbaharda başlarız" dediği, Fisun'un "Hocam vallaha size ihtiyacımız var Allah başımızdan eksik etmesin " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bülent binbaşımla gittik oraya çok hoş orası" dediği, Fisun'un "Ferda çok özel bi çocuk evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır yeride güzel" dediği,
Tape No:9064, 11.07.2008 tarihinde Mustafa ile yaptığı görüşmede özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Sabih KANADOĞLU' da Askeri Mahkemeye gitmesi lazım demiş bugün gördün mü " dediği, Mustafa'nın "Şeyde hocam televizyonda CNN Türk'te neydi adı Fikret... ile Murat YETKİN' in programına sonunu yakaladım orda söylemiş" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Söylemiş kesin" "İşte bu işi kazandık o zaman" "İyi doğrudur o zaman Özgecan uyduracak değil ya ... söylemişler tamam güzel" dediği, Mustafa'nın "Tamam o zaman" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ben evdeyim eyvallah çok yaygınmış biraz evvel bir islamcı arkadaşım telefon etti" dediği, Mustafa'nın "Evet hocam bütün internetlerde yayıldı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bütün Türkiye bunu konuşuyor " dediği, Mustafa'nın "Bütün Türkiye bunu konuşuyor evet hocam " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Güzel güzel yani Askeri Mahkeme içinde iyidir" dediği, Mustafa'nın "Yüreğine sağlık hocam " dediği, Tape No:9065, 12.07.2008 tarihinde Kadir ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.KÜÇÜK'ün "Ama müthiş bir şey televizyondan aradılar o günün bütün televizyonlarda tam gün 24 saatteki en fazla izlenen 5 programından biri olmuş müthiş" dediği, Kadirin "İnternetlere de yazdılar evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "tabi tabi küfürler de alçaklarda sertleştirecem önemli olan Genelkurmay Mahkemesi vaka o çıktı Sabih Bey' de şey yaptı iç savaş çıktı ona devam edecem pazartesi günü ART bir program yapacakmış çok rica etti iyi bir kız Lale hocam sende bulun dedi" "Tamam herhalde çıkacam ve artık iç savaştır bu Fikret' le Murat' in yaptıklarını Zekeriya ÖZ ün değirmenine su taşıyorsunuz bu Hilmi ÖZKÖK le diye çok ağır yani iki yumuşakta arkadaşım oldukları için ağır sözler söyleyecem ayıp ediyorlar ondan sonra " "Çok zayıftılar çok zayıflar bizde çok zayıfız bir kaç kişiden başka bir şey yok Doğu PERİNÇEK haber göndermiş arada bir telefon, öpün Yalçın ı tek başına müthiş bir savaş verdi doğru değil tek başıma değilim ama bizden öbür tarafa çok alçak gitti onlarla mücadele edicez. Herkes memnun değil mi iyi oldu" "Solculuk dozuda iyiydi bir iki yerde eksik kaldı ama onuda Gülay şey yaptı bu soldan ne istiyor falan diye bizim şu anda bu heyetten hiç bir şey istemeyiz bunlar çok kötü bunları söyleyecem bu böyle paşa olmaz iyi oluyor çok etkili oluyor beni şoförler izliyor ona memnunum " "Burda da eve getiren şoför de izlemişti çok memnunlar peki bende gidiyim çalışmaya bu kitabımda çok iyi oluyor peki selam söyle herkese " dediği, Kadirin "Tama hocam baş üstüne " dediği,
Tape No:9067, 17.07.2008 tarihinde Ahmet A. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ahmet'in "bu ülke tv diye bir tv var biliyor musunuz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Gördüm yani ama izlemedim" dediği, Ahmet'in "Şimdi açın şey yapıyor sizden sizin hakkınızda ileri geri konuşuyorlar resimlerinizi falan veriyorlar" dediği, Y. KÜÇÜK'ün ".. hepsimi yapıyor Samanyolu'da yapmış" dediği, Ahmet'in "Hala veriyor bütün Apoyla olan resimleri veriyor" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ne yapalım canım biz Apoya gittiğimizi saklamıyoruzki" "Apoda ... yaptığımız biz doğru bir iş yaptık söylüyoruz" "demek bize çok kızıyorlar öylemi" dediği, Ahmet'in ".. bu Ergenekon adınada elçi olarak gittiğinizi falan söylüyorlar onlara" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "KDB ye" "Iı vah vah bu Ergenekon o zaman varmıymış" dediği, Ahmet'in "Ergenekon'a sizide karıştırıyorlar yani" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ne yapalım yani karıştırsınlar ne olmuşuz şimdi Ergenekondan Apoya gitmek suçsa herkes gitti" dediği,
Tape No:9069, 18.07.2008 tarihinde Barış Z. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Barış'ın "Kemalizm hakkındaki işte yazılarınızı almışlar bazı parçalar almışlar yine fazlasıyla tatmin olmuş görünüyorlardı yaptıklarından, ama hiç ben yani mühim bir şeyde görmedim sizin dün söz etmiştiniz vesveseli bir takım şey yani Mustafa Kemal in kişiliği üzerine bazı tahlillerinizi almışlar" "Bakın nasıl küfür ediyor diye, anlamsız yani gerçekten neyse, bide galiba Abdullah ÖCALAN' in bir kitabına da referans vermişsiniz oda burda böyle diyor tarzı onu epey yüklendiler yani yapıp yapabilecekleri bu en fazla bu" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yani bir tek vesveseli var demi" dediği, Barış'ın "Vesvese var kompleksli işte annesinin cenazesine gitmemiştir Emperyalist Türkiye kitabından işte bu alıntılar" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Güzel güzel onları söylüyoruz yani yani biz bunu gayet açık hiç bir şey değil yani bütünüyle bunları anlatıyoruz önemli değil çok yüklenmişler dün gecede telefon ettiler Ülke Televizyonunda ondan sonra tabi tabi Kanal 7' nin iyi devam edecek mi bu kadar mı keşke etse" dediği, Barış'ın "Yani insanlar çok bahsediyor ayrıca forumda da çok gördük yani birebir herkesin şeyini alamadım izlenimini yani evden çıkamadım çalışıyorum buralarda ama yani öyle çok okuldan arkadaşla konuştum işte herke gülüyor işte Samanyolu'nun söylediğine kim inanır yani" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ben gelecem çarşamba günü yani inşallah Fatih bu konulara girer çok ağır laflar edeceğim " "biz ne diyoruz biz onu çok açık olarak söyleyeceğiz biz ne diyoruz bu savaşta bir sonuç elde edemezsiniz havadanda bur dan da" "Örtülü savaş lazım Kürtler olmadan olmaz" "Ondan sonra şimdi Abdullah ÖCALAN la bilmem neymiş ben çok güzel konuşurum ben memnunum memnunum, yani birde bunlar şeyi de söyleyecem yani Samanyolu' na diğer televizyonlara teşekkür borcum var çünkü yeni kuşaklar benim ne yaptığımı bilmiyorlardı öğretiyorlar" dediği, Barış'ın "bu yayınlan ciddiye alarlarsa bu yayını ciddiye alan ancak sizi merak eder hocam okur yani sizi daha fazla okur" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi öbür taraftan da bir yığın genç kurt" "Öbür taraftan beni çok şu anda pasifis opertinis görürken ulan bu adam Devrimci diyecek" dediği, Barış'ın "şimdi ben 70' de Emek' teki yazıyı bitirdim hepsini düzeltiyorum hiç bir şey nasıl sınıf nasıl örgütlenme onları koyuyoruz yepyeni şeyler bunlar öyle şeyler olmaz tamam ben şimdi geliyorum pazartesi günü tahmin ediyorum öğleden sonra bir iki saat buluşabiliriz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "konuşuruz ben bunlardan şey değilim iyi bir program olabilir Akarta 'yi, Akarta 'yi buldum çok enteresan bir sözcükten buldum çok çok iyi" dediği, Barış'ın "Biraz böyle fantastik bir şey gibi biliyorum ben onu incelemedim" dediği, Y. KÜÇÜK'ün ""Garta" zaptetmek zaptedilemez mitolojik bir yer sadece bu Türklere Türklerde çok hoş getiriyorum onlarıda gayet şeyim iyide çalışıyoruz döksünler bunu ondan sonra bide öbür tarafı söyleyecez yani Veli KÜÇÜK bunu söylediyse doğru söylemiştir" "Yani onların internetlerinde güzel demek ki orduda şurada burada çok etkili oldu bu konuşmalarımız ona yöneliyor orduya yöneliyorlar Abdullah ÖCALAN'in kardeşi Kemalizmi eleştiriyor tabi eleştirdik biz"Keşke bizim gibi olsaydı herkes biz mesiyanik bir çerçece demiyoruz yalan mı söyleyelim Sivas Kongresi bütün belgelerde var manda şey yaptı ona ilave olarak da şunu söyledik buda çok önemli değil hiç kimse bilmiyordu ki mandacılığı" dediği, Barış'ın ": Evet kötü bir şey olarak da sunmadı sunmadınız yani o ..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Biz hepimiz mandacıyız diyoruz yani o zaman ne yapacaksın yenilmişiz ayrıca mandacılık yeni çıkmış bilmiyoruz ki" dediği, Barış'ın "evet hocam oda var şimdi evet doğru doğru " "Önada zaten yüklendiler işte İngiliz' in adamı diyor ... böyle bi manşetler attılar falan ama dediğiniz de çok doğru evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Olur mu ben yarın televizyonda onu söylüyorum biz bunları yaparken Ahmet TÜRK hala Türk' tü derim " "Hasip KAPLAN ne yaptınız siz" dediği, Barış'm "Bürosunda oturuyordu hocam o" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ne yaptınız siz" "Biz bunu söylüyoruz bu kurt meselesinde en önemli işleri Türk' ler yapmıştır biz yaptık o yüzden iyiyiz yani güzel bir program olur öbür tarafta da bir yığın televizyon istiyor şimdi beni böyle herkes istiyor, ama bütün arkadaşlarım Tuncay' la işbirliği yapılmama yönündeki telkinlerine rağmen benim kafam oraya yöneliyor " "Merdan' la çok iyi işbirliği yaparız birde bu sınırlar içinde engellenmeyiz "dediği, Barış'ın "herhalde Tuncay ÖZKAN'in itibarına binaen öyle söylüyor insanlar ama" dediği,
Tape No:9070, 18.07.2008 tarihinde Hülya ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Hülya'nın "Kitap tan çok şeyler kullanmış kardeşim arkadaşım ifadelerini kullanıyor" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ne güzel onları biz söylüyoruz her zaman söylüyoruz başka" dediği, Hülya'nın "Aponun sadık koruyucusu Kürtler üzerine ... kitabında, terörist başına suikastlar yapılabileceğine dair endişesini aktarıyor, ÖCALAN' in üzerine titriyor" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Neyse bunlar benim değil" "Güzel güzel hiç birşey yok yani gayet iyi şimdi bizim Barış neydi neydi Samanyolu" "İşte oda Kemalizmi sevmi.. hiç birşey yok yani bir tek yerde herhalde mesela Sivas Kongresi mandacıdır dedim mandacı mandacıdır her zaman söylüyoruz kitaplarımızda yapıyoruz ve üstelikte çok önemli değil biz hepimiz mandacıydık diyoruz bi bir tek söylenebilir vesveseli diyoruz oda doğru yani ama öyleydi yani İzmir suikasti bütünüyle budur yani özü şey değildir öbüründe de titriyor ediyor bilmem ne bırakın onları ben çok daha da açık biraz önce Barış la da konuştum ben çok memnunum yani bir defa benim bunları yaptığımı yeni kuşakların bilmesi iyidir ben öyle sırdan bir adam değilim Bekaya gittim o resmi gösterecem" "Eğer şey yaparsa ondan sonra benim söylediklerimle beraber ben bu Kürt gazetelerinde yazdım" "Ahmet ALT AN' in Murat BELGE' nin ver kurtul doğuyu verirseniz bunlar var ondan sonra ver kurtuluruz rahatlarız ben bunlara karşı çıktım demek ki bu bambaşka bir şey tek ben karşı çıktım hangi biriniz çıktınız onların çıkması beni böyle çok rahat olduğum bir tür kahramanca davrandığım bir tartışmanın içine çekmelerinden memnun olurum ondan sonra gayet açıktır" "bunların hepsi piyasalarda satılan kitaplardır ha abi yapacaksınız yapacaksınız üç tana iki tane paşayı hapise attıkları zaman biz o paşalara sahip çıktığımız zaman bunları çıkartacaksınız çok güzel konuşuruz şeyi de buldum Agartayıda buludum sözlükten" "Ondan sonra öbür şeyleride hazırlayacam gayet güzel birşey olur hiç bunlar bunların şeyi falan yok öteki dikine ... niye sordum Mustafa ÖZBEY' in, ÖZBEK miydi... adamlarında bir ara bulmamış okyacak var bende gelecek hafta bir tane gönderirim bende o vesileyle baktım hiç içinde bir şey yok" "Yani var tabi şeyler falan var ha beni en fazla" dediği, Hülya'nın "... ART' mi hocam ART' yi soruyorsunuz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet evet" "Ama hiç gayet rahatım yani ıı Hülya hanım bugün bi işte bi televizyon herkes Dijitürk giriyor herkes televizyona gidiyor şuanda bir yığın televizyondan bana teklif var" dediği, Hülyanın "Ne güzel hocam anlatmadınız hiç" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ediyorlar ondan sonra ben ama herkese biraz evel Barış' a söyledim ben kararımı vermedim ama benim kafam ve kalbim olabilirse ve söylediği gibi olursa televizyonla ilgilenmeyecekle Tuncay o televizyonda daha rahat ederim çünkü ben zaten dikkatli artık konuşuyorum ee o Merdan' da iyi İdris te iyi bir muhalefet ederiz Türkiye olarak öyle olabilir yani çünkü dün konuştum çok moralliler yani bir sordum kabloyada gireceğiz dediler kabloyada girdikleri zaman bu Haber Türk gibi Sky Türk gibi bir televizyon olacaklar ama benim öyle bir sorunum yokki hele bunlardan dolayı bir yığın adam ben söylerim yani bağlayın dedim şunları şunları söyleyecem Ahmet ALTAN a bağlayın çıksın ver kurtul de dimi Murat Belge ver kurtul dedimi ben sonra bunları o zaman çıkarttım sonradan CIA kitabında kaynağın olduğunu gösterdim siz şuna bakın yani ben Türkiye bölünsün dedim mi hayır ben tam tersine Musul' u almazsanız Diyarbakır gider diyorum ondan sonra ..." "A bunları döksünler bi de ben bunlar dolayısıyla bugünkü Kürtler fırça atayım bak Ahmet TÜRK e derimki bunlar olurken Ahmet TÜRK Türktü " "Hasip KAPLAN' a söyleyecem bak bütün bunlarda Hasip bey nerdeydiniz siz siz nerdeydiniz Sırrı ya söyleyecem öyle bak her gördüğün sakkallıyı baban zannetme bu Ergenekonla onun alakası yok alakası yok böyle Cumhuriyet düşmanlarıyla beraber olursanız burnunuz çıkmaz hiç bir yerden Yalçın KÜÇÜK ü de hiç bir zaman aynı cephede bulamazsınız onları söyleyim onları söyleyecem gayet güzel peki hadi bakalım hoşçakal selam söyle " dediği, Tape No:9071, 19.07.2008 tarihinde Sabih KANADOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.KÜÇÜK'ün "Ben Ankara'dayım çok çalışıyorum" "İstanbul'a gidecem bu teke teke çıkcam gelecem" "bu ara çok çağırıyorlar beni" dediği, S. KANADOĞLU'nun "Doğrudur doğrudur" dediği,
Tape No:9085, 22.07.2008 tarihinde İdris A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Ama Fatihten ben hiç bana bir başkası olacak demedi böyle bir Yalçın KÜÇÜK programı olacağını da söylemedi sonra toparladım iyi olmuş sen nasılsın" dediği, İdris'in "İyiyim hocam fena değil ya" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ne oldu konuştun mu Merdan'la Tuncay'la" dediği, İdris'in "Merdanla konuştum Merdan beni arayacak" "daha onlar yer meselesini halledemediler" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Halledeceklermiş iyi biraz geciksin yani biraz geciksin" dediği, İdris'in "Sorun değil canım sorun değil hocam ondan sonra şey edeceğiz konuşacağız" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "bu YOL TVyi tanıyor musun" dediği, İdris'in "YOL TV yi tanımıyorum hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Alevi" dediği, İdris'in "Şimdi Cem TV de giriyo Cem TV onların içerisinde en potansiyeli yüksek olan zaten" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "O zaman şu ortaya çıkıyor bu televizyon işi halloluyor herkes digitürke giriyor" t/ediği, İdris'in "tabi canım Digitürke Dsmarta giriyor aşağı yukarı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonra inşaallah iyi bir televizyon yaparlar" "Yani böyle ciddi öbürü gibi solcu televizyon solcu dediğim bu tür solcu televizyon ulusal kanal gibi olur" dediği, İdris'in "o biraz marjinalleşir marjinalleşmeden" "tabi ama asık suratlı değil güler yüzlü" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "evet nasıl Merdan yönetici görünüyor değil mi" dediği, İdris'in "Evet evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Kerimcan la onlar yapacaklar" "Olur olur gayet iyi bu arada da işte bizim SKY dan...sonra birkaç program telafi etti büyük bir sevgi doğdu tekrar" "İyi oldu Sonbaharı bekleriz dedi yani yaparız benim söylediğim bi de Merdana ben şunu söyledim seninle geliştirdiğimiz bu ayda bir programı da " "İhmal etmemek lazım o çok iyi bir program " "Çok iyi evet iki defa D. A. geldi yanıma" "Büyük Kulüp Başkanı" "Ondan sonra iyi iyidir inşaallah " "Tamam sen bunları şeyini şey yapı Kotar ondan sonra orada yani kesin kararımız yok ama orda rahat edebiliriz seninde söylediğin gibi Tuncay herhalde parti lideri olacak ..." dediği, İdris'in "Öyle öyle öyle yav 42 ilde örgütlendik diyo falan bilmem ne partisi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Şimdi senin aldığın izlenimde para sıkıntıları yok demi" dediği, İdris'in "Yani öyle gözüküyor " dediği,
Tape No:9086, 23.07.2008 tarihinde Selda Ö. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Seldamn "İzliyoruz biz sizi aynı amaç hemen hemen hizmet ettiğimiz amaç sizden bir mesaj alabirmiyim okurlarımıza Yeniçağ ile ilgili eğer olumlu düşünceniz varsa ve anlatmak isterseniz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonra nasıl gözaltılar devam ediyor mu" dediği, Seldamn "Ediyor yeni bir dalga yok ama bekleniyor biliyorsunuz" "Size yönelik her hangi bir şey alıyormusunuz duyum" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır efendim bana yönelik" dediği, Sedanın "Biz sizden endişileniyoruz ama" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "O kampanya zannediyorum şimdi tersine püskürttük ama benim çok zor ama olabilir tabi biz çok büyük bir ön planda görünüyoruz" "Yapmak istemem ama eğer sorulursa birazdan bu Milli Çözüm dergisi hakkında bir şey söyleyebilirim " dediği,
Tape No:9073, 22.08.2008 tarihinde Barış Z. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Seni aradım depo izlemesi şey olmuş, diyo bilmem ne yapıyor diyo ondan sonra demek ki başka bir telefon geldi ... ne var ne yok aldın mı kitabı" "Oldu o da tv izlediniz birazdan yenisi gelicek" dediği, Barış’ın “Öylemi bir röportaj daha mı var" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet çok çok iyi şimdi bur da Aydın diye bir arkadaşım var" "Ondan sonra bu Moskovada çalışıyor Mehmet Perinçekle aynı evde buluşuyor şimdi İstanbula gelicek vizesinin Rusyaya tekrar dönmek için " "Bir fırsat bulursa seni arıyabilir telefonunu veriyorum " dediği, Tape No:9074, 22.08.2008 tarihinde Barış Z. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Tamam Aydın la konuşursunuz vakti olursa" dediği, Barış'in "Sevinirim çok iyi olur" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bi tek size şimdiden söliyim o tarafından vazgeçin Alatlı hayranlarından şaka yapıyorum şaka şaka" dediği, Barış'ın "Öylemi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Burda bayılıyor şimdi ölücek" "Orda çalışıyor Mehmet Perinçekle bağlıntısıda var aynı evde kalıyorlar yani arkadaşlar beraberler" "Ne yapıyor Deniz hanım" dediği, Barış'ın "Denizde buralarda hocam işte çalışıyordu o da " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Aman ben size not göndericem ama acele etmiyorum müthiş hast şey olmuşum sürmenenj olmuşum " "Bu kitabı bitirmek için o her türlü hataları yapıyordum aman Allahım tam bir A. K. oldum" "... geçiyor geçiyor 2 gündür uyuyorum şimdi bi özsöz kaldı bide şimdi kütüpaneye gidicem Aydın geldiği için biraz sohbet ediyoruz" dediği, Barış'ın "Sen ne diyorsun bunlar bu haftada gidecekler değil mi yani bu yolda ısrarlılar çünkü birde onu takip edermisin bu Suriye ile bi üs antlaşması söz konusu " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yani ben temkinli gidiyorum ama bu olursa 12 Eylül biter yani bu İsrail meselesini çok sarsar" dediği, Barış'ın "Öyle değil mi hocam ben evet çok doğru" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama henüz kimseyi böyle heyecenlandırmamak lazım bi de bana şu sırada benimde takip edebileceğim iyi bir Rus dergisi dış politika bunları hala ne olabilir onu bir tespit edelim" "Eskiden vardı ... bilmem ne falan gibi şeyler" dediği, Barış'ın "Ha bakarım hocam var bi kaç tane site var ama" "Bir iki site var işte Stranuda çok değerlendirme çıkıyor ama pek şey yapmıyorum açıkçası fazla ..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yani daha ciddi" "Yönetimi yansıtmalı" "Ciddi olmalı alalım onlar çünkü pahalı değildir bi tanesini alırız yani aylık bir dergiyi" "Artık almamız lazım" "Kendimizi izlememiz lazım" dediği, Barış'ın "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ben bir iki tane vardı ben onları izlerdim Koministi izlerdim iki tane daha uluslararası dergi vardı çok yararlı olurdu peki Aydınada sorarız oldu eyvallah " dediği,
Tape No:9075, 30.08.2008 tarihinde Ahmet A. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Ahmet'in "Biliyorum ben sizin aradığınızı gördüm ama" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam" dediği, Ahmetin "Sizin uğraştığınız endüstri ile ilgili bi takım belgeler getirdiler sizinle konuşmam doğru olmaz diye" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "İyi ettin" dediği, Ahmet'in "Ben o sırada açmadım sizinlepaylaşıcam haftaya getirecem onları" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam getir çok gecikme çünkü yazıyorum bu Çarşamba ki programı yarın saat 11 de tekrarlıyorlar" dediği, Ahmet'in "Süper çok güzel" "Hocam çok iyiydi program tepkiler muazzam geliyor dimi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Neyse çok çok bu televizyoncularda övdü bu S. K, B. A. ayrı ayrı övdüler ama bu şeyleri çok iyi kullan malum konuyu çok iyi kullnandım politize ettim onu haber vermek istedim eğer kaçrıdıysan" dediği, Ahmet'in "Saol hocam ben bende tam o sırada bu adamlar bana bunları getirdiler tartışıyorduk aramızda " "Sizinle görüştüğümü ben kimseye söylemiyorum" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi tabi bende ona çok dikkat ediyorum onun için çldırıp kapatıyorum ondan sonra" dediği, Ahmet'in "Çünkü çünkü BANA SÜREKLİ İÇERDEN ORDA ÇALIŞAN ÇOK DÜRÜST İYİ VATAN EVLADI ÇOCUKLAR VAR" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam tamam hiç konuşmayalım" dediği, Ahmet'in "ONLAR HAFTA SONLARI GELİYORLAR" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Zekariya Öz e ben bunları özel olarak söylerim ondan sonra tamam tamam bugün Eşeli dostumuz şey yaptı konuştuk başka bir şeyden" dediği, Ahmet'in ".. çok meraklanıyordu Sabriyle o akşam beraberdik kaçırdık diye çok üzülüyordu ben yarın şimdi Sabriyide arıyıp söliycem " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Çok çok çok hoş bir yere doğru gidiyor çok üstten yazıcaz bunu hiç kişilere tabi artık mübariz çok önemli oldu onu ayrıcayazıcam" dediği, Ahmet'in "Oldu" dediği,
Tape No:9076, 19.09.2008 tarihinde Varol ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Varol'un "Bi de yani ben bi de çok canımı sıkan bi şey söyleyim bizim Doğu nun hala durumu ben Doğu yu çok severim yani" dediği. Y. KÜÇÜK'ün "Doğu iyi bak güzel kardeşim bizim ailede çok sevgili oğlumuz Ten den" "Ve ben de biz de onu insan olarak severiz Doğu kibardır" "AMA POLİTİK OLARAK ÇOK HATALARI VAR HADİ ŞİMDİ Veli paşa ve arkadaşlarını tutuklamışlar ADAM MAKİNASINI TEMİZLEMEMİŞ OLMAZ bunlar hadi hoşçakalın " dediği,
Tape No:8226, 03.10.2008 günü Merdan YANARDAĞ ile yaptığı teleforn görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Nasıl Tuncay'ın hiç haber alıyor musunuz" dediği, M. YANARDAG'ın "İyi hocam işte bekleniyor yani avukatlar itiraz edecekler" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ederler o 7 günde" dediği, M. YANARDAG'ın "He 7 günde edecekler işte bugün mesai günüymüş herhalde zannediyorum bugün edecekler" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Güzel ÇÖRTOĞLU' lu avukatı" dediği, M. YANARDAG'ın "Evet evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bu Suna hanımın oğlu mu" dediği, M. YANARDAG'ın "Zannediyorum hocam çok emin değilim" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet benziyor babası da biz beraber hocaydık iyi hukukçudur" , "İyi güzel peki moraliniz nasıl ne yapıyorsunuz" dediği, M. YANARDAG'ın "İyi hocam iyi yayınımızı sürdürüyoruz işte ..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama yalnız bakıyoruz haberler yok şu yok" dediği, M. YANARDAG'ın "Haberler var hocam" , "Tabi saat 8'de haberler var öğlen 1'de var" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "He sekizde ben daha farklı saatte bakıyorum he ondan sonra iyi güzel ne yaptınız Nihat la bir anlaşma yapabiliyor musunuz" dediği, M. YANARDAG'ın "Konuştuk hocam Nihat olur dedi prensip olarak" , "Konuşacaz daha" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Konuşacaksınız onlar SKY' da olmamış onun işi" dediği, M. YANARDAG'ın "Yok olmamış hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "He onu şey yapmış orda bizim Idris önemli işlerin başına gelmiş yani o da şey değil de öyle iyi güzel yani devam ediyorsunuz" dediği, M. YANARDAG'ın "Devam ediyoruz hocam devam ediyoruz" dediği,
Tape No:9107, 01.11.2008 günü B. Z. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Balat'a uğrayacam sonra televizyona programa gidicem o kitapları vermek istiyorum çünkü yarın da biliyorsun panele katılacam" dediği, B. Z.'nin "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yoldaş gelecek bana Balat a" , "Sende gelirsin" , "Nedir yarınki panelle ilgili herhangi bir beklenti var mı" dediği, B. Z.'nin "Yani epey duyurusu yapmışlar" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yapmışlar yapmışlar" dediği, B. Z.'nin "Evet evet olacak herhalde" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Daha sonra İstanbul Üniversitesinden hocalar bana ALEMDAROGLUyla nasıl yan yana gelirsin diye sitem ettiler" dediği, B. Z.'nin "...yani" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır efendim benim bilgim yoktu bende ayrıca Kemal bey benim yanıma geliyor ben herkesi desteklerim bu sırada kimseyle bir sorunum yok benim peki o zaman Balat ta buluşacaz" dediği, B. Z.'nin "Tamam birden sonra tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "İşte Yoldaşla konuştum benimle bağlantı kurar seni ordanda alıp televizyona götürecekler peki görüşmek üzere " dediği, B. Z.'nin "Oldu hocam" dediği,
Tape No:9108, 01.11.2008 günü İlhan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün " gelecek diyecem Saffet e telefon edip etmemeyi orda konuşuruz çokta önemli değil baş başa konuşalım" dediği, İLHAN'ın "Tamam konuşalım" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "çünkü dün ERHAN GÖKSEL LE BULUŞTUM" , "ENTERESAN BİLGİLER VAR ONLARI BAŞ BAŞA KONUŞURUZ" dediği, İLHAN'ın "Evet tamam hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "SABRI İLE İLGİLİ BİLGİLER VAR" dediği, İLHAN'ın "Aa çok iyi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "YANİ KÖTÜ BİLGİLER DEĞİL BİR BÜYÜK PROJE DİYOR NE KADAR DOĞRU BİLMİYORUM", "Yani işte bir şeyin o tür şeyler var diyor biraz abartır onları da ...." dediği, İLHAN'ın "Bence evet neyse konuşuruz orda" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam ama genel olarak baş başa üçümüz oluruz" dediği, İLHAN'ın "Tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Başka kimse olmaz bize katılan olur bakarız" dediği, İLHAN'ın "Evet hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün " Ben baş başa konuşmayı tercih ediyorum burada" dediği, İLHAN'ın "Bende hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Orda bin Saffet e bir dostluk ederiz zaten ya Türk Türkiye dışındadır yahut işi vardır " dediği,
Tape No:9121, 05.11.2008 günü X Bayan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; X BAYAN'ın "Ne oldu konferansta hocam yüzyüze geldiniz mi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "gelmez ben olduğum yerde" , "Ali Nebiler böyle orda çalışıyor onda yaptık Siz de ne var ne yok" dediği, X BAYAN'ın "İyiyiz hocam sakiniz” dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Sakin iyi sorun
dediği, X BAYAN'ın "Tatilde gibiyiz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "iddanemeyle ilgili bi herhangi yeni bilgi var mı" dediği, X BAYAN'ın "Yeni bilgi yok en son söylemiştim size işte 4-5 ay" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bana da başka kaynaklardan da geldi aynı şey..." dediği, X BAYAN'ın "Öyle mi 4-5 ay" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yerel seçim sonrası" dediği, X BAYAN'ın "Hım anladım hocam marttan sonra" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yerel seçim inşallah doğru değildir" dediği, X BAYAN'ın "Evet inşallah içerde olanlar için kötü tabi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "E tabi ama çok zor durumda idare yapamıyor bu iş herkesin kanısı bu iş bitti. Tuncay la ilgili bazı olumsuz rivayetler dedikodular geliyor kulağımıza ama onun ötesinde bu iş bitti böyle olmaz yani şey yapamıyorlar Kıvrıkoğlu Sivil Paşayı tutuklayamıyorlar başka birisi ilave etmek istedikleri var onları edemiyorlar çeşitli nedenlerle onun için zor bir durum bekliyorlar gökten bir taş düşerse diye e tabi çok korkutuyor özellikle Oligarşi çok utanılacak bir korku içinde televizyonlar öyle ondan onun için böyle beklemek Tayyip Bey in işine geliyor zaten bekleme fikrinin de doğrudan doğruya yargı dışından kaynaklanıyor. " , "Bütün bu konuşmalar kayıtlıdır haberiniz olsun. Çünkü Merdan YANARDAĞ la biz arada bir konuşuyorduk televizyon şeyi olur, ben de her defasında çocukcağız istiyo benim orda olmamı bende görüyordum televizyon daha ortada yok görüşürüz çözeriz anlaşırız telefonlarımız kısa, hepsi emniyet orda önüne çıkartmış ne demek görüşürüz" dediği, X BAYAN'ın "Hangi telefonlardan konuşuyordunuz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bunlar veya mobil hiç farketmez o çünkü bazen o genellikle mobil ama şimdi bazı bilen arkadaşlarım söyledi MSN ve Skyp 'iyi çok zor kontrol ediyolarmış çok zor kaydediyorlarmış." Dediği, X BAYAN'ın "Kimilerinin var hocam" , "Bazılarının var. Ümit SAYIN in var MSN görüşmeleri" Y. KÜÇÜK'ün "Öyle mi?" dediği, X BAYAN'ın "H ı hı var yayınladılar onları" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "MSN mi" dediği, X BAYAN'ın " evet.Siz yine de dikkat edin" dediği, Y.KÜÇÜK'ün "Hayır ben olur mu ben devlet kuzusuyum demin bir arkadaşımla konuştu ben yanlış anladım bu Kürtler dedi yaptıkları çok iyi oldu dedi ooo suç işliyosun kanun bunları kastediyormuş kastettiği iyi oldu onlara solculardan başka dostları var zannediyorlardı bu ortaya çıktı onu kastediyormuş. Böyle olur mu?" dediği, X BAYAN'ın "Hı hı ozaman açık açık söylesin hocam böyle açıklayıcı bir şekilde" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Kim söylemişse ben anlamam onun üzerine ben aman suç işleme dediğim zaman Zekeriya Bey dinler bunları dediğim zaman o anlaşıldı hayır dedi ondan dolayısıyla o öyle aynen konuşuyordu Tayyip Bey akıl dışı iş yapıyor şu biraz bir iki tane bu Kürtlere yumuşatıcak söylese onlar hayır daha da sertleştiriyor", "Zor bi duruma sokuyor Türkiye'yi git diyince Ahmet TÜRK bile sen kimi nerden kovuyorsun diyor", "bu aptallar demin bazı arkadaşlarla da konuştuk ORSELADA da konuştuk yani ne oldu bilemiyorum bu altı aylık kampanya beni daha halkın sevdiği bir adam haline getirdi" , "Alçak bi haldeler ondan sonra onun ötesinde o kadar çok ki tahmin ediyorum bunu toplum büyük bir haksızlık olarak gördü bide Kürt meselesinde giderek bi çözümsüzlüğe doğru gittiğimizi ...", "Sinan Beyede söyleyin televizyonlarda da söyledim ben daha da söylicem büyük holdingler biletleri alıyorlar sinema tutuyorlar", "İlhan Bey onun hanım arkadaşıyla kız arkadaşıyla Yakupta otururken İzzetle karısı geldi epey konuştuk onlarla yani benim programım çok çok iyi oldu onlar devamlı istiyorlar Kanal Bizi istiyor İdris gel Cem Tv de yapalım diyor", "Ulusal kanalda canlı yayın anında izlersen televizyonda gö.. İnternette izleyebiliyorsun" dediği,
Tape No:9104, 10.11.2008 günü Yusuf ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; YUSUF'un "Sayın hocam saygılar İşçi Partisi genel merkezinden YUSUF", "Şimdi 16'sında NİĞDE'deki konferansınız ile ilgili bir problem çıktı yardımınıza ihtiyacımız var, problem şu", "Emniyetten sizin yani panelistlerin daha doğrusu yanlız sizin değil Kimlik Fotokopinizle İkametgah il muhaberenizi istemişler arkadaşlar da zor durumda kalmışlar acaba mümkün müdür bir faks çekmeniz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "...bu engel çıkartmaktır" dediği, YUSUF'un "Kayseri'dekinde çıkartmamışlar hiçbir şey istememişler ama" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Efendim biliyoruz olur mu siz de Partidensiniz" dediği, YUSUF'un "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Siz onları bi söyleyin şey yapın ben tabi benim bilgim de yanlış olabilir ama yanlış olsa da olmasa da ikametgah kalktı ve ayrıca onlara söyleyin YALÇIN KÜÇÜK TÜRKİYE TELEVİZYONLARI DESİNLER beni bilmiyorlar mı" dediği, YUSUF'un "Biliyorlar tabi hocam ama işte" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Böyle şeyler ama siz de partilisiniz yani", "...ben yüzyıldır dernekçilik yaparım" dediği, YUSUF'un "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Orda da verebilirsin orda bir sorun yok gelecek verilicek dersin" dediği, YUSUF'un "Tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam ben o arkadaşlarınıza söyledim benim gelmem tabiatıyla pazar günü Ankara 'ya dönme imkanlarını dönicek miyiz dönmiyecek miyiz onları araştırıcaklardı" dediği, YUSUF'un "Şöyle olabilir bilgim dahilinde sayın Mehmet Bedri Gültekin de o gün araçla Ankara 'ya gelir " dediği,
