2. Ergenekon İddianamesi/III. BÖLÜM ÖRGÜTÜN İŞLEDİĞİ SUÇLAR
YASAMA VE YÜRÜTME ORGANINI ORTADAN KALDIRMAYA TEŞEBBÜS (Darbeye teşebbüs)
[değiştir]Darbe, askeri darbe veya hükûmet darbesi olarak da ifade edilmektedir. Darbe devletin emrindeki askeri kurumlara mensup kişi veya kişilerin ani olarak anayasal olmayan yollarla mevcut hükûmeti devirmesi ve iktidara el koyması olarak tanımlanmıştır. 20. yüzyılda askeri darbeler yaygın olarak Latin Amerika’da Arjantin, Şili, Asya’da Birmanya, Avrupa’da Yunanistan ve Türkiye gibi özellikle gelişmekte olan ülkelerde gözlemlenmiştir. Bunların yanı sıra daha birçok az gelişmiş ülkelerde askeri darbeler yaşandığı görülmüştür. Sonuç olarak askeri darbeler Dünya’da hiçbir ülkeye huzur, adalet ve demokrasi getirmediği gibi bilakis her askeri darbede toplumlar demokrasiden insan haklarından ve özgürlüklerden uzaklaşmışlardır.
- 2003-2004 YILLARI İLE DAHA SONRAKİ YILLARDA GERÇEKLEŞTİRİLMESİ PLANLANAN ASKERİ MÜDAHALEYE ZEMİN HAZIRLAMA ÇALIŞMALARI
ERGENEKON terör örgütüne yönelik yapılan soruşturma çerçevesinde örgüt üyesi olma şüphesi ile gözaltına alınan Mehmet Şener ERUYGUR, Ahmet Hurşit TOLON, Hasan Atilla UĞUR ve Mustafa BALBAY’dan ele geçirilen dijital verilerde, 2003-2004 yıllarında gerçekleştirilmesi planlanan DARBE PLANLARI, darbe planları çerçevesinde yapılan çalışmalar, CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU sunumları ve dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK tarafından tutulduğu sabit olan günlükler ve Mustafa BALBAY tarafından tutulduğu sabit olan günlükler olduğu tespit edilmiştir.
Söz konusu DARBE PLANLARI, CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU sunumları ve günlüklerde belirtilen veriler doğrultusunda yapılan araştırma ve incelemeler sonucunda, ERGENEKON terör örgütü yönetici ve üyelerinden Bedrettin DALAN, İlhan SELÇUK, Mustafa BALBAY, dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR, 1. Ordu Komutanı Ahmet Hurşit TOLON, MGK Genel Sekreteri Tuncer KILIÇ, Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesi Başkanı Levent ERSÖZ, yine Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Dairesinde görevli Albay Hasan Atilla UĞUR, Jandarma Genel Komutanlığında İstihbarat Yönetim Şube Müdürü Binbaşı Mustafa KOÇ, dönemin YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU, METAL İŞ SENDİKASI Başkanı Mustafa ÖZBEK, Sinan AYGÜN, Tuncay ÖZKAN, Hayrullah Mahmut ÖZGÜR ve İsmail YILDIZ isimli şüphelilerin yürütme ve yasama organını cebren ortadan kaldırıp, devlet idaresini anti demokratik yollarla ele geçirmeyi planladıkları, bu planlarını gerçekleştirmek için de aktif olarak eylemlere giriştikleri anlaşılmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen belgelerden, Ergenekon terör örgütünün 2003-2004 yıllarında gerçekleştirmeye çalıştığı DARBE TEŞEBBÜSÜNÜ üç aşamada planladığı, birinci ve öncelikli olarak darbeye zemin hazırlamaya çalıştığı, bu faaliyetlerini Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde illegal olarak oluşturdukları Cumhuriyet Çalışma Grubu ile yaptıkları, ikinci olarak darbeyi gerçekleştirmek için önündeki engelleri kaldırmayı planladıkları, bu çerçevede de SARIKIZ, AYIŞIĞI, YAKAMOZ kod adlı darbe planlarını hazırlayıp uygulamaya koydukları, üçüncü olarak ta darbeyi gerçekleştirip darbe sonrası yapılacakları ELDİVEN kod adlı darbe planı ile belirledikleri görülmüştür.
D. Perinçek, Veli Küçük, S. Erenerol, Tuncay Güney gibi şüphelilerde ele geçen örgütün temel dokümanları ile Cumhuriyet Çalışma Gurubunun hazırladığı aşağıda anlatılacak planlar, içeriklerinin şaşırtıcı paralelliği ve örgütün tüm faaliyetlerinde kullanılan isim ve argümanların söz konusu doküman ve planlara uygunluğu, hem tüm dokümanların, hem darbe planlarının, hem de tüm örgütsel faaliyetlerinin, planlı, disiplinli, iş bölümüne dayalı olarak tek bir örgütsel iradeden çıktığını göstermektedir.
Dolayısıyla Ergenekon terör örgütünün gerçekleştirmeyi planladığı DARBE TEŞEBBÜSÜNÜN daha iyi anlaşılabilmesi için, konu ile ilgili elde edilen deliller;
-Darbe Zemini Oluşturma Çalışmaları
-Darbe Planları
-Darbe Planlarının uygulamaya geçilmesinin delilleri, başlıkları altında ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Diğer taraftan Ergenekon terör örgütünün 2003-2004 yıllarında gerçekleştirmeyi amaçladığı darbe planları çerçevesinde yaptığı çalışmalara bakıldığında, sanık İlhan SELÇUK’ un da içinde yer aldığı 9 mart 1971 darbe teşebbüsünden önce ülkede gerçekleştirilen işçilerin sokağa dökülmesi ve provakatif amaçlı toplumsal gösteri ve yürüyüşler düzenleme, söz konusu darbe çalışmaları kapsamında, üniversite öğrencileri, sendikalar ve derneklerin manipülasyonlarla sokağa dökülerek hükûmeti protesto eden gösterilerinin detaylı olarak planlandığı, medya ve kitle iletişim araçları ile propaganda ve psikolojik harekat teknikleri kullanılarak geniş halk kitlelerini tahrik edici yayınlar yapıldığı, bu yayınlarda ülkenin her yanının işgal edildiği, vatanın elden gittiği evham ve hezeyanları uyandırılarak halkın hükûmete karşı ayaklanmasını sağlamaya çalıştıkları ve böylelikle Türk Silahlı Kuvvetlerini müdahalede bulunmaya teşvik ettikleri anlaşılmaktadır.
Söz konusu darbe planları çerçevesinde, Aydınlık dergisi ve Cumhuriyet gazetesinin özellikle 2003 ve 2004 yıllarındaki yayınlarına bakıldığında, örgütün amacı doğrultusunda hazırlanan darbe planları çerçevesinde üst seviyede psikolojik harekat ve propaganda yaptıkları belirlenmiştir.
Bu çerçevede Aydınlık dergisinin 2003-2004 yıllarındaki yayınlarına bakıldığında, “KUVAYI MİLLİYE HAREKETİ BAŞLADI” “SONUNA KADAR SAVAŞACAĞIZ” “DEVRİMLERİMİZİ SAVUNAMAYACAK MIYIZ” “İŞÇİ PARTİSİ SAVAŞ DÜZENİNE GİRDİ” “TÜRKİYE’Yİ AYAĞA KALDIRACAĞIZ” “KUŞATMA NEREDEN VE NASIL YARILIR” “ÜLKE İÇİN KENDİNİZİ FEDAYA HAZIR OLUN” “KAMU ÇALIŞANLARI MEYDANLARA ÇIKTI” “AKP’YE KARŞI HALK DİRENİŞİ” “ASKEDEN ERDOĞAN’A UYARI” “KOMUTANLARIN SON İHTARI” şeklinde başlıklarla toplumu geren, vatanın elden gittiği şeklinde evham ve hezeyanları uyandıran diğer taraftan da Türk Silahlı Kuvvetlerini müdahalede bulunmaya teşvik eden ve darbe zemini oluşturmaya çalışan yayınlar yaptığı tespit edilmiştir.
Cumhuriyet gazetesine bakıldığında da hemen hemen aynı doğrultuda başlıklarla haberler yaparak ülkede kaos, gerginlik ve çatışma ortamı oluşturmaya devam ettiği görülmüştür. 2003-2004 yıllarında Cumhuriyet gazetesinin yayınlarına bakıldığında, "GENÇ SUBAYLAR TEDİRGİN", “ASKER’DEN SERT UYARI” "AKP’YE BİR UYARI DAHA” "HEPİMİZ KAYGILIYIZ" “AKP’YE LAİKLİK UYARISI” “AKP’NİN AVANSI BİTTİ” “SAKINCALI KADROLAŞMA” “DANIŞTAY DA UYARDI” "AKP KADROLAŞMASI HALKI KAYGILANDIRIYOR" "REJİM SORUNU YARATILIYOR" "HÜKÜMETE ÜÇLÜ UYARI" "BAŞBAKAN UYARILDI" "İKİNCİ KUVAYI MİLLİYE HAREKETİ BAŞLAMALI" "AKP AYAĞINI DENK ALSIN" şeklinde başlıklarla darbe zemini oluşturma çerçevesinde yayınlar yaptığı tespit edilmiştir.
Mustafa BALBAY’dan ele geçirilen günlüklerde, İlhan SELÇUK’un Türk Silahlı Kuvvetlerindeki uzantıları olan Şener ERUYGUR’u darbe planları konusunda nasıl ve ne şekilde yönlendirdiği açıkça görülmüştür.
Mustafa BALBAY’ın notlarında, 16 Ocak 2004 günü İlhan SELÇUK’un Şener ERUYGUR ile yaptığı görüşmede, “Tabii biz sizinleyiz. Siz bir bütün olarak hassassınız... Ama sizi bölünmüş göstermek isteyenler var. Bu çok önemli.” “Ben çok şey yaşadım. 9-11 yaşadık. Yani öyle bir şey olmasın isterim. Bir kez daha biz yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum” diyerek endişelerini dile getirdiği, Şener ERUYGUR’un da “Korkunuzu anlıyorum, endişeniz olmasın. Ona dikkat ediyoruz.” diyerek gerekli özeni gösterdiklerini belirtmiştir.
Yine Mustafa BALBAY’ın notlarında, 29 Aralık 2002 günü İlhan SELÇUK’un Mustafa BALBAY’la yaptığı görüşmede, “Eğer içte bir çatlama olursa hangi tarafın önde olacağı belli olmaz. Ben bu işlere hep 9 Mart 12 Mart açısından bakıyorum. Ne olacağını kestiremezsin, birden dönenler olur. Zayıf kalan taraf da tasfiye edilir. Ortada henüz bir şey yokken çıkış yapmak yanlış olabilir. Orduyu yalnızlaştırabilir.” diyerek örgütün gerçekleştirmeyi planladığı darbe ile ilgili düşüncelerini ve değerlendirmelerini anlattığı görülmüştür.
Dolayısıyla tüm bu veriler İlhan SELÇUK’un söz konusu darbe planlarında önemli bir rolünün olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki Ergenekon silahlı terör örgütü mensuplarını bizzat yönetip yönlendirdiği açıkça anlaşılmaktadır.
- ASKERİ MÜDAHALEYE ZEMİN OLUŞTURMA ÇALIŞMALARI
Mehmet Şener ERUYGUR’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezinde yapılan aramalarda ele geçirilen 13 nolu CD içersinde ve Ahmet Hurşit TOLON dan ele geçirilen 3 nolu CD içerisinde, CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU başlıklı (9) adet power point sunumu olduğu görülmüş, bu sunumların yapılan incelemesinde ise, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU adı altında illegal bir yapı oluşturulduğu ve bu oluşum adı altında, bir taraftan sözde “Yıkıcı, bölücü ve irticai unsurlar” ile mücadele adı altında ülkede DARBE ZEMİNİ oluşturmak için birçok legal-illegal faaliyetler planladıkları, yapılan araştırmalarda da bu faaliyetlerin bir kısmının uygulamaya konulduğu görülmüştür.
Söz konusu slaytların tamamı incelendiğinde, Cumhuriyet Çalışma Grubunun sözde ülkede irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu oluşturmak için değişik faaliyetlerde bulunduğu ve sık sık irtica tehlikesine karşı seminerler ve toplantılar düzenlediği ve bu çerçevede zaman zaman Ergenekon Terör Örgütü bünyesinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri ile birlikte hareket ettiği, ayrıca sözde irtica ile mücadele adı altında ülkemizin tüm bölgelerinde ve bir çok kamu kuruluşlarında görevli bulunan vatandaşlarımızı siyasi dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre ayrıştırarak fişleme faaliyetlerinde bulunduğu tespit edilmiştir.
ERGENEKON dokümanı incelendiğinde, Ergenekon terör örgütünün temel nihai amaçlarına ulaşmak için kullandığı yöntemlerden birisi de siyaset dünyasına yön verilmesi faaliyetidir. Söz konusu slaytların devam eden incelemelerinde, Cumhuriyet Çalışma Grubu bir taraftan ülkede irtica tehlikesi varmış şeklinde kamuoyu oluşturmaya çalışırken diğer taraftan da AKP’ye yönelik siyasi çalışmalar yaptığı görülmüştür.
Dolayısıyla Cumhuriyet çalışma grubunun faaliyetlerine bakıldığında, bir taraftan ülkede irtica tehlikesi var şeklinde kamuoyu oluşturarak planladıkları darbeye zemin hazırlamaya çalışırken, diğer taraftan da mevcut hükûmeti bölüp parçalayıp darbe planları çerçevesinde ülkede siyasi istikrarsızlık meydana getirmeyi hedefledikleri anlaşılmaktadır.
Cumhuriyet Çalışma Grubunun kuruluşu, teşkilatlanması, amaçları ve faaliyetlerinin daha iyi anlaşılabilmesi için ele geçirilen power point sunumlarının içerikleri ayrıntılı olarak sırası ile anlatılacaktır.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU
[değiştir]1. CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN KURULUŞ GEREKÇESİ
[değiştir]Cumhuriyet Çalışma Grubunun Teşkilat ve Faaliyetleri başlıklı sunumda; Cumhuriyet Çalışma Grubunun Yıkıcı, bölücü ve irticai unsurlar ile bunların uzantılarının, Türkiye Cumhuriyeti devletine karşı giriştikleri eylem ve faaliyetlerine karşı;
-Toplumsal refleksi harekete geçirmek,
-Dezenformasyon ile mücadele etmek,
-Özel istihbarat bilgilerini üretmek, kullanmak ve arşivlemek,
-Kurum kimliği adı altında yapılması mahzurlu olan ve fakat yapılması gereken eylem ve faaliyetleri organize etmek maksadıyla, “Jandarma Genel Komutanın emirleri” ile “Bizatihi kontrol ve denetimleri” altında görev yapmak üzere kurulduğu belirtilmektedir.
Fakat Cumhuriyet çalışma grubunun kuruluş gerekçesindeki “Kurum kimliği adı altında yapılması mahzurlu olan ve fakat yapılması gereken eylem ve faaliyetleri organize etmek” ibaresinden de söz konusu oluşumun tamamen illegal bir yapılanma olduğu açıkça anlaşılmaktadır.
Dolayısıyla söz konusu çalışma grubunun, dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve Levent ERSÖZ tarafından, görev yaptıkları birimde, devletin kendilerine tahsis ettiği imkan ve yetkileri kullanarak tamamen ERGENEKON terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda illegal olarak oluşturdukları bir yapılanma olduğu anlaşılmaktadır.
2. CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN TEŞKİLAT YAPISI
[değiştir]Cumhuriyet Çalışma Grubu Teşkilatı başlığı altında, “J.Gn.K.-Kur. Bşk.-İsth. Bşk.-Pl.Koor. ve Güv. D. Bşk.-İsth. Ynt. Ş.” şeklinde alt alta şematize edildiği, son olarak ta “İsth. Ynt. Ş.” başlığı altında oluşturulan birimler ve görevli sayısının belirtildiği görülmüştür.
Ayrıca konu ile ilgili ADD Genel Merkezindeki, Genel Başkan Odasında yapılan aramalarda ele geçirilen (6) Nolu CD içerisinde “DISKIM\İSTH YÖNETİM ŞUBE TEŞKİLAT\YNT Ş ANDIÇ ÜST YAZI.doc da yer alan Jandarma Genel Komutanlığının Hizmete Özel ibareli İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğünün Teşkili konulu 15 sayfalık yazışma belgelerinde, Cumhuriyet Çalışma Grubunun hayata geçirilmesi ve içerisinde faaliyetlerini yürütebilmesi amacıyla “Özel Arşiv ve İstihbarat Kayıtları Şube Müdürlüğü’ nün kurulması için komuta katı onayı alındığı, ancak 2003-2012 Kuvvet Yapısı Planı revizesinin Genelkurmay Başkanlığınca onaylanmamış olması nedeniyle bahse konu Şube’nin kurulamadığı belirtilmiştir.
Bunun üzerine Jandarma Genel Komutanının emirleri doğrultusunda Özel Arşiv ve İstihbarat Şube Müdürlüğü’nün adının, faaliyetlerini deşifre etmemesi maksadıyla İSTİHBARAT YÖNETİM ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜ olarak değiştirildiği ve 07 Ekim 2003 tarihinde geçici görevlendirmeyle faaliyete başladığı tespit edilmiştir.
Yine bu belgelerde İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü emrine görevlendirilen personel listesinde, J.Kur.Kd. Bnb. Mustafa KOÇ, ‘un isminin de yeraldığı belirlenmiştir.
Dolayısıyla elde edilen bu bilgilerden, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerini Jandarma genel Komutanlığı Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanlığı bünyesindeki İstihbarat Yönetim Şubesinde gerçekleştirdiği açıkça anlaşılmaktadır.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN GÖREV VE FAALİYETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;
[değiştir]Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003–2004 döneminde icra edeceği faaliyetlerin şematize edilerek belirtildiği, bu faaliyetlerin ise, Görsel Faaliyetler, Yazılı Faaliyetler, İnternet Faaliyetleri, Akademik Faaliyetler, İdari Faaliyetler ve Sanatsal Faaliyetler başlıkları altında planlandığı,
Görsel Faaliyetler başlığı altında, afiş çalışması, basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması, gazete-bildiri çalışması, reklam panosu çalışması, lazer ışık demeti çalışması faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
Yazılı faaliyetler başlığı altında, 100.000 mektup çalışması ve 50.000 sms çalışması faaliyetlerinin planlandığı,
İnternet Faaliyetleri başlığı altında, web sayfaları çalışması ve internette reklam çalışması faaliyetlerinin planlandığı,
Akademik Faaliyetler başlığı altında, İrticai faal.müc. sempozyumu, ünv.bil.çal. “aydınlarla yüzyüze...!” faaliyetlerin planlandığı,
İdari Faaliyetler başlığı altında, Arma dergisinin KRK. svy.de dağıtımı çlş., blg. K.lıkları İrtica ile mücadele semineri ve irt.faal.müc. açısından il ve ilçelerin sınıflandırılması çalışması faaliyetlerinin planlandığı,
Sanatsal Faaliyetler başlığı altında ise, Cumhuriyet slayt gösterisi ve “şeriatın kestiği parmak” foto.serg. faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
- GÖRSEL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş Çalışmasının amacının, Jandarma Genel Komutanlığı personeli ve yurt sathındaki vatandaşları irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak afişlerle bilinçlendirmek ve bilgilendirmek olduğu belirtilmiştir.
Bu kapsamda; 4 grup çalışma hazırlandığı, 1.Grup çalışmada Cumhuriyet ve Şeriat Yönetiminin 4 alanda (kıyafet, yaşam, adalet ve eğitim) yorumsuz olarak işlendiği, 2. Grup çalışmada kadının sosyal yaşamdaki yeri, eğitim ve yaşam konularını ihtiva edecek şekilde yorumlu mukayeseli afiş çalışması yapıldığı, 3. Grup çalışmada “İrticacılar ne yapmak istiyorlar…” Konulu afiş çalışmasının yapıldığı, 4. Grup çalışmada ise “irtica ve Mürteci ne demektir” konulu afiş çalışmalarının yapılacağı belirtilmiştir.
BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI: Basınla İrtibat ve Bilgilendirme Çalışmalarının amacının; Ulusal birlik ve laik demokratik Cumhuriyetin korunması konusunda duyarlı, nitelikli ve sağduyu sahibi basın mensuplarından istifade ile irticai ve bölücü tehdidin ulaştığı boyutu ortaya koymak ve kamuoyunu bilgilendirmek suretiyle mücadeleyi geniş bir yelpazeye taşımak olduğu belirtilmiştir.
GAZETE BİLDİRİ ÇALIŞMALARI: Gazete Bildiri Çalışmalarının amacının, yurt genelindeki vatandaşların irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak şekilde hazırlanan spot bildiriler ile bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
REKLAM PANOSU ÇALIŞMALARI: Reklam Panosu Çalışmalarının amacının, yurt genelindeki vatandaşları irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak şekilde hazırlanan spot mesajlar ile bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
LAZER IŞIK DEMETİ ÇALIŞMASI: Lazer Işık Demeti Çalışmasının amacının, metropollerdeki vatandaşların, göze hitap edecek ışıklı mesaj çalışması ile irticai faaliyetler konusunda görsel etki yaratacak şekilde bilinçlendirmesi olduğu belirtilmiştir.
- YAZILI FAALİYETLER KAPSAMINDA;
100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI: 100.000 Mektup Çalışmasının amacının, üst düzey bürokrat ve teknokratlar ile siyasi alanda toplumda tanınan şahıslar, gazeteciler, tanınmış sanayici ve iş adamları, sivil toplum örgütlerinin üst düzey yöneticileri, meslek kuruluşları gibi toplumda önemli ve özellik arz eden alanlarda görevli kurum, kuruluş ve kişileri bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olduğu ifade edilmiştir.
50.000 SMS(KISA MESAJ) ÇALIŞMASI: 50.000 SMS(Kısa Mesaj) Çalışmasının amacının, toplumda önem ve özellik arz eden alanlarda görevli kurum, kuruluş ve kişileri bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
- İNTERNET FAALİYETLERİ KAPSAMINDA;
WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web Sayfası Çalışmasının amacının, irticai, yıkıcı ve bölücü odakların gerçek yüzünü kamuoyuna göstermek ve bu maksada yönelik yazılı, sesli ve görüntülü bilgi ve belgelerin sunulması olduğu belirtilmiştir.
İNTERNETTE REKLAM ÇALIŞMASI: İnternette Reklam Çalışmasının amacının, çok kullanılan sitelerde Yüce Atatürk’ü ve Cumhuriyet’in erdemlerini anlatan mesajlar vermek olduğu belirtilmiştir.
- AKADEMİK FAALİYETLER KAPSAMINDA;
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMPOZYUMU: İrticai Faaliyetlerle Mücadele Sempozyumu çalışmasının amacının, yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle ilgili olarak akademik çevrelerden istifade edilerek sivil toplum örgütleri, üniversiteler, kurum temsilcilerinin katılımı ile Ankara’da bilimsel bir toplantı icra etmek ve basın yoluyla konuyu kamuoyuna taşımak olduğu belirtilmiştir.
AYDINLARLA YÜZYÜZE…. ÇALIŞMASI: Aydınlarla Yüzyüze…. Çalışmasının amacının, yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle ilgili olarak akademik çevrelere, yerel yönetimler ve bölgesel kuruluşlara, üniversitelerden görevlendirilecek öğretim üyeleri vasıtasıyla yapılacak seminer ve konferans çalışmaları ile bilgi vermek, yapılan akademik çalışmalar hakkında yerel, bölgesel ve ulusal basın marifetiyle kamuoyunu bilgilendirmek olduğu belirtilmiştir.
- İDARİ FAALİYETLER KAPSAMINDA;
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMİNERİ: İrticai Faaliyetlerle Mücadele Semineri çalışmasının amacının, yıkıcı, bölücü, irticai faaliyetler kapsamında askeri personeli bilgilendirmek ve bilinçlendirmek, güncel bilgileri personele vermek ve örgütlerin sızmalarına karşı personeli eğiterek korumak olduğu belirtilmiştir.
İL VE İLÇELERİN SINIFLANDIRILMASI ÇALIŞMASI: İl ve İlçelerin Sınıflandırılması çalışmasının amacının, irticai faaliyetler açısından bölgesel tehditleri ortaya koymak, özellikle il ve ilçelerin durumunu netleştirmek suretiyle bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerini yönlendirmek, çalışmalarda sıklet merkezi yapmak olduğu belirtilmiştir.
- SANATSAL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
ATATÜRK SLAYT GÖSTERİSİ ÇALIŞMASI: Atatürk Slayt Gösterisi Çalışmasının amacının, M. Kemal ATATÜRK’ün yaşamından kesitler sunan fotoğraflar ile O’nun yaşamı boyunca Türk toplumunda yarattığı değişimi, çağdaşlaşmayı ve gelişimi anlatmak olduğu belirtilmiştir.
FOTOĞRAF SERGİSİ ŞERİATIN KESTİĞİ PARMAK….. ÇALIŞMASI: Fotoğraf Sergisi Şeriatın Kestiği Parmak….. çalışmasının amacının, şeriat yönetiminin uygulamaları konusunda vatandaşları bilgilendirmek ve bilinçlendirmek olduğu belirtilmiştir.
SANATSAL ETKİNLİKLER ÇALIŞMALARI: Sanatsal Etkinlikler çalışmalarının amacının, geniş kitlelerin katılımı ile icra edilen sanatsal faaliyetlere dâhil olunması ve bu faaliyetler kapsamında hedef kitlelere mesaj vermek olduğu belirtilmiştir.
- CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN GELECEĞE DÖNÜK PERSPEKTİFLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;
CUMHURİYET PLATFORMU OLUŞTURULMASI: “Cumhuriyet Çalışma Grubu” tarafından oluşturulan projeleri, bireysel ve kurumsal bakımdan tümüyle geride bulunarak, sağduyu sahibi laik ve Atatürkçü kesimi ve sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirmek suretiyle icra etmek maksadıyla Cumhuriyet Platformu Oluşturma çalışmalarımız devam etmektedir.” ibarelerinin olduğu görülmüştür.
ULUSAL BİRLİK DERNEKLERİ OLUŞTURULMASI: “Terör Örgütleri ve yabancı istihbarat örgütlerinin siyasallaşma olarak adlandırılan kürtçülük ve bölücülük faaliyetlerine karşı; doğu illerinde yaşayan ulusal birlikten yana, orta sınıf zenginler ve ileri gelenler teşvik edilerek, her il ve hatta ilçede Ulusal Birlik Dernekleri kurulması planlanmaktadır” ibarelerinin olduğu görülmüştür.
MAHALLİ İDARELER GENEL SEÇİMLERİ: Mahalli İdareler Genel Seçimleri Kapsamında; “Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde yurt genelinde AKP’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da DEHAP’ın muhtemel başarılarını engellemek maksadıyla;
- -Merkez sağda alternatif bir partinin güçlendirilmesi,
- -AKP ve DEHAP’a karşı seçim ittifakı yapılması projeleri üzerinde çalışılmaktadır” ibarelerinin olduğu görülmüştür.
- CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNCA 2003-2004 DÖNEMİNDE İCRA EDİLECEK FAALİYETLER
(MALİ-TASLAK)
Söz konusu power point sunumunda, Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003-2004 döneminde gerçekleştirmeyi planladığı faaliyetler ve bu faaliyetlerin sürelerinin, çalışma periyotlarının, maksatlarının, uygulama metotlarının, koordinesinin ve maliyetlerinin belirtildiği görülmüştür.
İlk sunuda öncelikle, daha önceki sunuda olduğu gibi Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003–2004 döneminde icra edeceği faaliyetlerin şematize edilerek belirtildiği, bu faaliyetlerin ise, Görsel Faaliyetler, Yazılı Faaliyetler, İnternet Faaliyetleri, Akademik Faaliyetler, İdari Faaliyetler ve Sanatsal Faaliyetler başlıkları altında planlandığı, bu başlıklar altında da yukarıda belirtilen diğer alt başlıkların belirtildiği görülmüştür.
- GÖRSEL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş Çalışmalarının, ayda bir olmak üzere 4 ay süre ile ayda bir yapılacağı, Uygulama metodu olarak, bahse konu afişlerin J.Gn.K.lığı personeli ve vatandaşların bilgisine sunulacak şekilde asılacağı, söz konusu faaliyetin Birlik Komutanlıklarınca yürütüleceği, azami etki yaratacak şekilde destekleneceği, bu afişlerin halka ulaşmasında çeşitli etkinliklerden istifade edileceği belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığına bağlı ana ast birlikler tarafından koordine edileceği, bu afişlerin özel firmada bastırılması halinde; 60.000 Adet için yaklaşık olarak 6500-7000 YTL ye mal olacağı belirtilmiştir.
BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI: Basınla İrtibat ve Bilgilendirme Çalışmalarının, 1 yıl boyunca ve sürekli yapılacağı, Uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan ve kamuoyu ile paylaşılması uygun mütalaa edilen bilgi ve belgelerin güvenilir basın mensupları aracılığı ile kamuoyuna duyurulacağı, hazırlanan bilgi ve belgelerin Türkiye ve Avrupa’da baskı yapan geniş dağıtım alanına sahip yüksek tirajlı gazetelerde görev yapan basın mensuplarına, gizlenmiş güvenilir elemanlar ve/veya belirlenmiş sivil toplum örgütleri tarafından ulaştırılacağı anlatılmaktadır. Bunları uygularken angaje edilecek basın mensuplarının kimlikleri, özellikleri, hassasiyetleri ve zafiyetlerinin önceden tespit edileceği, çalışılacak basın mensuplarının biyografik istihbaratının en ince ayrıntısına kadar yapılacağı ve bu çalışmaların Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği belirtilmiştir.
GAZETE BİLDİRİ ÇALIŞMALARI: Gazete Bildiri Çalışmalarının; 4 ay süre ile ayda bir yapılacağı, Uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan spot bildirilerin Türkiye’de ve Avrupa’da baskı yapan geniş dağıtım ağına sahip yüksek tirajlı gazetelerde gizlenmiş güvenilir elemanlar ve/veya sivil toplum örgütleri vasıtasıyla tam sayfa olarak yayınlatılması şeklinde olacağı,
Söz konusu çalışmanın Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, bu çalışmanın Türkiye’de tam sayfa halinde yayınlatılmasının maliyetinin yaklaşık olarak 20.000 YTL olduğu ancak yüksek tirajlı gazetelerde ulusal baskı maliyetinin 100.000 YTL ve üzerine çıkacağı belirtilmiştir.
REKLAM PANOSU ÇALIŞMASI: Reklam Panosu Çalışmasının, 1 yıl süre ile haftada bir yapılacağı, Uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan spot mesajlar, başta metropol ilçe belediyeleri olmak üzere nüfusu yoğun belediye başkanlıklarınca işletilen reklam panolarında, gizlenmiş güvenilir elemanlar ve/veya belirlenmiş sivil toplum örgütleri vasıtasıyla yayınlatılması şeklinde olacağı, söz konusu belediyelerin belirlenmesinde güncel siyasi kriterlerin esas alınacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından gerçekleştirileceği, maliyetinin hesaplanmasında ise; günlük olarak ya da saat hesabıyla belirlenen maliyetlerin belediyelerin işletme politikasına göre değiştiği belirtilerek örnek olarak Kızılay Merkezdeki reklam panolarının saat başı maliyetinin 1000-2000 YTL olduğu belirtilmiştir.
LAZER IŞIK DEMETİ ÇALIŞMALARI: Lazer Işık Demeti Çalışmalarının, Yıl boyunca, önemli gün ve geniş katılımlı sosyal organizasyonlarda yapılacağı, uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan mesajların başta metropol iller olmak üzere Bölge Komutanlıkları koordinatörlüğünde görsel etkiyi azami yaratacak alanlarda kullanılmak üzere spot mesajların lazer ışık demetleri halinde havaya yansıtılması şeklinde olduğu belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, bahse konu çalışmada kullanılacak teknik cihazların satın alınabileceği veya kiralanabileceği, satın alınması halinde cihazın maliyetinin 15.000 Dolar olduğu, cihazın satın alınması halinde istenilen bölgeye gönderilmesi ve uygulamanın farklı bölgelerde icrasına imkan sağlanacağı, kiralama yönteminde ise süre, mesajın uzunluğu, görüntü yüksekliği gibi faktörlerin fiyatın belirlenmesinde etken olduğu ve bu yöntemde, çalışmanın metropol illerin dışında uygulanmasının imkanının bulunmadığı ifade edilmektedir.
- YAZILI FAALİYETLER KAPSAMINDA;
100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI: 100.000 Mektup Çalışmasının, Yıl boyunca her ay 10.000 Mektup şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan mektupların kaynağı belli olmayacak şekilde tespit edilen kurum, kuruluş ve şahısların adreslerine elektronik posta vasıtası ve manüel ortamda gönderilmesi şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın, Harekat ve İstihbarat Başkanlıklarınca koordine edileceği ve bu projenin maliyetinin, PTT aracılığı ile 25.000 YTL, elektronik posta ile 15.000 YTL’ye mal olacağı belirtilmiştir
50.000 SMS ÇALIŞMASI: 50.000 SMS Çalışmasının, Yıl boyunca her ay 5.000 SMS şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise, merkezi olarak hazırlanan mesajların kaynağı gizlenmiş şekilde, tespit edilen kurum, kuruluş ve şahısların adreslerine telefon, telefon-internet vasıtasıyla gönderilmesi şeklinde olacağı ifade edilmektedir.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, maliyetinin ise 10.000-15.000 YTL arasında olacağı belirtilmiştir.
- İNTERNET FAALİYETLERİ KAPSAMINDA;
WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web Sayfası Çalışmasının, Yıl boyunca ve devamlı surette yapılacağı, bu çalışmada uygulama metodunun, merkezi olarak hazırlanan web sayfasının bilgisayar ortamında MI.ve Tek.D. Başkanlığına gönderilerek bu başkanlıkça formatlanan ve kriptolanan web sayfasının kaynağı belli olmayacak şekilde iletişim hattına sokulması ve bu hattın sisteme giren herkese açık bir şekilde faaliyet göstermesi şeklinde olacağı belirtilmiştir. Ayrıca bu sistemin kamufle edilmiş şekilde çalışmasının zorunlu olduğu, sistemin devamlılığı ve etkinliği açısından mutlaka yapılması gereken hususların bulunduğu ifade edilmiştir. Bu hususların;
- -MEBS Başkanlığı’nın imkan ve kabiliyetlerinden yararlanarak özel bir web sayfası hazırlanması,
- -Hazırlanan sayfada yer alması kararlaştırılan konuların ayrı bir ekip tarafından derlenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği,
- -Bu sayfanın internet şebekesine dahil olabilmesi için gizli bir “accounter” tarafından yeterli bir ilan ve ilgi çekici isim alınması gerektiği,
- -Bu sayfanın reklamı yapılarak arama motoruna kayıt edilmesinin sağlanması,
- -Muhtemel saldırılara ve “hacker” faaliyetlerine karşı korunması maksadıyla teknik düzeyde gerekli tedbirlerin MI ve Tek.D. Başkanlığınca alınması ve uygulanması gerektiğinin olduğu görülmüştür.
Bahse konu çalışmanın Hareket, İstihbarat ve MEBS Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, ayrıca ayrıntılı maliyet analizinin yapılmakta olduğu belirtilmiştir. İNTERNETTE REKLAM ÇALIŞMASI: İnternette Reklam Çalışmasının, Yıl boyunca ve devamlı surette yapılacağı, bu çalışmada uygulama metodunun, ziyaretçi sayısı en yüksek olan web sayfalarının belirlenerek bu sayfaların dikkat çekecek alanlarına spot mesajlarla reklam vermek şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Bahse konu çalışmanın koordinesinin İstihbarat ve Harekat Başkanlıkları tarafından yapılacağı ve çalışmanın maliyetinin reklamın tasarımına, içeriğine ve süresine göre değişeceği ifade edilmiştir.
- AKADEMİK FAALİYETLER KAPSAMINDA;
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMPOZYUMU: İrticai Faaliyetlerle Mücadele Sempozyumunun, (2) gün süre ile Heyet-i Temsiliye’nin Ankara’ya gelişi olan 27 Aralık 2003 tarihinin düşünüldüğü, uygulama metodunun ise, Jandarma Genel Komutanlığı koordinatörlüğünde Akademik merkezlerin Ankara ve İstanbul’da bulunan üniversitelerin öğretim üyeleri ile, ilgili kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılımı ile bir bölümü basına açık olarak icra edilecek ve sonuç bildirgesi yayınlanacak bir sempozyumun icra edilmesi şeklinde olacağı belirtilmektedir.
Söz konusu çalışmanın Hareket ve Gn.Pl.P. Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, maliyetinin ise sempozyumun kapsamına göre değişeceği belirtilmiştir.
ÜNİVERSİTE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI: Üniversite Bilgilendirme Çalışmalarının, Yıl boyunca ayda bir şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise, Jandarma Bölge Komutanlıkları koordinatörlüğünde sorumluluk sahası içerisinde yer alan üniversitelerin katkıları ile irticai faaliyetlerin dünü, bugünü ve yarının içeren bilimsel toplantıların üniversiteler, lise ve dengi okullarda, yerel yönetimlerin katkıları ile kültür merkezlerinde icrası şeklinde olacağı belirtilmiştir. Bahse konu çalışma içerisinde yer alacak öğretim görevlilerinin önceden sağlıklı bir şekilde tespitinin önemli olduğu ve irtibata geçilecek öğretim üyelerinin biyografik istihbaratının yapılacağı anlatılmıştır.
Söz konusu çalışmanın, Hareket ve İstihbarat Başkanlıkları ile Jandarma Bölge Komutanlıkları tarafından koordine edileceği, maliyetinin ise gerçekleştirilecek olan bilimsel faaliyetlerin içeriğine göre belirleneceği belirtilmiştir.
- İDARİ FAALİYETLER KAPSAMINDA;
ARMA DERGİSİNİN KARAKOL SEVİYESİNDE DAĞITILMASI: Arma Dergisinin Karakol Seviyesinde Dağıtılması çalışmasının, Yıl boyunca ayda bir şeklinde yapılacağı, uygulama metodunun ise İl Jandarma Komutanlıklarına gönderilen Arma Dergilerinin, Karakol seviyesine kadar dağıtımının sağlanması ve hazırlanan özel eklerin ise yerel kamu kurum ve kuruluşlarda, okullarda ve vatandaşların istifadesine sunulacak ortak mekanlarda kullanılması için gerekli tedbirlerin gerçekleştirilmesi şeklinde olacağı belirtilmektedir.
Söz konusu çalışmanın, İstihbarat ve Gn.Pl.P. Başkanlıkları tarafından koordine edileceği, Arma dergisinden 2500 Adet basılmış olduğu, her karakola (1) adet gönderildiği takdirde en az 5600 adet basılması gerektiği, vatandaşları bilgilendirmek maksadıyla dağıtımı düşünülür ise en az 12.000 adet basmak gerektiği belirtilmiştir.
BÖLGE KOMUTANLIKLARINDA İCRA EDİLECEK SEMİNERLER: Bölge Komutanlıklarında İcra Edilecek Seminerlerin, Yıl boyunca ve her bölge komutanlığı merkezinde asgari (2) gün süre ile yapılması, uygulama metodunun ise, Bölge Komutanlıkları merkezinde 2003 yılı Eğitim Direktifi kapsamında Erzurum ve Kayseri J. Bölge Komutanlıklarında icrası planlanan İrticai Faaliyetlerle Mücadele Seminerinin yaygınlaştırılarak tüm Bölge Komutanlıkları merkezlerinde tüm Bölge Komutanlığı personelinin katılımının yanında, Bölgeye bağlı İl Jandarma Komutanlıklarının öncelikle İstihbarat Personeli, Ter.Oly. Ks.A.leri, Milli Güvenlik Dersine öğretmen olarak seçilen subaylar ve J.İsth. Okulunda yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle mücadele kursuna tabi tutulan subay/astsubayların iştiraki ile anılan faaliyetin icra edilmesi şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın İstihbarat ve Hareket Daire Başkanlığı tarafından koordine edileceği ve katılan personelin miktarı ve merkezden görevlendirilecek personelin günlük harcırahlarının dışında herhangi bir maliyetinin olmadığı ifade edilmiştir.
İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE AÇISINDAN İL VE İLÇELERİN SINIFLANDIRILMASI: İrticai Faaliyetlerle Mücadele Açısından İl ve İlçelerin Sınıflandırılması Çalışmasının, (2) ay süresince yapılacağı, uygulama metodu olarak da, İl ve İlçelerin Emniyet ve asayişe etki eden kriterleri göz önünde bulundurularak genel bir sınıflandırılmasının yapıldığı ancak irticai faaliyetler açısından herhangi bir sınıflandırmanın olmadığı ifade edilmiştir. Bazı bölgelere, il ve ilçelere süratle yönelebilmek ve bu alanda etkin bir mücadele sürdürebilmek amacıyla il ve ilçelerin sınıflandırılmasının uygun görüldüğü ifade edilmektedir.
Bu proje kapsamında her il ve ilçe sorumluluk sahasında;
-Açılan Kuran Kursu sayısı,
-İmam Hatip Okullarının öğrenci durumu,
-Nüfusa göre cami ve mescit miktarı,
-Camilerde ve mescitlerdeki toplam din görevlisi miktarı,
-İrticai yapılanma maksadıyla yürütülen bölgesel çalışmalar ve bu kapsamda değerlendirilen vakıf, dernek, pansiyon, özel okul, aş evleri gibi faaliyet yürüten kuruluş ve alanlar,
-Üniversite, fakülte, yüksek okullardaki irtica yanlısı öğrenci ve öğretim görevlisi sayısı,
-Bölgesel ve yerel yayın yapan gazete ve dergi sayısı,
-Radyo ve TV miktarı,
-Aşırı sağ ve irticai faaliyetlere meyilli siyasi partilerin aldıkları oy miktarı gibi somut kriterler üzerinden sınıflandırma yapılacağı görülmüştür.
Söz konusu çalışmanın İstihbarat, Harekat ve Gn.Pl.P. Başkanlığı tarafından yapılacağı belirtilmiştir.
- SANATSAL FAALİYETLER KAPSAMINDA;
CUMHURİYET SLAYT GÖSTERİSİ: Cumhuriyet Slayt Gösterisi çalışmasının, 1 yıl boyunca, (Cumhuriyet Haftası, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı Kutlama programları çerçevesinde) (3) hafta olarak planlandığı,
Uygulama metodunun ise merkezi olarak hazırlanan slaytların Bölge ve İl J.K.lıkları koordinatörlüğünde il ve ilçe seviyesine kadar dağıtılmasının sağlanması, bölgesel televizyonlar ve akademik çevrelerden ve yerel yönetimlerden istifade edilmesi ile çeşitli toplantılarla konunun aktarılması şeklinde olacağı belirtilmiştir.
Söz konusu çalışmanın İstihbarat, Hrk.ve Gn.Pl.P. Başkanlıklarınca koordine edileceği belirtilmiştir.
ŞERİATIN KESTİĞİ PARMAK FOTOĞRAF SERGİSİ: Şeriatın Kestiği Parmak Fotoğraf Sergisinin, 1 yıl boyunca bir hafta süre ile yapılacağı, bu çalışmada uygulama metodunun, şeriat yönetimi uygulamalarının insan hakları, sosyal yaşam, eğitim, sağlık, kadının sosyal yaşamdaki yeri ve statüsü, adalet, kılık kıyafet gibi alanlarda yansımalarını ortaya koyacak şekilde fotoğraf sergileri açılması şeklinde olacağı anlatılmaktadır.
Söz konusu çalışmanın, İstihbarat, Harekat ve MEBS Bşk.lıkları tarafından koordine edileceği belirtilmiştir.
SONUÇ OLARAK;
Bahse konu sunumun sonuç bölümünde ise; Cumhuriyet Çalışma Grubu projesinin çok yönlü, çok kapsamlı, etkili koordineli ve dinamik bir proje olduğu, bu projenin hayata geçirilebilmesi ve devamlılığının sağlanabilmesi maksadıyla kısa vadede yapılması gereken hususların;
- “Konunun önemi, özelliği ve gizliliği açısından özel bir çalışma grubunun kurulması ve tüm çalışmaların bu grup tarafından yönlendirilmesinin uygun olacağı ve bu kapsamda sistemin devamlılığı açısından İstihbarat Başkanlığı Planlama Koordinasyon ve Güvenlik Daire Başkanlığı bünyesinde planlanan ve kuvvet yapısı planına aktarılan Özel Arşiv ve İstihbarat Kayıtları Şubesinin kadrosuz olarak faaliyete geçirilmesi”,
- Kadrosuz olarak faaliyete geçmesi teklif edilen Özel Arşiv ve İstihbarat Kayıtları Şubesinin bünyesinde asgari mesleki açıdan temayüz etmiş (2) kurmay subay, güvenilir (2) sınıf subayı, (2) astsubay ile kayıt, derleme, analiz ve değerlendirme çalışmalarında sistemin alt yapısında kullanılacak toplam (6) uzman sivil memur ve (2) V.H.K.İ.’nin İstihbarat Başkanlığı bünyesine atandırılması,
-Özel web sayfası tasarımının MEBS. Başkanlığınca süratle hazırlanarak İstihbarat Başkanlığına tesliminin sağlanması,
-İrtibata geçilecek Sivil Toplum Örgütleri, akademisyenler, bölgesel ve ulusal alanda faaliyet gösteren gazete ve gazetecilerin özel bir ekip tarafından angaje edilmesi,
-Olası saldırıları salmak ve özel web sitesini kurmak maksadıyla Ml.ve Tek.D. Başkanlığı bünyesine asgari (6) adet Bilgi İşlem Uzmanının alınması,
-Tüm bu faaliyetlerin planlanması için başlangıç olarak asgari 200.000 ABD Doları kaynak ayrılması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca Özel Arşiv ve Kayıtları Şube Müdürlüğünün kurulması ve düşünülen faaliyetlerin bu şube tarafından yürütülmesi halinde; merkezi kontrol, sevk ve idare, koordine, takip ve icra açısından faaliyetlerin daha etkin yürütülebileceğinin değerlendirildiği belirtilmektedir.
Son olarak Jandarma Genel Komutanlığına bağlı Planlama Koordinasyon Güvenlik ve Daire Başkanlığı’na bağlı birimlerin gösterildiği bir şema ile sunumun bitirildiği görülmüştür.
DEĞERLENDİRME: Bu noktaya kadar Cumhuriyet Çalışma Grubunun kuruluşu, teşkilatlanması, planlı faaliyetleri ve bu faaliyetlerin nasıl, ne şekilde ve hangi yöntemlerle uygulanacağı, geleceğe dönük perspektifleri ve bu çalışmaların maliyetinin neler olduğu belirtilmiştir.
Cumhuriyet Çalışma grubunun kuruluşu, teşkilatlanması, faaliyetleri, geleceğe yönelik perspektifleri ve bu çalışmaların ekonomik maliyetlerine ve bu maliyetlerin nasıl karşılandığına bakıldığında, şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’un Jandarma Genel Komutanı olduğu dönemde, devletin kendisine verdiği imkan ve yetkileri tamamen kötüye kullanarak ERGENEKON Terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda kullandığı ve örgütün amaçları doğrultusunda görev yaptığı kurum içerisinde, diğer şüphelilerle birlikte illegal bir yapılanma oluşturduğu ve bu yapılanma ile örgütün temel hedef ve yöntemlerinden birisi olan ülkede askeri müdahaleye zemin oluşturma faaliyetlerini sürdürdüğü, tüm bu faaliyetleri de yine emir ve kontrolünde olan devletin ödeneklerinden yaptığı, planlarda gizliliğin öne çıkarılarak, gönderilecek mektup ve sms’lerin kaynağının gizleneceği, yine televizyon, gazete ve panolarda yapılacak propagandaların gizlenmiş güvenilir elemanlar veya kendilerinin belirledikleri sivil toplum kuruluşlarınca yapılmasının detaylandırıldığı anlaşılmaktadır..
Bundan sonraki sunumlarda ise Cumhuriyet Çalışma Grubunun planladığı eylem ve faaliyetlerin nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiğinin anlatıldığı görülmüştür.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–6
[değiştir]1 Aralık 2003 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubunun Devre raporunda, Mahalli Genel Seçimler Öncesi Ortamın Şekillendirilmesi, Vakit Gazetesi Saldırılarına Karşı Uygulanabilecek Hareket Tarzları, Doğu ve Güneydoğu’da Ulusal Birliği Güçlendirmek Maksadıyla İcra Edilecek Faaliyetlerin anlatıldığı görülmüştür.
Mahalli Genel Seçimler öncesi ortamın şekillendirilmesi başlığı altında, merkez sağda alternatif bir partinin yaratılamaması halinde AKP’nin seçimden fazlasıyla güçlenerek çıkacağı, ANAP liderinin merkez sağ partilere ve gizli olarak DYP’ne birleşme talebinde bulunduğu, Bu yönde alınan bilgilere rağmen, taraflardan birinin desteklenmemesi halinde birleşmenin gerçekleşmeyeceği” belirtilmiştir.
Ayrıca Partilerin son 10 yılda yapılan seçimlerde aldıkları sonuçların ayrıntıları ile incelendiği, DYP, ANAP ve MHP’nin parti yönetiminde görev alan kadroları ve İl Başkanı seviyesine kadar tespit edildiği, Partide söz sahibi kişilerin biyografik istihbaratlarının yapıldığı belirtilmiştir.
Devam eden slaytlarda ANAP Genel Başkanı Ali Talip ÖZDEMİR ve ANAP’lı Nesrin NAS hakkında yapılan biyografik istihbarat çalışmalarından bahsedildiği, sonuç bölümünde ise ANAP ve DYP Genel Başkanlarının biyografik istihbaratlarına göre durumları değerlendirildiğinde, DYP Genel Başkanının daha güvenilir olduğu, bu nedenle M. AĞAR’ın desteklenmesi gerektiği, Mahalli Genel Seçimlerden önce DYP ve ANAP’ın DYP çatısı altında birleşmeleri, birleşme kısa vadede mümkün olmaz ise Mahalli Genel Seçime ittifak ile girilmesinin sağlanması gerektiği, ayrıca kısa vadede, sayıları 55’i bulan DYP kökenli AKP milletvekillerinden mümkün olduğu kadar çoğunun Mahalli Genel Seçimden önce DYP’ye transfer edilmesi, bu sayede DYP’nin mecliste grup kurmasının sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca İstanbul’da Ali Müfit GÜRTUNA’nın DYP’ye angaje edilmesi, Ankara’da İ.Melih GÖKÇEK ile R.T. ERDOĞAN arasındaki güvensizlik ortamından istifade edilerek, İ.Melih GÖKÇEK’in saf dışı edilmesi ve Turgut ALTINOK’un DYP’ye angaje edilmesi, Diğer illerde de aday şahsiyeti bazında benzer çalışmaların yapılması gerektiği,
R.T. ERDOĞAN ve hükûmetinin laiklik ve dinsel temelli argümanlar yerine; Kamu Yönetimi Yasa Tasarısının ulusal birliğimizi ve üniter yapımızı tehdit eden durumu, Irak, Kıbrıs, Yunanistan ve Ermenistan politikalarındaki gayri milli yaklaşımlar, Uzan grubuna yönelik tutumdaki sapmalar, Etnik köken ayrımcılığı yapması ve gayri ahlaki tutum ve davranışları kullanılarak kamuoyunda küçük düşürülmesinin önem arz ettiği belirtilmiştir.
Vakit gazetesinin saldırılarına karşı alınacak tedbirlerin ise legal ve illegal faaliyetler olmak üzere 2 ayrı başlık altında belirtildiği,
Legal faaliyetler başlığı altında, Gazetenin MİT ve İngiliz istihbaratı tarafından kullanıldığı yönünde teyide muhtaç bilgilerin alındığı, bu nedenle gazete yönetiminin ve yazarlarının arkasında kimler olduğunun tespit edilmesi gerektiği, bu çerçevede Bunların özel yaşamları ve aile ilişkilerinin teknik takibe alınması gerektiği, ayrıca devlet kuruluşları, kamu yöneticileri ve siyasetçiler ile ilişkilerinin tespit edilerek deşifre edilmesi gerektiği, her gün Adli Müşavirlikçe gazete taranarak suç unsuru tespit edilen haber ve yorumların İsth. Ynt. Ş. Md.lüğüne bildirilmesi, tespit edilen suç unsurları doğrultusunda ilgili kişi, kurum ve STK’larının, duruma göre açık veya kapalı olarak uyarılması ve dava açmalarına öncülük edilmesi gerektiği, bu şekilde organize edilen yoğun davalarla gazetenin çalışamaz hale getirilmesi gerektiği, gazetenin, Remix projesi de dahil olmak üzere Mali ve Teknik D. Bşk.lığının imkan ve kabiliyetleri kullanılarak çok yönlü takibe alınması, vergi, mali durum, ahlaki durum ve diğer ticari faaliyet ve ilişkilerinin de takibe alınarak, işlem yapılması ve elde edilen bilgilerin kamuoyuna sızdırılması gerektiği, ayrıca gazetenin ilgi ve iltisaklarına ilişkin elde edilecek bilgiler bir gazete de yayınlanarak, iki gazete arasında yaratılacak polemikten istifade edilmesi gerektiği, www.vatansever.com sitesi hizmete açıldıktan sonra bu siteden gazetenin deşifre edilmesinin uygun olduğu anlaşılmıştır.
İllegal faaliyetler başlığı altında ise, Gazete dağıtım sistemi ve dağıtım şirketi takibe alınarak, dağıtım araçlarına yönelik eylem yapılması, gazetenin baskıya girdiği akşam saatlerinde, gazete binasının elektrik, gaz, yangın güvenliği gibi alanlarına yönelik saldırı ve sabotajlarda bulunulması, ayrıca adam kaçırma, tehdit, darp gibi yollara başvurulması yöntemlerinin, uygulanabilir ve etkin hareket tarzları olarak değerlendirildiği belirtilmiştir.
Doğu ve Güneydoğudaki vatandaşlarımıza yönelik faaliyetlerinde legal faaliyetler ve illegal faaliyetler olmak üzere iki ayrı başlık altında belirtildiği,
Legal Faaliyetler başlığı altında, Terör Örgütleri ve yabancı istihbarat örgütlerinin siyasallaşma olarak adlandırılan kürtçülük ve bölücülük faaliyetlerine karşı, doğu illerinde yaşayan ulusal birlikten yana, orta sınıf zenginler ve ileri gelenler teşvik edilerek, her il ve hatta ilçede Ulusal Birlik Dernekleri kurulması gerektiği, bu örgütlenmeyi Cumhuriyet çalışma grubunun yönlendirmesi, J. Blg. ve İl J. komutanlarının desteği ile bölgede yaşayan emekli askeri personelden istifade edilerek gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Ayrıca belirli sayıya ulaşan mahalli derneklerin ulusal ölçekte birleştirilmesi, halkın makul taleplerini bu dernekler vasıtasıyla dile getirmek ve bu taleplerin takipçisi olunarak gereğini yerine getirmek suretiyle etkin ve ağırlığı olan sivil toplum kuruluşları haline getirilmelerinin sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
İllegal faaliyetler başlığı altında ise, Kürtçülük faaliyetlerinin legal alandaki elebaşılarına ve devlet yanlısı kesime terörist tehdidi yöneltenlere karşı, aynı yöntemlerle mukabele edilmesi gerektiği belirtilmiştir.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–7 (2003)
[değiştir]Cumhuriyet Çalışma Grubu (2003) tarihli devre raporunda, Seçim öncesi TBMM’nin şekillendirilmesi ve İskan Sorunu konularının anlatıldığı görülmüştür.
Seçim öncesi TBMM’nin şekillendirilmesi başlığı altında; Mahalli Genel Seçimlere kadar merkez sağda alternatif bir partinin yaratılamaması halinde AKP’nin seçimden güçlenerek çıkacağı, mevcut tehdidin daha da büyüyeceği, DYP ve ANAP arasında gayri resmi birleşme taleplerinin olduğu, ancak taraflardan birinin desteklenmemesi halinde birleşmenin gerçekleşemeyeceği, şeklinde değerlendirmeler yapılmıştır.
Ayrıca AKP’nin kopmalarla parçalanması gerektiği, AKP bünyesinde daha önceden başka siyasi partiler içerisinde yer almış birçok milletvekilin bulunduğu, bu milletvekillerinin bir kısmının AKP yönetiminden ve mevcut durumdan rahatsız olduğu, bir kısmının da kriz durumunda partiden kopabileceği, bu amaca yönelik krizin suni bir gerilimle kontrollü bir şekilde tırmandırılabileceği belirtilmiştir.
Bu krizin; TSK öncülüğünde AKP’nin tabanını da rahatsız eden uygulamalarından istifade edilerek yaratılabileceği ifade edilmiştir. Gerilim konusu yapılacak argümanların ise, laiklik ve dinsel temelli argümanlar yerine; Kamu Yönetimi Yasa Tasarısı, Irak, Kıbrıs, Yunanistan ve Ermenistan politikalarındaki gayri milli yaklaşımlar ve Uzan grubuna yönelik tutumdaki sapmaların kullanılmasının daha etkili olacağı belirtilmiştir.
İskan çalışması başlığı altında da, Cumhuriyet Çalışma Grubunun faaliyetlerini sürdüreceği yerle ilgili planlar ve krokiler olduğu görülmüştür.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU AYLIK DEVRE RAPORU
[değiştir](19 OCAK 2004)
19 Ocak 2004 tarihli Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporunda, Planlı Faaliyetler, Av. O. PEKMEZCİ’nin AİHM’de açtığı dava, Hükümetin Acil Eylem Planının Değerlendirmesi, Cumhuriyet Platformu Çalışmaları, İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı, Muhafazakarlık Demokrasi Sempozyumunun Arka Planı, İçişleri Bakanlığı Merkez Teşkilatının Durumu, Özel İstihbarat Arşivi konularının anlatıldığı görülmüştür.
Cumhuriyet çalışma grubu planlı faaliyetleri çerçevesinde; Afiş Çalışmaları kapsamında; İlköğretim çağındaki öğrencilere dağıtılmak üzere 60.000 adet Atatürk Fotoğrafları, Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi, Atatürk’ ün izcisi kimdir, 2004 yılı takvimi, haftalık ders programı çizelgesi ve öğrenci ders çizelgesinin basım faaliyetlerinin devam ettiği ve özel dağıtım planı ile İl J. K.lıklarına gönderilmesinin planlandığı belirtilmiştir.
Basınla İrtibat ve Bilgilendirme Çalışmaları kapsamında; Pergel Kanunu olarak da adlandırılan Belediye Mevzuatına yönelik basın bilgilendirme metninin 461 köşe yazarına gönderildiği belirtilmiştir.
100.000 Mektup Çalışması kapsamında; Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Belediye Mevzuatında yapılamasına çalışılan değişiklikler ve iktidarın diğer icraatlarına ilişkin, Mehmet Şener ERUYGUR tarafından Emekli Jandarma Genel Komutanlarına hitaben yazılan mektupların özel kuryelerle gönderildiği belirtilmiştir.
Ayrıca Kamu Yönetimi Temel Kanunu, Belediye mevzuatında yapılmasına çalışılan değişikler, Jandarma’nın pasifize edilmek istenmesi ve üniter devlet yapısına zarar verecek girişimlere karşı AKP ve CHP milletvekillerine yönelik hazırlanan mektupların, milletvekillerinin e-posta adreslerine iki grup halinde 12 farklı internet cafeden gönderildiği belirtilmektedir.