Tape No:9109, 12.11.2008 günü B. P. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Şöyle ama beni bi arayın ne için aradığınızı söyliyim" dediği, B. P.'nin "Buyrun hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bu Vecdi GÖNÜL ün Brüksel de konuşması tamamen bizim Hab er tür k programımıza bir tür kabul Habertürk teki programı izleyebildiniz mi" dediği, B. P.'nin "Hocam izleyemedim ancak çok okudum hakkında yazılanları ben ..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Şimdi orada orada bi defa ben ilk defa Türk televizyonlarında NATİON BUÎLDİNG lafını kullandım VECDİ bunu tekrarladı bi de işte TALAT PAŞAYI şunu bunu konuştuk ben Yahudiler yaptı dedim sonra öbür mübadeleyi de yaptım şimdi bunun üzerinde bi konuşa ben değil ben size biraz daha bilgi veririm" dediği, B. P.'nin "Ne yapalım hocam telefon röportajı yapsak daha iyi olmaz mı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Vallaha evvela bi istediğiniz olur istediğiniz olur ama onu da yaparım fakat istiyorsanız bundan önce bir haber çıkartın yoksa benimle telefon mülakatı yaparsınız", "Ben bir sat içinde eve dönecem ama bunu bi konuşun tartışın yani kelime kelime bizim şeyden ama şu tarafını da tabi söylerim VECDİ BENÎM SINIF ARKADAŞIM" dediği, B. P.'nin "Tamam hocam tabi ki" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "VE HER ŞEYİMİ İZLER", "Yani hiçbir şeyimi... yani mümkün ... izler ve buna benzer konu tabi onları söylemeyiz ama sınıf arkadaşım olduğunu izlediğini söyleriz ama benimle buna benzer meselelere en Secret TOP SECRET şeyleri konuştuğumuzu söylemeyiz" dediği, B. P.'nin "Tamam hocam tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yani bu konularda şeydir bur da önemli olan birinci nokta bu mülakat Tayyip ERDOĞAN in ki orda tabi ben konuşacak olursam onun terk et demesiyle ilgili mi alo" dediği, B. P.'nin "Dinliyorum hocam dinliyorum" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ikincisi de Milli Savunma Bakanı olduğu için bu TAYYİP ERDOĞAN DAN AYRI ORDUNUN BÖYLE BİR GÖRÜŞÜ VAR MI", "BU ÇOK ÖNEMLİ BİŞEY PERİŞAN EDERİZ BURDAN" dediği, B. P.'nin "Tamam hocam tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ŞEYDE SONER LE DE KONUŞ" dediği, B. P.'nin "Tamam Soner bey gelince de ben konuşurum siz bir saat sonra müsait olursunuz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonra tamam ona göre nasıl isterseniz ben size bilgi veririm haber yaparsınız" dediği, B. P.'nin "Tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonruieylmla zaten pazar günümüydü pazartesi Soner i aradım ben de olmasam ODA TV nin reklamını kim yapacak diye" dediği, B. P.'nin "Biliyorum onu" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bu bunlar bi delilik yapabilirler bu Doğu Politikası iflas etti tek yolları bide tabi benimle mülakat yaparsanız şunu da söylerim yani Tayyip bey hasta olduğu için kendisiyle konuşulanların hiçbirini saklayamıyor", "Dolayısıyla o terk et bununla ilgili olabilir" dediği, B. P.'nin "Anladım hocam tamam çok çok kritik bir konu çok kritik konu hocam tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Siz konuşun bana her halükarda bana haber verin " dediği,
Tape No:9110, 15.11.2008 günü T. G ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; T. G.'nin "Sağolun hocam yarın müsaitseniz bi 10 dakika bi uğrayıp da bi bir şeyler bıraka cam size bi zarf dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır Tuncay bey şu aşama bakın dün akşam bana arkadaşlarım verdi", "Yani 4 saat üzerimde kampanyalar yapıyo yani hiç bir Kürtlerle ilgili hiçbir şey istemiyorum şu sırada" dediği, T. G.'nin "Tamam hocam ..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Yav başka bir şey olursa konuşuruz onları istemiyorum" dediği, T. G.'nin "Anladım hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Çünkü her şeyi böyle karıştırıyorlar ediyorlar siz de görüyorsunuz" dediği, T. G.'nin "Farkındayız hocam farkındayız" dediği. Y. KÜÇÜK'ün "Herhalde ... yani benim bunların BİR KISMI HERTARAFI DELİ SAÇMASI ONUN İÇİN BİRAZ DİKKATLİ DAVRANIYORUM ŞU DÖNEM GEÇSİN ONDAN SONRA HEPSİNİ KONUŞURUZ" dediği, T. G.'nin "Anladım hocam anladım dediği. Y. KÜÇÜK'ün "Öyle yapalım", "İzliyorsunuz görüyorsunuz adamın masasının üstünde fünyesi olmayan tapası olmayan süs olarak şeyler var benim Kıbrıs gazisiyim Kıbrıs tan getirdiğim kovanlar var burada demek onu da görünce kovan diyecekler", "Dolayısıyla dikkatli olmam lazım" dediği, T. G.'nin "Hocam ben okuyup yani şey olsun diye düşündüm yoksa kullanın diye dememiştim yani" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hayır kullanmayı düşün... ilerde bakarım yani hiç bi şeyim yok ben her hangi bir ÇİZGİDEN DÖNMÜYORUM ama bu arada çok dikkat etmem lazım" dediği, T. G.'nin "Farkındayım hocam anlıyorum" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Peki görüşürüz TUNCAY BEY" dediği,
Tape No:9103, 20.11.2008 tarihinde İrfan D. ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; İ. D.'nin "Avukat İrfan D... İstanbul'dan Asrın Hukuk Bürosundan arıyorum " , "Tanıyabildiniz mi bilmiyom da Gebzede size gelmiştim hocam daha önce" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ya yani yüzünüzü görmem lazım yani adınız da yabancı değil ama yüzünüzü görmem lazım " dediği, İ. D.'nin "ÖCALANIN AVUKATLIĞINI YAPIYORUZ DA, BARIŞ GRUBU VAR DA HAYDAR, ERGÜL FALAN O ZAMAN, HOCAM EĞER ANKARADAYSANIZ ÖNÜMÜZDE Kİ HAFTA SİZİNLE GÖRÜŞMEK İSTİYORDUK TA MÜVEKKİLİMİZİN DE BİR ..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Valla ben şu anda İstanbul'a gidiyorum" dediği, İ. D.'nin "Tamam hocam yani uygun mu" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Siz Ankara'da mısınız İstanbul'da mı" dediği, İ. D.'nin "İstanbul'dayız hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ben İstanbul'a gidiyorum ondan sonra bir süre orda kalacam PEKİ DÜNKÜ PROGRAMI İZLEYEBİLDİNİZ Mİ" dediği, İ. D.'nin "Hangisini hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Televizyonda olanı benim" dediği, İ. D.'nin "Ben izleyemedim onu hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Peki peki" dediği, İ. D.'nin "DAHA ÖNCEKİ O VECDİ GÖNÜL LE İLİŞKİNİZ SÖYLEDİĞİNİZ ŞEYLER VARDI ONLARI MÜVEKKİLİMİZE DE ŞEY YAPTIK AKTARABİLDİK" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet, evet yani onlar şey değil ama televizyon da da dün akşam da bir program yaptık ART te çok ilginç bir program oldu" dediği, İ. D.'nin "İzliyoruz hocam genelde de ama dünkünü izleyemedim hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Olabilir Haber Türk'te de oluyordu bazen herhalde izliyorsunuz şey yapabiliriz yani İstanbul 'da bir vaktimiz olursa benimde çok şeyse bir ara görüşebiliriz" dediği, İ. D.'nin "Peki nasıl ulaşabiliriz hocam size" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Valla şimdi" dediği, İ. D.'nin "Telefonunuz var mı" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Var, şeyde var ben alo of kaç defa elektrik gidiyor yine gitti makina başındayım da şimdi İstanbul 'daki evimizde çok fazla şey yapmıyor telefon çekmiyor ordaki ben size şeyi vereyim 534" , "79 97" , "EVET 534 79 97 NEDİR BU YANİ SİZ BÖYLE ŞEY YAPIYORSUNUZ DEVAMLI TELEVİZYONLARDA DA BUNLAR BENİMLE BÖYLE ABDULLAH ÖCALAN ARASINDA BAĞ KURMAYA ÇALIŞIYORLAR ... YAPIYORLAR, ŞU YAPIYORLAR BU YAPIYORLAR DEĞİL Mİ, İZLİYOR MUSUNUZ ONLARI" dediği, 1. D.'nin "Evet izliyoruz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "NE OLACAK BU YANİ ŞİMDİ SİZİNLE GÖRÜŞEYİM Bİ DE TAMAM İŞTE BULUŞTULAR DESİNLER DEĞİL Mİ" dediği, İ. D.'nin "EVET DOĞRU HOCAM ONA DİKKAT ETMEMİZ GEREKİYOR" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet, neyse bakarız yani bir vaktim olursa bakarız şey yaparız" dediği, İ. D.'nin "Verdiğiniz telefon İstanbul telefonu" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet ondan sonra siz bir daha tekrarlamazlar ama dünkü programı bir yerde bulursunuz bir bakın" dediği, İ. D.'nin "Tamam hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Oldu peki İrfandı değil mi" dediği, İ. D.'nin "İRFAN HE HE" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bana DOĞAN Geliyordu" dediği, İ. D.'nin "He he" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonra AYSEL Geliyordu Siz De Onlarla Beraberdiniz Değil Mi" dediği, İ. D.'nin "EVETEFENDİM' dediği, Y. K.'nın "Tamam peki" dediği, İ. D.'nin "BEN O ZAMAN EN GENÇLERİYDİM" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "AYSEL DE ÇOK GENÇTİ" dediği, İ. D.'nin "En gençleri bendim hocam " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Öyle mi ondan sonra şeyde DOĞAN DA HALA KİLOLU MU" dediği, İ. D.'nin "EVET HOCAM MAALESEF" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "BAK GÖRÜYORSUNUZ BELLEĞİM ÇOK İYİ" dediği, İ. D.'nin "Evet çok iyi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "TAMAMPEKİ ŞEY YAPMAYA ÇALIŞIRIZ ... SİZ DÜNKÜ PROGRAMA BİR BAKIN ÇOK HEYECAN YARATTI SERT BİR PROGRAMDI ART DE BULURSUNUZ PEKİ İRFAN BEY" , "Çok teşekkürler" dediği, İ. D.'nin "Ben tekrar sizi rahatsız ederim" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "HA ŞİMDİ BÖYLE SÖYLÜYORUM BENİM TELEFONLARIM DİNLENDİĞİ İÇİN YANİ ŞİMDİ BÖYLECE ERGENEKONLA İLGİLİ BAĞLANTIYI KURMUŞ OLUYORSUNUZ TAMAMML", "PEKİ, PEKİ OLDU ERGENEKON BAĞLANTISI KURULMUŞTUR PEKİ" 1. D. 'nin "Tamam hocam " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Peki haydi hoşçakalın eyvallah " dediği,
Tape No:9112, 20.11.2008 tarihinde Sabih KANADOĞLU ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; S. KANADOĞLU'nun "Merhaba sevgili Yalçın" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Üstadım nasılsınız'" dediği, S. KANADOĞLU'nun "Sağol canım teşekkür ediyorum" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Nasıl gidiyor tedavi" dediği, S. KANADOĞLU'nun "Valla herhalde yarın" "Taburcu edilecem" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Üstadım bende artık yeni rollerimi de öğrendim yedeğiniz oldum" dediği, S. KANADOĞLU'nun "Öyle mi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi ART ye ben sizin yerinize beni çıkarttılar dün akşam" dediği, S. KANADOĞLU'nun "İyi çok iyi evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Evet çok ta iyi bir program olmuş çok biraz şey olmuş" dediği, S. KANADOĞLU'nun "Çok iyi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "İyisiniz Peki o zaman biz yarın Tem... le İstanbul'a gidiyoruz dönüşte görüşmek üzere bugün zaten onu erteledik" dediği, S. KANADOĞLU'nun "Tamam oldu oldu Yalçıncığım" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Oldu" dediği, S. KANADOĞLU'nun "Dönüşünde görüşürüz canım" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam geçmiş olsun hanımefendiye sevgiler" dediği,
Tape No:9114, 22.11.2008 tarihinde Erkan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "NASIL ÖBÜR TARAFLAR İYİMİ" dediği, Erkanın "İyi fena değil hocam ben dün Çanakkale de bir televizyon programına gittik de dönüşte uğradık Silivri ye" "Yine duruşmada ara verdiler o görüştük orda" "HEPSİYLE GÖRÜŞTÜM EMİN HOCA DAHİL" "hepsi iyiler hocam selamları var hepinize iyiler duruşmalar şimdi bir kaç hafta sonra bize de sıra gelecek her halde 3 hafta sonra gelir " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ben buradayım işte haber veriyorum" dediği, Erkanın "Tamam peki hocam ben o zaman" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam ... böyle hem iyi bir saate bu D. Byi bilmem neyi" "Öbürlerini benim mesela ART de bi programım oldu Çarşamba günü çok çok ilgi çekti" "Onda Halil 'i çok severim o yapılan söylediğiniz gibi doğru bulmam o yapmışsa " "Ama bi telafi edebilirseniz edersiniz o sizin bi sorununuz" "Fikret bana önerdiği zaman Fikret'e de söyledim ben e yani" "Ben böyle artık işte aynı kafadaysak" "çokyeni laflar söyledim ben bu D. B. için bu bu şey değil akp çöküyor çarşafa ona için çıkarttı ÇOK AĞIR LAFLARIM VAR ONLARI GELİŞTİREBİLİRİZ EE BU TUNCAY GÜNEY İ ONLAR YAHUDİ Mİ DEĞİL Mİ ONLAR BENİM ALANIM" "ONLARI SÖYLÜYORUM" "ULAN Ö Bİ DEFA BUNU AÇIKLADIM Bİ DAHA ACIKTIRIRIZ YANİ BU ADAM BEN SABATAİZM DİYOR SABATAİZMİN KAYDI OLMAZ SABATAİST HAHAM OLMAZ BUNLARI AÇIKLIYORUM BEN" "Politika da onun için dedim öyle bi şeyim yok ama tahmin ettiğim için burada olduğum da bana böyle bir öneri yaparsan " "Hem süresi hem zamanı hem de benimle konuşacak adamın " dediği, Erkanın "Tamam tamam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Bilen birisi olması lazım " dediği,
Tape No:9105, 23.11.2008 günü Mustafa ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; MUSTAFA'mn "Şey vardı hocam bi MİLLİYET Gazetesinde", "Bu FETHULLAH GÜLEN okullarının açılması", "CEMİL BAYIK ta şeyde SAVAŞ İLAN ETTİ FETHULLAH GÜLEN çilere" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Öyle mi" dediği, MUSTAFA'mn "Evet hocam" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "ROJ da mı" dediği, MUSTAFA'mn "Yok şey internet ROJ da da haber olarak yaptılar da", "Sitelerine koymuşlar söyleşiyi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hu çok enterasan" dediği, MUSTAFA'mn "Açık açık Savaş FETHULLAH GÜLEN e karşı ..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Çok enteresan çok enteresan" dediği, MUSTAFA'nın "Onun dışında hocam Akşam gazetesinde İ.O. ile bir söyleşi var" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Onlar İSMAİL gelince İ. ile söyleşi olur hiç bişey" dediği, MUSTAFA'nın "MUSTAFA FİLMİ ile ilgili ama kendi üslubu içerisinde güzel eleştiri "dediği, Bir süre Mustafa filmi üzerine sohbet ettikten sonra, Y. KÜÇÜK'ün "/ iyi bir çocuktur ama İ. artık bu düzenin içinde bu düzenin beğendiklerine hayır demiyor" dediği, MUSTAFA'nın "Yok diğerleri. söylediğiniz doğru yani AKP'ye üye", "Yani AKP ile ilgili o da diyo normal bir partidir diyo herhangi bir şeyi yok Cumhuriyet bir partidir diyor" dediği, Y. KÜÇÜK'ün " Tamam güzel oldu işte BİTTİ YANİ SİZİN SÖYLEDİĞİNİZ BUDUR ONDAN SONRA BU DA; BUNU YAPIYORSUN MUSTAFA BAK GAYET AÇIK OLARAK SÖYLÜYORUM YANİ BİZİM BUNLARA ARTIK İHTİYACIMIZ YOK BİZ GÜÇLENDİK yani bir adamda o da bilmem ne dedi yok demez ondan sonra ah ben vah vah bide bıyıkları olsaydı MUSTAFA KEMAL in bu tür laflar boşver güzel başka bişey yok ne yapıyor SÜREYYA " dediği,
Tape No:9088, 01.12.2008 günü Coşkun...? İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Yalçın KÜÇÜK'ün "Ulaş çalışıyor mu" diye sorduğu, Coşkun'un da "bu ara dersleri yoğunmuş" "Sınavla uğraşıyormuş" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "bakın kimseye söylemeyin yani onların da onurudur... çok güçlük çıkarttılar çok mali baskı yaptılar..., bunun tek yolu benim çekilmemdi" "orda da baskı vardı bunları da herkese öğrensinler biz mert insanlarız e tabi hazır iki 7 kitap da yayından kalkması çok hoş bir şey değil ama ne yapacaksın " "Öyle bir baskı var ki ceketi tamire götürdüğün ordaki adam biliyor nasıl bir kampanya benim hakkımda ondan sonra odur öbür konuda da söylediğim artık birazcık politik olmanız lazım yani o başlangıçta anladığım onu yazan insan bir eski solcu muhtemelen TKP li olabilir onların üslubudur görür görmez anlarım ben" dediği, Coşkun'un "TKP liler" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün de "Ulan Yalçın KÜÇÜK te peygamber olacak adamdır anladın mı hiç haberim yok öyledir öyle yaparlar halbuki ben bir gün sonra soyadı OLCAY olan yani O. OLCAY in kızı ile ve kocasıyla birçok grupla yemek yedim o kadar memnunlarki orada yani Sabataizme onlar ondan rahatsızlardır muhtemelen ikincisi de herşeye rağmen Yalçın KÜÇÜK ün bu kadar susturulamamasından bunları da rahatsız olurlar Avrupada bir eski solcu hanıma karı koca o da telefon etti müthiş bir kampanya yenemediler bu sinsi yenmek içindi televizyonlara geçişi kesmek içindi ondan sonra ama yepyeni insanlara mesela bu vapurda karşılaştım kürttü Tarafda " "O bana öyle birisi beni esir aldığı bu bana bir ipucu verdi diyoki ne büyük direnç nasıl bu kadar dedi bu kampanya ya nasıl 7 aydır burdan alıyorsun ki Taraf gazetesi AKP ve Fethullah benim Türkiyeyi terk etmem için bunları yaptılar böyle bizde bizde öyle yok şey yok biz hele Mesut beyin açıklaması hele Tuncay GÜNEY in açıklamaları hele Mehmet S... hikayesi bu gayet açık biz kazandık Tuncay GÜNEY bizi çok teyid etti çok teyid etti ne demekti dediğim olarak bir tane adam çıkıyorsa ben müslümandım ama sabateistim diyorsa Yalçın KÜÇÜK yepyeni bir yer açmıştır sonra ben bu programlarda 15 dakikada bu iş çözülür büyük Türkiye öbürleri çok iyi oldu akşam Merdan ı aradım tekrarı vardı çok memnun e ben neyim ben bir ağa torunuyum memnun oldum Kanal Bizin adının bu kadar yeniden duyulması orda bir parmağım var yani pardon babamın bir sözü var babam bana hep bunu söyledi oğlum her hayırlı çorbada tuzun olsun bunu unutmayın ve sonra bu adamlar hapiste bazıları bana Doğu PERİNÇEK i bilmem ben hapiste olan insanlara yardım ederim dolayısıyla dolayısıyla iyi oldu yüzyüze konuşuruz" dediği, Coşkun'un "Hocam Fatih ve Çağdaşla da konuştum onlarda bu hafta bayramdan önce siz uygunsanız eğer bir görüşmek istiyorlardı" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "Ben zaten bunu söyledim bakın benim ...büyüdü işim bizde kurarız bir iki yerden onlardan olur paraları varmı olabilirmi yapabilirmiyiz benim işim büyük ama bazı arkadaşlara bir iki tane arkadaşlarımı bize yani Fatihlere şunlara bunlara vergi vergi sorunu getirmezler çünkü bunun vergisi yok oraya ihracatçı olduğu çok büyük firma olduğu için 105 kişiyi çalıştırıyor Cumhur bey" "Ben ona kıyarmıyım tırnağıyla tezgahçıhktan buraya geldi 2 yıl Mamak ta yapmış bir yığın iyi arkadaş tercüme yaparak orda geçimini kalıyo ne olur evvela ha burda bir sorun yok dedi burda bir sorun yok tek sorun ben çekilirim gayette memnun beni övdüler şu yaptılar e övsünler onlara söylemen iyi oldu bi düşünürüz biz kurmaktan meyil ediyoruz ama sorunsuz bir yayın evi olabilirse Everes olabilir bir başkası olabilir bir başkası olabilir bizim işimiz çok büyük bir iş yani ben sürekli Kürtler üzerine tezleri yapacam şimdi onun ortamı ortamı çıktı" "O kadar yatkın olduki ordakiler" "Ondan sonra şimdi neler söyleniyorlar televizyonda söyliyemem bunları yani bunlar aptallık ettiler zaten Ergenekon bitiyor" dediği,
Tape No:9089, 06.12.2008 günü Volkan ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Yalçın KÜÇÜK'ün "iyi gidiyor işler gayet iyi dün ki açıklamasında onu bir yapabilirsin çok önemli ya önemli çoku kaldırıyorum Abdullah ÖCALAN da iki önemli nokta var bana söylediler" dediği, Volkan'ın "Lozan dan mı bahsediyorsunuz" "Kürtlerin ... meselesinden bahsediyorsunuz"
dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün anlamadığını söylediği, Volkan'm da "Kürtlerin Lozan ı demiş ya" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "... ne anladınız ki ondan" dediği, Volkan'ın "Yani ne anladım hani bir beraber gittik ..." dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "Türk şematiği ile düşünmeyin biraz Yalçın KÜÇÜK ün şematiği ile düşünün ondan sonra bi defa çok açık olarak gizli tarihi okuyun diyor herkese " "Ondan sonra bu önemlidir gizli tarih ikincisi de orda önemli bi laf Yalçın KÜÇÜK ün de söylediği gibi Musul ve Kerkük Misak-ı Milli içindedir diyor" dediği, Volkan'm "Evet o çok önemli evet onu ..." dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "Önemli olan nokta Lozan tamamlanmamıştır diyor yani Musul ve Kerkük alınmalıdır diyor " "orda orası alınabilir bunu söylüyor bu çok buda tamamen benim söylediklerime ben alınmalıdır demiyorum ama buna mecbursunuz diyorum bunu yaparız diyor şuanda diyor üç tane daha önceki konuşmalarında bir Avrasya birliği olmaz bi Amerika nın İsrail le olmaz buraya doğru gidiyor daha fazla konuşamam dolayısıyla bu ahmakları bırakın eğer böyle gidiyorsa da Ergenekon çözülüyor bir kişi daha demek ki mahkeme yavaş yavaş bunu Kanal Biz de de söyledim mahkeme yavaş yavaş örgüt fikrinden uzaklaşıyor bunları örgüt üyesi saymıyor mahkeme ateşli silah bulundurmaktan hüküm vermeye başladı bundan dolayı da hüküm verir azaltır eder hüküm ortaya çıkmaya başladı biz DGM de uzmanız sanık olarak bir kişiyi daha bıraktı ondan sonra Biz şeyi verdi ve hiçbir gazete de yok galiba Doğu PERİNÇEK MİT in 1-2-3 numarasını açıklamış" dediği, Volkan'ın "Biz de Doğu PERİNÇEK le ilgili bir haber var ama o şekilde değil" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "Onlar korkarlar bunu Şamil TAYYAR açıklarsa oluyor o tarif ediyor Nazlı ILICAK bir numara Hüseyin Paşa onlara göre dolayısıyla bu önemli bir haberdir bunu arkadaş siz kullanmasanız bile öbür taraflara söyleyin yani bu artık bu şey değil oraya giden sanık avukatları Yalçın KÜÇÜK ün kitapları ile gidiyor tamam oldu" dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Yalçın KÜÇÜK'ün Mehmet Ali BİRAND'ın programına çıktığından bahsettiği ve "ilk yüz yüzün beşine girmişler tarihlerinde ilk defa" "O ikincisi ondan sonra da Tuncay la da ilk beşe girmişler ama ilk bana bana kendileri söyledi Habertürk e girdik bana söylenenlere göre Habertürk te yaptığımız o program Turgay CİNER grubunun şimdiye kadar yaptıkları programlarda en yüksek izleyici olmuş" dediği, Volkan'ın "dün Sabahat ÇINAR la Erhan GÖKSEL in programı var evvel ki gün özür dilerim " dediği, görüşmenin devamında Yalçın KÜÇÜK'ün "Tuncay ÖZKAN nın haberi olmuş çok memnun olmuş ben herkes bilsin Zekeriye ÖZ de bilsin benim babam bana dedi ki oğlum Yalçın her hayırlı çorbada tuzun olsun ben hapisteki adamlara her türlü bu şekilde destek olurum ayrıca ben solcuyum Dev-Yol 12 Marttan önce bize ... derlerdi 12 Mart oldu Dev., liderleri bana geldiler her türlü yardımı yaptım böyle durumlarda zaten şuanda benim kadar solla hepsiyle dostum ben bide bana parti yok diyorlar ben şuanda TKP ile dostum TKP ile aynı lafları söylüyoruz" dediği, Volkan'ın Mesut ODMAN'ın gelip gelmediği sorduğu ve "Şey değil biraz hani bir ... size karşı..." dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "Geçti onlar olur kardeşim bunları öğreneceksiniz Aziz NESİN bana hırsız dedi ben Aziz NESİN e bir tek gün kötü adamdır diyor muyum Behice BORAN bana neler söyle., siz bilmezsiniz ben başka bir adamım şimdi Aydın tezleri önsözleri Uğur MUMCU Uğur içim yanar olur böyle şeyler DAĞLARCA nın cenazesinden sonra bazı arkadaşlarla onların bahçesine gittik iki üç saat oturduk beni toplantılarına çağırıyorlar benimle TKP arasında hiçbir fark yok ki Barzani ye aynen bakıyoruz Kürtlere öyle bakıyoruz Cumhuriyeti savunuyoruz Barzaniciler yurtdışında beni TKP yi Doğu PERİNÇEK i aynı hain koyuyorlar biz şimdi böyle dediğimiz zaman onlar hem Süleyman hem Kemal liseden bana geldiler " "Onlar benim kardeşlerim arada kızdılar bana Sabayitizme kızdılar öbürüne kızdılar bu adam solcu değil galiba dediler onlar geride kaldı" dediği, Volkan'ın "Ama sizde çok ağır konuşmuşsunuz hocam gelenek mi kelebek mi lafı falan size ait o bir esanevi" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "Ne olur gelenek mi kelebek mi hiç bir şey söylemiyorlardı ki olur mu bunun bunun neresi ağır benim oğlum şimdi yurt dışında çiçek hastası olmuş karısı ipek gitti çiçek ipek diyoruz ne var kötü bişey mi ondan sonra geçti onun için öyle onu şey yaparsınız bu son gelişmelerle ilgili Oda TV ye bir mülakat verdim bayramda yapacaklar bayramda çalışıyorsan sende onlardan seninle de .. çok enteresan bi mülakat" dediği, görüşmenin sonuna doğru Yalçın KÜÇÜK'ün "sen o şeyleri yaz iyi bir haberdir Abdullah ÖCALAN" dediği, Volkan'ın "Bende onu düşünüyordum zaten akşam bu akşam düşünüyordum" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "ondan sonra ve bide onu söyliyim yani hiç Kürtler falan demiyor gelin beraber Yalçın KÜÇÜK ün Tezi kabul görüyor şimdi beraber bu yepyeni bişey Türkiye nin otuz yıllık politikasını alt üst ediyor Barzani ler bunun mimarı olarak beni görüyor Barzani dahil bu küfürler ordan anladınız mı" dediği, Volkan'ın da "ben özel bi not olarak düşecem onu zaten ..." "Misak-ı Milli meselesinde sizin söylediklerinize ... "dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün de "Misak-ı Millidedir diyor gizli tarihi okuyun diyor açılım burda da var diyor asıl orda da Lozan eksik kalmıştır tamamladır demesi Musul alınmamıştır Musul u beraberce alırız diyor " "Müthiş aşağı yukarı TKP de bunu söylüyor eski TKP değil onlar bana düşman biz ne dedik orda büyük Türkiye bu yepyeni bir program gençlik içinde de öbür şeyde tamam ben aramaya çalışırım aramazsam sen gördüğünde benim sevgilerimi söyle " dediği,
Tape No:9117, 18.12.2008 tarihinde Barış P. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Barış'm "düelloyu biz yorumlattık bir kaç kişiye hem U. D.ye hem de E. Ç.ye onlar ilgi görüyor" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ben de size onun için telefon ettim yani ve yani daha doğrusu işaret ettim Sönerle de görüşün bir defa acaba bu işe müdahele etmiyor edecek misiniz diye sormuştum ondan sonra eğer müdahele edecekseniz böyle 15-20 dakika sonra beni arayın bir defa şu olmaz siz unutmuşsunuz adam bana ben SEBATAYİST değilim diye mektup yazmıştı Milliyetin başında birinci sayfada çıkmıştı onu bulursunuz" "Ondan sonra bende başka bilgiler var bir de çok katakorik olarak söyliyeceğim TÜRKİYE DE KÖKENİNDE ERMENİ OLAN HİÇ KİMSE ÇANKAYA KÖŞKÜNE VEYA BAŞVEKALETE ÇIKAMAZ BİR DE SÖNERLE DE KONUŞUN" dediği,
Tape No:9094, 19.12.2008 günü Hasan F. İle yaptığı telefon görüşmesinde; Y.KÜÇÜK'ün "Üstadım buluşuyor muyuz ne oldu hiç haber gelmedi bana" dediği, Hasan F.nin "Hani siz demiştiniz ya hocam H. bey bilir diye" "Kendisiyle konuştum telefon bekliyorum akşama buluşacağız da" dediği, Y.KÜÇÜK'ün "tamam o zaman mesele yok yani" dediği, Hasan F.nin "H. bey belirleyecekti" "H. bey sayımızı belirlerse hani nereye gideceğimizi biz belirleriz" dediği, Y.KÜÇÜK'ün "Tamam ona karışmayalım onların bazı yerleri var bizi alıp götürüyor şimdi Erol Erol beye soracaktır Erol bey tespit ediyor yerleri tanıyorsunuz dimi" dediği, Hasan F.nin "Tanıyorum" dediği, Y.KÜÇÜK'ün "O tespit ediyor ben onlara hiç karışmam kimler olacağına da karışmam mesela bizim Dursun la çok iyi dostlar ama onu bile üstadımdan izin alırım ben getirebilir miyim söyleyebilir miyim benden daha çok görüşüyorlar ama benim böyle bir tarafım var" dediği, Hasan F.nin "Haklısınız hocam" dediği,
Tape No:9098, 27.12.2008 günü Ömer Ü. İle yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.KÜÇÜK'ün "5 ten sonra buluşuruz" dediği, Ömer Ü.nün de "Merdan ı arayacağım da bir saat söyleyeceğim " dediği,
Tape No:9129, 28.12.2008 günü Füsun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y.KÜÇÜK'ün "Siz SİTARE ile konuştuğunuzda anladığım kadarıyla şu sıralarda böyle çok gecikmedin benimle bi görüşmek istiyor değil mi", "Yani bazı şeyler söyleyecek değil mi" dediği, FÜSUN'un "Evet evet evet evet evet", "sizi tanımak istiyor sizi çok yani", " yani çok içten tanımak istiyor", "ve bir de danışacağı şeyler de var herhalde ", "sizin desteğinizin de farkında belirgin oldu yani bu da onları çok sevindiriyor... " dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hı yani onlar benim istiyorlar onlara katılmamı yani değil mi", "Güzel güzel güzel onun bir anladığım kadarıyla bir komnikasyon imkanları var" dediği, FÜSUN'un "Bir de hakikaten yani benim 20 küsur yıl var tanıdığım", "Bülent in ikinci komutanıyla evlendi falan yani çok düzgün bi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ney albay mıydı" dediği, FÜSUN'un "YÜZ YARBAYLIKTAN AYRILDI" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Hı tamam güzel" dediği, FÜSUN'un "O da..." dediği, Y. KÜÇÜK'ün "güzel benim de bir imkanım olabilir çünkü gayet açık ben bir televizyona çıktım mı müthiş izleniyor", "Yeni şeyleri konuşuruz ilk önce o zaman siz bugün görürseniz yönetime seçilir ... isterse", "Ben anladığım kadarıyla ÖMER burda bayramdan sonra misafirim yılbaşından sonra misafirimiz geliyor değil mi"- dediği, FÜSUN'un "öyle ama bazı vahim şeyler var size anlatacağım bilinçli ona yaptlan' dediği,
Tape No:9130, 28.12.2008 günü Füsun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; FÜSUN'un "...şimdi SİTARE beni geri aradı yarın 12 de bir Anıtkabirleri var" , "Ondan sonrada yola çıkacak yarın akşam sizi evinizden arayacak sabah kaçta Gezi de olacağınızı kararlaştırdiniz" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tamam ne oldu yönetime mi girmiş" dediği, FÜSUN'un "Yönetim disiplin kuruluna istemiş onu içerdeki bey ona seçilmiş konuşma yapmış gayet iyi bilmiyorum niye disiplin kurulu" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Memnun tamam o zaman" , "Demek disiplin kuruluna geçmişler" dediği, FÜSUN'un "Hıhı Öyle istemiş çünkü o beyefendi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonra coşkular bundan şunu çıkartıyoruz ki bir müddet sonra televizyonu da çalıştıracaklar ondan sonra daha öyle mi çıkıyor bunlar " dediği, FÜSUN'un "Evet evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Öyle çıkıyor" dediği, FÜSUN'un "Onu yapmalılar eğer parti kuruyorlarsa" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Başka türlü olmaz yani bir televizyonla anladım kadarıyla Yaşar OKUYAN'la birisi daha genel başkan yardımcısı olmuş" dediği, FÜSUN'un "Bilmiyorum hocam hiç takip etmedim " dediği,
Tape No:9099, 30.12.2008 günü Füsun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Füsun'un "Şimdi Sıtareyle biz ayrıldık da bana bir şeyler anlattı sizinle paylaşayım onu aslında ben anlatmak istiyordum ama hocamıza yanlış imaj yaratmak istemedim her şeyi anlatıyor dedim Sıtareye çok güvenebilirsin hayır biliyorum da ben kendim dedim ama bilmesinde yarar var şuanda Merdan beyle diğer Oruçlu mu benim işte isim tutamıyorum ya hocam " "Diğer bey yani arasında bir sürtüşme var dedi televizyonla ilgili çünkü Tuncay bey diğer beye demiş ki git İstanbul 'a da sahip çık bir düzen kur fakat Merdan bey orası benim kraliyetim diye böyle bir şey var problem var" dediği, Y.KÜÇÜK'ün "doğru ben bunlara süpriz olarak gelmez bana" "Çünkü çok gençler yönetmek için" "Birbiriyle şey yapmışlar ama" dediği, Füsun'un da "Evet" diyerek onayladığı, Y.KÜÇÜK'ün "Ben anlamadım neymiş ihtilaf Tuncay şey mi diyormuş yani" dediği, Füsun'un "Yani şey galiba diğer bey Cumhuriyetinde yönetim kurulunda falan yani pekte bir şeye ihtiyacı yok fakat Tuncay bey İstanbul un gidişatından memnun değil hatta sinirlenip kapatın kardeşim o zaman demiş" "Yahutta sen bir orayı düzelt adamda gidince Merdan bey bundan tabii sinirlenmiş burası çok iyi benim himayem altında falan gibi fakat Sitare diyor ben bugün bu akşam hocamla hem partiyle ilgili hem televizyonla ilgili ne konuştuysak bunu mektup yapıp avukat aracılığıyla gönderecem" "Çünkü diyor çok değerli şeyler öğrendim bende şey dedim Sitarye yani her konuda bu iki şeyle ilgili güvenip danışabileceğin ama diyor zamanı falan zaten hocam zamanı yoksa söyler şey iş yapar insandı" dediği, Y.KÜÇÜK'ün "Ya yok benim zaman ben bir güzel lafım var ben çalışkan olduğum için benim zamanım vardır tembellerin zamanı yoktur şimdi bunlar normaldir" "Oraya bir yeni yönetim getirmek lazım bunlarda benim görebildiğim bir atalet var" "Ama çözerler onu" "Aradın iyi oldu ben de şunu söylim" "Başlarken bir başında götürecek diyelimki Ertürk birde Editör olarak Pınar dan başkasını alma şuanda" dediği ve görüşmenin devamında Füsun'un "şey isim listesinin son şeklini ben size sunacağım " dediği, Y.KÜÇÜK'ün "Tamam ondan sonra" "Gayet güzel Sitara hanıma da söyleyin bu olur tabi atalet var orda birazcık ben onları söylemedim üstü açık bana göre" "Köylü usulü götürüyorlar " "Bu şey olarak cesur götürmek lazım " dediği, Füsun 'un "Partiyle ilgili diğer şey Alemdar bey mi ben bilmiyorum" "Orda da Sitare aslında çok şey bir kız zeki bir kız" "yine aynı şekilde adamın hiçbir şeyden anlamadığını fakat nasıl bir iletişimcidir onu da anlamadım dedi" dediği, Y.KÜÇÜK'ün "bakşimdi ona söyliyeyim ben ona üstü kapalı olarak söyledim" "Üniversite profesörlerinden hele iletişim profesörlerinden hiçbir şey olmaz" dediği tespit edilmiştir.
Tape No:9119, 30.12.2008 tarihinde Ömer Ü. İle yaptığı görüşmede özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Ondan sonra gayet iyi onların işi devam edecek o söylediğin sorunları var adamının ama o adam da her türlü bizim Doğu PERİNÇEK nasıl istihbarata düşkün o da her türlü kanun dışı adama düşkün bi adam onun için onun ama ... hallolur o gayet karışmış çok kötü bi aile ilişkileri bilmem nedir ama olur onlar oturacaktır iyidir işte tamam bizde böyle yavaş yavaş gideriz yani bir iki artık teknik sorunları konuşuruz " dediği,
Tape No:9101, 02.01.2009 günü Füsun ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "SÎTARE SÎTARE hanım da" dediği, FÜSUN'un "Sitare yazdı hocam sizinle ne konuştuysa yazıp göndermiş bu arada ben size pazar veya pazartesi sorarım bir arkadaş mağdur oldu salyangozdan öğrenci bir çocuk bu ve de dava açmak istiyor ama maddi gücü de pek yok galiba" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Konuşuruz konuşuruz herkes mağdur oldu" , "Selam söyle Sitare hanımın memnun kaldığında sohbetimizden ben de memnun kaldım" dediği, FÜSUN'un "Tamam çok onure oldu çok sevindi güzel şeyler çıkacağına inanıyoruz ben de oda" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi tabi ben yaparım onları çok büyük bir televizyon yaparız biz onlarla Sitare hanım ve senin kanalınla da SİLİVRİ' yi e görüşürüz devamlı" dediği,
Tape No:9135, 05.01.2009 günü Bilgesu ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; Y. KÜÇÜK'ün "Kusura bakma bu Kanal Biz den aradılar öyle bişey değil genel bi sohbet için bende sormuştum ne yapıyorsunuz düzelecek misiniz edecek misiniz ondan sonra bizim Merdan orda eski arkadaşımız sende bilirsin", "O çok iyimser tabi böyle beni de ben benimle ilgili de bir istekleri var ancak bende henüz ortada bi televizyon görmüyorum üzerimde de çok büyük baskı var dün bi cenaze vardı orda ondan sonra bi greyfurt alayım diye pazara gittim pazarda da öyle iki tane kadın halkımızdan yani belki bi öğretmen böyle greyfurt alırken sana bayılıyoruz dediler ondan sonra", "Peki iyi ben de ondan sonra bişey yapayım dedim ne yapayım öyle bir baskı var ki televizyon değil şimdi Kanal Biz, bide var bi önerileri var" dediği, Bilgesu'nun "Kürt televizyonundan gelmedi mi sana" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Kürt televizyonundan gelmez bana" dediği, Bilgesu'nun "Ne güzel olurdu Şeş de çıkman aslında Kanal Şeş orası Şeş değil Şaş ne iki yüzlüler ne kadar iki yüzlüler aman ya rabbi" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama biz gayet açık biz yolu açtık onları ..." dediği, Bilgesu'nun "Ne kadar açılırsa açılsın Allah aşkına biyerde insanları öldürüyorlar öteki tarafta Türkçe Kürtçe konuşturmuyorlar ondan sonra da kanal açıyorlar kim yer bunu yani bu açılmış yoldan gelince burdan mı çıkılır yani demek ki biz yol mol açamamışız" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ama ... biz bunun zahmetini çektik" dediği, Bilgesu'nun "Çektik bitanem ama yani açtığımız yol bu değildi bizim" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Tabi bunlar ..." dediği, Bilgesu'nun "Bize ne bu bu başka bişey bu bu terbiyesizlik iki yüzlülük hainlik yani boş ver peki hadi bakalım bak öfkem yerinde hadi hoşça kal" dediği tespit edilmiştir.
d-Örgütsel İrtibatlar
[değiştir]" Ergenekon silahlı terör örgütü soruşturması kapsamında yakalanan Ümit OĞUZTAN, Adil Serdar SAÇAN ve Ahmet Tuncay ÖZKAN'dan FABRİKATÖR Gözlem -Analiz isimli doküman bulunmuştur.
Giriş, Amaç ve Kapsam bölümünde; "Bu çalışma Doğu Perinçek ve Aydınlık grubunun siyasal kültürel ve ekonomik anlamda "açık faaliyetleri" gözlemlenerek elde edilen veriler ışığında; objektif değerlendirme prensiplerine sadık kalınmaya özen gösterilerek hazırlanan bir analizdir. Örtülü çalışmalar ve amaçları konumuz dışında tutulmuştur. Ancak, açık faaliyetler örtülü çalışma ve amaçların belirlenmesine sınırlı da olsa yardımcı olabilecek durumdadır. "
Doktriner Teorik Çalışmalar bölümünde; "Doktriner teorik çalışmalarda her kesimden, her görüşten ve her inançtan aydınlardan azami olarak yararlanılmakta, böylelikle çeşitli kesimler ile iletişim kurularak geliştirilen ilişkiler sağlanmakta olduğu gibi, yeni teoriler geliştirilmesinde büyük kolaylıklar sağlanmaktadır. Bu bir anlamda, her alanda işe yarayacak teoriler hazırlanmasında "hazır "dan yararlanma alışkanlığını geliştirmiştir. Yaratıcı olmak yerine elverişli olanı kullanma yöntemi benimsenmiştir. Örneğin: Yalçın KÜÇÜK ve İsmail Beşikçi 'den bu anlamda büyük ölçüde yararlanılmaktadır. " şeklinde yazdığının görüldüğü, bu metinden de anlaşılacağı üzere Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ergenekon silahlı terör örgütü nün teorisyenlerinden veya örgüt teorisi oluşturulmasında kendisinden görüş alman bir şahıs olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Tape No:1220, Sevgi ERENEROL’un Kürşat…? ile yaptığı telefon görüşmesinde, Sevgi ERENEROL'un, kendisinin (Yalçın KÜÇÜK'ün) Erol B... ile birlikte SKY TÜRK'te program yapacağından bahsederek izlemesini söylediği, bu şekilde (Tape No: 1218, 1221, 1222) bir çok kişiyi arayarak programı izlemeleri konusunda haber verdiğinin tespit edildiği, tutuklu sanık Sevgi ERENEROL ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu,
Tape No:9065, 12.07.2008 günü saat: 11.37 de Kadir....? ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin Sabih KANADOĞLU'nun ART de yapacağı bir programdan bahsettiği ve "... çıkacam ve artık iç savaştır bu Fikret' le Murat' in yaptıklarını Zekeriya ÖZ ün değirmenine su taşıyorsunuz bu Hilmi ÖZKÖKle diye çok ağır ... sözler söyleyecem... " Doğu PERİNÇEK haber göndermiş arada bir telefon, öpün Yalçın 'ı tek başına müthiş bir savaş verdi doğru değil tek başıma değilim ama bizden öbür tarafa çok alçak gitti onlarla mücadele edicez" dediği görüşmeyle ilgili olarak; görüşmede isimleri geçen şahısların Fikret BİLA, Murat YETKİN ve Sabih KANADOĞLU olduğunu, Fikret BİLA ve Murat YETKİN'in CNN Türk te yaptığı programda Ergenekon dosyalarını haklı gösterdikleri için eleştirdiğini,
"Bizim taraf olarak" söylediğinin Cumhuriyeti yaşatmak isteyen taraf olduğunu, "Öbür tarafın ise Cumhuriyeti yıkmak isteyenleri söylediğini, bunlarla da yaptığı programlarla mücadele etmekte olduğunu,
Sabih KANADOĞLU'nun da ART de program konuğu olarak çıktığını, o tarihte hastalandığı için kendisini ART ye çağırdıklarım, konuşmada bunu anlatmak istediğini,
Doğu PERİNÇEK ile yakın örgütsel ilişkisi bulunduğu, telefon görüşmeleri ve ele geçen dokümanlardan aralarındaki örgütsel irtibatların açığa çıktığı , kendilerinden olanlara bizim taraf tabirini kullanmasından da kendisi gibi düşünmeyenleri karşı tarafta gösterme gayreti içinde olduğu anlaşılmıştır.
Tape No:9076, 19.09.2008 tarihinde Varol ile yaptığı telefon görüşmesinde özetle; ..Varol'un "Bi de yani ben bi de çok canımı sıkan bi şey söyleyim bizim Doğu nun hala durumu ben Doğu yu çok severim yani" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Doğu iyi bak güzel kardeşim bizim ailede çok sevgili oğlumuz Ten den" "Ve ben de biz de onu insan olarak severiz Doğu kibardır" "AMA POLİTİK OLARAK ÇOK HATALARI VAR HADİ ŞİMDİ Veli paşa ve arkadaşlarını tutuklamışlar ADAM MAKİNASINI TEMİZLEMEMİŞ OLMAZ bunlar hadi hoşçakalın " dediği görüşme ile ilgili olarak;
..Kendisinin Veli KÜÇÜK yakalandıktan sonra, Doğu PERİNÇEK'in gerekli gereksiz bilgileri atmasını düşündüğünü, böyle yapsa idi Ergenekon soruşturmasının da bu kadar karışmayacağı kanaatinde olduğunu, telefon görüşmesinde anlattığı konunun bu olduğunu, beyan ettiği, soruşturmanın genişlemesinin sebebini tutuklu sanık Doğu PERİNÇEK ten elde edilen dijital verilere bağladığı, Veli KÜÇÜK' ün yakalanmasından sonra sıranın diğer örgüt üyelerine geleceğini ve bu dokümanları temizlememesinin soruşturmanın genişlemesine yol açtığını söylediği, şüphelinin aleyhlerinde sonuç doğurabileceği endişesi ile kayıtların temizlenmemesinin sakıncalarından bahsettiği anlaşılmaktadır.
Tape No:9121, Şüphelinin 05.11.2008 günü saat:16.46 da X Bayan ile yaptığı telefon görüşmesinde; (görüşme ATO dan yapılıyor) Kendisinin "... iddanemeyle ilgili ..herhangiyeni bilgi var mı" diye sorduğu, X Bayan'ın "Yeni bilgi yok en son söylemiştim size işte 4-5 ay" dediği, kendisinin "Bana da başka kaynaklardan da geldi aynı şey..." "Yerel seçim sonrası" "...Tuncay la ilgili bazı olumsuz rivayetler dedikodular geliyor kulağımıza ama onun ötesinde bu iş bitti böyle olmaz yani şey yapamıyorlar Kıvrıkoğlu Sivil Paşayı tutuklayamıyorlar başka birisi ilave etmek istedikleri var onları edemiyorlar çeşitli nedenlerle ..bekliyorlar ..." dediği ve Merdan YANARDAĞ ile de görüştüğünü anlattığı görüşme ile ilgili olarak; burada görüşmeyi yaptığı bayanın ATO da çalıştığını, ismini söylemek istemediğini, kendisinin Ato da araştırmacı olduğunu, kendisine zaman zaman Sabatayizm konusunda haber kupürleri kesip verdiğini, bazen çalışmalarını düzenlediğini, Sinan AYGÜN'ün de bunları bildiğini, Ergenekon soruşturmasında, ikinci iddianamenin ne zaman hazırlanacağını sorduğunu, çevreden duyduklarını söylediğini, Ergenekon dosyasının zayıf görüldüğünü ve yeni isimler ilave edilmek istendiğini, Hüseyin KIVRIKOĞLU paşanın da adının geçtiğini, zaten ART nin sahibi Mustafa ÖZBEK ile kendisi hakkında bazı televizyon kanallarının kampanya yaptığı için yeni gözaltına almalar beklendiğini , ..Merdan YANARDAĞ'ı yaklaşık 20 yıldır tanıdığını, Kanal Biz'in yöneticilerinden birisi olduğunu, Kanal Biz'i Tuncay ÖZKAN'ın kurduğunu, şu anda faaliyetinin olduğunu ancak yayınlarının eksik ve programlarının yetersiz olduğunu, Kanal Biz de program yapması için kendisine teklifte bulunduğunu beyan etmesinden şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün, Sinan AYGÜN, Merdan YANARDAĞ, Ahmet Tuncay ÖZKAN, MUSTAFA ÖZBEK'le örgütsel irtibatlarının bulunduğu anlaşılmaktadır.
Tape No:9113, 21.11.2008 günü saat:14.27 de Ömer.... ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin "olmuş mu o çocuğun işi" dediğiniz, Ömer'in "galiba olmuş abi" dediği, kendisinin "... olmuştur o BEDRETTİN BEY RİCALARIMIZI KABUL EDİYOR ..." dediği görüşme ile ilgili olarak; Reşit Ömer K...nm Anayasa mahkemesi üyeliğinden emekli Adnan K...nm oğlu olduğunu, bir dönem kendisinin asistanlığını yaptığını, Galatasaray Kulübünün Genel Müdürü olduğunu, Amerika'dan gelmiş bir doktorun, Yeditepe Üniversitesi Hastanelerinden birine alınacağını, sınava girdiğini ve beğenildiğini, ayrıca kendisinden çalışkan olduğu konusunda referans vermesinin istediğini, kendisinin de bunu bir şekilde Bedrettin DALAN'a ilettiğini, sonradan bu doktoru yardımcı Doçent olarak kabul ettiklerini, beyan etmesinden , firarda olan şüpheli Bedrettin DALAN'la aralarında örgütsel irtibatlarının bulunduğu ve kendi referanslarının Bedrettin DALAN tarafından önemsendiği anlaşılmaktadır.
Tape No:9114, 22.11.2008 günü saat: 14.40 da, Erkan Ö... ile yaptığı telefon görüşmesinde; kendisinin Ergenekon soruşturmasında tutuklu olanları sorduğu, Erkan Ö...nünde Çanakkale den dönüşte Silivriye gittiklerini söyleyerek "HEPSİYLE GÖRÜŞTÜM EMİN HOCA DAHİL" "hepsi iyiler hocam selamları var hepinize ..." dediği, kendisinin Halil ve Fikret isimli şahıslardan bahsederek "....Fikret bana bi program yapar mısın dedi ..." "... ÇOK AĞIR LAFLARIM VAR ONLARI GELİŞTİREBİLİRİZ BU TUNCA Y GÜNEYİ ONLAR YAHUDİ Mİ DEĞİL Mİ ONLAR BENİM ALANIM" dediği görüşme ile ilgili olarak; Erkan Ö.. .nün İşçi Partisinin Genel Başkan Yardımcısı, Genel Başkan vekili olduğunu, Fikret dediği kişinin ise Aydınlık Ankara çalışanı Fikret A.... olduğunu, kendisinden Ulusal Kanal da bir program yapmasını istediklerini, kendisinin de kabul ettiğini ve yapabileceğini söylediğini, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili Tuncay GÜNEY in Yahudilik meselesinden konuşabileceğini söylediğini beyan etmesinden ve diğer birçok telefon görüşmesinden Ergenekon silahlı terör örgütü üyeleriyle alakalı soruşturmayı çok sıkı takip edip soruşturma hakkında sürekli dezenformasyon yapmasından şüpheli Yalçın KÜÇÜK ün Ergenekon silahlı terör örgütü içinde yer aldığı anlaşılmaktadır. .
Tape No:3561, 07.01.2008 tarihinde Habib Ümit SAYIN ile X Şahıs arasındaki telefon görüşmesinde Özetle; Ümit SAYIN'm "Doğu SİLAHÇIOĞLU'nun bu günkü yazısını gördünüz mü?" "Resmen el konmasından yana ikinci yada üçüncü yazısı" dediği, X Şahsın da "Yapılması gereken oda fakat hiçbir şey yapılmıyor" dediği, Ümit SAYIN'ın "Dün de o şey bunu ilan etmiş Yalçın KÜÇÜK" "Benim için her şey dediğim oldu demiş" "Hemen el konması lazım diyor" "El koymak meşru diyor olarak görülüyor yani" dediği,
Tape No:3562, 07.01.2008 tarihinde Habib Ümit SAYIN ile Sertaç arasındaki telefon görüşmesinde özetle; X Şahsın "Buyurun Atatürkçü Düşünce Derneği" dediği, Ümit SAYIN'ın da "Sertaç beyle görüşebilir miyim ?" dediği ve görüşmeye Sertaç ile devam ettiği, Ümit SAYIN'ın "Doğu SİLAHÇIOĞLU'nun yazısını okudun mu bu gün Cumhuriyette" "bir okuyun bir okuyun" "Baya ciddi şey tartışmaları el koyma tartışmaları başladı artık" "Yani enteresan dün akşam Yalçın KÜÇÜK bunları sormuş" dediği, Sertaç'ın "Yalçın KÜÇÜK'ü şey yaptım dinledim" dediği, Ümit SAYIN'm "Oraya doğru gidiyor demiş" dediği, Sertaç'ın da "evet o da öyle söyledi" dediği, Ümit SAYIN'm "Türkiye 'nin koşulları bitti Türkiye" "Yapılacak hani ne yapacağız bilmiyorum " dediği,
Tape No:3563, 07.01.2008 tarihinde Habib Ümit SAYIN ile Kemal ALEMDAROĞLU arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ü.SAYIN'ın "Doğu SİLAHÇIOĞLUN'un bir yazı var Cumhuriyette " "Daha önce Aydınlıkta kapak olan "şeyleri tekrarlıyor yeni Cumhuriyet neslinin nasıl yetiştirilmesini anlatıyor ve de hemen el konulmasını" "Yeni Cumhuriyet nesli ve Siyasi İslam 'in bir an önce yok edilmesi için darbenin el koymanın meşru olduğunu anlatıyor " "dün akşamda Yalçın KÜÇÜK" "Televizyonda bangır bangır darbe yapılacak başka yolu yok demiş el konması lazım demiş" "Şimdiye kadar benim her dediğim çıktı demiş" "artık yüksek sesle herkes telaffuz etmeye başladı bunu " dediği, Tape No:3564, 08.01.2008 tarihinde Habib Ümit SAYIN ile Arif arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ümit SAYIN'm "okudun mu yazıları" "Doğu SİLAHÇIOĞLUnu falan" "O gün şey ne konuştu, çok etkili olmuş, herkes onu söylüyor." "Yalçın KÜÇÜK? " dediği, Arifin "gelip dinleseydin keşke" "Dedi ki, bu ülkenin sermayesi diyo, yurt dışına kaçıyo diyo. " "daha ucuz köleler bulmak için Çine gidiyolar diyo. Ve bu hükümet, bundan diyo bu hükümet sorumludur diyo. Şudur budur. Ve dedi ki, insan bu sene diyo krizler patlayacak şu asgari ücreti arar hale gelecekler diyo. " "işte öyle şeyler söylüyo. Adam dedi ki benim şimdiye kadar söylediklerimin hiç bi tanesi çıkmamazlık etmedi diye. " "Bi Argun mu dedi bişey onat mı dedi birisi varmış 27 Mayısta bi general. Onu bahsetti ama. Olursa dedi 27 Mayıs gibi olur dedi. Halk destekliyecek hareketi olacak dedi" dediği, Ümit SAYIN'in "27 Mayıs gibi olur dedi de 27 Mayıs.." peklinde ki telefon görüşmelerinden şüphelinin her ortamda yürütme organının devrilmesi gerektiği ve yönetime el konulması gerektiği yönünde Ergenekon silahlı terör örgütü amaçları doğrultusunda propaganda yaptığı anlaşılmaktadır.
Tape No:4833, 04.04.2008 tarihinde Erol MÜTERCİMLER ile Bülent A... arasındaki telefon görüşmesinde özetle; bir televizyon programından bahsettikleri ve Bülent A.nm "Yalçın KÜÇÜK'ü nasıl şeyaptın abiya" dediği, Erol MÜTERCİMLER'in "Ona bayılıyorum ya dikkat ediyomusun Yalçın KÜÇÜK bana nasıl böyle bir saygıyla sevgiyle" dediği, Bülent A.nm "Valla sana üstad falan diyor adam saygıyla komtanım diyo bişey diyo" dediği, Erol MÜTERCİMLER'in "Yalçın KÜÇÜK bu ya" "Kesinlikle öyle Mehmet Ali BİRANT dediki programda sonra Erol efendim dedim ya dedi ben anlamadım efendim dedim Allahın aşkına dedi şimdi başka bir Ergenekon var şimdi bu Ergenekon da bütün bu adamların komutanı sen misin yoksa ne oldu dedim ya dedi itaate baksana dedi adamın abi yerlere yattım abi dedim yok yanılıyosunuz ama dedim ben şimdi sana bir sır ver ecem yalnız dedim bana şeref namus sözü ver" "Bana K. T. sözü değil durdu ne demek istiyosun dedi sen dedim namus sözü ver ben sana bir sır ver ecem nedir o dedi abi dedim şimdi Yalçın KÜÇÜK hocanın falan içinde olduğu bizim bir örgütlenmemiz var şimdi bu kaladı böyle biliyomusun" "Yapmaya dedi... nedir abi dedim estergon biz dedim abi Yalçın hocayla Ergenekondan vazgeçtik biz abi Estergon peşindeyiz dedim dondu sustu böyle Allah cezanı versin senin dedi ulan bende nefesim kesildi noluyo diye bakıyorum " dediği,
Tape No:7710, 19.06.2008 tarihinde Ahmet Tuncay ÖZKAN ile Metin A... arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Ahmet Tuncay ÖZKAN'm "bir ara kaçıp yanınıza gelecem bazı konularda bilgi vermek istiyorum" "bir aklınıza ihtiyacım var bir kaç konuda" "Bide size bizim yaptığımız çalışmaları göstermek istiyorum ondan sonra devam edelim abiciğim " dediği ve görüşmenin devamında Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın " hazırlıklarımızı toplayıp sana gelecem Metin abiciğim " dediği, Metin A.nm "İstanbul ayağını kurmak için uğraştım" dediği, Ahmet Tuncay ÖZKAN'ın "Biliyorum Mümtaz hoca şey bitmiş abi" "Bitmiş şeydende bahsetti sizden de bahsettim oda sizden bahsetti" "Görüşmeler sırasında da artık şey değil yani yani o bir şey değil zaten ben... diye bakmıyorum hani dedim bir merkezde oluşum için Cuhuriyetçi seferberlik şeyi" "bu arada işte şeyle Abdüllatifle Mustafa S.ile falan birlikte epeyce bir yol alan bazı arkadaşlar var" dediği, Metin A.nm "aynı zamanda Turan şeyde çalışıyor ÇÖMEZ" dediği, Ahmet Tuncay ÖZKAN'm da "ÇÖMEZ ŞEYDE BİZİMKİLERLE GÖRÜŞÜYOR" "böyle bir duruş duruyor yani bir kaya gibi abi ya yani bir garipliği var neyse ben size birkaç şey söyledi Yalçın KÜÇÜK ben size onları aktaracam abi" dediği, Metin A.nm da "Anladım tamam " dediği,
Tape No: 10945, 21.01.2009 tarihinde Sabih KANADOĞLU ile Coşkun M... arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Coşkun M.nin "merhaba Sabih bey" "Ortadoğu Teknik Üniversitesinden arıyorum da" "Uluslararası ilişkiler bölümünden" "Yalçın KÜÇÜK ünğrencisiyim " "Kendisinin tutuklanmasına karşı bir imza kampanyası başlatacaktık ta " "Sizin de destek verip veremeyeceğinizi öğrenmek için aramıştım " dediği, Sabih KANADOĞLU'nun "Şimdi o şekilde bir hani dışarıya yayınlanmış bir bildiriye imzalamama gerek yok o benim sınıf arkadaşım zaten onu desteklemek" "o benim lise arkadaşım devamlı da konuştuğum bir kişi" "Yani onun için hani onu dışarıya vuracak bir protestoya katılmanın bir anlamı yok yani o kendim için söylüyorum sizin için değil" dediği, Coşkun M.nin "Tabi sizin için öyle ama bizim için çok büyük bir şey kazanım olacaktı sizin isminiz çünkü ..." dediği, Sabih KANADOĞLU'nun "Yani sizi de kutluyorum tabi tabi çok yerinde bir iş yapıyorsunuz" "özel bir durumum var yani o itibarla benim dahil olmamın bir anlamı yok yani" dediği,
Tape No:11188, 27.01.2009 tarihinde Neriman AYDIN ile Kemal AYDIN arasındaki telefon görüşmesinde özetle; Kemal AYDIN'm "Bu vatan mücadelesidir biz bunun bedelini ödettiriyorlar bize bu iş için ölüm de feda olsun yani bedenimiz de bu iş için feda olsun " dediği, Neriman AYDIN'ın "SKY Türk te Yalçın KÜÇÜK senden bahsetti dinle dinleyebildin mi" "tabi hemen o çıkar çıkmaz ikinci gün SKY Türk te gündüz program yaptı Ali ye de söyle onu yengem izledi sonra bana haber verdi ama akşam tekrarladılar yedi buçukta" "Çok güzel anlattı her şeyi inşallah anlatırım yarın sana" "Diyor ki sonuna doğru peki bunlar bunlar bunları yaptı da Kemal AYDIN bey ne yaptı vatanı sevmekten başka" dediği, Kemal AYDIN'ın "Ben ona ben ona bişeyler söyledim o şok oldu " "Dedim ki ben tutuklanırken mahkemede bana şunları sordular dedim " "Bu bu bu skandaldir Kemal bey bu olamaz bu mahkeme kayıtlarında var mı dedim onlarca avukat dinledi dedim tamam mı" "O bizimle çok kısa kaldı Yalçın bey bizden çok etkilendi hoca ..." dediği, Neriman AYDIN'ın "Senden çıkınca görüşünce kız kardeşiyle falan tanıştık dışarıda" "Sohbet ettik tabi sohbet ettik ahimiz Kemal beyden bahsediyor çok anlatıyor sıtahişle anlatıyor Kemal Beyi siz onun kardeşiniz aa çok memnun oldum" dediği, Kemal AYDIN'm "Bizi çok seviyor" dediği, Neriman AYDIN'ın "Evet çok ben gideceğim inşallah onu ziyarete inşallah" dediği, Kemal AYDIN'ın da "Sana ben Neriman hanım ... o şey yaptı o bizden çok etkilendi yavrum tamam mı" dediği, Neriman AYDIN'ın "Çok senden bahsetti o günkü programda abi" "Evet çok SKY Türkte" dediği, Kemal AYDIN'm "Ben ona bişeyler söyledim anlaşıldı" "Çok seviyor değil mi" dediği, Neriman AYDIN'm "Beni diyor ordan dışarda ordan ... tutamazlar diyor bu bir Cumhuriyet kavgasıdır diyor " "Ben ben onların yanında olmalıyım diyor " dediği Görüşme tarihinde Kemal AYDIN'm Ergenekon silahlı terör örgütü üyesi olmak suçundan cezaevinde olmasına rağmen şüpheli Yalçın KÜÇÜK tarafından yapılan programda kendisinden övgüyle bahsedildiği, şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün yaptığı televizyon programı vasıtası ile örgütsel irtibatı bulunan şüphelilere destek olmak , soruşturma ve devam eden kamu davasına karşı kamuoyu oluşturmak için faaliyet yürüttüğü anlaşılmaktadır.