Ayrıca 23 Aralık 2003 tarihli Tercüman Gazetesinde Gülay GÖKTÜRK’ün köşesinde çıktığı belirtilen ve bazı EGM mensuplarının yönlendirmesiyle kaleme alındığını değerlendirdikleri “Bizim Endişelerimiz” başlıklı makale ile ilgili olarak iki farklı şekilde yazılmış e-postanın Gülay GÖKTÜRK’ün e-posta adresine gönderildiği belirtilmiştir.
Ayrıca AKP Adıyaman milletvekili Hüsrev KUTLU’nun TBMM’deki Atatürk’ün Mareşal üniformalı resmine ve TBMM Muhafız Taburu’na yönelik sözlerine karşı kaleme alınan üç farklı e-postanın, CHP milletvekillerine, köşe yazarlarına ve Hüsrev KUTLU’ya gönderildiği belirtilmiştir.
İrtica İle Mücadele Semineri Çalışması kapsamında; Jandarma Bölge Komutanlıklarınca icra edilecek irtica ile mücadele seminerlerinden birincisinin 26-27 Ocak 2004 tarihleri arasında Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığında icra edileceği, diğer komutanlıklar için hazırlanan emirlerin arz aşamasında olduğu belirtilmiştir.
Hükümetin acil eylem planı başlığı altında; Recep Tayyip Erdoğan tarafından 16 Kasım 2002 tarihinde kamuoyuna açıklanan Acil Eylem Planı’nda 205 faaliyetin yer aldığı, bu eylem planından sadece 54’ünün tamamlandığı ve planının gerçekleşme oranının % 26 düzeyinde kaldığı, fakat hükûmetin bu durumu medyaya %70 olarak yansıttığı, ayrıca gerçekleştirilen eylem planları ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.
Cumhuriyet platformu çalışmaları başlığı altında; Ulusal Birlik Hareketi STK Platformundan bahsedildiği ve Prof. Dr. Bülent BERKARDA imzası ile gönderilen Ulusal Birlik Hareketi’ne Davet başlıklı davetiyenin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür. Bu davetiyede Türkiye’nin içte ve dışta yitirme noktasına geldiği ulusal hak ve değerlerine sahip çıkacak bir dayanışma ve birleşme hareketine ihtiyacı olduğu, bilinçli ve sorumlu sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlar olarak halkımızda ulusal hedef ve güven yaratmak için toplumun ulusalcı güçlerini birleştirip eşgüdümünü sağlamak amacıyla neler yapılacağını araştırmak için geniş katılımlı bir toplantı düzenlediklerinin anlatıldığı görülmüştür.
Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu başlığı altında; İstanbul’a görevlendirdikleri Özel İstihbarat Timi tarafından Taksim’deki Ulusal Birlik platformu faaliyetlerinin sürdürüldüğü dernek merkezinde Prof. Dr. Bülent BERKARDA’nın ziyaret edildiği ve kendisine Arma Dergisinin ekleri verildiği, bu ziyaret sırasında Ulusal Birlik Hareketi Başkanı Prof. Dr. Bülent BERKARDA ile görüşme yapıldığı, bu görüşme sırasında Bülent BERKARDA’nın, “Ülke gündemi ve iktidarın icraatlarının kendileri tarafından yakından takip edildiğini, Problemin Siyasi Partiler Kanununun partileri lider diktatörlüğüne maruz bırakmasından ve Seçim Kanununun %45 oyu dışarıda bırakmasından kaynaklandığını, TSK’nin müdahalesi ile bu kanunların değiştirilip tekrar seçime gidilmesi ile bu partinin önünün kesilmenin mümkün olabileceğini,
İktidarın geliş sürecini; camiler, İmam Hatip Liseleri ve yeşil sermaye olarak tanımladığını, Ulusal Birlik hareketi ile yukarıda bir faaliyetin olduğu ancak tabana inemedikleri için çok yüzeysel kaldığı, Anadolu'ya açılmak gerektiği ve bunun için çalıştıkları, bu sayede geniş halk kitlelerine ulaşmayı hedeflediklerini, Halkın eğitimsizlikten ve bu tür oluşumlara ihtiyatla yaklaşmasından dolayı yapılan çalışmalara uzak durduğu, halkın eğitilmesi gerektiğini, CHP’nin iyi muhalefet yapamadığı, CHP’ye güveninin sarsıldığını,
AKP’nin son derece iyi örgütlenmiş bir parti olduğu, bunlarla mücadele etmek için aynı tarzda STK’larının öncülüğünde iyi örgütlenilmesi gerektiği, Türkiye’de iktidarların sadece TSK ve üniversitelere söz geçiremediği, iktidarın yeni YÖK Yasası ile bunu yapmaya çalıştığını” belirttiği anlaşılmıştır.
Sonuç olarak ise; Ulusal Birlik Hareketinin yaygınlaşması için işbirliğinin sürdürülmesi, Cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye sokan icraatların ve bunlara karşı önerilerin bir basın bildirisi olarak hazırlanarak, bedeli 830 kaleminden ödenmek suretiyle, Ulusal Birlik Hareketi ve Cumhuriyet Platformu imzası ile yüksek tirajlı gazetelerde yayımlanması, Ulusal Birlik hareketine destek verilmesi için Garnizon K.ları ve J.Blg.K.ları ile görüşülmesinin uygun olarak değerlendirildiği belirtilmiştir.
KAMU YÖNETİMİ REFORMU YASA TASARISININ ARKA PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; İstanbul’a Özel İstihbarat Timi gönderildiği, bu timin memorandum ile alakalı Yeniçağ Gazetesinde makalesi yayımlanan yazar Arslan BULUT ile görüştüğü, devamında ise Kamu Yönetimi Yasa Tasarısının arka planında Memorandum, Köklere Dönüş Projesi, ADML şirketine verilen imtiyazlar ve Türk Tanıtım Konseyi faaliyetleri şeklinde faktörlerin olduğu, konunun bu faktörlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiği belirtilmektedir.
MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; İstanbul iline gönderilen Özel İstihbarat timinin gizli olarak temin edilen davetiyelerle, AKP tarafından organize edilen Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu’na istihbarat amaçlı girdiği ve konunun basına yansımayan yönleri ile ilgili bilgiler elde ettiği ve bu bilgilerin derlenmesinin tamamlandığında arz edileceği belirtilmiştir.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATININ DURUMU BAŞLIĞI ALTINDA; Öncelikle Emniyet Genel Müdürlüğü’nün görüş ve çalışmalarının İçişleri Bakanlığı’nda etkili olduğu, İçişleri Bakanlığı merkezinde çalışan çok sayıda Emniyet mensubunun her seviyedeki siyasilerle ve üst düzey bürokratlar nezdinde yoğun lobicilik faaliyetlerinin bulunduğu, bu ilişkilerini kullanarak tek kolluk yapılanmasına gidilmesi hususunda yoğun bir çalışma içerisinde oldukları anlatılmıştır.
İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATI DEĞERLENDİRME VE TEKLİFLER BAŞLIĞI ALTINDA, İçişleri bakanlığında General ve albay rütbelerinde yeteri kadar Jandarma personeli görevlendirilerek etkinliğin artırılması gerektiği belirtilmiştir.
ÖZEL İSTİHBARAT ARŞİVİ BAŞLIĞI ALTINDA; Özel istihbarat arşivi için ihtiyaç duyulan, 1 Adet Sunucu (Server), 4 Adet Bilgisayar, 1 Adet UPS’in tedariki için onay aldığı ve bu konudaki çalışmalarını devam ettiği anlatılmaktadır.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU AYLIK DEVRE RAPORU
[değiştir](28 OCAK 2004)
Bahse konu sunumun takdim planının birinci bölümünde Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, Av. O. PEKMEZCİ’nin AİHM’de açtığı dava, Üniversite Radyoları, Hükümetin Acil Eylem Planının Değerlendirmesi, Cumhuriyet Platformu Çalışmaları, AB Tarafından Finanse Edilen Projeler, İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı, Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı konularının anlatılacağı, takdim planının ikinci bölümünde ise Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumunun Arka Planı, Sendika ve Konfederasyonların Durumu ve Temel Dinamikleri, Medyanın Durumu ve Hükümetin Medyaya Yönelik Faaliyetleri, Çeşitli Menfaat Gruplarının İlişki ve İltisaklarının Değerlendirmesi konularının anlatılacağı belirtilmiştir.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU PLANLI FAALİYETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;
AFİŞ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; 2 grup afiş çalışması yapıldığı, 1.grup afiş çalışmasında Cumhuriyet ve şeriat yönetiminin; kadın hakları ve eğitim alanında, 2.grup çalışmada ise birliklerden alınan görüş ve öneriler doğrultusunda kıyafet, yaşam, adalet ve eğitim alanlarında yorumsuz olarak işlendiği ve hazırlanan bu afişlerin resimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür. Yine bu çalışma kapsamında İlköğretim çağındaki öğrencilere dağıtılmak üzere 60.000 adet Atatürk Fotoğrafları, Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi, Atatürk’ ün izcisi kimdir, 2004 yılı takvimi, Haftalık ders programı çizelgesi, öğrenci ders çizelgelerinin basımının tamamlandığı ve Jandarma Komutanlıklarına gönderilmesinin planlandığı görülmüştür.
BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; Pergel Kanunu olarak da adlandırılan Belediye Mevzuatında yapılmak istenen değişikliklerin arka planına yönelik basın bilgilendirme metninin 461 köşe yazarının e-posta adresine Cumhuriyet Platformu imzası ile gönderildiği belirtilmektedir.
100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI KAPSAMINDA; Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve Belediye mevzuatında yapılmasına çalışılan değişiklikler ve iktidarın diğer icraatlarına ilişkin Jandarma Genel Komutanı tarafından Emekli Jandarma Genel Komutanlarına hitaben yazılan mektupların özel kurye ile kendilerine ulaştırıldığını anlatıldığı görülmüştür.
Tercüman gazetesinde Nuh GÖNÜLTAŞ ve Gülay GÖKTÜRK’ün EGM merkezli olduğunu değerlendirdikleri cunta.org adlı siteden aldıkları bilgilerle yazdıkları ifade edilen “Hani Jandarmanın Alayları Dağ Başıydı”, “Jitem Kimliği ile Yüzde 9’luk demokrasi”, “Bizim Endişelerimiz” başlıklı makalelerine cevap olarak yazılan mektupların bu şahısların e-posta adreslerine gönderildiği ve bu şahısların yazmış oldukları köşe yazılarının fotoğraflarının slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu ve Belediye mevzuatında yapılmasına çalışılan değişiklerle Jandarma’nın pasifize edilmek istenmesine ve Cumhuriyet kazanımlarına zarar verecek diğer girişimlere karşı üniversiteleri birlikte hareket etmeye davet eden (2) farklı mahiyette mektup hazırlanması çalışmalarının devam ettiği, bahse konu mektupların güvenilir 6 rektöre Jandarma Genel Komutanı’nın imzası ile diğer rektörlere de Cumhuriyet Platformu imzası ile gönderilmesinin planlandığı anlatılmıştır.
Yine, Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR dan elde edilen ve 23 kasım 2003 tarihinde oluşturulduğu ve bir Rektöre gönderildiği anlaşılan mektup başlıklı yazı da,
Sayın ………
Yıkıcı, bölücü ve İrticai odakların Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısını aşındırmak ve koşulları şekillendirdikten sonra da değiştirmek maksadına yönelik olarak uyguladıkları hareket tarzlarını zat-ı alinizin de tüm Atatürkçü aydınlar gibi dikkatle ve endişe ile izlediğini biliyorum.
Bu çevreler devletin belirli makam ve mevkilerine ulaşan yandaşlarının da desteği ile Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter ve laik yapısını aşındırma aşamasına yönelik adımları birer birer atmakta, her geçen gün devletin kurumlarında kadrolaşma, bazı kurumlar arasına nifak sokma, rejimin temel değerlerine karşı mevzuat düzenlemeleri yapma, gayri milli dış politikalarla ulusal gücümüzü zaafa uğratma şeklinde faaliyetlerini sürdürmektedir.
Çok yönlü, ancak tek amaçlı olarak yürütülen bu faaliyetleri; Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı, Belediye mevzuatına yönelik düzenlemeler, YÖK Kanunu Değişiklik Tasarısı, Kur’an Kursları Yönetmeliği, TÜBİTAK Kanunu, medyada tek sesliliğe yönelik faaliyetler , Kıbrıs, Yunanistan, Irak ve Ermenistan politikalarında gayri milli sapmalar olarak özetlemek mümkündür.
Bu faaliyetlerin arka planında tasarlanan konular hakkındaki bazı görüşlerimi sizinle paylaşmak arzusundayım.
Bu faaliyetlerin ortak özelliğinin toplumun değişik katmanlarında tartışılmadan oluşturulması ve ortaya atılmasını müteakip, alınan reaksiyon düzeyi değerlendirilerek, düşük seviyede ise söz konusu faaliyetin sürdürülmesi, yüksek seviyede ise kenara çekilip mağdur ve mazlum görünerek tabana mesaj verilmesi şeklinde olduğu gözlenmektedir.
Örneğin Kur’an Kursları Yönetmeliği, aniden ortaya atılmış, tepkiler üzerine dondurulmuş, keza Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı tepkiler üzerine beklemeye alınmıştır.
Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının arka planında, devletin üniter yapısını zedelemek, devleti küçülterek, şirket yönetimi ile özdeş hale getirmek, gücünü ve saygınlığını yitiren devlet yönetimi karşısında güçlü yerel otoriteler yaratmak suretiyle rejimi yıkmak düşüncesinin olduğu değerlendirilmektedir. Bu tasarının bazı dış güçler ve hatta gizli servisler tarafından planlanıp dikte ettirildiği şeklinde bilgiler de basına yansımıştır.
SSCB’nin dağılması sürecinde yerel yönetimlerin, merkezin zayıflatılmasına karşın güçlendirilmesi ve merkezin önüne geçen yerelin yükselişi karşısında birliğin dayanamadığı, Türkiye’de de benzer bir anlayışla hareket ederek üniter yapının bozulmasının planlandığı şeklinde yorumlar yapılmaktadır.
Türkiye’de yaratılmaya çalışılan etnisite sorununun, üniter yapının dağılması ile birlikte mütalaa edildiğinde ne gibi felaketlere neden olabileceği takdirlerinize maruzdur.
Özellikle savunma, güvenlik, yargı, mülki idare ve eğitimin mutlak surette ulusal ve üniter olarak kalması gerektiği değerlendirilmektedir.
Belediyelerle ilgili düzenlemelerin arka planında; seçim sonuçlarını etkilemek ve Jandarmanın irticai odaklarla mücadele etkinliğini azaltmak olduğu değerlendirilmektedir. Büyükşehir Belediye sınırlarının genişletilmesi, bazı belediyelerin kaldırılması ve Denizli İlindeki mücavir belde belediyelerin kaldırılarak Büyükşehir Belediyesine katılması şeklindeki bu düzenlemeleri, diğer il ve ilçe belediyelerine yönelik düzenlemelerin izleyeceği yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Bu gayretlerin kısa vadeli amacı yaklaşan mahalli idareler genel seçiminde varoşların oyunu almak olarak değerlendirilmektedir. Bu yaklaşım geçmiş iktidarların yeni il ve ilçeler oluşturmak suretiyle yaptıkları popülizmin bir benzeridir ve sonuç da getirebilir.
Ancak asıl üzerinde durulması gereken arka plandaki iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Bunlardan birincisi olarak bu tasarılar, Kamu Yönetimi Temel Kanununun arka planında belirtilen hususlarla birlikte değerlendirildiğinde, bu tasarıların, yerel yönetimi mülki idarenin önüne geçirmek suretiyle üniter yapıyı bozmaya yönelik girişimin alt yapısını oluşturmak amacına yönelik olduğu görülecektir. Zira bu yapılanma ile pasifize edilen mülki idare yapısının etkinliği azalacak ve bunları Valinin seçimle getirilmesi gibi çalışmalar izleyebilecektir.
Arka plandaki amaçlardan İkincisi ise; Jandarmanın pasifize edilmesi suretiyle, cumhuriyet tarihiyle özdeş olan irticaya karşı mücadelesine sekte vurulmak istenmektedir. Zira sadece mevcut tasarılarla; İstanbul ve Kocaeli’nin tamamen polise devrinin yanı sıra, 250 İlçe J.K.lığı ile 850 J.Krk.K.lığının kapatılması, Jandarma bölgesindeki 27 milyon nüfustan 10 milyonunun polise devrinin önü açılmaktadır.
Diğer il ve ilçe belediyelerine yönelik tasavvurların da gerçekleşmesi halinde, Jandarma sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki dağ köylerinin güvenliği ile sınırlandırılmış olacaktır.
Jandarmaya yönelik bu girişimler bununla da sınırlı kalmamakta, bu girişimlerin bazı kurum ve kuruluşlardaki üst düzey kamu personeli tarafından geniş ölçüde desteklendiği, ideolojik arka planı problemli olan bazı emniyet mensuplarının da, Jandarma ile Polis arasına nifak sokma gayretlerine alet oldukları değerlendirilmektedir.
Bu kapsamda, Polis Dergisinin 36ncı sayısında, Avrupa Ülkelerinde Jandarmanın Statüsü başlıklı bir makale yayımlanmıştır. Bu makalede; Avrupa Ülkelerindeki Jandarmalar hakkında saptırılmış bilgiler verilmekte ve nihayet, güya bu ülkelerde Jandarmanın sivilleştirilmesi anlamına gelen bir demilitarizasyon süreci varmış gibi anlatılmaktadır.
Bu makaleden alınan bazı saptırılmış bilgilerin; çeşitli gazetelerde ve internette; Jandarma aleyhinde yapılan haber ve yorumlarda kullanıldığı görülmektedir.
Bununla birlikte; gazeteoku.net ve cunta.org adlı internet sitelerinde de Jandarma aleyhinde dezenformasyon yapılmaktadır. Bu sitelerden birincisinin, Emniyet Genel Müdürlüğüne ait olduğu tarafımızdan tespit edilmiştir. Yurtdışından sahte isim ve kimlik kullanılarak alınmış olan ikincisinin tespitine yönelik faaliyetler sürdürülmekte olup, bunun da aynı kaynak yada yandaşlarınca kullanıldığı değerlendirilmektedir.
Ali BAYRAMOĞLU, Nuh GÖNÜLTAŞ, Gülay GÖKTÜRK ve Cüneyt ÜLSEVER gibi çeşitli gazetelerde yazan bazı köşe yazarları da anılan kaynaklardan edindikleri bilgileri yazılarına taşımakta, Jandarma aleyhinde kamuoyu oluşturmak istemektedirler.
Jandarmaya yönelik bu tasavvurlar mateessüf CHP ve DYP gibi partilerin programlarında da farklı mahiyette de olsa görülmektedir.
Türkiye’de ikili kolluk (Polis ve Jandarma) yapılanmasının bir zorunluluk olduğu ve korunması gerektiği değerlendirilmektedir. İncelendiğinde görülecektir ki; esas itibariyle Jandarma Teşkilatı bulunmayan gelişmiş ülkeler de dahi ikili kolluk (federal ve yerel) sistemi bulunmaktadır.
Ülkemizi federalleşmeden kantonlaşmaya, hatta bölünmeye götürebilecek Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı ve Belediye mevzuatına yönelik düzenlemeler gibi girişimler; sadece endişelerimizi artırmakla kalmayıp, bunlara karşı geniş kitleleri yoğun şekilde bilgilendirilmemizi ve bilinçlendirilmemizi de zorunlu kılmaktadır.
İrticai çevrelerin medyaya yönelik faaliyetlerinin arka planında da medyayı tek sesliliğe götürecek tarzda, medyadaki muhalif, ulusalcı ve Atatürkçü kalemleri susturmak ve medyayı kendi ihtiyaçları doğrultusunda şekillendirme gayretleri bulunmaktadır. Bu kapsamda; Tuncay ÖZKAN, Hulki CEVİZOĞLU, Emin ÇÖLAŞAN, Mustafa BALBAY, Ümit ZİLELİ, Mümtaz SOYSAL, Necati DOĞRU ve Erol MANİSALI çalıştıkları medya kuruluşlarından tasfiye edilmiş veya Tv. programları yayından kaldırılmıştır.
Medya kuruluşlarındaki sağduyu sahibi, laik, ulusalcı ve Atatürkçü kesimin, bireysel kaygıları bir kenara bırakıp, bu linç hareketine karşı ortak duruş sergilemeye ikna edilmeleri gerekmektedir.
YÖK Kanunu Tasarısının arka planında çağdaş bilime irticayı bulaştırmak olduğu malumlarıdır. Üniversitelerin mutlaka çağdaş bilimin merkezi ve lokomotifi konumunu sürdürmesi gerektiği kaçınılmazdır.
Bütün bu olumsuzluklara karşı üniversitelerimizle birlikte; toplumsal refleksi harekete geçirmek ve cumhuriyet kazanımlarını korumak amacıyla, etkin ve anlamlı bir işbirliği ve güç birliği içerisinde hareket edilmesi gerektiğinin kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Tüm rektörlerimize tam bir inanç ve güven duyuyoruz ve aynı yakınlıkta bulunmak istiyorum. Henüz arzu ettiğimiz kadar sıkı ilişkiler içinde olamadığımız rektörlerimize de sizlerin aracı olmasını bekliyorum.
Üniversitelerimizle Silahlı Kuvvetlerimiz arasındaki uzun geçmişi olan fikri yakınlığın devam ettiğini, yukarıda sıralamaya çalıştığım düşüncelerimin üniversitelerimizce de paylaşıldığını, kamuoyunun aydınlatılması istikametinde önemli faaliyetlerin olduğunu memnuniyetle müşahede ediyorum. Nitekim Ondokuz Mayıs, İnönü ve Dokuz Eylül Üniversitelerinin senatolarında; cumhuriyetimizin laik yapısına, Atatürk’e ve Silahlı Kuvvetlerimize dil uzatanlara yönelik kınama kararları alınmasını önemli bir gelişme olarak görüyor ve bu kararların kamuoyuna daha geniş şekilde yansıtılması için Sivil Toplum Kuruluşları nezdinde girişimlerde bulunuyoruz.
Kendi aramızda da daha yakın bir iletişim ve işbirliği platformuna ihtiyaç bulunduğunu görüyorum. Sivil Toplum Örgütlerine ve diğer kuruluşlara yönelik etkinliklerin artırılması ve bu etkinliklerle daha geniş halk kitlelerini bilgilendirme ve bilinçlendirme konusundaki ortak ihtiyaçlarımızın, yardımlaşma temelinde daha kolaylıkla karşılanabileceğini düşünüyorum. Vatanın bütünlüğü ve ulusun birlik ve beraberliği, Yüce Atatürk’ün emaneti olan laik cumhuriyetimizin korunması ve kollanmasının her zamankinden daha büyük önem arzettiği günümüzde, kamuoyunun aydınlatılmasında büyük etkisi olan üniversitelerimizce;
- Üniversitelerarası ortak açıklama ile rahatsızlıkların dile getirilmesi,
- Milletvekillerine yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapılması,
- Ayrı ayrı senato kararları alınarak kamuoyuna duyurulması,
- Bilimsel toplantılarla toplumsal tepkinin aktif halde tutulması,
- Öğrencilere yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinde bulunulması,
- Kamu Yönetimi Temel Yasa Tasarısı, içi doldurulmaya çalışılan muhafazakar demokrasi kavramı, belediye mevzuatı gibi konularla ilgili olarak akademik birikimlerin sonucu olan, alternatif çözümler içeren bilimsel çalışmalar yapılmasında ve bilimsel karşı tezler üretilmesinde fayda mütalaa ettiğimi takdirlerinize sunmak isterim.
Bu vesileyle yeni yılınızı bir kez daha tebrik eder, sağlık ve esenlik dileklerimle saygı ve sevgilerimi sunarım.
M. Şener ERUYGUR
Orgeneral
Jandarma Genel Komutanı
Y.Gökalp YILDIZ’ın “Güvenliğin Partileşmesi” başlıklı Jandarma lehinde gerçekleri ifade eden makalesi nedeniyle kendisine 11 ayrı kalemden teşekkür nitelikli mektupların e-posta ile gönderildiği ifade edilmiştir.
AKP Adıyaman milletvekili Hüsrev KUTLU’nun TBMM’deki Atatürk’ün Mareşal üniformalı resmine ve TBMM Muhafız Taburu’na yönelik sözlerine karşı kaleme alınan üç farklı e-posta nın, CHP milletvekillerine, köşe yazarlarına ve Hüsrev KUTLU’ya gönderildiği belirtilmiştir. Hüsrev KUTLU’nun bahse konu açıklamasının yer aldığı Milliyet Gazetesi kupürünün fotoğrafının slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.
JANDARMA BÖLGE KOMUTANLIKLARI İRTİCAİ FAALİYETLER SEMİNERİ BAŞLIĞI ALTINDA; Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı’nda icra edilmesi planlanan seminerin 26 Ocak 2004 tarihinde icra edildiği belirtilmiştir. Ayrıca bahse konu seminerin diğer J.B. Komutanlıklarında da icra edilmesi planlanmış ve buna yönelik bir takvim hazırlanmıştır. Buna göre 26 Ocak ve 25 Mayıs 2004 tarihleri arasında Erzurum, Kayseri, Tokat, Batman, Tunceli, Giresun, Adana, Diyarbakır, Ankara, İstanbul, Aydın, Konya Jandarma Bölge Komutanlıklarında bahse konu seminerin icra edilmesinin planlandığı görülmüştür.
ÜNİVERSİTE RADYOLARI KONUSU ALTINDA; Bu çalışma kapsamında öncelikle 19 adet Üniversite Radyosunun belirlendiği, bu radyoların 5 tanesinin internet üzerinden yayın yaptığının gösterildiği görülmüştür. Konu ile ilgili olarak Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından belirlenecek olan yayın stratejisi ve program konseptlerinin J. Bölge Komutanlarının şahsı aracılığı ile Üniversite Radyolarına ulaştırılmasıyla radyo yayınlarının yönlendirilebileceğinin değerlendirildiği görülmüştür.
- CUMHURİYET PLATFORMU ÇALIŞMALARI BAŞLIĞI ALTINDA; 19 Ocak 2004 tarihli Devre Raporunda yer alan açıklama ve değerlendirmelerinin tekrarlandığı görülmüştür.
19 Ocak tarihli devre raporunda Cumhuriyetin kazanımlarını tehlikeye sokan icraatların ve bunlara karşı önerilerin bir basın bildirisi olarak hazırlanarak, bedeli 830 kaleminden ödenmek suretiyle, Ulusal Birlik Hareketi ve Cumhuriyet Platformu imzası ile yüksek tirajlı gazetelerde yayımlanmasının gerektiği belirtilmiştir. Burada ise 830 kalemi tabirinin yerine Haber Alma Ödeneği aldığı dikkate alındığında, Ergenekon terör örgütünün örgütsel faaliyetlerinde ihtiyaç duyduğu finansmanı,d evletin güvenliği için haber alma bakımından tahsis edilmiş ödenekten karşıladığı görülmüştür. Bu çerçevede Cumhuriyet Çalışma Grubunun bu konudaki çalışmalarında ihtiyaç duyduğu parayı bahse konu ödenekten karşılayacağı değerlendirilmektedir.
KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU TASARISININ ARKA PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; Kamu Yönetimi Temel Kanunu tasarısının Başbakanlık Müsteşarı Ömer DİNÇER tarafından hazırlandığı, Ömer DİNÇER’in Türkiye’nin daha Müslüman bir yapıda olması kanaatini taşıdığı ve bu kanaatini halen koruduğu, bahse konu yasa tasarısının arka planında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin üniter yapısını ve milli bütünlüğünü hedef alan çok boyutlu, bilinçli, sistematik bir ilişkiler yumağı bulunduğu belirtilmektedir.
Bahse konu yasa tasarısının arka planının tam olarak anlaşılabilmesi için konunun Memorandum, Köklere Dönüş Projesi, ADML Şirketine verilen imtiyazlar, Türkiye Tanıtım Konseyi faaliyetleri ile birlikte değerlendirilmesi gerektiğinin altı çizilerek bu konuların daha geniş bir şekilde anlatıldığı tespit edilmiştir.
TÜRK TANITIM KONSEYİ BAŞLIĞI ALTINDA; Öncelikle Türk Tanıtım Konseyi üyelerinin kimler olduğu yazılmış bunların çoğunun işadamı ve tanınmış kişiler oluğu görülmüştür. Bu konseyin “Türkiye Markası Projesi Klinik Toplantıları” adı altında bir proje başlattığı, bu proje kapsamında Türkiye’nin kültürel yapısını incelemeye alındığı belirtilerek proje kapsamında görevli olan bazı kişilerin isimlerinin yazıldığı görülmüştür.
“Klinik” tabirinin kullanılmasında Türk kültürünü bir hastalık olarak görme ve gösterme eğiliminin yattığı belirtilerek bahse konu konsey tarafından hazırlanan rapordan alıntılar yapılmıştır. Son olarak ise bahse konu proje hakkında Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından değerlendirmeler yapılmıştır. Buna göre;
-“Somut eylem ve gelişmelerin, elde edilen bilgileri teyit edici mahiyette olması nedeniyle, gelişmelerin “komplo teorisi” olarak nitelendirilemeyecek kadar ciddi olduğu”,
-“İrticai hareketlerin odağı durumunda olan bir siyasi hareketin Türkiye’de dini de hedef alan oluşumların içinde yer almasının ayrıca düşündürücü olduğu”,
-“Bu durumun Gürcü-Rum kırması olan RTE’nin irticai arka planının arkasında da başka karanlık maksatlar bulunduğunu gösterdiği”, şeklinde değerlendirmelerin yapıldığı görülmüştür.
MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; Özel İstihbarat Timi tarafından gizli olarak temin edilen davetiyelerle AKP’nin İstanbul’da organize ettiği “Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu”na gidildiği, sempozyumun basına yansımayan yönü ile ilgili dikkate değer bilgiler elde edildiği ve ayrıca katılımcılarla ilgili bilgiler verildiği ,
Söz konusu sempozyumda konuşmaların; Başbakanın basın danışmanı Yalçın Akdoğan‘ın konuşmasındaki bazı sözleri üniversitelerdeki türban olaylarıyla örnekleme yaparak açıkladığı belirtilmiştir.
DEĞERLENDİRMELER VE SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA;
“Değişim ve dönüşümün nihai hedefi rejimdir. Rejimin kökleri ise kurum ve kuruluşlardır”, “Kadrolaşmalarla kurum ve kuruluşlar deforme edilmeye çalışılmaktadır”, “Kendisine yönelen tepki oylarını kaybetmemek adına, irticai hareketlerin odağı olma konumunu, uydurmaya çalıştığı muhafazakar demokrasi kavramı ile doldurmaya çalıştığı”, “Merkez sağa kendisini muhafazakar demokrat göstermek isterken, irticai yandaşlarının da bu kavramı Müslüman Demokrat olarak anlayacağını çok iyi bildiği” “AKP’nin muhafazakar demokrasi kavramını kabul ettirdikten sonra, Cumhuriyetin temel niteliklerini yeniden tanımlamak ve yeni bir laiklik anlayışı getirmek suretiyle; baş örtüsü, kuran kursları gibi tartışmalı konuları muhafazakarlık ve demokrasi ekseninde göstermeye çalışacağı değerlendirilmektedir” ifadesinin yer aldığı görülmüştür.
SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA İSE, “Çağdaş bilim adamlarımızın Muhafazakar demokrasinin içinin doldurulmasına seyirci kalmaması ve bilimsel anti tezlerle bu yapay ve maksatlı girişimin önlenmesi”,
“Muhafazakar demokrasi kılıfının hedef kitlesini teşkil eden merkez sağ kesimin bilinçlendirilmesi maksadıyla arka planın her zeminde dile getirilerek deşifre edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.” görüşüne yer verildiği anlaşılmıştır.
SENDİKA VE KONFEDERASYONLARIN DURUMU VE TEMEL DİNAMİKLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; Konu ile ilgili Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından bir rapor hazırlandığı bu raporun amacının ise; Türkiye’deki sendika ve konfederasyonları tanıtmak, bu sendika ve konfederasyonların temel dinamiklerini tanımlamak ve J.Gn.K’lığının sendika ve konfederasyonlara ilişkin, güncellenebilir biyografik istihbarat arşivini oluşturmak olduğu ifade edilmiştir.
Bahse konu raporla ilgili olarak Türkiye’deki sendika ve konfederasyonların İşçi sendika ve konfederasyonları, Memur sendika ve konfederasyonları, İşveren sendika ve konfederasyonları, olmak üzere (3) ana kategoride ele alındığı, daha sonra her bir konfederasyona ait sendikaların Yönetici kadrosu, Sendikaya ait genel değerlendirme, Önemli sendikal kişiliklere ait biyografik değerlendirmeler başlıkları altında incelendiği ve elde edilen verilerin ikili yada üçlü teyid işlemine tabi tutularak güvenirliliğinden şüphe duyulan değerlendirmelerin rapor kapsamına alınmadığı belirtilmiştir.
İŞÇİ SENDİKA VE KONFEDERASYONLARI BAŞLIĞI ALTINDA;
-TÜRK-İŞ konfederasyonunun en çok üyeye sahip olduğu, genel olarak merkez sağda ve solda faaliyet gösteren sendikalar tarafından kurulduğu ve Genel Başkanı’nın Salih KILIÇ olduğu,
-DİSK konfederasyonunun sol yelpazede ve Genel Başkanının Süleyman ÇELEBİ olduğu,
-HAK-İŞ konfederasyonunun daha ziyade İslami çizgide ve Genel Başkanı’nın Salim USLU olduğu,
-MİSK konfederasyonunun kapatılmasına ilişkin yargılama sürecinin devam ettiği ifade edilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Türkiye’de sendikalı olarak 2.700.000 kişi olduğu yönündeki verilerinin gerçeği yansıtmadığı gerçek rakamın en fazla 1 Milyon olabileceği, Bakanlığın çeşitli kaygılarla gerçek rakamları açıklamaktan çekindiği belirtilmiştir.
MEMUR SENDİKA VE KONFEDERASYONLARI BAŞLIĞI ALTINDA;
-Sağın genelini temsil ettiği belirtilen TÜRKİYE KAMU-SEN konfederasyonunun en çok üyeye sahip ve Genel Başkanı’nın Bircan AKYILDIZ olduğu,
- KESK Konfederasyonuna sol görüşlü sendikaların üye olduğu ve Genel Başkanının Sami EVREN olduğu,
- Genel Başkanlığını Dr. Ahmet AKSUN’un yaptığı MEMUR-SEN ile Genel Başkanlığını Ömer Mustafa ORHUN’un yaptığı HÜRRİYETÇİ MEMUR-SEN konfederasyonlarının Refah Yol iktidarına paralel olarak oluştuğu ve MEMUR-SEN’in iktidarın göreve geldiği tarihten itibaren örgütlenmeye ağırlık verdiği, bu örgütlenmenin siyasi destek gördüğü iddiaları ile diğer konfederasyonlar tarafından sıkça eleştirildiği belirtilmiştir.
İŞVEREN SENDİKA VE KONFEDERASYONLARI BAŞLIĞI ALTINDA;
Bahse konu konfederasyonun çatısı altında sadece TİSK konfederasyonunun olduğu, bu konfederasyonun Genel Başkanının ise Refik BAYDUR olduğu belirtilmiştir.
SENDİKA VE KONFEDERASYONLARA AİT GENEL VE BİYOGRAFİK DEĞERLENDİRMELER BAŞLIĞI ALTINDA; Türkiye’deki sendika ve konfederasyonlara ait genel ve biyografik değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.
Bu değerlendirmeler kapsamında isimleri belirtilerek bir kısım sendikaların HÜKÜMET KARŞITI olduğu, bir kısım sendikaların HÜKÜMET YANLISI olduğu, bir kısım sendikaların ise YÖNLENDİRİLEBİLİR olduğu belirtilmiştir.
MEDYANIN DURUMU VE HÜKÜMETİN MEDYAYA YÖNELİK FAALİYETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA;
BASIN YASASI İLE İLGİLİ HUSUSLAR BAŞLIĞI ALTINDA; Ülkemizde halen yürürlükte olan 5680 sayılı Basın Yasası’nın özgürlük, tarafsızlık ve halkın doğru bilgilenme hakkını kullanabilmesini sağlamada, medya sahiplerinin tekeleşmesini önlemede yetersiz kaldığı ve uyum yasası ile mevcut yasada değişiklikler yapıldığı anlatılmıştır.
Ayrıca yeni tasarının basında özgürlük, tarafsızlık ve halkın doğru bilgilenme hakkını kullanabilmesini sağlamak amacından uzak olduğu belirtilerek medya sektöründeki tekelleşme sürecini önleyecek, günün şartlarına ve ihtiyaca uygun, ulusal niteliklere haiz, kapsamlı yeni bir düzenlemenin yapılmasının, hayati önem taşıdığının değerlendirildiği görülmüştür.
HOLDİNG MEDYA İLİŞKİSİNİN BOYUTLARI BAŞLIĞI ALTINDA; Medya sahiplerinin aynı zamanda bankacı, sanayici ve işadamı olduklarının, bu şahısların ekonomik ve mali sorunlarının çözümünde siyasi iktidara yakınlaşmak ve yaranmak amacıyla medyayı etkin olarak kullandıklarının anlatıldığı görülmüştür. Bu değerlendirmeler kapsamında;
- Doğan Grubu’nun, Petrol Ofisi A.Ş. (POAŞ) için yapması gereken 271.3 trilyon TL. tutarındaki ödemenin, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı ile ötelenerek (5) yıla yayıldığının,
- Çukurova Grubu’nun, TMSF’na devredilen Pamukbank ile diğer şirketlerindeki sorunları aşmak amacıyla hükûmet yetkilileri ile anlaştığı,
- Sabah Grubu’nun, Dinç BİLGİN’e ait olan ve TMSF’na devredilen Etibank ile ilgili anlaşma yaptığı,
- Uzan Grubu’nun, Kepez Elektrik ve Çukurova Elektrik A.Ş (ÇEAŞ)’ne el konulmasının ardından, BDDK'nın İmar Bankası’na, ve ADABANK’a el konulmasına tepki olarak, başlangıçta hükûmete sert eleştirilerde bulunurken, son zamanlarda anlaşma zemini aradığının belirtildiği görülmüştür.
HÜKÜMETİN, TEK BAŞINA İKTİDAR İMKANLARINI KULLANARAK, MEDYAYI KONTROL ALTINA ALMA GAYRETLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; Irak, Kıbrıs ve AB konularında uyguladığı politikalar nedeniyle medyadan yoğun eleştiriler alan hükûmetin medya kuruluşları sahipleri üzerine baskı yaparak;
- Milli menfaatler çerçevesinde faaliyet gösteren bazı program yapımcıları ve köşe yazarlarının görevlerine son verilmesi veya etkinliklerinin azaltılmasını sağlandığı “Ceviz Kabuğu”, “Panaroma” gibi programların yayından kaldırılmasının örnek olarak verildiği,
- Hükumetin kendisine yakın olan, tarikat ve cemaat görüşlerini paylaşan yazarların tirajı yüksek gazetelere transfer edilmesini sağladığı,
- Hükumetin aleyhinde yayın yapan basın-yayın kuruluşlarının, yaptırım uygulamakla tehdit ederek etkisiz hale getirmeye çalıştığı ve bunda da başarılı olduğu, RTÜK’ün STAR televizyonunu bir ay süreyle kapattırmasının, Doğu PERİNÇEK’İN TV kanalını kapattırmasının bu konuya örnek olarak verildiği,
- Hükumetin BDDK ile RTÜK’nu yönlendirmek suretiyle, özel şahıslara ait medyanın büyük çoğunluğunu kontrolü altına aldığını, bunun yanında TRT’nu da kontrol altına alma gayretlerini sürdürdüğünü, bu amaçla; Şenol DEMİRÖZ’ün TRT Genel Müdürlüğüne atandırıldığı,
- Hükumetin bütün bunları kendi menfaatlerine uygun bir şekilde medyanın denetim ve kontrolündeki etkinliğini artırmak maksadıyla yaptığının anlatıldığı görülmektedir.
SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA; Hükumetin ulusal basın ve yayın kuruluşlarını kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığı, BDDK, TMSF, Merkez Bankası v.b. özerk kuruluşlardaki yöneticileri, baskı ve karalama kampanyaları ile istifa ettirerek, ekonomiyi denetleyen ve yönlendiren kurum ve kuruluşları kontrol altına almaya çalıştığı ve aynı zamanda iktidar partisinin yerel yönetimleri ele geçirerek, gelecek seçimleri de garantileme, genel seçimlerde aldığı oy oranının üzerinde oy ile devletin tüm oluşumlarını kendi isteği doğrultusunda değiştirebilme potansiyeline ulaşmayı hedeflediğinin değerlendirildiği anlaşılmaktadır.
TEKLİFLER BAŞLIĞI ALTINDA İSE; “Belirlenecek esaslar çerçevesinde, mevcut hükûmetin ulusal çıkarlarımıza ters düşen uygulama ve icraatlarının, bazı ulusal yayın kanallarına maniple edilmesi”,
-“Diğer medya kuruluşlarından farklı olarak, Cumhuriyet kazanımlarını savunmada istikrarını muhafaza eden Cumhuriyet gazetesinin desteklenmesi ve güçlendirilmesi kapsamında, TSK birimlerinde satışı ve TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce desteklenmesi (Oyak Bank’ın reklam vermesi v.b.)”,
-“Bu gazeteye bağlı ulusal bir TV kanalı kurularak, iktidar partisi tarafından tasfiye edilen ulusalcı ve milliyetçi basın mensuplarının bu gazete ve TV kanalında görevlendirilmesi konularında örtülü bir düzenleme yapılması”,
-“İktidar partisinin, bölgesel ve yerel medyada oluşturduğu yandaşı kesime karşı, alternatifler yaratılması ile ilgili örtülü bir düzenleme yapılması”,
-“TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce, TSK’ne karşı hasmane tutum takınan medya ve kurumlara ekonomik yaptırımların uygulanması (Oyak Bank’ın reklâm vermemesi, Petrol Ofisi’nden akaryakıt alınmaması v.b.)”,
-“İkili görüşmeler ve İnternet siteleri vasıtasıyla sivil toplum örgütlerinin harekete geçirilmesi”,
-“ Dış güçlerle bağlantısı olan yazarlar ve diğer şahısların kamuoyuna deşifre edilmesi”,
- “TSK olarak ülke menfaatlerini ilgilendiren konularda kamuoyuna daha sık açıklamalarda bulunulması”,
-“İşinden uzaklaştırılan medya mensupları ve yayından kaldırılan programlar konusunda, medya sahiplerinin usulsüzlüklerinin ortaya çıkarılması ve şahısların geri alınarak programların yeniden yayına sokulmasının sağlanması”,
-“ÇAS örgütlenmeleri ve diğer oluşumlarla iltisaklı olan milletvekilleri, medya kuruluşları sahipleri ve iş adamlarının faaliyetlerinin kamuoyuna deşifre edilmesi”,
“Söz konusu şahısların karıştığı yolsuzluk ve usulsüzlüklerin araştırılmasında Cumhurbaşkanlığı Denetleme Kurumu’nun harekete geçirilmesinin sağlanması” şeklinde değerlendirme ve planların yapıldığı tespit edilmiştir.
ÇEŞİTLİ MENFAAT GRUPLARININ İLİŞKİ VE İLTİSAKLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ BAŞLIĞI ALTINDA; Hasan Cüneyd ZAPSU, Cüneyt ÜLSEVER, Nuray BAŞARAN ve John KUNSTADDER isimli şahıslardan bahsedildiği görülmüştür.
SONUÇ BÖLÜMÜNDE; Adı geçen şahısların özellikle AB, Kıbrıs ve iç politika konularında etkinliklerini kullanarak menfaatleri doğrultusunda belirleyici olmaya çalıştıkları belirtilerek Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından bahse konu şahısların söz konusu faaliyetlerinin takip ve kontrol altında tutulması gerektiğinin değerlendirildiği anlatılmaktadır.
SAYIN KUVVET KOMUTANLARINA TAKDİM SONUÇLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ
(30 OCAK 2004)
Bahse konu sunumun yapılan incelemesinden, Cumhuriyet Çalışma Grubunun gerçekleştirdiği faaliyetlerle ilgili Kuvvet Komutanlarına brifing verildiği ve verilen brifing sonucu yapılan değerlendirmelerin belirtildiği ,
- AFİŞ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Birliklerden alınan görüş ve öneriler doğrultusunda afiş çalışmalarına devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: İlköğretim öğrencileri için hazırlanan çalışmanın dağıtımı yapılacağı, Afiş çalışmalarının hazırlanmasında grafik ve afiş tasarımı uzmanlarından istifade edileceği ve bu kapsamda fotoğraf sanatçısı İbrahim DEMİREL ile irtibat kurulacağı belirtilmiştir.
- BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: İktidarın ve çıkar çevrelerinin dezenformasyonlarına karşı bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerine devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Kamuoyunda TSK ve Jandarma aleyhine gelişen yanlı ve bilinçli faaliyetlere yönelik haberler veya çıkar çevrelerinin milli menfaatlerimize aykırı politikalarının kamuoyuna yanlış yansıtılmasına karşı, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kapsamında basından istifade edilmesine devam edileceği belirtilmiştir.
- 100.000 MEKTUP ÇALIŞMASI KAPSAMINDA;-
Sonuç: -Çıkar çevrelerinin kamuoyuna yönelik dezenformasyonlarına karşı, bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri kapsamında mektup çalışmalarına devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Kamuoyuna yansıtılan TSK ve Jandarma aleyhindeki haberlere e–posta ile tepki gösterileceği,
İktidarın ve çıkar çevrelerinin milli menfaatlerimize aykırı politikalarının kamuoyuna yanlış yansıtılmasına karşı medya mensuplarının, üst düzey yöneticilerin, aydınların ve milletvekillerinin bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi kapsamında emredilen mektupların gönderileceği belirtilmiştir.
- WEB SİTESİ ÇALIŞMASI İLE KAPSAMINDA;
Sonuç: Web sayfasının en kısa sürede hazırlanarak hizmete gireceği,
Yapılacak Faaliyetler: Site sahibinin gizlenmesi konusunda azami dikkat edileceği,
Sitede kullanılmak üzere Kuvvet Komutanlıklarının göndereceği argümanlar ve bunların ulaştırılmasının prosedürünün belirleneceği,
Sitenin içerik bilgilerinin hazırlanacağı ve link yapılacak sitelerin tespit edileceği, sitede yapılacak ilk anketin konusunun ne olacağının inceleneceği anlatılmıştır.
- İRTİCAİ FAALİYETLERLE MÜCADELE SEMİNERİ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Belirlenen takvim doğrultusunda J.Bölge Komutanlıklarınca seminerlerin icra edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Erzurum J.Bölge K.lığı’nda düzenlenen seminerin sonuç raporunun incelenerek bu inceleme sonucunda diğer J.Bölge K.lıkları’na emir yazılacağı,
Seminerlerde kullanılmak üzere Cumhuriyet Çalışma Grubunca hazırlanan personele yönelik bilgilendirme ve bilinçlendirme dokümanının birliklere gönderileceği belirtilmiştir.
- ÜNİVERSİTE RADYOLARI ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Üniversite radyolarında yapılan yayınların yönlendirilmesi maksadıyla çalışmaya devam edileceği,
Yapılacak Faaliyetler: Yayın stratejisi ve program konseptlerinin Cumhuriyet Çalışma Grubunca belirleneceği, yapılan çalışmaların J. Bölge Komutanlarının şahsı aracılığı ile üniversite yönetimine ulaştırılacağı belirtilmektedir.
- ULUSAL BİRLİK HAREKETİ SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMU ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA;
Sonuç: Ulusal Birlik Hareketi lideri Prof.Dr. Bülent BERKARDA ile ilişkilerin ilave tedbirler alınarak ihtiyatla sürdürüleceği,
Yapılacak Faaliyetler: Prof. BERKARDA’nın denetim altında tutulacağı,
Alınacak tedbirlerle inisiyatifin elde tutulacağı ve Ulusal Birlik Hareketinin kendilerine bağımlı olarak; İstihbarat Başkanı ve Sn. Komutanın talimatları doğrultusunda hareket etmesinin sağlanacağı,
İstihbarat Başkanı’nın Prof. BERKARDA ile bu kapsamda bir görüşme yapacağı, Ulusal Birlik Hareketi içerisinde yer alan STK’nın kurumsal ve bireysel biyografik istihbaratının yapılacağı, sakıncalı görülen STK’nın platformdan dışlanmasının sağlanacağı,
Çağdaş Eğitim Vakfı’nın platform kapsamında yönlendirileceği,
Ulusal Birlik Hareketi ile ilişkilerin BİR EMEKLİ GENERAL aracılığı ile sürdürülmesi konusunun inceleneceği belirtilmektedir.
- AB TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN PROJELER VE İNSANCA YAŞAM PROJESİ İLE ALAKALI ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA;
Sonuç: Bu projelerin arka planı hakkında tespit edilen hususların kamuoyuna ve bu projede yer alanlara yansıtılacağı,
Yapılacak Faaliyetler: İnsanca yaşam projesinin arka planı konusunda CHP’nin devreye sokulması konusunun inceleneceği, İnsanca yaşam projesinin eğitim programının temin edileceği, İnsanca yaşam projesi hibe sözleşmesinin İngilizce metni temin edileceği belirtilmiştir.
- ULUSLARARASI MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU İLE İLGİLİ ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA;
Sonuç: AKP’nin muhafazakarlık ve demokrasi kavramının içinin doldurmasına karşı anti tezler geliştirileceği,
Yapılacak Faaliyetler: AKP’nin muhafazakarlık ve demokrasi kavramının içini doldurmasına karşı anti tezler üretilmesi konusunun güvenilir rektörlere bildirileceği, AKP tarafından organize edilen bu faaliyetin başarısızlığının kamuoyuna deşifre edileceği belirtilmiştir.
- TÜRKİYE’DEKİ SENDİKA VE KONFEDERASYONLARIN TEMEL DİNAMİKLERİ İLE İLGİLİ GÜNCEL DEĞERLENDİRMELER KONUSU İLE İLGİLİ OLARAK;
Sonuç: Sendikalarla ilişkilerin dikkat ve ihtiyatla sürdürüleceği,
Yapılacak Faaliyetler: Sendikalarla dolaylı ilişki ve iltisaklar geliştirileceği, Milli duyarlılıkları nedeniyle Sendikal faaliyetlerden dışlanan sendikacılardan bir temas grubu oluşturulacağı ve bunlardan sendikal faaliyetlerin maniple edilmesinde istifade edileceği belirtilmiştir.
- MEDYANIN DURUMU VE HÜKÜMETİN MEDYAYA YÖNELİK FAALİYETLERİ İLE İLGİLİ OLARAK YAPILAN ÇALIŞMALAR KAPSAMINDA;
Sonuç: Hükümetin medyaya yönelik faaliyetlerine karşı bu çalışma kapsamında önerilen tedbirler alınacağı,
Yapılacak Faaliyetler: Belirlenecek esaslar çerçevesinde, mevcut hükûmetin ulusal çıkarlara ters düşen uygulama ve icraatlarının, bazı ulusal yayın kanallarınca maniple edilmesinin sağlanacağı,
-Cumhuriyet Gazetesinin desteklenmesi ve güçlendirilmesinin inceleneceği, İktidar partisi tarafından tasfiye edilen ulusalcı ve milliyetçi basın mensuplarının görevlendirilmesi konusunun inceleneceği,
İktidar partisinin, bölgesel ve yerel medyada oluşturduğu yandaş kesime karşı, alternatifler yaratılması konusunun inceleneceği, TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce, TSK’ne karşı hasmane tutum takınan medya ve kurumlara ekonomik yaptırımlar uygulanmasının inceleneceği,
İkili görüşmeler, internet ve vatansever.info sitesi vasıtasıyla sivil toplum örgütlerinin harekete geçirileceği, Dış güçlerle bağlantısı olan yazarlar ve diğer şahısların kamuoyuna deşifre edileceği belirtilmiştir.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–11
[değiştir](16 ŞUBAT 2004)
16 Şubat 2004 tarihli Devre raporunda, Prof. Dr. Erol MANİSALI ile yapılan görüşme ve bu görüşmede Erol MANİSALI’nın anlatımlarının başlıklar halinde belirtildiği görülmüştür.
PROF.DR.EROL MANİSALI İLE YAPILAN GÖRÜŞME SONUÇLARI BAŞLIĞI ALTINDA; 12 Şubat 2004 günü saat:12.00 de Harbiye Orduevi lobisinde Erol MANİSALI ile buluşulduğu, Restoranda öğle yemeği ikramını müteakip, 1007 No.lı odada görüşmeye başlanıldığı, Bütün görüşme süresince kendisinden habersiz ses kaydı yapıldığı, Erol MANİSALI’nın konuları dikkat, ilgi ve takdirle dinlediği, her konu ile ilgili görüşlerini açıkladığı belirtilmiştir.
HÜKÜMETİN ACİL EYLEM PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; “İthalatın ihracata oranla 22 milyar dolar fazla olması ve 7 milyar dolar cari işlemler açığı, son 10 yılın rekorudur”, “Yolsuzlukla mücadeleyi; hem kendisinden korktuğu için, hem de diğerleri hakkındaki dosyaları koz olarak elinde bulundurmak istediği için ağırdan alıyor”, “Özelleştirmedeki başarısızlığı aslında iyi bir başarısızlıktır. TEKEL’i ne kadar geç satsa o kadar iyidir”,
“Bu çalışmayı kamuoyu ile paylaşmak için; Yıldırım KOÇ aracılığı ile kullanabilirsiniz, ben onu güvenilir buluyorum, YOL-İŞ’ten Fikret beyi, ATO Bşk. Sinan AYGÜN’ü, Aydınlık’tan Adnan beyi kullanabilirsiniz. Aydınlık bir defa yazınca bir çok köşe yazarı oradan alıntı yapıyor”,
“Aydın DOĞAN ve TÜSİAD medyası % 70 düzeyinde. Anadolu medyası birbirinden kopuk. Bunları birleştirip koordine edebilirseniz bir güç haline gelirler”, “Yerel Televizyonlar Birliğini bırakıp, ayrı ayrı güvenilir Tv. ve gazetelerle temas etmek lazımdır” dediği,
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU BAŞLIĞI ALTINDA; “Ulusal Birlik Platformu esas benim konum”, “Yaşar HACISALİHOĞLU gitti, toplantıya katıldı, bana bilgi getirdi. Beni de çağırdılar ama ben gitmedim. İçinde hoşlanmadığım insanlar var”
“Türkan SAYLAN gibi gardrop Atatürkçüleri var. AB’ne laf söyletmiyor, Gümrük Birliğini savunuyor, Atatürkçüyüm diyor. Olmaz böyle şey. TÜSİAD’dan farkı yoktur. Atatürkçülüğü istismar ediyor, kullanıyorlar”,
“Berkarda’yı tanırım. Elini taşın altına koymaz. Atatürkçülüğün altını eğitim politikası ile ticaret politikası ile vs. ile doldurmazsan ayaksız masa gibi olur”, “TSK’nin müdahalesi ile ilgili sözünde ne kadar samimi ona bakmak lazım. Bu söz TÜSİAD ile örtüşmüyor”,
“Halkın eğitilmesi değil, örgütlenmesi önemli. Ben öğrenciyi eğitiyorum, gidip Fransız şirketinde iş bulup Türkiye aleyhinde çalışıyor. Ulusalcı bakış çok önemli”, “Yine de araya Yaşar HACISALİHOĞLU gibi birini koyup kullanabilirsiniz” dediği,
AB TARAFINDAN FİNANSE EDİLEN PROJELER BAŞLIĞI ALTINDA; “Bir yönüyle, STK’na para verip, onları denetimleri altında tutmak istiyorlar. Bir AB kimliği yaratmak istiyorlar. Ayrılan para ciddi bir rakamdır” dediği,
KAMU YÖNETİMİ TEMEL KANUNU TASARISININ ARKA PLANI BAŞLIĞI ALTINDA; “Bu bilgiler gerçekten çok önemli bilgiler”, “Bunları ben de yazı ve konferanslarımda kullanacağım”, “Anadolu medyasında kullanılabilir”, “Yaşar HACISALİHOĞLU ve Yıldırım KOÇ aracı olur”, “İstanbul medyasında bütünü göstermeden Emin ÇÖLAŞAN’a verilebilir. Bütünü görürse ucu Aydın DOĞAN’a dokunabilir diye korkar”, “MHP tandanslı gazetelere ben çok sıcak bakıyorum. Kullanabilirsiniz”, “Aydınlık istediğiniz her şeyi yayınlar” dediği,
MUHAFAZAKARLIK VE DEMOKRASİ SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; “Benim yazı ve konuşmalarımda”; “Köktendinci-gayri milli sermaye, Sarıklı – papyonlu, İçimizdeki Danimarka gibi söylemlerim tuttu”, “Bunlar kökten dinci bile değil, gayri milli sermayenin emrinde dediğim zaman, sarıklılar papyonluların emrinde dediğim zaman, çok olumlu tepki ve telefonlar alıyorum” dediği, SENDİKA VE KONFEDERASYONLARIN DURUMU VE TEMEL DİNAMİKLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; “YOL-İŞ ve Yıldırım KOÇ’a güveniyorum kullanabilirsiniz. Onları kullanarak sendikaları maniple edebilirsiniz”, “Çizelgeleri bana e-posta ile gönderirseniz sevinirim” dediği,
İRTİCA İLE MÜCADELE SEMPOZYUMU BAŞLIĞI ALTINDA; “Sempozyum konusu benim konum değil”, “Ben o konularda çok az kafa yorabiliyorum. Benim konum ulusal cephe. Ben onunla çok meşgulüm. Mücadele başka bir alan”, “Siz o konuda Alpaslan IŞIKLI ve Sina AKŞİN ile görüşebilirsiniz”.
“Toktamış ATEŞ fetullahçıdır. Ben dikkat etmenizi öneririm”. “Batının ve kapitalizmin Türkiye karşıtı faaliyetlerinde irtica sadece bir araçtır” dediği görülmüştür.
GENEL KONULAR BAŞLIĞI ALTINDA İSE; “Türkiye’de Ulusal Cephe Hareketi kopuk. Bütün gayreti bunların birbiri ile ilişkilendirilmesine vermek lazım”, “Böyle olursa Tv. de olur, gazete de olur. Dip dalgası da sahip bulur”, “Tepki bakımından sorun yok. Tepkilerin birleştirilmesinde sorun var” dediği tespit edilmiştir.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–12
[değiştir](19 ŞUBAT 2004)
Bahse konu sunumun takdim planında Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, Çerkezlerin Faaliyetleri ve Kafkas Dernekleri, Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu, Av. Orhan PEKMEZCİ’nin AİHM’de Açtığı Dava, T. Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi konularının anlatıldığı belirtilmiştir.
- PLANLI FAALİYETLER BAŞLIĞI ALTINDA;
AFİŞ ÇALIŞMASI KAPSAMINDA; İlköğretim çağındaki öğrencilere dağıtılmak üzere 60.000 adet Atatürk Fotoğrafları, Atatürk’ ün Gençliğe Hitabesi, Atatürk’ ün izcisi kimdir, 2004 yılı takvimi, Haftalık ders programı çizelgesi, öğrenci ders çizelgesinin basımını tamamlandığı ve özel dağıtım planı ile İl J. K.lıklarına gönderildiğinin anlatıldığı görülmüştür.
Yine bu çalışma kapsamında 15 Şubat 2004 günü Ankara’da oynanan Gençlerbirliği- Galatasaray maçında açılmak için üzerinde “Spor yalnız beden kabiliyetinin bir ifadesi değildir. Dikkat, zeka ve ahlakla birlikte olmalıdır. K. Atatürk”, “Kıbrıs Türktür. Türk Kalacak!” ifadeleri bulunan pankartlar hazırlandığı ancak Kıbrıs ile ilgili olan pankartın siyasi olduğu gerekçesiyle polis tarafından asılmasına izin verilmediği, asılan pankartın resminin slaytlarda bulunduğu görülmüştür.
Ayrıca 21 Şubat 2004 günü Ankara Altınpark’ta MHP tarafından düzenlenecek şölende üzerinde; “Benim yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir. K. Atatürk”, “Kıbrıs Türktür. Türk Kalacak!”, “Hiçbir yabancı kökünü Türkiye’de aramasın. Türkiye Türklerindir!”, “Türkiye laiktir. Laik kalacak” ifadeleri bulunan pankartların asılmasının planlandığı belirtilmiştir.
BASINLA İRTİBAT VE BİLGİLENDİRME ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; 12 Şubat 2004 günü İstanbul Harbiye Orduevi’nde Prof. Dr. Erol Manisalı’ya, 18 Şubat 2004 günü bakanlıklar komuta katı toplantı salonunda 6 Üniversite Rektörüne Cumhuriyet Çalışma Grubunun raporunun sunulduğunun anlatıldığı görülmüştür.
İNTERNET FAALİYETLERİ KAPSAMINDA; vatansever.info adlı sitenin teknik alt yapısının sahte kimlikle ve yurt dışından tümüyle hazırlandığı, sitenin içerik bilgilerinin derlendiği, içerik bilgilerinin onayına müteakip sitenin açılmaya hazır hale getirildiği ifade edilmiştir.
YIKICI, BÖLÜCÜ VE İRTİCAİ UNSURLARLA MÜCADELE SEMİNERİ ÇALIŞMALARI KAPSAMINDA; Erzurum ve Kayseri J.K.lıklarında planlanan seminerlerin icra edildiği ve diğer J.Bölge.K.lıkları için emir ve özel dokümanların yayınlandığı belirtilmektedir.
ÇERKEZLERİN FAALİYETLERİ VE KAFKAS DERNEKLERİ BAŞLIĞI ALTINDA; “Türkiye’deki bazı çerkez kökenli vatandaşların, AB merkezli etnik ayrıştırma propagandalarının etkisi altında; Kafkas Dernekleri, Kafkas Dernekleri Federasyonu, Dünya Çerkes Birliği, Kafkas Araştırma Kültür ve Dayanışma Vakfı gibi çeşitli örgütlenmelere gittikleri,
Türkiye’de Kafkas Derneklerini merkezi bir örgütte toplama çalışmalarının, 1975 yılında Ankara da yapılan bir toplantı ile başladığı, sonraki yıllarda değişik toplantılar düzenlenerek KAF-DER adı altında Kafkas dernekleri birliği kurulduğu, Nisan 2002’de Ankara’da toplanan 51 dernek federasyona katılmak üzere ortak bir deklarasyon yayınlandığı ve Kafkas Dernekleri Federasyonunun 01 Temmuz 2003 tarihinde 21 derneğin katılımı ile kurulduğunun anlatıldığı görülmüştür. DEĞERLENDİRME BAŞLIĞI ALTINDA;“STK şeklinde yapılan örgütlenmelerin AB merkezli olduğu”, “Kuzey Kafkas Cumhuriyetlerinden sağlanan katılımların Rusya Federasyonu ve Onun istihbarat örgütünün bilgisi ve himayesi altında gerçekleştiği”, “Anılan STK’larının Kiril alfabesi ile yazmak ve okumak istemelerinin, Latin alfabesini kullanmak istememelerinin dikkate değer olduğu”, “Ana dilde radyo ve televizyon yayını ve kurs açmak, çocuklara Çerkez dillerinde isim koymak istemelerinin de dikkate değer olduğu”,
“Bu tarz çalışmaların diğer etnik gruplar tarafından da yapılabileceği düşünüldüğünde, sözde demokratikleşme adı altıda göz yumulan bu faaliyetlerin önümüzdeki dönemde etnik ve dini çözülmelere neden olabileceği”, “Ülkemiz üzerinde oynanan oyunların; dernek, vakıf, cemaat gibi adlandırmalarla münferit bir çalışmanın eseri olarak değil, bir bütünün parçaları olarak algılanması gerektiği”, “Müteakiben parçaların birleştirilmesi çalışmalarına başlanacağı” şeklinde değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.
SONUÇ BAŞLIĞI ALTINDA İSE; Özellikle Kürtler dışındaki etnik köken mensuplarından belirli makam ve mevkilere gelmiş kişilerin söz konusu tehlikeler hakkında bilgilendirilerek anılan STK faaliyetlerinin ulusalcı çizgiye çekilmesine davet edilmesi, bu çalışmanın internet tartışma gruplarına ve medyaya sızdırılarak kamuoyu ile paylaşılması, Vatansever.info adlı sitelerinde kullanılmasının uygun olduğu değerlendirilmiştir.
- ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU BAŞLIĞI ALTINDA;
Ulusal Birlik Hareketi STK Platformu Lideri Prof. Bülent BERKARDA’nın gerçekleştirmiş olduğu faaliyet ve etkinliklerine dair zabıt ve raporlarını sunduğu belirtilmiştir.
Bu faaliyet ve etkinlikler kapsamında, 28 Ocak 2004 Çarşamba günü; Gülseven YAŞER (ÇEV), Necmettin BAĞCI (TEV), Betül SÖZER (ÇEKÜL), Kemal ÖZDİN (USİAD), Pervin OLGUN (ÇYDD) ve Zafer FORTACI’nın (YHD) isimli şahısların katılımı ile ATO Başkanı Sinan AYGÜN, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Nuri OK, MGK Gn. Sekreteri Org. Şükrü SARIIŞIK, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir ÖZOK, CHP Gn. Başkanı Deniz BAYKAL ve Türk-İş Genel Başkanı Salih KILIÇ ile görüşüldüğü belirtilmiştir.
Bu görüşmenin amaçlarının ise; UBH’nin tanıtımını yapmak, TSK’ ne destek vermek, Hareketi yönetecek şemsiye kadro için güvenilir aday önerileri almak, Medya için finans kaynağı ve Ankara’da güvenilir gruplar bulmak olduğunun anlatıldığı görülmüştür.
Ayrıca Ulusal Birlik Hareketi STK Platformunu oluşturan kuruluşların, yeni katılan kuruluşları ve bu hareketten ayrılan kuruluşların isimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU ULUSAL BİRLİK HAREKETİNE DAVET BAŞLIĞI ALTINDA; Bir çok STK’na Ulusal Birlik Hareketine katılıma davet nitelikli mektuplar ve e-postalar gönderildiği, bu mektuplarda UBH’nin ilkeleri, misyonu, amacı ve uygulama yöntemleri anlatılmakta olduğu ve bütün ulusal güçlerin harekete katılmasının istendiğinin anlatıldığı belirlenmiştir.
ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU SON TOPLANTIDA ALINAN KARARLAR BAŞLIĞI ALTINDA; “Genişletilmiş UBH Toplantısının 28 Şubat 2004 Cumartesi günü Baltalimanı tesislerinde yapılması” “Açıklanacak olan “sivil uyarı metninin” gazetelerde yayınlanması” “Ankara’ya yapılacak yeni ziyaret programının Mart ayına ertelenmesi” “İ.Ü. ÇEV tarafından hazırlanan “4 Kasım’dan Bu Yana Neler Oldu” kitabına UBH’nin katılması” “Anadolu toplantılarının Nisan ayına ertelenmesi” “Star TV, TV8, NTV ve Yön FM için belirlenen üyelerin temasa geçerek UHB sözcülerinin programlarda yer alması” “ÇEV’in CD’sinin broşür haline getirilmesi” “Gelecek Toplantının 12 Şubat 2004 Perşembe saat 16.00 da ÇEV’de yapılması” kararlarının alındığının ifade edildiği anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRME BAŞLIĞI ALTINDA İSE; Ulusal birlik hareketinin son faaliyetlerinin uygun ve yerinde faaliyetler olduğu, Uyarılarının dikkate alındığı, Ancak klasik sol anlayışın devam ettiği, Merkez sağdan yönelen tepki oylarından güç alan iktidara karşı, merkez sağ tabana hitap edecek yaklaşımların daha sonuç alıcı olacağı şeklinde değerlendirmeler yapıldığı görülmüştür.
TÜRKİYE ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİLERİ ARAŞTIRMA MERKEZİ KONUSU ALTINDA; “Türkiye Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezinin (TUSAM) 10.02.2004 tarihinde işletmeciliğini Türk Metal İş Sendikasının yaptığı AKYURT Büyük Anadolu Oteli’nde yapılan törenle açıldığı”, “800 - 1000 kişilik katılımla icra edilen törende; İstiklal Marşı, saygı duruşu, bayrak ve Atatürk gibi konularda duyarlılık gözlendiği” ,
TUSAM YÖNETİM KURULU İSİM LİSTESİ BAŞLIĞI ALTINDA; Dr. Şenol KANTARCI’nın Başkan olduğu, Ahmet Oğuz ÖZBEK’in Yönetim Kurulu Başkanı olduğu, Yönetim Kurulu Üyeleri’nin ise Prof. Dr. Ali KÜRELİ, Prof. Dr. Hülya GÜLER, Prof. Dr. Sema TEKİN, Prof. Dr. Selçuk Soner AKGÜN olduğu ,
TUSAM DANIŞMA KURULU İSİM LİSTESİ BAŞLIĞI ALTINDA; Bahse konu araştırma merkezinde görevli danışma merkezi üyelerinin alt alta yazıldığı ,
TÜRKİYE ULUSAL GÜVENLİK STRATEJİLERİ MERKEZİ AÇILIŞA KATILANLAR BAŞLIĞI ALTINDA; ATO Başkanı Sinan AYGÜN, Emekli Hv. Korg. Erdoğan ÖZALAN, gazeteci Saygı ÖZTÜRK, Türk Metal İŞ Sendikası Başkanı Mustafa ÖZBEK ve bu şahısların yanında siyasetçi, köşe yazarı, STK Başkanı ve Sendika Başkanı olan bazı şahısların açılışa katıldığı,
- DEĞERLENDİRME BAŞLIĞI ALTINDA İSE;
-“ASAM Ermeni Araştırmaları Enstitüsünün ASAM Başkanı Ümit ÖZDAĞ’ın isteği ile dağıtıldığı”,
-“ASAM’dan ayrılan Dr. Şenol KANTARCI’nın Türk Metal İş sendikası Başkanı Mustafa ÖZBEK ile dostluğunu kullanarak, sendikanın mali desteği ile TUSAM’ı kurduğu”,
-“ASAM’ın ABD’den mali destek aldığı, bu nedenle tespit ve değerlendirmelerinde ABD ile çelişmemeye çalıştığı, Ermeni masasının da ABD isteği ile kaldırılmış olabileceği yönünde teyide muhtaç bilgiler alındığı”,
-“TUSAM Başkanı Dr. Şenol KANTARCI’nın emanetçi olarak görüldüğü, yerine kuruluşun yapısının oturmasını müteakip bir başka kişinin başkan olarak geleceği yönünde söylentiler olduğu, bu kişinin de emekli bir general olabileceği”,
-“TUSAM yönetim kurulu başkanı Ahmet Oğuz ÖZBEK’in Türk-Metal İş Sendikası Başkanı Mustafa ÖZBEK’in oğlu olduğu, dolayısıyla sendikanın maddi desteğinin devam edeceği”,
-“Yönetim ve Danışma Kurullarının üyeleri ve ödül verilen isimlere bakıldığında; geniş bir yelpazeye yayılma eğilimlerinin göz önünde bulundurulduğu izlenimi edinilmekle birlikte, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve ulusuyla bölünmez bütünlüğünden yana bir duyarlılığın gözetildiği”,
-“Küresel dayatmalarla ulusal bütünlüğümüze ve üniter yapımıza yöneltilen tehditlere karşı ulusal bilinç ve onurlu bağımsızlığımız temelinde stratejiler üretebilecekleri” şeklinde değerlendirmelerin yapıldığı anlaşılmıştır.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–13 (08 MART 2004)
[değiştir]Bahse konu sunumun girişinde, takdim planı başlığı altında, Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, ABD Kamu Diplomasisi Dokümanının Değerlendirilmesi, Britsh Council’in “Kültürel Çeşitlilik” Konulu Faaliyeti, Altın Adam’ın Tahrifi konularının anlatıldığı belirtilmiştir.
- PLANLI FAALİYETLER BAŞLIĞI ALTINDA;
Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003-2004 yılını kapsayan planlı faaliyetleri ile ilgili neler yapıldığının anlatıldığı görülmüştür. Bu çerçevede;
AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş çalışmaları kapsamında; MHP il teşkilatınca Ankara Altınpark’ta düzenlenen “Ahde Vefa” gecesinde Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Benim yegane fahrim, servetim Türklükten başka bir şey değildir. K. Atatürk”, “Kıbrıs Türktür, Türk Kalacak!”, “Hiçbir yabancı kökünü Türkiye’de aramasın. Türkiye Türklerindir!”, ifadeleri bulunan pankartların salona asıldığı, kendileri tarafından hazırlanan konuşma metninin salonda okunduğu, bahsi geçen faaliyetin Ortadoğu gazetesi köşe yazarlarından Özcan YALÇIN’ın “Ülkü Ocakları Gelecek Vaat Ediyor” başlıklı köşe yazısında yer aldığı belirtilmiştir.
Yine aynı raporda MHP il teşkilatının düzenlediği “Hükumeti Ata’ya şikayet yürüyüşünde” kendileri tarafından hazırlanan, “Kıbrıs Türktür, Türk kalacak!” yazılı pankartın taşındığı ve 03 Mart 2004 tarihinde “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat kanununun 80.yılı ve günümüz Türkiye’si” konulu panel kapsamında afiş, pankart ve el ilanı çalışması yapılarak bahse konu panelde bunların kullanıldığı fotoğraflarla gösterilmiştir.
WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web sayfası çalışması kapsamında; bahse konu web sayfasının 21 Şubat 2004 tarihinde www.vatansever.info ismiyle açıldığı, bugüne kadar siteyi 2980 kişinin ziyaret ettiği, toplam 69.561 üyesi bulunan 40 adet internet tartışma grubuna, çeşitli Tv ve gazetelerde çalışan 427 medya mensubuna ve milletvekillerine sitenin açıldığının e-posta ile bildirildiği, okuyucu mektupları ve e-postaların değerlendirilmesinin haftalık olarak yapılacağı anlatılmıştır.
AYDINLARLA YÜZYÜZE…ÇALIŞMALARI: Aydınlarla Yüz yüze çalışmaları kapsamında; 03 Mart 2004 tarihinde ATO Tesislerinde Atatürkçü Düşünce Derneği’nin görünür ev sahipliğinde gerçekleştirildiği belirtilen ve bütün ulusal birlik çizgisindeki Sivil Toplum Kuruluşlarının katılım ile icra edilen “Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat kanununun 80.yılı ve günümüz Türkiye’si” konulu panelin icra edildiğinin anlatıldığı, ayrıca bahse konu panelin salon düzenlemesinin yanı sıra salonun dışında toplanan gençliğin organizasyonunun da Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından yapıldığı anlatılmaktadır. Salonun dışında ellerinde Türk Bayrakları ile toplanan çoğu genç şahıslardan oluşan bir grubun resimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.
JANDARMA BÖLGE KOMUTANLIKLARI İRTİCA İLE MÜCADELE SEMİNERİ: Bahse konu çalışma kapsamında; Erzurum ve Kayseri J.K.lıklarında planlanan seminerlerin icra edildiği ve diğer J.Bölge.K.lıkları için emir ve özel dokümanların yayınlandığı belirtilmektedir.
CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU DEVRE RAPORU–14 (03 NİSAN 2004)
[değiştir]Bahse konu sunumun girişinde, takdim planı başlığı altında, Cumhuriyet Çalışma Grubu Planlı Faaliyetleri, Dolapoğlu Anadolu Lisesi 18 Mart Anma Programı, Ulusal Birlik Kurultayı Değerlendirmesi, Sosyal Bilimler Lisesi Müfredatı, TSK Mensuplarının Atatürkçü Düşünce Derneklerine Üye Olması, KKK ve Jandarma Lojmanları Seçim Sonuçları konularının anlatıldığı belirtilmiştir.
- PLANLI FAALİYETLER BAŞLIĞI ALTINDA;
AFİŞ ÇALIŞMASI: Afiş çalışmaları kapsamında; Vatansever.info isimli web sitesinin tanıtımı için Ulusal Birlik Kurultay’ında 1000 Adet, Ankara otobüs ve metro duraklarında 2000 Adet, Adana ve Mersin’de 2000 adet el ilanı dağıtıldığı, üniversite gençlerine yönelik olarak hazırlanan 3000 adet el ilanının ise dağıtılmasının planlandığı anlatılarak bu el ilanlarının resimlerinin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.
WEB SAYFASI ÇALIŞMASI: Web sayfası çalışması kapsamında; www.vatansever.info sitesine 8000’in üzerinde ziyaretçi girdiğini, günlük ortalama ziyaretçi sayısının 300’ü aştığını, sitede 32 adet Cumhuriyetçi Çalışma Grubu tarafından yazılan 11 adet ise basından seçilen makalelerin bulunduğu ifade edilmiştir.
JANDARMA BÖLGE KOMUTANLIKLARI İRTİCA İLE MÜCADELE SEMİNERİ: Bahse konu çalışma kapsamında; Erzurum ve Kayseri J.K.lıklarında icra edilen seminerlerden sonra Tunceli, Batman, Adana ve Aydın J.Bölge Komutanlıklarınca da bahse konu seminerin icra edildiği ve seminer sonuç raporlarının ve diğer Jandarma Bölge Komutanlıkları seminerlerinin takip edildiği belirtilmektedir.
- ULUSAL BİRLİK KURULTAYI BAŞLIĞI ALTINDA;
Ulusal Birlik Kurultayı’nın (UBK) 20 Mart 2003’te Ankara Üniversitesi, DTCF konferans salonunda saat 10.30’da yaklaşık 400-450 kişinin katılımıyla başladığı, toplantı öncesi salonda Onuncu Yıl Marşı, Gençliğe Hitabe, çeşitli marşlar, İstiklal Marşı’nın şiiri ve Atatürk’ün kendi sesinden Onuncu Yıl Nutku katılımcılara dinletildiği belirtilmiştir. Bahse konu toplantıda toplam 225 kuruluşun temsil edildiği ve bunlardan birçoğunun isimlerinin slaytlara yansıtıldığı ,
Devam eden slaytlarda toplantı gündeminin maddelerinde neler olduğu belirtilerek divan başkanlığı seçiminin yapıldığı ve Divan başkanlığına ADD Genel Başkan Yrd. İsmet ŞAHİN, Divan üyeliklerine ise Divan Bşk.Yrd. Prof. Cengiz Çakır, Av. Erdoğan ÖZER, Av. İsmail DİNÇER’İN seçildiğinin anlatıldığı ,
Daha sonra seçilen şahıslardan bazılarının konuşmalarından alıntılar yapıldığı , Kamu-Sen Başkanı Bircan AKYILDIZ’ın Konuşması’ndan; 528 bin üyeye sahip olduğu, Ülkenin zor günlerden geçtiği, Kamu Reform Yasasının Yanlışlığını anlattığı, Yeniden Ey Türk Gençliği diye başlayan cümlenin hatırlanmasını istediği,
İ.Ü.Rektörü Kemal ALEMDAROĞLU’nun Konuşması’ndan; Kuvayi Milliye Hareketi başlatılmasını, Bütün bildiklerimizi, bütün birikimlerimizi milletimize anlatmamız gerektiği, Bunun Atatürk gibi Anadolu’yu dolaşarak yapılmasını, Ülkenin şeyhler, müritler, dervişler devleti olmayacağını vurguladığı ,
Atatürk Çizgisi Platformu adına Metin GENÇ’in Konuşması’ndan; Siyasi iktidarı elinde bulunduran kişilerin, ya tarikat mensubu, ya da bölücülerle beraber olduğu, Atatürkçü Düşünce Eğitim Merkezini açacakları, AKP iktidarının tehlike olmadığı, bunların hocasının emekli olduğu, En büyük tehlikenin Fethullah Gülen olduğu, Atatürkçülerin ve Cumhuriyetçilerin sesini duyuracakları bir basının olmadığı, ellerinde sadece Ulusal Kanal ve Cumhuriyet Gazetesinin bulunduğu ,
Çağdaş Eğitim Vakfı adına Gülseven YAŞAR’ın Konuşması’ndan; İstanbul’da bir araya gelerek “Ulusal Birlik Hareketini” oluşturdukları, Ülkeyi tehdit eden unsurlara karşı hemen tavır alınmasının gerektiği ,
Altınokta Körler Derneği adına Tufan İŞLİ’nin Konuşması’ından; 500 bin kişi adına konuştuğu, Bu tarihsel toplantının ülkenin bağımsızlığının tehlikede olması nedeniyle yapıldığı, Kuvayı Milliye ateşinin her tarafa yayılması, bütün ulusal güçlerin kurmay merkezinin oluşturulmasının gerektiği, Artık klasik anlayışla sağ-sol karşıtlığının sona erdiği, ortak ağ örülmesine ihtiyaç olduğu, Emperyalizme karşı ulusal güçlerin birlikteliğinin savunulmasının gerektiği, Sözün yerine eylem zamanının geldiği, Türkiye’nin 1919 koşullarında olduğu ,
Ulusal Kanal adına Ferit İLSEVER’in Konuşması’ndan; Kuvayi milliye hareketinin sesi ve gözü olacakları, Buradan bir milli kongre kararıyla çıkılmasını, Ülkemizin uçurumdan aşağı yuvarlandığı, Kuvayi Milliye Merkezlerinin birleştirilmesini, Bir milli hükûmet kararı ile bu toplantıdan çıkılması gerektiği, “Ya Türkiye Cumhuriyeti bu AKP’yi yıkacaktır, ya da AKP Türkiye’mizi yıkacaktır. Buranın eylem karargahı olmasını istiyorum.” şeklinde,
İ.Ü. adına Yaşar HACISALİHOĞLU’nun Konuşması’ndan; Üretilen bilginin bilince dönüşmediği sürece hiçbir anlam taşımadığı, Kapı kapı Anadolu’nun gezilmesi gerektiği, Denktaş’ın bir kararı olduğu ve şunu yaptığı, “Kıbrıs’ı ben vermiyorum, kim verecekse o gitsin demek istediği” ,
Trakya Ünv. Adına Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın Konuşması’ndan; Küreselleşmenin kuşatmanın maskesi ve emperyalizmin yeni adı olduğu, Kamu Reform Yasası ile ülkemizin pazar yapılmaya çalışıldığı, Ülkemizin yoksullaştırma süreci içerisine itildiği, Türban sorununun sinsice çözüleceği, TSK ve ordumuzun dimdik ayakta durduğu ve onlara güvendiği,
Tayyip YENER’in Konuşması’ndan; Irak’taki fiili işgali protesto ederek konuşmasına başladığı, Artık işgal şeklinin değiştiği Türkiye’de kontrollü işgalin yapılmakta olduğu, Ulusal Güç Birliği olarak bu hareketin tüm yurda yayılması, Adı ulusal olup kendisi ulusal olmayan basına ambargo koyulması gerektiği ,
İzmir Ulusal Güçler Birliği Adına Erdoğan ÖZER’in Konuşması’ndan; Türkiye’nin birçok yerinde bu tarz oluşumların oluşturulduğu, fakat merkezinin olmadığı, şimdi bu yüzden burada olduklarını, yönündeki konuşmalardan alıntılar yapıldığı tespit edilmiştir.
SONUÇ BİLDİRİSİ BAŞLIĞI ALTINDA; Sonuç Bildirgesi ADD Genel başkanı Ertuğrul Kazancı tarafından okunduğu, Sonuç Bildirgesinin özü itibariyle Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından kaleme alındığı belirtilen ULUSAL UYANIŞ VE BİRLİKTELİĞE ÇAĞRI METNİ ile aynı paralelde olduğunun tespit edildiği belirtilmektedir.
DEĞERLENDİRME: Değerlendirme başlığı altında Ulusal Birlik Kurultayı ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı ve bu çerçevede;
-“Aşırı miktarda polis memurunun sabah saatlerinden itibaren toplantı sonuna kadar bölgede görevli olduğu”, “Emniyet mensuplarının toplantı süresince de sürekli katılımcıları göz hapsinde tutarak taciz ettikleri”, “Konuşmalar yapılırken, sesi yüksek seviyede el telsizleri ile salonda dolaştıkları,”, “Görüntü kaydı yaptıkları”, “Bu şekilde bir baskı oluşturma çabasında oldukları”,
-“Toplantıya katılan kuruluş temsilcileri “fark gözetmiyoruz” demelerine rağmen, kendi fikir ve ideolojilerinin söylemlerine yansıdığı”,
-“Bunun da sosyalist ve milliyetçi çizgideki kuruluşların zoraki bir arada tutuldukları izlenimi verdiği ve iki farklı bakış acısını yansıttığı”,
-“Bu tarz yaklaşımların önüne geçilmediği taktirde önümüzdeki dönemlerde Ulusal Birlik Hareketinde çözülmeler yaşanabileceği”,
-“Bu çözülmeyi engellemek amacıyla farklı fikir yapısındaki kuruluşların daha sık bir araya getirilerek ideolojiden sıyrılmalarının sağlanması ve Atatürk çizgisinde ve fikrinde birleşilmesinin sağlanması gerektiği”,
-“Katılımcı kuruluşların tamamının tehlikenin boyutlarının farkında olduğunun gözlendiği, bu yaklaşımlarının ilerisi için umut verdiği”, şeklindeki değerlendirmelerin yazıldığı görülmüştür.
- TSK MENSUPLARININ ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEKLERİNE ÜYE OLMASI BAŞLIĞI ALTINDA;
Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Yönetmeliğine göre Silahlı Kuvvetler personelinin Milli Savunma Bakanlığınca tespit edilerek Silahlı Kuvvetlere yayınlanan listede adları yazılı siyasi olmayan dernekler ile spor kulüplerinin faal olmayan üyeliklerine girebileceklerinin, bu listede spor ve mesleki nitelikte olan 71 adet derneğin adı bulunduğunun, bunlar arasında Atatürkçü Düşünce Derneği’nin yer almadığı anlatılarak bahse konu 71 derneğin ismin slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME: Değerlendirme başlığı altında, TSK mensuplarının Atatürkçü düşünce derneklerine üye olması ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı ve bu çerçevede;
-Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi’nin faaliyetleri ve kadrosunun biyografik istihbaratı olumlu olduğundan TSK mensuplarının üye olabilecekleri dernekler listesine alınarak, personelin üye olmasına imkan sağlanabileceği,
-Taşradaki şubelerinin çeşitli istismarlara açık olduğu, bu nedenle Genel Merkezin bütün taşra teşkilatını kontrol ve denetimi altına almasıyla TSK personelinin üye olmasına imkan verecek düzenlemelerin yapılmasını uygun mütalaa edildiği şeklinde değerlendirmeler yazıldığı görülmüştür. KKK VE JANDARMA LOJMANLARI SEÇİM SONUÇLARI BAŞLIĞI ALTINDA; Bahse konu sunumda KKK ve Jandarmaya ait Anıttepe, Güvercinlik, Beytepe, Etimesgut, Çankaya ve Çiğiltepe lojmanlarındaki 2004 Yılı Mahalli Seçimlerine ait seçim sandıklarından çıkan oyların parti bazında dağılımını gösteren tabloların slaytlara yansıtıldığı görülmüştür.
DEĞERLENDİRME: Değerlendirme başlığı altında, KKK ve Jandarma Lojmanları Seçim Sonuçları ile ilgili değerlendirmeler yapıldığı ve bu çerçevede;
-“Güvercinlik ve Beytepe’de AKP oyların çoğunu almıştır”,
-“Her ne kadar bu sandıkların bazılarında sivil şahıslarla karışık oy kullanılmış olsa da aradaki farkın fazlalığı, maalesef Güvercinlik ve Beytepe bölgesinde personelimizin en az yarısının AKP’ye oy verdiğini göstermektedir”,
-“Anıttepe bölgesinde SHP’nin”,
-“İl Genel Meclisi oylarında üçüncü parti (412 oy )”
-“Büyükşehir Belediyesinde ikinci parti (984 oy) alması da her ne kadar Melih GÖKÇEK’e karşı Murat KARAYALÇIN’ın şahsına verilmiş oy olarak değerlendirilebilirse de maalesef personelin bölücü ve aşırı sol ittifaka da oy verdiğini göstermektedir”,
-“Kara Kuvvetleri Lojmanlarında da durumun çok farklı olmadığı”,
-“Personelin bilinçlendirilmesi ve siyasi tercihlerinin bu bilinç ışığı altında şekillenmesinin sağlanmasının önem arz ettiği”,
-“Bu durumun bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetlerinin önemini ve bu faaliyetlere artan bir ivme ve gayretle devam edilmesi gerektiğine işaret ettiği değerlendirilmektedir” şeklinde değerlendirmeler yazıldığı görülmüştür.
- HAVA KUVVETLERİ KOMUTANI ORG. HALİL İBRAHİM FIRTINA’NIN CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBU FAALİYETLERİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ
Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen CD’de yer alan CÇG klasörü içerisinde, “CUMHR. ÇALŞ. GRUB İ FIRTINANIN GÖRŞ” isimli vord dosyasında, Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Halil İbrahim FIRTINA’nın Cumhuriyet Çalışma Grubu Faaliyetleri hakkındaki görüşlerini anlatır yazı olduğu görülmüştür. Bu yazının içerisinde ise;
01-“Üniversiteler ve işçi kesiminin üzerinde önemle durulması gerektiği, bu kesimlerin mutlaka kazanılması ve en uygun şekilde yönlendirilmesinin çok önemli olduğu,
02-Avrupa’da yaşayan ve bulundukları ülkede belirli mevkilere gelmiş (parlamenter, yönetici, iş adamı vb.) Türk asıllı kişiler yönlendirilerek, kendi isimlerinin, bulundukları ülkenin alfabesinde bulunmayan harflerle yazılması için müracaat etmelerinin sağlanması ve bu vatandaşlarımızdan benzer faaliyetler için yararlanılması,
03-Web sitesi kurulduktan sonra güvenliğinin test edilmesi, ondan sonra amacına yönelik kullanılması.
04-Hedef şahısların biyografik istihbaratı kapsamında, bu şahısların hassas taraflarının tespit edilmesi ve başkaları tarafından kullanılan şantaj unsurlarının da elde edilmesi, gerektiğinde bu şahıslara karşı kullanılmak üzere arşivlenmesi,
05-Cumhuriyet Çalışma Grubunda hukukçu personel de bulundurulması ve bu personelin hedef şahısların hukuksal açıklarının yakalanması ve hukuk yoluyla bunlarla mücadele edilmesi maksadına yönelik olarak kullanılması,
06-AKP ve bu partinin Belediye Başkanı adayları hakkında elde edilecek bilgilerin seçimden ne kadar önce basına sızdırılmasının uygun olacağı konusunda uzman görüşü alınması,
07-Basın ile irtibat kapsamında yazar ve muhabirler yerine, patronlar ile ilgilenilmesi, patronların kazanılması ve/veya teknik takibe alınması,
08-Özel İstihbarat Arşiv Sisteminin sayısal ortamda yedeklenmesi.
09-Kemal NEHREZOĞLU’nun Cumhurbaşkanı tarafından şu anda yürüttüğü göreve nasıl getirildiğinin araştırılması,
10-Süleyman DEMİREL’in siyasi durum ve Mahalli İdareler Genel Seçimine yönelik tutum ve düşüncelerinin incelenmesi,
11-Abdülkadir AKSU ve Abdullah GÜL’ün sıfırlanması, bunların geçmişinde mutlaka karanlık ve hukuksuz bir şeyler bulunduğu, bunların ortaya çıkarılması,
12-Ömer ÇELİK’in geçmişinin karanlık olduğu, araştırılması gerektiği,
13-Afiş çalışmalarında, fotoğraf sanatçılarından, grafikerlerden, psikologlardan, toplum bilimciler gibi alanında uzman olan kişilerden yararlanılması” gerektiği belirtilmiştir.
- CUMHURİYET ÇALIŞMA GRUBUNUN FAALİYETLERİNİ GERÇEKLEŞTİRDİĞİNİ GÖSTEREN DELİLLER
Cumhuriyet Çalışma Grubu planladığı görev ve faaliyetlerini nasıl ve ne şekilde uygulamaya koyduğunu aylık olarak hazırladığı devre raporlarında ayrıntılı olarak anlatmıştır. Dolayısıyla örgütün ülkede darbe zemini oluşturmak için hazırladığı planlarını yürürlüğe koyduğu ve bizzat uyguladığı açıkça anlaşılmaktadır. Örgütün bu planlarını uygulamaya koyduğuna dair Cumhuriyet Grubunun grubunun devre raporlarının yanı sıra başkaca delillerde ele geçirilmiştir. Bundan sonraki bölümde bu deliller sırası ile anlatılacaktır.
Cumhuriyet Çalışma Grubu görev ve faaliyetlerini anlatan slayt sunumunda, Görsel Faaliyetler, Yazılı Faaliyetler, İnternet Faaliyetleri, Akademik Faaliyetler, İdari Faaliyetler ve Sanatsal Faaliyetler gerçekleştirileceği ve devamında bu faaliyetlerin nasıl ve ne şekilde gerçekleştirileceğinin anlatıldığı görülmüştür.
Görsel Faaliyetler başlığı altında, afiş çalışması, basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması, gazete-bildiri çalışması, reklam panosu çalışması, lazer ışık demeti çalışması faaliyetlerinin planlandığı, Yazılı faaliyetler başlığı altında, 100.000 mektup çalışması ve 50.000 sms çalışması faaliyetlerinin planlandığı, İnternet Faaliyetleri başlığı altında, web sayfaları çalışması ve internette reklam çalışması faaliyetlerinin planlandığı,
Akademik Faaliyetler başlığı altında, İrticai faal.müc. sempozyumu, ünv.bil.çal.“aydınlarla yüzyüze...!” faaliyetlerin planlandığı, İdari Faaliyetler başlığı altında, Bölge komutanlıklarında İrticai Faaliyetlerle Mücadele Seminerlerinin düzenlenmesi çalışmaları, ayrıca İl ve İlçelerin Sınıflandırılarak irticai faaliyetler açısından bölgesel tehditleri ortaya koymak için bilgilendirme ve bilinçlendirme faaliyetleri planlandığı, Sanatsal Faaliyetler başlığı altında ise, Cumhuriyet slayt gösterisi ve “şeriatın kestiği parmak” foto.serg. faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
Cumhuriyet Çalışma grubunun geleceğe dönük perspektifleri kapsamında da, Cumhuriyet Platformu Oluşturulması, Ulusal Birlik Dernekleri Oluşturulması ve Mahalli İdareler Genel Seçimleri ile ilgili çalışmalar yapılması planlandığı görülmüştür.
Başka bir slaytta da Cumhuriyet Çalışma Grubunun 2003-2004 döneminde icra edeceği bu faaliyetlerle ilgili 200.000 ABD doları kaynak ayrılması gerektiği belirtilmiştir.
01-Cumhuriyet Çalışma Grubu Görsel Faaliyetler başlığı altında, afiş çalışması, basınla irtibat ve bilgilendirme çalışması, gazete-bildiri çalışması, reklam panosu çalışması, lazer ışık demeti çalışması faaliyetlerinin planlandığı, Yazılı faaliyetler başlığı altında, 100.000 mektup çalışması ve 50.000 sms çalışması faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
Cumhuriyet Çalışma Grubunun devre raporlarına bakıldığında bu faaliyetini aynen gerçekleştirdiği ve uygulamaya koyduğu anlaşılmıştır. Bunların yanı sıra şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de bu faaliyetlerde harcanan paralarla ilgili düzenlenen tutanaklar olduğu, bu tutanaklarda söz konusu harcamaları Jandarma Genel Komutanlığının Haber alma ödeneğinden karşılandığı, dolayısıyla tüm bu faaliyetlerin bizzat dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’un emir ve talimatları ile gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Şüpheli ŞENER ERUYGUR dan ele geçirilen 13 nolu CD de “harcamakar 2.doc” isimli Msword belgesinde;
ONAY BELGESİ başlıklı 01.03.2004 tarihli “Hilafetin İlgasının 80 nci Yılı Programı kapsamındaki cari harcamalar” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,
ONAY BELGESİ başlıklı 19.03.2004 tarihli “Bayrak ve Atatürk posteri bedelinin ödenmesi” konulu Haberalma Ödeneğinden 500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,
ONAY BELGESİ başlıklı 23.02.2004 tarihli “Atatürk temalı takvim ve ders programı basımı” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,
ONAY BELGESİ başlıklı 23.02.2004 tarihli “Atatürk temalı takvim ve ders programı basımı” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,
ONAY BELGESİ başlıklı 19.03.2004 tarihli “Özel İstihbarat timi cari harcamaları” konulu, Haberalma Ödeneğinden 500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu,
“Harcamalar” isimli klasör içerisinde bulunan “harcamalar.doc” isimli Msword belgesinde; MART 2004 AYINDA YAPILAN HARCAMALAR LİSTESİ başlıklı GENÇLERBİRLİĞİ STADINA, AFİŞ BEDELİ, 3 ADET MAÇ BİLETİ, 5 ADET BRANDA AFİŞ, YAPILAN BİR ÇALIŞMADA KATILIMCILARIN SİGARA,KONTÖR VE DİĞER MASRAFLARI ve benzeri toplam 22 kalem konuda yapılan toplam 3.300.500.000 Tl lık harcama listesi olduğu görülmüştür.
02-Cumhuriyet Çalışma Grubu İnternet Faaliyetleri başlığı altında, web sayfaları çalışması ve internette reklam çalışması faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
Ayrıca şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de ele geçirilen delillerden örgütün vatanseverinfo isimli bir internet sitesi kurduğu ve bu internet sitesinde yürütme organını hedef alan haberler yapıldığı yada söz konusu sitede yürütme organını hedef alan haberler yapmak için tasarlanan bilgilerin saklandığı anlaşılmıştır.
Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de, “vatansever info” isimli klasör içersinde, “VATANSEVER INFO” isimli klasör, “RT” “RTE'nin oğlunun TRF KAZASI” isimli power point dosyası, “rkm” “rkm1” ve “tayyip erdoğan ile erenköy cemaati toplantıları” isimli word dosyaları, “1” “2” “3” “4” “5” “6” isimli winamp media file dosyalarının, “RT” isimli power point dosyasında, Recep Tayyip ERDOĞAN hakkında açılan davaların iktidar olduktan sonra düştüğü, davalara bakanların ise terfi edildiği ile ilgili gazete haberlerinin olduğu,
“rkm” isimli word dosyasında, “TAYYİP’TEKİ DEĞİŞİMİN ( ! ) ÖYKÜSÜNÜ BOMBA BİR KASETLE AÇIKLIYORUZ....” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinde Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 1990 yılında İstanbul Küçük Mustafa Paşa’da bir kahvehanede yaptığı konuşmaların içeriğinin anlatıldığı,
“rkm1” isimli word dosyasında, “BAŞBAKAN Recep Tayyip ERDOĞAN’ın 1990 yılında İstanbul Koca Mustafa Paşa’da Yaptığı Konuşması” başlığı ile başladığı ve bu konuşmanın çözümünün yazılı olduğu,
“tayyip erdoğan ile erenköy cemaati toplantıları” isimli word dosyasının, “GİZLİ” ibareli olduğu, yazı içeriğinde Albayrakların Erenköy cemaati ile ilişkilerinin iyi olduğu, Albayraklar’ın aslen Rum kökenli, Karadenizdeki Kadiri gruplar ile ilişkileri olduğu, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın da katıldığı Feshane’de yapılan “Yüksek İslam Konseyi” adındaki toplantılarda rant paylaşımının yapıldığı, bu toplantıların Genel koordinatörlüğünü Mustafa Nuri TOPBAŞ’ın ve Kemal UNAKITAN’ın yaptığından bahsedildiği,
“1” “2” “3” “4” “5” ve “6” isimli winamp media file dosyalarında Recep Tayip ERDOĞAN’ın değişik yerlerde yaptığı konuşmalardan çok kısa görüntülerin olduğu görülmüştür.
vatansever info/VATANSEVER INFO isimli klasör içersinde;
“AKSUSOY” isimli power point dosyasında, Abdülkadir AKSU’nun soy ağacının yazılı olduğu ve şematize edildiği,
“RTESOY” isimli power point dosyasında, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın soy ağacının yazılı olduğu ve şematize edildiği,
“ABDULLAH” ve “ABDULLAH GÜL” isimli word dosyalarının aynı olduğu, içeriğinde Abdullah GÜL’ün 19 Eylül 1994 tarihinde AKPM Başkanı Angel MARTİNEZ’e yazdığı belirtilen mektup ile ilgili internette yayınlanan haber olduğu,
“AKPapahü” isimli word dosyasında, “Uyan Ey Millet! Arap Kürt Partisi Türkiye’nin altını oyuyor….” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinin “Yerel Yönetim Yasaları” ile ilgili olduğu, bu yasa ile merkezi yönetimin etkisinin kısıtlanarak, ulusal bütünlüğü temel alan Cumhuriyetin üniter yapısının çökertileceğinden bahsedildiği,
“internet MASKENİN ARKASINDAKİ GERÇEK YÜZ” isimli word dosyasında, “İŞTE AKP MASKESİNİN ARKASINDAKİ GERÇEK YÜZ” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinde “Küresel emperyalizmle işbirlikçilerinin 3 Kasım 2002 tarihli karşı devrim hamlesiyle Türkiye'nin başına musallat ettiği siyasal İslamcılar, 28 Mart 2004 yerel seçimlerinden biraz daha güçlenerek çıkmayı başardılar. Yazık ki, 3 Kasım 2002 tarihli karşı devrim dalgasının önüne geçmede yetersiz ya da isteksiz kalan iç dinamikler, geliyorum diyen ikinci dalganın önüne geçmede de isteksiz ve yetersiz kalmışlardır” ,
“SOYSOP2” isimli word dosyasında, “RUM GÜRCÜ KIRMASI TAYYİP VE ERMENİ DÖNMESİ ABDÜLKADİR AKSU” başlıklı haber olduğu, haber içeriğinde, Recep Tayyip ERDOĞAN ve Abdülkadir AKSU’nun Türk olmadığı belirtilerek “Benim üzerine ölü toprağı örtülmüş halkım da dolar düşüyor diye bu RUM-GÜRCÜ kırmasına oy vermeye devam etsin. PKK’nın envai çeşit isim ve ittifaklarla güneydoğuda siyasallaşmasını seyreden ERMENİ DÖNMESİ’ne de oy vermeye devam etsin. Ordu da, Paşalar da seyretsin.”,
Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen ADD Genel Merkezi, Genel Başkan Odasından Alınan 5 nolu CD içerisinde; “vatansever info” isimli klasörde “tayyip erdoğan ile erenköy cemaati toplantıları.doc” isimli MSword dosyasının “GİZLİ” ibareli olduğu ve içeriğinde; Albayrakları grubu olarak bilinen aile hakkında “…Albayrakların Erenköy cemaati ile ilişkileri iyi. Menzil grubu ile ilişkilerinin çok iyi olması şimdi mümkün değil. Menzil Grubu biraz daha milli bir grup. Albayraklar aslen Rum kökenlidir. Yani kökenleri, nesepleri biraz şeydir…” şeklindeki değerlendirmelere yer verildiği tespit edilmiştir.
03-Cumhuriyet Çalışma Grubu Akademik Faaliyetler başlığı altında, “aydınlarla yüzyüze...!” faaliyeti planlamıştır. Bu çalışmanın amacının, yıkıcı, bölücü ve irticai faaliyetlerle ilgili olarak akademik çevrelere, yerel yönetimler ve bölgesel kuruluşlara, üniversitelerden görevlendirilecek öğretim üyeleri vasıtasıyla yapılacak seminer ve konferans çalışmaları ile bilgi vermek, yapılan akademik çalışmalar hakkında yerel, bölgesel ve ulusal basın marifetiyle kamuoyunu bilgilendirmek olduğu belirtilmiştir.
Cumhuriyet Çalışma Grubunun devre raporlarına bakıldığında “HİLAFETİN İLGASI” isimli panelle ilgili bilgilerin bulunduğu ve bu panelin kendileri tarafından açıkça ifade edilmiştir.
Bunların yanı sıra Şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD’de söz konusu panelle ilgili başkaca deliller elde edilmiş ve bu delillerde söz konusu panelin bizzat Cumhuriyet Çalışma Grubu tarafından düzenlendiğini açıkça göstermiştir. Ayrıca yine 13 nolu CD içersinde “Harcamalar” isimli klasörde bulunan “harcamakar 2.doc” isimli Msword belgesinde; ONAY BELGESİ başlıklı 01.03.2004 tarihli “Hilafetin İlgasının 80 nci Yılı Programı kapsamındaki cari harcamalar” konulu, Haberalma Ödeneğinden 1.500.000.000 TL ödenmesi konusunda hazırlanan D.Bşk.J.Kur.Alb.C.HASANHANOĞLU, İsth.Ynt.Ş.Müdürü J.Kur.Kd.Binbaşı Mustafa KOÇ İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent ERSÖZ adlarına imzaya açılan form olduğu görülmüştür.
Dolayısıyla sözde sivil kuruluşlar tarafından düzenlendiği öne sürülen bahse konu sempozyumda, harcanan paraların dahi Jandarma Genel Komutanlığının Haberalma ödeneğinden karşılandığı açıkça anlaşılmaktadır.
Yine 13 nolu CD’de vatansever info/VATANSEVER INFO isimli klasör içersinde; “HİLAFET” isimli word dosyasında, “KARŞI DEVRİM HEVESLİLERİNE ULUSAL TAVIR…” başlıklı internette yayınlanan haber olduğu, haber içeriğinde, ATO’da düzenlenen “03 Mart 2004, Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 80. Yılı ve Günümüz Türkiye’si” konulu panele Orgeneral Aytaç YALMAN, Oramiral Özden ÖRNEK, Orgeneral M.Şener ERUYGUR, Orgeneral İlker BAŞBUĞ, Orgeneral Fethi Remzi TUNCEL, Orgeneral Şükrü SARIIŞIK ve Korgeneral Metin Yavuz YALÇIN’ın katıldığı, bu katılımın anlamlı bir katılım olduğundan bahsedildiği görülmüştür. Dolayısıyla örgütün, söz konusu panelle ilgili kamuoyunda gerekli tepkiyi oluşturabilmek için yine CÇG kapsamında illegal olarak kurulan vatansever info isimli internet sitesinde yayınladıkları anlaşılmaktadır.
04- Cumhuriyet Çalışma Grubu İdari Faaliyetler başlığı altında, ayrıca İl ve İlçelerin irticai faaliyetler açısından sınıflandırılması, bu kapsamda da her il ve ilçe sorumluluk sahasında; Açılan Kuran Kursu sayısı, İmam Hatip Okullarının öğrenci durumu, Nüfusa göre cami ve mescit miktarı, Camilerde ve mescitlerdeki toplam din görevlisi miktarı, İrticai yapılanma maksadıyla yürütülen bölgesel çalışmalar ve bu kapsamda değerlendirilen vakıf, dernek, pansiyon, özel okul, aş evleri gibi faaliyet yürüten kuruluş ve alanlar, Üniversite, fakülte, yüksek okullardaki irtica yanlısı öğrenci ve öğretim görevlisi sayısının tespit edilmesi planlanmıştır.
Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 Nolu CD içersinde, BİYOGRAFİK İSTHB/ADANA J BÖLE K LIĞI isimli klasörde, “Görüntü kayıtları” ve “resimler” klasörlerinin olduğu, “Görüntü kayıtları” isimli klasör içersinde, “K.Maraş-Türkoğlu İHL.Gizli Kamera, Diğer okullar normal Kame” isimli 3 dakika 21 saniyelik bir görüntü dosyasının olduğu, görüntü dosyası incelendiğinde, 08.05.2003 tarihinde bir okulun öğretmenler odasında ve koridorlarında türbanlı bir bayanın gizli kamera ile çekilen görüntülerinin olduğu,
“resimler” isimli klasör içersinde, 6 adet power point dosyasının olduğu, bu dosyalardan “Elbistan Cüceli ilk öğr.” İsimli power point dosyasında, Kahramanmaraş ilinde bir okulun bahçesinde çekilmiş türbanlı bir öğretmenin resminin olduğu, “Elbistan İmam Hatip” isimli power point dosyasında, Kahramanmaraş Elbistan İmam Hatip Lisesinde çekilmiş türbanlı öğrencilerin resimlerinin olduğu, “Elbistan Karamağra İlk Öğrt.” İsimli power point isimli dosya içersinde, Kahramanmaraş Elbistan ilçesinde bir ilköğretim okulunda türbanlı bir bayanın resimlerinin olduğu, “K.Maraş İmam Hatip” isimli power point dosyası içersinde, Kahramanmaraş imam hatip lisesinde bayan öğrencilerin türbanlı resimlerinin olduğu, “Maraş Türkoğlu İ.H.L.” power point dosyası içersinde, Kahramanmaraş imam hatip lisesinde türbanlı öğrenciler ve öğretmenlerin çekilmiş resimlerinin olduğu, “Merkez Elmalar İlk öğrt.” İsimli power point dosyası içersinde, Kahramanmaraş da bir ilk öğretim okulunda türbanlı bir bayanın resimlerinin olduğu ,
“Cami Takip1” isimli resim dosyasında ise Jandarma Binbaşı Mustafa AKIŞ tarafından hazırlandığı anlaşılan örnek bir çizelge olduğu, çizelge içersinde, caminin adı, caminin kapasitesi (kişi), vakit namazlarına ibadet için gelen kişi sayısı, vakit namazlarında caminin doluluk oranı, Cuma namazlarına ibadet için gelen kişi sayısı ve Cuma namazlarında camilerin doluluk oranı başlıklarının bulunduğu ,
“İLLERİN İRTİCAİ TEHDİT DURUMUNA GÖRE SIRALAMA EK-D” isimli Excel dosyasında, 81 vilayet hakkında puanlama şeklinde yapılan değerlendirmelerin olduğu görülmüştür.
Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 5 nolu CD içerisinde; “SAĞLIK BAKANLIĞI” isimli word dosyasında, Sağlık Bakanlığı ana binası altında ve Tarım Bakanlığı ana binası altında 02 Ocak 2004 günü kılınan Cuma namazı ile ilgili hazırlanan bilgi notu olduğu, bilgi notu içersinde, mescidin yeri ve Cuma namazına katılan kişilerin sayısının belirtildiği ,
“TARIM KÖY İŞL.BAK.” isimli word dosyasında, 02 Ocak 2004 günü Tarım Bakanlığı çalışanlarının Cuma vaktinde Cuma namazı için hazırlık yaptığı ve Bakanlık binası yakınındaki Tarım Vakfı camisine gittiklerinin belirtildiği ve caminin dağılımı sırasında çekilen görüntülerin olduğu tespit edilmiştir.
05- Cumhuriyet Çalışma Grubu İdari Faaliyetler başlığı altında, ayrıca İl ve İlçelerin irticai faaliyetler açısından sınıflandırılması, bu kapsamda yukarıda belirtilen faaliyetlerin yanıra Bölgesel ve yerel yayın yapan gazete ve dergi sayısı, Radyo ve TV miktarı, Aşırı sağ ve irticai faaliyetlere meyilli siyasi partilerin aldıkları oy miktarı gibi somut kriterler üzerinden sınıflandırma yapılması planlanmıştır.
Şüpheli Şener Eruygur’dan ele geçirilen 13 nolu CD de, “TELEVİZYON KANALLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ” isimli power point dosyası içersinde, 5 ayrı yerel televizyonla ilgili yapılan araştırma ve değerlendirmelerin ,
13 nolu CD’de MEDYA isimli klasör içerisinde bulunan, “MEDYA DEĞERLENDİRMESİ.ppt” isimli Power Point sunusunda; “Hükümetin medya organlarını kendi siyasi amaçları doğrultusunda kullanması ve medyanın kontrol altına alınmasına yönelik icra edilen faaliyetler.” konulu “GİZLİ” ibareli Ulusal yayın yapan gazete, dergiler ve televizyonlar hakkında yayın adı, yayın grubu, tandansı, iltisaklı olduğu parti ve tirajı başlıkları taşıyan listelerin, bazı gruplara ait şirket listelerinin, bu grup ve şirketlerle ilgili görüşlerin ve BDDK tarafından tasarruf mevduatı sigorta fonuna devredilen bankalar ve tasfiye edilen medya mensupları hakkında bilgilerin olduğu,
“MEDYA OPR ARZ.ppt” isimli PowerPoint dosyası sunusunda; “Diğer medya kuruluşlarından farklı olarak, Cumhuriyet kazanımlarını savunmada istikrarını muhafaza eden Cumhuriyet Gazetesi’nin desteklenmesi ve güçlendirilmesi kapsamında, TSK birimlerinde satışı ve TSK’ne bağlı kurum ve iştiraklerce desteklenmesi (Oyak Bank’ın reklam vermesi v.b.),” ve “İkili görüşmeler ve İnternet siteleri vasıtasıyla sivil toplum örgütlerinin harekete geçirilmesi,” şeklinde ifadelerin, “yazarlar.doc” isimli word belgesinde; POSTA, RADİKAL, SABAH, STAR, TERCÜMAN (Dünden Bugüne), TÜRKİYE, VAKİT, VATAN, YENİ ŞAFAK, ZAMAN, AKŞAM, EVRENSEL, GÖZCÜ, HÜRRİYET, MİLLİ GAZETE, ORTADOĞU isimli gazetelerin köşe yazarlarının 1. Öncelikli Yazarlar, 2.Öncelikli Yazarlar ve Diğer Yazarlar başlıklarının altında tasnif edildiği,
“YENİÇAĞ ARSLAN BULUT.doc” isimli word belgesinde 12.01.2004 tarihinde Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan BULUT ile yapılan görüşmenin notlarının bulunduğu,
“Şahsın kendi fikirlerine yakın kişilerin bir araya gelmesinin özlemini çektiğini, bizimle daha sık görüşeceği Ankara’ya geldiğinde muhakkak ziyaret edeceğini beyan ettiği, örgütlenebilmek için MHP tabanının kullanılabileceğini Devlet BAHÇELİ’nin tehlikeli ve sakıncalı biri olduğunu, TSK’nın OYAK aracılığı ile Türkiye’yi bölmeye çalışan CNN,NTV,HABER TÜRK gibi yayın organlarına para transferi yaparken niçin vatan sever yayın organlarına kayıtsız kaldığı bu konunun sorgulanmasının gerektiği,” şeklinde beyanların yer aldığı anlaşılmıştır.
06-Cumhuriyet Çalışma grubu geleceğe dönük perspektifleri kapsamında da, Cumhuriyet Platformu Oluşturulması ve Ulusal Birlik Dernekleri Oluşturulması planlamıştır.
Şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de örgütün bu faaliyetlerini gerçekleştirdiğine dair başkaca deliller elde edilmiştir.
Bahse konu 13 nolu CD de “ulusal Birlik Hareketi” alt klasörü içerisinde; “prof. dr. BÜLENT BERKARDA”, “Ubh”, “ULUSAL MUTABAKAT EYLEM PLANI” ve “ulusun sesi sine-i millet” isimli (4) adet PowerPoint belgesi ile “STK_platformu_1”, “STK_Platformu_2”, “UBK” ve “ulusal birlik hareketi kurultayı Sonuç Bildirgesi” isimli (4) adet Word belgesi olduğu,
“prof. dr. BÜLENT BERKARDA” isimli PowerPoint belgesinin toplam (37) adet sunumdan oluştuğu içerisinde “ULUSAL BİRLİK HAREKETİ STK PLATFORMU” (1 ile 5 numaralı slaytlar arası) başlığı altında Taksimde bulunan Bülent BERKARDA isimli şahsa ait derneğin ziyaret edildiği, ziyaret sırasında ülke gündemi, iktidarın icraatlarının kendileri tarafından takip edildiği, halkın eğitilmesi gerektiği gibi yazıların yer aldığı devamında (6 ile 37 numaralı Slaytlar arası) “İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı” başlığı altında Projenin Ana Hedefi, Projenin Alt Hedefleri, Projeyi Destekleyen STK’lar, Sonuç ve Teklifler gibi alt başlıklar halinde konuların sıralandığı,
“STK_Platformu_2” isimli Word belgesi içerisinde “BİLGİ NOTU” başlığı altında Özel İstihbarat Tim Komutanı J.Yzb. Enver ÖZKAL ve tim elemanı J.Bçvş. Emin CEYLAN isimli şahısların 10-11 Ocak 2004 tarihinde Kadıköy Belediyesi’nin AB organları ile müşterek çalışmaları hakkında bilgi toplamak amacıyla J. Gn. K.lığınca İstanbul iline gönderildikleri burada fikir alışverişinde bulunmak üzere Prof Dr. Erol MANİSALI ile görüşme yapılacağı, Jandarma Genel Komutanlarının Bülent BERKARDA verilmesini istediği belgelerin verileceğine ilişkin notların yer aldığı,
“UBK” isimli Word belgesi içerisinde 20 Mart 2003 tarihinde saat 10.30 da Ankara Üniversitesi DTCF konferans salonunda Ulusal Birlik Kurultayı’nın (UBK) başladığı bu konferansa başlıklar altında hangi şahısların ve kurumların katılacağı devamında konuşmacı olarak katılan bazı şahıslara ait konuşma metni özetlerinin yer aldığı (14) sayfalık yazı olduğu,
“ulusal birlik hareketi kurultayı Sonuç Bildirgesi” isimli Word belgesi içerisinde “Ulusal Birlik Kurultayı Sonuç Bildirgesi” başlığı altında Mart 2004 günü Ankara’da toplanan Ulusal Birlik Kurultayı’nda (UBK) alınan kararlara ait maddelerin yer aldığı ve sıralandığı (2) sayfalık yazının bulunduğu,
“ULUSAL MUTABAKAT EYLEM PLANI” PowerPoint sunumunun (1) sayfadan oluştuğu içerisinde “ULUSAL MUTABAKAT EYLEM PLANI” başlığı altında “I TARTIŞMA AŞAMASI, II DEKLARASYON AŞAMASI, III İCRA KURUMLARI AŞAMASI yan başlıklarının yer aldığı ve oklar ile gösterildiği şema şeklinde hazırlanan yazı olduğu,
“ulusun sesi sine-i millet” isimli PowerPoint sunumunun toplam (11) slayt gösterisinden oluştuğu içerisinde; “JANDARMA İSTİHBARAT BAŞKANLIĞI GİZLİ” ibareli ve “ULUSUN SESİ SİNE-İ MİLLET” haber programı projesinin değerlendirilmesi konulu ve alt başlıklar halinde Projenin Amacı, uygulama yöntemi, olumlu yönleri sonuç ve öneriler gibi konuların yer aldığı,
“PROF. DR. EROL MANİSALI GRŞ” isimli power point dosyasında, Prof. Dr. Erol MANİSALİ ile yapılan görüşmenin rapor şeklinde hazırlandığı görülmüştür.
“rt” isimli power point dosyasında, sunumun “Özel Bilgi Arzi” başlığı ile başladığı, devamında, “Av. Orhan PEKMEZCİ’nin AİHM’de Açtığı Dava” “Hükümetin Acil Eylem Planı” “ULUSAL BİRLİK HAREKETİ” “AB Tarafından Finanse edilen Projeler” “İnsanca Yaşam Projesi’nin Arka Planı” “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısının Arka Planı” “Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu” “Sendika ve Konfederasyonların Durumu ve Temel Dinamikleri” “Çerkezlerin Faaliyetleri ve Kafkas Dernekleri” başlıkları altında konularla ilgili yapılan çalışmaların anlatıldığı tespit edilmiştir.