Sanık Hikmet ÇİÇEK'in Ankara İli Altındağ İlçesi Gündoğdu Mahallesi Kıvrım Sokak No:2/2 sayılı adresinde yapılan aramada bulunarak el konulan;
-(1) adet birer fotokopisi ibaresi ile başlayan sevgiler ibaresi ile biten (2) sayfalık daktilo yazmalı doküman içeriğinin, Yalçın KÜÇÜK, Haymana Zindanı 8 Mayıs ibaresi ile başladığı, siyasi konular hakkında çeşitli örnekler verilerek yapılmış değerlendirme yazısı,
-(1) adet Politika bölümünde ibaresi ile başlayan sevgiler ibaresi ile biten (3) sayfalık daktilo yazılı doküman (sayfaların belirli bölümlerinde el yazması notlar mevcuttur) içeriğinde; Prof.Dr.Yalçın KÜÇÜK tarafından Aydınlık dergisine yayınlanması için gönderildiği değerlendirilen baş kısmında Rektör ALEMDAROĞLU şeklinde başlık olan İstanbul Üniversitesinde Rektörün yaptığı icraatlar hakkında yorumlar olduğu doküman üzerinde çeşitli el yazısı notlar tutulduğu bu notlarda senato kararı sağlıklı, bölümcülük yada beylikler politikası, sizi sevindiriyordu çünkü ve 3. sayfasında el yazması "Doğu selam ile başlayan Aydınlık lütfen politik olacak yayınlanacak sevgiler" şeklinde el yazması doküman olduğu tespit edilmiştir.
Sanık DOĞU PERİNÇEK'in Beşiktaş Gayrettepe Mahallesi Ayazma Deresi Sokak Çobanoğlu Apartmanı No: 17 D: 10 sayılı adresinde yapılan aramada bulunarak el konulan; (70) Sayfa l'den 70'e kadar numaralandırılmış üzerinde Yalçın Küçük yazılı sarı zarf içerisinde
f2
doküman içeriğinin; Mustafa GÖKŞOY tarafından 16.06.1997 tarihinde Ertuğrul ÖZKÖK'e hitaben yazdığı Yalçın Hoca (KÜÇÜK) olarak beyan ettiği şahıs ile ilgili konuların anlatıldığı yazı olduğu, ekinde Yalçın KÜÇÜK'ün kaleme aldığı "PARADİGMANIN SEFALETİ" isimli yazısı, Mustafa GÖKSOY tarafından Doğu PERİNÇEK'e Yalçın Hoca(KÜÇÜK)'ün Ertuğrul ÖZKÖK ve Nuri ÇOLAKOĞLU'na yazmış olduğu Mektubun bir örneğinin de gönderildiğini belirten yazı olduğu, Salih URAL tarafından yazılmış Yalçın KÜÇÜK ve Yeni Tanzinıatçılık isimli yazısı olduğu görülmüştür. İşçi Partisi Basın Bürosu'ndan elde edilen, SAMSUNG marka, seri numarası S08EJ1CP120557 bilgisayar hard diskinin üzerinde yapılan incelemede "MİLLÎ CEPHE KATILIMCILAR.doc " isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir. "MİLLİ CEPHE KATILIMCILAR.doc" isimli MSword dosyası incelendiğinde; "MİLLİCEPHEYE ÇAĞIRILANLAR" başlığı altında; Org. Hurşit Tolon, Org. Şener Eruygur, Org. Tuncer Kılınç, Doğu Perinçek, Kamuran İ..., Mehmet Haberal, Hasan Ü..., Mustafa Özbek, Aydın M..., Ufuk S..., Mümtaz S..., Yalçın KÜÇÜK, Servet B..., Banu A..., Arslan B..., Vural S..., Kemal Alemdaroğlu, Şükrü Sina G..., Rauf D..., Çetin Y..., Saadettin T..., Gülsün T..., Nazan M..., Ahmet Zeki B..., Tuncay Özkan, Bekir C...,Erol Manisalı, Prof. ??????? Ç., Mehmet G..., Yaşar N. Ö..., Yaşar O..., Ali T..., Birgül A. G..., Alev C..., İlhan Selçuk, Zeki S..., Tayfun İ..., Zekeriya T..., Hulki C..., Mustafa A...,Ferit Bernay, Kadri Y...,Mustafa YURTKURAN, Fatih HİLMİOĞLU, Mustafa T..., Sadi S..., Enis Ö..., Nüzhet K..., Prof Dr. Ümit A..., Kamer G..., Rıza Z..., İzzettin D... ve Turan Çömez" isimlerinin yer aldığı görülmüştür.
İşçi Partisi Basın Bürosu'ndan elde edilen, SAMSUNG marka, seri numarası S08EJ1CP120557 bilgisayar hard diskinin üzerinde yapılan incelemede "MİLLİ CEPHEYE KATILANLAR abece.doc" isimli bir MSword dosyası tespit edilmiştir.
"MİLLİ CEPHEYE KATILANLAR abece.doc " isimli MSvvord dosyası incelendiğinde; "MİLLİ CEPHE TOPLANTISI KATILIMCILARI" başlığı altında; "Emekli Generaller" başlığı altında; Org. Şener Eruygur, Org. Tuncer Kılınç, Org. Hurşit Tolon, "Yüksek Bürokratlar" başlığı altında; Rauf D..., Prof. Dr. Mustafa A..., Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, İst. Üni. E. Rektörü, Prof. Dr. Ferit Bernay, 19 Mayıs Üni. Rektörü, Ahmet Zeki B..., Prof. Dr. Mehmet Haberal, Başkent Üni. Rektörü, Prof. Dr Fatih Hilmioğlu, İnönü Üni. Rektörü, Nüzhet K..., Vural S..., Prof. Dr Kadri Y...,Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Uludağ Üni. Rektörü,
"Siyasetçiler " başlığı altında; Servet B..., Turan ÇÖMEZ, AKP Balıkesir E. Milletvekili, Kamer G..., Mehmet G..., Şükrü Sina G..., Tayfun İ..., Kâmran İ..., Aydın M..., Yaşar O..., Prof. Dr. Enis Ö..., Yaşar Nuri Ö..., Dr. Doğu Perinçek, İP Genel Başkanı, Zeki S..., Sadi S..., Mümtaz S..., Ufuk S..., Saadettin T..., Zekeriya T..., Gülsün B. T..., Ali T..., "ÖĞRETİM ÜYELERİ" başlığı altında; "Prof. Dr. A. Ç..., Prof. Dr. B. A. G..., "KİTLE ÖRGÜTÜ YÖNETİCİLERİ" başlığı altında; Prof. İzzettin D..., Av. Nazan M..., Mustafa Özbek, Türk Metal Sendikası Genel Başkanı, Mustafa T..., "Gazeteci ve Yazarlar " başlığı altında; Banu A..., Arslan B..., Hulki C..., Alev C..., Bekir C..., Prof. Dr. Yalçın Küçük, Araştırmacı - Yazar, Erol Manisalı, Cumhuriyet Gazetesi yazarı, Tuncay Özkan, Araştırmacı -Yazar, İlhan Selçuk, Cumhuriyet Gazetesi Yayın Kurulu Başkanı, Hasan Ü..., Çetin Y..., Rıza Z..." isimlerinin yer aldığı tespit edilmiştir.
İşçi Partisi Genel Merkezinden ele geçirilen dijital veriler içerisinde yer alan "4_Haymana_HÇ " isimli word belgesinin yapılan incelemesinde; "4 Nisan 1999 Aydınlık" başlıklı belge içerisinde; "KÜÇÜKDURUŞMAYA GÖTÜRÜLMÜYOR" başlığı altında; "2 Şubat günü Prof. Dr. Yalçın Küçük'ün Ankara DGM'de duruşması vardı. Ankara DGM Küçük'ün duruşmaya getirilmesi için Haymana Savcılığı'na yazı yazmasına rağmen Küçük duruşmaya getirilmedi. PKK lideri Abdullah Öcalan 'a karşı düşünülen suikastı Mesut Yılmaz 'in haber verdiğini açıklayan Küçük, duruşmalara götürülmeyerek yeni açıklamalarda bulunması engellenmek istendi. Duruşmaya neden götürülmediğini soran Küçük'e ise gülünç gerekçeler gösterildi" şeklinde yazının yer aldığı, "YILMAZ ADINA TELEFON EDEN KİM? " başlığı altında; 'Aynı kişi şöyle devam ediyor: "Yalçın Küçük'ün Mesut Yılmaz hakkındaki açıklaması MİT'İ, hele şimdiki Müsteşarı sarsıcı önemde. Yılmaz, suikastı Yalçın Küçük aracılığıyla Apo 'ya bildiriyor. Bunu bilmeyen yok aslında. Gazeteciler de biliyor. Bazıları zaten olayın içinde. Hele, Yalçın Küçük'e, Mesut Yılmaz adına telefon eden, herşeyi biliyor. "Aynı uzman, son dönemlerde medya üzerindeki MİT kontrolünün çok güçlendiğini, Prof. Dr. Küçük'ün açıklamalarının basında yer bulamayışının da bu kontrolden kaynaklandığını ifade ediyor. " Şeklinde yazının yer aldığı, Sanık İsmail YILDIZ'dan el konulan Seagate marka sn3hs8xlpb seri numaralı harddiskinde; "SABETAYİZM VE GERÇEKLER! ÜNİTER DEVLET, ÜNİTER MİLLET TANIMLAMASI, SADECE REJİMLE VE KEMALİZİMLE ALAKALI DEĞİLDİR, AYNI ZAMANDA MİLLETİN BEKASI İLE DE İLGİLİDİR" başlıklı word belgesinde; " Türkiye Cumhuriyetinin, Sabetayist bir ayağı olduğu iddiası ise Siyonist bir söylemdir. Evet, Türkiye de Yahudiler, Sabetayistler, Masonlar ve Siyonistler vardır ve hep olmuştur. Ancak Türkiye Cumhuriyetini, Sabetayistler, Masonlar ve Yahudiler kurmamıştır. Tam tersine Yahudiler, Sabetaylar ve Masonlar Osmanlı Devleti'ni yıkarak Türk varlığını ve Devletini hedef almışlardır. Deşifre edilen, söylediklerini inkar etmeyen, İshak Alaton'un, Siyonist lobilerin ve Masonların Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni (de aynen, Türk olan Osmanlı Devleti'ni hedef aldıkları gibi) hedef aldıkları ortadadır. Son dönemde EFENDİ kitabı başta olmak üzere, Yalçın Küçük ve daha birçok odak Türkiye'de yerel ve genel düzeyde başarılı olmuş her branştan her meslekten insana "SABETAYİST" damgasını vurmaktadır. Nerede ise iyi güreşen "deve", iyi yemleyen ve çok süt veren "inek" ve iyi koşan "at" bile "SABETAYİST" ilan edilecek. Bu topraklarda tarihimizde olduğu gibi hem Türkiye'de hem bölgemizde ve hem dünyada başarılı olmuş Türk çoktur ve olmaya da devam edecektir. Ancak her zirveye tırmananı hasetle, kıskançlıkla ve başka sebeplerle "Sabetayist", "İslamcı", "Türkçü", "Mason", "Kürtçü" diyerek ötekileştirmek, Türk birliğini bozmayı, Türk Devletini yıkmayı hedefleyenlere destek vermekle sonuçlanacaktır. Oyun açıktır: Bazı kelimelerin, eklerin ve kavramların üzerinden giderek, bazı isimleri baz alarak her başarılı aileyi ve kişiyi "Sabetayist" ilan etmek bir Siyonist taktik ve stratejisidir. Bu taktik ve strateji "demografik" yani nüfus sorunu yaşayan Yahudilerin sayısını arttırmak için kurgulanmıştır. Bu Siyonist taktiğe ve stratejiye göre, dünyanın neresinde başarılı bir aile ve birey varsa Sabetayist, dönme, Yahudi göçmeni olarak nitelendirilerek ötekileştirilmekte, bu yolla Yahudi nüfusu, aidiyet duygusu yok varsayılan nitelikli nüfusla arttırılmak istenmektedir. "Şeklinde ifadeler içerdiği tespit edilmiştir. Şüpheli Veli KÜÇÜK'ten elde edilen SABETAY ZWİ SABETAYCILIK VE TÜRKİYE SABETAYLARI (Dönmelik) REOSTA başlıklı Ergenekon silahlı terör örgütünün "OPERASYON PROJESİ" olarak adlandırılan İSTANBUL/MAYIS 2000 tarihli örgütsel içerikli dokümanda;
" Reosta Operasyonu, bilimsel literatürlerde "Sabetaycılık" adıyla anılan gizli/etnik/dini/ideolojik cemaat iskeletinin röntgeni gözler önüne serilmektedir. Bu çalışma alışılagelmiş araştırma/analiz veya biyografik istihbarat raporu özelliklerinin dar çerçevesi içinde kalmayıp, günün gelişen koşullarına paralel olarak, "gizli/etnik/dini/ideolojik cemaaf'in kontrol altına alınması, Cumhuriyet Devrimleri ve Ulusal Çıkarlar doğrultusunda yarar sağlanabilmesinin mümkün kılınmasını amaçlayan, operasyonel projelendirme çalışmasıdır. Kemalist Cumhuriyet Devrimi'nin fundamentalizm, etnik ayrılıkçılık, Alevi-Sünni gelişmeleri, Türkiye-Yunanistan ve Türkiye-İsrail ilişkileri ve globalleşme/yenidünya düzeni oluşumları çerçevesinde; "Reosta Operasyonu" ile gizli/etnik/ideolojik Sabetay Cemaati'nden yararlanılması pratikte olumlu açılımlar sağlayacağı görüşüne varılmıştır. Görüşümüzün nedenlerine daha sonraki bölümlerde yer verilmektedir. Reosta Operasyonu Projesinin hazırlanmasında açık/gizli kaynaklardan yararlanıldığı gibi, Sabetay cemaati üyeleri ile de temasa geçilmiş ve doğrudan kendilerinden de bilgi alınmıştır. Türkiyeli etnik unsurlar içinde, gizliliklerini 300 yıldır korumayı başaran yalnızca Sabetaycılar olmuştur. Her gün aramızda bizlerden hiçbir değişik özellikleri yokmuşçasına yaşayan, dini inançları, dilleri ve gelenekleri bakımından görünürde hiçbir farklılık göstermeyen bir grup insanın gerçekte gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir cemaatin üyeleri oldukları, yalnızca içsel mekânlarında kendilerine özgü mistik bir yapı üç asırdır büyük bir titizlikle korunmuş ve yaşatılmıştır. Tüm bunların yamsıra, Cumhuriyet Devrimi içinde yer alışları ve Türkiye'nin özellikle ticaret ve kültürel alanlarında en önemli noktalarda bulunuşları ile toplumsal, ideolojik, siyasal, ekonomik, kültürel ve iletişim yapılanmalarındaki önemli etkinlikleri ile üstlendikleri rollerin çok ciddi etkilere yol açtığı gözlenmiştir." Şeklinde başlayan 30 sayfalık örgütsel içerikli dokümanın sonuç kısmında,.... " REOSTA OPERASYONU, Yukarıda özet olarak ele alınan gelişmeler göstermektedir ki; gizli/etnik/dini/ideolojik bir cemaat olan Sabetaycılık, gerektiği biçimde dikkate alınarak değerlendirilmemiş ve cemaat kendi çıkarları doğrultusunda gelişme göstererek güçlenmiş; toplumsal, siyasal, ekonomik ve kültürel alanlarda yaşamı etkisi altına alabilmiştir. Özellikle eğitim yapılanması ile başlayan, gizli/etnik/dinsel/ideolojik cemaat etkileri daha sonra ticaret, kültür, siyasi plâtformlarda son derece güçlü platformlar yaratarak kendisini geliştirmiş ve güç kazanmıştır. Günümüz Türkiye'sinde giderek gelişen fundamentalizm, PKK terör eylem/toplu katliam örnekleri ve en son olarak vahşi Hizbullah eylemlerinin açığa çıkarak toplumda yarattığı dehşet duyguları karşısında harekete geçen Sabetaylar, Türkiye'yi terk ederek kendi inanç felsefelerine uygun İsrail'e göç ederek, İsrail vatandaşı olabilmeyi arzulamaktadırlar. Özellikle Karakaş Grubu olarak tanımlanan Sabetaycılar, bu doğrultuda girişimlere yönelmişlerdir. Gelişmelerin hertürden provokasyona açık olduğu gözlenmektedir. Doğabilecek uluslararası boyuta açık sorunlar göz önüne alınarak, Sabetaycılar ile ilişkiler kurulup geliştirilmeli ve bir sivil toplum örgütü kurularak tümünün bu sivil toplum örgütünün çatısı altında birleşmeleri sağlanmalıdır. Oluşturulacak olan bu zemin Sabetaycıların kontrol altına alınmaları, çok daha yakından çözümlenerek analiz edilmelerine olanağı elde edileceği gibi, kontrol altında tutulduklarından ulusal çıkarlar doğrultusunda yönlendirilmeleri de gerçekleşmiş olacaktır. * 1 \
Türkiye Cumhuriyeti gelecek tarih dilimlerinde "Selanik Dönmeleri" (Sabetaycılar) asimilasyonu propagandasına açıktır. Bunun önünün kesilmesi gereği doğmuştur. Bu nedenle 1924 mübadelesi ile Selanik'ten Türkiye'ye göç eden Sabetay Cemaati'nin "Mübadele Defteri" kayıtları ile nüfus kayıtları incelenerek Sabetaycılar tespit edilmelidir. Sabetaylar, ailelerinin kendilerine verdiği bilgiler dışında bilgiye sahip değildirler. Birbirlerini tanımamaktadırlar. Onları kendi içlerinde 300 yıldır yöneten son derece gizli yönetim kadroları, Sabetay cemaati üyelerini bilmelerine karşın, üyeler birbirlerini tanımamaktadır. Bu durum cemaatin gizliliğini koruyan en önemli faktör olmaktadır. Yönetim kadroları ise derecelendirilmiş bulunmaktadır. Özetle cemaatin yönetim kadroları bir anlamda hücre yapılanması ile örgütlenmiştir. Günümüz dünyasında Masonik örgütlenmelerin en gizli yapılanışını "Bilderbergliler"de görmekte olmamıza karşın üyeleri, başkanları ve yönetim kadroları açığa çıkmıştır. Tarihsel süreç içinde ele alındığında görülmektedir ki, pek çok ülkenin resmi istihbarat örgütlerinin en başarılı ajanlarının bile deşifre olabildiği bir dünyada yaşanıldığı gerçeği ortaya çıkmaktadır. Ancak Sabetay Cemaati hâlâ gizliliğini koruyabilmiş olduğu göz önüne alındığında bu cemaatin "gizlilik" prensiplerine ne denli bağlı oldukları daha iyi anlaşılabilir. Bu gizliliğin mutlak çözümlenmesi, "1924 mübadelesi ile Türkiye 'ye göç eden Sabetaycılar "in tümünün kamuoyu önünde deşifre edilmesi ve cemaatin kontrol altına alınması ulusal çıkarlar açısından gerekli bir zorunluluktur.
"Ulusal Sebataycılar Derneği" adı ile kurulacak olan bir dernek çatısı altında toplanacak Sabetaylar'm Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ulusal çıkarları ve Kemalist ideoloji doğrultusunda, uluslararası plâtformlarda etnik ayrılıkçı faaliyetleri ve insan hakları ihlâlleri iddiaları karşısında Türkiye'nin uluslararası plâtformda savunulması ve öne sürülen iddiaların çürütülmesinde yararlanabileceği önemli bir etnik gruba dönüştürülmelidir. Böylece yıllardır öne sürülen Ermeni soykırım ve Süryani insan hakları ihlalleri vb. iddialara karşı da yeni bir savunma argümanı elde edilmiş olacaktır. Aksi halde Sabetaycılık, Türkiye'nin karşısına çıkartılan sorunlara 21. yüzyılda bir yenisini eklenmeye aday gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir cemaat olarak ilk olumsuzluk işaretlerini vermiş bulunmaktadır. Tüm bunların yanısıra, Sebatay cemaati diğer ülkelerin istihbarat örgütlerinin de emperyalist amaçlı kullanım girişimlerine açık bırakılmamalıdır. Sabetaycılar-Mason Locası ilişki ve bağlantıları ile Sabetaycılar-Masonik Bilderberg Kulübü ilişki ve bağlantılarının mutlaka açığa çıkartılması zorunluluğu vardır. Bu zorunluluk ile ulusal çıkarlarımızın doğrudan ilintili olduğu çok açıktır. İsrail tarafından günümüze değin vatandaşlık hakkı tanınması reddedilen Sabetay cemaati, Yahudi olgusunun içinde yer alan, Türkiye'nin etnik yelpazesi içinde önemli bir yeri olan gizli/etnik/dinsel/ideolojik bir gruptur. Günümde seslerini duyurmaya başlayan bu etnik grup 300 yıl süren suskunluğunu bozmuş ise; mutlaka önemli bir neden ve amaç doğrultusunda harekete geçmiş demektir ki, süratle değerlendirmeye alınarak Sabetaycılara yönelik "Reosta Operasyonu Projesi" uygulamaya konmalı görüşü kuvvet kazanmıştır. Saygılarımızla, 12.05.2000
j~S. V K, \ / I ,1 lif): S ^^S~K Şeklinde biten ve Ergenekon silahlı terör örgütü amaçları doğrultusunda hazırlanan bu örgütsel içerikli dokümanın sonuç kısmında bulunan "Bu gizliliğin mutlak çözümlenmesi, "1924 mübadelesi ile Türkiye'ye göç eden Sabetaycılar "in tümünün kamuoyu önünde deşifre edilmesi ve cemaatin kontrol altına alınması ulusal çıkarlar açısından gerekli bir zorunluluktur.'" Denilmesinden Şüpheli Yalçın KÜÇÜK' ün Ergenekon silahlı terör örgütü içinde önemli bir konumda olduğu, Sabetaistlerin deşifresinden sorumlu olduğu, son yıllarda bu konularda yazılmış kitaplar da göz önüne alındığında bu dokümandaki kararların uygulanmasıyla bir çok kişinin Sabetaist olduğu yönünde dezenformasyon faaliyetlerinde bulunulduğu anlaşılmaktadır. -
Sanık Tunç AKKOÇ'tan ele geçirilen Samsung marka 1399 seri numaralı harddisk içerisinde; "Ankara Attila İlhan Kültür Merkezi Etkinlikleri" başlığı altında; 10 Ocak 2008 Söyleşi, Devrimler Çağı Bitti mi?, Yalçın Küçük Sanık Turhan ÇÖMEZ'in Asus marka bilgisayarı içerisindeki Western Digital marka harddisk içerisinde; "Yusuf Ziyad.doc" isimli bir msvvord belgesi tespit edilmiştir. "Yusuf Ziyad.doc" isimli MSvvord dosyası incelendiğinde; yusuf_ziyad07@yahoo.co.uk isimli e posta adresinden gulerkomurcu@superonline.com isimli e posta adresine gönderilen e postanın turhancomez@yahoo.com isimli e posta adresine yönlendirildiği, içeriğinde ise, Yusuf Ziyad isimli şahsın Irak Kürdistan Federe Bölgesinde yaşayan Türkiyeli bir Kürd olduğunu ifade ederek söz konusu e-posta ekinde TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NDE ÇETELEŞME GERÇEĞİ başlıklı yazısının olduğu, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'NDE ÇETELEŞME GERÇEĞİ başlıklı yazıda "İtirafçı Alaattin Kanat, Tuğgeneraller H.K ve Veli Küçük gibi isimler Kürdistan'daki birçok faili meçhul cinayet ve terör hareketinin yürütücüleri oldular. " yazdığı, 6. sayfasında, Ermeni gazeteci Hrant Dink'in katlinin arkasında da JİTEM, Veli Küçük ve Emniyetin olduğunun yazdığı, 8. sayfasında, Tetikçi, polis ve askerlerce kahraman gibi karşılanmış, İstanbul valisi ve Emniyet müdürü yeni cinayetler için yerinde bırakılmış ve baş aktörlerden Veli Küçük'ün yanından dahi geçilmemiştir yazdığı, 13. sayfasında, "Bu Oluşumların Başındakiler'" başlığı altında, Emekli Tuğgeneral Veli Küçük, AKP'li Turhan Çömez, birinci Ordu Komutanı emekli Org. Hurşit Tolon, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur (Atatürkçü Düşünce Derneği genel başkanı), NATO eski Özel Harp Dairesi'nde başkanlık görevi de yapmış olan Fikri Karadağ, Özel Hareket Dairesi eski başkanı İbrahim Şahin, Vatansever Kuvvetler Güçbirliği Hareketi Derneği'nin Genel Başkanı Taner Ünal, Yüzbaşı Muzaffer Tekin, Türk-Metal-İş Sendikası'nm 32 yıllık Genel Başkanı Mustafa Özbek, MGK eski Genel Sekreteri Tuncer Kılmç, emekli astsubay Mahmut Öztürk, Danıştay saldırganı Alparslan Arslan, emekli Binbaşı Zekeriya Öztürk, Kemal Kerinçsiz, İstanbul Ülkü Ocakları eski başkanı Levent Temiz, Türk Ortodoks Patrikhanesi'nden Sevgi Erenerol, Eski Emniyet Müdürü Adil Serdar Saçan, Bekir Öztürk, İP Genel Başkam Doğu Perinçek, Yalçın Küçük, Sedat Peker isimlerinin yanı sıra, birçok emekli asker, bürokrat, siyasetçi, öğretim görevlileri ve iş adamlarının isimlerinin yazılı olduğu,
Ayrıca bu tür oluşumlara destek veren bazı kurumlar; Türkiye Kamu-Sen, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, Toplumsal Düşünce Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD), Türkiye Emekli Astsubaylar Derneği, Hacı Bektaş-ı Veli Kültür Vakfı yazdığı, Teşkilatlandıkları Başlıca Alanlar İstanbul, İzmir, Denizli, Trabzon, Sakarya, Bolu, Mersin, Hatay, Adana, Osmaniye, Kilis, Gaziantep, Diyarbakır, Düzce, Yozgat, Kırşehir, Kahramanmaraş, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Aksaray, Eskişehir, Çanakkale, Bursa, Bilecik, Kütahya, Çorum, İsparta, Amasya, Burdur, Antalya, Karabük, Sinop, Konya, Şanlıurfa, Ankara ile Çankırı'nın Çerkeş ve Kurşunlu ilçeleri" yazdığı tespit edilmiştir.