08-Cumhuriyet Çalışma grubu geleceğe dönük perspektifleri kapsamında da, Mahalli İdareler Genel Seçimleri ile ilgili çalışmalar yapılmasını planlamıştır. Örgütün bu planlarına bakıldığında, Mahalli İdareler Genel Seçimleri Kapsamında; “Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde yurt genelinde AKP’nin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da DEHAP’ın muhtemel başarılarını engellemek maksadıyla; Merkez sağda alternatif bir partinin güçlendirilmesi, AKP ve DEHAP’a karşı seçim ittifakı yapılması projeleri üzerinde çalışılması gerektiği belirtilmiştir.
Şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD de örgütün özellikle AKP’ye yönelik çok kapsamlı çalışmalar yaptığı, yerel seçimleri etkilemek ve yönlendirmek için bir taraftan birçok AKP’li hakkında yıpratıcı ve karalayıcı maksatlı topladıkları bilgileri kullanmayı, diğer taraftan da Ali Müfit GÜRTUNA, Turgut ALTINOK gibi AKP’li Belediye Başkan adayları AKP den koparıp DYP çatısı altında toplamayı hedefledikleri, bunların yanı sıra bazı milletvekillerine şantaj yaparak sindirmeyi ve bu çerçevede bir çok faaliyetler planladıkları anlaşılmıştır.
Mehmet Şener ERUYGUR’a ait “S_ERUYGUR_13 NOLU CD” içersinde bulunan “siyaset” klasörü içersinde, iki alt klasör, beş adet Word dosyası, bir sunum dosyası ve birde media playır dosyası bulunduğu görülmüştür.
“GÜÇ BİRLİĞİ” isimli alt klasörü içersinde; iki adet “AKP ALTERNATİF” ve “DEHAP ALTERNATİF” isimli Word dosyaları olduğu, “AKP ALTERNATİF” isimli Word dosyası içersinde; “3 Kasım 2002 Milletvekili Genel Seçimleri Partilerin Aldıkları Oyların karşılaştırılmasııyaslanması” başlığının olduğu ve Türkiye geneli AKP-DYP-ANAP-MHP partilerinin, İl bazında aldıkları oy oranlarının karşılaştırılmalı olarak çizelge halinde yazılı olduğu,
“milletvekillerine mektuplar” isimli alt klasör içersinde; beş adet “sayın AKP Milletvekili” “sayın CHP Milletvekili” “Sayın Milletvekili” “sayın Milletvekili 2” “yerel yönetimler yasası” isimli Word dosyaları olduğu;
“sayın AKP Milletvekili” “sayın CHP Milletvekili” isimli Word dosyalarında; Cem UZAN dan bahsedildiği ve bu şahsın şahsiyeti değil, onun iş yerlerinde çalıştırdığı şahısların ve ailelerinin önemli olduğu, onun için Cem UZAN’a sahip çıkılması gerektiğinin anlatıldığı,
“Sayın Milletvekili” “sayın Milletvekili 2” isimli Word dosyalarında; Star Gazetesi ve TELSİM de çalışan emekçi ailelerinin perişan durumda olduğu, maaşlarını alamadıkları, bir siyasi parti liderine yönelik yürütülen kapmayanın kendilerini ilgilendirmediği, orada çalışan ailelerin önemli olduğu ve onlara sahip çıkılması gerektiğinin anlatıldığı, mektubun sonunda “Cumhuriyet Platformu adına” ibaresinin bulunduğu,
“yerel yönetimler yasası” isimli Word dosyasında; “AKP Milletvekillerini bilgilendirmeye yönelik metin” şeklinde bir başlık olduğu, içeriğinde ise Büyükşehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin değiştirilerek kabulü hakkında kanunda değişiklik yapılmasına ilişkin kanunun çıkarılmasında arka plandaki gerçek amacın Jandarmanın pasifize edilmesi, küçültülmesi ve zamanla kaldırılması ise bunun gaflet, dalalet ve hatta hıyanet olduğunun belirtildiği bir yazı olduğu,
“5 KASIM GÖRÜŞMESİNDEKİ TEMALAR” isimli Word dosyası içersinde; 5 Kasım 2003 görüşmesinden çıkarılan temalar başlıklı (17) sayfadan oluşan bir yazı olduğu, yazı içersinde bazı konu başlıklarının bulunduğu ve her konuyla ilgili bilgi verildikten sonra, bu bilginin ne zaman ne şekilde kullanılacağının belirtildiği,
1. Tema başlığının altında; İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı için Ali Müfit GÜRTUNA'nın AKP den koparılması, Deniz BAYKAL’ın yerel seçimlerde muhalefet yapmayacağıyla ilgili bir konu olduğu, “Ali müfit beyin AKP den kopuşunu zannediyorum gerçekleştirdik” şeklinde bir cümle kullanıldığı, Ali Müfit GÜRTUNA'nın tabanının farklı olmasından dolayı CHP adayı olamayacağı, ancak DYP ye entegre edilebileceğinin anlatıldığı,
2. Tema başlığının altında; Üzeyir Garih’in Tayyip (Erdoğan)’ı şu şu projeleri yap diye besleyen isim olduğu, yok edilmesinin de sebebinin de bu neden olduğu, Ankara'da kendilerinin de sorunlu oldukları Melih (Gökçek) in de arkasında bir grup olduğunu, başarılı belediyelerin hemen hemen hepsinin arkasında bu tür takviyelerin bulunduğu, ABD'nin bu türden kulis faaliyetlerinin olduğu,
Refah Partisi ve AKP döneminde, bu partilerin belediyeleri tarafından gerçekleştirilen büyük çaplı projelerin kimler tarafından desteklendiği, Melih GÖKÇEK in seçim için sarf edeceği parasal kaynağın belirlenmesi ve gayri milli şahıs ve şirketlerle bağlantılarının ortaya çıkartılması ve sonrasında Yerel seçimler öncesinde bunun kullanılması gerektiği,
3.Tema başlığının altında; Fener Rum Patrikhanesinin elinde bulunan 4-5 milyar dolar tutarındaki paranın kullanılması suretiyle İstanbul’un özerk bir yapıya kavuşturulması, patrikhanenin Vatikan benzeri bir yapılanmaya gitmesi çalışmalarına AKP tarafından verilen destekten bahsedildiği, Amerikan Yunan lobisi vasıtasıyla Bartelemeos tarafından oluşturulan fonun Hüseyin ÇELİK vasıtası ile kullanıldığı, Edelman’ın Amerika Büyükelçiliğinde bu konuda ciddi bir çalışma başlattığı, Tayyip (Erdoğan) ın da bu fondan haberdar olduğu ve cebine para gireceğini, Konu hakkında bilgilerin somut verilerle desteklenmesi gerektiği, Fener Rum Patriğinin ekümenik olma çabalarını engelleme faaliyetleri çerçevesinde ve yerel seçimler öncesinde bu bilgilerin kullanabileceği,
4. Tema başlığı altında; Cüneyt Zapsu ile Recep Tayyip Erdoğan arasında şantaj ilişkisinin olduğu, Cüneyt Zapsu nun başkanı şantaja tabi tuttuğunu, bu sayede istediği çizgide tutabildiğini, Cüneyt Zapsu’nun önemli bir CIA ajanı olduğunu, Tayyip (Erdoğan) ın Türkiye de Amerika İstanbul Başkonsolosluğunda yapılan bir toplantıda, önüne harita planı konduğu ve Tayyip (Erdoğan) ın bu planı not aldığı, Türkiye de uygulayacağı her şeyin dikte ettirildiği, bu bilgilerinde kaset olarak Zapsu'nun elinde olduğu, Bahse konu şantaj kasetinin veya bu yollu imaların yer aldığı görüntü ve ses kayıtlarının temin edilmesi, söz konusu kasetin elde edilmesi sonrasında iktidar partisinin faaliyetlerinin deşifre edilmesi için kullanılması gerektiği,
5. Tema başlığı altında; perde arkasında hükûmeti yöneten 2 Amerikalı, 2 İngiliz ve İsrailliden oluşan grubun varlığından söz edildiği, Tayyip (Erdoğan) ın, başkanlığı bu şahıslara kiraladığından bahsedildiği, hükûmetin bütün icraatlarının perde arkasından planlandığı ve yönlendirildiği, Tayyip (Erdoğan) ve birçok bakanın dublör olduğu, bu komitenin İstanbul da olduğu, İstanbul'da çalıştığı söylenen komitenin takibe alınarak kimliklerinin ortaya çıkarılması, yerel seçimler öncesinde ve AKP'nin faaliyetlerinin ortaya konulması gerektiği her şartta bu bilgilerin kullanılabileceğinin belirtildiği,
6. Tema başlığı altında; Aldros’un Rusya'da faaliyet gösteren en büyük ermeni mücevher şirketi olduğu, finansörünün Sersarfisyan olduğu, bu şahsın burayı Ermeni ve Kürt devleti haline dönüştürelim dediği, Türkiye de destekçilerinin olduğu, Zaman gazetesinde de Ermenilerin desteği bulunduğu, sermaye ilişkileri nedeniyle Zaman, Radikal, Aydın Doğan ile temas kurulduğu, bu konularla ilgili bir isim listesi olduğu ve daha sonra ulaştırılabileceği, Bahsedilen görüşme ve parasal destek gibi konuların ispat edilebilmesine imkan verecek kayıtların elde edilmesi ile şahıs tarafından verileceği bildirilen ermeni destekli şahısların listesinin, ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik bir faaliyet olarak görüldüğünden her zaman kullanılmaya uygun olduğu,
7. Tema başlığı altında; Yabancı ülke gizli servislerinin Türkiye deki cemaatlerle ilgilerinin olduğu, özellikle İsrail, Amerikan ve İngiliz istihbaratının Türkiye deki dini kesim ile devletin arasındaki bağı bir şekilde koparmayı istediğini, dinler arası diyalog çağrısının bir Yahudi kurgusu olduğunu,
Türkiye'de dini örgütlenmelerin lideri konumundaki cemaat liderlerinin yurt dışı bağlantılarının tespit edilmesi ve ülke genelindeki radikal örgütlenmenin tesirsiz hale getirilebilmesi için bunun her zaman kullanılabileceği,
8. Tema başlığı altında; AKP Milletvekillerinden kopacak şahısların DYP çatısı altında birleştirilmesiyle ilgili Ağar’ın harekete geçirilmesi gerektiği, Ağar’ın çevresinin ve kendisinin boş olduğunu ve doldurulması gerektiği, kendisinin doldurulmaya başlandığını, ciddi bir bilgi transferinin yapıldığını, bunun için günlük yada haftalık seanslar uygulandığını, 219 tane milletvekilinin AKP den kopabilecek durumda olduğunu, gerginliğin tırmanması halinde ılımlıların yanına gitme eğilimi başlayacağını, gerilimi TSK'nın tırmandırabileceğini, stratejik olarak dini noktalar üzerine değil, milli noktalar idari yapı yada hukuk konularında sıkıştırılabileceğini, Ağar’ın ılımlı mesajlar verebileceğini ve bu şekilde AKP milletvekillerinin DYP ye geçmesi için meşru bir zemin oluşturulabileceğini, Meclisteki milletvekillerinin biyografik istihbaratlarının yapılması, Mehmet Ağar’ın bu konudaki düşüncesinin öğrenilmesinin gerektiği, bu bilgilerin yerel seçimler öncesi başlatılan faaliyetin genel seçimlere kadar sürdürülmesi veya erken genel seçimin gündeme getirilmesi esnasında kullanılabileceği,
9. Tema başlığı altında; Ankara ve İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı çalışmaları, Turgut Altınok’un DYP ye gelmek üzere olduğunu, burada seçim kazanacak Turgut ve Melih olduğunu, Melih (Gökçek) in arkasında Yahudi bir grubun olduğunu, Hisarcıklıoğlu’nun arkasında MİT ve Yahudi Mossadla bağlantılı bir grubun olduğunu, söz konusu şahıslarla ilgili teyit çalışması yapılması gerektiği, yerel seçimler öncesi kullanılmasının faydalı olacağının değerlendirildiği,
10. Tema başlığı altında; İsrail in Irakta ki istihbarat faaliyetleri olduğu, istihbarat teşkilatlarınca Irakta yürütülen faaliyetlerden istifade ile İsrail in Iraktaki faaliyetlerinin ortaya çıkarılması ve medya ile yapılacak dezenformasyon çalışmasının olası sonuçlarının analiz edilmesi gerektiği, bunun ülkenin stratejik çıkarları açısından her zaman kullanılabileceği,
12. Tema başlığı altında; BDDK Başkanının değişmesi, Cem Uzan’ın faaliyetlerinin irdelendiği, Cem Uzan ile AKP nin anlaşabileceği, eğer böyle bir şey olursa Aydın Doğan ın da devlete 35 milyar dolar takabileceğini, verilen bilgilerin teyit edilmesi gerektiği, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinden genel seçimlere kadar kullanılabileceği,
13. Tema başlığı altında; Milletvekillerine şantaj yapılması konusunun olduğu, Sezer’e de yakın olan insanlarında çok şaibeli olduğu, hepsinin de servis bağlantısının deşifre edilebileceği, Nevrezoğlu, Alpaslan Işıklı, Gökhan Atadı, 1402 lilerin ekseriyesinin hepsinin bir yerle bağlantılı olduğu, Enver Ören'in de bu alanda çok kullanılan bir kişi olduğu, İngiliz istihbaratının bir adamı olduğu, Işık tarikatının İngiliz istihbaratının islama yönelik bir dezenformasyonu olduğu, bütün bilgilerin derlenmiş durumda olduğu, bir durum olması halinde dosyanın çok rahat önüne konabileceği, kendilerine şantaj yapılan milletvekilleri ile ilgili doküman ve fotoğraflara ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinde genel seçimlere kadar kullanılabileceği,
14. Tema başlığı altında; İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun faaliyetleri hakkında bir takım iki sayfalık bir not olduğunu, Bülent bey in Aksunun Maliye Bakanlığındaki her türlü doneyi getirebileceği, maliye ile sorunları olduğu, Aksu nun şirketlerinin bulunduğu, kürt iş adamlarının Aksu üzerinden Tayyip (Erdoğan) a ulaştığı, parti içinde sorun olduğu, Abdulkadir AKSU’nun ilişkilerinin belgelenmesine ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinden genel seçimlere kadar kullanılabileceği,
“2175 BAŞBAKANIN SARA HASTALIĞI OSMAN TÜFEKÇİ İLE MUSTAFA SABRİ SİPAHİOĞLU” isimli media player dosyasında “5.46” dakikalık bir ses kaydı bulunduğu, ses kaydında; Osman isminde bir şahsın konuştuğu, karşı şahsın ismini söylemediği, Başbakan Tayyip ERDOĞAN’ın sara hastası olduğuyla ilgili konuyu sorduğu, Osman’ın da bu bilgileri, Tayyip ERDOĞAN hastalandığında, Yaşar paşanın hastaneye gelerek aldığını ve Cumhurbaşkanına da verdiğini anlattığı, konuşmanın bir bölümünde ismini vermeyen şahsın telefonu Sabri Komutana veriyorum diyerek bir başka şahsa verdiği, onunda aynı konuyu sorduğu, Osman isimli şahsında “Yaşar paşa hastaneye gelerek doktordan raporları aldı” dediğini, bu şekilde kaydedilmiş bir ses kaydı olduğu,
“MAHALLİ GENEL SEÇİMLER” isimli Word dosyasında; İ.Melih GÖKÇEK ile Recep Tayyip ERDOĞAN arasındaki güvensizlik ortamından istifade edilerek, Melih GÖKÇEK in saf dışı edilmesi ve Turgut ALTINOK’un DYP ye angaje edilmesi şeklinde rapor bilgilerin yer aldığı,
“SAMİ DEMİR KIRAN VE FEVZİ BERDİBEK” isimli power point dosyasında; üç sayfadan oluşan GİZLİ ibareli ÖZET BİLGİ FORMU başlıklı bir yazı olduğu, istihbarat başkanlığınca 11 Aralık 2003 tarihinde Sami DEMİRKIRAN ve AKP Bingöl Milletvekili Fevzi BERDİBEK ile İstihbarat Başkanı Makamında yüz yüze ve ayrı ayrı birer görüşme yapıldığı,
Sami DEMİRKIRAN ile yapılan görüşmede, Irak’ın Tikrit kentinde Saddam’ın akrabalarının elinde hardal gazının bulunduğu, eşinin AKP den istifa eden Emin ŞİRİN’in danışmanlığını yaptığı, kendisinin bir grupla Liberal Demokrat Parti ye geçeceği, Yıldırım AKTUNA'nın da kendilerine katılacağı, Emin ŞİRİN in de özellikle TSK ile yakınlaşma çabası içinde olduğu şeklinde bilgiler edinildiği, bu şekilde AKP diğer partilerle ilgili bilgilerin yer aldığı, Yine Fevzi BERDİBEK ile yapılan görüşmede de aynı şekilde siyasi partiler ve oluşumlarıyla ilgili bilgilerin alındığı, siyasi partiler ve ticari şirketlerle olan ilişkilerinden bahsedildiği,
“tayyip erdoğan’ın danışmanı arion liel” isimli Word dosyasında; 15 Kasım görüşmesindeki temalar şeklinde başlık olduğu,
1. Tema Cem UZAN ile RTE bağlantısı başlığı altında, Cem UZAN’ın Amerikalılarla yaptığı görüşmelerden bahsedildiği, yapılan görüşmelerin ses ve görüntü kayıtlarının temin edilmesi, varsa anlaşma metinleri ile farklı pasaport kullanıp kullanmadığının tespiti gerektiği, bu bilgilerin Recep Tayyip ERDOĞAN ile Cem UZAN arasında bir anlaşma olması durumunda gerek duyulacağı,
2.Tema Mehmet AĞAR'ın etrafının boşaltılması operasyonu başlığı altında, Mehmet AĞAR ile yapılan görüşmenin aktarıldığı, bu organizasyon içerisinde bulunanların teknik takiplerine ve DYP'den ayrılanların listesine ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin Recep Tayyip ERDOĞAN'ın DYP üzerine ne tür oyunlar oynadığı kamuoyuna duyurularak yerel seçimler öncesi prestij kaybetmesini sağlayacağı,
3. Tema Bankalarla ilgili çalışmalar isimli başlık altında, bir çok banka ismi sayılarak bir operasyondan bahsedildiği, el konulacak yeni banka isimleri ile yazılı bir metin olup olmadığı ve yeni seçilecek kişi ile ilgili detaylı bilgiye ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin Türk Finans sektörü ve diğer sektörlerle ilgili neler tasarladıkları kamu oyuna sızdırılarak yerel seçimler öncesi zor duruma düşürülmesinin sağlanması,
4.Tema Albayraklar grubunun faaliyetleri isimli başlık altında, bu grubun ilişkilerinin anlatıldığı, toplantının ses ve görüntü kayıtları ile kökenlerinin detaylı araştırılmasına gereksinim olduğu, bu bilgilerin yandaşlarının hangi soydan geldiği vurgulanırsa ve asıl niyetleri gün yüzüne çıkartılabilinirse Recep Tayyip ERDOĞAN'ın zor duruma düşeceği ve kamu baskısı oluşacağı,
5. Tema AKP'den DYP'ye geçiş çalışmaları başlığı altında; Ali Müfit’in düşünülmesi gerektiği, meclisin içinde bir operasyon yapılmasını kolaylaştıracağı şeklinde bilgilerin olduğu
6. Tema Vakit gazetesiyle ilgili iddialar başlığı altında, Vakit’in MİT ile İngiliz istihbaratının çıkardığı bir gazete olduğu, gazete yazarlarının teknik takibe alınarak diğer istihbarat birimleri ile irtibatları ortaya konulması gerektiği, bu bilgilerin TSK ne karşı yapmış oldukları yayınların engellenmesi için baskı unsuru olarak kullanılabileceği,
7. Tema RTE'nin kökeni ile ilgili iddialar başlığı altında, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kökeni ile ilgili bilgilerin yer aldığı, Recep Tayyip ERDOĞAN’ın kökeni ile ilgili detaylı bilgiye ihtiyaç duyulduğu, bu bilgilerin yerel seçimler öncesinde istifa etmesi için kullanılabileceği belirtilmiştir.
ASKERİ MÜDAHALEYE ZEMİN HAZIRLAMA VE GERÇEKLEŞTİRME YÖNÜNDEKİ PLANLAR
[değiştir]Şüphelilerden ele geçirilen dokümanlardaki bilgilerden ERGENEKON terör örgütünün 2003-2004 yıllarında ve sonrasında mevcut hükûmeti silahı zoru ile devirip antidemokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığı, bu çerçevede ise “SARIKIZ”, “AYIŞIĞI”, “YAKAMOZ ve “ELDİVEN” olmak üzere (4) ayrı darbe planı hazırlığı yaptığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu darbe planları incelendiğinde, “SARIKIZ” kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için yapılması gereken faaliyetleri içerdiği, “AYIŞIĞI” ve YAKAMOZ” kod isimli darbe planlarının ise Darbenin bizzat aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiğini, “ELDİVEN” kod isimli darbe planının ise gerçekleştirilecek darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı anlaşılmıştır.
- SARIKIZ kod adlı DARBE PLANI
Sarıkız kod isimli darbe planı Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK tarafından kaleme alındığı anlaşılan günlük notlarında ele geçirilmiştir.
Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, Üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, Sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, Dernekler ile temasa geçip Hükumet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği görülmüştür.
Sarıkız kod isimli darbe planı Şener ERUYGUR, Aytaç YALMAN, Özden ÖRNEK ve İbrahim FIRTINA tarafından hazırlanmış olabileceği değerlendirilmektedir.
- AYIŞIĞI kod adlı DARBE PLANI
Ayışığı kod isimli darbe planı Mehmet Şener ERUYGUR’dan CD'ler içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. AYIŞIĞI kod isimli darbe planı YAKAMOZ ve ELDİVEN kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin ilk aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede, Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün emekliye ayrılması yada etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN’ı terk etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’in görevini sürdürmesi için yapılması gerekenlerin planlandığı görülmüştür.
AYIŞIĞI kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve ekibi tarafından hazırlandığı değerlendirilmektedir.
- YAKAMOZ kod adlı DARBE PLANI
YAKAMOZ kod isimli darbe planı Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen CD ler içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. YAKAMOZ kod isimli darbe planı AYIŞIĞI ve ELDİVEN kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin ikinci aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede, TSK’nın , Sivil İdarenin ve Dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde yapılacağı yönünde ayrıntılı planların olduğu görülmüştür.
YAKAMOZ kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve ekibi tarafından hazırlandığı değerlendirilmektedir.
- ELDİVEN kod adlı DARBE PLANI
ELDİVEN kod isimli darbe planı Mehmet Şener ERUYGUR’dan CD'ler içerisinde Power point sunumu olarak ele geçirilmiştir. ELDİVEN kod isimli darbe planı AYIŞIĞI ve YAKAMOZ kod isimli diğer darbe planları ile birlikte incelendiğinde, planlanan darbenin son aşamasını yani darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususları oluşturduğu görülmektedir. Eldiven kod isimli darbe planı çerçevesinde ise “Dahili Mutabakatın Sağlanması, CMB Mutabakatının Sağlanması, Yıpratma, Hazırlık ve Geçiş, TSK Türk Halkı Projesi” şeklinde planların olduğu görülmüştür.
ELDİVEN kod isimli darbe planının dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR ve ekibi tarafından hazırlandığı değerlendirilmektedir.
SARIKIZ KOD İSİMLİ DARBE PLANI
[değiştir]Özden ÖRNEK’e ait olduğu anlaşılan günlüklerden “6 Aralık 2003” tarihli başlıklı notta,
“Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un isteği üzerine Jandarma sosyal tesislerine gittik. Kara Kuvvetleri Komutanı ve JANGENKK. Çarşamba günkü toplantıdan sonra çok rahatsız olmuşlar ve bu arada Kuran kursları ile ilgili yönetmelik düzeltmesi yayınlanınca hepimizde rahatsız olduk. Bilhassa bu hafta bütçe komisyonunda bir AKP milletvekili tekkelerin açılmasını isteyince hepimiz çok rahatsız olduk. Toplandık.
AY
Ben bu işten çok rahatsız oldum ve kendime göre şöyle bir plan yaptım. Aralık ayında bunların Cumhurbaşkanı ve BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ile görüşmelerini bekleyip eğer ocak ayı içinde bir hareket olmazsa istifa edeceğim. Hepimiz buna itiraz ettik.
ŞE
Buna gerek yok. Kabul etmiyoruz. Daha yapacağımız çok şey var. AA’ın bazı rahatsızlıkları vardı. Kendini rahatlatmadan takındığından kurtulamayacaktı. Bu nedenle de Pazar günü tüm Or’ları kahvaltıya davet etmişti. Buna neden Or’lar dan birinin vermiş olduğu bir cevaptı. Hepimiz AY’ın istifa etmesini kabul etmedik. Ve kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik.
Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben MÖ’ı davet edecektim.
Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik.
Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik.
Sokaklar afiş astıracaktık
Dernekler ile temas edip onları da hükûmet aleyhine teşvik edecektik.
Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık
Yukarıdakiler SARIKIZ olarak anılacaktı. Ayrıca bana ALABANDA isimli bir proje verdiler. Bende onun hazırlığını yapacaktım. Bir şişe whiskey içtikten sonra akşam Genelkurmay Başkanı’nın oğlunun düğününe gittik.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
Dolayısıyla Özden ÖRNEK’e ait olduğu anlaşılan günlüklerdeki bu notlardan, şüphelilerin SARIKIZ ve ALABANDA kod isimli darbe planları yaptıkları anlaşılmaktadır.
SARIKIZ KOD İSİMLİ DARBE PLANININ HAYATA GEÇİRİLMESİ
[değiştir]- 01-Sarıkız kod adlı darbe planında, basını ele geçirmeye çalışacakları ve bu kapsamda Özden ÖRNEK’in M.Ö. ile görüşmesi planlanmıştır.
Konu ile ilgili Özden ÖRNEK’in günlüklerine bakıldığında,
“28 eylül 2003” başlıklı notta, “Azizlere öğle yemeğine oradan da Mustafa Özkan’lara gittik Amacım Mustafa Özkan‘dan İstanbul’da siyasi yönden neler olduğuna dair bilgiler almaktı. Nitekim bazı çok kıymetli bilgiler aldım. Aydın Doğan’ın 2,5 milyar riski olduğu ve hükûmet ne derse yapmak zorunda olduğu, AKP’nin Abdullah Gül ve çevresi tarafından ikiye bölünme tehlikesi ile karşı karşıya olduğu gibi.”
“9 Aralık 2003” başlıklı notta, “Sergide MÖ ile görüştüm. Ve kendisine artık basının desteğine ihtiyacımız olduğunu söyledim. Kendisi her türlü yardımı yapacağına söz verdi. Bu arada Kuran kursları hakkındaki yönetmelik değişikliklerini konuştuk ”Zapsu’ya intihar ettiniz neden böyle aptal işler yapıyorsunuz” demiş. Zapsu hemen yönetmeliği iptal ettireceğini söylemiş. Bu arada Orhan Paşa ile de görüştüm ve kendisine Aydın Doğan’ın çok dikkatli olmasını, onun kuyusunu kazmak da olduklarını, bizimle beraber olmasını ve halkı aydınlatacak yayınlar yapmalarını söyledim. Bu arada Aydın beyi eve yemeğe davet edeceğimi de anlattım.”
“12 Aralık 2003” başlıklı not içersinde, “Akşam grubumuz ile bir araya geldik ve son bir haftadır olan gelişmeleri gözden geçirdik. AY bugün Genelkurmay Başkanı ile görüşmüş ve mesleki konularda sonra ulusal konuları konuşmuşlar.
Sonra hepimiz SARIKIZ kapsamında yaptıklarımızı anlattık. Bende İstanbul’da MÖ ile yaptığım konuşmayı ve gazetecilerin bu konuya ne kadar önem vermeleri gerektiği konusunda kendisine verdiğim mesajı, Rahmi Koç, ile olan görüşmemizin özetini, Orhan Karabulut’a AD (Aydın Doğan ) ile olan görüşmemizi anlattım ve 18 Aralık günü MÖ ile görüşme yapmaya karar verdik. AY ise ekonomik yönden bir değerlendirme yapmak üzere AKÇAKOCA(Eski BDDK başkanı) ile temasa geçmiş. Onun kanalından bir değerlendirme raporu hazırlattırıyor.”
“18 Aralık 2003” başlıklı not içersinde, “Akşam yemeğe Mustafa Özkan ve eşi ile Kara Kuvvetleri Komutanı ve HVKK geldiler. MÖ bize gelmeden önce Süleyman Demirel’e uğramış ve bize ondan bazı mesajlar getirmişti. MÖ ile konuştuğumuz konuların özeti şöyleydi.
Durum dışardan nasıl görünüyordu. SD ülkenin süratle bir felakete doğru gittiğini ve askerin yalnız kaldığını hemen tedbir alınması gerektiğini söylemiş. Askerle teskere de hata yaptılar ve 50 yıllık dostumuz ABD'yi reddettiler. Dolayısı ile bugüne kadar arkalarında olan Pentagon desteğini kaybettiler. Tersine bu adamlar ABD ve AB’yi arkalarına alarak istediklerini yapmaya başladılar. Üniversiteler, basın ve halk desteği olmadan asker bir şey yapamaz. Bu nedenle zor da olsa bu ilişkiyi kurmaları lazım ve ABD ile soğumuş olan ilişkilerin en kısa zamanda düzeltilmesi gerekir demiş.
Basın ile aramızı nasıl düzeltebiliriz diye konuştuk. Kendisi bu işin zor olduğunu hepsinin kendi ticari ilişkileri nedeni ile hükûmete göbekten bağlı olduklarını ve kolay kolay hükûmet aleyhine bir yazı yazamayacaklarını, hepsinin devlete borcunun bulunduğunu anlattı. Bilhassa Aydın Doğan üzerinde durarak en büyük medya patronu olması nedeni ile aramızı nasıl düzeltebileceğimiz konusunu araştırdık. Kolay olamayacaktı ama MÖ bize tüm medya patronlarına işin kötüye gittiğine ve tedbir alınmazsa çok geç olacağı konusunu anlatarak onları iknaya çalışacağını söyledi.
Yeni bir oluşumu herkesin aradığını ama kimsenin bir lider bulamadığını anlattı. Bu arada İstanbul TV’nin seçimlerden sonra ele geçirilmesini mümkün olup olmadığı konusu Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından gündeme getirildi. MÖ bunun kolay ama idamesinin çok zor olacağını belirtti. Kendisinin olduğunu zannettiğim Haber Türk kanalını bu maksatla bize sonsuz olarak kullanabileceğini ifade etti.
Sivilin görüşünün Genelkurmay Başkanının çok pasif olduğu şeklinde ifade etti. SD ayrıca Kıbrıs konusunun ve Kürt devleti kurulmasının ülkemiz için çok önemli olduğunu ve eğer Kıbrıs konusunda hükûmet taviz verirse kendisinin yollara düşeceğini ifade etmiş. Kıbrıs’ta en iyi yolun çözümsüzlük olduğunu belirtmiş. Uzun konuşmalarda sonra bizim aldığımız mesaj veya yaptığımız değerlendirme şöyleydi:
Basının desteğini almak oldukça zordu ama denenmek mecburiyetindeydik. Durumun kötüye gittiği bizim dışımızda SD ve diğer bazı önemli kişiler tarafından da değerlendiriliyordu.
Üniversitelerde talebeleri sokağa dökecek temaslara başlamamız gerekiyordu. Kıbrıs konusunda milli dayanışma hükûmetinin kurulmasının ve Annan planının üzerinden müzakerelere başlanması gerektiği”,
“25 Aralık 2003” başlıklı notta, “14:30 - 15:30 - (E) Org. Kemal Yavuz ve Tuncay Özkan'ın Ziyareti” “Tuncay Özkan daha önce Show TV’de görev yapıyordu. Ancak bu hükûmet kendi aleyhinde yayın yapan tüm kişileri ya oldukları gazetelerden çıkarttı yada televizyonlardan uzaklaştırdı. Kemal Yavuz generalde aynı durumda . Bende kendilerine yardım edebilmek için MÖ ile konuştum. Tuncay Özkan Müfit Gürtuna’nın İstanbul TV’sini satın almak istiyor ve AKP’nin yerel seçimlerde İstanbul’dan çıkaracağı adaya karşılık Ali Müfit Gürtuna’yı birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ediyor. Şimdilik ANAP ve DYP ile anlaşma sağlamış.” ,
“7 Ocak 2004” başlıklı notta “Tuncay Özkan Show TV’den ayrıldıktan sonra Org. Kemal Yavuz İle beni ziyarete gelmişti. O zaman kendisi ile İstanbul Belediye başkanlığına adaylık meselesi ve ulusalcı bir TV istasyonu ve diğer medya vasıtalarının kurulması konusunda görüşme yapmıştık. Bu konuşma üzerine bende MÖ ile görüşmüştüm. Kendisine MÖ’nün bana söylediklerini iletim. Ali Müfit Gürtuna adaylığa tam razı olmamakla beraber CHP desteklemeye karar vermiş. Şimdi DSYP’yi ikna etmeye çalışıyor. Daha MHP ile görüşecek. TV kanalını satın almak için gücü yetmemiş. Gürtuna İstanbul TV için çok para istemiş. Esasında kendisi bu istasyonu müteahitlere bedava kurdurmuş. Adam be para etme ama çaresizlikten başka yapacak bir şey yok dedi. Kendi istasyonu ve gazetesini kurmak inin yabancılar ile temasta . Dış finansman sağlayıp öyle faaliyete geçmeyi düşünüyor. Benden UYAK’ın kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN’a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Bende kendisine elimden geleni yapacağım dedim. Bana kendi hazırladığı “Türk Medyası” ile ilgili bir kitap verdi. İçinde her türlü ilişki ve rezaleti bulabilirsiniz dedi. Medya desteği olmadan ulusalcıların BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ve partisi ile başa çıkması mümkün değil. Bu nedenle TÖ’nün desteklenmesi gerekir. Bende uyandırdığı intiba dürüst ve yılmayacak bir kişi. Bilgili bir görüntüsü var. Hiç değilse mesleğini iyi bildiği intibaı uyandı. “,
“10 Ocak 2004” başlıklı notta, “Akşam Jandarma’nın Anıttepe’deki tesislerine gittim. Jandarma Genel Komutanı il beraber Aydın Doğan ile yemek yiyecektik. Aydın Doğan’ın (AD) yanında Mehmet Ali Yılmaz ve Fikret Bila vardı. Beraber olmamızın amacı AD’a bazı mesajlar vermekti. Öncelikle basının satılmış bir hale geldiğini değerlendirdiğimizi kendisinin bu konudaki görüşünün ne olduğu, ikinci olarak bu hükûmete karşı hepimizin aynı gemide olduğunu ve gemi batarsa hep beraber batacağımızı. Aleyhimize yazı yazanlara kendi gurubunda destek vermemesini söyleyecek ve onlarında son günlerdeki olaylar hakkındaki görüşlerini alacaktı. Nitekim konuşmalarımız bu merkezde devam etti. Kendisi bize medyanın ekonomik durumunu izah etti. Ona göre medyanın kendisi hariç bütün patronları mali yönden hükûmete muhtaç hale getirilmişti. Bu nedenle hükûmete karşı çıkmaları mümkün değildi. Karşı çıkanların hayatı söndürülecekti. Nitekim. Bazı yazarlar hükûmet aleyhine yazdıkça RECEP TAYYIP ERDOĞAN’ın müdahaleleri ile kendilerini işten çıkarılmışlardı. Tuncay Özkan, Sedef Karbaş, Televizyonlardaki bazı programalar gibi. Bu arada Tuncay Özkan’ı çok sevdiğini ama kendisine şu sıralarda hiç bir şey yapamayacağını söyledi. Yemek bittiğinde ben sizin mesajınızı aldım dedi. Bizde kendisine “iş adamı olarak bazı sıkıntılarınızın olabileceğini anlıyoruz. Ama bazen hükûmet lehinde de yazmamak karşı tarafa destek vermektir.” dedik. Yemekt en çıkarken Jandarma Genel Komutanı bana bir dokuman verdi. Eve gittiğimde dokumana baktım AKP’nin hemen hemen bir yıllık faaliyetinin bir özeti ve değerlendirmesiydi. Güzel hazırlanmış bir dokumandı.” Şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
Konu ile ilgili Levent Ersöz ve Hasan Atilla UĞUR Görüşmelerinde,
16 Aralık 2003 tarihinde şüpheli Levent ERSÖZ ile Ahmet Tuncay ÖZKAN arasında yapılan görüşme çözümünde özetle; Levent ERSÖZ’ün “Kaleler birer birer düşüyor zaten” dediği, Tuncay ÖZKAN’ın da “çok düştü, mevzide kalmadı. Sıkıntı büyüyor” dediği, görüşmenin devamında Tuncay ÖZKAN’ın, Show TV televizyonundaki işinden çıkartılması ile ilgili patronu Mehmet Emin KARAMEHMET hakkındaki şikayetlerini dile getirdiği, yeniden işe alınması için Mehmet Emin KARAMEHMET’e baskı yapılmasının faydalı olacağını, kendisinin yeniden Show TV televizyonuna geri dönmesinin çok önemli olduğunu söylediği, bu çerçevede “Mehmet Emin’i biraz daha sıkıştırarak oynanırsa bu geri adım atmak zorunda kalacaktır, geri adım attığında da bunun canına okumak lazım” dediği, Levent ERSÖZ’ün de Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’un KARAMEHMET’le görüştüğünü, fakat KARAMEHMET’in Tuncay ÖZKAN’ın kendisinin ayrılmak istediğini söylediğini ifade ettiği, Tuncay ÖZKAN’ın da bunun yalan olduğunu söylediği,
Bu çerçevede Tuncay ÖZKAN’ın KARAMEHMET’i şikayet ederken, “Mehmet Emin KARAMEHMET zora düştüğünde en büyük desteği Silahlı Kuvvetlerden gördü, bunun üç tane nedeni var, birincisi ulusal bir sermayeyi temsil etmesi, ikincisi bizim içinde bulunmamız ve yakınlığımız, üçüncüsü de Mehmet Emin KARAMEHMET’in söylemi” dediği ve ayrıca Mehmet Emin KARAMEHMET’in kendisini Başbakan’ın talebi üzerine işten çıkardığını söylediği,
Görüşmenin devamında, Tuncay ÖZKAN’ın iki yıl önce Genelkurmay Adli Müşavirliğinden Erdal ŞENEL paşanın kendisini aradığını ve yanına çağırdığını, kendisinin de gittiğini, Tanju GÜVEN ve Erdal ŞENEL ile bir görüşme yaptıklarını, bu görüşmede kendisinden DOĞAN grubu ile ilgili bir tahlil yapmasını istediklerini, kendisinin de “ulusal açıdan Doğan grubunun tahlilini yapacak olursam Doğan grubu Türkiye’ye zararlıdır, mutlaka alternatifinin oluşturulması gerekir” dediğini, bunun üzerine kendisine “sana bir teklif gelecek, sen bu teklifi kabul et” dendiğini, kendisinin bu teklifin kimlerden geleceğini, Türkiye’de öyle bir grup olmadığını, fakat böyle bir teklif gelse memnuniyetle kabul edeceğini, Türkiye’de alternatif bir medya yaratılmasını, o medyanın ulusal duruşunun güçlendirilmesini memnuniyetle destekleyeceğini söylediğini ve bir hafta sonra da KARAMEHMET grubunu kastederek gruptan teklif geldiğini, bu durumdan kendisinin çok rahatsız olduğunu, bunların battığını, fakat git bat diyorsanız batayım dediğini, bunun üzerine kendisine “bu ulusal bir görevdir, bu grup batmaz, sen merak etme” dendiğini, kendisinin de gruba girdiğini, girince diğer komutanlarla görüşme fırsatı olduğunu ve herkesin “ulusal bir gruptur, desteklenecektir” mesajı verdiğini, bu mesajı alınca ilk günden itibaren ulusal bir duruş ortaya koyduğunu ve ona uygun olarak ta SHOV TV televizyonu ve Akşam gazetesini boşalttığını ve bir çizgi yarattığını, grubun bir çizgisi oluştuğunu, aynı zamanda Türkiye’de medya da olmaz denilen bir şey yaptığını ve Akşam Gazetesinin tirajını 120.000 den 210.000 e çıkarttığını, Akşam Gazetesinin lümpen bir gazete iken AB grubunda çok etkili bir gazete haline geldiğini, Show TV’yi dördüncü sıradan birinci sıraya çıkarttığını, reklam gelirlerini artırdığını beyan etmiştir.
Levent ERSÖZ’ün Karamehmet’in gelmesini Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’a arz ettiğini, Komutanın bir gün sonra yurtdışına gideceğini, yoksa kendisiyle görüşmeyi çok arzu ettiğini söylediği, Tuncay ÖZKAN’ın da “Sağolsun, çok saygılarımı selamlarımı iletin lütfen. Ben kendisine de gelirim sonra. Şimdi Jandarma Komutanının kendisini aramış olması, bugüne kadar sığındığı, yaşamasına neden olan her şeyi bırakması. Şimdi beni bırakıyor, bundan önceki dönemde hiçbir yaşama şansı yoktu. Ben geldiğimde içeriye alınmak üzereydi. Bizim yaptığımız şey şu; biz insanlara dedik ki biz burada bir kale inşa edeceğiz. Ve bu kale Türkiye’de ulusal duruşun bir kalesi olacak. Ben o kaleyi 1,5 ayda inşa ettim.” dediği,
Görüşmenin devamında; Tuncay ÖZKAN’ın “Jandarma komutanımızın devreye girmesi, bu adamında bugüne kadar aldığı örneğin Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri emekli olan Tuncer KILINÇ’tan aldığı bir destek var.” dediği,
Devamında; yine Karamehmet grubunda çalışan Nuray BAŞARAN ve İsmail KÜÇÜKKAYA hakkında konuştuğu ve bu kişilerle ilgili şikayetleri dile getirdiği, bu kişilerle birlikte çalıştığı dönemde bu kişilerin o dönemde Kara Kuvvetleri Komutanı ile ilgili haber yapmaya çalıştıklarını, kendisinin buna engel olduğunu, bu çerçevede “benim bir talimatım vardı, Silahlı Kuvvetler, MİT ve Emniyet ile ilgili bütün haberler bana gelecekti. Çünkü Emniyette Fethullahçıları tanımıyorlar, onları övüyorlar. MİT’i yıpratmak için çok kötü kampanyaları vardı. MİT Müsteşarını göndermek istiyorlardı. Silahlı Kuvvetlerin içinde de kendi kafalarına göre bir düzenleme yapmak istiyorlardı.” dediği,
Konuşmanın ilerleyen bölümlerinde; Ali Müfit GÜRTUNA ve bu kişiye ait televizyon kanalı hakkında konuşmaya başladıkları, Tuncay ÖZKAN’ın Ali Müfit GÜRTUNA’nın öneminden bahsettiği ve bu kişiye ait televizyonu yerel seçimler öncesinde almak istediğini söylediği, bu çerçevede Tuncay ÖZKAN’ın “Ali Müfit’i sıkıştırmak gerekiyor. Yine ben sizden yardım isteyeceğim” dediği,
Tuncay ÖZKAN’ın “ben kendisiyle yüzyüze konuşmadım daha, korkmasın diye. Çünkü bu Recep Tayyip nedeniyle bundan korkuyorlar da, Dalan’ı konuşturdum, Bedrettin beyi konuşturdum, sizde Bedrettin beyle konuşup bilgi alabilirsiniz. Bedrettin DALAN’a dedim ki git bununla bir konuş, öyle bir şeye ihtiyacımız var. Bu ihtiyaç Türkiye’nin ihtiyacıdır, burada bir ulusal duruş ortaya koymalıyız” dediği,
Daha sonra, medyanın öneminden ve medyadaki ulusal duruşu kontrol altına almaktan bahsettikleri, bu çerçevede Tuncay ÖZKAN’ın “medya çok önemli, medya içerisinde benim ve benim arkadaşlarım bu düşüncede, ortak düşündüğümüze inandığımız bu düşüncelerin bu duyguların bulunmasında büyük fayda var, bunun için ben diyorum ki biz operasyonu mutlulukla sonuçlandıralım. Ne olmalı, Mehmet Emin’in kafası bu işe aymalı ve aydınlanmalı ve geriye gitmemelerini değerlendiririz.” “ikincisi de yedek bir sistem olarak bu Ali Müfit GÜRTUNA’nın elindeki sistemi almalıyız ve olayı organize etmeliyiz. Ben, onunla ilgili olarak Ali Müfit beye yapılacak psikolojik bir baskının çok yararlı olacağına inanıyorum. Orada bu TV kanalı, bugüne kadar Türkiye’de ve dünyada hiç kimsenin yapamadığını yapabilir… Yerel seçim öncesinde Show TV de Mehmet Emin’in yaptıramadığı her şeyi yapma olanağı var. Bütün görüşlerini orada seslendirme olanağı alır ve yarın bir gün çok ileri bir hamle alır” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “İKTİDARA VURULACAK DARBE İÇİN BU ÇOK ÖNEMLİ” dediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde; yeniden medyanın öneminden bahsettikleri ve Tuncay ÖZKAN’ın bu çerçevede “Türkiye’yi inşa edebilmek için bir tek koşul var, Türk medyasını aynı zamanda kontrol edebilmek…, Dünyanın neresinde psikolojik istihbarat yapmayan devlet var, bu ne demek, MGK’nın tutanağı gizli. Bunu sana veren, bu bilgiyi yaymak için sana veriyor” dediği, (Tuncay ÖZKAN’ın Küçükçekmece'deki deposunda yapılan aramalarda çok sayıda MGK toplantı tutanakları ele geçirilmiştir.)
Bilahare, Tuncay ÖZKAN’ın “İstanbul TV konusunda mutlaka Ali Müfit GÜRTUNA’ya baskı yapıp, bunu devredip çıkması konusunu sağlamalıyız. Ama bununla birlikte mutlaka Akşam’da geri adım atmak zorunda. Çünkü onu bugüne taşıyan Türk Silahlı Kuvvetleridir. Bugün ayakta kalmasını Türk Silahlı Kuvvetlerine ve bana borçludur, yaptığı her şey çok büyük hata olur ve kendisine döner.” dediği ve görüşmenin devamında Levent ERSÖZ’ün Mehmet Emin KARAMEHMET’in nerede olduğunu sorduğu, Tuncay ÖZKAN’ın da “Ankara’da olması lazım, bugün veya yarın Turkcell toplantısı var. İstanbul’a dönebilir ama buralarda. Burada ben bir yöntem olarak ta şunu tavsiye ediyorum, çünkü ben çok fazla girmek istemiyorum, sonuçları açısından. Yoksa ben karşısına dikilir, kendisini çok da güzel azarlar ve terbiye ederim. Buradaki en önemli sorumuz şu. Nankörlük etmenin kendisine bedeli olacağını öğrenmesi lazım. Ciddi söylüyorum, buralara gelmesindeki en büyük etken TSK'dır, benim buraya gelmemdeki en büyük etken TSK'dır, bu Türkiye için bir görev olarak verilmiştir.” dediği anlaşılmıştır.
17 Aralık 2003 günü Mehmet Emin KARAMEHMET ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR arasında yapılan görüşme çözümünde özetle;
Öncelikli olarak Mehmet Emin KARAMEHMET’in ticari konuları ve ekonomik sıkıntıları ile ilgili konuşma yaptıkları, görüşmenin ortalarına doğru Levent ERSÖZ’ün “Komutanımızın size selamı var, kendisi yurt dışında, kendisi ile görüşmemiz esnasında şunları size iletmemizi istedi. “Tuncay beyle İlgili bunu Mehmet beyden beklemezdim” dedi. Kendisi çok üzüldüler. 1,2 yıllık sıkıntıları paylaşmış, sizlere yardımcı olmuş bir insan. Bazı çevrelerden, bazı kişilerden size bir takım şeyler gelmiştir, geldiğini de biliyoruz. Sonuçta bu bir vefadır, ama bütün bunlara rağmen karşılıklı olarak iyi niyetin göstergesidir BU SÖYLEDİĞİM KONU YERİNE GELSİN, Mehmet bey beni hiçe saydı, bu konuyu kendisine aktar, umarım bu konunun telafisini yapar dedi.” dediği, Karamehmet’in de “Ben bu konuyu size şöyle anlatayım. Tuncay beyin bizimle bir kontratı var. Bizimle değil de ayrı bir şirketle, Tuncay beye çok baskılar geldi. Ben öyle baskılara şey yapacak değilim. Başbakan bizim televizyona hiç gelmedi. Çok söyledik ama olmadı, beyanat vermiyor. Buna rağmen biz Tuncay beye bir şey yapmadık. Borçlarımız var, kısıtlamaya gitmemiz lazım. Onun maliyeti vergiler dahil 9 milyon dolar, bu televizyona geliyor. Bundan önce 7 milyon dolardı. Arkadaşlarla konuşurken bunları biraz indiremez misiniz demişler, o da ben ayrılıyorum demiş. Ben yoktum. Cuma günü geldim Türkiye'ye. Ben arkadaşlarla bir konuşayım dedim, sonra siz telefon açtınız, konuştum Biz anlaştık ayrılıyoruz, ücretini kesmedik, program için ücreti devam ediyor. Yerine kimseyi almadık, ondan sonra ne Başbakan ne Bakanlardan teklif gelmedi, yine söylüyorum yerine de hiç kimse alınmadı.” dediği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün “Size nasıl geldi bilmiyorum, program da ücretsiz çalışırım demiş.” Dediği, Karamehmet’in de “Onu da bizim arkadaşlar kabul etmediler.” dediği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün de “Komutanımız söyledi, telafisi olabilir diye. Kendisinin söylemesine rağmen hiçe saydınız. Konu tamamıyla özel, burada kalacağına inandığımız için.” “Siz bir kez daha düşünün, gerekirse o vatandaşı bir kez daha çağırın nedir bu diye. Kendisini sever veya sevmezsiniz.” dediği, Karamehmet’in de “Kendisiyle hiçbir şeyim yok. Kendisi ben ayrılayım dedi, kendisine sorabilirsiniz” dediği, Levent ERSÖZ’ün “Ben kendisinin ayrılma gibi bir düşüncesi olmadığını öğrendim.” dediği, Karamehmet’in de “Ama ayrıldıktan sonra demiştir. Ayrıldı, aradan ne kadar geçti, organizasyon yaptılar. Ondan sonra ben bu söylediğinizi de söyledim, ücretsiz çalışırım demiş idareye. Ama kontratı boyunca her türlü mahrumiyetini ödüyoruz yani.” dediği, Levent ERSÖZ’ün “Onun mahrumiyetinden ziyade SHOW TV GİBİ BİR BASIN YAYIN KURULUŞUNUN BU ÇİZGİSİNİN DEVAM ETTİRİLMESİ SON DERECE ÖNEMLİ.” dediği, Karamehmet’in “Orada bir endişeniz olmasın.” “Komutanım hassasiyeti biliyoruz ama, sorun, kendisine biz en ufak bir şey söylememişizdir. AMA DEVLETİN ALEYHİNE BİR YAYIN FALAN, ONLARA DA MÜSAADE ETMEYİZ TABİ.” “Ben bir daha konuşayım.” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “İyi olur. Ben Komutanıma sizinle görüştüğümüzü ifade edeceğim. Kendisini bu konuda rahatlatmamız lazım. Komutanım sizin söylediğinize çok üzüldü, bir anda böyle bir şey söyleyince Komutanımız hassas bir insan, tanıyorsunuz değil mi ?” dediği,
Görüşmenin devamında, Hasan Atilla UĞUR’un söze girerek “Ama Mehmet bey tabi bu arada şu da var Komutanım bana bunu ilettiği zaman Genel Komutanımızla birlikte, ben sizin samimiyetinizi bildiğim ve sizi herkesten daha iyi tanıdığım için rahatlıkla şunu söyledim. Komutanım, çağırırız Mehmet bey gelir oturur konuşuruz ve açıklıkla konuşacak bir insandır dedim. Hakikaten de öyle oldu. Komutanımız hakikaten kırılmış, hassas bir insan, tekrar çağırıp ta Tuncay Bey ile konuşursanız kendisini de mutlu edersiniz.” dediği, Karamehmet’in de “Ama komutanım, tabi bazı yapamayacağım şeylerde var.” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da “Bir dinlerseniz en azından kendisini” dediği, Karamehmet’in de “Biz zaten kendisiyle konuşmak için Pazar günü sözleşmiştik, kendisini arayacaktım, ama işte Ankara'ya geldiğim için görüşemedik. Ama, çağırırız. Osman Bey her gün görüşüyor. Kırgınlığımız yok.” “Şimdi tabı ama komutanım, adam medya başkanı, ertesi gün ayrıldı deniyor. Orada tabi herkesin aklına acaba baskıyla mı ayrıldı sorusu geliyor” “Ben iki şey söyleyebilirim Komutan'a. Bir tanesi hiç kimseden, ama hiç kimseden en ufak bir şey gelmedi, bir. İki, onunla konuşan, o gruba bakan arkadaşımız, "yahu çok erkek adammış, iki dakikada ben ayrılıyorum dedi" şeklinde takdirlerini de söyledi, Hatta bu ayın sonu diye söylenmişti, sonra 01 Ocak diye kendisi düzeltti. Ama benim bunun dışında da söyleyecek bir şeyim var. Benim hiç haberim olmadı” “Hayır, en ufak bir şey, ne Bakandan, ne Başbakandan, ne başka bir kimseden en ufak bir baskı gelmedi. Gelse ne yapardık onu da bitmiyorum ama. Şimdi bize daha Önce gelen baskılara biz hiç itibar etmedik. Ama tavır koyuyorlar tabi.” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da çok kritik bir dönemden geçildiğini, bu nedenle Show TV ve Akşam Gazetesinin önemli olduğunu, bu nedenle bazı baskılar altında kalmaması gerektiğini söylediği ve görüşmenin sonlarına doğru “Ankara'da temasta olabileceğimiz, güvendiğiniz bir kimse var mı?” dediği, Karamehmet’in de Akşam Gazetesinden Serdar ÇABOĞLU’nun, Show TV’den de Bülent ERGİN’in isimlerini ve telefon numaralarını verdiği,
Görüşmenin son kısmında ise Hasan Atilla UĞUR’un “Bu arada komutanım da buradayken belirtmek istiyorum. Turkcell İle İlişkilerimiz çok güzel devam ediyor. Bunun için de teşekkür etmek istiyorum. Aşağıdaki arkadaşlarla da gayet İyi ilişki içerisindeyiz.” dediği, Karamehmet’in de teşekkür ederek ayrıldığı anlaşılmıştır.
Konu ile ilgili Tuncay ÖZKAN alınan ifadesinde görüşmeyi ve görüşme içeriğini tamamen inkar etmişse de, Mehmet Emin KARAMEHMET’in alınan ifadesinde, belirtilen tarihlerde Jandarma Genel Komutanlığına çağırıldığını, orada kendisi ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR’un görüştüğünü, bu görüşmede Tuncay ÖZKAN’ın yeniden işe alınmasını söylediklerini ve görüşmede geçen konuların konuşulduğunu beyan etmiştir.
Mustafa BALBAY ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR arasında geçen görüşme çözümü özetinde; Şüpheliler Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON ve Hasan Atilla UĞUR’dan ele geçirilen dijital veriler içerisinde Jandarma Genel Komutanlığında görevli olduğu dönemde Levent ERSÖZ’ün değişik kişilerle yaptığı görüşmeleri kaydettiğine dair bilgilerin olduğu, bu çerçevede Mustafa BALBAY’a ait 23 Aralık 2003 tarihli ve 5 Ocak 2004 tarihli görüşme çözüm tutanaklarının olduğu, ayrıca 23 aralık 2003 tarihinde yapılan görüşmeye ait bir kısım ses dosyasının olduğu, ayrıca yine 23 Aralık 2003 tarihindeki görüşme çözümü içerisinde birçok benzerlikler olan yedi sayfalık ayrı bir çözüm tutanağı olduğu görülmüştür.
23 Aralık 2003 tarihli görüşme içeriğiyle benzerlikler gösteren yedi sayfalık çözüm incelendiğinde Cumhuriyet Gazetesinin tirajının artırılması ve bu nedenle askeri birliklerde satılması konusunda konuştukları, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün “siz tirajı artırma konusunda şimdi nasıl buluyorsunuz. Askeri okullardaki personele yönelik olarak böyle bir şey, yani hem gazeteyi güçlendirmek hem de dediğim gibi birçok insan gazete okuyor. Er de gazete okuyor sonuç itibarıyla. Sadece subay astsubay değil” dediği, Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesini üniversitelerde 250.000 TL ye sattıklarını, aynı şekilde kışlalara da 250.000 TL den satabileceklerini söylediği, Levent ERSÖZ’ün de yeni bir oluşumun oldukça zor olduğunu, ama bu işlerin bir şemsiye altında götürülmesinin daha rahat ve kolay olacağını söylediği ve televizyon konusunu düşünüp düşünmediklerini sorduğu, Mustafa BALBAY’ın da 1998 ve 1999 yılında Cumhuriyet TV diye deneme yayınına başladıklarını, fakat bir sonuç alamadıklarını söylediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesi olarak kendilerine yönelik özeleştiri yaptığı ve bu çerçevede “bizim de hatalarımız oldu, 1950 yılında Demokrat döneminde iki yıl etkileniyor, hatta Nazım Hikmet’e hain diyorum ben, sonrada toplanıp özeleştirisini yapıyorum, bizim bazı yöneticilerimizin 1989 -1993 dönemi arası güneydoğu şeylerine yönelik PKK lıların açıklamalarını korumaya kalktılar, çok ağır oldu, o dönemde gazetemiz ama sonuç olarak şu anda gazete yönetimi Kuvayı Milliye çizgisinde” dediği,
Görüşmenin devamında yerel seçimlerle ilgili konuştukları ve bu çerçevede Cezayir ülkesini örnek verdikleri, bu konuyla ilgili Mustafa BALBAY’ın “Cezayir olayını söylüyorsunuz, genel seçimleri kazandılar ama ondan sonrası mümkün değil” dediği, hemen akabinde de Levent ERSÖZ’ün Mustafa BALBAY’ın bir süre önce yaptığı “GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ” başlıklı haberle ilgili konuşmaya başladıkları, bu çerçevede söz konusu haberle ilgili Genelkurmay Başkanının yaklaşımını konuştukları, bu sırada Mustafa BALBAY’ın “babam arıyor geçen gün, oğlum kendine dikkat et diyor, Genelkurmay Başkanı onlara dönmüş diyor” dediği, Levent ERSÖZ’ün de bunların hepsinin kesilmesini gerektiğini, hayat hakkı tanınmaması gerektiğini, yoksa yeniden hortlayıp kendilerini ortadan kaldırabileceklerini söylediği, Mustafa BALBAY’ın da “birisinde emekli vatandaş arıyor, tabi ben diyor 1960 ı gördüm, 1970 i gördüm, 1980 i gördüm. Şu ülkemizde şu birkaç ayına bakıyorum, FAKAT EN GEÇERLİ DARBE BU DÖNEMKİ DARBE DİYOR, insan olabilirde bu sistem içerisinde nasıl olabilir, bütün tartıştığımız konu burada” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “olabilir, tartıştığımız konu rejim tartışması…, silahlı Kuvvetler eskisi değil ki yani kimileri demokrasiye bağlı bir topluluk var… herkesin gönülden bir sızı hissetmesi var, herkes dolunca benim yaptığım gibi BUNLARIN HEPSİNİ KESECEKSİN, bir daha başa geçmeyecekler” dediği, Mustafa BALBAY’ın da bu nedenle yerel seçimlerin çok önemli olduğunu, yüzde 40 tan fazla oy alırsa daha tehlikeli olacağını söylediği anlaşılmıştır.