Sanık Murat AĞIREL'den ele geçirilen S10UJD0PB34635 seri numaralı hard disk üzerinde yapılan incelemede muhtelif "contact" dosyaları tespit edilmiştir, "contact" dosyaları incelendiğinde; 8879 kişiden oluşan telefon ve adres bilgilerini içeren contact list olduğu, dosyada; Adnan BULUT, Adil Serdar SAÇAN, Adnan AKFIRAT, Doğu PERİNÇEK, Erdal ŞENEL, Erhan GÖKSEL, Güler KÖMÜRCÜ, Gürbüz ÇAPAN, Kemal ALEMDAROĞLU, Kemal GÜRÜZ, Kemal YAVUZ, Mesut ÖZCAN, Tanju GÜVENDİREN, Vedat YENERER, İlhan SELÇUK, Mustafa ÖZBEK, Şener ERUYGUR, Yalçın KÜÇÜK, Kemal AYDIN, Birol BAŞARAN, Evrim BAYKARA, Serhan BOLLUK, Kahraman ŞAHİN, Mustafa Hüseyin BUZOĞLU, İlker GÜVEN, Barış (Bedrettin DALAN'ın Oğlu), Bedrettin DALAN, Coşkun
137 ^v^-v "P
UMUR, Hurşit TOLON, Mustafa BALBAY, Sabih KANADOĞLU, Sinan AYGÜN ve Turhan ÇÖMEZ'in isimlerinin bulunduğu tespit edilmiştir. Şüpheli Erhan GÖKSEL'in Ankara ili Çankaya İlçesi Hoşdere Caddesi Güzelkent Sokak Çankaya Evleri b Blok No:36 sayılı ikametinde yapılan aramada ele geçirilen dokümanda; -(2) sayfadan ibaret "Sn.Erhan GÖKSEL dikkatine" ibareli "Yusuf ÖZKARA Antalya TEMAD İl Bşk. " İsimli şahıs tarafından Hulki CEVİZOĞLU'na hitaben yazılmış, "MİLLÎ BİRLİĞİ OLUŞTURMAK" başlıklı faks çıktısının içeriğinde; "Sayın Cevizoğlu. Ülke savunmasında 1970 yılından bugüne yurt içinde yurt dışında görevler aldım. Bu ülke ve Türk Milleti için vuruldum. Muharip Gaziyim" paragrafı ile başladığı ve devamında Hulki CEVİZOĞLU'nun yaptığı programlarla ilgili görüşlerin belirtildiği, yazının ilerleyen bölümlerinde; Kendini vatansever kabul eden, Türküm diyebilen, Kuvayi Milliye ruhu taşıyan, Atatürk Cumhuriyetine ve kazanımlarına sahip çıkan herkes bir araya gelmeli ve milliler olarak gayri millilere karşı savaşımı hep birlikte başlatmalıyız. Gördüğüm ve tespit edebildiğim vatanseverlerden bir grup: M. S..., Sinan AYGÜN, O. Ö..., Ş.E..., Tuncay ÖZKAN, Doğu PERİNÇEK, Hulki C..., Erol Mütercimler, Oktay S..., Kemal Yavuz Paşa, Hurşit TOLON Paşa, Turhan ÇÖMEZ, G.A..., C. A..., İ. T..., Sabih KANADOĞLU, E. Ç..., A. B..., K. İ..., Tuncer KILIÇ Paşa, Anıl Ç..., Kemal K..., Emin GÜRSES, Yalçın KÜÇÜK, Y. G. Ö..., Y. N. Ö..., A. Ş..., S. Ç..., B. Hoca, Erhan GÖKSEL veV. S... Sn.Tuncay ÖZKAN ve Kerimcan KAMAL Kanal Türk'ün %49 unu borsa aracılığı ile ya da "Bizkaçkişiyiz Gurubuna küçük hisseler olarak dağıtıp da satabilirlerdi. " Şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür. d- Diğer Şüpheli, Sanık ve Tanıkların Beyanları Şüpheli Ünal İNANÇ'in Emniyette ifadesinde; Yalçın KÜÇÜK'ü 30 yıldır tanıdığını, dostu olduğunu, Şüpheli Mehmet HABERAL'm emniyette alınan ifadesinde; Hacettepe Üniversitesinde öğretim üyesi olduğu dönemlerde Yalçın KÜÇÜK ile birkaç kez karşılaştığını, uzun yıllardır kendisi ile hiç karşılaşmadığını, Sanık Erol MÜTERCİMLER'in 10.02.2009 tarihli Ek Savcılık beyanında; Yalçın KÜÇÜK'ü tanıdığını, bir kere programına konuk olduğunu, Sanık Ahmet Tuncay ÖZKAN Cumhuriyet Savcılığında alınan ifadesinde özetle; 19.06.2008 günü M. A. ile yaptığı görüşme sorulduğunda; M. A.'yi siyasi partiye davet ettiğini, M.A'yı kurmayı düşündüğü partiye katılan Y.O'nm Turan ÇÖMEZ ile geçmişteki görüşme yaptığını, kendilerine katılabileceğini anlattığını, görüşmenin Turan ÇÖMEZ'in Ergenekon silahlı terör örgütü içersindeki konumunun henüz aleniyet kazanmasından önceki görüşme olduğunu, görüşmede Yalçın Küçük'ün Turan ÇÖMEZ konusundaki değerlendirmelerinin şahsi konular olduğunu, açıklamak istemediğini, Sanık Merdan YANARDAĞ'in Emniyette alman ifadesinde; Tape No: 8226, 03.10.2008 tarihinde Yalçın KÜÇÜK ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak; görüşmeyi yaptığı kişinin Prof Dr. Yalçın KÜÇÜK olduğunu, kendisi ile Kanal Biz TV de program yapmak için anlaşma yapmaya çalıştıklarını, ..anlaşma yapamadıklarını, Sanık Hikmet ÇİÇEK'in İstanbul Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde; "Rektör Alemdaroğlu, Doğruda Yürüyor" "Prof. Dr. Yalçın Küçük, Haymana Zindanı" başlıklı "Haymana, 23 Haziran 1999" tarihli daktilo ile yazılmış belge ile ilgili olarak; 1999 yılında İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu PERİNÇEK ile yazar Yalçın KÜÇÜK'ün Haymana cezaevinde birlikte kaldıklarını, oradan Aydınlık Dergisine çeşitli konularda yazılar gönderdiklerini, söz konusu yazının da Yalçın KÜÇÜK'ün Haymana'dan gönderdiği bir yazı olduğunu ve Aydınlık Dergisinde yayınlandığını,
"Yalçın KÜÇÜK, Haymana Zindanı, 8 Mayıs " başlıklı, "Doğu ya selam" ibareleri ile başlayan 2 sayfalık belge ile ilgili olarak; Yalçın KÜÇÜK'ün Haymana cezaevinden Aydınlık Dergisi gönderdiği bir mektup olduğunu beyan ettiği,
Gizli Tanık DENİZ 04.06.2008 tarihinde alman ifadesinde; 1986-1987 yıllarında Abdullah ÖCALAN'm Bekaa Vadisinde bulunan Helve kampında bulunduğu sırada gazeteci ve siyasi kimliği olan Doğu PERİNÇEK'in röportaj adı altında geldiğini, Doğu PERİNÇEK'in Abdullah OCALAN'la görüşmesinin ardından bu görüşmesini bir kitap haline getirip yayınlatması ve Aydınlık dergisinde dizi halinde yayınlamak suretiyle varlığı yokluğu çok fazla hissedilmeyen Abdullah ÖCALAN ve PKK örgütünün Türkiye siyasetinde gündemleşmesini ve Türkiye içerisinde örgütün taban bulmasını sağladığını, 15 Ağustos 1984 olayları ile örgüt adım Türkiye'de hissettirmişse de daha sonra yapılan operasyonlarla ağır darbeler aldığını, siyaseten de sıkışmış bir durumda olduğunu, yayınlanan bu görüşmenin adeta örgüt için bir can simidi haline geldiğini, bu röportajın yayınlanması ile Doğu PERİNÇEK'in örgütün adeta ikinci lideri konumuna geldiğini ve yayınladığı kitabın örgüt mensuplarının evlerindeki kitaplıklarda yerini aldığını. Ferit İLSEVER isimli şahsı İşçi Partisi genel sekreteri olarak bildiğini,
Yazar olarak tanıdığı Yalçın KÜÇÜK'ü 1993 ve 1996 yıllarında Şam'da yukarıda anlattığı gelişmeler sonrasında kurulan kampta Abdullah OCALAN'la görüşmek için geldiğini gördüğünü, bu tarihlerden önce de geldiğini Abdullah OCALAN'la görüşmelerinin yayınlanması nedeniyle bildiğini, Yalçın KÜÇÜK'ün daha sonra örgütün yayın organı olan MED TV'de Atölye isminde bir program sunduğunu, bu programda telefonla Abbullah ÖCALAN'm katılımını sağlayıp o dönemde programı sürdürmekte olduğunu, Yalçın KÜÇÜK'ün PKK örgütü nezdindeki rolünün, örgütü silahlı eyleme teşvik etmek konusunda Abdullah ÖCALAN'ı yönlendirmek olduğunu. Abdullah ÖCALAN'm da Yalçın KÜÇÜK hakkında "Senin her cümlen benim beynimde bir kıvılcım meydana getiriyor" şeklinde söylemlerde bulunduğunu bildiğini, Abdullah ÖCALAN'm üst düzey örgüt mensupları ile teknik mevzuları konuştuğunu, ancak durum değerlendirmesi yapmadığını, bunu Yalçın KÜÇÜK ile yaptığını, Yalçın KÜÇÜK'ün adeta Abdullah ÖCALAN'm beyni olduğunu. Abdullah OCALAN'a 1996 yılında gerçekleştirilen daha doğrusu Şam'da ki okulun önünde patlatılan bombayı gerek Yalçın KÜÇÜK'ün gerekse Abdullah ÖCALAN'm haberdar olduklarını kendi beyanları ile açıklamışlardır dediği, bu açıklamalarda Yalçın KÜÇÜK'ün yurtdışında bulunduğu bir sırada Abdullah ÖCALAN'ı arayarak "sana suikast girişiminde bulunulacak, Şam'ı terk et" şeklinde haber verdiğini, Abdullah ÖCALAN'm da buna rağmen Şam'dan ayrılmayacağını ama tedbir alacağını söylediğini bildiğini, Bu açıklamaların örgütün yayın organlarında da yer aldığım, Abdullah ÖCALAN'm Şam'da bulunduğu dönemlerde 199O'lı yıllardan sonra Yalçın KÜÇÜK'ün kendisi ile görüşmeye başladığını, bu dönemden sonra Yalçın KÜÇÜK'ün yurtdışında Fransa, Brüksel gibi Avrupa ülkelerinde kaldığını, Abdullah ÖCALAN'm Suriye'den çıktıktan sonra ise Türkiye'ye döndüğünü, bunun da oldukça dikkat çekici bir durum olduğunu.
Kendisinin Ergenekon soruşturmasında ismi geçip de tanıdığı şahıslar ile ilgili beyanlarının bunlardan ibaret olduğunu, ayrıca bu kapsamda olabileceğini düşündüğü konular ile ilgili de beyanlarda bulunduğunu, genel olarak bilgi sahibi olduğu Ergenekon yapılanması ile PKK'nın hem kuruluşu, hem Yalçın KÜÇÜK Doğu PERİNÇEK ilişkisi ve yukarıda anlattığı konular göz önünde bulundurulduğunda ilişkili olduğunu düşündüğünü beyan etmiştir. Gizli Tanık GALİP'in alman ifadesinde; Örgütte Pilot Necati olarak bilinen şahıstan ve bu şahsın Abdullah ÖCALAN ile olan ilişkisinden bahsetmek istediğini, Plot Necati'nin mesleğinin pilotluk olduğunu, Ağrılı olduğunu bildiğini, Abdullah ÖCALAN'm pilot Necatinin devletin adamı olduğunu, kendisini kontrol etmek üzere görevlendirildiğini, kendisine Ankaradayken para yardımı yaptığını, fakat pilot Necatinin kendisini kontrol edemediğini, kendisinin onu kullandığını ve bir takım bilgileri aldığını, bundan dolayı da devletin kendileri üzerine gelmediğini beyan ettiğini, Pilot Necati'nin Abdullah ÖCALAN'a üstü kapalı olarak "sen bir kuşsun istediğimiz zaman seni pişirip yeriz' dediğini söylediğini, Abdullah ÖCALAN
ile Pilot Necati'nin ilişkisinin 1976-1977 yıllarında başladığını ve Abdullah ÖCALAN'ın yurt dışına çıkana kadar devam ettiğini, Abdullah ÖCALAN'ın Pilot Necati'nin bir uçak kazasında öldüğünü Yalçın KÜÇÜK'ün kendisine söylediğini beyan etmiştir.
Gizli Tanık Emek alman ifadesinde; kendisinin PKK örgütü içerisinde Mahsum Korkmaz Akademisinin bulunduğu kampta ve Suriye'deki örgüt evlerinde kaldığı dönem içerisinde Abdullah ÖCALAN'ı Türkiye'den ve değişik ülkelerden birçok kişinin görüşmek üzere geldiğini, gelenler arasında Doğu PERİNÇEK'in de olduğunu, Doğu PERİNÇEK'in kampa ve Suriyede bulunan evlere gelmesinin nedenlerinden biride Türkiye Ti sol örgütler ile PKK arasında amaç birliği sağlayacak bir devrimci platform oluşturmak amacıyla geldiğini bildiğini, görüşmelerin gizli yapıldığı için başka hangi konularda görüştüklerini bilmediğini,
Abdullah ÖCALANT Mahsum Korkmaz Akademisinde ziyaret etmeye Cengiz Ç AND AR ile Mehmet Ali BİRAND'm geldiğini gördüğünü, ayrıca Yalçın KÜÇÜK, Yunan İstihbarat Subayı ve Suriye İstihbarat Subaylarının geldiğini duyduğunu, bu gelen şahısların Abdullah ÖCALAN'ın yanına niçin geldiklerini ve amaçlarının ne olduğunu bilmediğini beyan etmiştir.
Gizli tanık SON TEZGAH alman ifadesinde; 198O'de Türkiye İşçi Partisi'nin gençlik örgütü olan GENÇ ÖNCÜ yapılanmasının merkez yöneticilerinin şimdi TKP'nin yöneticileri olduklarım, Aydemir GÜLER'in başkanlığını yaptığını, 1980'den sonra TİP'e muhalefet eden, TİP-TKP birleşmesine karşı çıkanların Gelenek diye bir dergi çıkarmaya başladıklarını, daha sonra Sosyalist İktidar Partisini örgütlediklerini ve en sonunda TKP olduklarını, halen TKP olarak devam ettiklerini o dönem bunların devlet içinde karanlık bağlantılarının olduğunun hep konuşulduğunu, Yalçın KÜÇÜK'ün, 1980'de TİP in muhalif kanadında yer aldığını, GENÇ ÖNCÜ ile birlikte hareket ettiğini GENÇ ÖNCÜ'nün ağa babasının Yalçın KÜÇÜK olduğunu, Yalçın KÜÇÜK'ün Sosyalist İktidar Partisi kurulunca Abdullah ÖCALAN'ı desteklemek üzere PKK'nm peşine takıldığım, PKK terör örgütünün ideolojik olarak desteklenmesi ve yönlendirilmesini Yalçın KÜÇÜK'ün yaptığını, Abdullah ÖCALAN'a yapılacak olan operasyonu deşifre edecek kadar gözü kara bir PKK yanlısı olduğunu,
Terör örgütü üyesi olup 1997 yılında yakalanan Şahin ARAŞ (Nevzat K) isimli şahısın 18.09.1997 yılında alman ifadesinde; Eğitim yaptıkları Suriye'deki kampa, birçok gazeteci yazarların gelmekte olduğunu, bunlardan hatırladığı kadarı ile Gazeteci Yalçın KÜÇÜK, ÖDP partisi Başkan Yardımcısı Mahir SAYAN, Pakistan SİNDİ örgütüne mensup iki Pakistanlının Abdullah ÖCALAN'ın faaliyetleri ile eğitim hakkında bilgi almak için geldiklerini, Yunanistan'dan sivil giyimli daha sonra subay olduklarını öğrendiği şahısların ve Rus gazetecinin geldiğini, burada Abdullah ÖCALAN ile konuşup kendisi ile röportaj yaptıklarını, KDP'nin Türkiye temsilcisi olan Siraç BİLGİN 'in de bulundukları kampa geldiğini, yine bu kampta MET Tv nin yöneticilerinin sürekli olarak kendileri ile kalmakta olduklarını, bunlardan gazeteci Yalçın KÜÇÜK'ün kendilerini toplayarak Kürdistan ve Abdullah ÖCALAN hakkında ders verdiğini, kendilerine Kürtleri ve Kürdistanı anlattığını, Abdullah ÖCALAN'ı "siz tam olarak tanımıyorsunuz, o iyi bir liderdir, bu kendiliğinden çıkmadı, " dediğini ve Kürdistanm gelişmesinden Abdullah ÖCALAN oluşumunun olduğunu anlattığını beyan etmiştir.
Bilgi sahibi Ümüt FIRAT'm 31.12.2008 günü İstanbul Emniyet Müdürlüğünde alınan ifadesinde; Yalçın KÜÇÜK'ün 1971 öncesinde Türkiye İşçi Partisi içerisinde bulunan bir kişi olduğunu, 1975 yılında kurulan sol parti olan Türkiye İşçi Partisi içerisinde de yer aldığını, daha sonra oradan ayrılarak 1987 yılından sonra da Toplumsal Kurtuluş adı altında bir dergi çıkardığını ve sol sosyalist düşüncelerini topluma anlatmaya çalıştığım, 1988 yılı sonrası PKK ile ilgili haberler, yorumlar yayınlamaya başladığını, daha sonra Yalçın KÜÇÜK'ün bizzat 1990 yıllarda Şam'a ve Bekaa'ya giderek Abdullah ÖCALAN ile temas kurduğunu, 1994-1995 sonrası Avrupa'ya giderek o zamanki MED TV'de programlara katıldığını, amacının Abdullah ÖCALAN'ın liderliğinde Ortadoğu'da bir Kürt statüsünün oluşacağını düşündüğünü ve kendisi de bu yapı içerisinde yer almak istediğini "Geçmişte komünizmin merkezi Moskova
olduğunu, artık Bekaa olduğu" şeklinde ifadeler kullandığını, ancak gerçek maksadı hakkında somut bilgi sahibi olmadığını, Bilgi sahibi Mehmet Ali ÖZALTIN'm 17.10.2008 tarihinde alman ifadesinde; Türk Metal Sendikası Başkanı olan Mustafa ÖZBEK'in ülkücü görüşe sahip olduğunu, sendika yönetiminin de yine aynı görüşten kişilerden oluştuğunu, DEHAP'm 2. Olağanüstü kongresi 09.06.2003 tarihinde Türk Metal sendikasına ait Büyük Anadolu Otelinin kapalı spor salonunda yapıldığını, sendika üyelerinin olağanüstü kongrenin burada yapılmasından ve burada Türk bayrağına yapılan hakaret ve İstiklal Marşının okunmaması nedeniyle tepki gösterdiğini, kendisinin öğrendiği kadarıyla DEHAP'm kongre yapabilecek bir yer bulamadığını ve Büyük Anadolu Otelini de Yalçın KÜÇÜK'ün ayarladığını, Yalçın KÜÇÜK'ün şu anda sürekli ART televizyonunda program yapmakta olduğunu beyan etmiştir. Bilgi Sahibi Mehmet EYMÜR'ün alınan ifadesinde; 1994 yılında Milli İstihbarat Teşkilatına geri döndüğünü, Tansu ÇİLLER'in dönemin başbakanı, Sönmez KOKSAL'ın MİT Müsteşarlığı görevinde bulunduğunu, başında bulunduğu Özel İstihbarat Dairesinin ana hedeflerinden birinin PKK terör örgütünün başı Abdullah ÖCALAN olduğunu, Abdullah ÖCALAN'm Şam'da ikamet ettiğini öğrenmeleri üzerine Abdullah ÖCALAN'ı etkisiz hale getirmek için üst makamların oluru ile MİT'in kontrolündeki bölgede asker ve polisin katılımı ile operasyon için müşterek grup kurduklarını, basında çıkan haberlerden sonra polisin gruptan ayrıldığım, netice olarak 1 ton C4 patlayıcı yerleştirilmiş minibüsü illegal olarak Suriyeye soktuklarını, aracın planlanan şekilde Abdullah ÖCALAN'ın bulunduğu kampın önüne bırakılmadığı için eylemin tam olarak hedefine ulaşmadığını, Bütün bu süreç içerisinde hem kendi teşkilatı içerisinde hemde teşkilat dışındaki bazı kurumlarda çalışan görevlilerin Ocalan'a yönelik bu faaliyeti sabote etmek için engellemelerde bulunduğunu, Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik BİR'in özel olarak kurulan birlikteki elemanları eğitim zamanları geldiği gerekçesiyle geri çektiğini, bu engellemelerin dış istihbarat servislerinin etkisinde olan bazı görevlilerce yapıldığı kanaatinde olduğunu, Genelkurmay Başkanlığı kanalıyla Gölcük'ten aldıkları patlayıcı malzemelerin birkaç gün sonra Cumhuriyet Gazetesinde "Mit bir ton patlayıcıyı ne yapacak, neden verildi" şeklinde habere konu olduğunu, buradaki amacın bir yerlere mesaj vermek olduğunu, PKK terör örgütünü bitirmek için yaptıkları bu çalışmalarda, takiplerinde bulunan yurtdışı telefonunda (1996-97) dönemin Genelkurmay İstihbarat Başkanı ve Şam'daki askeri ateşe arasındaki görüşmede; Suriye'ye ekipler yollandığının, Abdullah ÖCALAN'ı ipe bağlayıp sürükleye sürükleye getireceklerinin konuşulduğunu, dönemin müsteşarı Sönmez KOKSAL'ın bu konuşmayı hayretle karşılayarak bildiği kadarıyla Genelkurmay Başkanına bildirdiğini, Yalçın KÜÇÜK'ün bir zamanlar PKK'ya ve özellikle Abdullah ÖCALAN'a danışmanlık yaptığını, daha sonra aralarının açıldığını, Yalçın KÜÇÜK'ün PKK'yı yönlendiren, taktik ve strateji veren bir durumda olduğunu, teşkilat olarak PKK'yla bağlantılı yurtdışındaki bir hedef olarak kendilerine verildiğini, faaliyetlerini izlediklerini beyan etmiştir. PKK Terör Örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN'ın İmralı Cezaevinde alınan ifadesinde; Suriye'de meydana gelen bombalama eylemlerinden sonra Hafız Esat'ın kendisine Ağa isimli şahısla haber göndererek bu eylemlerin kendi yüzünden olduğunu söylediğini, 06 Mayıs 1996 tarihinde kendisine suikast yapılacağını Yalçın KÜÇÜK'ün söylediğini, bunu nereden öğrendiğini sorduğunda ANAP'lı üst düzey biri tarafından kendisine sızdırıldığını belirttiğini beyan etmiştir. Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün telefon irtibatları ile ilgili yapılan çalışmalar sonucunda,
1 2 3 4 5
Gürbüz ÇAPAN Mustafa Ali BALBAY Aydın GERGİN Adnan TÜRKKAN Erhan GÖKSEL
33 4 4 1 180
10 kez görüştüğü tespit edilmiştir. 6 Güler KOMURCU 11 7 Durmuş Ali ÖZOĞLU 4 8 Ünal İNANÇ 48 9 Vedat YENERER 8 10 Merdan YANARDAĞ 30 11 Doğu PERİNÇEK 12 12 Mustafa Namık Kemal BOYA 4 13 Emin ŞİRİN 4 14 Ergun POYRAZ 10
e-Delillerin ve Hukuki Durumunun Değerlendirilmesi
[değiştir]Yukarıda belirtilen delillerden şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ergenekon silahlı terör örgütü yapılanması içinde üst düzey görevlerde bulunduğu, bu görevleri arasında PKK ve diğer örgütlerle irtibatları sağlamak, çalışmaları organize etmek ve darbe çalışmaları sırasında yapılacak dezenformasyon faaliyetleri ile gerekli ortamı hazırlamak olarak gerçekleştiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu bölümdeki deliller aşağıda ayrıntısıyla irdelenmiştir.
Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün PKK Terör Örgütünü Yönlendirme Faaliyetleriyle İlgili Delillerin Değerlendirilmesi:
Terör örgütü PKK nın yayın organı olarak bilinen MED TV'nin 06.03.1997 tarihli "yeni tarihe doğru" programında; muhtemelen Suriye'de bulunan PKK terör örgütü kamplarında çekilmiş bir görüntünün yayınlandığı, bu görüntülerde; PKK terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN ve şüpheli Yalçın KÜÇÜK' ün aynı masada oturduğu, çevrelerinde PKK terör örgütünün üst düzey yöneticileri oldukları değerlendirilen kalabalık bir gurubun olduğu, kendisinin ve Abdullah ÖCALAN'm bu gruba ders verdiği tespit edilmiştir. Bu görüntülerde kendisinin devlet olmaktan bahsederek "eğer asker alamıyorsa, vergi alamıyorsa devlet değildir. Burada size bir teorik bilgi; eğer bir yerden siz bir otorite olarak asker alıyorsanız, vergi alıyorsanız, orada devlet sizsiniz. ... Oraları kontrol ediyorsanız, oranın ekonomik, size yetecek kadar alabiliyorsanız ve asker de alabiliyorsanız orası artık sizin olmuştur. BU SlYASÎ TEORİDİR. " dediği tespit edilmiştir. Buradan da anlaşılacağı üzere şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün PKK Terör Örgütünün devamını sağlamak ve etkinliğini artırması için fikir verdiği ve ağzından çıkan her sözün başta PKK Terör Örgütü Elebaşı Abdullah ÖCALAN olmak üzere bütün örgüt üyelerince tartışmasız kabul edildiği bahsi geçen görüntüler ve yukarıda belirtilen diğer dokümanlardan da anlaşılmaktadır.
"14.11.2008 Günü Kanal 7 televizyonu İskele Sancak Programı"nda yayınlanan görüntüde, şüphelinin 1992 yılında Almanya'da Terör Örgütü PKK'nm düzenlediği bir festivalde, stadyumda toplanmış yüzlerce kişinin önünde yaptığı konuşmada; "Bugün diyorum. Dünyada en güzel baş Kürt başıdır. Çünkü Kürt başını kaldırıyor. Her yerde bunu söylüyorum. Şu anda sevgili dostlarım; Mezopotamyah olduğum için, Anadolulu olduğum için, Orta Asyalı olduğum için gurur duyuyorum. Selam başkaldıran Kürde. Selam Kürdistan dağlarına.. Selam Kürdistan dağlarındaki kardeşlerime. Selam Kardeşime " gibi kelimeler kullandığı, PKK terör örgütü üyeleri ve elebaşı Abdullah ÖCALAN'ı selamladığı, örgütü ve üyelerini övdüğünün görüldüğü hatırlatılarak, PKK terör örgütünü övmesinin nedeni sorulduğunda; Bu televizyonların kendisi ile ilgili yaptıkları bir kampanyanın yansıması olduğunu, bu tür konuşmaları yaptığı zamanın 1992 yılı olduğunu, bu dönemde Kürtlerin birçok taleplerde bulunduklarını ve baş kaldırdıklarını, Türk halkının ise başını eğmiş vaziyette olduğunu, kendisinin de başını kaldıran insanları sevdiği için "Selam Kürdistan dağlarını, selam başını kaldıran Kürt kardeşime" diye konuşmalar yaptığını, ancak burada Abdullah ÖCALAN'ın aklına hiç gelmediğini ve onu kastetmediğini, PKK Terör Örgütünü de kastetmediğini, o dönem içerisinde Almanya'da bir festival düzenlendiğini ancak ne festivali olduğunu bilmediğini, o dönemin siyası partisi olan HEP yöneticilerinin kendisini davet ettiğini, bunun üzerine stadyumda konuşma yaptığını beyan etmiştir.
"PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi'nde, D.G.M. Cumhuriyet Savcıları tarafından alınan ilk ifadesinde "06 Mayıs 1996 tarihinde Suriye'de evinin yakınında patlayıcı madde dolu kamyonun patlaması olayıyla ilgili sorulan soruya; Yalçın KÜÇÜK' ün olaydan önce kendisine telefon açarak "bugünlerde size karşı bir saldırı gerçekleştirilecek hazırlıklı olun" dediğini beyan etmiştir. Kendisinin daha önce başka bir konuda alman ifadesinde, bu olayla ilgili bilgileri bir siyasi parti liderinin haber verdiğini beyan ettiği , terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN'a belirtilen bilgileri kimin verdiği, bu bilgileri ne şekilde ve kimden elde ettiği , Abdullah ÖCALAN'a nasıl bildirdiği sorulduğunda; Bu konuların çok konuşulduğunu ve hiçbir ceza kovuşturması olmadığım, bu sorularla PKK tarihinin yeniden yazıldığım, bu konular ile ilgili Haymana Cezaevinde açıklamalar yaptığını, 1995 yılı olduğunu, eski Başbakanlardan Mesut YILMAZ'ın bu dönemde MiT'in çok sorumsuz hareket ettiğini açıkladığını, Abdullah ÖCALAN'a suikastlar meselesinin Türkiye politikasında çok bilinen ve tartışılan bir mesele olduğunu, 1995 seçimlerine girerken zamanın Başbakanı Tansu ÇİLLER'in Abdullah ÖCALAN'm yakalanarak Türkiye'ye getirilmesi için MİT'e çok baskı yaptığım, sonunda zamanın MİT Müsteşarı Sönmez KOKSAL'm Mehmet EYMÜR'u görevlendirerek Abdullah ÖCALAN'm yakalanmasını bir operasyon haline getirdiğini, o sırada kendisinin Paris'te olduğu için zamanın Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Genelkurmay Başkanı ve diğer yöneticilerinden birinin bunun Türk Devleti için çok büyük riskler içerdiğini düşünerek kendisine söylediklerini, kendisinin Fransa'da bulunduğunu, ismini vermek istemediği birisinin kendisini arayarak bu konuları ilettiğini, kendisinin de Fransa Paris'te Strasburg Caddesinde Türk ve Kürtlerin gittiği yerlerde Abdullah ÖCALAN'm yakalanması ve Türkiye'de seçimlerde bir kafes içerisinde dolaştırılması projesini Ankara'nın bildirdiğini herhangi birisine söylediğini, Abdullah ÖCALAN ile hiçbir zaman telefon ve kurye aracılığıyla konuşmadığını, bu olayın kendisine verilmiş bir Devlet görevi olarak kabul ettiğini ve kendisinin herhangi bir sorumluluk altına almadan açıkladığını, gözaltına alınmak üzere evinde arama yapılırken Nazlı ILICAK'in televizyonlarda "Yalçın KÜÇÜK'ü nasıl gözaltını alırsınız, Devlet kendi kendini gözaltına alır mı" dediğini, yani anlatmak istediği konunun, belirtilen olayı ismini açıklamadığı bir Devlet görevlisi tarafından kendisine verilen bir görev olarak açıkladığını, Abdullah ÖCALAN'ı değil, Türk Devletini korumak için bu açıklamayı yaptığını, "Doğu PERİNÇEK, İşçi Partisi Genel Merkezinden el konulan dokümanlar arasında, "4 Nisan 1999 Aydınlık" ".... PKK lideri Abdullah Öcalan'a karşı düşünülen suikastı Mesut Yılmaz 'in haber verdiğini açıklayan Küçük, duruşmalara götürülmeyerek yeni açıklamalarda bulunması engellenmek istendi." şeklindeki yazı ile ilgili olarak ; Kendisine telefon eden ve ismini vermek istemediği devlet görevlisi, telefonda bu konuları aktarırken, Mesut YILMAZ tarafından söyleniyormuş izlenimini verdiği için kendisinin o dönemde böyle bir açıklama yaptığını, yakın bir dönemde Mesut YILMAZ'ı bir düğünde gördüğünü ve kendisini üzdüğü için özür dilediğini, Mesut YILMAZ'ın da yakın bir zamanda yapmış olduğu açıklamada bu konuyu teyit etmiş olduğunu beyan etmiştir.
Mevcut deliller ve tanık beyanları göz önüne alındığında şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü adına PKK ile ilişkileri kuran ve iletişimi sağlayan üst düzey kişilerden biri olduğu, Devletin PKK terör örgütü ile çok ciddi mücadele verdiği bir dönemde örgütün elebaşısına karşı yapılacak operasyona engel olması ve bunu kendisine bir devlet görevlisinin söylediğini beyan etmesi bile şüphelilerden ele geçirilen PANZEHİR isimli örgütsel içerikli dokümandaki bilgilerin doğruluğunu göstermektedir.