23 Aralık 2003 tarihinde Mustafa BALBAY ile Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR arasında yapılan görüşme çözümü özetinde; Görüşme içerisinde genel olarak örgütün medya yapılanması ile ilgili konuşmalar yaptıkları, bu çerçevede özellikle Cumhuriyet Gazetesinin tirajının artırılması ile ilgili konuşmalar bulunduğu, bunların yanı sıra diğer medya organlarının kontrol altına alınmasını konuştukları, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün “medya sahipleri ile görüşme yapmak lazım” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “BELLİ DÜRTMELER ORALARIN YÖNETİMİNDEKİ İNSANLARLA” dediği, devamında Mustafa BALBAY’ın “şu alternatif medya nasıl yaratılır, belki uzun sürede buna bakmak lazım, şimdi iki üç tane bir tane kanal değişik bir şey söylerse bunları etkiliyor” “Uzan’ın genel üzerindeki etkisi yüzde 3, genel pay içinde hükûmet hazmedemiyor, çünkü ulaşıyor” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “Uzan’ın savaşı bırakmaması lazım, bıraktı hata yaptı, kurtulacağını falan zannetti” dediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Levent ERSÖZ’ün “siz tirajınızı artırmak açısından bizim askeri birliklerdeki askeri personele yönelik böyle bir şeyi nasıl uygun görürsünüz” dediği, bunun üzerine Hasan Atilla UĞUR’un “yeterli olur mu ki acaba? Açsak?” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “daha iyi, yani hem gazeteyi güçlendirmek ondan etkilenen bir çok insan şimdi evde gazete okuyor, sonuç olarak sadece subay astsubay değil, askerde okur, en azından Silahlı Kuvvetlerin kapısını biraz daha aralıyor” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da “çok doğru komutanım, erler eskisi gibi cahil değil, sekiz aylık var, asteğmen var. Bunu söylemek lazım Genelkurmay Başkanımıza” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “ben kantinde herkese satarsam bu gazeteyi mükemmel olacak, sonuç itibariyle günde 1.000 gazete satabilirim” dediği, bunun üzerine Mustafa BALBAY’ın söz alarak “biz mesela üniversitelerde 250.000 TL ye gazete satıyoruz. Kışlaya da 250.000 yaparız” “kimi yerlerde önyargı olabilir, kimi yerlerde sokmuyorlar bile. Mesela GATA da 250.000 den satabiliriz” dediği, Levent ERSÖZ’ün de bu konuyu Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’u kastederek komutanla konuşacaklarını, hatta komutanın Mustafa BALBAY’ı çağıracağını söylediği,
Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesi ve kendileriyle ilgili özeleştiri yaparak “şu an yönetim olarak da nispeten hatalarımız da olsa, yani gazete 1950 döneminde Demokrat partiden iki yıl etkileniyor, hatta Nazım Hikmet’e hain diyor. Özeleştiri yapıyorum. Sizinle açıkça paylaşmamın sakıncası yok. Bazı yöneticilerimizin 1989-1993 arası diyelim Güneydoğu ve PKK'lılardan etkilendiler. Çok kavga edildi o dönem bizim gazetede. Şimdi gazete yönetimi KUVAYI MİLLİYECİ” dediği,
Görüşmenin devamında yerel seçimlerle ilgili konuştukları, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün “ama her şey kısa vadede, onu da bıraktım, çok kısa vadede başarmalıyız. Çünkü yerel seçimler bunlar için musalla taşı olacak. O taş atlarsa çok daha zor olacak” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “evet zor, Cezayir de oldu biliyorsunuz. Yerel seçimleri kazandılar, ondan sonrası da mümkün değildir zaten” dediği, Mustafa BALBAY’ın Cumhuriyet Gazetesinde yaptığı “GENÇ SUBAYLAR RAHATSIZ” başlıklı haberle ilgili konuştukları, bu çerçevede Mustafa BALBAY’ın “şimdi bir emekli vatandaşı arıyorum, ben 60 ı gördüm, 70 i gördüm, 80 i gördüm diyor. Şu hükûmetin son birkaç ayına bakıyorum diyor, en geçerli darbe bu dönemdeki diyor. Yani bu sistem içinde nasıl olur diyor. Bütün tartıştığımız nokta bu diyor” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “yani olay rejim olayında düğümleniyor” dediği anlaşılmıştır.
Görüşme çözüm metninin son sayfasında bilgi notu başlığı altında; 5 Ocak 2004 günü Mustafa BALBAY’la görüşme yapıldığı, bu görüşmede BALBAY’ın gazete olarak Şişli Belediye Başkanı Mustafa SARIGÜL’ün desteği ile 70.000 civarında Atatürk’ün mareşal üniformalı posterini bastırıp bu hafta sonu dağıtacaklarını söylediğini yazdığı tespit edilmiştir.
5 Ocak 2004 tarihinde Mustafa BALBAY ile Levent ERSÖZ ve Hasan ATİLLA UĞUR arasında yapılan görüşme çözümünde özetle; Görüşmenin başlangıcında Kıbrıs’la ilgili konuşma yaptıkları, Kıbrıs’la ilgili politikaları eleştirerek Kıbrıs’ın satılmaya çalışıldığını öne sürdükleri, bu çerçevede Mustafa BALBAY’ın psikolojik harekat olarak Atatürk’ün üniformalı resmini poster olarak bastırıp Cumhuriyet Gazetesi ekinde dağıtmayı düşündüklerini, posterin basımı konusunda Mustafa SARIGÜL’ün yardımcı olacağını söylediği, zaten Mustafa SARIGÜL’ün daha önceden de Cumhuriyet Gazetesine benzer yardımlarının olduğunu söylediği,
Görüşmenin devamında, Levent ERSÖZ’ün “bize gelen haber elemanlarımızın aldığı bilgiye göre Milliyete yönelik bir takım operasyonlar olabilir” “Milliyetin bu çıkışlarından dolayı, bunu siz Bila ile yüzyüze görüşerek aktarabilirsiniz” “ya Fikret Beyi sıkıştıracaklar yada başka bir şekilde rahatsızlık verecekler, bunu paylaşmamız lazım” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “zaten ben çok seviniyorum, bir anlamda tamamen tarafsız, şimdi tek başına Cumhuriyet gitmez, mümkün değil. Bu haberlerin hiçbirinde bencillik düşünmedim. Olabildiğince belli ölçülerde yayılmasında fayda var. O yüzden Milliyette çok önemli. Fikret Bey ile de bir konuşmak lazım” dediği, Hasan Atilla UĞUR’un da “yalnız kısa zamanda görüşürseniz” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “anladım, Fikret ile yemek yiyecektik, orada söylerim” dediği,
Levent ERSÖZ’ün bir önceki görüşmede konuştukları Cumhuriyet Gazetesinin askeri birliklerde satılması ile ilgili Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’u kastederek komutanla görüştüklerini söylediği, bu çerçevede “komutanla görüştük biz, bizim eğitim birliklerimiz, okullarımız, bölge komutanlıkları ve karargahlarına bir talimat vereceğiz. Toplu birliklerimiz olan yerler, tugay seviyesinde olan birliklerimize sizin temsilcileriniz gidip biz Cumhuriyet Gazetesini 400 değil 200.000 liradan vermek istiyoruz, formalite gereği gerekirse bir yazı olarak ortaya konulacak. Birlik komutanları bu konuda emir verecekler ve gazeteler alınacak. Bu uygulamayı başlatalım dedi komutanımız. Ondan sonra Kara Kuvvetlerine, Deniz ve Havaya komutanım teklif edecek, biz böyle bir uygulama başlattık, burayı götürüyoruz sizde bu konuya destek verin diye, diğerlerine de Cumhuriyet Gazetesinin girmesini sağlayacağız. Bunu sağlarken birlik komutanlarına biz bir de şunu soracağız, siz Cumhuriyet’e kapıyı açarken diğerlerine de hissettirmeden hafif hafif kısın. Adam orada Cumhuriyet’i görecek. bakacak ki Hürriyet yok Milliyet yok, neyse alacak. Yani çift taraflı olarak yönlendireceğiz” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “biz de fiyatı 250.000 e indireceğiz” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “yarından itibaren biz birlik komutanlarına talimat veririz” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “şimdi biz üniversitelere bu şekilde yapıyoruz, bir damga ile indirimli gazete olduğunu belirtiyoruz, yani 250.000 e satıldığını belirtiyoruz. Ötekilerle karışmasın diye. Bizde normal olarak üniversitelere, gençliğe uyguladığımız bu yöntemi size asker gençliğinede önermiş oluyoruz.” Dediği, Levent ERSÖZ’ün de hangi üniversitelere verdiklerini sorduğu, Mustafa BALBAY’ın da “ODTÜ, Dil Tarih coğrafya fakültesi, orası fena değil, Gazi’ye giremedik, orada değişik bir havada biliyorsunuz ve Ankara Üniversitesi” dediği, Levent ERSÖZ’ün “Bursa Uludağ yok mu” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “İstanbul da 4-5 yerde var, galiba Bursa’ya da geçtik” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “biz tanıdığımız rektörler vasıtası ile diğerlerine de bu konuyu anlatırız. Dolayısıyla onlarda da böyle bir hareketlenme sağlarız.kimse kırmaz yani, bu konu itibari ile onu da sağlarız. Önce bizde bu uygulamaya geçelim, arkasından diğer kuvvetlerde geçecektir” dediği,
Görüşmenin devamında, Levent ERSÖZ’ün “Bu hafta Turgay CİNER ile irtibat kuracağız, onunla bir konuşacağız. Aydın DOĞAN ile de görüşme ihtimali de olabilir bakarsınız. Bu vatandaş enterasan atamalar yapmış, kendi kızlarını icra kurulu başkanlıklarına getirmiş. Herhalde fiilen el koyma stratejisi mi güdüyor napıyor” dediği, Mustafa BALBAY’ın da “Fikret Beyle konuştum bu konuda, sağlığında mirasını devrediyor diyor” dediği, görüşmenin sonlarına doğru Mustafa BALBAY’ın Amerikan büyükelçisiyle yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdiği anlaşılmıştır.
- 02-Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde rektörlerle temas kurulup öğrencilerin sokağa dökülmesi planlanmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu planı da hayata geçirdiği, plan gereği Jandarma Genel Komutanlığında Rektörlerle bir toplantı düzenlendiği, bu toplantıda hükûmetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu, toplantı sırasında 15-20 Rektörün KUBİLAY olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü Rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabire gitmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
Toplantıda alınan bu karar gereği, 25 Ekim 2003 günü Ankara Üniversitesi rektörlüğü ve ADD “Cumhuriyete Saygı” mitingi adı altında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemiş ve bu yürüyüşe, Türkiye’nin dört bir yanından gelen rektörler, üniversite öğretim üyeleri, öğrenciler ve binlerce vatandaş katılarak Anıtkabir'e yürümüşlerdir.
Bu toplantı ve gösteri yürüyüşü sırasında bazı üniversite öğrencilerinin “ORDU GÖREVE” pankartları taşıdığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU ve YÖK Başkanı Kemal GÜRÜZ’ün de katıldığı görülmüştür. “ORDU GÖREVE” pankartını taşıyan öğrencilerin ise bir kısmının İstanbul Üniversitesi öğrencileri olduğu tespit edilmiştir.
Bu faaliyetlerin yanı sıra bazı üniversite rektörleri değişik zamanlarda yürütme organı ile ilgili açıklamalar yapmış ve bu açıklamalarla kamuoyu oluşturmayı hedefledikleri anlaşılmıştır.
Bu gelişmeler o dönemde bazı basın yayın organlarında yer alırken özellikle gerçekleştirilen bir kısım eylemler, örgütün Medya yapılanmasındaki sorumluları tarafından başta örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda yayın yapan Cumhuriyet gazetesinde olmak üzere bazı medya organlarında sert ifadelerle haber yaptırılmıştır. Bu haberlerde “ON BİNLER AYAKTA” “İKTİDARA ÜÇLÜ UYARI" "REKTÖRLER YİNE UYARDI" ONBİNLERİN YÜRÜYÜŞÜ" şeklinde başlıklar kullanılarak bir taraftan yürütme organı baskı altına alınmaya çalışılırken diğer taraftan da kamuoyu oluşturulmaya ve böylelikle örgütün gerçekleştirmeyi hedeflediği darbeye zemin hazırlamaya çalıştıkları anlaşılmıştır.
Dolayısıyla soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu planı aynen uygulamaya koyduğu ve gerçekleştirdiği açıkça tespit edilmiştir. Bu nedenle konunun daha iyi anlaşılabilmesi için elde edilen deliller sırası ile anlatılacaktır.
Hurşit TOLON’dan ve Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen dijital verilerde, “Rektörlerle Toplantı.pdf” isimli 5 sayfadan oluşan “pdf” dosyasında, 19 Eylül 2003 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığında rektörlerle yapılan toplantıda konuşulan konuların yazdığı, söz konusu toplantıda, üniversiteler, Kredi Yurtlar Kurumu, Özel Yurtlar, Eğitim Kurumlarındaki irticai yapılanmalar, 28 Şubat’ın öneminin tekrar kavranması, bazı Polis okulları, İmam Hatip Liseleri, Türban, bazı Valiler, Sivil Toplum Kuruluşları, Hükümetin icraatları, Jandarma’nın görevlerini daha etkin uygulaması konularının konuşulduğu, bunların yanı sıra REKTÖRLER’den 15-20’SİNİN “KUBİLAY” olmaya hazır olduğunu söyledikleri ve ayrıca 25 Ekim 2003’de öğretim üyelerinin cüppeleriyle Anıtkabir’e yürüyeceklerini ifade ettikleri anlaşılmıştır.
Şener ERUYGUR’un Geel Başkanlığı yaptığı ADD Genel Merkezinde ele geçirilen (5) nolu CD içersinde, “JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞININ BİRİFİNGİ.doc” isimli dosyada, “JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞININ BRİFİNGİ” başlığı altında, toplantıya katılanlar ve toplantıya katılan rektörler tarafından gündeme getirilen konuların yazdığı,
“Katılan rektörler” başlığı altında, İstanbul Üniversitesi, 9 Eylül Üniversitesi, Erzurum Üniversitesi, Malatya Üniversitesi, Trabzon Üniversitesi, Samsun Üniversitesi” ibarelerinin bulunduğu,
“Jandarma Genel Komutanlığından Katılanlar” başlığı altında, “Jandarma Genel K.”, “Kurmay Başkanı”, “Denetleme Bşk.” “Harekat Bşk.” “İsth. Bşk.” “Per. Bşk.” “Eğitim Komutanı” “Okullar K.” Yazdığı görülmüştür.
“Yemekte rektörler tarafından gündeme getirilen konular” başlığı altında özetle; “Jandarma olarak 3000 öğrenciye burs temin ediyorsunuz ve onları Atatürk izcileri yapmışsınız, ancak Türkiye de 15 milyon öğrenci var ve karşı görüş milyonlar çapında etkili”
“Maalesef her yerde en iyi yurtlar ve binalar gericilere ve tarikatlara ait. şimdi de yatılı ilköğretim bölge okulları ile parasız yatılı okullarda kadrolar hızla değiştiriliyor ve gerici örgütlenme had safhada devam ediyor.”
“28 şubat kararlarına ne oldu. Tam bir kaos var. Niye geri adım atıldı. Şimdi yeni zihniyet hükûmetin yanlış uygulamalarını takip edelim ikaz edelim şeklinde. 28 şubat sonrası çıkarılan kararlar var 18 civarında, sadece 8 yıllık öğretim uygulanıyor onu da kadük etmeye çalışıyorlar. Neden o kararların üzerine gidilmiyor.”
“Bir insan 12 yaşına kadar temel karakter ve bilinç sahibi oluyor. Doğayı ve çevresini sorgulamayı; sebep sonuç ilişkisi kurabilmeyi öğreniyor. O nedenle kuran kursu yaşının 12 üzerinde olması çok önemli. Kaçak kuran kurslarında 7 yaşında çocuklar var.
“Yeni ve önemli bir döneme giriyoruz. Ünıversıteler açılıyor. Bu donemde gözümüzü karartmalıyız. Bu sene İstanbul Ünıversıtesine 11 bin başvuru oldu 170 tane de türbanlı başvurdu”
“Üniversiteler ve Ordu gibi zinde ve Atatürkçü kurum ve kuruluşlar bir araya gelmeli ve ciddi bir çalışma programı yaparak birleşmeli ve planlı faaliyetleri uygulamalıyız?”
“3 kuvvet komutanı Jandarma ve Genelkurmay Başkanı büyük bir güç. Atatürkçü Düşünce Derneği ile bazı sivil toplum örgütleri bazı şeyler yapmalı.”
“Biz Atatürkçü devrimci rektörler olarak mücadeleye hazırız. Bu mücadelede herkesin ışığı önemli. Eğer idari yapı bu şekilde devam ederse sonumuz kötü.”
“Türk halkı kadar dedikodudan ve günlük olaylardan etkilenen bir halk dünyada yok. Örneğin İsveç de dışişleri bakanı öldürüldü ve bizim köşe yazarları İsveç euro ya geçer, zira öldürülen bakan euroyu savunuyordu dediler. Ama halk euroya geçmedi. Türk halkı değişik. Güce tapıyor.”
“Bizim gözümüz kara. Ordu bir güç. Üniversiteler bir güç. Birbirimizi korumalı ve CHP'yı ne olursa olsun yanımıza çekmeliyiz. Türkiye’nin geleceğini beraber çizmeli ve müttefiklerimizin adedini arttırmalıyız. Basın CHP’yi duyurmuyor. Onlar ne yapsın.”
“25 Ekimde Rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir'e geleceğiz. Bizlerle beraber, bize destek veren kurumlar da gelmeli. TSK ile beraber olalım.”
“YSK kararı çok önemli. Eğer yerel seçimleri de bunlar çoğunlukla (60 ve üzeri) alırsa sonumuz İran olur.
“Ayrıca 12 ekim de AKP kongresi var. Milli görüşçüler ile yol ayırımındalar. AKP'de yönetimden rahatsız olan kesim var. Neticede hepsi dinci. Milli görüşçüler de teslimiyetçi ve tavizci olmaktan çok rahatsızlar. 200 kişiye varan rahatsız bir kesim tahmin ediliyor. Ama iktidar eldeyken bunların kolay kolay çözülmeleri beklenmemeli. YSK kararı dincilerin aleyhine olursa o zaman meclis aritmetiği çok değişecektir. 66 vekil önemli değişiklik yapabilir. Yeni seçimlere gitmektense bu en iyi seçenek. Zira halka güven olmaz. Yeni seçimlerde daha büyük bir başarıyla iktidara gelebilirler.” “En önemli konu caydırma ve korku yaratmak. Kapı kapı dolaşıp bu gidişin tehlikelerini anlatmamız lazım.” Şeklinde ifadelere yer verildiği görülmüştür.
25 Ekim 2003 günü Ankara da düzenlenen gösteri yürüyüşü
25 Ekim 2003 tarihinde Ankara ilinde Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen gösteri, yürüyüş ve miting ile ilgili belgeler ve görüntüler Ankara Emniyet Müdürlüğünden temin edilmiştir.
Söz konusu belgelerin yapılan incelemesinde; 25 Ekim 2003 tarihinde Ankara Üniversitesi rektörü başkanlığında 7 kişiden oluşan düzenleme kurulu tarafından Cumhuriyetin 80. yılı kutlamaları kapsamında gösteri, yürüyüş ve miting düzenlendiği, bu mitinge çeşitli üniversite ve sivil toplum kuruluşlarına mensup şahısların katıldığı, kalabalığın Celal Bayar Bulvarı üzerinde toplanıp, Tandoğan Meydanı ve Anıt Caddesini takiben Anıtkabir’e kadar yürüdüğü, Bu yürüyüşte “ORDU GÖREVE, ATATÜRK GENÇLİĞİ” yazan pankart ve dövizlerin taşındığı, gösteriye diğer şahısların yanı sıra dönemin İstanbul Üniversitesi rektörü Kemal Yalçın ALEMDAROĞLU’nun da katıldığı,
Ankara Emniyet Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen tutanaklarda “Ordu Göreve, Atatürk Gençliği” ibareli dövizi taşıyan kişilerden bir kısmının İstanbul Üniversitesi ÖĞRENCİLERİ olduğu tespit edilmiştir.
Rektörlerin Açıklamaları
Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD içersinde, “üniversiteler inönü ve dokuz eylül çıkışları” isimli power point dosyasında, Ege Üniversitesi ve İnönü Üniversitesinin Laiklik ve bazı AKP’li milletvekilleri ile ilgili yaptıkları açıklama metinlerinin olduğu görülmüştür.
Konuya ilişkin gazete haberleri
26.09.2003 tarihli Milli Gazetede, “REKTÖRLERDEN ÇİRKİN TEHDİT” “ODTÜ Rektörü Akbulut’tan Erdoğan’a: Menderes gibi olursun” başlıklı haberde, bazı rektörlerin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN’ı ziyaretinden sonra Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’a Menderes’in başına gelenleri hatırlatan ifadeler kullandıkları yönündeki değerlendirmelere,
Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörünün, hükûmetin YÖK’ü ele geçirmeye çalıştığını öne sürerek “BU UĞURDA YENİ KUBİLAYLAR GEREKİYORSA BİZ YENİ KUBİLAYLAR OLMAYA HAZIRIZ” şeklindeki açıklamalarına ,
12.10.2003 tarihli Vakit Gazetesinde, “SOKAĞA DÖKÜLÜN” TALİMATI” başlıklı haberde, Atatürkçü Düşünce Derneği önderliğinde Ankara’da gerçekleştirilecek olan ve rektörlerinde cüppeleri ile katılarak hükûmeti protesto edecekleri toplantıya taraftar toplamak isteyen rektörlerin, üniversitelerin bünyesindeki öğretim üyelerini baskı altına almaya başladıkları, bu çerçevede “yürüyüşe katılın” çağrısı yapan rektörlerin e-mail ve mektup ile öğretim üyelerini yürüyüşe katılmaya zorladıklarının belirtildiğine ilişkin değerlendirmelere,
26.10.2003 tarihli Milliyet Gazetesinde, “ON BİNLER AYAKTA” başlıklı haberde, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Ankara Üniversitesince düzenlenen “Cumhuriyet’e Saygı” yürüyüşüne on binlerce kişinin katıldığı, bu yürüyüşe Türkiye’nin dört bir yanından gelen rektörler, üniversite öğretim üyeleri, öğrenciler ve binlerce vatandaşın yer aldığı, söz konusu yürüyüşün 28 Şubat süreci protestolarını anımsattığı, yürüyüşe bazı rektörlerin öncülük yaptığına ilişkin değerlendirmelerle, yürüyüş yapan topluluğun “ORDU GÖREVE” pankartlarını taşıdığına dair görüntülere,
01.07.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "İKTİDARA ÜÇLÜ UYARI" başlıklı haberde, “YÖK Başkanı, Erdoğan’ın üslubunu eleştirdi, TOBB geçmişi hatırlayın dedi, KESK istifaya çağırdı” şeklinde haberlere,
10.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "REKTÖRLER YİNE UYARDI" başlıklı haberde, “imam-hatip düzenlemesinin genel kurula gönderilmeden geri çekilmesini istediler” şeklindeki açıklamalara,
12.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "LAİKLİK’TEN ÖDÜN YOK" başlıklı haberde, bir rektörün beyanatına,
25.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "BAŞKENTTE BÜYÜK YÜRÜYÜŞ" başlıklı haberde, “Öğretim üyeleri, avukatlar, sivil toplum örgütleri, işçiler ve yurttaşlar bugün Anıtkabir’e akacaklar” şeklinde habere,
26.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "ONBİNLERİN YÜRÜYÜŞÜ" başlıklı haberde, “hükûmetin uygulamalarına karşı Atatürk ilkelerine sahip çıkan rektörler ve on binlerce yurttaş Anıtkabir’e akın etti” şeklinde ifadelere,
29.04.2004 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “REKTÖRLERDEN İSYAN” ve “REKTÖRLERDEN İSTİFA UYARISI” şeklinde değerlendirmeye,
13.06.2004 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “CUMHURİYET TEHDİT ALTINDA” başlıklı haberde, dönemin ADD Genel Başkanı Ertuğrul KAZANCI’nın açıklamalarına yer verildiği görülmüştür.
- 03-Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde sendikalarla temas kurup sokağa dökülmeleri planlanmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden örgütün bu planı da hayata geçirdiği, plan gereği öncelikle Türkiye de faaliyet gösteren tüm sendikalar ve konfederasyonlarla ilgili çok ciddi ve kapsamlı çalışmalar yaptıkları ve bu sendikalarla konfederasyonları “HÜKÜMET KARŞITI” “HÜKÜMET YANLISI” ve “YÖNLENDİRİLEBİLİR” şeklinde tasnifledikleri görülmüştür. Bu konu ile ilgili yapılan çalışmalar Cumhuriyet Çalışma Grubunun devre raporlarında kapsamlı olarak anlatılmıştır.
Bunların yanı sıra şüpheli Levent ERSÖZ Türk-İş’e bağlı Yol İş Sendikası Başkanı Fikret BARIN’la görüşme yaptığı ve bu görüşmede sendikaların sokağa dökülmesi ve yürütme organı aleyhinde gösteriler yapması için teşvik ve yönlendirmeler yaptığı görülmüştür. 31 Aralık 2004 tarihinde Levent ERSÖZ ile Fikret BARIN ve misafir olarak belirtilen kişi arasında yapılan görüşme çözümünde özetle; Görüşmenin başlangıcında değişik konularla ilgili kısa bir konuşma yaptıktan sonra Levent ERSÖZ’ün işler nasıl gidiyor diye sorduğu, Fikret BARIN’da kamu yönetimi temel kanunu verildiği günden beri savaş hali yaşadıklarını, bu konu ile ilgili Danıştay’da sempozyum düzenlendiğini, bu konuyu her yerde tartıştıklarını söylediği, bu çerçevede Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğünün kapatılmaya çalıştığını, bu konu ile ilgili de Hükümet içerisindeki değişik kişilerle görüşmeler yaptıklarını anlattığı,
Görüşmenin devamında bu olanlar karşısında Sivil Toplum kuruluşlarının hareket halinde olmadığını söylediği, Fikret BARIN’da kendilerinin de aynı dertten muzdarip olduklarını, herkesin üzerinde bir ölü toprağı olduğunu ifade ettiği ve değişik sendika ve konfederasyonlar hakkında serzenişlerini dile getirdiği, bu sırada misafir olarak belirtilen kişinin söze girerek “şimdi bir kere şu aşamada ekonomik kriz olmadan, geniş kitleleri harekete geçirmek mümkün değil” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “o zaman bir kriz mi yaşayalım” dediği, misafir olarak belirtilen kişinin de “Kıbrıs meselesinde kriz yaşanacak, ekonomi şuanda bıçak sırtında ve ABD ve AB desteği ile ayakta durabilmekte” “Kıbrıs konusunda çok açıkça siz sağlam durursanız Türkiye ile AB iş birliği bozulur. Kriz olur, yüzbinler sokaklara iner. Yani Kıbrıs konusunda siz Ulusalcı çizgiyi bu güne kadar sürdürdüğünüz gibi sürdürürseniz o zaman bir ay içinde allak bullak olur…… AB genişleme süresinde en önemli kriz noktası Kıbrıs’tır…… Hükümet-AB ilişkisini bozduğunuzda piyasa allak bullak olacaktır….. eğer bu Hükümet döneminde ve kanundan ikinci dünya savaşından daha büyük bir yoksullaşma yaşanırsa şeriatçılık meselesi Türkiye’de kapanır….. daha büyük bir yoksullaşma yaşanırsa halk o zaman doğal tepki gösterecektir” dediği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün “tabi bütün bunlara rağmen bu ekonomik krizlerden Ülkenin çok büyük darbe alması gerek, sonuçta bazı işlerin çok olumsuz boyutlara ulaşması demek, bunlardan daha nasıl olabilir diye düşünmemiz lazım. Masada ortaya koymak açmak lazım. Onun için tabi bizim bir takım faaliyetler var ama nerde yapılacak bu mevzu. Bunları düşünmek lazım dediğim gibi. Özellikle yerel seçimler gelmeden bu işi mutlaka ortaya açıklamak lazım” “şimdi biraz dojası artıralım. Yerel seçimlere karşı olan dönemde bir hareketlenme sağlamak….” dediği, Fikret BARIN’da “efendim ben bir sendikanın genel başkanıyım, bu konfederasyon başkanları düzeyinde bu işin ele alınması lazım” dediği ve devamında TÜRK İŞ, TES İŞ, HABER İŞ ve benzer sendikaların çok sayıda personellerinin olduğunu, fakat bunları ayağa kaldıramadıklarını söylediği,
Görüşmenin devamında aralarında sendikalarla ilgili değerlendirmeler yaparken misafir olarak belirtilen kişinin METAL İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa ÖZBEK’in bu işlere duyarlı olduğunu, fakat söz konusu sendika mensuplarının özel sektörlerde olması sebebi ile kitlesel anlamda yapılacak faaliyetlere katılamayacaklarını söylediği, ayrıca 28 Şubat süresince TÜRK İş, DİSK ve Esnaf Sanatkarlarının bir araya gelmesinin daha kolay olduğunu, bugün çok farklı bir süreç yaşandığını, o dönemde Alevilik ilişkilerinin de kullanıldığını anlattığı, Görüşmenin sonlarına doğru Levent ERSÖZ’ün sizde elinize cebinize atacaksınız dediği, Fikret BARIN’da “az para değil ki dolarlar konuşuyor. Adama getirttireceğim, yemeğini yedireceğim, sabah-öğle-akşam…. En azından elimizden geleni yapacağız, bütün imkanlarımızı kullanacağız, ne yapalım? Diyeceğim ki otobüsün yarısı bizden olacak yarısı da memurları alacaksınız diyeyim öyle getirip götüreceğiz. Başka çaremiz yok. Onunla ilgili zaten sözümüz de var. Benim teşkilatta hazır. O mesajı da verdim, hazırlanın işaret bekleyin dedim” dediği, Levent ERSÖZ’ün’ de “haberinizle gelin” dediği ve kısa bir süre sonra görüşmeye son verildiği anlaşılmıştır.
- DEĞERLENDİRME
Yukarıda açıkça izahı yapılan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde;
Özden ÖRNEK’in M.Ö olarak kodladığı Mustafa ÖZKAN ile gerekli görüşmeleri yaptığı, bu görüşmelerde İstanbul da ki siyasi gelişmeler ve Aydın DOĞAN’la ilgili bilgiler aldığı, ayrıca basının desteğine ihtiyaçlarının olduğunu anlattığı, sonrasında medya patronlarından Aydın DOĞAN ile görüşme yaptıkları ve kendisine gerekli mesajları verdikleri, diğer taraftan o dönemde Karamehmet grubundan ayrılan Tuncay ÖZKAN’la görüştükleri ve İstanbul TV’yi alması konusunda gerekli desteği verdikleri, bunların yanı sıra Rahmi KOÇ’la görüştükleri, Darbe planları kapsamında basının ele geçirilebilmesi ve medyanın gerekli desteğinin alınabilmesi için diğer şüpheliler Şener ERUYGUR, Levent ERSÖZ ve Hasan Atilla UĞUR’un da gerekli çalışmaları yaptıkları
Bu kapsamda;
Tuncay ÖZKAN’ın tekrar Karamehmet grubunda çalışması için Mehmet Emin KARAMEHMET ile görüştükleri, bu görüşmeyi kayda aldıkları ve taleplerinin Şener ERUYGUR’dan geldiğini söyleyerek baskı uyguladıkları, yine bir medya kuruluşunun sahibi olan Cem UZAN ile görüştükleri, kendi planları doğrultusunda yayın yapılması ve AKP de bulunan bazı milletvekillerinin ayrılmasının sağlanması amacıyla telkin ve yönlendirmede bulundukları, ayrıca örgütün stratejisi doğrultusunda yayın yapan Cumhuriyet Gazetesinin tirajının artırılmasını ve böylece kamuoyunda daha etkin hale getirilmesinin sağlamak amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde dağıtım ve satışının sağlanması işini organize etmeye çalıştıkları, şüpheli Mustafa BALBAY’ın da telkinleri ile diğer medya gurubu sahiplerine baskı yapmak amacıyla plan yaptıkları, özellikle darbe yapılması konusundaki azim ve kararlılıklarını şüpheli Levent ERSÖZ’ün “BUNLARIN HEPSİNİ KESECEKSİN, bir daha başa geçmeyecekler” sözlerinin yukarıda Özden ÖRNEK’ten ele geçirilen günlüklerde belirtilen SARIKIZ darbe planı ve stratejilerin adım adım ortaya konulduğu anlaşılmıştır.
AYIŞIĞI KOD İSİMLİ DARBE PLANI
[değiştir]GENELKURMAY BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK’ÜN EMEKLİYE AYRILMASI VEYA ETKİSİZ/YETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ,
AZAMİ SAYIDA MİLLETVEKİLİNİN BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I TERK ETMESİ,
CUMHURBAŞKANI AHMET NECDET SEZER’İN GÖREVİNİ SÜRDÜRMESİ
Faaliyetlerinin olduğu ve bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için neler yapılması gerektiği, yapılan eylemler karşısında ne gibi tepkiler gelebileceği ve gelen tepkiler karşısında da neler yapılacağı ayrıntılı bir şekilde belirlendiği tespit edilmiştir.
- GENELKURMAY BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK’ÜN EMEKLİYE AYRILMASI VEYA ETKİSİZ/YETKİSİZ HALE GETİRİLMESİ İÇİN;
- “YAPILACAKLAR”
01-Kuvvet Komutanlarının yapacağı açıklamaların metinlerinin hazırlanması,
02-Darbeye katılacakların ve karşı olanların belirlenmesi, katılacaklarla temas edilmesi, karşı olanların ise saf dışı edilmelerinin planlanması,
03-Darbeye karşı olan bazı kişilere vaatlerde bulunulması,
04-1.Ordu Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT ve 2. Ordu Komutanı Fevzi TÜRKER’İN altında sağlam adamlar bulunması yada oldu bitti ile bunların hareketsiz ve yetkisiz bırakılması,
05-Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN ile irtibat elemanı bulunması,.
06-Kuvvet Komutanlarının arka arkaya sert açıklamalar yapması,
07-“Emekli Generaller, diğer subayların ve darbe ile koordineli hareket eden sivillerin Başbakan ERDOĞAN ve Genel Kurmay Başkanı ÖZKÖK’ü hedef alan açıklamalar yapmaları,
08-TSK içerisindeki generallerin Genelkurmay Başkanına açık ve imzalı mektup yazması,
09-TSK içerisindeki alt hiyerarşik yapının da yoğun mektup, faks ve e-posta ile tepkilerini dile getirmesi,
10-Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN’ın son anda işin içine çekilmesi,
Faaliyetlerinin planlandığı görülmüştür.
- “MUHTEMEL TEPKİLER”
Darbe planı hazırlık aşaması deşifre olursa, Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün çağırma görüşme veya nakil yoluyla darbe planlarını yapan ve uygulayan kadroları dağıtmaya teşebbüs etmesi,
Medyanın TSK’nın birliğinin bozulduğu şeklinde spekülatif yorumlar yapması ile kamuoyunu tahrik etmesi,
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün sessiz kalması, basın yayın organlarının konuyu basite indirgemesi ,
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün Ayışığı planını reddeden açıklamalar yapması,
Genelkurmay Başkanının Başbakan ile işbirliği yaparak askeri şuranın erken toplanmasına ve emekliye sevk işlemlerine teşebbüs etmesi,
Özel Kuvvetler Komutanlığı unsurları da kullanılarak darbeci ekibin TSK’dan atılması planının uygulamaya konulması,
Yönündeki tepkiler öngörülmüştür.
- “TEPKİLERE TEDBİRLER”
Hazırlıkların çok sınırlı grup ile yapılması,
Hücre şeklinde yapılanma,
Kişisel güvenlik tedbirlerinin artırılması,
TSK’nın birlik içinde olduğu, Genelkurmay Başkanı HİLMİ ÖZKÖK’ün bu birliği bozduğu ve bu nedenle emekliye ayrılması gerektiğinin, basın yayın organları aracılığı ile halka taşınması, Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’e yönelik ‘ya çekil, ya çekil’ baskısının çok boyutlu ve çok sesli olarak arttırılması,
Darbe planının geniş tabanlı olduğu izlenimiyle gözdağı verilmesi, AYIŞIĞI ve YAKAMOZ darbe planlarını hazırlayan ve uygulayacak olan kadrolar deşifre olur ve dağıtılırsa, planın aynen devam ettirilmesi için ikinci bir yapılanma oluşturulması ve bu yapılanmanın çok gizli tutulması,
Şeklinde tepkilere yönelik tedbirler planlandığı görülmüştür. Burada AYIŞIĞI ve YAKAMOZ kod adlı darbe planlarını hazırlayan ve uygulayacak olan kadronun deşifre olması durumunda planın aynen devam ettirilmesi için ikinci bir yapılanma oluşturmaya çalışılması ve bu yapının çok gizli tutulmaya çalışılması şüphelilerin DARBE teşebbüsü konusunda ne kadar ciddi ve kararlı olduklarını göstermektedir.
- AZAMİ SAYIDA MİLLET VEKİLİNİN BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN’I TERK ETMESİ İÇİN
- “YAPILACAKLAR”
01-Milletvekillerinin analiz edilerek gruplandırılması,
02-Gruplarla temas kurularak organize edilmesi, liderlerin belirlenmesi,
03-Milletvekillerinin basın açıklamalarında kullanacağı tema ve argümanların belirlenmesi,
04-Ayrılan milletvekillerinin dağılmadan yeni bir grup kurmalarının sağlanması,.
- “MUHTEMEL TEPKİLER”
Milletvekilleriyle temasın deşifre edilerek, medyatik kampanyalar ile Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün darbe planına yönelik inisiyatif almaya tahrik edilmesi,
Hazırlık aşamasında tespit edilmesi üzerine Başbakan ERDOĞAN’ın milletvekillerine yönelik tehdit, şantaj ve çıkar sağlama gibi yöntemlerle baskı uygulaması,
Milletvekillerinin açıklamalarının basite indirgenmesi ve spekülatif hale getirilmesi,
Ayrılan Milletvekillerine bireysel karalama kampanyaları yöneltilmesi,
- “TEPKİLERE TEDBİRLER”
Temasın azami gizlilikle ve güvenilir grup liderleri ile bire bir görüşmeler şeklinde yapılması,
Basın açıklamalarının topluca veya en azından gruplar halinde arka arkaya bir hafta on gün içinde yapılması,
Harekete katılan bütün milletvekillerinin teknik takip altında tutulması,
Milli duyarlılıktan başka nedenlerle harekete katılanların öne çıkarılmaması, bunlardan arka planı bozuk olanların harekete hiç dahil edilmemesi,
Harekete patronlar, TUSİAD, meslek kuruluşları ve sendikalardan destek sağlanması,
- CUMHURBAŞKANI AHMET NECDET SEZER’İN GÖREVİNİ SÜRDÜRMESİ İÇİN;
- “YAPILACAKLAR”
01-Cumhurbaşkanı Ahmet Nejdet SEZER’in mevcut gelişmelere karşı şahsi değerlendirmelerinin alınması,
02-Değerlendirmeleri olumlu ise; durumun özet olarak açıklanması ve desteğinin istenmesi,
03-Değerlendirmeleri olumsuz ise; aydınlar ve danışmanlarından da istifade edilerek ikna edilmesi,
- “MUHTEMEL TEPKİLER”
Cumhurbaşkanı SEZER ile yapılacak görüşmenin deşifre edilmesi suretiyle basın yayın organlarında kampanyalar yapılması,
Cumhurbaşkanı SEZER’in yetkilerinin kısıtlanmasına teşebbüs edilmesi,
- “TEPKİLERE TEDBİRLER”
Cumhurbaşkanı SEZER ile temasların Ortadoğudaki gelişmelerin anlatılması kılıfında sürdürülmesi,
Cumhurbaşkanı SEZER’in kendisine yönelen tepkiler karşısında güçlü kalması için destek verilmesi,
Cumhurbaşkanının her hal ve şartta görevde kalmasının ikna veya zor ile sağlanması, Yönündeki planları ihtiva ettiği belirlenmiştir..
AYIŞIĞI KOD İSİMLİ DARBE PLANININ UYGULAMAYA KONULMASI
[değiştir]01-Ayışığı darbe planında Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün emekliye ayrılması veya etkisiz hale getirilmesi için; darbeye katılacakların ve karşı olanların belirlenmesi, katılacaklarla temas edilmesi, karşı olanların ise saf dışı edilmelerinin planlanması gerektiği belirlenmiştir.
AYIŞIĞI kod adlı darbe planında belirtilen bu husus YAKAMOZ kod adlı darbe planında hayata geçirilmiş ve DARBE yapılmasına karşı olduğu değerlendirilen Kuvvet Komutanları kesik çizgilerle belirtilerek güven vermedikleri vurgulanmıştır. Bunun yanı sıra 1. Ordu Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT ile 2. Ordu Komutanı Fevzi TÜRKERİ etkisiz hale getirildiğinde onların yerine atanacak Korgenerallerin belirlendiği görülmüştür.
Ayrıca Özden ÖRNEK’in günlüklerine bakıldığında, “18 Ağustos” başlıklı not içersinde, “Kara Kuvvetleri Komutanı Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman veda ziyaretine geldi. Değerli bir dosttan ayrılmanın sıkıntısı içime çökmüştü. Her ikimizin de üzerinde fikir birliği olduğu bir konu bu ülkeyi bir felaketten kurtarmıştık. Bunu ancak ikimiz birbirimize dayanarak yapmıştık. Sonucunun bizim aleyhimize kullanılacağını bilerek ve herşeyi göze alarak yapmıştık. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'un bizim bildiğimizin dışına çıkarak bazı işler yaptığını ondan öğrendim. Hatta iş o kadar ileri gitmişti ki biz bile tasfiyeye tabiymişiz. Bunlar dehşet verici bilgilerdi. Ama verdiğimiz kararda ne kadar isabetli olduğumuzun delili oluyorlardı.” ,
“16 Ekim 2004” başlıklı not içersinde, “..Esas konu böyle açılınca konuşmaya başladık. Daha çok o konuştu. “Şener'e bizden habersiz darbe planı hazırlatmış. Adıda “Ay Işığı” Darbede kimin başkan olacağı belli değil. Hepimize davranışlarımıza göre bir kod adı vermiş. Havacı ona destek verdiği için o anlamda bizler ise sana karşıt anlamda, bana da belli değil anlamda kodlar vermiş. Bu plan Gb’nin elinde olduğu gibi içlerinden bir tarafından sızdırıldığı için MIT ve hükûmetinde elinde varmış. İkinci bir planda ise senle ben gösterilmiyoruz, sadece havacı var.” şeklinde ifadelerin yer aldığı görülmüştür.
02-AYIŞIĞI kod adlı darbe planında, 1.Ordu Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT ve 2. Ordu Komutanı Fevzi TÜRKER’in altında sağlam adamlar bulunması yada oldu bitti ile bunların hareketsiz ve yetkisiz bırakılması planlanmıştır.
AYIŞIĞI kod adlı darbe planında belirtilen bu husus YAKAMOZ kod adlı darbe planında hayata geçirilmiş ve TSK nın yeniden düzenlenmesi başlığı altında, 1. Ordu Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT ile 2. Ordu Komutanı Fevzi TÜRKERİ etkisiz hale getirildiğinde onların yerine atanacak Korgenerallerin belirlendiği görülmüştür.
Bunların yanı sıra darbe planlayıcısının baş aktörlerinden olan dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR, planladığı darbeyi daha sağlıklı gerçekleştirebilmek için bir taraftan da Kara Kuvvetleri Komutanı olmayı planlamış ve bu nedenle de normal hiyerarşi içerisinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına gelecek olan Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT’ın önünü kesmek için yıpratmaya ve sindirmeye yönelik ciddi çalışmalar yaptırdığı belirlenmiştir.
Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezi binasında Genel Başkan odasında ele geçirilen 5 nolu CD içersinde, ‘‘ORG. BÜYÜKANIT’’ isimli klasör içerisinde 5 adet klasör, 1 adet pdf dosyası, 2 adet word dosyası olduğu görülmüştür. Klasör ve dosyalar incelendiğinde eski genelkurmay başkanı Mehmet Yaşar BÜYÜKANIT a ait sağlık raporları, kullandığı ilaçlar, ailevi bilgiler, dostlarıyla ilgili kişisel bilgiler, kardeşi Mednan BÜYÜKANIT'ın öldürülmesi ile ilgili soruşturma ve kovuşturma evrakları, kooperatif bilgileri ve bazı kişisel bilgiler olduğu görülmüştür.
Yine aynı bilgi ve belgelerin şüpheli Ahmet Hurşit TOLON un Ankara ili Çankaya ilçesi Yukarı Bahçelievler Mahallesi Kazakistan caddesi No:163/34 adresinde ele geçirilen ELBA marka, ALI0043 seri numaralı cd içerisinde de olduğu tespit edilmiştir.
Ayrıca Özden ÖRNEK e ait olduğu anlaşılan günlüklerde “10 Ekim 2004” başlıklı not içerisinde “Öğleden sonra Kara Kuvvetleri Komutanı geldi. Önce Filiz ile yalnız konuştuk. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un bir şeyler karıştırıp durduğunu anlatan Aytaç Paşanın neler söylemek istediğini şimdi daha iyi anladım. YAŞARI ZEHİRLEMEYE KADAR VARAN PLANLAR HAZIRLANMIŞ. Tabi aynı zamanda internette okuduğumuz Yaşarların 3 villa sahibi oldukları, İmar bankasından para çektikleri, Seville beraber asker işi yaptıkları gibi konularında bu grup tarafından yapıldığını tespit etmişler.” ifadesinin yer aldığı belirlenmiştir.
03-AYIŞĞI kod adlı darbe planında kuvvet komutanlarının arka arkaya sert açıklamalar yapması gerektiğine ilişkin planlar:
Konu ile ilgili Özden ÖRNEK’in günlüklerinde de, Kuvvet Komutanlarının sık sık açıklamalar yapmalarının ve özellikle Harp Okullarının açılış törenlerinde mesajlar verilmesinin planladığı görülmüştür.
Söz konusu darbe planlarının yapıldığı yıllardaki basın yayın organları incelendiğinde, Kuvvet komutanlarının planlandığı şekilde sık sık açıklamalar yapıldığı, özellikle Ergenekon terör örgütünün amacına uygun yayın yapan Cumhuriyet gazetesi, Yeni Çağ gazetesi ve Aydınlık dergisinin bu açıklamaları ağır ifadelerle ve çarpıtıcı manşetlerle kamuoyuna duyurduğu ve böylelikle örgütün gerçekleştirmeyi planladığı darbeye zemin oluşturmaya çalıştıkları anlaşılmıştır.
Bu haber başlıklarından birkaç örnek burada belirtmek gerekirse, “KOMUTANDAN SERT UYARI” “YAŞTA MUHTIRA GİBİ SÖZLER” “BAŞBAKAN ERDOĞAN UYARILDI” “MUHTIRA GİBİ” “ORDU MİLLET İŞBİRLİĞİYLE HESAP SORULUR” “PAŞALARDAN UYARI” “KOMUTANLAR SERT ÇIKTI” “AKP İKTİDARINI YIKMA ÇAĞRISI” “ŞENUYGUR PAŞA SERT KONUŞTU” “KOMUTANLARIN SON İHTARI” “ORDUDAN AKP İKTİDARINA BALYOZ” şeklinde haber başlıkları ile bir taraftan darbeye zemin oluşturulmaya çalışıldığı belirlenmiştir.
Dolayısıyla tüm bu veriler Özden ÖRNEK’in günlüklerinin doğruluğunu ve Darbe Planlarının aynen uygulamaya konulduğunu açıkça göstermektedir.
Özden ÖRNEK’e ait olduğu anlaşılan günlüklerde, Kuvvet komutanlarının sık sık açıklamalar yaptığı ve bu açıklamaları yaparken de Genelkurmay Başkanına bilgi vermedikleri, tamamen Genelkurmay Başkanından bağımsız hareket ettikleri, ayrıca kendi aralarında yaptıkları toplantı ve görüşmelerde Genelkurmay Başkanını tasfiye etmek için planlar yaptıkları tespit edilmiştir.
Özden ÖRNEK’e ait olduğu anlaşılan günlüklerdeki notlar incelendiğinde;
“22 Eylül 2003” başlıklı not içersinde, “Bu takdim bitiminden sonra 1 Ekim meclis açılışına eğer TBMM başkanı kapıda bizleri türbanlı ve eşli olarak karşılarsa gitmeme kararı aldık. Sonra bizler (komutanlar) Jandarma Genel Komutanlığına geçip çok özel olarak konuştuk. Şu kararları aldık: AKP hükûmetini vazgeçirmek için neler yapılması konusunda yapılan hazırlıklar bu hafta Genelkurmay Başkanına takdim edilecek. İncelemesi için kendisine fırsat verilecek ve sonra onun niyetleri ve görüşü sorulacak. Eğer bizle aynı fikirde veya yakın ise yolumuza devam edeceğiz. Eğer bir işlem yapılmasını kabul etmezse kendisine “Ya sen çekil yahutta biz çekiliyoruz diyeceğiz.”,
“26 eylül 2003” başlıklı notta, “Sabahtan öğleye kadar özel çalışmayı yaptım. Güzel hazırlanmış. Bazı eksik noktalar vardı onları not ettim ve öğle yemeği için Kara Kuvvetleri Komutanı’lığına gittim. Özel çalışma üzerinde konuştuk. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Bu çalışma tüm ordu komutanları ve bizlerin fikirlerini yansıtıyor. Bu çalışma Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından genkur. Bşk’a verilecek ve onun reaksiyonu beklenecek. Çalışma biraz muhtırayı andırıyor ama Kara Kuvvetleri Komutanı’na onu yumuşatarak vermesini söyledik. Eğer Genkr. Bşk onaylamazsa problem o zaman başlayacak. Ya o gider yada biz gideriz.” ,
Bu notun devamında “Ekim ayı başında Harp okulları açılışı için yapılacak konuşmada hepimizin mesajlar vermesine karar vermiştik. Genelkurmay Başkanı açılıştan bir gün önce Kara Kuvvetleri Komutanı konuşma metnini istemiş oda ben size bu metni veremem demiş. BG peki ben kuvvet komutanlarının metinlerini kontrol edemeyecek miyim demiş. Oda hayır edemezsiniz. Diye cevap vermiş. Bunun üzerine hepimiz artık bu Genelkurmay Başkanı ile işlerin yürüyemeyeceğine kendisinin başka menfaatler peşinde olduğuna korkak ve hükûmet yanlısı olduğuna, dıştan cumhuriyetçi gözükmekle beraber içeriden dinci bir görüşü desteklediğine kara verdik” şeklinde ifadelere yer verildiği belirlenmiştir.
Konu ile ilgili belirtilen tarihlerdeki temin edilebilen gazete haberlerine bakıldığında, 2003 yılı içerisinde, kuvvet komutanlarının açıklamalar yaptıkları, özellikle şüpheliler Ahmet Hurşit TOLON ve Mehmet Şener ERUYGUR’un sık sık sert açıklamalar yaptığı, yaptıkları bu açıklamalarla planladıkları darbeyi meşrulaştıracak zemin oluşturmayı hedefledikleri anlaşılmaktadır.
Ayrıca yine Özden ÖRNEK’in günlüklerinde belirtildiği gibi, yapılan plan çerçevesinde, 2003 yılında Harp okullarının açılış törenlerinde Kuvvet Komutanlarının sert açıklamalar yaptığı ve bu açıklamaların basın yayın organlarında yer aldığı tespit edilmiştir. Söz konusu açıklamalarla ilgili olarak örgütün stratejisi doğrultusunda yapılan yönlendirmelerle , medya organlarında yer alan haberlerin ve açıklamaların bir kısmı aşağıda örneklendirilmek amacıyla alınmıştır.
- 16.05.2003 tarihli Yeni Çağ gazetesinde, “KOMUTANDAN SERT UYARI” başlıklı haberde, dönemin Ege Ordu Komutanı Ahmet Hurşit TOLON’un Hasan Tahsin’i anma töreninde yaptığı açıklamalara,
- 16.05.2003 tarihli Milliyet Ege gazetesinde, “İRTİCAYA KARŞI ANLAMLI MESAJ” başlıklı haberde, yine İzmir ilinde Hasan Tahsin’i anma töreninde yapılan açıklamalara ,
- 25.05.2003 tarihli Ortadoğu gazetesinde, “ORDU İLE HÜKÜMETİN ARASI AÇILIYOR” başlıklı haberde, AKP hükûmetinin yaptığı bazı icraatların TSK da yarattığı hoşnutsuzluktan bahsedildiği ve özellikle laiklik ilkesini hedeflediği düşünülen girişimlerin TSK’nın tepkisini artırdığı, bu tepkinin üst düzey komutanlar tarafından Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’e iletildiğinin belirtildiği, ayrıca son günlerde yaşanan bazı gelişmeler nedeniyle TSK’nın alt kademesinden ÖZKÖK’e daha sert tepki göstermesi yönünde talepler geldiğinin yönündeki değerlendirmelere,
- 16.06.2003 tarihli Hürriyet gazetesinde, “İRTİCA UYARISI” başlıklı haberde, dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR’un Jandarma teşkilatının 146. kuruluş yıldönümündeki laiklik konusundaki açıklamalarına,
- 17.06.2003 tarihli Sabah gazetesinde, “ORG. ERUYGUR: İRTİCAİ FAALİYETLER SİSTEMLİ OLARAK SÜRDÜRÜLÜYOR” , Türkiye gazetesinde, “ERUYGUR’DAN UYARI” Akşam gazetesinde, “ERUYGUR:İRTİCA YOĞUNLAŞIYOR” ,Cumhuriyet gazetesinin 1. sayfasında “Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eruygur, ‘Duyarlı yurttaşları’ göreve çağırdı. İRTİCAİ ÖRGÜTLENME HIZLANDI” ,Milliyet gazetesinde, “ORG. ERUYGUR: İRTİCA İLE MÜCADELE EDELİM” başlıklı haberlerde, Mehmet Şener ERUYGUR’un irtica ile ilgili yaptığı açıklamalarına,
- 03.08.2003 tarihli Ortadoğu gazetesinde, “YAŞTA ŞERH KRİZİ” başlıklı haberde, YAŞ ta 20 kadar subay ve ast subayın irticai faaliyetlerden dolayı ordudan ihraç edildiğinin kararlaştırıldığı, bu karara Başbakan Erdoğan’ın muhalefet şerhi koymasının ilişkileri gerdiğini yönündeki değerlendirmeye,
- 04.08.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinin 1. sayfasında yayımlanan, “YAŞTA MUHTIRA GİBİ SÖZLER: Laik yapının bozulmasına ordu-millet işbirliği izin vermeyecektir.” “BAŞBAKAN ERDOĞAN UYARILDI” başlıklı habere,
04.08.2003 tarihli Sabah gazetesinde, “KOMUTANLAR ARTAN İRTİCAİ FAALİYETLERDEN YAKINDI” başlıklı habere,
- 05.08.2003 tarihli Ortadoğu gazetesinde, “MUHTIRA GİBİ” gibi başlıklı haberde, emekliye ayrılan 1. Ordu Komutanı Çetin DOĞAN’ın giderayak Hükümeti uyardığı, yaş toplantısında Erdoğan’ı eleştirdiği ve laik yapının bozulmasına “Ordu-Millet işbirliği izin vermeyecektir” şeklindeki açıklamalarına,
- 10.08.2003 tarihli Aydınlık Dergisinde, “ORDU MİLLET İŞBİRLİĞİYLE HESAP SORULUR” başlıklı haberde, Yüksek Askeri Şura toplantısında komutanların hükûmete neredeyse muhtıra verdikleri çok ağır bir dil kullandıkları ve günü geldiğinde yaptıklarının hesabının sorulacağını söyledikleri şeklinde değerlendirmeye,
- 20.08.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “TAKİYYEYİ GÖRÜYORUZ” ,20.08.2003 tarihli Star gazetesinde, “TOLON PAŞA SERT KONUŞTU” ,Bursa Hakimiyet Gazetesinde “PAŞALARDAN UYARI” ,Akşam Gazetesinde, “PAŞADAN SERT ÇIKIŞ” , Yeni Asır Gazetesinde, “TOLON PAŞADAN LAİKLİK UYARISI” başlıklı haberlerde, Hurşit TOLON’un sinsice yürütülen laiklik karşıtı eylemlerin farkında oldukları şeklinde açıklamalarına ,
- 21.08.2003 tarihli Yarın isimli gazetede, “ANLAYANA” başlıklı haberde, “Devir teslim törenlerinde konuşan Orgeneral Doğan ve Tolon Laiklik düşmanlarına BALANS AYARI yaptı” şeklindeki değerlendirmeye,
- 24.08.2003 tarihli Yeni Çağ gazetesinde, “KOMUTANLAR SERT ÇIKTI” başlıklı haberde, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç YALMAN, MGK genel sekreteri Tuncel KILIÇ’ın açıklamalarına ,
- 24.08.2003 tarihli Aydınlık Dergisinin 4. sayfasında, “AKP İKTİDARINI YIKMA ÇAĞRISI” başlıklı haberde, Ege Ordu Komutanı Hurşit TOLON ve 1. Ordu Komutanı Çetin DOĞAN’ın açıklamalarına ,
26.08.2003 tarihli Akşam Gazetesinde, “ŞENUYGUR PAŞA SERT KONUŞTU” başlıklı haberde, Dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR’un Jandarma Okullar Komutanlığının mezuniyet töreninde yaptığı konuşmaya,
- 29.08.2003 tarihli Hürriyet Gazetesinde, “LAİKLİĞE TEHDİT SÜRÜYOR” başlıklı haberde, Yeni Deniz Kuvvetleri komutanlığı görevini devralan Özden ÖRNEK’ in açıklamalarına,
- 31.08.2003 tarihli Halka Tercüman Gazetesinde, “İRTİCA İLE MÜCADELEDE ENGEL TAKİYECİLİK” başlıklı haberde, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR’ un açıklamalarına ,
- 01.09.2003 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde, “AĞUSTOS MESAJLARI” “Komuta Kademesi kökten dincilikle mücadelede kararlılığını vurguladı” başlıklı haberde Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK, Orgeneral Şener ERUYGUR ve Orgeneral Aytaç YALMAN’ ın açıklamalarına ,
- 02.09.2003 tarihli Radikal Gazetesinde, “ERUYGUR: İRTİCA İŞ BAŞINDA” , Posta Gazetesinde, “DEMOKRASİYİ KULLANIYORLAR” ,03.09.2003 tarihli Yeniçağ Gazetesinde, “DEVLET İRTİCA KISKACINDA” başlıklı haberlerde, Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’un açıklamalarına ,
- 02.09.2003 tarihli Hürriyet Gazetesinde, “SÖZLERİM HALA UYANMAYAN YADA UYARIDAN BIKANLARA” başlıklı haberde dönemin Ege Ordu Komutanı Hurşit TOLON’un Maltepe Askeri Lisesinin eğitim ve öğretim yılı açılış töreninde yaptığı konuşmalara,
- 30.09.2003 tarihli İstanbul Gazetesinde, “KÖKTEN DİNCİ FAALİYETLER DEVAM EDİYOR” başlıklı haberde, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK’in Deniz Harp Okulu Komutanlığı 2003-2004 eğitim öğretim yılı açılış töreninde yaptığı konuşmalara,
- 30.09.2003 tarihli Yeni Asır Gazetesinde, “LAİKLİKTEN ASLA TAVİZ VERİLEMEZ” başlıklı haberde, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İbrahim FIRTINA’nın Hava Harp Okulunun 2003 eğitim yılı açılış töreninde yaptığı konuşmaya ,
- 30.09.2003 tarihli Bursa Hakimiyet Gazetesinde, “KEMALİZM MODERNİZMİN ZİRVESİ” başlıklı haberde, Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN’ın Kara Harp Okulunun 2003-2004 öğretim yılı açılış töreninde yaptığı açıklamaya ,
- 05.10.2003 tarihli Aydınlık Dergisinin 14.sayfasında “KOMUTANLARIN SON İHTARI” başlıklı iki sayfalık haberde, Kuvvet Komutanlarının 2003 – 2004 öğretim yılı açılış konuşmalarında yaptıkları açıklamalara yer verdiği, bu çerçevede Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç YALMAN, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim FIRTINA ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK’in eğitim öğretim yılı açılış törenlerinde yaptıkları açıklamalarına,
- 04.01.2004 tarihli Aydınlık Dergisinde, “ORDUDAN AKP İKTİDARINA BALYOZ” başlıklı haberde, komuta kademesinin görülmemiş ölçüde birleşerek, Cumhuriyet devrimini savunma kararlılıklarını olağanüstü yöntemlerle açıkladıklarını, batı güdümlü medya ve batı destekli irticanın telaşa düşerek komuta kademesini bölünmüş gösteren tertiplere kalktığının belirtildiği ve haber içerisinde Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç YALMAN’ın açıklamalarına ,
- 13.05.2004 tarihli Gözcü Gazetesinde, “SÖYLEYECEĞİMİZİ SÖYLEDİK” başlıklı haberde, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç YALMAN’ın YÖK ile ilgili açıklamalarına ,
- 27.08.2004 tarihli Akşam Gazetesinde, “ERUYGUR’DAN ZEHİR GİBİ VEDA” başlıklı haberde, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR’un emekliye ayrılırken düzenlenen devir teslim töreninde yaptığı açıklamalara ,
- 27.08.2004 tarihli Posta Gazetesinde, “HÜKÜMETE TARİKAT ELEŞTİRİSİ YAPIP GİTTİ” başlıklı haberde, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR’un devir teslim töreni sırasında irtica ile ilgili yaptığı açıklamalara ,
- 24.10.2004 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde, “ATATÜRKÇÜLER BİRLEŞMELİ” başlıklı haberde, eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR’un Atatürk Çizgisi Platformu Atatürkçü Düşünce Eğitim Merkezinin “Cumhuriyet ve Demokrasi” ödüllerinin dağıtımı nedeniyle düzenlenen törene gönderdiği mesajdan bahsedildiği ve eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer KILINÇ’ın açıklamalarına ,
- 11.11.2004 tarihli Güneş Gazetesinde, “PAŞADAN ANLAMLI GÜNDE ANLAMLI ÇIKIŞ” “SAHTE GÖZYAŞLARI DÖKENLER VAR” başlıklı haberde, Orgeneral Hurşit TOLON’un 10 Kasım konuşmasında, sahte gözyaşlarıyla Ata’yı anar gibi görünenlere dikkat çektiği yönündeki açıklamaların,örgüt stratejisi doğrultusunda yapılan ve basında yer alan açıklamalar olduğu anlaşılmaktadır.
Örgütün darbe planı kapsamında gerçekleştirdiği bu faaliyeti ile ilgili şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD’de, “SLOGAN_1.doc” isimli vord belgesinden, “Kuvvet Komutanlarının gelişlerinde söylenecek sloganların dahi belirlendiği görülmüştür. Bahse konu word dosyasında, kuvvet komutanlarının gelişinde, “ORDU MİLLET AYRILMAZ, TÜRKİYE BÖLÜNMEZ” “ATATÜRK’ÜN ORDUSU HAİNLERİN KORKUSU” “MİLLİ ORDU GÖREVE” “HER TÜRK ASKER DOĞAR” “HEPİMİZ ASKERİZ EMRİNİZDEYİZ” “TÜRK TOPRAĞI MAL DEĞİL, SATILAMAZ” “TÜCCAR TAYYİP KIBRISI SATMA” “RUMLARA SATTIĞIN TÜRK TOPRAĞI, COLA TURKA DEĞİL” “TAYYİP KENDİNE GEL, HELENİZME ENGEL OL” “TAYYİP BAŞBAKANLIK YAP, UŞAKLIK DEĞİL” “COLA TURKA SAT, KIBRISI SATMA” “TAYYİP ŞAŞIRMA, SABRIMIZI TAŞIRMA” “TAYYİP USLU DUR, KIBRISTAN UZAK DUR” “TÜRK MİLLETİ SİLKELEN, BİRBİRİNE KENETLEN” “KIBRIS TÜRKÜNDÜR, SATILAMAZ” “KIBRIS BİZİMDİR, YUNANIN DEĞİL” şeklinde sloganlar attırılacağı planlanmıştır.
04-AYIŞIĞI kod adlı darbe planında “emekli Generaller, diğer subaylar ve darbe ile koordineli hareket eden sivillerin Başbakan ERDOĞAN ve Genelkurmay Başkanı Özkök’ü hedef alan açıklamalar yapmaları yönündeki plan:
Konu ile ilgili yapılan çalışmalarda Ergenekon terör örgütünün bu planı da aynen uygulamaya koyduğu, bu çerçevede bir taraftan, emekli generaller ve darbe ile koordineli hareket eden, Sinan AYGÜN ve Kemal ALEMDAROĞLU gibi sivil unsurlara açıklamalar yaptırıldığı görülmüştür. Bu açıklamaların özellikle örgütün amaçları doğrultusunda yayın yapan medya organlarında sert ve çarpıcı ifadelerle yayınlanarak darbe için zemin oluşturmaya çalışıldığı tespit edilmiştir.
Ayrıca ,yönlendirdikleri sivil toplum örgütlerinin düzenledikleri gösteri yürüyüşü ve mitinglerde de yürütme organını hedef alan açıklamalar yapıldığı ve bu açıklamalarında özellikle örgüt lehine yayın yapan basın-yayın organlarında çarpıcı ve sert ifadelerle haber yaptırmak suretiyle darbeye zemin oluşturmaya çalışıldığı anlaşılmıştır.
Bunların yanı sıra Mehmet Şener ERUYGUR’un Jandarma Genel Komutanı sıfatı ile emekli Jandarma Genel Komutanlarına mektuplar göndererek kamuoyunda gerekli desteği vermelerini sağlamayı amaçladığı tespit edilmiştir.
Söz konusu emekli generaller ve sivillerin yaptıkları açıklamalarla ilgili o dönemde basın yayın organlarında yer alan haberlere bakıldığında, “EMEKLİ PAŞALAR SERT BİR ÇIKIŞ PLANLIYOR” “DANIŞTAY’DA UYARDI” “İŞÇİLER HÜKÜMETİ UYARDI” "İKTİDARA ÜÇLÜ UYARI" "AKP AYAĞINI DENK ALSIN" "REKTÖRLER YİNE UYARDI" "YARGIDAN HÜKÜMETE UYARI” "ON BİNLERDEN HÜKÜMETE KIRMIZI KART” “CUMHURİYET TEHDİT ALTINDA” “BUMİN’DEN LAİKLİK UYARISI” “DANIŞTAY DA UYARDI” başlıkları ile çok sık ve yoğun haberler yapıldığı ve böylelikle darbe planları çerçevesinde örgütsel stratejiler doğrultusunda darbeye zemin oluşturma faaliyetleri yürütüldüğü belirlenmiştir.
Söz konusu açıklamalarla ilgili olarak medya organlarında ;
- 23.08.2003 tarihli Milliyet Gazetesinde, “EMEKLİ PAŞALAR SERT BİR ÇIKIŞ PLANLIYOR” başlıklı yayımlanan, Ankara kulislerinde MGK’da sert eleştiriler yönelten Orgeneral Kılıç’ın görevini devretmesinin ardından emekli generallerin açıklama yapmayı planladıklarına ilişkin habere ,
- 26.09.2003 tarihli Milli Gazetede, “REKTÖRLERDEN ÇİRKİN TEHDİT” “ODTÜ Rektörü Akbulut’tan Erdoğan’a: Menderes gibi olursun” başlıklı haberde, bazı rektörlerin Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN’ı ziyaretinden sonra Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’a Menderes’in başına gelenleri hatırlatan ifadeler kullandıkları yönündeki değerlendirmelere,
Ayrıca Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörünün, hükûmetin YÖK’ü ele geçirmeye çalıştığını öne sürerek “Bu uğurda yeni Kubilaylar gerekiyorsa biz yeni Kubilaylar olmaya hazırız” şeklindeki açıklamalarına ,
- 12.10.2003 tarihli Vakit Gazetesinde, ““SOKAĞA DÖKÜLÜN” TALİMATI” başlıklı haberde, Atatürkçü Düşünce Derneği önderliğinde Ankara’da gerçekleştirilecek olan ve rektörlerinde cüppeleri ile katılarak hükûmeti protesto edecekleri toplantıya taraftar toplamak isteyen rektörlerin, üniversitelerin bünyesindeki öğretim üyelerini baskı altına almaya başladıkları, bu çerçevede “yürüyüşe katılın” çağrısı yapan rektörlerin e-mail ve mektup ile öğretim üyelerini yürüyüşe katılmaya zorladıklarının belirtildiğine ilişkin değerlendirmelere,
- 26.10.2003 tarihli Milliyet Gazetesinde, “ON BİNLER AYAKTA” başlıklı haberde, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Ankara Üniversitesince düzenlenen “Cumhuriyet’e Saygı” yürüyüşüne on binlerce kişinin katıldığı, bu yürüyüşe Türkiye’nin dört bir yanından gelen rektörler, üniversite öğretim üyeleri, öğrenciler ve binlerce vatandaşın yer aldığı, söz konusu yürüyüşün 28 Şubat Süreci protestolarını anımsattığı, yürüyüşe bazı rektörlerin öncülük yaptığına ilişkin değerlendirmelerle, yürüyüş yapan topluluğun “ORDU GÖREVE” pankartlarını taşıdığına dair görüntülere,
- 01.07.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "İKTİDARA ÜÇLÜ UYARI" başlıklı haberde, “YÖK Başkanı, Erdoğan’ın üslubunu eleştirdi, TOBB geçmişi hatırlayın dedi, KESK istifaya çağırdı” şeklinde haberlere,
- 10.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "REKTÖRLER YİNE UYARDI" başlıklı haberde, “imam-hatip düzenlemesinin genel kurula gönderilmeden geri çekilmesini istediler” şeklindeki açıklamalara,
- 12.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "LAİKLİK’TEN ÖDÜN YOK" başlıklı haberde, bir rektörün açıklamalarına,
25.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "BAŞKENTTE BÜYÜK YÜRÜYÜŞ" başlıklı haberde, “Öğretim üyeleri, avukatlar, sivil toplum örgütleri, işçiler ve yurttaşlar bugün Anıtkabir’e akacaklar” şeklinde habere,
- 26.10.2003 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, "ONBİNLERİN YÜRÜYÜŞÜ" başlıklı haberde, “hükûmetin uygulamalarına karşı Atatürk ilkelerine sahip çıkan rektörler ve on binlerce yurttaş Anıtkabir’e akın etti” şeklinde haberlere,
- 29.04.2004 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “REKTÖRLERDEN İSYAN” ve “REKTÖRLERDEN İSTİFA UYARISI” şeklinde değerlendirmeye,
- 13.06.2004 tarihli Cumhuriyet gazetesinde, “CUMHURİYET TEHDİT ALTINDA” başlıklı haberde, dönemin ADD Genel Başkanı Ertuğrul KAZANCI’nın açıklamaları tespit edilmiştir.
Şüpheli Şener ERUYGUR un Genel Başkanlığını yaptığı ADD genel merkezinden ele geçirilen ve 6 nolu cd de ‘MUHTELİF/PLAN PROJELER/MEKTUPLAR’ klasörü içerisinde, ‘‘Emekli JGK gönderilen mektuplarla ilgili bir bilgi notu” şeklinde ibarenin yer aldığı dosyada, Mehmet Şener ERUYGUR’un Emekli Jandarma Genel Komutanlarına, hükûmetin faaliyetlerinden duyulan rahatsızlıkla ilgili kamuoyuna açıklamalar yapmaları yönünde telkinlerde bulunmak amacıyla mektup gönderildiği, bilgi notu içersinde de mektubu alan komutanların aldıkları mektupla ilgili değerlendirmelerinin yazılı olduğu anlaşılmaktadır. Söz konusu bilgi notu aşağıda belirtilmiştir.
- ‘‘Ö Z E T B İ L G İ”
1. KONU : Sayın Jandarma Genel Komutanımızın mektuplarının Emekli Jandarma Genel Komutanlarına sunulması.
2. AÇIKLAMA : Mektuplar görevlendirilen kurye personel tarafından 07 Ocak 2004 tarihinde; Emekli Jandarma Genel Komutanlarımızdan, Orgeneral (E) Teoman KOMAN, Orgeneral (E) Rasim BETİR, Orgeneral (E) Adnan DOĞU, Orgeneral (E) Burhanettin BİGALI ve Orgeneral (E) Fikret Ö.BOZTEPE’nin bizzat kendilerine, Orgeneral (E) Aydın İLTER’in kendisine ulaşılamadığından eşleri hanımefendiye teslim edilmiştir. Mektupların teslimi sırasında Sayın komutanlarımızın kurye personele beyan ettikleri hususlar müteakip maddelere çıkarılmıştır.
- a.Orgeneral (E) Teoman KOMAN
Mektubu okuduktan sonra; “Sayın Jandarma Genel Komutanınıza bu konulardaki bilgilendirmelerinden dolayı teşekkürlerimi iletiniz. Her ortamda bu konuların çözülmesi için görüşmelerde bulunacağım. Sayın Jandarma Genel Komutanımızın emrinde olduğumu iletin. Eğer benden istenirse uzun yıllar medyaya çıkmamama rağmen çıkıp bu konularda konuşabilirim. Ben MİT Müsteşarlığı da yaptım. Bu tür sıkıntılar benim J.Gn.K.lığı yaptığım zamanlarda da oldu, güçlü olmamız lazımdır.” ,şeklindeki ifade etmiştir.i,
- b.Orgeneral (E) Rasim BETİR
Mektubu okuduktan sonra; “ Öncelikle Teşekkürlerimi sunarım. Bu konulardan ve hükûmetin yaptığı çalışmalardan ben de çok rahatsız oluyorum. Konulardan haberdarım, yakinen takip ediyorum. Orgeneral (E) Teoman KOMAN, Orgeneral (E) F.Ö.BOZTEPE, Orgeneral (E) Aydın İLTER ile de bu konuları görüştüm ve bu mektuptan sonra da mektubun içeriği hakkında kendileri ile görüşeceğim. Bu konuya yakın bazı konuları Sayın Cumhurbaşkanı ile yakın zamanda görüştüm. Benim üzerime hangi görev düşerse seve seve yapacağım. TRT’de yayınlanan Jandarma programlarını beğeniyle izliyorum, bu husustaki teşekkürlerimi özellikle iletiniz.” şeklinde ifade etmiştir.
- c.Orgeneral (E) ADNAN DOĞU
Mektubu aldıktan sonra; “Sayın Komutanınıza teşekkürlerimi iletin. Ben kendileri ile mektubu okuduktan sonra görüşeceğim.” şeklinde ifade etmiştir.
- d.Orgeneral (E) Fikret Özden BOZTEPE
Mektubu aldıktan sonra; “Sayın Komutanınıza teşekkürlerimi iletin. Ben kendileri ile mektubu okuduktan sonra görüşeceğim.” şeklinde ifade etmiştir.
- e.Orgeneral (E) Burhanettin BİGALİ
Mektubu aldıktan sonra; “Sayın Komutanınıza sevgilerimi iletin. Okuduktan sonra kendisi ile görüşürüm.” şeklinde ifade etmiştir.” şeklinde ibarelerin ve bilgi notunun alt sağ köşesinde de Mustafa KOÇ, J.Kur.Binbaşı, İsth. Ynt. Ş. Müdürü yazdığı görülmüştür.
04-AYIŞIĞI kod adlı darbe planında, TSK içerisindeki alt hiyerarşik yapının da yoğun mektup, faks ve e-posta ile tepkilerini dile getirmesine ilişkin plan:
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, örgütün bu faaliyetini aynen gerçekleştirdiği görülmüştür. Bu faaliyet çerçevesinde darbe planlarını hazırlayan ekibin, kendiliklerinden hazırladıkları hayali mektupları Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’e göndererek baskı unsuru oluşturmaya çalıştıkları ve böylelikle hazırladıkları plan çerçevesinde istifaya zorladıkları görülmüştür. Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD genel merkezinde Genel Başkan odasında bulunan … nolu CD ‘de yer alan ‘MUHTELİF/PLAN PROJELER/MEKTUPLAR’ klasörü içerisinde , Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK ve döneminin kuvvet komutanlarına hitaben yazılmış çok sayıda mektuplar olduğu, bu mektuplarda Hilmi ÖZKÖK ün alt düzey subaylar ve astsubaylar tarafından istifaya davet edildiği görülmüştür. Söz konusu mektuplar incelendiğinde, çok sayıda ve değişik birliklerden çok sayıda subay ve astsubay tarafından yazıldığı izlenimi veren mektuplar olduğu, mektupların içerikleri incelendiğinde ise, neredeyse hemen hemen aynı kişi yada kişiler tarafından yazıldığı, yani söz konusu mektupların, DARBE planı çerçevesinde Mehmet Şener ERUYGUR ve ekibince hazırlandığı, yani gerçekte Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde, Genel Kurmay Başkanına karşı herhangi bir rahatsızlık olmadığı halde, DARBE planını yapan ekibin oluşturduğu bir alt ekip tarafından kaleme alınan mektuplarla Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde Genel Kurmay Başkanına karşı rahatsızlık ve tepki varmış havası verilmeye çalışıldığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla DARBE planı çerçevesinde hedeflenen bu faaliyetin aynen yerine getirildiği ve Genel Kurmay Başkanının istifa etmesine zorlanması için tamamen Ergenekon terör örgütü tarafından kurgulanan ve uygulanan bir senaryo olduğu görülmüştür. Söz konusu “MEKTUPLAR” klasörü içersinde, toplam toplam (7) adet mektup olduğu görülmüş ve mektupların içerik itibariyle birbirleriyle benzerlik gösterdiği ve tamamının Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’e hitaben istifa etmesi amacıyla yazılan mektuplar olduğu tespit edilmiştir. Bu nedenle burada sadece bir mektup aynen belirtilecek diğer mektupların tamamı ise soruşturma dosyasına eklenecektir.
ÖRNEK MEKTUP
Sayın Komutanım,
Zat-ı alinizin son bir yıldır izlediği pasif, ürkek, güya demokrat tavır, TSK’nin itibarını ve kamuoyu önündeki saygınlığını iki paralık etmiştir. Birkaç AB hayranı mütareke gazetecisinden aferin almak için bizim gururumuzu incitmeye ne hakkınız var?
Genelkurmay Başkanı ve TSK’nin Başkomutanı olduğunuz dönemde;
Irak’ta kırmızı çizgilerimizin çiğnendiği,
Özel kuvvetlerimizin başına çuval geçirildiği,
ABD’nin Kandil Dağındaki teröristleri koruması altına aldığı,
Pişmanlık yasası diye cezaevindeki teröristlerin salıverildiği,
Tayyip “haydi” deyince birlik hazırlayıp, Bush Kürtlere teslim olup “vazgeçtim” deyince geri adım atıldığı, Kıbrıs’ın satıldığı,
Batı Trakya Türklerine “Yunanistan için çalışın” denildiği,
12 milin pazarlıkla 9 mile bağlandığı, İmam hatiplerin önünün açıldığı,
Kamu Yönetimi Temel kanunu ile üniter ulus devletin altının oyulduğu,
Meclis Başkanının TSK’ne “şeyini şey ettiğimin şeyi” diye küfür ettiği,
Genelkurmay İkinci Başkanı’nın, Yüce Atatürk’ün “TC.nin temeli yüksek Türk Kültürüdür” dediğini unutarak, “Türkiye cumhuriyeti hiçbir etnik temele dayanmıyor” dediği,
TMR Başkanı korgeneralin laik Türkiye Cumhuriyetini de hedef alan ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi için “takdire şayan bir proje” dediği bir dönem olduğunun farkında mısınız?
Bütün bunlar karşısında; “TBMM’nin ordusu”, “Başbakanın lafı üzerine benim söz söylemem uygun olmaz” gibi teslimiyet ifade eden açıklamalardan başka bir şeyler yapmanız gerekmiyor mu?
Bütün bunlar ve Laik cumhuriyetimize yönelen tehdit, 28 Şubat’tan daha mı az tehlikeli? O dönemde demokrasiye balans ayarı yapan Genelkurmay Başkanı’nın tavrı mı, sizin şimdiki teslimiyetçi tavrınız mı daha doğru? Bunların ikisi de doğru olamayacağına göre söyler misiniz hangisi doğru?
Yoksa sizin aklın önderliğini rehber edinen komuta anlayışınıza göre, zayıf hükûmetler karşısında şahin kesilen TSK’nin, güçlü hükûmet karşısında teslim olması mı normal? Bu aklın önderliği midir, korkunun önderliği mi?
Yarın güçlü ordular karşısında da aynı tavrı mı takınacaksınız?
Görev süreniz boyunca bütün bunlara teslimiyetle yaklaşan bir başkomutan olarak, nasıl huzur içinde bayrağı teslim edebileceksiniz? Nasıl torunlarınızın yüzüne bakabileceksiniz?
Komutanım taban kaynıyor. Asıl şimdi genç Subaylar rahatsız. Ekmek derdine düşmüşüz sesimiz çıkmıyor diye arkanızda olduğumuzu sanmayınız. Bıçak kemiğe dayandığında gereğini yaparız.
Komutanım, siz bu işi götüremiyorsunuz, lütfen istifa ediniz. Eğer sizi böyle yanlış yönlendiren karargahınız ise karargahınızdaki generalleri de alıp gidiniz… İhanete itaat olmaz. Siz itaat edilmeyi şu yaptıklarınızla hak etmiyorsunuz. Bu tutumunuzla ordunun birliğini de tehlikeye atıyorsunuz… Lütfen bir kere de şahsınızdan bekleneni yapıp, onurunuzla istifa ediniz.
Arz ederim. Bir Grup Genç Subay
Şeklinde bir mektup olduğu görülmüştür.
AYIŞĞI kod adlı darbe planında, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ı terk etmesi için, milletvekillerinin analiz edilerek gruplandırılması, gruplarla temas kurularak organize edilmesi, liderlerin belirlenmesine ilişkin planlar:
Planların uygulamaya geçirilmiş olmasına ilişkin olarak,bazı şüphelilerden elde edilen dokümanlar da çok açık veriler bulunmaktadır.Örnek olarark;
Şüpheliler Ergün POYRAZ, İsmail YILDIZ, Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen dijital verilerde AKP milletvekilleri ve Bakanları ile ilgili çok sayıda ve değişik kategorilerde kişisel verilerin hukuka aykırı olarak kaydedildiği, hatta bu kayıtlardan birisinde tüm AKP’li milletvekillerinin isimlerinin karşısındaki diğer bilgilerin yanı sıra partiden kopup kopamayacağının belirtildiği görülmüştür. Yine şüphelilerden ele geçirilen ve Levent ERSÖZ ile İsmail YILDIZ arasında geçen bir konuşma çözümünde, İsmail YILDIZ’ın bu çalışmayı bizzat kendisinin yaptırdığını açıkça ifade ettiği ve bu çerçevede “Ben bu 368 milletvekilinin 368’i ile de ilgili dosya hazırladım. Ve sorduğumuz soru; AKP’den koparmasınız? Niçin koparsınız? Neden koparsınız? Ne zaman koparsınız? Hangi şartlar altında koparsınız? Ve ne istersiniz? Cevap;280 milletvekili AKP’den tabi ki kopabilirim diyor, bunlar devletle çatışmaya devam ederse, bunlar Türkiye’yi iyi idare edemezse ve ekonomik kriz çıkarsa, Günedoğu ile ilgili baskılar artarsa, Kıbrıs’la ilgili taahhütleri artarsa bu zafiyetlerde kopabiliriz diyor. Yada bir siyası alternatif üretilirse. Bakın bu çok önemli, biz AKP’den kopabiliriz diyor” dediği anlaşılmıştır.
Ergenekon terör örgütünün gerçekleştirmeyi planladığı Darbe planları çerçevesinde, azami sayıda milletvekilini AKP’den koparmak için kapsamlı çalışmalar yaptıkları anlaşılmaktadır.
Kişisel Bilgilerin kaydedilmesi ve istihbari çalışmalar:
Şüpheli İsmail YILDIZ’dan ele geçirilen (84) numaralı bilgisayarda, diğer verilerin yanı sıra “Milletvekilleri aciklamali1” isimli Word dosyasında; (368) AKP Milletvekilinin isimlerinin yer aldığı, çizelge halinde hazırlanmış yazıda, her milletvekilinin özgeçmişi ve haklarında notlar bulunduğu, kişilere ait Notlar bölümünde “MIT, İran, CIA, Mossad, Almanya, AKP yönetiminin güvendiği isimlerden, Konjonktürel davranabilir, İlişkilerinde pargmatist, AKP DEN KOPABİLİR, AKP DEN KOPMAZ” gibi, kişinin yapısı, davranışları, ideolojisi ve etnik durumuyla ilgili bilgilerin yazıldığı, bu şekilde ayrı ayrı fişlemelerin yapılarak çok kapsamlı bir rapor hazırlandığı görülmüştür.
Yine şüpheli Ergün POYRAZ’dan ele geçirilen (CD 1) içersinde, diğer verilerin yanı sıra, “Bakanlar kurulu öz geçmişi” klasörü içersinde; (26) adet Word dosyası olduğu görülmüştür. Word dosyalarına ayrı ayrı Hükümette görev alan Bakan isimlerinin yazıldığı, içeriğinde bakanlara ait kişisel bilgilerin bulunduğu, kişisel bilgilerin hemen altında ise “Özellik arz eden durumları” başlığı altında şahısların siyasî, dinî görüşleri ve ırkî kökenleri ile ilgili bilgilerin olduğu, bunların yanı sıra siyaset hayatındaki ilişkilerle ilgili notların yazılı olduğu,
“7 Özel Durumu1 Olan Milletvekilleri AKP” isimli word dosyasında; “ÖZEL DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ” başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 60 Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıkları olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin bulunduğu,
“7 Özel Durumu Olan Milletvekilleri AKP” isimli word dosyasında; “ÖZEL DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ” başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 39 Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da dini görüşleri ve daha önce görev yaptıkları yerler, yargılandıkları olaylar ve benzer konularla ilgili bilgilerin yer aldığı,
“7 Özel Durumu Olan Milletvekilleri Bağımsız” word dosyasında; ÖZEL DURUMU OLAN MİLLEKVEKİLLERİ” başlığı altında çizelge yapıldığı ve bu çizelge içersinde 3 Bağımsız Milletvekilinin isimlerinin yazıldığı, her ismin karşısına da daha önceki tarihlerde yargılandıkları olaylar ve haklarında açılan davalarla ilgili bilgilerin bulunduğu görülmüştür.
Şüpheli Hurşit TOLON’dan ele geçirilen dijital verilerde,
ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde; “019 Siyasi Partiler” isimli klasörde; “Adana Milletvekili Ömer Çelik.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Adana Milletvekili Ömer ÇELİK ‘in kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve felsefi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“Atilla Koç kimdir.doc”, “Atilla Koç kimdirözet.doc” ve “Atilla Koç kimdirözetresimli.doc” isimli bir MSword dosyaları olduğu, bu dosyalar içerisinde Kültür ve Turizm eski Bakanı Atilla KOÇ ‘un kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“Cüneyd Zapsu.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde AKP’nin Genel Başkan Danışmanı Cüneyd ZAPSU ‘nun kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“İstanbul Milletvekili Egemen Bağış.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde İstanbul Milletvekili Egemen BAĞIŞ ‘ın kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi görüş ve ırki kökenlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Kültür Bakanı Hüseyin Çelik.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK ‘in kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“023 Biyografik Bilgiler” isimli klasörde; “Milletvekili Biyografileri.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 22 Milletvekilinin kimlik bilgilerinin yanı sıra bu milletvekillerinden 7 tanesinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“AKP'nin Beyin Takımı------” isimli klasörde; “AKP tarikatçı milletvekilleri.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde AKP Milletvekillerinin kimlik bilgilerinin yanı sıra kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“Biyoğrafiler” isimli klasörde; “7 Özel Durum Bakanlar kurulu2.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 21 Bakana ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“7 Özel Durumu1 Olan Milletvekilleri AKP.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 60 Milletvekiline ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“7 Özel Durumu Olan Milletvekilleri AKP.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 40 Milletvekiline ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“7 Özel Durumu Olan Milletvekilleri Bağımsız.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 3 Milletvekiline ait kimlik bilgilerinin yanı sıra çeşitli iddialar ve istihbari bilgilerin kaydedildiği,
“7 Özel Durumu Olan Milletvekilleri CHP.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 2 Milletvekiline ait kimlik bilgilerinin yanı sıra çeşitli iddialar ve istihbari bilgilerin kaydedildiği,
“9 Milletvekilleri Özgeçmiş tamamı.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 500’ün üzerinde Milletvekillerine ait kimlik bilgilerinin yanı sıra çeşitli iddialar ve istihbari bilgilerin kaydedildiği,
“11 Milletvekillerinin Özgeçemişleri son.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 365’in üzerinde Milletvekillerine ait kimlik bilgilerinin yanı sıra çeşitli iddialar ve istihbari bilgilerin kaydedildiği,
“Adalet Bakanı Cemil Çiçek.doc”, “Başbakan Abdullah Gül.doc”, “Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen.doc”, “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu.doc”, “Devlet Bakanı Ali Babacan.doc”, “Devlet Bakanı Beşir Atalay.doc”, “Devlet Bakanı Mehmet Aydın .doc”, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler.doc”, “İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu.doc”, “Maliye Bakanı Kemal Unakıtan.doc”, “Milli Eğitim Bakanı Erkan Mumcu.doc”, “Milli Savunma Bakanı Mehmet Vecdi Gönül.doc”, “Sağlık Bakanı Recep Akdağ.doc”, “Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun.doc” ve “Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım.doc” isimli bir MSword dosyaları olduğu, bu dosyalarda bahsi geçen Bakanların dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerinin kaydedildiği,
“AKP tarikatçı milletvekilleri.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 100 Milletvekiline ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır.doc”, “Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen.doc” ve “Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış.doc” isimli MSword dosyaları olduğu, bahsi geçen Bakanların siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, dönemin Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Abdullatif ŞENER’in siyasi görüşlerine ve ırki kökenlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Milletvekilleri.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 85 Milletvekiline ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Tarım ve Köyişleri Bakanı Sami Güçlü.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, dönemin Tarım Bakanı Sami GÜÇLÜ’nün dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ve böylelikle fişlendiği tespit edilmiştir.
Bahse konu bu verilerin tamamı şüpheli Şener ERUYGUR dan da ele geçirilmiştir.
Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen dijital verilerde, ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde; “ARŞİV” isimli klasörde;
“Kadrolaşma 21.07.03.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 1052 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“Kadrolaşma.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 1762 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“İrticai Faaliyette Bulunan Kamu Görevlileri” isimli klasörde “SÜLEYMANCI KAMU PERSONELİ ÇİZELGESİ.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 4 şahsa ait dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Kadrolaşma” isimli klasörde; “Kadrolaşma1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2002 ve 2003 yıllarında değişik bakanlıklarda ve Kamu Kurumları’nda yapılan 953 kişiye ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu, dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“KADROLAŞMA EK-A.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 17 bakanlıkta gerçekleştirilen atamalar ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir tablo olduğu,
“KADROLAŞMA EK-C.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Başbakanlık, 18 Bakanlık, Üniversite/YÖK ve Diğer Kurumlarda gerçekleştirilen atamalar ile ilgili bilgilerin bulunduğu bir tablo olduğu,
“Kadrolaşma eski ufuğa verilen üzerine eilave ettikleri.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2002 ve 2003 yıllarında Başbakanlık ve bakanlıklarda yapılan 233 kişiye ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu, ayrıca siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ve böylelikle fişlendiği,
“Kadrolaşma eski.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2002 ve 2003 yıllarında Başbakanlık, bakanlıklar ve Kamu kurumlarında yapılan 349 kişiye ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu, siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“İRTİCA EĞİLİMLİ İL VALİLERİ.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 17 Valiye ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine ve ırki kökenlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“İRTİCA EĞİLİMLİ KAYMAKAMLAR.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 294 Kaymakama ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“İRTİCAİ FAALİYETTE BULUNAN SAĞLIK BAKANLIĞI HASTANELERİ.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosyalar içerisinde 304 sağlık personeline ait kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği ,
“Ulusalcılar.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2112 kişinin isminin yazılı olduğu, bu isimler arasında, duruşma kapsamında yargılaması devam eden E.Alb. M.Fikri KARADAĞ, E.Sb. Muzaffer TEKİN, Asuman ÖZDEMİR, Doç.Dr.Emin GÜRSES, Doğu PERİNÇEK, Ergün POYRAZ, Erol MÜTERCİMLER, Sevgi ERENEROL, Sinan AYGÜN, ayrıca soruşturma kapsamında göz altına alınan Tuncer KILINÇ, İlker GÜVEN, Emcet OLCAYTU ve İbrahim ŞAHİN gibi isimlerin yer aldığı AKP Milletvekillerinin kimlik bilgilerinin yanı sıra kişisel bilgilerin kaydedildiği görülümüştür.
Bunların yanı sıra birçok üniversite ve üniversite çalışanlarını hakkında da kişisel verileri kaydettikleri tespit edilmiştir.
Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen dijital verilerde, ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde; “006 YÖK ve ÜNİVERSİTELER” isimli klasörde; “DİCLE ÜNİ.YENİ REKTÖR.doc”, “Dicle Üniv_Mektup.doc” “Dicle Üniversitesi 1974 yılnda kurulmuş olup 12 fakültes (1).doc” ve “Dicle Üniversitesi 1974 yılnda kurulmuş olup 12 fakültesi bu.doc” isimli MSword dosyalar olduğu, bu dosyalar içerisinde Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. F.C. isimli şahsın kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve ırki görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“dicle üniv. eski rektörü.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Dicle Üniversitesi Eski Rektörü M.Ü. Ö. isimli şahsın kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Dicle Üniv_Mektup 13-04-04.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Dicle Üniversitesi’nde görevli bulunan 8 öğretim görevlisi hakkında bir takım iddialar ve istihbari bilgilerin bulunduğu,
“Elazığ Fırat Üniversitesindeki irticai yapılanma jandarma.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Elazığ Fırat Üniversitesi’ndeki öğretim görevlileri ile ilgili çeşitli iddialar ve istihbari bilgilerin yer aldığı,
“G.Antep üiniverssitesi.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Gaziantep Üniversitesi Rektörü İ. H. F. ile ilgili çeşitli iddialar ve istihbari bilgilerin yer aldığı,
“MEB Hüseyin Çelik'in künyesi.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Mlatya Üniversitesi.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Prof. Dr. M. P.baisimli şahsın kimlik bilgilerinin yanı sıra siyasi ve dini görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Sivaks okullar raporu.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Sivas Cumhuriyet Anadolu Lisesi, Abdüssamet Bal Anadolu Lisesi, Suşehri İlçesi İHL ve Özel Sultan Murat Lisesi isimli okullar hakkında bir takım iddialar istihbari bilgilerin bulunduğu,
“Van YY Üniversitesi.doc” isimli bir MSword dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Van Yüzüncüyıl Üniversitesi hakkında bir takım iddialar istihbari bilgilerin bulunduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR dan ele geçirilen 5 numaralı CD içerisinde; “İRTBLR” isimli klasörde “DIŞİŞLERİ 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştığı ifade edilen 105 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “İRTİBAT VAR, İRTİBATA DEVAM EDİLMELİ, YARDIMCI OLUYOR, KADINA ÇOK DÜŞKÜN, ÖNÜ KESİLEBİLİR, KORUNMALI, DÖNÜŞÜ DEĞERLENDİRİLECEK, HER YÖNÜYLE GÜVENİLİR, YARDIMCI OLUNMALI, ÜZERİNDEN İRTİBATA GEÇİLEBİLECEK KİŞİLER FAYDALI OLABİLİR, BAKANLIKTA ETKİLİ, FAYDASI OLUYOR, TERFİ İÇİN BEKLENTİLERİ VAR, DESTEKLENMEYE DEVAM EDİLMESİ UYGUN OLUR, DESTEKLENDİ, ÖNEMLİ FAYDALARI OLDU, İŞBİRLİĞİNE AÇIK, YARDIMCI OLMUYOR, MESAFELİ, İSTİHBARAT KABİLİYETİ VAR, KADINLARLA İLİŞKİLERİ KONTROLSÜZ, KONTROL EDİLEBİLİR, İRTİBATTA SORUNLU, DESTEK VERMİYOR, ÖNÜ AÇIK DEĞİL, BEKLENTİSİ YOK, KULLANILMAYA MÜSAİT, İHTİYAÇ HALİNDE DEĞERLENDİRİLEBİLİR, GİDİŞATI İYİ, İRTİBAT SAĞLAM, GEREKTİĞİNDE RİSK ALIR, MESAFELİ BULUNDU, DEĞERLENDİRİLMEYECEK, ULUSLARARASI BAĞLANTILARI ÇOK ETKİLİ, EMEKLİLİK SONRASI PLANLANMALI, İZLEMEKTE FAYDA VAR, FAYDALI OLMAYA DEVAM EDİYOR, GİRİŞİNDE GEREKEN DESTEK SAĞLANDI, DÖNÜŞÜNDE KORUNMALI, YETİŞTİRİLMELİ, DEĞERLENDİRİLİYOR, BAKILACAK, VERDİKLERİ ALINDI, TUTUK, İKİLİ İLİŞKİLERDE SIKINTILI, İLİŞKİ DEVAM ETTİRİLMELİ, İŞARET ETTİKLERİ DESTEKLENMELİ, KARİYERİ SAĞLAM, İŞBİRLİĞİNE DEVAM, TAYİNİ HALLEDİLDİ, AKSATIYOR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ, İLK İZLENİM OLUMLU, İŞBİRLİĞİNE AÇIK, AMA YÖNLENDİRİLMESİ LAZIM, VERİMSİZ, KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ SORUN OLABİLİR, BÜYÜKELÇİLİĞİ DESTEKLENMELİ, AŞIRI SOL EĞİLİMLERİ SORUN OLABİLİR, ETKİN BİR GÖREVE ATANMASI DESTEKLENMELİ, İÇKİYE DÜŞKÜNLÜK SORUN OLABİLİR, İP İLE İLİŞKİLERİ KULLANILABİLİR, BAĞLANTI TAM, YARARLI BİLGİ VE TAMASLAR SAĞLADI, KÖŞKTE BAŞLAMASI SAĞLANDI, YAKIN TEMASA DEVAM, DESTEKLENMELİ BÜYÜKELÇİ OLMASI TEMİN EDİLMELİ, BİRAZ GERİ PLANDA KALMASI İYİ OLUR, HİZMETLERİNDEN YARARLANMAYA DEVAM EDİLMELİ, AKTİF GÖREV ALMASI SAĞLANMALI, AİLECEK İŞÇİ PARTİLİ, UZUN VADEDE DEĞERLENDİRİLMELİ, TEMASLARIN SIKILAŞTIRILMASI LAZIM” şeklinde,
“İRTBLR” isimli klasörde “emekli sandığı ve maliye 2.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve Maliye’de çalıştığı ifade edilen 40 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “ADD, ÇYYD GİBİ DERNEKLERLE OLAN YAKIN İLİŞKİSİ BİLİNİYOR, AKTİF VERİMLİ, YARARLANILABİLİR, İRTİBAT VAR, İŞÇİ PARTİSİ GÖSTERİLERİNE KATILIR, AKTİF, PROBLEM YOK, İŞÇİ PARTİSİNE SEMPATİ VAR, YARARLANILABİLİR, GÖRÜŞÜLÜYOR, BİRAZ ZAYIF, BEKLENTİLERİ VAR, DESTEK OLUNMALI, İRTİCA OPERASYONLARINDA DESTEK OLUR, ALEVİ KÖKENLİ, YARARLANIYORUZ, YARARLANILMALI,
“İRTBLR” isimli klasörde “MALİYE 2.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Maliye, Gümrük Müsteşarlığı ve Hazine Müsteşarlığı’nda çalıştığı ifade edilen 7 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “BEKAR KADIN DÜŞKÜNÜ, SÜREKLİ YURT DIŞINA GİDER, KULLANILABİLİR, EŞİ GELENEKSEL KAPALI, CUMAYA GİDER, ASKER, KAYMAKAM, VALİ VE DOKTORLARLA AKTİF HALDE GÖRÜŞÜYOR, VALİ OLAMADIĞI İÇİN HÜKÜMETE ÇOK KIZGIN, HÜKÜMETİN YIKILMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYOR, ASKER VE SİVİLDEKİ ÜST DÜZEY BÜROKRATLARLA ARASI ÇOK İYİ, CUMHURBAŞKANLIĞINDA GÖREVLİ ÜST DÜZEY BÜROKRATLAR TARAFINDAN DA DESTEKLENİYOR, MASAK’TA KADROLAŞMADA EN ETKİLİ İSİMLERDENDİ, SOLCU, İRTİBAT VAR, YARARLANILIYOR, HÜKÜMET İSTEDİĞİ HALDE ALAMIYOR, HÜKÜMETİ TAKMIYOR, GEREKİRSE TEHDİT EDİYOR” ,
“İRTBLR” isimli klasörde “MÜLKİ AMİRLER 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Vali, Kaymakam ve Mülkiye Müfettişi olduğu ifade edilen 52 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “İRTİBAT TESİSİNDE ZAYIF KALIYOR, KOLLANMALI, SIKINTILARI VAR, YARDIMCI OLUNACAK, KADIN DÜŞKÜNÜ, PROBLEM OLABİLİR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ, OLUMLU, HÜKÜMET ALEYHİNE ÇALIŞMALRI VE TAVSİYELERİ VAR, BAKILMALI, YARDIMCI OLUR, BİRAZ TEDİRGİN, AMA İSTEKLİ, MHP İLİŞKİLERİ İYİDİR, BAĞLANTILARI İİYİ, DEGERLENDİRİLMELİ, PROBLEM YOK, FAKAT DİKKAT EDİLMELİ, TAVSİYE ETTİĞİ KİŞİLER DEGERLENDİRİLMELİ, İRTİBAT VAR, REFERANSLARI SAĞLAM, ÇEVRESİ GENİŞ, VALİLİKLE İLGİLİ BEKLENTİLERİ VAR, YARDIMCI OLUNUYOR, İRTİBAT SAGLANDI, İLGİLİ GÖREVE GELMESİ KONUSUNDA YARDIMCI OLUNMALI, REFERANSLARINA GÜVENİLİR, GELEN BİLGİLER DEGERLENDİRİLDİ, AKSATIYOR, AKTİF GÖREVDE OLMASI SAĞLANMALI, HÜKÜMET KARŞITIDIR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ GÖRÜŞÜLÜYOR, BAĞLANTILARI ÇOK İYİDİR, KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ VAR, YERİNDE TUTULMALI, VALİ OLMAK İÇİN ÇOK İSTEKLİ YARDIMCI OLUNMALI, YARARLI OLUR, MÜFETTİŞ OLMAK İSTİYOR DESTEK OLUNMALI, YERİNDE KALMALI, ÜLKÜCÜ GÖRÜŞE SAHİP, AKP KARŞITLIĞINI CESURCA ORTAYA KOYAR, VALİLİĞİ İÇİN ÇALIŞILABİLİR, İSTİHBARATA VE BİLGİ TOPLAMAYA MERAKLI, ASKERİ İSTİHBARATLA VE ASKERLERLE ARASI ÇOK İYİ, ÇAĞDAŞ YAŞAMCILARLA BERABER HAREKET EDİYOR, KOLLANMALI VE AKTİF GÖREVDE TUTULMALI, YÜKSEKOVADA CİDDİ DESTEĞİ OLDU, İSTANBULDA İLERİMİZE DESTEK OLUYOR, VALİ OLMAK İÇİN GAYRET EDİYOR, VALİLİK İÇİN DESTEK OLUNABİLİR, GENELKURMAY PSİKOLOJİK HAREKAT ADINA ÇALIŞIYOR, KARI KIZ İŞLERİ VARDIR, MİT İRTİBATI OLABİLİR, AŞIRI SOL MARKSİST, YASADIŞI AFİS ASMAKTAN DOSYASI VAR, BECERİKLİ”,
“İRTBLR” isimli klasörde “TELEKOM 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Telekom Üst Kurulu’nda çalıştığı ifade edilen 13 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “SİNSİDİR, ÜST DÜZEYDEKİLERLE ARASINI İYİ TUTMAYA ÇALIŞIR, HÜKÜMET ALEYHİNDEDİR, ASKERİN HÜKÜMET YERİNE GELMESİNE TARAFTAR OLDUĞUNU SÖYLER, AB KARŞITI, YARARLANILABİLİR, AŞIRI SOLCU, İRTİBAT VAR, HÜKÜMETİN ALEYHİNDE, KONJEKTÜRE GÖRE DAVRANIR, MHP’LİDİR, MUHAFAZAKAR TARAFLARI VARDIR, KADIN TARAFI VAR” şeklinde nitelendirmelerin yapıldığı,
“Kadrolaşma” klasöründe “Kadrolaşma Konuşma Notu 0611.doc” isimli MSword dosyası içerisinde Cumhurbaşkanlığı makamına hitaben yazılan AKP hükûmeti tarafından çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına yapılan atamalara ilişkin listelerin EK olarak belirtilerek gönderildiği, “BU KAPSAMDA, SIRF AKRABA VEYA PARTİLİ OLDUKLARI İÇİN YAPILDIKLARI TESPİT EDİLEBİLEN 329’U SAKINCALI, 72’Sİ AKRABA OLMAK ÜZERE TOPLAM 401 ÜST DÜZEY BÜROKRAT ATAMASI TESPİT EDİLEBİLMİŞTİR. (İSİM LİSTESİ BİLGİ NOTU EK-B) KADROLAŞMANIN BU ŞEKİLDE DEVAM ETMESİNİN KAMUOYUNDA DAHA DA BÜYÜK HUZURSUZLUKLARA NEDEN OLACAĞINA YÖNELİK ENDİŞELERİMİN ARTMAKTA OLDUĞUNU KONU İLE İLGİLİ TEDBİRLERİN BİR AN ÖNCE ALINMASINI ARZ EDERİM” şeklinde beyanların yer aldığı,
“Kadrolaşma” klasöründe “DEVLET BAKANLIKLARI.doc” isimli 8 sayfalık MSword dosyasında, Bakanlıklarla ilgili hangi şahsın nereye ve hangi dönemde atandığını gösterir çizelge olduğu, “görevden alınanlar.doc” isimli 4 sayfalık MSword dosyasında 20.11.2002 tarihinden itibaren görevlerinden alınan üst düzey komu görevlilerine ait isim listelerinin olduğu, “Kadrolaşma.xls” isimli excel dosyasında 3 Kasım şeçimlerinden bu güne kadar yapılan atamalar başlığı olduğu çizelge halinde hazırlandığı, Manisa ve Burdur illerindeki bir çok bakanlıkla ilgili görevli şahısların isimlerinin de yazılarak atamaların belirtildiği, Atanabilecekler isimli sayfa içerisinde ise kadrolaşma kapsamında göreve atanabileceklerin isimlerinin yer aldığı, bazılarının karşılarında “şeriatçı” şeklinde ibarelerin yer aldığı, Görevde olanlar isimli sayfa içerisinde çeşitli illerdeki görevlilerin isimlerinin yazılı olduğu ve karşılarında “Hizbullah üyesi, irtica, Nur tarikatı görüşlerini benimser, mesaiye türbanlı gelir, erkeklerle tokalaşmaz, Mustafa Sungur grubu, tarikat ve cemaat ilişkisi var” gibi ayrımların yapılarak çizelge halinde hazırlandığı, Görevden alınanlar isimli sayfa içerisinde ise bir çok kişinin isminin olduğu, “Kadrolaşma1.xls”, “Kadrolaşma 21.07.03.xls”, “Kadrolaşma 26.06.xls”, “Kadrolaşma eski.xls”, “Kadrolaşma eski ufuğa verilen üzerine eilave ettikleri.xls”, “Kadrolaşma listeye ilave edilecek.xls”, “Kadrolaşma son.xls” isimli dosyalarında aynı içerikli olduğu, tespit edilmiştir.
Mehmet Şener ERUYGUR’un kullanımında bulanan ilimiz Kadıköy ilçesi Fenerbahçe mahallesi Iğrıp sokak Fenerbahçe Orduevi No:2/1 sayılı ikametinde yapılan aramalarda el konulan belgelerin incelemesinde; -EK-5’de (3) sayfa isimsiz ve imzasız olarak gönderilen bilgisayar çıktısı bir mektup olduğu, “Sayın Komutanım” şeklinde başladığı, Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde görevli ve irticaya karıştığı düşünülen şahıslarla ilgili istihbari bilgiler olduğu görülmüştür.
02-Ahmet Hurşit TOLON Ankara ili Ahmet Taner Kışlalı Mahallesi Park Caddesi Ata Park sitesi No.1 Çay Yolu Yeni Mahalle sayılı adresinde yapılan aramada el konulan belgelerin incelemesinde; -(EK-6)’da (21) sayfa olan ve “Sayın Devlet Büyüğümüz” ile başlayan ve Fettullah Gülen ve örgütü tarafından, TSK ile Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kurum kuruluşlara, kısacası devlete karşı sistematik ama henüz adı konulmamış gizli bir savaş yürütüldüğünden bahisle;
“Örgütün ele başı beşli” başlığı altında; AKP ‘li bazı milletvekillerin isimlerinin verilerek bu şahıslar hakkında ve irtibatlı olduğu şahıslarla ilgili bilgiler yer aldığı,
Örgütün düşman addettiği Asker, Polis, Mit, Hâkim, Savcı vb. kişi ve kurumlarla arşiv araştırması yaptığı, fiziki ve teknik takip ile bilgi ve belge topladığından bahsedildiği, Yazının devamında -EK–1 ile Ankara Valiliğine yazılmış inceleme raporu konulu, 04.04.02 tarihli Sebati BUYURAN (bakan adına müsteşar yardımcısı) imzalı yazı olduğu devamında;
-EK-2 olarak yazıya eklenmiş ve “İstihbarat Dairesi Başkanlığı Yapılanması” başlıklı yazıda, toplam (62) kişilik Emniyet mensubunun isminin ve rütbesinin yazıldığı, yazının altına “ Bu rütbelerin altında baş komiser, komiser ve komiser yardımcısı rütbesinde örgüt elemanlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir.” şeklinde not olduğu,
-EK-3 olarak yazıya eklenmiş ve “Kaçakçılık Ve Organize Suçlar Dairesi Başkanlığı Yapılanması” başlıklı yazıda; toplam (69) kişilik Emniyet mensubunun isminin ve rütbesinin yazılı olduğu, altında “Kaçakçılık Ve Organize Suçlar Dairesi Başkanlığı Taşra Teşkilat Yapılanması” alt başlığı altında toplam (13) Emniyet mensubunun isminin ve rütbesinin yazıldığı, yazının son kısmında “ Bu rütbelerin altında baş komiser, komiser ve komiser yardımcısı rütbesinde örgüt elemanlarının da bulunduğu göz ardı edilmemelidir.” şeklinde not bulunduğu,
-EK-4 olarak yazıya eklenmiş ve “Koruma Hizmetleri (Başbakanlık ve TBMM) Görevlileri Yapılanması” başlıklı yazıda; toplam (17) Emniyet mensubunun isim rütbe ve çalıştığı birimleri yazılı olduğu,
-EK-5 olarak yazıya eklenmiş ve “Emniyet Genel Müdürlüğü Yapılanması” başlıklı yazıda; toplam (41) kişilik Emniyet mensubunun isim, rütbe ve çalıştığı birimlerin yazılı olduğu,
-EK-6 olarak yazıya eklenmiş ve “İstanbul Emniyet Müdürlüğü yapılanması” toplam (25) kişilik Emniyet mensubunun isim, rütbe ve telefon numaralarının yazılı olduğu,
-EK-7 olarak yazıya eklenmiş ve “diğer İl Emniyet Müdürlükleri yapılanması” başlığı altında (52) kişilik emniyet mensubunun isim, rütbe ve çalıştığı birimlerinin yazılı olduğu,
-EK-8 olarak yazıya eklenmiş ve “Polis Akademisi Yapılanması” başlığı altında (79) kişilik Emniyet mensubunun isim ve rütbelerinin yazılı olduğu,
-“ÖĞRETİM ELEMANLARI YAPILANMASI” olarak yazıya eklenmiş, toplam (18) kişilik öğretim elemanın isimlerinin yazılı olduğu,
-“POLİS KOLEJİ YAPILANMASI” olarak yazıya eklenmiş, toplam (39) kişilik emniyet mensubunun isim ve rütbelerinin yazılı olduğu,
-EK-9 olarak yazıya eklenmiş ve “ Ankara Emniyet Müdürlüğü Yapılanması” başlığı altında (39) kişilik Emniyet mensubunun isim, rütbe ve çalıştığı birimlerin yazılı olduğu,
-EK-10 olarak yazıya eklenmiş ve “İzmir İl Emniyet Müdürlüğü Yapılanması” başlığı altında (7) kişilik isim, rütbe ve çalıştığı birimlerin yazılı olduğu tespit edilmiştir.
ÖRGÜTÜN BÜROKRAT VE KAMU GÖREVLİLERİNİN ATAMALARINI TAKİP ETME ÇALIŞMALARI:
[değiştir]Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen dijital verilerde, ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde; “ARŞİV” isimli klasörde;
“ATAMALAR.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2005 yılında değişik bakanlıklarda ve Kamu Kurumları’nda yapılan 808 kişiye ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu,
“AKP Kadrolaşma” isimli klasörde “atamalar.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2005 yılında değişik bakanlıklarda ve Kamu Kurumları’nda yapılan 472 kişiye ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu ve bu bilgiler içerisinde kişinin kimlik bilgileri ile atandığı yerin yazılı bulunduğu,
Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen ADD Genel Merkezi, Genel Başkan Odasından Alınan 5 nolu CD içerisinde; “BİYOGRAFİK İSTHB” isimli klasörde; “İÇİŞLERİ ATAMA.ppt” isimli bir PowerPoint dosyası olduğu, bu dosya içerisinde İçişleri Bakanlığı’nda farklı birimlere atanan çok sayıda şahsa ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu, bu bilgiler içerisinde kişinin kimlik bilgileri ile atandığı yerin yazılı olduğu tespit edilmiştir.
ŞÜPHELİ LEVENT ERSÖZ’E AİT GÖRÜŞME ÇÖZÜMLERİ:
[değiştir]Şüphelilerden ele geçirilen dijital veriler içersinde, Levent ERSÖZ’ün değişik kişilerle yaptığı görüşmelerin kayıtlarını ele geçirilmiş, bu kayıtlar incelendiğinde, bir kısmında ses dosyaları olduğu bir kısmında ise Levent ERSÖZ ve ekibince yapılan görüşme çözüm tutanakları olduğu görülmüştür.
Bu veriler incelendiğinde, Levent ERSÖZ’ün İsmail YILDIZ ve Tuncay ÖZKAN’la yaptığı görüşmelerde, hazırlanan darbe planları çerçevesinde AKP’yi bölmek ve yeteri kadar milletvekilini Başbakan Tayyip ERDOĞAN’dan koparmak için çok ciddi çalışmalar ve planlar yaptıkları tespit edilmiştir.
Söz konusu görüşme çözümleri Levent ERSÖZ’e sorulduğunda, alınan ilk ifadesinde Komutanı Şener ERUYGUR’un talimatı ile görüştüğü kişilerle yaptığı konuşmaları kayıt altına aldıklarını beyan etmiştir.
Kaldı ki İsmail YILDIZ’ın Levent ERSÖZ’le konuşurken AKP ile ilgili yaptığını söylediği çalışmalar hem İsmail YILDIZ’dan hemde Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON ve Hasan Atilla UĞUR ‘dan ele geçirilmiştir.
Dolayısıyla tüm bu veriler bir taraftan şüphelilerin darbe planları çerçevesinde yaptıkları faaliyetlerdeki birlikteliği, diğer taraftan da örgütün darbe planlarını açıkça uyguladığını ortaya koymaktadır.
5 Kasım 2003 tarihinde Kıvanç DEĞİRMENCİ kod adlı İsmail YILDIZ’ın Levent ERSÖZ ile yaptığı görüşme metninde; AKP’nin bölünmesi ile ilgili konuşmalar yaptıkları, görüşme içerisinde İsmail YILDIZ’ın AKP’nin bölünüp parçalanmasının çok kolay olduğunu söylediği, bu çerçevede “hadiseden milletvekillerinin hepsi bu şekilde tesir edecek hale geldiler. Orada 219 tane milletvekili AKP’den kopacak durumda, bu sayı 250 ye çıkabilir.” dediği,
Görüşmenin devamında bu durumu Mehmet AĞAR’a anlattığını ve AKP içerisinde sadece 55 tane DYP kökenli milletvekili olduğunu, 40 milletvekilinin MHP kökenli olduğunu, 60 milletvekilinin ise ANAP geçmişi olduğunu söylediğini, fakat bunun için gerginliğin tırmandırılması gerektiğini ifade ettiği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün “gerilimi kim tırmandıracak, nasıl tırmandıracak” dediği, İsmail YILDIZ’ın da “gerilimi de bir şekilde TSK tırmandırabilir. Stratejik olarak ama dini noktalar üzerine değil de milli noktalar, idari yapı yada hukuk konularında sıkıştırabilir” “gerilimi orada tırmandırırsa, Ağar ılımlı mesajları vermeye devam ederse, hatta biraz daha yoğunlaştırırsa bunu, AKP nin milletvekillerinin DYP ye geçmesi için meşru bir zemin oluşur” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “yani korkup kaçan mı olur” dediği, İsmail YILDIZ’ın “hem korkup kaçan olur, hem de DYP böyle bir durumda en iyi adres galiba” dediği, İsmail YILDIZ’ın Ali Müfit GÜRTUNA’nın AKP’den kopartılması gerektiğini öne sürerek “Ali Müfit Beyi mutlaka koparmamız lazım. Ali Müfit Bey, gelecekte Türkiye’deki Tayyip Beyin pozisyonunu doldurabilecek siyasi olarak görülüyor” dediği,
Devam eden görüşmede; Mehmet AĞAR’ı ne şekilde yönlendirdiğini anlattığı, bu çerçevede Mehmet AĞAR’a, Türkiye’deki işsizlik sorununu çözeceğini ve ekonomi ile ilgili vatandaşı ikna edebilecek söylemlerde bulunmasını tavsiye ettiğini, bundan sonraki süreçte de Meclise yöneleceklerini söylerken “Meclis içerisinde bazı milletvekillerinin hiç değilse milli ve dini duygularıyla bir şekilde oynayalım, oradan bir grubu DYP ye angaje etmeye başlayalım” görüşmenin sonlarına doğru İsmail YILDIZ’ın yerel seçimlerde AKP nin ciddi anlamda oy almasının engellenmesinin gerektiğini söylediği anlaşılmıştır.