Tuncay GÜNEY 2001 yılındaki anlatımlarında; Doğu PERİNÇEK'in isteği ve Veli KÜÇÜK'ün talimatları doğrultusunda, PKK Terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN'm Türkiye'ye teslim edilmesinden önce ve sonra üç kez Abdullah ÖCALAN m avukatı Doğan ERBAŞ ile görüştüklerini, bir keresinde Adnan AKFIRAT, Doğan ERBAŞ ile birlikte Doğu PERİNÇEK'in odasında görüşme yaptıklarını, Abdullah ÖCALAN'ın Türkiye'ye teslimiyle ilgili şartların görüşüldüğünü,
Yalçın KÜÇÜK'ün Abdullah ÖCALAN'm teorisyeni olduğu, ayrıca MİT Müsteşarı ŞENKAL ATASAGUN ve HİKMET ÇİÇEK in hocası olduğu, Doğu PERİNÇEK'in adamlarından birini Yalçın KÜÇÜK'e göndererek görüştüğünü, Yalçın KÜÇÜK'ün de "ben ona (Abdullah ÖCALAN'a) kendim Cumhuriyetin 74. 75. yılında dedim ki kendisi gelirken gel ben Birleşmiş Milletler uçağını ayarladım beraber gidelim Türkiye ye teslim olalım indiğimizde de uçaktan karanfiller at silahıda iki kere at yere at teslim ol o zaman şimdi o tiren geçti" diye anlattığı, bu konunun aslında kadınlar başkanı SAKİNE CANSIZIN teklifi olduğu, Yalçın KÜÇÜK ile Sakine CANSIZ'm Paris' teyken sürekli görüştüğünü beyan ettiği tespit edilmiştir. Terör örgütü PKK' nın yayın organı olarak bilinen MED TV nin 06.03.1997 tarihli "yeni tarihe doğru" programında; Muhtemelen Suriye de bulunan PKK terör örgütü kamplarında çekilmiş bir görüntünün yayınlandığı, bu görüntülerde; PKK terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN ve Şüpheli Yalçın KÜÇÜK aynı masada oturduğu, çevrelerinde PKK terör örgütünün üst düzey yöneticileri oldukları değerlendirilen kalabalık bir gurubun olduğu, Yalçın KÜÇÜK ve Abdullah ÖCALAN'ın bu gruba ders verdiği tespit edilmiştir. Bu görüntülerde Şüpheli Yalçın KÜÇÜKün devlet olmaktan bahsederek "eğer asker alamıyorsa, vergi alamıyorsa devlet değildir. Burada size bir teorik bilgi; eğer bir yerden siz bir otorite olarak asker alıyorsanız, vergi alıyorsanız, orada devlet sizsiniz. ... Oraları kontrol ediyorsanız, oranın ekonomik, size yetecek kadar alabiliyorsanız ve asker de alabiliyorsanız orası artık sizin olmuştur. Bu Siyasi Teoridir" dediğinin tespit edildiği görüntülerden ve konuşmalarından kendisinin PKK terör örgütü militanlarına açıkça eğitim verdiği, PKK terör örgütünün, terör eylemleri yaptığı bölgelerde, "asker alması, vergi toplaması" gerektiği, bu şekilde o bölgelere hükmedebileceğim yani "devlet" olacağını söylediği, PKK terör örgütüne bir nevi nasıl yol izlemesi gerektiğini anlattığı, PKK terör örgütünün faaliyetlerini sürdürmesi için fikri ve ideolojik eğitim verdiği, ayrıca Devletin Güneydoğudan asker alamaması ve vergi alamaması halinde Devlet olamayacağını söyleyerek PKK terör örgütünün amaçlarına ulaşabilmesi için fikri ve ideolojik eğitim verdiği anlaşılmaktadır. Şüpheli her ne kadar bu iddiaları kabul etmemiş ise de hem kendi görüntüleri hem de tanık ve gizli tanıkların beyanlarından PANZEHİR isimli örgütsel içerikli dokümanda belirtilen prensiplere uygun hareket ettiği açıkça ortaya çıkmaktadır. Gizli tanık "DENİZ" ifadesinde; PKK terör örgütüyle olan ilişkilerinden bahsettikten sonra, Yalçın KÜÇÜK'ün 1993 ve 1996 yıllarında ve daha öncesinde Suriye-Şam'daki kampta Abdullah ÖCALAN'la görüşmek için geldiğini, Abdullah ÖCALAN'la görüşmelerini yayınladığını, daha sonra örgütün yayın organı olan MED TV'de, Atölye isminde bir program sunduğunu, bu programda telefonla Abbullah ÖCALAN'ın katılımını sağladığını, Abdullah ÖCALAN'ı yönlendirerek, PKK örgütünü silahlı eyleme teşvik ettiğini, Abdullah ÖCALAN'ın da Yalçın KÜÇÜK'e "Senin her cümlen benim beynimde bir kıvılcım meydana getiriyor" dediğini, Abdullah ÖCALAN'ın üst düzey örgüt mensupları ile teknik mevzuları konuştuğunu, ancak durum değerlendirmesini Yalçın KÜÇÜK ile yaptığım, Yalçın KÜÇÜK'ün adeta Abdullah ÖCALAN'ın beyni olduğunu beyan etmesinden de şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ergenekon silahlı terör örgütü amaçları doğrultusunda PKK terör örgütünün eylem ve stratejilerinin belirlenmesinde önemli bir görev üstlendiği anlaşılmaktadır. Abdullah ÖCALAN'm Şam'da bulunduğu dönemlerde 199O'lı yıllardan sonra Yalçın KÜÇÜK ile görüşmeye başladığını, bu dönemden sonra Yalçın KÜÇÜK'ün Fransa gibi Avrupa ülkelerinde kaldığını, fakat Abdullah ÖCALAN'ın Suriye'den çıkmasından sonra Türkiye'ye döndüğünü, bunun da oldukça dikkat çekici bir durum olduğunu beyan etmesi de aralarındaki ilişkiyi göstermektedir. 14.11.2008 günü Kanal 7 televizyonunda yayınlanan İskele Sancak programında PKK eski yöneticisi olarak bilinen Selim ÇÜRÜKKAYA ile Almanya'da yapılan röportajın bir bölümünde "Yalçın KÜÇÜK, ÖCALAN'ın yanına gider gitmez ÖCALAN'ı yönlendirmeye başlamıştır. Yalçın KÜÇÜK tek başına değildi bizden daha yetkiliydi. Yalçın KÜÇÜK ile
1
Abdullah ÖCALAN aynı örgütün üyeleridir. Yalçın KÜÇÜK'e Pariste ev tutulmuştu, örgüt evinde kalıyordu " şeklinde beyanlarda bulunduğu, Terör örgütü üyesi olup bir çok eylem gerçekleştirmiş olan ve 1997 yılında yakalanan Şahin ARAŞ (Nevzat K) isimli şahsın 18.09.1997 yılında alman ifadesinde; eğitim yaptıkları Suriye'deki kampa, Yalçın KÜÇÜK ve ÖDP'den başkan yardımcısı Mahir SAYAN, Pakistan SİNDİ örgütüne mensup iki Pakistanlı, Yunanistan dan sivil giyimli ve subay olduklarını öğrendiği bazı şahıslar, bazı Rus gazeteciler, KDP Türkiye temsilcisi Siraç BİLGİN, MED TV yöneticileri gibi birçok yerli ve yabancı gazeteci, örgüt ve asker guruplarının geldiğini, Abdullah ÖCALAN'in faaliyetleri ve eğitimler hakkında bilgi aldığını, Yalçın KÜÇÜK'ün kendilerini toplayarak Kürdistan ve Abdullah ÖCALAN hakkında ders verdiğini, Kürtleri ve Kürdistanı anlattığım 'Abdullah ÖCALAN'ı siz tam olarak tanımıyorsunuz o iyi bir liderdir, bu kendiliğinden çıkmadı" dediğini ve Kürdistanm gelişmesinden Abdullah ÖCALAN oluşumunun etkili olduğunu anlattığını, Yalçın KÜÇÜK'ün kendilerine "örgüt hakkında ders veren örgüt mensubu" olduğunu beyan ettiği, Terör örgütü PKK nın yayın organı olarak bilinen MED TV'nin 06.03.1997 tarihli "yeni tarihe doğru" programında, şüphelinin muhtemelen Suriye'de PKK kamplarında çekilmiş bir video görüntüsünün yayınlandığı, bu görüntüde terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile birlikte, çevrelerinde toplanmış bulunan örgüt üyelerine tarih dersi verdiği ve değerlendirmelerde bulunduğu, Bu görüntülerde, şüphelinin Osmanlı devleti hakimiyeti altında bulunan Yunanistan'ın Osmanlıya ilk başkaldıran ülke olduğunu söylediği, bu baş kaldırıyı övdüğü ve bu olayı PKK ya örnek gösterdiğinin görüldüğü, bunun için "Kendi bağımsızlık hareketinize, kendi yürüyüşünüze, tarihte bir paralellik arayacak olursanız, 1820'lerde Osmanlı-Türk Hegemonyasına karşı, ELENLERÎN BAĞIMSIZLIK HAREKETİM göreceksiniz. " "Yunanistan bağımsızlığı, Osmanlı Türk'ten ilk kopan, ayrı millet devlettir. KÜRDİSTAN Türkiye'de son yükseliştir. Demek ki paralellik taşıyor. " dediği tespit edilmiştir. Tanık beyanları ve PKK nın yayın organı kanallarda kendi yaptığı görüşmelerden PKK terör örgütü üyelerini ve yöneticilerini fikri ve ideolojik planda eğittiği ve terör örgütüne yol gösterdiği anlaşılmaktadır. Şüpheli Yalçın KÜÇÜKün terör örgütü PKK nın yayın organı olarak bilinen MED TV nin 06.03.1997 tarihli "yeni tarihe doğru" programında; kendisinin "BAŞKAN şey yapıyor. Yoksul köylülüğün aydınlaşmasına dayalı bir BAŞKALDIRIDIR. " "bu yapılan iş boşuna bir şey değil. " " 1995'ten itibaren Kürt mücadelesi bana göre tekrar uluslar arası bir nitelik almıştır. " dediğinin tespit edildiği hatırlatılarak Abdullah ÖCALAN'a sürekli olarak "BAŞKAN" diye hitap etmesinin sebebi sorulduğunda; Abdullah ÖCALAN'a "BAŞKAN" demesinin sebebinin çevresindeki insanların o şekilde hitap etmesinden dolayı kendisinin de o şekilde ağzından çıkmış olabileceğini söylemiş, PKK terör örgütünün yaptığı eylemlerin boşuna olmadığı şeklindeki söylemlerinin amacı sorulduğunda; PKK'nın Kürt feodallerini de kırdığı için bu şekilde konuştuğunu, PKK'nın da pek çok cana kıydığını ancak bunun yanında şeyhlikleri ve ağalıkları tasfiye ettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Tuncay GÜNEY, PKK terör örgütü üyesi Şahin ARAŞ, "DENİZ" isimli gizli tanık beyanlarında, Yalçın KÜÇÜK'ün "Terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN'ın BEYNİ olduğunu, onu silahlı eylem yapması konusunda yönlendirdiğini, teorisyeni olduğunu, danışmanlığını yaptığını" söylemişlerdir. Yine Mehmet EYMÜR'ün 17.06.2008 de alınan ifadesinde; Yalçın KÜÇÜKün bir dönem PKK ya ve Abdullah ÖCALAN'a danışmanlık yaptığını, PKK'yı yönlendiren, taktik ve stratejiler veren biri olduğunu beyan etmiştir. Ayrıca terör örgütü PKK nın yayın organı olan MED TV de yayınlanan programların da bu iddiaları desteklediği görülmüştür. PKK Terör örgütünün yaptığı eylemler ve yapısı değerlendirildiğinde; uluslararası bağlantıları olan, geniş kapsamlı, eli kanlı bir terör örgütü profili ortaya çıkmaktadır. Şüpheli uzun yıllar böyle bir örgütün fikri ve ideolojik olarak ayakta kalması için ciddi faaliyetlerde bulunmuştur.
Şüpheliden elde edilen defterin (6) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN Kürt hareketini bir noktaya kadar getirdi ancak bir süredir, birkaç yıldır bir yere götüremiyordu. ÖCALAN üslubu tıkanmıştı. Türkiye devrimine yarar. Kürtlerimize yarar mı? Tıkandığı yerden daha kötü olmaz. Daha iyi olması yeni yöntem ve kadroların bulunmalarına bağlı. Bir de Türkiye solu ve devrimcileri ile içten birlikte olmalarına bağlıdır. Yeni bir dönem olduğu kesin görünüyor. " Şeklinde ifadeler bulunduğu, bu dokümandan da anlaşılacağı üzere, şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN'a yakınlığının sadece bir görev gereği olduğu, yani şüphelinin Abdullah ÖCALAN'a yakınlığının örgüt talimatları doğrultusunda olduğu, Abdullah ÖCALAN'm yakalanması sonrasında örgütü birkaç yıldır bir yere götüremediğinden bahsettiği, oysa ki yakalanmadan önce Abdullah ÖCALAN'a övgüler yağdırdığı anlaşılmaktadır. Bu beyanlarından da şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün belirli bir ideolojik görüşünün veya duruşunun olmadığı, tek amacının PKK terör örgütünü, Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçları doğrultusunda yönlendirmek olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Sanıklar Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilen PANZEHİR isimli dokümanda, "îmrah yargı süreci içinde tutuklu bulunan Abdullah ÖCALAN faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği, Abdullah OCALAN'ın îmrah Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK'nın ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtarılarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği belirtildiği, ayrıca "Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti 'ni parçalamaya yönelik Kürt hareketine son verilebileceği gibi Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt devletinin de önüne geçileceği" belirtildiği, 17.02.2008 günü Kanal Türk Televizyonunda Ahmet Tuncay ÖZKAN m yaptığı "Gündem" isimli program içersinde Ahmet Tuncay ÖZKAN'm "Abdullah ÖCALAN'ı Türkiye, Türkiye deki barışı, kardeşliği yüceltmekte kullanmazsa, Abdullah OCALAN'ın bugünkü açılımı ve yaklaşımını Türkiye değerlendiremezse çok yazık eder" "Abdullah OCALAN'ın bu günkü siyasi tutumu Türkiye'ye çok, Türkiye'nin bütünlüğüne birliğine çok farklı bir açıdan yarar sağlar. Türkiye biraz akıllı davranmak zorunda, PKK sorunu ya da emperyalizmin Kürt kartını kullanarak Türkiye 'yi parçalama olgusu, Abdullah ÖCALAN'la birlikte çözüme kavuşabilir. Türkiye bunu çok iyi kullanmak zorunda. " Dediğinin tespit edildiği, Ahmet Tuncay ÖZKAN'in PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile ilgili televizyon programında yaptığı açıklamaların, PANZEHİR isimli örgüt dokümanı ile paralellik gösterdiğinin anlaşıldığı, bu konuyla ilgili, Tape No: 9068, 18.07.2008 günü saat: 18.37 de şüphelinin Levent....? ile yaptığı telefon görüşmesinde; şüphelinin PKK terör örgütü üyelerini ziyaret etmesiyle ilgili hakkında çıkan haberler konusunda konuştuğu ve "... ATV de iddianamede Veli KÜÇÜK'ün evinde bi belge bulunmuş Veli KÜÇÜK PKK ile işbirliği yapmak lazım diyormuş bunun içinde Yalçın KÜÇÜKle Doğu PERİNÇEK gerekiyor diyormuş" ".... ben gittim, ben yaptığım işten memnunum.. " "Yani ben Apoya kardeşim demişim dedim ya.. " Şeklindeki beyanlarından da varlığını inkar ettiği PANZEHİR kodlu örgütsel içerikli dokümanda belirtilen tüm kararları hayata geçirme gayretinde olduğu anlaşımlıktadır. 14.11.2008 günü Kanal 7 televizyonunda yayınlanan İskele Sancak programında PKK eski yöneticisi olarak bilinen Selim ÇÜRÜKKAYA ile Almanya'da yapılan röportajın bir bölümünde; PKK Terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN'm Ergenekon silahlı terör örgütü ile irtibatlı olduğunu, Ergenekon silahlı terör örgütü nün "hükümet devirmek... baskı altına almak" için uğraştığını, bunu da Abdullah ÖCALAN vasıtasıyla yaptıklarını, Yalçın KÜÇÜK'ün de bu yüzden görevlendirildiğini beyan ettiği anlaşılmış, bu açıklama ve beyanlardan Doğu PERİNÇEK ile birlikte şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü adına örgütler arasında irtibatları sağlayan üst düzey görevli olduğu kanaatine varılmıştır. Terör örgütü PKK nın yayın organı olarak bilinen MED TV nin 06.03.1997 tarihli "yeni tarihe doğru" programında; Yalçın KÜÇÜK'ün "PKK başkaldırısıyla ne gidecek diye düşünüyorlar, bizi bölüyorlar dışarıda görüyorlar arkasında Ermeniler var, Suriye var, bilmem ne var demeleri, müthiş bir tarihi ağırlığını üzerlerinde hissetmesi" "Zıngır zıngır titreme
J 46
budur. " dediği, eli kanlı PKK terör örgütünün yaptığı eylemler ve "Başkaldırı" smdan övgüyle söz ettiği, Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Tape No:9110, 15.11.2008 günü saat:16.40 da Tuncer G... ile yaptığı görüşmede; Tuncer G.. .nin "... bir şeyler bırakacam size bi zarf" dediği, şüphelinin "Hayır Tuncay bey şu aşama bakın dün akşam bana arkadaşlarım verdi" "... üzerimde kampanyalar yapıyo yani hiç bir KÜRTLERLE ilgili hiçbir şey istemiyorum şu sırada" "Çünkü her şeyi böyle karıştırıyorlar ediyorlar siz de görüyorsunuz" ".... ONUN İÇİN BİRAZ DİKKATLİ DAVRANIYORUM ŞU DÖNEM GEÇSİN ONDAN SONRA HEPSİNİ KONUŞURUZ" dediği, Tuncer G...nin "Hocam ben okuyup yani şey olsun diye düşündüm yoksa kullanın diye dememiştim... " dediği, şüphelinin "Hayır kullanmayı düşün... ilerde bakarım yani hiç bi şeyim yok, ben her hangi bir ÇİZGİDEN DÖNMÜYORUM ama bu arada çok dikkat etmem lazım" dediğinin tespit edildiği hatırlatılarak Tuncer G...nin bırakacağını söylediği "zarf" ı alıp almadığı ve hangi konuyla ilgili olduğu sorulduğunda; Tuncer G...nin kendisine bırakacağı zarfın içeriğini bilmediğini, böyle bir zarfın da kendisine gelmediğini, "Kürtlerle ilgili hiçbirşey istemiyorum şu sırada" diyerek hangi konudan bahsettiği sorulduğunda; Tuncer G...nin ne getireceğini bilmediğini, Kürtlerle ilgili hangi konudan olduğunu da bilmediğini, bu konu ile ilgili daha önce bir görüşme yapmadığını, beyan etmiş ise de "herhangi bir çizgiden dönmüyorum" diyerek PKK terör örgütü lehine yaptığı illegal çalışmalarına devam ettiğini açıkça ortaya koymuştur.. Halen İmralı cezaevinde hükümlü olan PKK terör örgütü elebaşısı Abdullah ÖCALAN ile kuryeler vasıtasıyla görüşüp görüşmediği, görüşüyorsa bunun amacının ne olduğu ve hangi kuryeler vasıtası ile görüştüğü sorulduğunda; herhangi bir şekilde kurye kullanarak herhangi bir görüşme yapmadığını, beyan etmiş ise de; Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Tape No:9103, 20.11.2008 günü saat:17.07 de İrfan D.... ile yaptığı telefon görüşmesinde; İrfan D...nin 'Avukat İrfan D... İstanbul'dan Asrın Hukuk Bürosundan" diyerek tanıttığı ve "...Gebzede size gelmiştim hocam daha önce" "ÖCALANIN AVUKATLIĞINI YAPIYORUZ DA, barış grubu ... HAYDAR, ERGÜL falan o zaman, ...önümüzde ki hafta SİZİNLE GÖRÜŞMEK İSTİYORDUK ...MÜVEKKİLİMİZİN DE BİR ..." dediği, kendisinin de " ...peki dünkü programı izleyebildiniz mi" diyerek ART de ilginç bir bir program yaptığını anlattığı, İrfan D...nin "daha önceki o VECDİ GÖNÜL le ilişkin söylediğiniz ... ONLARI MÜVEKKİLİMİZE DE ... AKTARABİLDİK" dediği, kendisinin İstanbul'da görüşebileceğin söylediği ve 0 212 534 79 97 nolu telefonu verdiği ve "...siz böyle şey yapıyorsunuz DEVAMLI TELEVİZYONLARDA DA BUNLAR BENİMLE BÖYLE ABDULLAH ÖCALAN ARASINDA BAĞ KURMAYA ÇALIŞIYORLAR ... "ne olacak bu yani şimdi SİZİNLE GÖRÜŞEYİM Bİ DE TAMAM İŞTE BULUŞTULAR DESİNLER DEĞİL Mİ" dediği, İrfan D...nin "EVET DOĞRU HOCAM ONA DİKKAT ETMEMİZ GEREKİYOR" dediği, kendisinin "... İrfandı değil mi" "Bana DOĞAN Geliyordu" "... AYSEL geliyordu, siz de onlarla beraberdiniz değil mi" diye sorduğu, İrfan D...nin "evet efendim" "ben o zaman en gençleriydim" dediği, kendisinin de "AYSEL DE ÇOK GENÇTİ" "... DOĞAN DA HALA KİLOLU MU" "bak görüyorsunuz belleğim çok iyi" "tamam peki şey yapmaya çalışırız ... SİZ DÜNKÜ PROGRAMA BİR BAKIN ÇOK HEYECAN YARATTI SERT BİR PROGRAMDI ART DE BULURSUNUZ ..." "HA ŞİMDİ BÖYLE SÖYLÜYORUM BENİM TELEFONLARIM DİNLENDİĞİ İÇİN YANİ ŞİMDİ BÖYLECE ERGENEKONLA İLGİLİ BA GLANTIYI KURMUŞ OLUYORSUNUZ TAMAM MI" "...ERGENEKON BAĞLANTISI KURULMUŞTUR PEKİ" dediğinin tespit edildiği hatırlatılarak İrfan D...nin kim olduğu ve arasındaki ilişki sorulduğunda; konuşmalarının dinlendiğini bildiğini, Gebze Cezaevinde hapis yatarken orada Kürtlerinde hapis yattığını, İrfan D...nin de oraya ziyarete geldiğini ancak kendisini ve ziyaretlerde ne konuşulduğunu tam olarak hatırlamadığını, beyan etmiş ise de, görüşme yaptığı kişinin İmralı da hükümlü Abdullah ÖCALAN'ın avukatı olduğu , şüphelinin avukatları vasıtasıyla Abdullah ÖCALAN ile Ergenekon silahlı terör örgütü adına irtibatlarını devam ettirdiği, telefonunun dinlendiğini bilerek önce telefonda görüşme içeriklerini değiştirmeye
gayret ettiği karşı tarafın buna uymaması üzerine şimdi Ergenekonla benim irtibatımı kurdunuz diyerek dinlendiği konusunda karşı tarafı uyardığı,
Cumhuriyet Başsavcılığımızca 2007/1536 Soruşturma kapsamında ifadesi alınan ve ilk
iddianamede yer alan PKK Terör Örgütü içerisinde yer alıp daha sonra örgütten ayrılan gizli
tanık Galip olarak ifadesi alman şahsın vermiş olduğu beyanlarda; ... Örgüt içerisinde Mahmut
SAKAR ve İrfan DÜNDAR'm, Abdullah ÖCALAN m avukatı olduklarını ve her
söylediklerinin doğrudan Abdullah ÖCALAN'm talimatı olduğunun bilindiğini, sürekli olarak
örgütün kamplarına geldiklerini Abdullah OCALAN'dan almış oldukları talimatları başta üst
düzey örgüt mensupları olmak üzere örgüt mensuplarına aktardıklarını bildiğini,örgüt
tarafından Süleymaniye'de infaz edilen Kani YILMAZ ile Messenger üzerinden bir görüşme
yaptığını, Kani YILMAZ'ın kendisine Mayıs 2004 tarihinde Şehit Harun Kampında
KONGRA-GEL'in ikinci kongresinde Abdullah ÖCALAN'ın avukatları Mahmut SAKAR ve
İrfan DÜNDAR'm da katıldığını, Mahmut SAKAR'm bütün kameraları kapattığını başkan
adına konuşuyorum bu kongreden savaş kararı çıkacak şeklindeki sözleri üzerine kongrede
savaş kararının alındığını beyan etmiştir. Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün de yukarıda Tape No
9103 sırada kayıtlı İrfan DÜNDAR ile görüşmesinde İrfan DÜNDAR'ın şüpheliyle görüşmek
istediği ancak şüphelinin telefonlarının dinlendiğini ve şüphe çekmek istemediğini belirttikten
sonra daha dikkatli olmaları gerektiğini ve gizli olarak buluşmaları gerektiğini ima ettiği, İrfan
DÜNDAR'ın da haklısınız şeklinde teyit ettiği, müvekkili Abdullah Öcalan'a şüphelinin ART
televizyonunda yaptığı programlarla ilgili bilgi verdiklerini şüpheliye ilettiği, şüphelinin İrfan
DÜNDAR ile birlikte Abdullah Öcalan'ın avukatlığını yapan diğer şahısların isimlerini
söyleyerek tanıdığını ve daha önceden görüştüklerini belirttiği anlaşılmaktadır. Gizli Tanık
GALİP'in vermiş olduğu ifadeyi teyit eder bir şekilde İrfan DÜNDAR ve arkadaşlarının
Abdullah OCALAN'dan aldığı talimatları şüpheli Yalçın KÜÇÜK'e ilettikleri ve şüphelinin
notlarını da Abdullah ÖCALAN'a aktardıkları anlaşılmaktadır. Buradan da Şüpheli Yalçın
KÜÇÜK'ün PKK Terör örgütü elebaşı Abdullah ÖCALAN ile arasındaki irtibatı avukatları
vasıtasıyla sağladığı ve bölücü başına yapması gereken şeylerle ilgili direktif ve
yönlendirmelerde bulunarak Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçları doğrultusunda
hareket ettiği anlaşılmaktadır.
31.10.1997 tarihinde, terör örgütü PKK nın yayın organı olan MED TV de yayınlanan "Panel Programı-4" de, kendisinin "Kemalizm Türkiye 'yi tutamaz. Hiç. Bitmiştir, Paşalar da bitirmiştir. Mesela en sonu da şudur Kemalizm 'e aykırıdır. Ben Güney Kürdistan 'a girdim. Kuvvetlerim gidiyordu Türk Paşaları böyle söylüyor şimdi. Karşıdan da Kürt kuvvetleri
peşgermelerle buluştum. Yoktur o hikâye " şeklindeki beyanlarıyla alakalı savunmasında,
Bugün Türkiye'de Kemalizmin olmadığını, iktidar da olmadığını, yurt dışında bulunduğu süre içerisinde Med TV tarafından davet edildiğini ve bahsedilen programlara katıldığını, bu programa kendisini kimin çağırdığını, ne kadar programa katıldığını bilmesinin mümkün olmadığını, katıldığı programlardan para almadığını, kendi görüşlerini TV'de yaymak için bu programa katıldığını, programa katıldığı dönemde zaman zaman Abdullah ÖCALAN'm da TV'ye telefon bağlantısı yaptığını, her konunun konuşulduğunu,
Yine aynı panel (31.10.1997 tarihinde, Terör örgütü PKK nm yayın organı olan MED TV de yayınlanan "PANEL Programı-7") de, Osmanlı ve Cumhuriyet döneminden örnekler vererek "... Mustafa Kemal'de tek dinli hatta dini şey yapan tek milletli yapmak üçü, üç de Kürtlerle çatıştı, ... Cumhuriyet bir devamlılıktır, ... Mustafa Kemal o büyük liderdir, bakın BAŞKANA geliyoruz, şimdi beni idam edecekler ve onu da söyleyeyim, Mustafa Kemal... bir büyük pilottu, pilotu olumlu anlamda, yani halkını bir yerlere getirdi bundan dolayı beni idam etmezler ama Abdullah ÖCALAN da ÇOK ÖNEMLİ KÜRTLERİN TARİHÎNDE BİR PİLOT OLDU bundan dolayı beni idam ederler. ... çünkü daha zor yerlerden Kürt hareketini bugünkü noktaya getirdi kolay şeyler değil, ikisinin de hakkını kabul etmek lazım." Dediği, ulu önder ATATÜRK ile terör örgütü elebaşısı Abdullah. OCALAN'ı kıyasladığı, her ikisinin de eşit lider olduğunu söylediği hatırlatılarak bu şekildeki söylemleriyle neyi amaçladığı sorulduğunda;
kendisinin Mustafa Kemal'i hiç kimsenin yüceltmediği kadar bu konuşmada yücelttiğini,
s * *
"I
büyük bir lider ve pilot olduğunu söylediğini, öbür taraftan da Abdullah ÖCALAN'm büyük kıyımlara rağmen Kürtlerin bakışlarını değiştirdiğini söylediğini, Abdullah ÖCALAN ile Atatürk'ü kıyaslamadığını, her ikisinin de iyi bir lider pilot olduğunu söylemesindeki kastın mukayese değil, durumu tespit etmek olduğunu, bu değerlendirmeyi yaptığı ve öyle konuştuğunu, Terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'ı bölücü olarak değil de bir kahraman olarak gösterdiği ve bu şekilde yaptığı programların, bölücü örgütü motive edip kararlılığını artırdığı anlaşılmaktadır. Yine Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün yazdığını beyan ettiği, "Emperyalist Türkiye" kitabı incelendiğinde; "eğer bir kimse MUSTAFA KEMAL 'i sevecen gösterirse, bir başkasının filmini yapmış olur" "Mustafa Kemal, çok vesveseli, hep kıstırılmışlık kompleksi içinde yaşayan, sevgisiz bir insandır. Annesini sevmez" "annesinin cenazesine gitmiyor" "sevgisiz ve acımasızdır. Maliye Nazır 'ı Mehmet Cavit'i astırdığı akşam, bir balo düzenlemeye dikkat ediyor" "sevgiyi bilmeyen, acımayı bilmeyen, kimseye güvenmeyen, herkezi kendine karşı komplo hazırlayıcısı olarak gören, bir aydınlanmamacı despot olan Mustafa Kemal 'i hiçbir romancı ya da yönetmenin sevimli yapabileceğine ihtimal vermiyorum. En gerçekçi film, müthiş han 'in başarısız bir kopyası olabilir " "Kemal, çok küçük istisnadan birisidir ve ordu içinde İngiliz politikasını temsil ediyor. Bu o kadar öyle ki" "Londra bu dönemde, bu bölgede, en büyük tehlike olarak birbiriyle iç içe saydığı Bolşeviklikle ittihatçılığı görüyor. Kemal paşa bunlara karşı bir misyonla ve gayet açık olarak büyük Biritanya işgal kuvvetlerinden vize alarak gidiyor" "İngilizlerin kendilerine karşı direnen Altıncı Ordu Kumandanı Ali İhsan Sabis'i görevden alarak yerine Mustafa Kemal'i atamak istedikleri belgelerle kesindir. Pek çok seçkin insanın mandacı oldukları da kesindir" "Sivas kongresinin oy birliğiyle Mustafa kemal'in de oyuyla, Amerikan mandasını isteme kararı aldığı da kesindir. " "Sivas 'ta Mustafa Kemal dahil kurtuluşun vekaletini Amerika 'ya verme kararı alıyorlar. Kutlu olsun" "Çankaya arşivleri açıldığında, Türkiye Üzerine Tezler dizisinin beşinci kitabındakine benzer bir Mustafa Kemal'in ortaya çıkacağına inanıyorum. Kendine güveni olmayan, kıstırılmışlık kompleksi içinde, kuvvetlinin önünde başını eğen, hep bir koalisyondan diğerine kayan, gücünden emin olduğu zaman eski koalisyon ortaklarına son derece acımasız bir Mustafa Kemal çıkacaktır. Bundan kuşku duymuyorum" "Biz, Kemalist Cumhuriyet bitmiştir diyoruz" şeklindeki yazıyla alakalı Atatürk ve Cumhuriyeti aşağılamasının, küçük göstermeye çalışmasının sebebi ve hangi amaca hizmet ettiğine savunmasında; Kendisinin ATATÜRK ve Cumhuriyeti için savaştığını, Sivas kongresinde oybirliği ile Manda kararının çıktığını yazmasının karalama olmayacağını, bunun tarihin doğru yazılımı olacağını, kendisinin bu memlekette hep Mustafa Kemal'i savunduğunu, görüşlerinin ilkokullarda öğretilen görüşler gibi olmadığını, daha gerçekçi olduğunu, ismi geçen "Türkiye Üzerine Tezler" kitabını da kendisinin yazdığını beyan etmesi ve kitabın yazıldığı 1992 yıllarında şüphelinin PKK kamplarında ideolojik eğitim verdiği göz önüne alındığında şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün PKK örgütü üyelerine ideolojik ve örgütsel dersler verirken Atatürk'e hakaret ederek başta PKK örgütü üyeleri olmak üzere tüm Atatürk düşmanlarının sempatisini kazanmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Sabah gazetesi yazarı Nazlı ILICAK'm 12 Mayıs 2008 tarihli köşe yazısında, "dirilişin öyküsü" kitabından bahsederek kendisinin "Sevgili Başkanım, bana göre de, 1920'de Kemal Paşa, o lider kadrosu içinde en geride olan insandı. Ama çeşitli nedenlerle başkanlığı aldı ve sonunda 19 SO'lu yıllarda Kemalizm denilen yüzeysel, bir zaman için işleyen bir sistemi ortaya koydu. Ve bir müddet için Kürtlüğün üstünü örttü. Kemalizm'in arabesk bir yanı vardı; Arap dünyasında her şey yüzeyseldir, bütün figürler, derinliği olmayan figürlerdir. Kemalizm 'i de felsefi alanda arabesk bir ideoloji olarak düşünebiliriz... Kemal Paşa Fransızları taklit etti; şimdikiler Amerikan taklidi oluyor. Yani ben artık Türklüğümden utanç duyuyorum. Kürtler o kadar yükselecek ki, Türkler yerin dibine girecek' şeklinde yazılan yazılarla alakalı olarak Atatürk'ü, Devrimlerini ve Türklüğü aşağılayarak ne elde etmeye çalıştığı sorulduğunda; Kürtleri yüceltip, Türkleri alçaltmadığını, Türklük kimliğinin kaybolmasına üzüldüğü için
bunları söylediğini, bunların kitaplarında yer aldığını, ancak kitaplar hakkında herhangi bir dava açılmadığını, Ankara'daki ikametinde yapılan arama sonucu el konulan; "KÜRDİSTANA HOŞGELDİNİZ, Gaziantep Üniversitesindeki Devrimci Yurtsever Öğrenciler, Apo 'nun kardeşine sevgi ve saygılarımı sunar. " şeklinde not kağıdıyla ilgili olarak; burada belirtilen Apo'nun kardeşi olarak nitelendirilen kişinin kendisi olabileceğini, Üzerinde 22 Eylül 95 ibaresi bulunan 'A-l Politika kendin için güç toplama ve karşı gücü yıpratma, azaltma ve d... olan kollama sanatıdır; B-l İdeoloji, bakış açısı sağlamak demektir; C-l Örgüt kendi gücünün toplandığı yapılardır; C-2 Örgütün hareket gücünde en etkili olan ideolojidir; B-l Biz şimdiye kadar karşı tarafın gücünü azaltmada ve kendimizi güçlendirmede etkili olduk; Ç-2; F-2 Tek ideoloji kaynağı olduğumuz için yinede ayakta kalabildik; H-l Örgütlenmemiz bizim dışımızda nedenlere bağlıdır; H-2 Biz hep yıkılış ve kaçış zamanında Türk olduk; H-3 İdeolojimiz hep kitlemize fazla gelmiştir; H-4 Devam etmek durumundayız; H-5 Geriye dönüş kapalıdır" şeklinde el yazması notların kendisine ait olduğunu, üzerindeki yazıların da kendi yazısı olduğunu, "Biz şimdiye kadar karşı tarafın gücünü azaltmada ve kendimizi güçlendirme de etkili olduk" derken karşı taraf ve biz olarak bahsettiği konunun teorik olarak yazılmış notlar olduğunu, insanların örgütler halinde yaşadıklarını, bir tarafın karşısında diğer tarafın olduğunu, bu notlarında teori olduğunu, bir bakıma savaş teorisi denilebileceğini, "Biz hep yıkılış ve kaçış zamanında TÜRK olduk" cümlesi ile kendisinin Türk Vatandaşı olduğunu, neyi kastettiğini şu anda çözemeyeceğini, Türk olarak ortaya çıkıp harikalar yaratmanın yıkılış ve çöküş zamanlarında olduğu, Cumhuriyetin buna bir örnek olduğunu, bunların içi yoğun komprime sözler olduğunu, "Devam etmek durumundayız... Geriye dönüş kapalıdır" derken Tarık Bin Ziyad'ın "Geriye dönüş gemilerini yaktık" şeklinde cümleyi kullandığını, bu cümlenin de ona benzer bir söz olduğunu, Kendisinden elde edilen belgelerde; üzerinde "27 Haziran D.T' ibaresi bulunan, içerisinde çeşitli notların bulunduğu ve bir bölümünde "PKK, TİP, HEP örgütüm olduğu, deneyimli tarihsel örgütlerle devrim düşünmesi tartışmalıdır, Yükselişte hızla iktidar olup, örgütlenmek gerekiyor" şeklinde yazdığının görüldüğü ve PKK, TİP, HEP örgütüm oldu ile kast ettiği şeyin ne olduğu sorulduğunda; bilemediğini, bunları o zaman yazdığını savunmuştur. Defterin (13) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "23 Ocak 93" tarihinin altında, "APO mülakatı gerçekten olay oldu. Çok memnunum. Kürdistan Cephe 'de askerliğini bitiren tezkere bekleyen bir genç gibiyim. " Şeklinde ifadeler yazdığı belirlenmiştir. Darbe Çalışmalarıyla İlgili Delillerin Değerlendirilmesi : Tape No: 9057, 13.06.2008 günü saat:14.27 de şüphelinin Levent....? ile yaptığı telefon görüşmesinde; Levent'in "... şey sahip çıktı Tuncay ÖZKAN dedi Abdullah ÖCALAN şuanda doğru söylüyor dedi" " ...bi sizinle şey yaparız konuşuruz o bazı konuları bilgisayarla" "Hocam KÜRT MESELESİ konusunda çok enteresan şeyler söyledi" ".. SİZE ÇOK YAKIN ŞEYLER SÖYLEDİ" dediği, Yalçın KÜÇÜK'ün "Bak şimdi 2. kitapta yani çöküşte bunları alıcam şimdi çok hoş oldu gidiyor biraz vakitte ayırıyorum Cumhuriyet bir yeni Cumhuriyet 'i hazırlıyorum ama inanılmaz şeyler söylemişim 99' da artık Kemalistler artık iktidar değildi bitmiştir... bundan sonra hükümete gelmelerinin bir tek yolu vardır o da aynen böyle ihtilal" "Ancak bu tarihten sonra Türkiye'de hiç bir ihtilal Kemalist bayraklarla olmaz demişim ..." dediği hatırlatılarak PANZEHİR isimli dokümandan bilgisinin olup olmadığı, bu dokümanın hazırlanmasında katkısının olup olmadığı sorulduğunda; Panzehir isimli dokümanı ilk defa duyduğunu ve hazırlanmasında yer almadığını, Tuncay ÖZKAN'ın Abdullah ÖCALAN ile ilişki kurularak bu problemin çözümünün bulunmasını, ..1999'da artık Türkiye'de Kemalistlerin iktidar olamayacağını söylediğini, ancak devrimci ve radikal bir Kemalizm'in iktidara gelebileceğini anlattığını beyan etmesine rağmen, birçok yerde ve ifadelerinde devrim tabirinin devirmek ve yıkmak manasına geldiğini ve bunu kendisinin darbe ve ihtilal olarak kullandığını, 1960 ihtilalinin devrim olduğunu, 1980 ve 1971 deki askeri müdahalelerin devrim olmadığını, Danıştay olayı sonrasında ise ajandasına 1960 devirdik şimdi yine devireceğiz diyerek Danıştay saldırısını da isyanının başlangıcı olarak el yazısıyla not etmesinden şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçları arasında bulunan ve yürütme organını kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmedikleri zaman ortadan kaldırma eylem ve fiillerinin içinde bulunduğu anlaşılmaktadır. 27 Mayıs 1960, 9-12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 askeri darbelerle ilgili düşüncelerinin neler olduğu sorulduğunda; bu düşüncelerinin kitaplarında bulunduğunu, açıklamak istemediğini, ancak kendilerinin 27 Mayıs'a devrim dediklerini, 12 Mart'la 12 Eylül'e de darbe dediklerini, beyan etmesinden şüphelinin geçmişte kendilerinin kontrolü dışında yapılan ihtilallere darbe dedikleri kendi yönlendirmeleriyle yapılanlara da devrim dedikleri Doğu PERİNÇEK in de aynı konuda milli demokratik devrim diye tanımladığı halk ordu işbirliği ile ihtilal yapmayı planladığı anlaşılmaktadır. Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'e Ülkemizde 27 Mayıs 1960 tarihinde yapılan ilk askeri darbede kendisinin nerde ve ne iş yaptığı sorulduğunda; 27 Mayıs 1960 Darbesine "biz darbe demiyoruz Biz buna devrim diyoruz" dediği, kendisinin o tarihte öğrenci lideri olduğunu, çok aktif olduğunu, ancak o dönemde hangi öğrenci grubunun lideri olduğunu söylemeyeceğini, Darbe öncesi süreçte darbe zemini oluşturulması ile ilgili herhangi bir faaliyetinin olup olmadığı, bu darbe sürecinde kendisin nasıl bir rolünün olduğu ve darbe yapıldıktan sonra ne iş yapmaya başladığı sorulduğunda; kendisinin 27 Mayıs öncesine darbe demediğini, ondan önce çok aktif bir öğrenci lideri olduğunu, arkasından 27 Mayıs olduğunu, bu olayda kendisinin etkisi olup olmadığının takdirinin başkalarına, tarihe ait olduğunu, bunu açıklamak istemediğini, ancak 27 Mayıs olduktan sonra devlet memuru olduğunu, Başbakanlıkta İktisat bölümünde çalışmaya başladığını, bu sorunun bu kısmına daha fazla cevap vermek istemediğini beyan etmiş ise de, tüm söylemlerinden yapılan darbede etkili olması sonucu devlet memuriyetine alındığını ifade ettiği, şüphelinin 1971 yılında 9-12 Mart olarak bilinen askeri darbe döneminde Ortadoğu Teknik Üniversitesinde öğretim üyesi olduğu, 12 Eylül 1980 darbesi döneminde ise Gazi Üniversitesinde öğretim üyesi olduğu beyanlarından anlaşılmaktadır. Sanıklar Doğu PERİNÇEK ve İlhan SELÇUK tan el konulan dokümanlarda; "Doğu PERİNÇEK Kuşatma Nerden ve Nasıl Yarılır 16 Kasım 2003" başlığı ile Milli Hükümetin kurulmasını anlattığı, "...Kuşatma iç cepheden ve Tayyip Erdoğan hükümetinin düşürülmesi ile yarılır... Tayyip Erdoğan hükümeti nasıl bertaraf edilebilir ve Milli Hükümet nasıl kurulabilir? Tayyip ERDOĞAN iktidarı, Millet-Ordu işbirliği ile bertaraf edilebilir. Millet-Ordu işbirliği, hiçbir zaman saray darbesi anlamını taşımamaktadır. Millet-Ordu işbirliğinin unsurları Milli Kuvvetler olarak adlandırılacaktır. Milli Kuvvetler şöyle sıralanabilir: — Halk Hareketi — Milli Güçbirliği — Meclisteki milli Kuvvetler —Ulusal Medya (Ulusal Kanal vb)
—Türk Ordusu" şeklinde bilgilerin bulunduğu, bu konuda ne yapılması gerektiğinin yazıldığının tespit edildiği, Doğu PERİNÇEK'in kaleme aldığı anlaşılan "Milli Hükümet" "Milli Kuvvetler" projesi, göz önüne alındığında ERGENEKON SİLAHLI TERÖR örgütünün amaçlarından birisinin darbe yaparak yönetime el koymak ve örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda bir yönetim şekli oluşturmak olduğu, soruşturma dosyasındaki delillerden örgütün uzun bir süredir ülkede darbe zemini oluşturmak için ciddi faaliyetlerde bulunduğu, bu çerçevede birçok silahlı ve bombalı eylemler gerçekleştirdiği, ülkede kaos ve anarşi ortamı oluşturmaya çalıştığı, sonrasında da ülkenin elden gittiğini öne sürerek TSK'yı darbe yapması için teşvik ettiğinin anlaşıldığı, şüpheliden elde edilen deliller ve söylemlerinden de bu amaca hizmet ettiği açıkça anlaşılmaktadır.