22 KASIM 2003 tarihinde Kıvanç DEĞİRMENCİ kod adlı İsmail YILDIZ ile LEVENT ERSÖZ arasında yapılan görüşme metni çözümünde; Başlangıçta İsmail YILDIZ’ın DYP ile ilgili yoğun çalışmalarının olduğunu, DYP nin kamp faaliyetlerini yaptıklarını, burada karşıt grupları bir araya getirmeyi düşündüklerini, toplantının 10 Aralıkta Hilton otelinde yapılacağını söylediği, Levent ERSÖZ’ün de söz konusu toplantıya katılacak isim verebileceğini söylediği, görüşmenin devamında, İstanbul’da meydana gelen HSBC Bankası ve İngiliz Konsolosluğundaki patlama olaylarıyla ilgili konuştukları, bu konu ile ilgili konuşurken Levent ERSÖZ’ün daha önceden aralarında konuştukları AKP ile ilgili bir şeyi kastederek “alabildiniz mi onları” diye sorduğu, İsmail YILDIZ’ın da “alamadık paşam, zannediyorum bu akşam operasyonu bitireceğiz, tam beş gündür uğraşıyoruz paşam” “patlama bizim işimize yaradı. Şimdi bir ekiple sürekli onu gözlüyoruz. Aslında aldığımız anda birçok şey kökünden değişebilecek. Çok fazla deşifre olmadan götürmeye çalışıyoruz” dediği, Görüşmenin devamında, AKP'nin dağıtılması ve hükûmetten düşürülmesi ile ilgili konuşurken İsmail YILDIZ’ın “AKP yi tehdit edebilecek tek güç şu anda silahlı kuvvetler paşam. Başka bir şey yok” dediği ve devamında AKP'nin dağıtılması için Mehmet AĞAR ve Cem UZAN ile ilgili yaptıkları planları konuştukları,
Bu çerçevede İsmail YILDIZ’ın Mehmet AĞAR’ı ne şekilde yönlendirdiğini anlattığını, fakat Mehmet AĞAR’ın bunu değerlendiremediğini söylediği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün “Ağar’a aslında anlaması gereken bir mesaj gönderdik. Onu algılaması lazım. Yani Şırnak Milletvekili ile ona mesaj gönderdik. Onu anlaması lazım.” dediği, İsmail YILDIZ’ın da Mehmet AĞAR’la tesadüfen gerçekleşmiş gibi bir görüşme yapılıp yapılamayacağını sorduğu, Levent ERSÖZ’ün de “tesadüfe gerek yok, davet edelim Mehmet AĞAR’ı, gelsin görüşelim, konuşalım” “ama öncelikle parti içerisinde birkaç milletvekili transfer etmesi gerektiğini düşünüyorum” dediği, İsmail YILDIZ’ın da “beş tane milletvekili paşam, beşi geçecek, iki tane Isparta milletvekili, iki tane Muğla milletvekili, bir tane İstanbul milletvekili, benim temas halinde olduğum 15 tane milletvekili var. İlk aşamada beş transfer gerçekleştirebilecek durumdayız, ondan sonra parça parça diğerleri. Şimdi bir çalışma yapıyoruz. Kim ne karşılığı AKP den ayrılabilir diye. Önemli ölçüde tamamlanmak üzere” dediği,
Görüşmenin devamında, İsmail YILDIZ’ın “uzun lafın kısası paşam, Ağar’ı ikna edeceğiz paşam, orada bir tereddütümüz yok. Zannediyorum kısa zamanda, aralık sonuna kadar da önemli sayıda milletvekiline ulaşabilecek durumdayız.” dediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, DYP ve Mehmet AĞAR olmadığı takdirde AKP nin alternatifinin Genç Parti ve Cem UZAN olabileceğini konuştukları, bu çerçevede İsmail YILDIZ’ın “AKP nin alternatifinin Genç Parti olabileceğini söylüyoruz paşam. Çünkü para var. Hükümeti yıkma girişimi var.” “…neticede Genç Parti önümüzdeki günlerde böyle bir çıkış yapabilir. Cem UZAN paranın, kesenin ağzını açabilir. Milletvekili transferi yapabilir. Ama nereye kadar yapabilir? İktidara gelebilir mi? Ben o kadar olacağını düşünmüyorum da, AKP yi, hükûmeti zayıflatıcı bir faktör olarak kullanılabileceğini düşünüyorum” “...burada Cem kullanılabilir paşam rahatça hükûmetin düşürülmesinde. Cem çok rahat kullanma makamı haline gelebilir.” dediği,
Devamında, Mehmet AĞAR ve Cem UZAN hakkında bir değerlendirme yaptıkları, bu çerçevede İsmail YILDIZ’ın “sonuçta her ikisi de kontrolsüz güç paşam. Kesinlikle, çünkü Cem’in böyle endişeleri olmaz zaten, Cem parasına bakar, keyfine bakar, Cem’in en ufak bir milli düşüncesi yoktur, babasının belki olabilir. Ama dolar bütün milli düşünceleri yumuşatabiliyor…. Burada gariban yine Ağar paşam, yani Genç Partiden de bir şey çıkarmamız mümkün değil” dediği, ayrıca görüşme içerisinde, İsmail YILDIZ’ın Genç Partinin arkasında muhtemelen İngiliz İstihbarat Servisi MI 6 olduğunu söylediği,
İsmail YILDIZ’ın sonucun kısa zamanda alınabileceğini söyleyerek “burada ilk adım, partiyi dağıtacak ortam, arkasından dağıtmak, sonucu almak ve Mehmet AĞAR’ı yada “X” i hadisenin başına geçirmek olabilir paşam” dediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, İsmail YILDIZ’ın konuyu Mehmet AĞAR’a anlattıklarını ve yavaş yavaş ısındırdıklarını, fakat Mehmet AĞAR’ın bazı korku ve çekincelerinin olduğunu , ayrıca AKP den koparabilecek milletvekilleri ile ilgili çalışmalar yaptığını söylediği, bu çerçevede “bakın şu milletvekilleri, şunlar vaat edildiğinde partiden kopabilir. Seçim süreci yaklaştı, bunların hepsinin dosyası var aşağı yukarı. Örnek veriyorum, Miraç AKDOĞAN, Malatyalı, ne yapıyor? Erkan MUMCU’nun kasası, onun kirli işlerini yapıyor, seçimden önce bunu deşifre ederiz, adama dersinki sen artık epey kirlenmişsin, bunun dışında kal. Yani siyasette yapılmayan şeyler değil bu.” dediği ve bu konuları Mehmet AĞAR’a anlattığını, Mehmet AĞAR’ın da yavaş yavaş aklına yattığını söylediği, devamında “aklına yatıyor yavaş yavaş, geçen gün bir iki milletvekili ile ilgili background verdim. Mesela Kırıkkale milletvekili Murat, milli görüşçü, AKP den, akrabaları DYP de, Kürt kökenli, akrabaları kürt kökenli ama DYP deler. Birkaç örnek verdim, bu adama milletvekilliği garanti versen AKP den bugün istifa eder. “garantiyi verirsek ne olacak” diyor, biz bunu aday yapmak zorundayız. Zorunda değilsin dedim.” dediği,
Görüşmenin devamında, İsmail YILDIZ’ın AKP'nin dağıtılması için yeterince malzeme olduğunu ve istendiği takdirde çok kısa bir sürede dağıtabileceklerini söylediği, bu çerçevede “AKP'yi hükûmetten indirmek, toplam bizim 15 günümüzü alır paşam en fazla” “15 günde rahat indirilebilir, çünkü gerçekten malzeme var…, tedbirli bir plan yapılabilir, aşamalı bir plan. O aşamalı plan dahilinde önce yıpratıp sonra iyice dağıtmak” “…ben şunu söylüyorum, AKP yi dağıtmak için çok fazla bir şeye gerek yok paşam, rahatça dağıtılabilir bir parti AKP. Yeter ki Ağar siyasi hırsını biraz ilerletmiş olsun. Biraz hırslansa dediğim gibi AKP yi dağıtmak en fazla 15 günümüzü alır normal şartlar altında” dediği,
Görüşmenin içeriğinde, İsmail YILDIZ’ın AKP'nin dağıtılması için medyanın öneminden bahsettikleri, bu konuda medyanın verimli bir şekilde kullanılabilmesi için Cem UZAN’dan faydalanılabileceği, Cem UZAN’ın gerekli finansmanı sağlayabileceğini söylediği, ayrıca hükûmetin aleyhinde yayın yaptırmak için araştırma yaptığını, birkaç kişiye sorduğunu ve mesela Karamehmet grubunun ilk yayın yapacak gruplardan biri olabileceğini anladığını, Levent ERSÖZ’ün de “peki Doğan da buna yanaşacak mı” dediğini, İsmail YILDIZ’ın “paşam o da zor durumda bir çok açıdan. Yani kendisinin Alman istihbaratıyla olan ilişkisinin yavaş yavaş deşifre edildiğini düşünüyor, yani zorlandığını düşünüyor. Kendisini ciddi anlamda şantaja tabi tuttuklarını düşünüyorum, Almanların ve içeride bazı grupların. Yine dışardan bazı grupların. Her an ilişkisinin deşifre edilebileceğinin korkusu var Aydın DOĞAN’ın” dediği,
Ayrıca Can ATAKLI ile konuştukları, İsmail YILDIZ’ın Can ATAKLI için “ağzı gevşektir, sır tutmaz” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “Hayrullah onu kullanıyor zaten” dediği, İsmail YILDIZ’ın da “paşam biz kullanıyoruz. Fakat Cem Hayrullah’a soğuk. Tanımıyor Hayrullah’ı, birde Sabah grubundan geldi Hayrullah” dediği,
Daha sonra, Ali Talip ÖZDEMİR ve Nesrin NAS hakkında konuştukları, İsmail YILDIZ’ın Nesrin NAS’ın CİA ajanı olduğunu ve gayrimilli bir insan olduğunu söylediği,
Görüşmenin sonlarına doğru Levent ERSÖZ’ün konuştukları konularla ilgili bazı bilgi ve belgeler istediği ve ayrıca “bizimle olan ilişkin deşifre olmasın” dediği, İsmail YILDIZ’ın da istenilen belgeleri en kısa sürede getireceğini, diğer konularda da çok ketum olacağını söylediği anlaşılmıştır.
Bu görüşmelerden kısa bir süre sonra yani 21 Ocak 2004 günü Levent ERSÖZ, Hasan Atilla UĞUR, İsmail YILDIZ ve Hayrullah isimli şahsın planladığı şekilde Cem UZAN’ı kullanmak için bir görüşme yaptıkları ve bu görüşmede özetle; Öncelikli olarak o dönemde Uzan grubuna yönelik yapılan mali operasyonlar sonucu Uzan Grubunun yaşadığı sıkıntıları konuştukları, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün Uzun Grubunun mevcut hükûmet tarafından mağdur edildiğini öne sürerek Uzun Grubuna adli olarak ta gerekli desteği vereceklerini söylediği, bu çerçevede Levent ERSÖZ’ün “Bu olayı sürdürmek gerektiğini, zaten düşüncemiz olarak ortaya koyduk. Konunun yansımasını dün akşam biz, özellikle yüksek yargıdan bir kanal vasıtası ile ulaştırdık bu vatandaşlara” dediği,
Görüşmenin devamında Levent ERSÖZ’ün Uzun Grubunun yaşadığı mağduriyetler ile ilgili tepkilerini dile getirmeye devam etmeleri ve bu tepkileri basın yayın organlarıyla sürdürmeleri gerektiğini söylediği, bu söylemler üzerine Cem UZAN’ın, kendi üzerine düşen her şeyi yaptığını ve Başbakan’ı kastederek “ya o beni indirecek ya ben onu” dediği,
Levent ERSÖZ’ün Cem UZAN’a televizyon programlarında yada medya karşısında yaptığı konuşmalarla ilgili taktik ve yöntemler verdiği, bu çerçevede “bundan sonra çelik gibi bir sinire sahip olmanız lazım, bundan sonraki olaylar içerisinde de son derece sakin olmamız lazım. Eğer böyle olursanız, bunları istediğiniz tarzda tahrik edersiniz, istediğiniz mesajları verebilirsiniz” “bir de tabi bu operasyonu yürütürken bazı tabirlerden kesinlikle kaçınmak gerektiğini düşünüyorum” diyerek kullanılan kelimelere çok dikkat edilmesi gerektiğini söylediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Levent ERSÖZ’ün “bu genel seçimlerden sonra niye bir transfer konusu yapıp ta bir grup oluşturmadınız mecliste” dediği, Cem UZAN’ın da “mümkün olmadı ki” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “yani darbeler gelinceye kadar olan dönemde böyle bir milletvekili transfer edipte, Türkiye Cumhuriyetinin yüz karası bir hadise belki ama” dediği, Cem UZAN’ın da Hakkari’den bağımsız milletvekili seçilen birisinin böyle bir iş için bir buçuk milyon dolar para istediğini, parayı sokaktan toplamadığını, bu tür şeyler yapmasının kendisine bir fayda sağlamayacağını, fakat mecliste grup kurmanın başka bir olay olduğunu, bununda çok zor olduğunu, bir yığın servet harcayarak 15 kişi alsa yine grup kuramayacağını söylediği,
Daha sonra, İsmail YILDIZ’ın yaptığı çalışmalarla ve AKP’nin Hükümetten indirilmesi için yapılabilecek çalışmalar hakkında bilgiler verdiği, bu çerçevede “belirli operasyonlar yapılırsa AKP’nin oyu aşağıda kalır, ama normal şartlar altında bu seçim cereyan ederse dediğiniz gerçekleşmez tekrar Uzanlar’la uğraşmaya başlarlar dediği, devamında yaptığı araştırmalar sonucu partilerin yerel seçimlerde alabilecekleri oy oranları hakkında bilgi verdikten sonra “yani neticede burada çok kapsamlı bir operasyon yapmak, çok kapsamlı bir senaryoyu hiçbir nokta ihmal etmeden oluşturmak ve oylamak gerekir diye düşünüyorum” dediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde İsmail YILDIZ’ın “Cem UZAN öyle bir şey yapmalı ki hükûmet feleğini şaşırmalı. Ne yapabilir? Birincisi; mecliste bir siyasi partiyi tehdit unsuru haline getirebilir….., ikincisi; 368 milletvekili var zaten AKP’nin. Ben bu 368 milletvekilinin 368’i ile de ilgili dosya hazırladım. Ve sorduğumuz soru; AKP’den koparmasınız? Niçin koparsınız? Neden koparsınız? Ne zaman koparsınız? Hangi şartlar altında koparsınız? Ve ne istersiniz? Cevap;280 milletvekili AKP’den tabi ki kopabilirim diyor, bunlar devletle çatışmaya devam ederse, bunlar Türkiye’yi iyi idare edemezse ve ekonomik kriz çıkarsa, Güneydoğu ile ilgili baskılar artarsa, Kıbrıs’la ilgili taahhütleri artarsa bu zafiyetlerde kopabiliriz diyor. Yada bir siyası alternatif üretilirse. Bakın bu çok önemli, biz AKP’den kopabiliriz diyor” dediği, bu noktada Levent ERSÖZ söze girerek “zaten onu yaratmağa çalışıyoruz” dediği, devamında İsmail YILDIZ’ın “öncelikle AKP’yi iktidardan uzaklaştırmak hedefleniyor ise bir başka partinin %20-25 oranında alacağı oy AKP’de ki az önce Cem beyin işaret ettiği soru işaretini uyandırabilir milletvekillerinin kafasında, Milletvekillerini tahrik edebilir ve parti değiştirme sürecine gelebilir rahatça” dediği,
Konuşmanın devamında AKP’yi devirmek için neler yapılabileceği hususunun konuşulmaya devam edildiği, bu çerçeveden konuşmaya katılan kişilerin neler yapılabileceğini sorduğu, bunun üzerine İsmail YILDIZ’ın “şu yapılabilir bana göre, AKP’yi belinden veya beyninden vurmak gerekiyor ki sersemlesin. Kamuoyu nezdinde ki desteğini azaltabilmek gerekiyor. Bunu AKP’nin oturmuş olduğu ideolojik tabana yönelik bir taarruzla yapabilirsiniz. Bu ne olabilir?” dediği, Levent ERSÖZ’ün de “Bakın açıkçası diyor ki; AKP'nin gayri milli olduğunu vurgula. Yani ortaya koy, belge ile ortaya koy. Deki Tayip efendi nedir etnik kökeni? Şudur. Efendime söyleyeyim nedir? Bunların yolsuzluğu şudur. Bu gibi somut işleri ortaya atıyorsun değil mi” dediği, İsmail YILDIZ’ın da “olabilir, evet yollardan birisi bu” “ikincisi gayri İslami oldukları ortaya konulabilir……, üçüncüsü yine diyoruz ki az önce siz söylediniz, her an ekonomik kriz gelebilir. Bizim yaptığımız çalışmalar da var. Halk şu anda krizi gizli olarak yaşıyor…… böyle bir propaganda yürütülmeli ki burada bunu halk açıkça görebilmeli, günlük yaşantısın da bunu algılayabilmeli….. yine alışılmış bir siyası mücadele ile buradan çıkmak mümkün değil, AKP’yi vurmamız lazım. Öncelikle Tayip beyi vurmamız lazım. Kendisi ile ilgili ne varsa ortaya koyup, Tayip beyi toplumun nezdin de bir defa kesin olarak siyaseti hür olmaktan çıkarmamız gerekiyor” dediği, devamında Cem UZAN’ın gerekirse geri çekilip başka bir partinin mecliste siyasi alternatif olarak yükselmesini sağlaması gerektiğini söylediği, bunun üzerine Cem UZAN’ın “ben bu lafı söyleyeceksiniz diye bekliyordum. Cem UZAN çekil seçimlere girme…..” dediği, İsmail YILDIZ’ın böyle bir şey demediğini fakat Cem UZAN’ın çok farklı bir propaganda ve kampanya yürütmesi gerektiğini söylediğini, bu noktada Levent ERSÖZ’ün söze girerek “şimdi İsmail Beyin daha önce yaptığı çalışmalar var, onu anlatmaya çalışıyor. Bu yapmış olduğu çalışmalardan bir tanesi bu AKP’yi nasıl bölelim. Ciddi anlamda yaptığı çalışmalar var. Ondan yola çıkarak bir takım şeyler anlatmaya çalışıyor” dediği, bunun üzerine Cem UZAN’ın “368’lik bir grubu hayallerle parçalayamazsınız. Parayla da parçalayamazsınız. 10 kişi alsanız ne olacak, öbür 350 devam eder” dediği,
Levent ERSÖZ’ün “şimdi geçende konuştuk, elinizde ki silahları kaybetmeden, grubu riske etmeden, onu kaybetmeden, en yakın zamanda anları darbeleyecek tarzda, ha bu darbelemek İsmail Beyin söylemiş olduğu ve yabana atılmayacak konular var. Yani bu adamın gayri milli, İslami konusu, yolsuzluklar konusu, bütün bunları elinizde ki silahlarla ve seçim meydanında çok açık ve net vurarak yaparsınız” dediği, Cem UZAN’ın da “bu konu da en ufak bir endişeniz olmasın. Burada bu adama vurabilecek hangi malzeme bizim elimize ulaşırsa bütün çıplaklığıyla paldır küldür yayınlanacak” dediği, Görüşmenin devamında İsmail YILDIZ’ın yine yerel seçim sonuçları ile ilgili değerlendirmeler yaptığı ve bu değerlendirmelerde AKP’nin %54 oranında oy alabileceğini söylemesi üzerine Cem UZAN’ın “PAŞAM, PALETLERİ BİR ÇALIŞTIRSANIZ ASLINDA” dediği ve bir süre sonra Levent ERSÖZ’ün “şimdi kendinize iyi bakın, kılıcınız keskin olsun, öyle diyorum bizim açımızdan, bizimle ilgili konuştuğumuz konulardan hiç şüphe yok onu açık ve net ifade edeyim, özellikle Hayrullah’ın bu konuyu açıklaması son derece yararlı oldu, sizinle bu konuyu da görüşmek açısından da. Biraz evvel söylediğimiz konuda da daha önce konuştuğumuz gibi yükselen trend içerisinde biz ne varsa ve ne gerekiyorsa yaparız. Ama önemli olan grubun, buranın ve sizin ayakta kalmanız, bu zaten Ülkenin ayakta kalması demektir” dediği ve Cem UZAN’la görüşmeye son verip, Cem UZAN’ı yolcu ettikleri, daha sonra Levent ERSÖZ, Hasan Atilla UĞUR ve İsmail YILDIZ’ın konuşmaya devam ettikleri,
Bu konuşmada Cem UZAN ile yapılan konuşmayı değerlendirdikleri İsmail YILDIZ’ın yaptığı konuşmada Cem UZAN’ın AKP ile anlaştığını düşündüğünü, bu nedenle yeterince muhalefet yapmayacağını öne sürdüğü, Cem UZAN’ın yaptığı davranışların AKP’nin oyunu artırıcı etkilerin yapacağını söylediği, bu nedenle yerel seçimlerde iyi hazırlık yapılması gerektiğini, vatandaşın daha önce yaşadığı mağduriyetlerden dolayı Ankara’da Melik GÖKÇEK’i desteklediğini, sol kazanacağına Melik GÖKÇEK kazansın dediğini, İstanbul’da ki vatandaşların Nurettin SÖZEN dönemi bildiklerinden sol kazanacağına sağcı parti kazansın dediğini söylediği, bu çerçevede “burada yapmaları gereken tek şey var herkesin, Melik GÖKÇEK’in defterine açacak herkes, diyecek ki arkadaş sen bu kadar hizmet yaptım diyorsun, ama bak bu kadar borca sokmuşsun… sen devleti soymuşsun arkadaş, git içerde biraz yat bunun hesabını ver demek” dediği ve yaklaşımlarını benzer şekilde anlatmaya devam ettiği,
Görüşmenin sonunda Levent ERSÖZ’ün “neyse sen bunları bir rapor olarak yaz” dediği anlaşılmıştır.
16 Aralık 2003 tarihli LEVENT ERSÖZ ile TUNCAY ÖZKAN arasında geçen görüşme çözümü içersinde konu ile ilgili bölümde; Görüşmenin sonlarına doğru AKP ile ilgili konuşmaya başladıkları ve bu çerçevede Tuncay ÖZKAN’ın “AKP KENDİ İÇERİSİNDE ÜÇE DÖRDE BÖLÜNMEK ZORUNDA. Erkan MUMCU’yu, BAŞESGİOĞLU’nu biraz körüklemek lazım. Ben sekiz dokuz ay önce Erkan ile bir görüşme yaptım. Dedim ki Erkan sen çok seviliyorsun, destekleniyorsun, biz seninle çok paslaşacağız. Ben geldim burada Enerji bakanını tehdit ettim. Dedim sayın bakan bu YÖK yasası falan filan böyle yapıyorsunuz. Bunların altından kalkabilecek misiniz. Ben bunları yayın yapacağım. Bunları göğüsleyebilecek misiniz. Söyle Tayyip’e bunları çeksin, adam bana geri döndü, “gece ben notunuzu ilettim” dedi. Ertesi günü çekti adam, sonra 29 ekim resepsiyonunda “bak görüyor musunuz, dediklerinizi yapıyoruz” dedi, bunlar beni TSK’nın temsilcisi gibi görüyorlar, öyle gördükleri içinde adam TSK BİR DARBE İLE GELİP BENİM KAFAMI UÇURACAKLAR DİYE KORKUYOR, onu öyle görüyor, onun algısı öyle” dediği ,
Tuncay ÖZKAN’ın bu söylemleri ile ilgili yapılan araştırmalarda, bu görüşmeden bir süre sonra yani 2005 yılının Şubat ayı içersinde Erkan MUMCU’nun hem bakanlık görevinden hemde AKP’den istifa ettiği, hemen akabinde de bazı milletvekilinin daha istifa ettiği anlaşılmıştır. Diğer taraftan Cumhuriyet Çalışma Grubunun sunumları içersinde, “AKP’nin kopmalarla parçalanması gerektiği, AKP bünyesinde daha önceden başka siyasi partiler içerisinde yer almış birçok milletvekilin bulunduğu, bu milletvekillerinin bir kısmının AKP yönetiminden ve mevcut durumdan rahatsız olduğu, bir kısmının da kriz durumunda partiden kopabileceği, bu amaca yönelik krizin suni bir gerilimle kontrollü bir şekilde tırmandırılabileceği” belirtilmiştir.
02-AYIŞIĞI kod adlı darbe planında, ayrılan milletvekillerinin dağılmadan yeni bir grup kurmalarının sağlanmasına ilişkin plan: Ergenekon terör örgütü şüphelilerinin AKP milletvekillerini analiz edip gruplandırdıktan sonra, istifa ettirebilecekleri milletvekilleri ile görüşmeler yaptıkları ve yapılan bu görüşmeler sonucunda bazı milletvekillerini AKP’den istifa ettirdikleri anlaşılmıştır.
Yine Cumhuriyet Çalışma Grubu slaytları içerisinde yer alan bilgide , 2004 yılında yapılan yerel seçimler öncesinde ANAP ve DYP’nin AKP’ye karşı birleştirilmesinin planlandığı görülmüştür.
Dolayısıyla tüm bu tespitler birlikte değerlendirildiğinde, bir kısım milletvekillerinin istifalarının tesadüf olmadığı, Ergenekon terör örgütünün kontrolü ve yönlendirmelerinin bulunduğu, bu çerçevede Tuncay ÖZKAN ve diğer şüphelilerin girişimlerinin söz konusu olduğu anlaşılmaktadır.
03-AYIŞIĞI kod adlı darbe planında, harekete katılan bütün milletvekillerinin teknik takip altında tutulması planlanmıştır. Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden milletvekillerinin teknik takip altına alındığına dair bir şey elde edilememişse de, şüphelilerin darbe planlarının yürürlüğe konulduğu dönemde AKP’li bazı kişilere ve bir kısım gazetecilere yönelik teknik takip çalışmaları yaptıkları tespit edilmiştir. Şüpheli Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 13 nolu CD’de, “İ.MELİH GÖKÇEKİN DİNLEMME METNİ” isimli power point dosyası içersinde, Melih GÖKÇEK, Cüneyt ÜLSEVER ve Nuray BAŞARAN’a ait dinleme kayıtlarının çözümlerinin olduğu tespit edilmiştir.
Dolayısıyla şüphelilerden ele geçirilen bu veriler darbe planları ile birlikte değerlendirildiğinde, şüphelilerin o dönemde darbe planları çerçevesinde belirledikleri şahıslara yönelik olarak teknik takip ve dinleme yaptıkları anlaşılmıştır.
Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’İN görevini sürdürmesi için, mevcut gelişmelere karşı şahsi değerlendirmelerinin alınmasına ilişkin plan: Mustafa BALBAY’dan ele geçirilen günlüklere bakıldığında, bu planın adım adım gerçekleştirildiği ve örgütün yönetici kadrosundaki İlhan SELÇUK ve Mustafa BALBAY’ın sık sık Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’i hem de randevusuz ziyaret ederek mevcut gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini aldıkları görülmüştür.
Mustafa BALBAY’ın bilgisayarında ele geçirilen günlüklerden, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER ile yaptıkları görüşme notlarından birkaç örnek vermek gerekirse;
“GUN0902.TXT” isimli dosya içerisinde; “10 Eylül salı saat 14.30 Cumhurbaşkanı ile görüşme” başlığı altında, “Tam 14.30'da kabul etti. Planlanan yarım saatti. Ucu açık bırakıldığı için 80 dakika sürdü. Daha başlangıçta, İlhan bey, böyle yazılı randevu başvurularına gerek yok. Siz Ankara'ya gelince haber verin, mutlaka zaman ayırırız' dedi.
İS- Size medya dünyasında olup bitenleri anlatalım diye geldik. Yeni bir dağıtım şirketi kuruldu. Turgay CİNER, Karamehmet, kendilerini savunmak için bu sektöre girdiler. Başarı kazanacaklar. Biz de onlarla aynı cephede olduk
ANS- Tekel'in kırılması iyi olur. Böyle şey olmaz.
İS- Tabii basın 4. güç. düzenli olmalı
ASN- Valla İlhan bey birinci güç. O hale geldi. Ama güvenilirliği kalmadı. Ben bana gelen tepkilerden biliyorum. İnanın toplum her şeyin farkında.
İS- Burada Sabah'ın yaşaması için, Karamemet için önemli olan BDDK'nin çalışma biçimi. Eğer, ver paramı diye boğarsa, bu iş tutmaz. Kötü olur. Orada çalışanlar da. Eğer öyle yapmaz da şans tanırsa, o zaman iş değişir.
ANS- BENİM YAPABİLECEK BİR ŞEYİM VARSA, SÖYLEYİN..
İS- Yok, siz en üst katlarda bir kişi olarak gelişmeleri izliyorsunuz, izleyin yeter. Sizi bilgilendirmeye geldik
İS- Seçimleri nasıl görüyorsunuz
ANS- Yapılmalı. Artık geri dönüş olmaz. Ben er geç topun bana geleceğini tahmin ediyordum ama, bu kadar erken geleceğini tahmin etmiyordum.
İS- Ben seçimi istemiyorum. Herkes Ampul Partisine çalışıyor. Böyle şey olur mu
ANS- Ama seçimin olmaması daha zararlı olur. İleride inşaallah, demokrasi mi laiklik mi ikileminde kalmayız..
İS- Bu parlamento ülkeye faşizmi getirir.
ANS- Her şeye rağmen parlamenter sistemden umudu yitirmemek gerekiyor. Laiklik konusu çok önemli. Bu imam hatiplere kızların alınmaması olayını hala çözemediler. Ben bunu yasayla halledin dedim, yapamıyorlar. Çekiniyorlar. Kızların imam hatipe girmesini yıllar önce bir velinin Danıştay'a başvurmasıyla sağlamışlar..” şeklinde ifadelerin yer aldığı tespit edilmiştir.
“GUN0301.TXT” isimli dosya içersinde; 28 Ocak 2003 günü yapıldığı anlaşılan görüşme ile ilgili “28.1.0 sal” başlığı altında, “Cumhurbaşkanı ile görüşme... 15.35-16.55 arası. Randevu 15.40'ta idi. gelir gelmez hemen aldılar. Bu yüzden 5 dakika erken başlamış oldu. Bizden önce ANAP Genel Başkanı Ali Talip ÖZDEMİR'le randevusu vardı. 30 dakikayı geçmiyordu..bize ucu açık randevu verdi... istesek daha da kalabilirdik.. İlhan abi devlet hizmetini çok iyi yaptığını, üstüne CB. görevinin de iyi gittiğini söyledi. CB, yok dedi bu kadarı fazla oldu. Aslında bu fazla oldu. İşte verildi görev yapıyoruz. 3 yıl 5 yıl yapacağız... İlhan abi, belki devamı olur deyince de, kesinlikle başka bir görev almayacağını söyledi.. Karşılıklı gülüşmeler..
AKP: bunlar tam takiyeci. Bana geliyorlar, sayın cumhurbaşkanım çok haklısınız diyorlar, biz de inanmış gibi yapıyoruz. Abdullah GÜL geldi. Açıkça söyledim, bakın dedim, değil 363, 550 kişiyle gelseniz dahi yapamayacağınız şeyler var. Bunu unutmayın. Devlet çarkını olumsuz etkilemeyin, dedim. Dikkatle dinledi ama, yine bildiklerini yapıyorlar
Kadrolaşma konusunda çok dikkatli hareket ediyorum. Ne yapıyorum? En az kötü olanı tercih ediyorum. Yapabildiğimiz o. Birini alacaklar yerine gelen kişinin kim olduğunu ayrıntılı olarak inceletiyorum. Bilgiler geliyor, hakkında olumsuz bir şey varsa olmaz diyorum. Bundan hiç kuşkunuz olmasın. Bunda sonuna kadar direneceğim. Burası o konuda sağlam duruyor...(ben kuşkucu gibi bakınca) kesinlikle sağlam. Kuşkunuz olmasın.. CHP: CHP maalesef dolduramıyor. başarısız bence.. Zaten bu ortamda aldığı oy da başarısız. Genç Parti kadar olamıyorlar. MEDYA: İlhan abi anlattı. Cukurova, Ciner... Çok dikkatli olun. Sözleşme yaparsınız ama, öyle bir inceliği olur ki, kritik bir anda işin içinden çıkamazsınız. Buna dikkat edin. Ben ne hukuki anlaşmalar gördüm. Çok sağlam gibi duruyor ama, bakıyorsunuz iş içinden çıkılmaz hale gelmiş Anayasa Mahkemesi: Sayın Balbay pazar günkü yazınız çok ağırdı. Yargının bu hale gelmesini istemezdim. Eğer bunlarla ben karşı karşıya kalsam o gün istifa ederdim.
Görüşme sonrasında Show TV binasında Karamehmet ve kurmayı Osman BERKMEN'le görüşmeye gittik. Bana, sen de gel, adam görsünler' dedi. 10 dakika kaldım. Karamehmet ilginç bir kişi. Mütevazı oturuyor. BDDK ile anlaşma olursa, işlerine bakacaklarını söyledi. Irak'ta petrol sahaları varmış... Boğazın yerine geçecek bir boru hattı düşünüyorlarmış. Gemi alıp satacaklarmış... Medyada ilerleyeceklermiş..” şeklindeki ifadelerin kaydedildiği belirlenmiştir. “GUNAR.TXT” isimli dosya içerisinde; 19 Aralık 2003 günü yapıldığı anlaşılan görüşme ile ilgili, “19 Aralık Cuma günü saat 15.00'de Köşke gidiş.” Başlığı altında, “Bu kez 5 nolu kapının hemen karşısındaki girişten girdik avizeli büyük salondan küçük bekleme salonuna geçtik. Belki 10. kezdir geliyorum buraya. En çok Sezer dönemi. 3-4 kez Demirel döneminde gelmiştim. duvarlardaki resimler değişmiş. Atatürk sigara içerken beyaz pantolon şık takım bir duvarda, ötekinde Türkiye haritası.
Görüşmede önce sağlık konuşuldu. 10 dakika kadar. Bel fıtığı. Doktorlar 2 yıl önce, karın kaslarının güçsüz olduğunu, bu yüzden tüm ağırlığı belinin çektiğini kendi aralarında konuşup bel fıtığı olabilir demişler 29 Ekim ve 10 Kasım döneminde çok kötüymüş. Doktorlar çıkma, birkaç adımdan fazla atmaman gerekir demişler ama o ölsem çıkmam gerekir. Bu iki gün çok önemli demiş ilaçla iyileşebileceği bir süreçteymiş. Konya şeyi aruz a bu yüzden gidememiş Medya: ben size söylemiştim Sayın SELÇUK, tartışma daha da hızlanacak diye. Bakın öyle oldu. Bence daha da hızlanacak. Acımasızlaşacak. Bu medyayla doğru dürüst konular tartışılamaz.
Hükümet: ben gerekli uyarıyı yapıyorum. Ama bakıyorum yetersiz kalıyor. Bakanlar geldiğinde tek tek konuşuyoruz yine öyle. YAPTIKLARI REJİMİ TEHLİKEYE SOKUYOR. BUNU SÖYLÜYOR MUSUNUZ Söylüyorum ama, anlamıyorlar
ANLAYACAKLARI ŞEKİLDE SÖYLEMELİ BELKİ
Evet gerekirse daha uygun dille söylenebilir. İşte bu dönemi en az hasarla atlatmak lazım. En önemlisi bu bence. Çok zarar vermekte oldukları kesin. Ama bunları biçtiniz mi alttan daha güçlü geliyorlar. Geçmişte de böyle oldu. O yüzden halk bunları bir görsün. Bunu beklemek lazım. Ekonomi iyi diyorlar ya aslında öyle değil. Ben konuşuyorum. Alt düzey esnafa yansıyan olumlu bir şey yok aslında. ASKERİ TEDİRGİN GÖRDÜK.
Evet öyle.. Huzursuzlar. Tümü huzursuz... Hep söylüyorum bunları halk görmeli. Bunlar yıpranmadan yapılacak bir şey sonuç vermez. İstenen sonucu vermez. YOLSUZLUKLA MÜCADELE... Bunların yolsuzlukla mücadele ettiği yok edeceği yok. Bakın Vakıfbank olayı.. Doğan Grubu borcunu ödemiş gibi yapıyor, sonra yeniden kredi çekiyor. Kağıt üzerinde oluyor her şey... Onun durumu da iyi değil İş Bankası da iyi gitmiyor... O çocuk başarılı biri değil, Ersin ÖZİNCE... Onu oradan almaları lazım.” şeklinde notların olduğu görülmüştür.
“GUNOC05.TXT” isimli dosya içerisinde; 5 Ocak 2005 günü yapıldığı anlaşılan görüşme ile ilgili, “5 Ocak Çarşamba Cumhurbaşkanı SEZER ile görüşme. 16.30- 18.15 arası.” Başlığı altında, “Girerken tam Tayyip'in uğurlanmasından dönüyormuş, bizi gördü. Yolunu değiştirdi. Karşılayıp içeri aldı. Ortadaki parlak bölümden tam solumuzdaki makam bölümüne geçtik. Yine beyaz çiçekler her tarafta... Kırmızı ağırlıklı masa sandalye... Arkada atanın ellerini bağlamış smokinli fotoğrafı... Biz girişin sağ tarafında her zamanki yerimize oturduk. İlk kez özel kalem müdürü yoktu.
İS, medyayı açtı: biz kuşatmayı yardık. Daha dik geliyoruz size. Vakıf her şeye hakim.
Erdoğan gelip yurt gezisine çıkalım demiş kabul etmemiş. Erdoğan, AB dönüşü hemen C.tesi randevu istemiş ertesi gün demiş Başbakanlık Müsteşarı densizce CB ye mektup yazmış., o da makama dahi sunulmadan iade edildiğini söyleyin demiş. Mektup, CB'ye atamaları yapmanız gerekir içeriyormuş. Ecevit'le 61'de çekilmiş resimi gösterdi. İnönü, Sezer, Ecevit. Albay çekmiş... O dönem Yüzbaşıymış.” şeklinde notların yer aldığı tespit edilmiştir.
“GUNMAR05.TXT” isimli dosya içerisinde; 23 mart 2005 günü yapıldığı anlaşılan görüşme ile ilgili ““23 Mart Çarşamba saat 11.00 Cumhurbaşkanı ile görüşme.” Başlığı altında, “Camlı sehpaların üzerinde güzel çini vazolar konmuş... Duvarda Türkiye haritası ve Atatürk'ün beyaz pantolonla Yalova'daki fotoğrafı. Sermet ATACANLI ile birlikte girdik... Yine sade oda... İki halı... Duvarda atanın dizlerine kadar siyah fraglı fotoğrafı, kırmızı koltukta sırtlık...koltuklar kremit kırmızı... Çiçekler her zamanki gibi beyaz tonlarında... Kalın yapraklı altlıklar var... dipteki sehpada çok fişli telefon. İS- sizi çok iyi gördüm. Tahtaya vuralım... Türkiye'ye lazımsınız
ANS- biraz rahatsızım. Sayın Balbay biliyor. Ama benden önce cumhuriyet'in sağlığı önemli. Haberleri okudum. Birgün başlattı. Radikal sürdürdü. Siz pazar günü yazdınız.
İS- Gazetenin 157 ortağı var. Ciner, Karamehmet, Aydın Doğan... 300 bin dolarlık hisse alacaktı 50 bin dolar yatırdı, üstünü yatırmadı. Olursa hisse alacak, başka bir şey değil.
ANS- Sadece hisse alacaksa sorun değil. İlk Tercümanda malvarlığı çıktı. Bakalım bunun altından ne çıkacak dedim. Öyle ya durup dururken... Anlaşılan sizin görüşmelerden haberdar olmuşlar.
İS- O da olabilir. Ama biz bunlara aldırmıyoruz. İki tip sendikacı var. Biri işini bilen, cevval, sendikasını büyüten öteki kendi iç kavgalarına giren ve sendikasını neredeyse yok eden... Aydın DOĞAN zaten Radikal'i bizi yok etmek için çıkardı.
ANS- siz vakıf yapısını sağlam kurduktan sonra sorun yok.
İS- vakıf sağlam. ama vakfı gelecek nesillere nasıl taşıyacağız ona bakıyoruz. Vakıfta 12 kişi var. Sadece bir kişi aileden. Ötekiler bizim genç arkadaşlarımız. Biraz iş alemini bilen insanlar koysak diyoruz.
ANS- vakfın şu anda durumunda bir sorun yok, değil mi
İS- yok. Vakıf sağlam.
ANS- Erinç YELDAN geldi değil mi yeni... Taner BERKSOY neden ayrıldı.
İS- Yeldan'a sert bir yazı yazdı. Koyamazdık. Ayrılırken de öncelikli olarak Cumhuriyet'in sağlığı önemli' dedi
İS- Türkiye zor bir eşikte, kuşatma altında nasıl görüyorsunuz.
Edelman haddini bilmez bir adam..Rice'a biz ulusal çıkarlarımıza bakarız. Çakışırsa işbirliği yaparız dedim. Susarak dinledi.
Bayrak'ta keşke ulusu da sağduyuya çağırsaydı
Bunlar kendilerine de yalan söylüyorlar.
Suriye'ye ölsem gideceğim. Ekonomi dışındaki sorunları aşarız..Rusya ile iyi ilişkiler şart. AB iyi olsa bile.
Atilla KOÇ atanması. Beşir yine MEB... gitti 40-50 dk. Gül’le görüştü.
İş adamları bana hükûmetten yakınıyor, Sabancı falan... Dışarıda övüyor. Korkuyorlar. hepsinin bir şeyi var..
Vekaleten atama öyle değil. 4 sayfalık bir mektup yazdım. 4 bin atamadan durumların ne olduğunu tek tek yazdım. Vekaleten olmazları yazdım. Devletin arşivinde bulunsun” şeklinde notların bulunduğu tespit edilmiştir.
YAKAMOZ KOD İSİMLİ DARBE PLANI
[değiştir]1-TSK’NIN YENİDEN DÜZENLENMESİ 2-SİVİL İDARENİN YENİDEN DÜZENLENMESİ 3-DIŞ DÜNYAYLA İLİŞKİLERİN YENİDEN DÜZENLENMESİ
Bir takım faaliyetlerinin olduğu ve bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için neler yapılması gerektiği, yapılan eylemler karşısında ne gibi tepkiler gelebileceği ve gelen tepkiler karşısında da neler yapılacağı ayrıntılı bir şekilde belirlendiği görülmüştür.
1-TSK’NIN YENİDEN DÜZENLENMESİ:
[değiştir]Bu başlık altında bir LİDER belirlendiği ve lidere bağlı “Danışmanlar-Adli/İdari/Mali/Siyasi” ve “Ayışığı Darbesini Planlayan ve Uygulayacak Olan Kadro” olduğu, yine liderin altında, Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Hava Kuvvetleri Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanlığının olduğu, bu komutanlıkların altında ise “Karargah Çalışması Yapanlar” ve “Karargah Çalışmasını uygulayanlar” şeklinde bir yapılanmanın yer aldığı bir şemanın olduğu görülmüştür.
Devamında, Kuvvet Komutanlarının isimlerinin yazdığı ve isimlerin etrafının karelerle çerçeve içerisine alındığı, fakat Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN ile Deniz Kuvvetleri Komutanını Özden ÖRNEK’in isimlerinin kesik çizgilerle kare içerisine alındığı, devamında Kara Kuvvetleri Komutanına bağlı olarak 1. Ordu, 2. Ordu, 3. Ordu ve Ege Ordu komutanlıklarının çizgilerle kare içersine alınarak belirtildiği, yine burada da 1. Ordu ve 2. Ordu komutanlıklarının kesik çizgilerle kare içersine alındığı,
1. ordu Komutanı kutusunun altına “ORG. Yaşar BÜYÜKANIT etkisiz hale getirilince onun yerine 1. Orduya Komuta edecek Korgeneral” yazdığı, 2. Ordu kutusunun altında ise “ORG. Fevzi TÜRKERİ etkisiz hale getirilince onun yerine 2. Orduya komuta edecek Korgeneral” yazdığı görülmüştür.
Kesik çizgilerin, o makamda bulunan kişilere yeteri kadar güvenmediklerini göstermektedir.
2-SİVİL İDARENİN YENİDEN DÜZENLENMESİ:
[değiştir]“YÜRÜTME ERKİNİ KULLANANLAR, YASAMA ERKİNİ KULLANANLAR, YARGI ERKİNİ KULLANANLAR” başlıkları altında düzenlendiği,
“YÜRÜTME ERKİNİ KULLANANLAR” başlığı altında, “Cumhurbaşkanı ve yanına 7 kişilik grup” , hemen altında “Cumhurbaşkanına Bağlı Bakanlar Kurulu” onun altında ise “Görüşmelerin gizlilik içinde yürütülmesi ve kadroların oluşturulması/ tsk” “diğer/sivil idare” “yerel yöneticiler (5 kişi)” “siteler” , “YASAMA ERKİNİ KULLANANLAR” başlığı altında ise, “Seçimlerde %10 barajının devam etmesi ve nisbi temsilin esas alınması için bir çalışma yapılması” ,hemen altında ise “ANAYASA? YASALAR? CUMHURİYET ? KİTAP ?” ,
“YARGI ERKİNİ KULLANANLAR” başlığı altında ise “Mevcut Sistem” , hemen altında ise “ATILACAKLAR ? KADROYA ALINACAKLAR ?” ibaresinin yazılı olduğu görülmüştür.
“YAKAMOZ” Kod adlı darbe planının bundan sonraki bölümünde, “DİREKTİFLER” ana başlığı altında, “PLANLAMA”, “ÜST KADEMENİN ŞEKİLLENDİRİLMESİ” “ZAMANIN KULLANIMI” “GELİŞECEK OLAYLAR” ve “GELİŞTİRİLECEK OLAYLAR” alt başlıklarının oluşturulduğu tespit edilmiştir.
- “PLANLAMA” başlığı altında,
Direktif
Maksat
Hücre yapılanması
Katılacak birliklerin belirlenmesi
Bu birliklere sorumluluk bölgelerinin tahsisi
Sivil idare ve TSK’da kontrol altına alınacak kişi bina ve tesislerin listeler halinde belirlenmesi
Tasfiye edileceklerin alınması, muhafazası ve sorgulanmalarının planlanması
Mülki idareler ve yerel yönetimlerle ilgili hazırlık yapılması
Mahkemelerden hareketi destekleyeceklerle karşı olanların belirlenmesi
İrtibatların denetleme ziyaretleri esnasında yüz yüze görüşmeler şeklinde yürütülmesi,
- “ÜST KADEMENİN ŞEKİLLENDİRİLMESİ” başlığı altında;
En üst düzeydeki konseyin (Lider ve yardımcıları) belirlenmesi
Danışmanların belirlenmesi: Yargı, Yürütme, Ekonomi, ?(Konuşan)
Güçlüler:
Karargah çalışmasını yapanlar hücresi,
İç ve dış karargah çalışmasını uygulayan hücreler
1 ve 2 .Ordu Komutanlarının bypas edilmesi için Kurmay Başkanlarının seçilmesi,
Çalışkan ve tembellerin belirlenmesi, ?
CUMHURBAŞKANLIĞI Muhafız Alayının ve Genelkurmay başkanının evinin kontrol etkinliğinin sağlanması,
“ZAMANIN KULLANIMI” başlığı altında,
Ay ışığı kapsamında ilkbahar sonuna kadar gelinmesi gereken aşama;
TBMM’nin düzenlenmesi,
Başbakan ERDOĞAN’ın inisiyatifi kaybetmesi,
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün istifa ettirilmesi,
Buna paralel olarak Yakamoz’un uygulanması
Aksi halde ilkyaz’da Yakamoz varsayımları:
Genel Kurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK yerinde,
Başbakan ERDOĞAN ile Genelkurmay Başkanı ÖZKÖK işbirliği içerisinde,
AYIŞIĞI hereket kadrosunun dağıtılması/emekli edilme teşebbüsü,
Bütçe ve kamuoyunda kaos ortamı.
- “GELİŞECEK OLAYLAR” başlığı altında
Genelkurmay başkanı Özkök ve bağlılarının karşı atağı
Darbeci ekibin dağıtılması (emekli edilmesi)
Özel kuvvetlerin kullanılması
Başbakan Recep Tayyip ERDOĞAN’ın karşı atağı
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK ile işbirliğine girmesi
Basın yayın organlarının kullanması
Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli İstihbarat teşkilatının kullanması
Genel karşı ataklar
Bütçede ve piyasalarda kaos ortamı ve manipülasyonlar
Karşı sivil toplumda patlamalar
AB ve ABD’nin diplomatik karşı atağı
- “GELİŞTİRİLECEK OLAYLAR” başlığı altında,
Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün emekliye ayrılması için:
Doğrudan girişim: 3 Kuvvet Komutanı ve J.Genel Komutanının ziyaret ederek doğrudan istifaya zorlamaları
Dolaylı girişim: Orgeneral seviyesindeki General ve Amirallerin topluca imzalı açık mektuplarının Genelkurmay Başkanına verilmesi
Gri girişim : TSK mensuplarının yazılı ve imzalı açık mektuplarının kuvvet komutanları tarafından Genelkurmay Başkanına verilmesi
Siyah girişim : TSK mensupları ve sivillerin dışardan çekil baskısı yapması
Milletvekillerinin dağıtılması/ iktidar partisinden ayrılmaları
Kuvvet komutanlarının uyarı ve açıklamalar yapması
TSK dışından aydınların, yüksek öğretim üyelerinin ve sendikalarının kamuoyu baskısı yapması,
Şeklinde planlamanın yapıldığı anlaşılmıştır.
“YAKAMOZ” Kod adlı darbe planının bundan sonraki bölümünde, “TEPKİLER/TEDBİRLER” başlığı altında, “BÜTÇENİN/PİYASALARIN SEYRİNİN DEVAM ETTİRİLMESİ” ve “İÇ VE DIŞ TEPKİLERİN ŞEKİLLENDİRİLMESİ” alt başlıkların olduğu, “BÜTÇENİN/PİYASALARIN SEYRİNİN DEVAM ETTİRİLMESİ” başlığının hemen altında da “BÜTÇENİN AY IŞIĞI’NA YÖNELİK TEPKİLERDEN KORUNMASI” alt başlığının olduğu, “İÇ VE DIŞ TEPKİLERİN ŞEKİLLENDİRİLMESİ” başlığı altında “AB” “ABD” ve “İÇ TEPKİLER” başlıklarının olduğu görülmüştür.
- “BÜTÇENİN AY IŞIĞI’NA YÖNELİK TEPKİLERDEN KORUNMASI” başlığı altında,
- “YAPILACAKLAR”
01-Bütçeye yön veren kurum ve kuruşların, yöneticilerin ve uzmanların tespit edilmesi ve bunların kontrol altında tutulması,
02-Bütçe göstergelerinde olumsuz gelişmeleri maniple edenlerin görevden uzaklaştırılmaları.
- “MUHTEMEL TEPKİLER”
Maniplasyonlarla borsanın düşürülmesi, döviz ve faizlerin yükseltilmesi,
Medyayı kullanarak “Enis ÖKSÜZ kampanyası”na benzer bir baskı ile kamuoyunun tahrik edilmesi.
- “TEPKİLERE TEDBİRLER”
Basın yayın organları ve kuruluşlarının (TÜSİAD ve benzeri) olumlu mesajlar vermesi,
AYIŞIĞININ kamuoyunun ekonomisinin geliştirilmesi amaçlı olduğunun söylemlere taşınması
Ekonomi göstergelerine yönelik olumsuz maniplasyon yapanlara “işlem” yapılması
Aydın DOĞAN’ın çizgisini değiştirmesi için baskı yapılması, aksi halde işlem yapılması
Basın yayın kuruluşları ile ekonomi çevrelerine aracılar kullanarak “umut” ve/veya “gözdağı” verilmesi,
Hususlarının geliştirilen plan içerisinde yer aldığı belirlenmiştir.
- “ABD’NİN TEPKİLERİNİN KONTROL ALTINDA TUTULMASI” başlığı altında ise;
- “YAPILACAKLAR”
01-Irak’ta ABD’ye karşı verilen direnişin AYIŞIĞI kadrosuna bağımlı olarak açıklamalar yapanların ve Milletvekillerinin demeçleri ve diğer argümanlarla desteklenmesi,
02-Menlere yapılan haksızlıklar ve kirlilerin ihanet ve işbirlikçiliklerinin medya ve kamuoyuna taşınması,
03-Genelkurmay Başkanına yönelik “ya çekil ya çekil” baskısı yapılması,
04-“Sarı” ile “Adamı”nın ajanlığının deşifre edilmesi, üniversite gençliğinin eyleme sevk edilmesi,
05-Cami ve benzer yerlerdeki eylemlerin ABD’ye karşı kullanılması,
- “MUHTEMEL TEPKİLER”(GENELKURMAY BAŞKANI OLABİLİR)
Yalnız veya Avrupa Birliği ile birlikte;
Başbakanı maniple ederek “YELTSİN”leştirebilir,
Darbeye karşı direniş gösterebilir,
Kontrolu altındaki iç dinamikleri kullanarak halkın reaksiyon hareketlerini örgütleyebilir,
Ekonomiyi kriz ve kaosa sürükleyebilir,
YAKAMOZ’u kaçınılmaz yapabilir.
- “TEPKİLERE TEDBİRLER”
Medyanın, gençliğin, Üniversite ve Sendikaların ABD emperyalizmine karşı harekete geçirilmesi,
ABD’ye yönelik T.C. Devleti ve Irak merkezli tel’in mitinglerinin düzenlenmesi açıklamaların yapılması,
- “AVRUPA BİRLİĞİNİN TEPKİLERİNİN KONTROL ALTINDA TUTULMASI” başlığı altında,
- YAPILACAKLAR
AB’nin ikiyüzlülüğünün kamuoyuna anlatılmasına devam edilmesi,
ABD ve AB karşıtı mitinglerinin düzenlenmesi
- MUHTEMEL TEPKİLER
ABD’nin tepkilerine ortak olabilir,
ABD’den bağımsız olarak benzer tepkiler gösterebilir,
AB’nin mekanizmalarını kullanarak bütçe/mali piyasa ile ilgili yaptırımları gerçekleştirebilir,
- TEPKİLERE TEDBİRLER
Kamuoyunun, AB’nin ikiyüzlülüğüne ve sevr antlaşması kaynaklı dayatmalarına karşı kuvvet komutanlarının, üst düzey sivil toplum örgütlerinin, aydınların ve iktidar partisinden ayrılan milletvekillerinin açıklamaları ile yönlendirilmesi,
Sendika ve Üniversite gençliğinin eylemli gösterilerinin organize edilmesi,
- “İÇ TEPKİLERİN KONTROL ALTINDA TUTULMASI” başlığı altında;
- “YAPILACAKLAR”
Yerel yöneticilerin organizasyonu, “Vali”, “Belediye Başkanı” ve “Kaymakam”ların tespiti,
Milli İstihbarat Teskilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün yönetim yapısının analiz edilmesi, kadrodaki darbe yanlısı olanlarla darbe karşıtı olanların tespit edilmesi,
Darbe karşıtlarının görevden uzaklaştırılarak söz konusu kurumların kontrol altına alınması,
- MUHTEMEL TEPKİLER
Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün aktif bir şekilde karşı herekat için kullanılması,
Milli İstihbarat Teşkilatı ve Emniyet Genel Müdürlüğünün AYIŞIĞI hareketine ve kadrosuna yönelik operasyonlar düzenlenmesi,
- TEPKİLERE TEDBİRLER
İllerde bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanları ile İl Emniyet Müdürlerinin yeniden yapılandırılması için tespit ve temaslarda bulunulması, AY IŞIĞI hareketinin milliyetçilik tabanı üzerine inşa edilmesi,
Ayrılanların alternatif (ayışığı hareketi ve kadrosu güdümünde) bir yapılanma içine girmesi;
Alternatif siyasi partinin başına Namık Kemal ZEYBEK, Ahmet Vefik ALP veya uygun bir kişinin (Ümit ÖZDAĞ) hazırlanması,
Hususlarının detaylı olarak planlandığı anlaşılmıştır.
YAKAMOZ” Kod adlı darbe planının bundan sonraki bölümünde, AYIŞIĞI ve YAKAMOZ kod adlı darbe planlarının fayda ve mahzurları anlatılmış, devamında da Alternatif hal tarzları ve kırılma noktaları belirtilmiştir
YAKAMOZ” Kod adlı darbe planının bundan sonraki bölümünde ise,
- “KULLANILACAK ARGÜMANLAR” başlığı altında,
- “GENELKURMAY BAŞKANI’NA KARŞI”
Laik T.C Devletini satıyor
Men’leri kirli’lere karşı korumuyor
TSK’nın bekasal etkinliğini bitiriyor
İrticai faaliyetleri destekliyor.
- BAŞBAKAN’A KARŞI
01-Kişisel yetersizlikleri
02-Yolsuzlukları
03-ABD ve AB’YE sempati duyması
04-Gece (ailevi/kişisel) hayatı
05-İrticai faaliyetleri desteklemesi
06-TSK’nın içerisinde üst komuta kademelerinde yer alan AYIŞIĞI hareketinde kadrosunu değiştirmesi
07-Anayasa ve yasalarda değişiklikler yapması
Hususları detaylandırılmak suretiyle ,uygulanacak stratejinin belirlendiği tespit edilmiştir.
YAKAMOZ KOD İSİMLİ DARBE PLANIN UYGULAMAYA KONULMASI
[değiştir]Yakamoz kod adlı darbe planında TSK’nın yeniden düzenlenmesi gerektiği planlanmıştır. Bu planın ne şekilde hayata geçirileceğinin, darbe sunumları içerisinde açıkça belirtildiği ve darbe sonrası komuta kademesi ve TSK içerisindeki yapılanmanın açıkça anlatıldığı görülmüştür.
Yakamoz kod adlı darbe planında sivil idarenin yeniden düzenlenmesi gerektiği planlanmıştır.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, darbe planlayıcılarının sivil idarenin yeniden düzenlenmesini, Yasama, Yürütme ve Yargı olmak üzere üç ayrı başlık altında değerlendirdikleri ve bu çerçevede planlar yaptıkları görülmüştür.
Darbe sunumları içerisinde, “Yasama erkini kullananlar”, “Yürütme erkini kullananlar” ve “Yargı erkini kullananlar” başlıkları altında, görev alacak kişilerle ilgili düzenlemeler yapılmışsa da, gizliliğe riayet edilerek bizzat isimlerin belirtilmediği, fakat “Atılacaklar” “Kadroya alınacaklar” şeklinde ifadelerle darbe sonrası yapılacak değişikliklerin açıkça anlatıldığı görülmüştür.
Diğer taraftan soruşturma kapsamında başta Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON, İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ gibi şüphelilerden ele geçirilen fişleme bilgilerine bakıldığında tüm bu çalışmaların darbe planları çerçevesinde yapıldığı, yani Ergenekon terör örgütünün amaç ve hedefleri doğrultusunda çalışmayacak olan kamu görevlilerinin irtica ve benzer yakıştırmalarla fişlendiği, öte yandan da örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyet gösterecek kişilerin ise “ulusalcılar” adı altında fişlendiği, diğer taraftandan örgütün kullanabileceği kilerle ilgili olarakta “irtibat var” “yardımcı oluyor” “işbirliğine açık” “kontrol edilebilir” ve “kullanılmaya müsait” şeklinde ,kişilerin durumlarının örgüt açısından değerlendirildiği ve kişisel verileri kaydederek fişlendikleri anlaşılmıştır.
Ayrıca, Şener ERUYGUR ve Hurşit TOLON olmak üzere bir kısım şüpheliler tarafından, AKP iktidarı döneminde atanan tüm bürokrat ve kamu görevlilerinin atamalarının takip edildiği, bu atama listelerinin saklandığı, bu listelerdeki sayılara bakıldığında neredeyse değişik makamlarda görev yapan binlerce kamu görevlisinin olduğu, yine fişleme bilgilerine bakıldığında aynı şekilde binlerce kişinin hukuka aykırı bir şekilde kişisel verilerinin kaydedilerek fişlendiği tespit edilmiştir.