Tutuklu sanık Doğu PERİNÇEK'ten el konulan dokümanlarda; "Milli Cephe Toplantısı Katılımcıları" "Milli Cepheye Çağrılanlar" isimli dokümanların olduğu ve "Gazeteci Yazarlar " başlığı altında kendisinin de isminin de bulunduğu,
Tutuklu sanık Doğu PERİNÇEK'ten el konulan dokümanlarda; "ULUSAL DİRENİŞ PROGRAMI" isimli dokümanda, "Tarım ve Hayvancılık" başlığı altında "Başkan" sıfatı ile isminin yazılı olduğu, bu dokümanlardan Doğu PERİNÇEK ile aralarındaki örgütsel bağlantının açıkça ortaya çıktığı anlaşılmaktadır.
Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün sanık Doğu PERİNÇEK'le uzun zamandır görüşmediğini beyan etmesine rağmen tutuklu sanıktan el konulan dokümanlar arasında, "Teori Yazarları E-Posta Listesi" isimli bir dokümanda yalcmkucuk2001 @vahoo.com şeklinde mail adresinde isminin olduğu ve bu dergide Kemalizm ile ilgili teorik yazı yazmış olabileceğini beyan etmesi, sanık Doğu PERİNÇEK ile halen irtibatlarının devam ettiğini göstermektedir.
Tape No:3563, 07.01.2008 günü Kemal ALEMDAROĞLU ve Habip Ümit SAYIN'm yaptıkları görüşmede; H.Ü.SAYIN'ın "Doğu SİLAHÇIOĞLU'nun bir yazı var Cumhuriyette" "..Cumhuriyet neslinin nasıl yetiştirilmesini anlatıyor ve de hemen el konulmasını" "Yeni Cumhuriyet nesli ve Siyasi İslam 'in bir an önce yok edilmesi için DARBENİN el koymanın meşru olduğunu anlatıyor" "...dün akşamda Yalçın KÜÇÜK" "Televizyonda bangır bangır DARBE YAPILACAK başka yolu yok demiş EL KONMASI LAZIM demiş" "... ALTTAN BİR ŞEY GELEBİLİR" dediği, K.ALEMDAROĞLU'nun "Evetyani büyük olasılıkla da öyle olacak bu iş" şeklinde yaptığı görüşme içeriğinden şüphelinin tv programlarında bile darbe yapılması fikrini açıkça söylediği anlaşılmaktadır.
11.07.2008 günü Kanal D Televizyonunda yayınlanan 32. Gün programında yaptığı konuşmada; "Veli KÜÇÜK yaptığı iddia edilen işlerden dolayı hapiste değil. " "Veli KÜÇÜK yapmadıklarından dolayı, Bu iktidarın VELİ KÜÇÜKE DOKUNMA GÜCÜ YOKTUR. " burada bir rejimi, değiştiriyorlar. Türkiye Cumhuriyetini, kurulmuş Cumhuriyeti, değiştiriyorlar. Ümraniye'de işe yaramaz 10 tane bomba toplayacaksınız. Ondan sonra kuvvet komutanlığı yapmış, paşaları alacaksınız. Avukatı benim ve bu işi DENİZ'e de vermem. Benim kadar bu işi savunamaz.
Ben 27 Mayıs 'ı yaptım. .. CHP"nin prestiji çok kötü ise askeri müdahale olur. Yüksek komutanlar, hükümete yakınsa; genç subaylar, ... harekete geçer.
27 Mayıs Halk Devrimidir. Hocam kadınlar bana taş taşıdı orda. Bütün halk vardı 27 Mayısı yaparken. Ben 27 Mayısa hiçbir zaman darbe demedim.
TABİ BU GÜNDE DARBE ZAMANIDIR ..., 13 aydır iddianame bekliyorlar, aynı darbe döneminde, bende bunu söylemek istiyorum.
Biz Doğan AVCIOGLU ile beraber orducu sosyalistleriz, biz orduyu etkilenmeden Türkiye'nin güzele gidebileceğine inanmayız. Ben şu anda bu ordunun müdahale etmemesini isteyen adamlardanım. Çünkü bu orduda ki bu yüksek komutanların dünya görüşüyle hiçbir yere gidemeyiz,
iç savaş, sonuna kadar oraya gidecek. Darbe yapmakta zannettiğiniz kadar zor değil. "
152
Şeklinde konuşmalarının olduğu, konuşmasında ERGENEKON soruşturmasının
avukatlığını yaptığını beyan ettiği, Orduyu etkilemekten bahsettiği, darbe söylemleri içersinde
olduğunun görüldüğü, bu husustaki savunmasında "bugün de darbe zamanıdır " derken siyasi
sosyolojik şartların oluştuğunu söylediği, "Veli KÜÇÜK' ü devlet alamaz" derken, Veli
KÜÇÜK'e isnat edilen bazı suçların bulunduğunu, kendisinin başından itibaren mahkemenin
bunları ele alamayacağını söylediğini, 27 Mayısın bir gençlik hareketi olduğunu, kendisinin de
bu gençlik hareketinin önünde olduğunu, "Ben yaptım" demesindeki kastın da bu olduğunu, 27
Mayısın bütününü kendisinin yaptığını kastettiği anlamına gelmeyeceğini, gençlik hareketi
lideri olarak 27 Mayısta ne yaptıklarını söylemesinin çok zor ve çok uzun olduğunu, açıklamak
istemediğini beyan etmesinden şüphelinin hala darbe faaliyetleri için zemin hazırlama gayreti
içinde olduğu ve bu faaliyetleri medya ve yayın organlarında sürekli dile getirdiği
anlaşılmaktadır. \
İşçi Partisi Kadıköy İlçe Başkanlığı tarafından, 02.11.2008 günü saat;14.00 da Maltepe ilçesinde bulunan Sidelya Düğün Salonunda düzenlenen "Türkiye 'nin çıkış yolu milli hükümet" konulu toplantıya, Erkan Ö... ile birlikte katıldığının tespit edildiği, toplantıda;.. " Türk Silahlı Kuvvetleri tekrar müdahale etmek zorunda kalacak olursa, kendisini kurtarmak durumundadır. Türk Silahlı Kuvvetleri büyük bir tehdit altındadır. Biz orducu solcuyuz... Türk Silahlı Kuvvetlerini iyiye doğru, ilerici bir Cumhuriyete doğru, ikna etmediğimiz takdirde, onları kazanmadığınız takdirde, hiçbir iyilik yapamayız, hükümette kuramayız" dediği ve Cumhuriyeti bozdular diyerek, sorumlusu olarak 12 Mart'm Genelkurmay Başkanı, 12 Eylülün Genelkurmay Başkam Kenan EVREN, 2002 Yılının Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK ve Yaşar BÜYÜKANIT'ın isimlerini verdiğinin tespit edildiği, Bu konuyla ilgili savunmasında İşçi Partisinin bir toplantısı olduğunu, Kemal ALEMDAROĞLU ve Ümit Z...nin geleceğini, ancak Kemal ALEMDAROĞLU'nun gelmediğini, Ümit Z...nin bir konuşma yaptığını, kendisinin de Türk Silahlı Kuvvetlerini ekonomik ve sosyal politikalarda daha ileri açılımlara ikna edilmesi gerektiğini söylediğini, "Hükümette kuramayız" demekteki kastının, Milli Hükümet'in İşçi Partisinin bir programı olduğunu, kendisini davet ettiklerini, kendisinin de gittiğini ve konuştuğunu, "askeri ikna etmediğiniz sürece Milli Hükümeti de kuramazsınız. " sözünün amacının ne olduğunu bilmediğini, bunun İşçi Partisine sorulması gerektiğini, İşçi Partisinin Milli Hükümetini açıklamanın kendisine düşmeyeceğini, "Bilmiyorum" dediğini ancak kendisinin her şeyi bildiğini, onun için kendisini çağırdıklarını, "her şeyi bilirim" derken birçok konuda bilgisinin olduğu için kendisini çağırdıklarını beyan etmiş ise de, Şüphelinin inkâr ettiği halde İşçi Partisinin Milli Hükümet Nasıl Kurulur şeklindeki dokümanında belirtilen amaçlar için toplantılara katılıp bir askeri müdahale yapılması konusunda çağrıda bulunduğu , örgütün darbe yapma yönündeki ideolojik fikirlerini yaymaya çalıştığı, Ergenekon silahlı terör örgütü içinde yönetici konumda görevlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Tape:9116, 11.12.2008 tarihinde Umur Y. İle yaptığı telefon görüşmesinde. Y. KÜÇÜK'ün Politika ortağı olduğunu" "Söylüyordum onu da ispat ettim onun için öyle bir kötümserlik var ve benim kastım Ergenekon 'un özel olarak yarattığı kötümserlik kalmadı bunu da surdan çıkartıyoruz" dediği, Umur'un "O doğru doğru evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Ergenekon çöktü Tuncay parti genel başkan oluyor Gürbüz Çapan belediye başkanı oluyor artık kimse Ergenekonu kalıcı saymıyor onu kastettim" dediği, Umurun "Evet" dediği, Y. KÜÇÜK'ün "Politik olarak önem vermiyorum benim söylediğim artık AKP düşmek üzeredir düşmelidir hükümetten uzaklaşmalıdır ancak seçim yolu ile AKP'yi herhangi bir yerden uzaklaştırmak imkânsızdır benim söylediğim budur burdan askere bir çağın yok öyle bir şey değil ama bunu tespit edelim bu D.B. nin yapmış olduğu işlerin oyunu artırmayıp azaltacağını düşünüyorum D.B. de bunu biliyor bunu bilerek yapıyor AKP çok zayıfladı onun için yapıyor"... şeklindeki görüşme içeriğinden şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün diğer örgüt üyeleri gibi hükümetin demokratik yollarla değil askeri müdahale yoluyla devrilebileceğini söylemesinden de şüphelinin halen darbe ile yürütme organım ortadan kaldırmak için çalıştığını göstermektedir. Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'te ele geçirilen bir belge üzerinde el yazısıyla yazılmış, "5 Ocak 2009 tarihinin olduğu, "Yeni bir dönem zor, biraz 1984 yılını hatırlatıyor, insanlık çöktü, 2008 darbe yılı oldu, 40 yıl hep kaybettik, Artık "D " operasyonu var " gibi notların olduğunun görüldüğünü, "Yeni bir dönem zor" ile yeni bir dönem olacağım fakat bunun gelişinin zor olduğunu, bunu kastettiğini, "İnsanlık çöktü" ve 2008 darbe yılı oldu derken İnsanlık çöktü dediğini, 2008'de de 1908'de kurulan Cumhuriyet'in sona erdiğini söylediğini,
153 "40 yıl hep kaybettik" derken kimlerin adına ve neyi kaybettiği sorulduğunda; kendi adına konuştuğunu, neyi kaybettiğini de söylemek durumunda olmadığını, kendisinin felsefeden sınav olmadığını,
"D" operasyonunun ne olduğu, bu operasyonu tertipleyen kişilerin kimler olduğu sorulduğunda; notu yazarken ne düşündüğünü şu anda bilemeyeceğini, operasyonun eylem planı demek olduğunu belirttiği, şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü nün anayasasını teşkil eden ERGENEKON dokümanında "Gizlilik Prensibi" başlığının altında gizliliğin ön koşul olduğu belirtilmiş ve "Gizlilik Prensibiyle " ilgili çok ayrıntılı bilgiler veriler gizliliğin öneminden bahsedildiği, soruşturma kapsamında yapılan teknik takip çalışmalarında kendisinin de bu gizlilik prensibine riayet ettiği ve bir kısım konuları telefonlarda konuşmaktan imtina ettiğinin görüldüğü hatırlatılarak kendisini bu şekilde davranmaya iten sebebin, örgütün söz konusu gizlilik prensibi mi olduğu, yoksa bu şekilde davranmasının başka bir nedeni mi olduğu ile alakalı olarak, kendisinin bu örgütten haberinin olmadığını, hiçbir hareketinin bu örgüt ile ilgili olmadığını ancak telefonlarının dinlendiğini bildiği için çok az konuştuğunu, bunun gizlilikle alakasının olmadığını beyan etmiş ise de şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde yürüttüğü faaliyetlerini gizlemeye çalıştığını göstermektedir. Şüpheliden el konulan defterin (14) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "27 Ocak" tarihinin altında, "Bugün Uğur Mumcu 'yu toprağa verdik. Kum gibi kalabalıktı" yazdığı, "28 Ocak" başlığının altında ise "UĞUR'U DEVLETİN BİR TARAFI ÖLDÜRDÜ. DEVLET ÖLDÜRMÜŞ DEMEKTİ" "İran ekibiyle iç içedir. " Defterin (48) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "24 Temmuz" tarihinin altında, "DARBE OLUŞUYOR. YEPYENİ BİR TÜRKİYE. OTUZ BİN ÖZEL TİM & KÜRTLERDEN OLUŞACAK. Çok iyi bir yerdeyiz" yazdığı, Defterin (54) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "6 Eylül" tarihinin altında, "Bir suikast bekliyordum. Milletvekili arkadaşımız Mehmet Sincar katledildi. Batman 'da devlet öldürdü. Altında kalacaklar. " yazdığı, "26 Ekim 93" tarihinin altında, "Politikada zor gönler geçiriyoruz: PKK çok ilerliyor. Devlet, çaresiz, bize, gündem 'e yüklenmek durumunda kalıyor. Yükleniyor " yazdığı, Defterin (80) ile numaralandırılmış sayfasında, "Apo, İtalya'dan ayrılmış... Türk Hükümeti dikkatleri İtayla üzerine toplamak istiyordu ve Avrupa'yı sahte bir problem ile zorluyordu. Eğer telefon tutkusunu yenebilirse iyi olur. Bizim için daha iyi olur öyle sanıyorum. LİDER BİR SÜRE SESSİZ KALMASLNL BİLMELİDİR. Mimarisinin kendisi olmadan ayakta kalıp kalmayacağını görmek için imkan hazırlamalıdır. " "Şimdi Washington Türkiye Kürtlerini Barzani Selim süreci ve tabii tutmak istiyor. Bunu yine biz önleyeceğiz. Bunun için sorunu bir süre... etmemiz zorunludur " yazdığı, Defterin (89) ile numaralandırılmış sayfasında, "Devleti ne kadar küçülttük. Başbakan, ikide bir ÖCALAN için basın toplantısı yapıyor. Devlet Başkanı üç gündür Ankara 'ya sığınan ALİYEV'i her gün ziyaret ediyor. Liseli çocuklar örneği el ele tutuşmuş yürüyorlar. Türk Devletinin bitişidir " yazdığı, Defterin (104 ve 105) ile numaralandırılmış sayfasında, "HADEP için kapatma davası açıldı. Başsavcı SAVAŞ'm iddianamesi çok zayıf ancak Türkiye devrimine katkıda bulunduğunu bilmiyor. HADEP Kürt hareketinin ideolojik gericiliğin dibe vuruş halidir. HADEP, Kürt renkli ÖZAL'ist bir harekettir. Kapatılması hukuk dışıdır. Fakat siyasetten Kürtlerin Türkiye devrimcileri ve en... örgütünü ortadan kaldırmak anlamındadır. " " HADEP'te ÖCALAN'a suikast ihbarı üzerine susacaktır çünkü HADEP"lilerin Türkiye Sosyalistlerine düşmanlıkları ölçü dışıdır " yazdığı, Defterin (9 ve 10) ile numaralandırılmış sayfalarında, "ÖCALAN üslubu sonuna gelmişti. Teknik anlamda "ariental despotisme " dönemini aşması gerekiyordu. Dört beş yıldır aşmayı deniyordu. " Netleşti; ABD verdi Apo telefon hastalığı ile İmralı yolculuğunu hazırladı. Ancak yöntemi ve üslubu tıkanmıştı. Böyle bir operasyon olmasa Kürt hareketi üzerindeki tıkanıklık açılamazdı. Büyük bir imkânı olabilir. Yönetici kadroların yararlanacağından kuşkuluyum. Göreceğiz" şeklindeki notların Ergenekon silahlı terör örgütü dokümanlarından Panzehir'de geçen konularla benzerlik gösterdiği anlatılmaktadır.
Üst Yapılanma ve Yürütme Organını Devirmeye Teşebbüs (Darbe) Suçlarına İlişkin Delillerin Değerlen dirilmesi:
Tape No:9064, 11.07.2008 günü saat: 15.22 de Mustafa ....? ile yaptığı telefon görüşmesi ile ilgili olarak "Bu işi kazandık" derken hangi olayı anlattığı sorulduğunda; Ergenekon soruşturması ile ilgili Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON paşaların davalarının askeri Mahkemede görüşülmesi gerektiğini Sabih KANADOĞLU'nun da savunduğunu, kendisinin de bunun için "bu işi kazandık" dediğini,
Sabih KANADOGLU nun bu konuyla ilgisi sorulduğunda; Büyük hukukçu olduğu için her hukuki konuda görüş bildirdiğini, "biz kazandık" derken, davanın askeri Mahkemede görülmesi gerektiğini savunanların kazanmış olduğunu, "Biz" diyerek onu kastettiğini, Ergenekon davasının Genelkurmay Mahkemesinde görüşülmesi gerektiğini söylediğini,
Şüphelinin 19.12.2008 günü saat:19.30 da Ankara ilinde bulunan bir restoranın özel bir toplantı yapıldığı, bu toplantıya kendisinin ve üst düzey Yargı, TSK ve Emniyet Teşkilatı mensuplarından bazı şahısların da katıldığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığında görevli olabileceği değerlendirilen astsubay üniformalı bir şahsın toplantı sırasında yemek salonu girişinde kimlik kontrolü yaptığı ve davetli olmayan diğer müşterileri restoranın üst katma yönlendirildikleri, restoranın önünde bekleyen bazı şahısların ise toplantı öncesinden bitimine kadar park edilen araçların çevresinde bulundukları ve etrafı gözledikleri bilgisinin edinildiği belirtilerek, belirtilen tarihte, restoranda ne amaçla buluştukları şeklindeki soruya, "bir yemek için toplandıklarını, özel bir bölümünün olmadığını, ne konuşulduğu konusunda bir bilgi vermek istemediğini" beyan etmesinden bazı üst düzey kişilerle yaptığı toplantılar hakkında bilgi vermemesi, örgüt içinde özel görevlerinin olduğunu göstermektedir.
Defterin (79) ile numaralandırılmış sayfasında, "Haymana Zindanı 2 Nisan 99 " tarihinin altında, "Yanlış yapıyorsun, Yalçın KÜÇÜK görecek, söz işiticeksin... " çok şaşırdım. Hiç bilmediğim gruplar, birbirini, böyle uyarıyorlarmış, dün îstanbul Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı, Murat, geldi. Güzel sohbet ettik, yıllar önce Karakuzunlara'a gelirmiş, yüzünü hatırladım. Bizi çok iyi izliyor. Eleştiriyor. Sevindirici" "Doğu ile yakınlığa çok tepkili, açıklamak lazım, zaman doğru olduğumuzu gösterecektir." yazdığı, buradan Doğu PERİNÇEK'le ilişkilerini anlamak istemeyen kişilere açıklamak lazım diyerek Ergenekon silahlı terör örgütü çatısı altındaki birlikteliklerini çevrelerindeki insanlara açıklamaya, tepkileri önlemeye çalıştıkları.
Defterin (84) ile numaralandırılmış sayfasında, "Hiçbir çabamız boş değil. Sultan
Ahmet'te bir yer altında bir MECİT vardı. Belleği müthiş, Kürt... ilgileniyordum. Doğu, (Doğu
PERİNÇEK olduğu değerlendirilmektedir) Alanya ilçe başkanını öve öve bitir emiyordu.
PKK'lı imiş, İşçi Partili olmuş, kapıcı imiş, gazeteler yazıyormuş. Kart geldi. O zaman
söylediklerini güç ediyordum diyor ve yararlanıyor. YER ALTINDA RUTUBETTE VE
FARELER ARASINDA DERS VERDİĞİM MECİT İŞTE BU" yazdığı,
Defterin (90) ile numaralandırılmış sayfasında, "ÖCALAN kendisini feda ederek bir af
ve uzlaşma peşinde görünüyor. GENELKURMAY RAZI MI, K. RAZI OLABİLİR. WASHİNGTON RAZIDIR " yazdığı,
Defterin (22) ile numaralandırılmış sayfasında, "15 Aralık" tarihinin altında, "Ancak
DURSUN KARATAŞ takımının hiçbir zaman anlaşamayacağını tahmin ediyordum, şimdilik
doğru çıktı. Bunlar ölüm olmadan tatmin olmazlar. " yazdığı,
Defterin (25) ile numaralandırılmış sayfasında, "Bayrampaşa'da ölü çok, herhalde
DURSUN KARATAŞ'in lider takımı öldüler. Salıverilme yasası, bugün genel kurulda. Bakalım.
Sürpriz, olumsuz, sürpriz, her zaman beklenmelidir. Bu kez ihtimali çok az. Ecevit çok güçlendi.
Dursun KARATAŞ en önemli bir başarıyı, bir zafer olarak Ecevit'e hediye etti. Hepsi bu.
yazdığı,
Defterin (63) ile numaralandırılmış sayfasında, "14 Mart" tarihinin altında "Doğu
PERİNÇEK ile birlikte solu ve Türkiye'yi yeniden şekillendiriyoruz. Tartışma yenileniyor"
Q
155
Defterin (66) ile numaralandırılmış sayfasında, "24 Mart" tarihinin altında, "'Aydınlık geldi. Bir olumsuzluk yok, demek çıkışlarımız olumsuz görülmedi. Doğu'nun başyazısı "AB'ye karşı Ulusal Devlet" bu benim Bir-Deve karşı düşüyor. Doğaldır. KADRO YÖNETME AŞAMASINA GELDİM. " Şeklindeki notlardan Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından verilen görevleri yaparken yapılan çalışmaların düşünüldüğü gibi gerçekleştiğini ifade etmek istediği kanaatine varılmıştır. "21 Mayıs" tarihinin altında, "Ordu hükümet ilişkisi Adnan MENDERES'in son dönemlerine yaklaştı. MİT önemsizleşti. Perinçek'in İşçi Partisi duraklama dönemine girdi. Perinçek ikna sorunu ile karşı karşıyadır. " yazdığı, Defterin (82) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "31 Mayıs" tarihinin altında, "Dün Doğu aradı. Gelecek hafta buluşacağız. Gelecek hafta Ticaret odası başkanı SİNAN AYGÜN ile buluşacağız. BİRLEŞİK DOĞU DEVLETİNİ görüşeceğiz. " yazdığı, Defterin (53) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "22 Mayıs" tarihinin altında, "Fikret Bila ile konuştuk. SİNAN AYGÜN ile yemek yedik. Emin ÇÖLAŞAN ile buluştuk. Arıyorum. Henüz isyan işaretlen görmüyorum. " yazdığı, Defterin (54) ile numaralandırılmış sayfasında, "25 Mayıs" tarihinin altında, "BİR YÜKSEK KOMUTANIN bir yakını "Yalçın KÜÇÜK Türkiye 'yi kurtarmaya hala kararlı mı? " diye sormuş, sevgi varmış, Komutan 'a ait olabilirmiş... Bunun için uyumuyorum. " yazdığı, "Balgat 24 Haziran" tarihinin altında, "Önceki Gün BEDRETTİN DALAN, Haluk ... geldiler, verimli oldu " yazdığı, Defterin (70) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "19 Ağustos" tarihinin altında, "Aydın, Yiğit, SİNAN AYGÜN Çiftlikte yemek yedik. İyi bir akşam oldu" "Yeni bir döneme giriyorum. Üst yapı 'da mesafe aldık. Alt yapı 'ya inmeliyim" şeklindeki notlardan şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ergenekon silahlı terör örgütü üst yapılanmasında görevli Doğu PERÎNÇEK, Sinan Aydın AYGÜN, Bedrettin DALAN'la örgütün üst düzey yapılanmasını organize ettikleri ve alt yapı denilen diğer grupları da örgütleme çalışmalarına hız vermeleri gerektiği anlaşılmaktadır. Örgüt yöneticilerinden İlhan SELÇUK ve Mustafa Ali BALBAY'ın Cumhurbaşkanı ile olan ilişkilerinde TBMM tarafından alınmış erken seçim kararının sırf Ergenekon silahlı terör örgütü nün düşündüğü siyasi partinin kazanma ihtimali bulunmaması sebebiyle İlhan SELÇUK bu seçimlerin yapılmasını istemediğini zamanın Cumhurbaşkanına iletmesi bile ERGENEKON SİLAHLI TERÖR örgütünün o dönem itibarıyla ulaştığı gücü göstermektedir. Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün ajandalarında bulunan el yazısı notları incelendiğinde, "29 Ekim 2004 " tarihinin altında "kimsesiz, yürüyorum. Kimseye ihtiyaç duymuyorum. "Dev" hissediyorum. Türkiye dağıldı. Bu sanıldığı kadar kötü değil, buradan çıkacağız" yazdığı , "29 Kasım DY." İbaresinin altında "Bu devletle birlikte Mustafa Kemal de bitti. " "Uğur'u ve Ahmet'i CIA/MİT öldürdü. Ordu da diriliş peşinde idiler" yazdığı, Defterin (36) ile numaralandırılmış sayfasında, "26 Mayıs" tarihinin altında "Artık daha hızlı daha hızlı çalışmalıyım." "DEVİRJMELİYİZ" "bu umut olmalıdır" yazdığı, sayfanın devamında, "27 Mayıs" tarihinin altında, "1960 BİR HÜKÜMETİ DEVİRMİŞTİK 2005 BİR DÜZENİ DEVİRMELİYİZ" "DAHA BÜYÜK ROLÜM OLMALI." yazdığı, bu ibarelerin benzerleri soruşturma sırasında diğer şüpheliler den elde edilen örgütsel içerikli dokümanlarda geçen ibarelerle örtüştüğü, şüphelinin daha büyük rolüm olmalı derken kendisine örgütün verdiği görevlerde "daha büyük rolüm olmalı" diyerek kendi üzerine düşeni titizlikle yerine getirdiği anlaşılmaktadır. Yine şüpheli Yalçın KÜÇÜK'e ait (1) adet "Mayıs 2006" ibaresi ile başlayıp, "kimsesiz" ibaresi ile biten, kapak sayfasında "Smart System" ibaresi bulunan el yazısı ile yazılmış not defterinin içeriğinde;
Defterin (2) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "5 Mayıs B. Y. " tarihinin altında "İçim rahatladı, Bir ses sıçratırsın diyor.", "bu yobazları yeneriz" "Yargı Yüksek Yargı bayrağı yüksek tutuyor" yazdığı, (- 05 Mayıs 2006 tarhinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi merkezine el bombası atılması.)
Defterin (3) ile numaralandırılmış sayfasında ve arka yüzünde, "7 Mayıs" tarihinin altında "Yeni çalışmalarım iyi başladı, " "Hem, demir duvarı delerim ve hem de düşünen bir ordu kurarım! Umut ve güven var" yazdığı, Defterin (5) ile numaralandırılmış sayfasında, "16 Mayıs" tarihinin altında "Yarın İstanbul'a. İçimde ışıklar var. " yazdığı, aynı sayfanın devamında; "19 Mayıs" tarihinin altında, 17 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleştirilen Danıştay Saldırısından ve cenaze töreninde çıkan kargaşadan bahsettikten sonra "isyanda gençler yoktular. "Gençleri en yaşlı bir ülkeyiz. İç savaş Y. Harman 'da bunları söyledim. İç savaş yeniden başladı. Üye Yücel ÖZBİLGİN ölümü ile iç savaşta bayrak oldu. " yazdığı, arka sayfasında ise "ÖĞRENCİ Mİ, FOSİLLER, HİÇ TEPKİLERİ YOK. AMA YARATIRIZ. Artık olmayan meşruiyetleri kaybettiler. " " Yeni bir dönem başlıyor" şeklindeki notların, birinci iddianameye konu Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından yapıldığı belirtilen 17 Mayıs 2006 günü Danıştay 2. Dairesine yönelik gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'in öldürülmesi ve 2 üyenin yaralanması olayı ile alakalı yazılması ve bu olaydan kısa bir süre önce gerçekleştirilen Cumhuriyet gazetesine bomba atılması eylemleri öncesi ve sonrasında , - 05 Mayıs 2006 tarihinde Şişli'de bulunan Cumhuriyet Gazetesi merkezine el bombası atılması olayının olduğu tarihle alakalı olarak "İçim rahatladı, Bir ses sıçratırsın diyor. " "Bu yobazları yeneriz" "Yargı Yüksek Yargı bayrağı yüksek tutuyor"şeklindeki not ve "7 Mayıs" tarihinin altında "Yeni çalışmalarım iyi başladı. " "Hem, demir duvarı delerim ve hem de düşünen bir ordu kurarım! Umut ve güven var" yazdığı, bu yazıdan üç gün sonra 10 Mayıs 2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine el bombası ile ikinci saldırının gerçekleştirildiği ve 11 Mayıs 2006 tarihinde Cumhuriyet Gazetesine el bombası atılmak suretiyle üçüncü saldırının gerçekleştirilmesi şüphelinin bu eylemlerin yapılacağını bildiğini ve kendilerine güven duyduğunu belirttiği notun devamında, defterin (5) ile numaralandırılmış sayfasında, "16 Mayıs" tarihinin altında "Yarın İstanbul 'a. İçimde ışıklar var. " şeklinde yazması bu notun tarihinden 1 gün sonra Ergenekon silahlı terör örgütü tarafından 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay 2. Dairesinin başkan ve üyelerine tutuklu sanık Alparslan ARSLAN tarafından gerçekleştirilen silahlı saldırı sonucu Danıştay üyesi Mustafa Yücel ÖZBİLGİN'in öldürülmesi ve 2 üyenin yaralanması olayının olması , şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün bu olayla alakalı olarak ajandasına yazdığı 19 Mayıs" tarihinin altında, 17 Mayıs 2006 tarihinde gerçekleştirilen Danıştay Saldırısından ve cenaze töreninde çıkan kargaşadan bahsettikten sonra "isyanda gençler yoktular. "Gençleri en yaşlı bir ülkeyiz. İç savaş Y. Harman 'da bunları söyledim. İç savaş yeniden başladı. Üye Yücel ÖZBİLGİN ölümü ile iç savaş ta bayrak oldu. " yazdığı, arka sayfasında ise "ÖĞRENCİ Mİ, FOSİLLER, HİÇ TEPKİLERİ YOK. AMA YARATIRIZ. Artık olmayan meşruiyetleri kaybettiler." "Yeni bir dönem başlıyor" Şeklindeki notlardan bu eylemlerin Ergenekon silahlı terör örgütü nün eylemi olduğunu ve şüpheli YALÇIN KÜÇÜK' ün eylemler hakkında bilgi sahibi olduğunu göstermektedir. Eylem sonrasında sivil toplum kuruluşları üyelerinin organize şekilde Hükümet aleyhine istifa çağrıları yaparak Bakanlar hakkında aynı şekilde slogan atmaları, hatta bazı Bakanların korumalarının arasında bile sözlü ve fiili tacizlere maruz bırakıldıkları, Bakanların cenaze töreni ve olay yerini terk etmeye fiili olarak zorlanmaları birlikte göz önüne alındığında şüphelinin ajandasında belirttiği ve İSYAN olarak vasıflandırdığı olayın tamamen yürütme organını devirmeye yönelik yapıldığı ve bu eylemin de saldırı eylemi ile birlikte TCK 311, 312. maddelerinde belirtilen suçların bir unsuru olduğu açıkça anlaşılmaktadır. 157. Şüphelinin İSYAN olarak nitelendirdiği ve ihtilal manasında kullandığı devrim için başlatılan isyana öğrencilerin katılmamasıyla alakalı olarak da öğrenci mi, fosiller, hiç tepkileri yok. Ama yaratırız, şeklindeki notundan 1960 yılındaki yapılan ihtilalde kullanılan öğrencilerin bu dönemde tepki vermemelerine kızdığı ye ama yaratırız, diyerek bu hususta Ergenekon silahlı terör örgütü nün gençleri ve üniversiteleri örgütleme planları çerçevesinde işlenen konuların da yürürlüğe konulabileceğini açıkça anlatmaktadır.
Bu olaylardan 10 gün sonraki defterin (6) ile numaralandırılmış sayfasında, "27Mayıs" tarihinin altında "Bu gün o gün.. Ne kadar sevinçli idik! Devirdik. Yine devirmek için çalışıyorum." yazılı notun da şüphelinin gizli amaçlarını ortaya koyduğu, Danıştay olayının tarih itibarıyla 27 Mayıs devriminin yıldönümünden 10 gün önceki tarihe denk getirilip bir kısım medyanın ve sivil toplum kuruluşları çeşitli tahriklerle ayaklandırılıp 27 Mayıs günü de yürütme organını devirme planları yaptıkları, ancak eylemi gerçekleştiren Alparslan ARSLAN' m olaydan hemen sonra yakalanması sonucu planlamayı yapan örgüt üyelerinin yürütme organının devirmeye teşebbüs etme çabalarının boşa çıktığı anlaşılmaktadır. Şüphelinin bu eylemler öncesinde olacakları sevinç ve mutluluk ifadeleriyle ajandasına not alması da Ergenekon silahlı terör örgütü nün kanlı eylem planlarını bildiği ve bu kararların alındığı toplantılara katıldığı açıkça anlaşılmaktadır. Yine şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün ajandalarında bu olaylardan sonra da aynı kararlılıkla darbe yapma gayreti içerisinde olduğu, kendisine ait "2008 Devrim Halısı" ibaresi ile başlayıp "Güçlü ve enerjik hissediyorum " ibaresi ile biten Meteksan marka okul defterinin içeriğinde; Defterin (10) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "25 2 2008" tarihinin altında, "Çaresiz kaldım. DEVRİM YAPARIZ. BÜTÜN YOLLAR KAPANDI. AÇABİLECEĞİMİZ TEK YOL DEVRİM KALDI. BİZE BIRAKILAN TEK KAPI DEVRİM. HEYECAN VERİYOR. DEVRİM, TEK ÇARE'DİR. " yazdığı, şüphelinin beyanlarında ve telefon görüşmelerinde devrim diye kodladığı konunun aslında darbe ve ihtilal anlamında kullanıldığı bu suçun da yine yasama ve yürütme organını devirmek suretiyle işlenen suç olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Belirtilen tarihlerde Ergenekon silahlı terör örgütü üst düzey yöneticilerinin Ocak ve Şubat aylarında 12 Nisanda Tandoğan'da kendi güdümlerinde olan tüm sivil toplum kuruluşlarının katılımıyla bir miting tertip ettikleri, bu tarihin Ocak ve Şubat aylarında belirlenmesine rağmen planlanan eylemlerin daha sonra uygulamaya konulduğu bu süreçte Anayasa Mahkemesinden de bir çok bilginin sanık Ferda PAKSÜT tarafından firari sanık Turan ÇÖMEZ ve bazı gazetecilere aktarıldığı, yine bu dönemde ATO başkanı olan Sinan Aydın AYGÜN'ün birçok telefon görüşmesinde, basın açıklamasında ekonomik krizin kapıda olduğunu ve Türkiyenin kötüye gittiğini ifade ettiği, Ergenekon silahlı terör örgütü nün üst düzey yöneticilerinden olan İlhan SELÇUK tarafından yapılan görüşmelerde de karışıklığın çıkması gerektiği, ülkenin karışması gerektiğinin ifade edildiği anlaşılmaktadır. Bu tarihten kısa bir süre sonra 12 Nisan 2008 de Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR tarafından Tandoğan'da organize edilen mitingin yapıldığı tüm bu çalışmaların Ergenekon silahlı terör örgütü nün amaçları doğrultusunda yürütme organının devirmeye yönelik yapıldığı anlaşılmaktadır. Defterin (13) ile numaralandırılmış sayfasında, "21 Mart" tarihinin altında, "Akşam, ÜST AD YAŞAR, ÜST AD SABİH, YARSAV BAŞKANI ÜSTAD ÖMER, DİĞER YARGITAY ÜYELERİ, DURSUN, Liman'da idik." "Sabih Bey ile Kabataş Lisesini konuştuk. Duygulandık. " "Hoş Sabih Bey neşeli... Yarın bir konferans var" yazdığı, notun benzerinin Doğu PERİNÇEK'ten elde edilen verilerde de bulunduğu, Defterin (23) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "29 Haziran" tarihinin altında "Tuncay ÖZKAN birlikte olacağımızı açıklamış... Üzerimde baskı çoktu. " yazdığı, örgütün kendisine baskı ile bazı kişilerle birliktelik görüntüsü verdiği anlaşılmaktadır. Ahmet Tuncay ÖZKANTa alakalı tutuklu sanık Mustafa Ali BALBAY'ın da Ahmet Tuncay ÖZKAN'la anlaşamamasına rağmen sanık İlhan SELÇUK'un talimatlarıyla hakkında aleyhine yazı yazamadığı dosyadaki delillerden anlaşılmaktadır. Defterin (24) ile numaralandırılmış sayfasında, "1 Temmuz" tarihinin altında, "MUSTAFA BALBAY, SİNAN AYGÜN, HURŞİT TOLON ve ŞENER ERUYGUR'un gözaltına alınmalarından bahsettikten sonra, "2 Temmuz" tarihinin altında, "Dün gece uyuyamadım bekledim. DIŞINDA TUTULMAM İYİ OLDU. YAPACAKLARIM VAR. REJİMİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN EYLEMLİ KA LKIŞ MA DIR ' yazdığı, Bu notlardan şüphelinin Ergen'ckon silahlı terpr örgütü içinde bulunan ve üst düzey yönetimde görevlilerin isimlerini yazıp bunların gözaltına alınmaları sırasında kendisinin de
c?4-——^w, ıco
aynı örgüt içinde bulunması sebebiyle alınma korkusu yüzünden uyuyamadığı ve kendisinin dışarıda tutulması sebebiyle DIŞINDA TUTULMAM İYİ OLDU. YAPACAKLARIM VAR. REJİMİ DEĞİŞTİRMEK İÇİN EYLEMLİ KALKIŞMA'DIR şeklindeki notlardan örgüt üyelerinin bir kısmının deşifre olup tutuklanmalarına rağmen örgütün hedef ve stratejilerinden sapmadığı, rejimi değiştirmek için eylemli kalkışmanın tek yol olduğunu ifade ettiği anlaşılmaktadır. -(16) sayfa (1) den (16) ya kadar numaralandırılmış dokümanların içeriğinde; Dokümanın (7) den (12) ye kadar numaralandırılmış sayfalarında, Prof. Dr. Yalçın KÜÇÜK yazılı ve 8 Mart 1997 tarihli "ORDU" başlığı taşıyan faks çıktısında 27 Mayıs dönemini konu alan yazı olduğu, (8) numaralı sayfada "27 Mayıs benim için hem de pratik bir sergozeş değeri taşıyor. Pratik tarafı şudur: Türkiye mücadelesi açısından ben artık "demokratik" aşama ile ellerimi yıkamış bulunuyorum, "devrimci Demokrat" hareketlere sempati duyuyorum. Türkiye Kürdistanı açısından bir devrimci demokrat açılımı destekliyorum, ancak benim için TÜRKİYE COĞRAFYASINDA HER TÜRLÜ DEMOKRASİ MÜCADELESİ GERİDE KALMIŞTIR... "Devrimci" olmayan hiçbir demokratı ciddiye almıyorum ve "devrimci" olmayan hiçbir demokrata saygı duymuyorum".... " ve aciz Bülent Ecevit hükümettedir. Bu acz, bizi üçüncü saptamaya getiriyor; bu EYLÜLİST DARBE 'DİR. SONRADAN ADI "EYLÜLİST" OLAN DARBENİN GELİŞİ BELLİYDİ; ... DAHA BÜYÜK BİR KİNİN EGEMEN OLACAĞINI GÖRÜYORDUK VE BUNUN İÇİN İKTİDARI ALMAKTAN BAŞKA ÇARE BULAMIYORDUM yazılı olduğu, - (1) den (77) ye kadar numaralandırılmış el yazısı ile yazılmış dokümanların içeriğinde; Dokümanın (6) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde "EKONOMİK AÇIDAN DARBE GEREKLİ OLUYOR " yazdığı, Dokümanın (7) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde "İstanbul Üniversitesi rektörü Alemdar oğlu'nun üniversite içindeki düzenlemelerine eski... profesörler karşı çıkıyordu. Haklıdır. Bu yönde bir yazı yazdım, A 'ya gönderilmek üzere D'ya verdim. " yazdığı, (45) ile numaralandırılmış not kâğıdında, sayfanın sağ üst köşesinde "22 Haziran D. Y" tarihin atıldığı, "Y. KÜÇÜK'ÜN ÖRGÜTÜ YOK DEDİLER. HEP ÖRGÜTÜM OLDU. HEP ÖRGÜT KULLANDIM. DEV-..., PKK TİP HEP ÖRGÜTÜM OLDU. Deneyimli tarihsel örgütlerle devrim düşüncesi tartışmalıdır. YÜKSELİŞTE HIZLA İKTİDARI ALLP ÖRGÜTLENMEK GEREKİYOR." yazdığı, Bu dokümanlardan şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ergenekon silahlı terör örgütü naylon terör örgütü kurmak ve yönetmek eylem ve fiillerinin içinde olduğu , yukarıda sayılan terör örgütlerinin de soruşturma kapsamında birçok tanık ve gizli tanık beyanlarında belirtilen terör örgütleriolduğu ve bu örgütlerin Ergenekon silahlı terör örgütü ile irtibatlarının bulunduğu, şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün bu örgütleri Ergenekon silahlı terör örgütü adına yönlendirdiği kanaatine varılmıştır. İşçi Partisi binasında yapılan aramalarda ele geçirilen İşçi Partisinin KARARGAH EVLERİ YAPILANMASI başlıklı MİT müsteşarlığınca hazırlanan raporda da belirtildiği gibi İşçi Partisi lideri Doğu PERİNÇEK'in Ergenekon silahlı terör örgütü adına Türk Silahlı Kuvvetlerinin içinde yapılandığı ve bu yapılanmayı da ordunun kendi yanlarında yer aldığını Yalçın KÜÇÜK'e gönderdiği ,Doğu PERİNÇEK ve grubunun Yalçın KÜÇÜK'le birlikte hareket ettikleri aynı dönemde İlhan SELÇUK'la da birlikte hareket ettikleri bu birlikteliklerinin Ergenekon silahlı terör örgütü yapılanması içinde kendilerine düşen görevlerin ifası amacıyla olduğu anlaşılmaktadır.
Dokümanın (28) ile numaralandırılmış, Yalçın KÜÇÜK'ün Doğu PERİNÇEK'e yazdığı "Sevgili Doğu" hitabıyla başlayan sayfasında, "ÖCALAN'dan bana selam getirdiler. Ben de selamlarımı ve iyilik dileklerimi gönderdim. Öcalan benim değerlendirmelerime gerektiğinden fazla değer biçiyor ve avukatlarına buraya eğelediklerinde benimle görüşmelerini tavsiye ediyor. Doğaldır. Arkadaşımız KIŞLALI'nın ölümünden önce yazdıklarımı da Hocanın bir tahmini daha tuttu biz değil KIŞLALI gitti biçiminde bana söylediler, doğaldır... Haymana'da
konuşuyorduk biz bu önemli davamızda önemli riskler alarak büyük katkılar sağladık. Ben bunlardan memnunum. Ancak artık bir dönem bitmiştir. Tümüyle yeni bir döneme giriyoruz. Bu dönemde nelerin kalacağı hiç belli değil. Herhangi bir görüşme veya birlik arama bu açıdan da mevsimsiz oluyor... Haymana'daki görüşlerim aynıdır. Kürtler siyasi liderliği kaybediyorlar. Burada bize iş düşüyor. Artık eleştiri ve yol gösterme görevimizi daha açıklıkla yapabiliriz. Biz ÖCALAN'ın yaşamının devamının ülkemiz ve çözüm için istiyorduk. Kimse unutmasın ben dört-beş yıldır İmralı'da ifadesini bulan açılımı esasında öneriyordum. Bu açılımın mimarlarından sayıyoruz.
Şu anda antiemperyalist, devrimci, aydınlanmacı bir büyük hareketi kurmak en büyük iştir. Üniversite gençliği, üniversite öğretim üyeleri ve bürokrasiyi hızla etkimize almalıyız. Bu nedenle Haymana'da konuştuğumuz Tartışma dergisini hala önemli ve gerekli sayıyorum. Sina 'nın yazısıyla başlayabilirim daha çok zaman ayırabilirim. Ben şimdi konuşmalarımdın dolayı Nazım HİKMET veya Behice BORAN kadar ceza almış durumdayım. Önemli olan benim çalışmamdır. " yazdığı, notanda aralarındaki örgütsel ilişki ve eylem ve fikir birliği içinde oldukları , örgütsel anlamda antiemperyalist, devrimci, aydınlanmacı bir büyük hareketi kurmak en büyük iştir. Üniversite gençliği, üniversite öğretim üyeleri ve bürokrasiyi hızla etkimize almalıyız, şeklindeki ifadelerden Yalçın KÜÇÜK'ün Doğu PERİNÇEK gibi üst konumda bulunduğu anlaşılmaktadır.
(37) ile numaralandırılmış, "Doğu Selam ve Sevgiler" hitabıyla başlayan sayfasında, Modelde Aydınlık ve İP nerededir? KARADAYI- BİR kademesinin istekle KARADAYI kademesi ise kerhen Aydınlık ile yakınlaştı. HEM 28 ŞUBAT DOKTRİNİ UYGULAMAK VE HEM DE ÇİLLER T TASFİYE ETMEK İÇİN SENİN SÖZÜNLE KOÇBAŞI KONUMUNDA YDI. Ancak antiemperyalizm İncirlik konusunda Kuzey Irak'ta emekçi yaklaşımında Kemalist ilkelere dönüş çağrısında İlVA taşınamayacak durumdadır. Bunun yerine Kemal YAVUZ, Ç. Y., E. D. türünden isimlerin olduğu Müdafai Hukuk tercih edilmiştir. Bunlara İP/A 'nın çekiciliğini ortadan kaldırma görevi verilmiştir. U. C ve İlhan SELÇUK bu ilişki içindedir. İlhan SELÇUK İP/A ve kişi olarakPERİNÇEK'i idare etmeyi uygun görmüştür" yazdığı,
Dokümanın (38) ile numaralandırılmış sayfasında, " Cumhuriyet bunu haber
yapmadı ancak Kemal YAVUZ'un MHP yanlısı konuşmalarını haber yapıyordu. Bunu da aynı merkeze mi bağlayacağız? Kabul etmek gerek ki SELÇUK hem Ç. ve hem de YAVUZ'a göre daha militan- MHP çizgisindedir... SELÇUK'un kişiliği hep iki tarafı idare etmektir. Aynı mezarı paylaştığımızda bunu sana ima ettim " ,
Şeklindeki yazılardan şüphelilerin örgüt içerisindeki konumlarının açıkça anlaşıldığı. Dokümanın (84) ile numaralandırılmış, "Sevgili Ömer'cim, Temren ve İpek" hitabıyla başlayan sayfasında, "Yirminci yüzyılın ilk on yılının ortasında bazı aydınlar sivil-asker ülkenin batmakta olduğunu gördüler. Şimdi de yirminci yüzyılın son on yılının ortalarında sivil- asker, aydınlardan bir bölüm bitmekte olduğumuzu görebildi. Biz gösterdik. Şimdi daha zayıfız. Ancak artık uçurumun kenarından döndük. Bunda emeğimiz var. "
"Açıklamalarımızın sonuçları iyi görünüyor. YILMAZ inişte korkusundan DYP'ye yalvarıyor ve Genelkurmay'a bağlanıyor. İyidir. Devam edecek. Bunlar bütün pislikler için ÖÇALAN şalına muhtaç hale geldiler. Bunu 1995 yılından beri saptıyorum, işaret ediyorum. ÖCALÂN DA BUNA KATKIDA BULUNDUĞUNU GÖRMEK DURUMUNDADIR. GÖRMEZSE GÖSTERİRİZ." yazdığı,
Dokümanın (95) ile numaralandırılmış, üzerinde "Yalçın KÜÇÜK, Paris, 11 Haziran" hitabıyla başlayan faks çıktısı sayfasında, "Ne oluyor? Refah Partisi kapatılsın dedim, kapatıyorlar. İmam Hatipler dedim, Hedef alındı. Hakim ve savcılardan İmam Hatipliler atılsın dedim, ordu kabul etti. TGRT, Ihlas dedim, sistem hücuma geçti. " "NE OLUYOR? ORDUBEMDk \4EK Ki IYI İZLİYOR. "
"Şimdi yeni bir yazı gönderiyorum sicil çıktı GENELKURMAY HEPİMİZİ NÖBETE ÇAĞIRIYOR. BEN İSE GENELKURMAYIN BENİM İŞARET ETTİĞİM ÇİZGİYE GELMESİNDEN MEMNUNUM" şeklinde yazdığı notlardan şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün kendi örgütsel konumu içerisinde geçmiş yıllarda Ergenekon silahlı terör örgütü adına alınan
16
kararlan belli yerlere iletmek suretiyle ordu üzerinde ne kadar ağırlıklarının olduğunu göstermeye çalıştığı, 1960 yılındaki darbeyi ordudaki genç subayların yaptığı bu mektupların yazıldığı tarihten 3-4 sene sonra Ergenekon silahlı terör örgütü üst düzey yönetiminde bulunan sanıklardan Mehmet Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, Levent ERSÖZ, Hasan ATİLLA UĞUR' un da ordunun üst kademelerindeki görevleri sırasında Ergenekon silahlı terör örgütü nün sivil kanadında bulunan medya mensupları ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği içinde 2003-2004 yılları içinde yürütme organını devirmeye teşebbüs eylemleri içinde bulundukları ve GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ şeklindeki haberler ile kamu oyunu etkilemeye çalıştıkları, ordu içinde oluşturdukları Cumhuriyet Çalışma Grubu adı ile darbe çalışmalarını organize ettikleri raporlardan anlaşılmaktadır. Toplanan tüm deliller ve diğer iddianamelere ilişkin deliller göz önüne alındığında, şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ergenekon silahlı terör örgütü içinde görevli yönetici konumunda olduğu, Terör örgütü kurup yönetmek şeklindeki Ergenekon silahlı terör örgütü amaçlan içinde yer alan bu konularda terör örgütlerini yönlendirip fikri ve ideolojik eğitim vererek örgütün amaçlarına uygun faaliyetlerde bulunmalarını sağlamakla görevli yöneticisi konumunda olduğu anlaşılmaktadır. Danıştay olayı ile alakalı yazdığı notlarda yapılan eylemi bir isyan ve iç savaş olarak değerlendirdiği, Cumhuriyet gazetesine bomba atıldığı günkü notuna "içim rahatladı bir ses sıçratırsın ""yargı yüksek yargı bayrağı yüksek tutuyor" "çok umutluyum demiri delebilirim " gibi notlardan bu eylemin örgütün talimatları doğrultusunda gerçekleşen bir eylem olduğu konusunda kanaatinin olduğunu göstermektedir. Şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü adına Panzehir belgesinde belirtilen tüm hususların hayata geçirilmesi için görevlendirildiği ve PKK ile ilişkileri yürüttüğü, örgütün talimatlarını PKK'nın elebaşısı Abdullah ÖCALAN' a ilettiği, hali hazırda PKK adına taleplerin avukatlar vasıtasıyla kendisine iletildiği, sürekli Devletçi olduğunu öne sürmesine rağmen Devleti yıkmaya , kamu düzenini bozmaya yönelik terör eylemlerini büyük sevinçle karşıladığı anlaşılmaktadır. İkametinde yapılan aramada el konulan dokümanlarda şüphelinin el yazısıyla aldığı notlarda, "25 Temmuz" tarihi altında, "Üçüncü haftanın başı. Dün DURSUN KARATAŞ, DS Lideri, kırmızı karanfil göndermiş, çok hoş. " yazdığı, "Sevk başladı. Dev-solcular Sağmalcılara gidiyor. Dursun KARATAŞ, Bedri YAĞAN, Hüseyin SOLGUN, Celalettin Abdullah. Dursun, Bedri ve diğerlerine güle güle dedim. Dev-Sol'un yöneticileri mahcuplar. Dursun, elini uzattı, "olmaz" dedim, sarılarak yolcu ettim. Hoşlarına gittiğini sanıyorum. " yazdığı, "Yeraltındaki gelişmeler ayrı; bunlar var, sınıflar ve ekonomik nedenler geçerli. A: 27 Mayıs: Ordu+Aydın+Öğrenci, B: 12 Mart: Ordu Aydına karşı, C.12 Eylül Ordu Örgütlere ve Örgütçülere karşı, " yazdığı, "7 Ağustos" tarihinin altında, "Dün Sultanahmet'ten Ahmet ZENGİN geldi, DS'dan. Bir kolu, sağ elinin üç parmağı, bir gözü yok: Eylemde bomba patla... iki parmağının uçları bükülmüş. İki parmağı iki el gibi kullanıyor. İnsan. Konuştuk, yemek yedik: Akşam DS, Tutuklu Ailesi iki hanım geldi. DURSUN KARATAŞ'TAN SELAM GETİRDİLER, SELAM GÖTÜRDÜLER" yazdığı, Defterin (36) ile numaralandırılmış sayfasında, "DURSUN KARATAŞ'TAN METRİS CEZAEVİNDEN, YİLBAŞİ TELGRAFI VAR. SEVECEN VE GÜZEL. " yazdığı, Defterin (48) ile numaralandırılmış sayfasının arka yüzünde, "24 Temmuz" tarihinin altında, "DARBE OLUŞUYOR. YEPYENİ BİR TÜRKİYE. OTUZ BİN ÖZEL TİM & KÜRTLERDEN OLUŞACAK. Çok iyi bir yerdeyiz" yazdığı, Ele geçirilen örgütsel dokümanlar. Ergenekon silahlı terör örgütü nün yöneticisi ve üyelerinin DHKP/C ve PKK örgütüyle irtibatları, itirafçılar ve tanık beyanları ile bu terör örgütlerinin gerçekleştirdiği toplumsal eylemler göz önüne alındığında, Ergenekon silahlı terör örgütü nün ele geçirilen dokümanlarda belirtilen stratejilerine uygun olarak, terör örgütü PKK/KONGRA-GEL'i ve DEV-SOL TERÖR örgütlerinin yönlendirip örgütün amaçlarının gerçekleştirilmesi için mevcut ortamları hazırlamaya çalıştıkları ve bu örgütlerin stratejilerini de yönlendirdikleri anlaşılmaktadır.
Şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü nün üst düzey yapılanmasında görevli olduğu, kendisine ait notta "19 Ağustos" tarihinin altında, "Aydın, Yiğit, SİNAN AYGÜN Çiftlikte yemek yedik. İyi bir akşam oldu" "Yeni bir döneme giriyorum. Üst yapı'da mesafe aldık Alt yapı 'ya inmeliyim" şeklindeki notlardan kendisine örgütlenme konusunda görev verildiği anlaşılmaktadır.
Defterin (39) ile numaralandırılmış sayfasında, "Askerin, Sendikanın, aydının peşine takılmamak" "SENDİKAYA, ASKERE, AYDINA HEP ZOR OYUNLAR VERMEK" "ZOR SENARYOLARA BAĞLAMAK" şeklindeki notlardan şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü nün kararlarına göre terör örgütleri ile irtibat konusunda Doğu PERİNÇEK ile birlikte görevli olduğu anlaşılmaktadır.
Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün Ergenekon silahlı terör örgütü içinde üst düzey yapılanmada yönlendirici ve yönetici konumunda olduğu, örgütün üst düzey yapılanması içinde terör örgütleriyle irtibatları sağlayan yönetici konumunda bulunduğu, sürekli soruşturma ile alakalı dezenformasyon amaçlı yayınlara katıldığı, bu yönde konuşmalar yaptığı,devam eden soruşturma ve kamu davası ile ilgili yaptığı açıklamalar ile adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçunu da işlediği, alınmış olan örgüt kararlarını fiiliyatta uygulamaya koyduğu anlaşılmaktadır.
Şüphelinin Ergenekon silahlı terör örgütü içerisinde yönetici olarak faaliyet yürüttüğü kanaatine varılmakla;
Şüpheli Yalçın KÜÇÜK'ün silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek suçunu işlediğinden, eylemine uyan TCK'nın 314/1. maddesi,
Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Büyük Millet Meclisini ortadan kaldırmaya veya görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs ettiğinden, eylemine uyan TCK'nın 311/1. maddesi,
Cebir ve şiddet kullanarak yürütme organını ortadan kaldırmaya teşebbüs ettiğinden, eylemine uyan TCK'nın 312/1. maddesi,
Adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs suçundan eylemine uyan TCK'nın 288 maddesi gereğince,
Ayrıca örgüt yöneticisi olduğundan TCK'nın 314/son yollamasıyla, TCK'nın 220/5 gereğince diğer sanıklar ve şüphelilerin eylemlerinden de sorumlu tutulması,
3713 sayılı Kanunun 5, TCK'nın 53, 58/9, 63. maddeleri gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.