Dolayısıyla binlerle ifade edilebilecek kadar çok sayıda olan kamu görevlilerinin kişisel verilerinin hukuka aykırı bir şekilde saklanmasının ve atamalarının takip edilmesinin örgütün amaçları doğrultusunda ve darbe planları çerçevesinde, darbe sonrası sivil idarenin düzenlenmesinde kullanılmak amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır.
BÜTÇENİN AY IŞIĞI’NA YÖNELİK TEPKİLERDEN KORUNMASI İÇİN, “Bütçeye yön veren kurum ve kuruşların, yöneticilerin ve uzmanların tespit edilmesi ve bunların kontrol altında tutulması” ve “Basın yayın organları ve kuruluşlarının (TÜSİAD ve benzeri) olumlu mesajlar vermesi” faaliyetlerinin, darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacak faaliyetler olduğu, fakat Aydın DOĞAN’ın çizgisinin değiştirmemesi için baskı yapılması ve Basın yayın kuruluşları ile ekonomi çevrelerine gözdağı verilmesi faaliyetlerinin darbe öncesi uygulamaya konulacak faaliyetler kapsamında bulunduğu anlaşılmaktadır.
- İÇ TEPKİLERİN KONTROL ALTINDA TUTULMASI İÇİN,
01-YEREL YÖNETİCİLERİN ORGANİZASYONU, “VALİ”, “BELEDİYE BAŞKANI” VE “KAYMAKAM”LARIN TESPİT EDİLMESİ GEREKTİĞİ BELİRTİLMİŞTİR.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, darbe planlayıcılarının darbe sonrasında iç tepkileri kontrol altında tutabilmek için, görevdeki birçok Vali Belediye başkanı ve Kaymakam hakkında çalışmalar yaptıkları ve bu kişiler hakkında kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde kaydederek fişlemeler yaptıkları görülmüştür.
Şüpheliler Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON, İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ’dan ele geçirilen fişleme bilgilerine bakıldığında, örgütün tüm bu faaliyetleri darbe planları çerçevesinde yaptığı açıkça anlaşılmaktadır. Örgütün darbe planları çerçevesinde bu faaliyetini gerçekleştirdiğini ifade etmek için, Vali, Kaymakam ve Belediye başkanları ile ilgili yapılan fişleme çalışmalarından örnekler verilecektir.
02-İLLERDE BULUNAN MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI BAŞKANLARI İLE İL EMNİYET MÜDÜRLERİNİN YENİDEN YAPILANDIRILMASI İÇİN TESPİT VE TEMASLARDA BULUNULMASI GEREKTİĞİ BELİRTİLMİŞTİR.
Soruşturma kapsamında elde edilen delillerden, darbe planlayıcılarının darbe sonrasında iç tepkileri kontrol altında tutabilmek için, mevcut görev yapan birçok Emniyet Müdürü hakkında çalışmalar yaptıkları ve bu kişiler hakkında kişisel verileri hukuka aykırı bir şekilde kaydederek fişleme yaptıkları görülmüştür.
Şüpheliler Şener ERUYGUR, Hurşit TOLON, İsmail YILDIZ ve Ergün POYRAZ’dan ele geçirilen fişleme bilgilerine bakıldığında, örgütün tüm bu faaliyetleri darbe planları çerçevesinde yaptığı açıkça anlaşılmaktadır.
ELDİVEN KOD İSİMLİ DARBE PLANI
[değiştir]“ELDİVEN” kod adlı darbe planı incelendiğinde, genel olarak AYIŞIĞI ve YAKAMOZ darbe planları başarılı bir şekilde gerçekleştirildikten sonra yapılması gerekenlerin planladığı anlaşılmaktadır.
2.Slaytta; “ELDİVEN” başlığının altında “1) Dahili Mutabakatın Sağlanması, 2) CMB Mutabakatının Sağlanması, 3) Yıpratma, 4) Hazırlık ve Geçiş, 5) TSK Türk Halkı Projesi” olmak üzere beş alt başlığın ,
- 3.Slaytta; “DAHİLİ MUTABAKATIN SAĞLANMASI” ana başlığı altında;
“1. Çekirdek Mutabakat (Komuta Kademesi)” başlığının altında; “Sürekli Koordinasyon” “Kurye Kullanılması” “Emekli Komutanlar” başlıklarının ,
“2. TSK Mutabakatı” başlığının altında; “İkna yöntemi-yaptırım” başlığının,
“3. YAŞ’ın Şekillendirilmesi” başlığının altında; “İkna yöntemi-yaptırım” “Özkök-Yalman-Büyükanıt-Örnek” “Eruygur-Tolon-Karabay” “Ön Hazırlık-Koordinasyon İhtiyacı (General ve Kritik Albaylar)” alt başlıkları,
- 4.Slaytta; “CMB MUTABAKATININ SAĞLANMASI” ana başlığı altında;
“1. YÖK/İHL teşebbüsünün devamı halinde Müşterek Çıkış”, “2. CMB Seçimi İçin Müşterek Hareket Tarzı Geliştirilmesi” “3. MGK Gn. Sekreteri/MİT Müsteşarı/Başbakanlık Müsteşarı Mutabakatı” “4. Dış Politikada Müşterek Hareket Tarzı (CMB’nın Bilgilendirilmesi)” başlığı altında “Kıbrıs” “Irak/BOP/İsrail” “Ege” “Ermenistan” alt başlıklarının yer aldığı, daha sonra “5. TSK Mutabakatı ve YAŞ şekillendirilmesinde CMB’nın Etkinliğinden İstifade Edilmesi” başlıklarının,
5. Slaytta; “YIPRATMA” ana başlığı altında; “1. Siyasi Oluşumların Şekillendirilmesi” başlığı altında; “Sosyal Demokratlar” alt başlığının altında;
“Öymen-Günay-Derviş-Sezer-Büyükerşen-Gürel-Öztürk” başlıklarının ,
“Liberaller” alt başlığının altında; “Boyner-Hisarcıklıoğlu-Aygün” başlığının,
“Milliyetçiler” alt başlığının altında “Ongun-Kesici” başlığının ,
“Demirel ve Ecevit’in Olur’u” ve “Kurye Aracılığı ile Temas (Emekliler Olabilir)” alt başlıklarının,
6. Slaytta; “YIPRATMA” ana başlığı altında; “2. Medyanın Şekillendirilmesi” başlığı altında; “Maddi Destek Sağlanması” “Tv. Kuruluşu” “Bağımsız Stratejik Düşünce Merkezi (TUSAM)” ve “İkna/Yaptırım” başlıklarının ,
“Bağımsız Stratejik Düşünce Merkezi (TUSAM)” alt başlığının altında da “Elektronik Ortamdan İstifade” başlığının ,
- 7.Slaytta; “YIPRATMA” ana başlığı altında; “3. Karşı Taarruz” başlığının dört bölüme ayrıldığı,
“Ekonomi” başlığının altında: “Siyasiler & STÖ-TOBB-ATO” bölümü ve bu bölümde “Şeffaf-Gerçek Resim” “İhalelerin Paylaşımı” “Merkez Bankası” başlıklarının ,
“Laiklik” başlığı altında: “CMB / TSK & Bütün Kesimler” bölümü ve , bu bölümde “Türban-Başörtüsü Ayrım Prog.” “Milliyetçiler & Murat Bardakçı”
“Eğitim & YÖK” ve “Tarikatlar” başlıklarının ,
“Yolsuzluk-Kitap Kullanma” başlığının altında: “Erdoğan” “Danışmanlar” “Bakanlar Kurulu” ve “Dini Sermaye” başlıklarının ,
“Parça Koparma” başlığının altında: “Siyasiler” bölümü altında “Aritmetiğin Değiştirilmesi” ve “Milliyetçi - Muhafazakarlar” başlıklarının ,
8.Slaytta; “Hazırlık ve Geçiş” isimli ana başlık altında; “1. Eldivenli Yumruk” başlığının ve bu başlığın altında ise “Dönüş Mümkün Değil” başlığının ,
9. Slaytta; “Hazırlık ve Geçiş” isimli ana başlık altında; “2. Projelerin Hazırlanması” başlığı ,
“Anayasa” “Siyasi Partiler Kanunu” “Seçim Kanunu” “Eğitim Stratejisi” “Milli Güvenlik Stratejisi” başlıklarının , “Milli Güvenlik Stratejisi” altında
“Irak-Kürt & Kıbrıs-Yunanistan & Ortadoğu-Din-İsrail & Sınıraşan Meseleler & AB/ABD/NATO & Kafkasya/RF/Türk Cumhuriyetleri/ÇHC” başlıklarının,
İkinci bölümde “Din Stratejisi/Laiklik” “Kamu Yönetimi” “Ekonomi Yönetimi” “E-Devlet” “Altyapı (Kara & Deniz & Hava & Demiryolu)” “Sosyal Devlet (Varoşlar)” alt başlıklarının 10. Slaytta; “Hazırlık ve Geçiş” ana başlığının altında; “3. Teknokrat Hükümeti” ve “4. Seçim Tarihi” alt başlıklarının ,
- 11. Slaytta; “TSK Türk Halkı Projesi” ana başlığının altında;
“1. Kamplar / Lojmanlar / Ordu evleri”
“Alt Kademenin Tetiklenmesi/Duyarlı Hale Getirilmesi” başlıkları altında; “Küçük Eylemler Bayrak Asılması/Işıkların Söndürülmesi” alt başlıklarının bulunduğu görülmüştür.
ASKERİ MÜDAHALEYE ZEMİN HAZIRLANMASI PLANLARININ UYGULAMAYA GEÇİRİLMESİNE DAİR DİĞER DELİLLER
[değiştir]Yukarıda ifade edildiği üzere, ERGENEKON silahlı terör örgütü şüphelileri yasama ve yürütme organını cebren ortadan kaldırıp devlet idaresini antidemokratik yollarla ele geçirmek için öncelikle yukarıda belirtilen DARBE PLANLARINI hazırladığı ve devamında da bu darbe planlarını uygulamaya koyduğu anlaşılmıştır.
LEVENT ERSÖZ BEDRETTİN DALAN GÖRÜŞMESİ
[değiştir]Levent ERSÖZ, Hasan Atilla UĞUR ile Bedrettin DALAN ve Kıvanç DEĞİRMENCİ arasında yapılan görüşme çözümünde özetle; Öncelikle bir süre Jandarma ile konuştuktan sonra Türk Silahlı Kuvvetlerinin genel yapısı ve ülke gündemindeki meselelere yaklaşımı ile konuştukları, bu çerçevede Bedrettin DALAN’ın “en büyük sorumluluktan kaçan kurumlardan birisi maalesef sizin kurumunuz” “ben geldiğim zaman buraya, kimlerle yaptığım konuşmaları anlatırım, Kıvrık Paşadan başlayarak” dediği, devamında Doğan GÜREŞ ‘ten bugüne kadarki tüm genelkurmay başkanlarının arkadaşı olduğunu ve hepsine ülkedeki tehlikeyi anlatmaya çalıştığını, bir an evvel tedbir alınması gerektiğini söylediğini, Türkiye’nin İslamcı federal bir kürt yapıya doğru gittiğini anlatmaya çalıştığını, fakat hiçbirisine anlatamadığını, zamanında Doğan GÜREŞ’e durumu defalarca anlatmaya çalıştığını, fakat Doğan GÜREŞ ‘in konuyu basite indirgediğini ve “topuğu vurdum mu bitiririm onların işini” dediğini, fakat bunun böyle olmayacağını, her geçen gün çok geç kalındığı, bu nedenle bir an evvel bir şeyler yapılması gerektiğini söylediği,
Görüşmenin devamında kendisinin bir zaman İran Genelkurmay Başkanı ile oturup konuştuğunu ve İran da herhangi bir şey yapamadıkları için adamı suçladığını, bunun üzerine İran Genelkurmay Başkanının “farkında olduğumuz zaman askeri kışladan çıkaramadık. Kışla ile şehir arasındaki yollara çarşaflılar yattılar, dünyanın hiçbir askeride çiğneyip de kendi milletini inkar edemez. Bizden geçti de siz kendinize bakın.” dediğini söylediği, görüşmenin devamında on gün önce 1.inci Ordu Komutanı Yaşar BÜYÜKANIT’a anlatmaya çalıştığını, fakat ona da anlatamadığını söylediği, bunun üzerine Levent ERSÖZ’ün “Yaşar Paşaya anlatamadınız. Bu iki cümle ile özetlediğinizi anlatamadınız.” dediği, Bedrettin DALAN’ın da anlatamadığını söyledikten sonra “bütün Silahlı Kuvvetlere anlatamadığım şey şu. En az siviller yaptı. Siviller böyle bir şey yapamaz. Türkiye Cumhuriyetinin sosyolojik yapısı sivil bir enstütashana müsait değil.” dediği ve devamında bir süre Osmanlı ve Türklerden bahsettiği, devamında Türkiye’de anadolu insanının zenginleşmesine müsaade edilmediği için Anadolu da fikir hareketi ve buna bağlı olarak aydınlanma çağının gelişmediğini, Avrupa da ise bu durumun tam tersi olduğunu ve bu nedenle Avrupa’da burjuvanın kralın elinden gücünü aldığını, cumhuriyeti ve demokrasiyi kurduklarını, fakat demokrasi ve cumhuriyeti asla sahipsiz bırakmadıklarını, bugün Amerika ve Avrupa’daki demokrasinin arkasında yüzde bir milyon o burjuvanın kontrolü olduğunu, Amerika’da Kennedy burjuvanın kontrolünden çıktığı için öldürüldüğünü söylediği,
Bedrettin DALAN’ın çevresindeki zenginlere tavsiyede bulunurken “siz yeni yetme zenginlersiniz, ama ülkenizin burjuvası olması için hızlandırın kendinizi, okuyun hızlandırın. Yani Tuncay ÖZİLHAN’ın yüzüne söyledim. Bir şey demiyor ki.” dediği ve Türkiye’de Osmanlıdan sonra padişahın kutsal gücünü Türk Silahlı Kuvvetlerinin aldığını, Türkiye’de anayasayı Türk Silahlı Kuvvetlerinin yaptığını söylediği ve bu çerçevede “bütün anayasaları kuran daima bir güç vardır. Partili demokrasilerde burjuvadır. Türk demokrasisinde silahlı kuvvetlerdir. Şimdi bu gücün sahibi olduğunun farkında değil Silahlı Kuvvetler” dediği, bir süre sonra Levent ERSÖZ’ün “başkanım ne yapalım, ihtilal mi yapalım” diye sorduğu, Bedrettin DALAN’ın da “ihtilal yapılsın demiyorum. Bir çözümü her zaman vardır.” “Bu işlerimden dolayı dünyada değişik kişilerle tanıştım. Şu andaki Fransa Cumhurbaşkanı benim yardımcımdı üç sene öncesi. Almanya’nın eski ….eyalet başkanı çok yakın dostluğum vardır.” dedikten sonra Almanya’nın nasıl kalkındığını anlattığı, Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, Türkiye’de Turgut ÖZAL’ın Türk Silahlı Kuvvetlerinin karşısına polisi dikme projesi başlattığını, bu proje kapsamında polise ağır silahlar verildiğini ve bu projenin halen devam ettiğini söylediği,
Daha sonra, 28 Şubat öncesi Çevik Bir paşayla oturup konuştuğunu, Çevik Paşanın dört saat not aldığını ve bunları bilgi notu şeklinde karargahındaki generallere dağıttığını söylediği, devamında TSK’nın bugünlerde yaptığı faaliyetleri takdirle karşıladığını, Türk Silahlı Kuvvetlerinin dünyanın üçüncü, dördüncü sıradaki silahlı kuvveti olduğunu, bu gücünün kıymetini bilmesini gerektiğini, şayet bu gücünün kıymetini bilirse Bedrettin DALAN’ın da ona katılacağını, Rahmi KOÇ’un da katılacağını, bugün karşısında olan herkesin ona katılacağını söylediği ve bu çerçevede “Bedrettin DALAN’da katılır ona, Rahmi KOÇ’da katılır, eşek gibi bugün karşısında olan herkes ona katılır” “Aydın DOĞAN da ona katılır, Amerika’da Avrupa’da ona katılır, elinden aslanlar gibi öper. Niye öperler. Silahlı Kuvvetler istediği için değil, bu coğrafya başka bir coğrafya, Deli Dumrul’un coğrafyası” “Sen şu sopayı göster, yarım saat sonra devletini satan herkesi tanırım. Muhakkak tavşan gibi korkarlar.” dediği,
Görüşmenin devamında, Mehmet AĞAR ve Deniz BAYKAL’dan bahsettiği, bu çerçevede “Mehmet AĞAR benim kardeşim, kendisine epeyce bir destek çıktım televizyonda” “Evvelki gün bir tebrik gördüm. Mehmet AĞAR’ın yılbaşı tebriği. Ön sayfada tamamen kendi resmi, arka sayfada 2004 yılının takvimi, bu Mehmet AĞAR’dan hiçbir şey olmaz,” “Öbür tarafta Baykal var, Baykal tamamen uçuk, zaten Moon tarikatının üyesidir,” dediği ve Mehmet AĞAR’ın tamamen kontrolünde olduğunu, kendisinin haberi olmadan ciddi adımlar atmayacağını söylediği,
Görüşmenin ilerleyen bölümlerinde, demokrasiden bahsettikleri, Levent ERSÖZ’ün “Asker demokrat olamaz mı başkanım.” dediği, Bedrettin DALAN’ın da “Olamaz, olmaması da lazım” “Olay şu, demokrasi denilen olayda dünyada öyle bir demokrasi falan yok” “Demokrasi bir game, oyun, gösteriş, şov. Yoksa gerçek demokrasi yok. Kennedy niye öldürüldü? Çünkü Kennedy Amerikan demokrasisinin patronu olan Amerikan burjuvasının işini bozmak, soğuk savaşı kaldırmaya kalktı, ihtar edildi, devam etti, alnına kurşunu yedi. Böyle bir demokrasi falan yok, bunlar normal halkın demokrasi var diye oyalandığı bir oyundur. Türkiye de bizim şanssızlığımız Osmanlının bir burjuvayı yetiştirip de Türkiye’yi o sivil burjuvaya teslim etmedi. Askerlerde demokrasiyi kutsal bir tabu zannediyor, kenarda kalınca işte bu şekilde ayakta duruyor, olay bu. Bugün keşke benim elimde bir güç olsaydı, demokrasi nasıl olurdu, gösterirdim…. Güç kullanılır, zamanı geldiği zaman kullanılır. Kullanılmadığı zaman kafana çuval geçirilir” dediği, görüşmenin ilerleyen bölümlerinde Bedrettin DALAN’ın “Türkiye Cumhuriyeti devletinin en eski, en güçlü kurumunun içerisindesiniz, bunun hakkını verin” dediği ve görüşmenin sonlarına doğru dönemin Genelkurmay Başkanına hakaret içerikli söylemlerde bulunduğu anlaşılmıştır.
DEMOKRAT GENERALLERİN YAZDIĞI MEKTUP
[değiştir]Hurşit TOLON’dan ele geçirilen dijital verilerde, “DEMOKRAT GENERALLER” tarafından yazıldığı anlaşılan ve “Sayın Generalim” diye başlayan mektupta, “Cumhuriyetimizin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve ülkemizin içinde yaşamakta olduğu vahim durumu en yakından takdir edenlerden birisiniz. Ülkemizin içinde bulunduğu mevcut tablo karşısında TSK’ nın izleyeceği yol çok büyük önem kazanmıştır. Çünkü, çok büyük oranda iç ve dış desteğe sahip olan irticacı Hükümete karşı izlenecek tutum ülkemizin geleceği açısından hassasiyet kazanmaktadır. Söz konusu tutumun, geçmişte olduğu gibi askeri bir müdahale ya da TSK’nde bir iç operasyon olamayacağı açıktır. Hükümete karşı izlenecek yolun demokrasinin dışında aranmaması gerekmektedir.
Ancak, bu şekilde düşünmeyen bazı subayların ve generallerin önce Genelkurmay Başkanı’na sonra da mevcut irticai nitelikli Hükümete karşı anti demokratik bir hareket planladıkları belirlenmiştir. Sayıca çok az olan bu kişiler, güya TSK’nin tabanında Genelkurmay Başkanı’ na karşı çok büyük bir infialin olduğu iddiasıyla hareket etmektedirler.
Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahında görevli 5 generalin iştiraki ile çeşitli birliklerde geçtiğimiz günlerde yapılan toplantılarda;
(a) TSK’nin çevremizde gelişen önemli olaylar ve ülkenin geleceğini etkileyen önemli iç olaylar karşısında görüşlerini net olarak ifade etmediği,
(b) Son 1 yılda meydana gelen önemli gelişmelere karşı TSK tarafından yeterli tepki gösterilemediği,
(c) TSK’nin yeniliklere ve AB’ ne karşı olduğu şeklinde yansıtılarak TSK ile halk arasındaki bağların zayıflatıldığı,
(d) İrticai örgüt ve grupların son yıllarda daha örgütlü ve etkili bir şekilde faaliyetlerine devam ettikleri,
(e) Meydana gelen gelişmelere karşı TSK’nin proaktif yaklaşım yerine tepkisel bir yaklaşım içerisinde olduğu,
İddialarına yer verilmiştir.
Ancak, toplantılarda ortaya konan görüşler sadece bu kadarla kalmamıştır. Bir çok subay, darbe döneminin kapandığını, Hükümetin irticai nitelikli olduğunu, ancak, Hükümete karşı izlenecek tutumda demokrasinin dışına çıkılmaması gerektiğini, mevcut koşullarda da TSK’nin çok farklı bir tutum izlemesinin esasen mümkün olmadığını bu anlamda Genelkurmay Başkanı’ na haksızlık yapıldığını, Hükümetin ekonomik olarak başarısız olmasını beklemek gerektiğini, Cumhuriyet tarihinde bütün iktidarların seçim kaybettiğini, bu iktidarında büyük olasılıkla bir sonraki genel seçimde iktidardan uzaklaşacağını belirtmişlerdir.
Ancak, aralarında KKK.lığı karargahında görevli Tümg. P… ve Tümg. Ö…. ve Tuğg. ……..’ nin de bulunduğu generaller Kuvvet Komutanı’ na sunmak üzere hazırladıkları raporda gerçekleri gizleyerek, sadece TSK yönetiminin eleştiren ve “ daha ne duruyoruz, sokağa çıkalım” anlamına gelen konuşmalara yer vermişlerdir. Ayrıca raporda yer alan konuşmaların da birer tertip olduğu da bilinmektedir. Söz konusu generallerin ve aynı şekilde düşünenlerin amacının devleti kurtarmak olmadığı kendi istikballerini düşündükleri gayet açık bir gerçektir.
Bu raporun amacının, Genelkurmay Başkanı’nı istifa etmek zorunda bırakmak için TSK’nin harekete geçmesini sağlamak olduğu bilinmektedir. Bu kişiler tüm çabalarına rağmen genç subaylardan ve generallerden yeterli desteği alamamışlardır. Ancak, desteği almak için her türlü yalana da başvurmuşlardır. Çok yakında size de gelerek, “Genelkurmay Başkanı’nı istifaya zorlamak için harekete geçeceğiz. Her rütbeden çok sayıda general ve subay hareketimize destek vermektedir. Sizi de ülkemizi koruma ve kollama amacıyla yapacağımız bu harekette görmek istiyoruz.” diyeceklerdir. Bunu diyeceklerdir ama, Genelkurmay Başkanı’nın yerine siz olsaydınız nasıl bir tutum izlerdiniz sorusuna da cevap veremeyeceklerdir. Sadece Hükümetin iç ve dış bir çok çevreden destek aldığından şikayet edeceklerdir.
Lütfen bu sözlere aldanmayınız. Destek alabildikleri general sayısı bir düzineyi bile bulmamıştır. Lütfen tüm faaliyetleri deşifre olan ve yetkililerce bilinen bu kişilerin yalanlarına kanarak hem devletimizin ve hem de şahsınızın istikbalini karartmayınız. Ülkemizin içinde bulunduğu olumsuzluk her subayın içini karartmaktadır. Hepimiz aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Ama, makam hırsıyla hareket eden insanların oyununa da gelmemeliyiz. TSK’nin hızla yıpranan itibarını yeniden kazanmak için yapılması gereken asker ve halk kaynaşmasını sağlamaktır. Bunu yapacak olan güç ise şüphesiz TSK dır. Saygılarımla rica ederim. Demokrat Generaller” yazdığı görülmüştür.
24 Mayıs 2003 tarihli MİLLİYET Gazetesinde, “DÖRT YILDIZLI TEPKİ” başlıklı haberde, “Hükümetin bazı icraatlarının TSK’nın alt kademelerinde yarattığı huzursuzluğu, üst düzey generaller Genelkurmay başkanı ÖZKÖK’e iletiyor” yazdığı, haberin ayrıntısında ise,
“Ankara kulislerinde Genelkurmay'ın TSK'daki duyarlılığı daha kesin biçimde yansıtması gerektiğini savunan komutanlar arasında şu isimler sayılıyor: Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç YALMAN, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener ERUYGUR, Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çetin DOĞAN, Ege Ordu Komutanı Orgeneral Hurşit TOLON, MGK Genel Sekreteri Orgeneral Tuncer KILINÇ. Dün Cumhuriyet gazetesinin manşetine yansıyan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün Başbakan Tayyip Erdoğan'a ilettiği, "Genç subaylar tedirgin" uyarısının da bir süredir kulislere yansıyan bu tazyikin sonucu olduğu belirtiliyor.” Yazdığı görülmüştür.
DARBE PLANI İLE İLGİLİ YAZILAN MEKTUPLAR
[değiştir]Şüpheli Şener ERUYYGUR’un Genel başkanlığını yaptığı ADD de ele geçirilen dijital verilerde “ayışığı metin” isimli word dosyasında “BAŞARILAMAYAN BİR DARBE PLANI VE BUGÜNE YANSIMALARI” başlıklı (15) sayfadan oluşan bir metin olduğu, söz konusu metnin 2003-2004 yıllarında gerçekleştirilmesi planlanan darbe planları ile ilgili bir makama hitaben ayrıntılı bir şekilde bilgi mahiyetinde yazılan bir yazı olduğu anlaşılmaktadır.
Metin içersinde, söz konusu darbe planının baş aktörünün Şener ERUYGUR olduğu, bu darbe planlarının 2003 yılında hazırlandığı ve 2004 yılı Haziran-Temmuz aylarında uygulamaya konulacağı, fakat söz konusu darbe planları Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK tarafından öğrenilip akamete uğratıldığı,
Söz konusu darbe planının 2 aşamadan oluştuğu, AYIŞIĞI olarak adlandırılan birinci aşamada, Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün baskıyla istifa ettirilmesi, AKP’den azami sayıda milletvekilinin istifa ettirilerek ayrı grup kurmalarının sağlanması ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet SEZER’in görevine devam etmesinin planlandığı,
YAKAMOZ olarak adlandırılan ikinci aşamada ise, kontrol ele alındıktan sonra, TSK’nın Anayasa dahil olmak üzere, sivil idarenin ve Türkiye’nin dış dünyayla olan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesinin planlandığı, Darbe planları ile ilgili hazırlanan power point sunumlarında GİZLİLİĞİN korunabilmesi için kodlanarak hazırlandığı, ancak dikkatli bir inceleme sonucu bu kodların %95’nin çözüldüğünün belirtildiği görülmüştür. Söz konusu metnin devamında “DİKKAT ÇEKEN HUSUSLAR” başlığı altında, darbe planlarında dikkat çeken hususların anlatıldığı ve bu çerçevede, “Bu sadece askerlerin planladığı bir girişim değil sivillerle ortaklaşa yürütülen bir girişimdir. Darbeci ekip dağıtılsa bile hareketi sürdürecek İDHARIN (yığınağın, kadrolaşmanın) yapılması öngörülmüştür. Genelkurmay Bşk. ÖZKÖK tarafından girişim önlendiğine göre, hareketi devam ettirmek üzere yapılan kadrolaşma bugün devam etmektedir. Çünkü Org.ÖZKÖK herhangi bir tasfiye yapmamıştır.
Harekete katılan milletvekilleri de vardır. Özellikle AKP’den ayrılanlar mercek altına alınmalıdır. AKP’yi parçalamak için milletvekilleri teknik takip (telekulak-dinleme) altındadır.
TSK artık eski TSK değildir. Darbe konusunda daha önceki yıllarda olduğu gibi birlik beraberlik sağlanamamıştır. Sivil idarede mülki amirler dahil tasfiye planlandığından, daha önce kamuoyuna yansıyan fişleme faaliyetlerinin ne maksatla yapıldığı daha iyi anlaşılmıştır.
YÖK ve Üniversiteler ile sendika merkezli hareketlerin girişimle ilişkisi araştırılmalıdır.
Aydın DOĞAN’ın çizgisini değiştirmesi için baskı yapılması, aksi halde “işlem” yapılması, planlanmıştır. DOĞAN medyanın başlangıçta hükûmet destekçisi olmasına rağmen sonradan tamamen hükûmet karşıtı bir çizgi benimsemesi bu planlama açısından bakıldığında oldukça anlamlı görülmektedir.
İç tepkilerin kontrol altına alınabilmesi için, darbe hareketinin milliyetçilik tabanı üzerine bina edilmesi planlanmıştır.
Kurulacak alternatif partinin başına N.Kemal ZEYBEK, A.Vefik ALP veya Ümit ÖZDAĞ’ın geçirilmesi planlanmıştır.
Darbe girişimi, birinci derecede Org. ERUYGUR’un ikinci derecede Org. Hurşit TOLON’un önünün açılmasına hizmet etmektedir.
Başbakan ERDOĞAN’ın Cumhurbaşkanı olmasının önlenmesi darbe girişiminin temel argümanlarından biri olarak kullanılmaktadır.
Darbe planlaması diğer Kuvvet K.lıkları ile koordineli olmakla birlikte esas itibarıyle J.Gn.K.Lığı bünyesinde yapılmıştır. Org. YALMAN’ın kararsızlığı, Org. FIRTINA’nın tarafsızlığı, 1nci ve 2nci Or. K.larının karşı olmalarının belirgin olması, konunun geniş zeminde tartışıldığını ve koordine edildiğini göstermektedir.
- BUGÜNE YANSIMALARI
İdhar edilen kadro bugün ne durumdadır? Ne yapmaktadır? Bunun dikkatle takibi gerekmektedir.
Bugüne kadar yaşanan olaylar; adı ne olursa olsun darbe veya 28 şubat benzeri postmodern darbe girişimi riski bugün de devam ettiğini göstermektedir. 2006 ağustos ayında komutanların görev değişimleri esnasında yaptıkları konuşmalarda bazı emareler vermektedir.
Cereyan eden olayların ve eylemlerin milliyetçi bir çerçeveye oturtulma çabaları, planlanan bu darbe girişiminin temel felsefesi ile örtüşmektedir. Bu nedenle bu tür olayların perde gerisinin çok yönlü incelenmesinin yararlı olacağı düşünülmektedir.
Org. Büyükanıt’ın 2004’teki darbe girişimine karşı çıkması son derece doğaldır. O zaman karşı olması bugün için de bir garanti anlamına gelmemektedir. DOĞAN medya grubu tekrar sağduyulu bir çizgiye çekilmeye ikna edilmeli ve maceraya girmesi önlenmelidir.
Türkiye’yi geriye götürecek ve 28 şubat’tan daha vahim sonuçlar doğuracak bu tür girişimlerle, her ne pahasına olursa olsun acımasızca mücadele edilmelidir. Şurası unutulmamalıdır ki, darbe girişimini yapmaya yeltenecekler hem TSK içerisinde hem de siviller arasındaki azınlıkta olan bir grubu temsil etmektedir. gerek askeri gerekse sivil kesimde zihinlerde büyük değişim meydana gelmiş ve süreç devam etmektedir. Cesaretle tavır konduğu takdirde başarılı olmaları mümkün değildir. Millet artık gerçekleri görmektedir. Maskeler düşmüştür.” Yazdığı görülmüştür.
Şüpheli Şener ERUYGUR’un Genel başkanlığını yaptığı ADD de ele geçirilen dijital dokümanlardan“psiko son1” isimli (3) sayfalık word dosyasında, “SAYIN YETKİLİ” başlığı altında, darbe planları içersinde görev alan bir kişinin duyduğu pişmanlık neticesi bir makama hitaben ihbar şeklinde yazdığı bir mektubun olduğu,
“Sayın Yetkili” diye başlayan mektup içerinde özetle; “Özellikle son dönemde, Türkiye Cumhuriyeti 59 uncu Hükümeti üyeleri ve icraatları aleyhinde yürütülen psikolojik harekât kapsamında; sistematik bir biçimde yıpratıcı ve yıkıcı çalışmalar yapılmaktadır. Bahse konu psikolojik harekât; çekirdek kadrosunu bir kısım Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) mensubunun oluşturduğu, emekli askeri personel ile bazı sivil şahısları da kapsayan ve etki alanları oldukça geniş bir organizasyon tarafından yürütülmektedir. Organizasyonun hedefi; kitle iletişim araçlarını (Basın yayın organları, radyo, televizyon) etkin olarak kullanarak; hükûmet üyelerini kamuoyunda küçük düşürerek, inanılırlık ve güvenilirliklerini zedeleyecek tarzda, doğruluğu ispatlanmamış haberleri yaymaktır. Bu sayede, ülkede bir kriz ortamı oluşturarak; mevcut rejim için öncelikli tehdit kabul ettikleri ve “İrticanın temsilcisi” olarak gördükleri AKP Hükümetini etkisiz hale getirmeyi amaçlamaktadırlar.
Başlıca görevi, Türkiye Cumhuriyeti Devletini korumak ve kollamak olan TSK gibi ülkenin onur timsali olan bir kurumunun mensubu olmakla gurur duyuyorum. Yetiştirilme tarzım ve aldığım eğitim gereği, anti laik oluşumların zararlılığına ve ülkemizi geriye götüreceğine inanmaktayım. Bu nedenle de yukarıda bahsettiğim illegal organizasyon tarafından şahsıma yapılan görev teklifini düşünmeksizin seve seve kabul ettim.
Bugüne kadarki süreç içersinde yürütülen psikolojik harekât çerçevesinde planlanan görevlerde aktif olarak yer aldım. Söz konusu psikolojik harekât eylem planlarından AKP Hükümetine karşı düzenlenilen operasyonun adı; “SARIKIZ” olarak belirlenmişti. Plana göre; öncelikle AKP’nin önde gelen isimleri hakkında kapsamlı bir fişleme çalışması yapıldı. Maddi çıkar amaçlı çetelerin yasadışı faaliyetlerine göz yumularak; fişleme çalışmaları esnasında kendilerinden azami derecede istifade edildi. Sonuçta tespit edilen çeteler sayesinde yıpranan yine TSK oldu.
Bilahare, basın ve yayın organlarının kontrol altına alınması maksadıyla, geniş bir okuyucu kitlesine sahip, kilit haberleşmeci konumundaki yazarlarla irtibata geçildi. Kimi çeşitli vaatlerle kimileri ise üstü kapalı tehditlerle ikna edilen yazarlar kanalıyla; “AKP, TSK’yi yıpratmak için sinsice planlar yapıyor, AKP, Türkiye’yi sonu belli olmayan karanlık bir yola doğru sürüklüyor.” tarzındaki temalar işlenerek, kamuoyunun menfi yönde etkilenmesi amaçlandı.
Kilit haberleşmeci deyince; tavır, davranış ve sözleriyle, geniş kitleleri etkileyerek, harekete geçirebilecek pozisyondaki kişiler akla gelir. Politikacılar, sanatçılar, işadamları, aşiret liderleri kilit haberleşmecilere örnek verilebilir. Bu bağlamda; ülkemizde ve dünya çapında tanınmış sanatçıların müzik-eğlence programları esnasında, istenilen mesajların “Eğlendirme tekniği”yle hedef kitlelere iletilmesi yönündeki çalışmalar sürekli faaliyet olarak devam ettirilmekte.
Rektörlerle görüşülerek öğrencilerin hükûmet aleyhinde eylemlerde bulunmasına çalışıldı. Bu kapsamda, basına yansıyan, 10 Eylül 2003 tarihindeki K.K.K. Orgeneral Aytaç YALMAN ile rektörlerin yaptığı görüşmenin haricinde yapılan gizli görüşmelerle de; 02 Mart 2005 ve 27 Şubat 2006 tarihlerinde Ankara Üniversitesinde, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in maruz kaldığı durum ile benzeri hadiselerin temelleri atıldı.
Sendikaların hükûmet aleyhindeki tutum ve davranışlarının desteklenmesi hususu benimsendi. Görsel psikolojik harekat ürünlerinin (afiş, bildiri, billboard) hazırlanarak uygun yer ve zamanlarda kullanılması kararlaştırıldı. Sivil Toplum Örgütleri (STÖ)’nin yönlendirilerek hükûmet aleyhinde kampanyalar düzenlenmesi teşvik edildi. Tüm bu faaliyetlerin eş zamanlı olarak yürütülmesi öngörüldü. Laik rejimi koruma adına yaptığımız ifade edilen bu operasyonun aslında; bazı şaibeli kişilerin önünü açma ve TSK içindeki bir grubun menfaatleri doğrultusunda yaptıkları bir harekât olduğunu, dolayısıyla da TSK’ye ve Cumhuriyetimize zarar verdiğini fark etmiş olmam beni hayal kırıklığına uğrattı. Bu nedenle de birçok konuda aynı görüşleri paylaşmasak bile, sizi bahse konu organizasyon hakkında bilgilendirme sorumluluğunu ve mecburiyetini kendimde hissediyorum.” Yazdığı ve devamında da bazı örnekler verildiği görülmüştür.
GENELKURMAY BAŞKANI HİLMİ ÖZKÖK’E YAZILAN BİLGİ NOTLARI
[değiştir]Şüpheli Şener ERUYGUR’un Genel başkanlığını yaptığı ADD de ele geçirilen dijital verilerde “bilgi notu” isimli (4) sayfalık word dosyasında “Bilgi Notu” başlığı altında, TSK içersinde darbecilerin yaptığı çalışmalardan bilgi sahibi olan bir kişinin Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’e hitaben yazdığı bir not olduğu anlaşılmıştır.
Söz konusu bilgi notu içersinde özetle, Genelkurmay başkanı Hilmi ÖZKÖK’le ilgili ortaya atılan dedikodulardan ve bu dedikodular çerçevesinde, Genelkurmay başkanının yıpratılması için özellikle sivil kesimden başta gazeteciler olmak üzere değişik kişilerle yapılan toplantılardan bahsedildiği, bu çerçevede Mustafa BALBAY ve Bülent BERKARDA ile görüşüldüğünün anlatıldığı, Devamında KK Komutanı ve Jandarma Gn. Komutanının, Hükümete yönelik kullanabilecekleri argümanları oluşturmak maksadıyla; Kasım ayında başlattıkları bir proje ile kendilerine yakın Ordu ve Kolordu Komutanları vasıtasıyla yoğun bir çalışma içerisine girdikleri, bu kapsamda;
a) Jandarma Gn. K.lığında Cumhuriyet Çalışma Grubu altında bir çalışma Grubu kurulduğu ve hazırlanan eylem planını J. Gn. K.nın da onayını alarak uygulamaya koydukları, bu eylem planı kapsamında bugüne kadar;
1) Birinci aşamada Kılık kıyafete yönelik hazırlanan afişlerin kıt’alara dağıtıldığı, fakat ilk hazırlanan afişlerin içerik olarak Türk halkının yapısına uygun olmadığı yönünde alt kademeden şikayetler gelmesi üzerine afişlerin değiştirildiği ve Jandarma Genel Komutanlığınca basılan afişlerin kışlalardaki nizamiyelere, ziyaretçi yerlerine gazino ve kantinlere asıldığı,
(2) Basını bilgilendirme çalışmaları kapsamında hafta da birkaç kez muhtelif basın yayın organlarından kendilerine yakın olduğunu değerlendirdikleri kişilerle birebir görüştükleri ve çeşitli yollarla sürekli bir bilgi aktarımı sağlandığı,
(3) Başta milletvekilleri, Eski Komutanlar, Rektörler ve gazeteciler olmak üzere seçilen kişilere mektuplar gönderilerek kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı,
(4) Çok gizli bir şekilde hazırlanan mektup ve bildiriler elden ele aktarılmak sureti ile birliklerde güvenilir kişiler arasında dağıtılarak Subay ve Astsubaylar yönlendirilmeye çalışıldığı,
(5) General seviyesindeki komutanların, güvenilir ve güvenilmez olarak kategorilendirildiği, özellikle Genelkurmay Başkanına yakınlığı ile bilinenlerin birliklerine yönelik faaliyetle de azami dikkatli davranıldığı,
(6) Özel İstihbarat Tim Komutanı J.Yzb. E…. Ö… ve Tim elemanı J.Bçvş. E… C….’ın 10-11 Ocak 2004 tarihlerinde icra edilen Uluslararası Muhafazakarlık ve Demokrasi Sempozyumu’nu izleyerek bilgi topladıkları, ayrıca gazeteci Arslan BULUT ve Prof.Dr. Bülent BERKARDA ile görüşerek J. Gn. Komutanınca verilmesi emredilen evrakları elden teslim ettikleri,
b) Birliklere gönderilen emirler ile AKP iktidarı döneminde atanmış olup olmadığına bakmaksızın görev yapan tüm kamu personeli hakkında araştırma yapılarak elde edilen bilgilerin doğruluğuna bakılmaksızın insanlar kategoriye ayırıldığı,
c) Karargahlarda görevli bir kısım kişilere, genelkurmay Başkanlığı aleyhine ifadeler içeren mektuplar yazdırıldığı ve bu mektupların isimsiz veya sahte vatandaş isimleriyle önce posta kanalı ile Komutanlıklara gönderildiği, Komutanlıklarca toplanan bu mektupların, halkın memnuniyetsizliğinin arttığı iddiasını içeren değerlendirmelerle birlikte J.Genel Komutanlığına ve KKK.lığına gönderildiği,
d) Genelkurmay başkanına yönelik yürütülen kampanyayı destekleyen bir kısım Komutanlıklarca icra edilen seminer toplantı vb. faaliyetler esnasında konu bir şekilde güncel olaylara getirilerek Hükümetin faaliyetlerine ve onun nezdinde Genelkurmay Başkanlığının tutumuna yönelik eleştiriler yapılarak alt kademenin yönlendirilmeye çalışıldığı,
Bu faaliyetler haricinde son günlerde dikkat çeken ve Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün ivedilikle bilmesi gerektiğine inandığı diğer önemli çalışmalardan bahsedildiği ve bu çerçevede;
J.Gn.Komutanlığınca; J.Bölge Komutanları bizzat kriptolu telefonla aranarak aşağıdaki talimatların verildiği,
Dini grup ve cemaatlerin sahip olduğu; özel okul, dershane, öğrenci yurdu, kuran kursları, vakıf, dernek, ticari kuruluş, radyo/Tv ile gazete isimleri sayıları ve bunların faaliyetleri,
Başta YİBO’lar olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarındaki yönetici seviyesindeki şahısların biyografik bilgileri (görev, memleket tandası, eğitimleri ile yeni atanma durumu)
Bu kapsamda; il valisi, vali yardımcıları, kaymakamlar, il/ilçe müdürleri (milli eğitim, sağlık vb.), il/ilçe emniyet müdürleri ve varsa bölge Md.leri ile ilgili biyografik bilgilerde güncelleştirileceği, yapılan bu çalışmaların 18-19 Şubat 2004 tarihine kadar kişiye özel olarak kurye ile J. Genel Komutanlığına gönderileceği,
Yapılan bu çalışmayla ilgili olarak; Birlik Komutanları ile yüz yüze görüşülerek, “Bu çalışmanın önemli olduğu, eldeki önemli olsun veya olmasın tüm bilgilerin gönderilmesi, kapsamının geniş tutulması, çok kısa bir süre içerisinde bu bilgilerin kullanılacağı, herkesin hakettiği şeyi göreceği” şeklinde ifadeler kullanılarak çalışmayı yapan kişilerin objektif değerlendirme yapmalarının engellendiği ve etki altına alınmaya çalışıldığı, Son olarak KKK.nı Aytaç YALMAN tarafından teşkil edilen ve iki General beş Subaydan oluşan yedi kişilik bir heyetle sözde personel ve lojistik konularında KKK.nca yapılan çalışmalardan kıt’aları bilgilendirme adı altında, kıt’adaki subay ve astsubaylarla görüşülerek bir rapor hazırlanmaya çalışıldığı, bu kapsamda 13 Şubat 2004 tarihine kadar 1 nci Ordu Komutanlığı (2 nci Kor.K.lığı hariç), Ege Or. K. lığı ve 2 nci ve 3ncü Or. K. lığının bir kısım unsurlarına yönelik ziyaretler tamamlandığı, 25 Şubat 2004 tarihinden itibaren Van J.Asayiş Kor. K. lığından başlayarak kalan diğer birliklerde ziyaret edildiği,
Bu ziyaretlerde birliklerdeki subaylar ve astsubaylarla toplantılar yapıldığı ve bu toplantılarda herkesin Genelkurmay başkanı ve hükûmetle ilgili görüşlerine açıkça ifade etmelerinin istendiği, sonuç olarak katılımcılarının büyük çoğunluğunun;
-Her kurumun kendi görevini yapması gerektiği,
-Ekonomik açıdan mevcut hükûmetin başarılı olduğu,
-Ülkemizde iç ve dış istikrarın sağlandığı,
-Genelkurmay Başkanlığının demokratik ülkelerde olması gerektiği gibi her konuda görüşlerini hükûmete aktarıldığına inanıldığı,
-Kuvvet Komutanları seviyesindeki farklı düşüncelerin basın aracılığıyla gündeme getirilmesinin silahlı kuvvetlere zarar verdiği,
-Özellikle doğu ve güneydoğuda 28 Mart 2004 seçimlerinde DEHAP’a karşı AKP’nin desteklenmesi gerektiği şeklinde görüşler öne sürdüğü belirtilmiştir.
Bilgi notunun “Sonuç ve Değerlendirme” bölümünde ise, J.Gn. K.lığının ülke genelinde yürüttüğü fişleme faaliyeti ile KKK.lığınca kıt’alara yönelik yapılan çalışmaların her ikisinin de Şubat 2004 sonuna kadar tamamlanmasının öngörüldüğü, ayrıca Kıtalarda yapılan toplantılarla ilgili olarak subay ve astsubayların gerçek görüşlerinin değil de, düzmece değerlendirmeler yazılarak Genelkurmay Başkanlığına gönderileceği bildirilmiştir.
Şüpheli Şener ERUYYGUR’un Genel başkanlığını yaptığı ADD de ele geçirilen dijital verilerde “ilave not” isimli (2) sayfalık word dosyasında “NOT” başlığı altında, bir önceki bilgi notuna ek olarak yeni bilgilerin verildiği,
Söz konusu not içersinde, 28 Şubat Pazar akşamı saat:18:00 de Kuvvet Komutanlarının sivil ve korumasız olarak Jandarma Genel Komutanlığının Beytepe'deki binasında toplandıkları, toplantının saat:21.30’a kadar devam ettiği, saat:21.30 dan 22.30’a kadar da bizzat Kara Kuvvetleri Komutanı ile Jandarma Genel Komutanının ikili görüşme yaptığı,
Ayrıca 3 Mart 2004 günü ATO Sponsorluğunda ADD tarafından gerçekleştirilen bir sempozyum düzenlendiği, sempozyumdaki konuşma metinlerinin Jandarma Genel Komutanlığı Gn. PP Başkanlığınca hazırlandığı ve konuşmacılara dağıtıldığı, katılımcıların tek tek tespit edildiği ve toplantı esnasındaki davranış biçimlerinin dahi önceden belirlendiği, bu toplantı ile Cumhuriyet Çalışma Grubu çerçevesinde planlanan faaliyet takvimine uygun olarak güçlü bir çıkış yapmayı hedefledikleri,
Bu toplantıya paralel olarak planlanan seri faaliyetlerden en önemlisinin, kamuoyu ve medya desteğini arkalarına almayı sağlayacak olan Kıbrıs davası ve Denktaş’ın kredisinin kullanılmasının uygulamaya konulduğu, bu kapsamda Denktaş’ın yapacağı “Görüşmelerden çekilme açıklamasının” hedeflendiği, bu açıklamanın etkisini artırmak maksadıyla 5000 araçlık bir karşılama konvoyu planlandığı, fakat bu konvoyun 500 aracı geçemediği, ayrıca tüm TV kanallarına canlı yayın yapmaları yönünde baskılar yapıldığı belirtilmiştir.
Bundan sonraki bölümde DARBE PLANLARININ uygulanması ile ilgili elde edilen deliller sırası ile anlatılacaktır. Öncelikle darbe planları ve nasıl uygulamaya konulduğu Özden ÖRNEK ve Mustafa BALBAY’ın günlüklerinden yola çıkılarak, devamında da yapılan her planının nasıl ve ne şekilde uygulamaya konulduğu delilleri ile anlatılacaktır.
ÖZDEN ÖRNEK VE MUSTAFA BALBAY’IN GÜNLÜKLERİNDEN DARBE PLANLARI ve GİRİŞİMLERİ İLE İLGİLİ NOTLAR
[değiştir]ÖZDEN ÖRNEK’İN GÜNLÜKLERİDEN DARBE PLANLARI İLE İLGİLİ NOTLAR:
[değiştir]Mehmet Şener ERUYGUR’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD Genel Merkezi Başkan odasında ele geçirilen 7) nolu CD içersinde “ÖZDENİN BİLGİSAYARI” isimli klasör içerisinde de “ÇAĞDAŞ TÜRKİYE”, “Ek(Kadro)”, “JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞININ BİRİFİNGİ”, “Strateji”, “Yasalar” isimli word belgeleri, “ankara” isimli PDF belgesi ile “özden günlük” isimli alt klasör olduğu, bu alt klasör içerisinde de 27 adet alt klasör, 6 adet Excel belgesi ve 2 adet word belgesi dosyaların bulunduğu görülmüştür. Dosyaların yapılan incelemesinden ,günlüğün Özden Örnek tarafından askeri okul yıllarından beri tutulduğu, içeriğinde farklı yaşam kesitlerinde çekilmiş fotoğrafların ın yer aldığı, özellikle 2003-2005 isimli klasör içerisinde, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı dönemini anlattığı anlaşılmaktadır.
2003-2005 yıllarına ait günlükler incelendiğinde, her gün olmasa da 3-5 gün aralıklarla notlar tuttuğu, bu notlar içerisinde o yıllarda yapmayı tasarladıkları darbenin planları ve darbe sürecini anlatır notlar olduğu görülmüştür.
2003-2005 yıllarına ait notlar 1004 sayfadan oluşmaktadır. Söz konusu notlar ayrıntılı bir şekilde incelenmiş ve sadece Darbe planı ve hükûmetin devrilmesi ile ilgili bölümlerin burada anlatılması cihetine gidilmiştir. Hatta darbe planları ve hükûmetin devrilmesi ile ilgili yapılan çalışmaların anlatıldığı notlar içerisinde aynı gün gelişen diğer olaylarında anlatıldığı görülmüştür. Anlatımların uzun olmaması amacıyla notlara sadece soruşturma konusu ile ilgili kısım konulacaktır. Ayrıca alınan notların açık ve net olarak anlaşılabilmesi için de herhangi bir değerlendirme yapılmayacaktır.
“19- 25 Mayıs 2003” başlıklı notta, “23 Mayıs günü PBS denetleme sonuçlarını tartıştık Çok önemli sonuçlar çıkarılmış, bazı engeller var….. Akşam Sevil ile beraber Sarıyer’de I. Ordu K ve eşi tarafından genelkurmay başkanı ve komutanlar onuruna verilen akşam yemeğine gittik. Bizimki ve havacı yoktu. Kara kuvvetleri ve Jandarma genel komutanı ile yaptığımız görüşmelerden anladığım, Genelkurmay başkanına karşı tam bir tavır oluşmuş vaziyete., kendisini yumuşak ve korkak buluyorlar. Ayrıca AKP ile ilişki içinde olduğundan şüpheleniyorlar. Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Mustafa Balbay Jandarma Genel Komutanına gelerek “Bildiklerimi bir yazarsam kaçacak delik bulamaz” demiş. Bugün ayrıca Cumhuriyet gazetesinde “Genç subaylar AKP'den tedirgin” başlıklı bir haber yayınlandı.”,
“26 Mayıs- 1 Haziran 2003” başlıklı notta, “Öğleden sonra 14:00da genelkurmay başkanı gündemde olan “Genç subaylar” konusu ile ilgili açıklamalar yaptı.”,
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök bugün saat 14:00'de Genelkurmay Karargahında gazetecilerle bir araya gelip "Genç Subaylar Endişeli" haberlerine açıklık getirdi.”
“Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, son günlerde tartışma konusu olan haberlerle ilgili olarak genç subaylar tedirgin şeklinde bir durum olmadığını, bir tedirginlik söz konusu ise Genelkurmayın bütün olarak rahatsızlık duyduğu konular olduğunu, ancak bunun çözümünün demokratik zeminler olduğunu söyledi.”,
“Yabancı basın organlarında yer alan Türkiye'de darbe olabilir mi şeklindeki yayınlar hakkında ne düşündüğü sorulunca Org. Özkök. "darbe sözcüğünün bu odada konuşulmasını bile reddediyorum. Onlar Türk Silahlı Kuvvetleri'ni tanımıyorlar" dedi.”
“Genelkurmay Başkanı bir başka konuya da özenle vurgu yaparak, Komutanlar arasında görüş ayrılığı varmış gibi gösterilmesinin yanlış olduğunu söyledi.”,
“Org. Özkök, "Hassasiyetlerinizi iletiyorsunuz. Bir şey yapılmazsa ne olacak sorusuna" "bu soruya cevap vermek istemiyorum" diye yanıt verdi. “,
"28 Şubat devam ediyor mu" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"28 Şubat sebep sonuç ilişkisidir. Sebep ortadan kalmadıktan sonra sonuç da devam eder",
“28 Temmuz” başlıklı notta, “….Bu arada Albay B… V… emir subayımı arayarak benimle özel bir konu görüşmek istediğini söyledi. Öğleden sonra kendisini kabul ettim. Belgütay daha önce benim yanımda çalışmış bir deniz piyade subayı. 1998 yılında kendisini MSB teftiş dairesine müfettiş olarak atamıştık. Son iki yılın birinci senesinde Başmüfettiş olmuş ve ikinci yılında da Özel kuvvetlere atanmış. Yanıma geldikten sonra doğrudan konuya girdi. : “Efendim sizi ilgilendiren bir konuyu size anlatmak için geldim. 24 Haziran günü genelkurmay başkanı ile bir görüşme yaptım ve bana sizin hakkınızda bazı sorular sordu. Bu soruları ve verdiğim cevapları bilmenizi istedim. Daha öncesinden başlarsam takriben 8-9 ay önce Bülent ALPKAYA beni Deniz Kuvvetlerinin arka kapısından gelmemi isteyerek benimle görüşme talebinde bulundu. Bende giderek kendisini gördüm. Bana “Özden’in bir mahkemesi var ben üçüncü seneye uzamak istiyorum. Bu nedenle Özden hakkında ne yapabilirsin” diye sordu. Bende “ Özden amirali tanırım bana göre dünyanın en dürüst insanlarından biridir. Ben onun hakkında hiçbir şey yapamam” dedim. ….Genelkurmay başkanı bana sizin hakkınızda “ Özden paşayı nasıl tanırsın” diye sordu. Bende “ Zeki çalışkan ve dürüst bir komutan olarak tanırım “ dedim. Sonrada “peki kendisi kuvvete gelirse yolsuzluklar ile mücadele eder mi “ diye sordu. Bende “bir ay içerisinde üstüne gitmezse bende rütbelerimi sökerim” dedim. Ayrıca Bülent Paşa ile olan konuşmamızı kendisine anlattım ve bu konuşmayı da cebimdeki bir alete kaydettim. İsterseniz size bir kopya veririm. “Bunun üzerine bende kendisinden kayıttan bir kopya istedim ve bana bu Çarşamba günü Ankara'ya gittiğimde ordu evine getireceğine söz verdi. ….Ayrıca Erdal Şener’in de kasasında olan 535 bin dolar devlet özel ödeneği ile Zirvekent'te kendisine iki daire aldığını belirtti. Genelkurmay başkanı bütün bunları biliyormuş. Ama işlem yapmıyormuş. Geçen yıl durumu Kıvrıkoğlu'na rapor edince kendisine “TSK’da bazen görev dürüstlükten önemlidir” cevabı almış ve ertesi günü Deniz Kuvvetleri tarafından Özel Kuvvetlere atanmış….” ,
“02 Eylül 2003” başlıklı not içerisinde, “Sabahleyin Kara Kuvvetleri Komutanını ziyarete gittim. Bu ziyarete Hava K.K. ve Jandarma Genel K. ‘da katıldı. Genelde bundan sonra ne gibi hareket etmemiz hakkında konuştuk. Ben kendilerine özel bir çalışma yaparak bir durum analizi ve öneriler hazırlamamızı önerdim. Kabul ettiler. Anlaşılan bundan sonra bahriye işlerine daha az zaman ayırıp siyasi gelişmeleri takip etmek zorundayız.” ,
“6 Eylül 2003” başlıklı notta, “Yapmakta olduğum özel çalışmayı tamamladım ve ilgililere gönderdim.”,
“22 Eylül 2003” başlıklı notta, “Bu gün çok yoğun bir gün oldu Sabahleyin brifingin ardından inceleme gezisinde gördüklerimi karargaha anlattım. Sonra MGK genel sekreterini ziyarete gittim ve döndükten sonra karargah ile çalıştım ve 14:00 da Genelkurmay karargahına gittim. Bizlere TSK güçlendirme vakfı ve SSM’in hissedarı oldukları şirketlerinde meydana gelen yolsuzluklar anlatıldı. İnanılmayacak yasal yolsuzluklar var. Yapanların arasında sadece biri denizci diğerleri çoğunluk havacılarda olmak üzere karacılarda var. Paralarımızın nasıl sokağa atıldığını ve bazı insanların nasıl lüks hayat yaşadıklarını gördük. Bu takdim bitiminden sonra 1 ekim meclis açılışına eğer TBMM başkanı kapıda bizleri türbanlı ve eşli olarak karşılarsa gitmeme kararı aldık. Sonra bizler (komutanlar) Jandarma Genel Komutanlığına geçip çok özel olarak konuştuk. Şu kararları aldık:
AKP hükûmetini vazgeçirmek için neler yapılması konusunda yapılan hazırlıklar bu hafta Genelkurmay Başkanına takdim edilecek.
İncelemesi için kendisine fırsat verilecek ve sonra onun niyetleri ve görüşü sorulacak.
Eğer bizle aynı fikirde veya yakın ise yolumuza devam edeceğiz.
Eğer bir işlem yapılmasını kabul etmezse kendisine “Ya sen çekil yahutta biz çekiliyoruz “diyeceğiz..
Kısaca planımız bu. Bu konuyu ve planı tartıştık. Kara Kuvvetleri Komutanı ikide bir ne kadar rahatsız olduğunu belirtip, bir şeyler yapılmalı diyor. Kendisinin YÖK konusunda attığı adımları bayağı benimsemiş. Belki de hükûmetin attığı bazı adımların reaksiyon göreceğini belirtmek bakımından iyi oldu ama, imam yine de bildiğini okuyacağı için yetki olmadığı sürece veya hükûmet korkutulmadıkça yapılacak hiç bir eylem hükûmeti kararından vazgeçiremeyecektir. Neyse bu arada Fırtına ayağa kalktı ve haydi hep beraber el sıkışalım dedi ve dördümüz ellerimizi üst üste koyup el sıkıştık! Bana çok komik geldi. Ortalık da sezdiğim kadarı ile JANGENK kışkırtıcı rol oynuyor. İllaki bir şeyler yapılmalıdır. Diyor.” , “25 eylül 2003” başlıklı notta “…Öğle yemeğini takiben misafirler ayrıldı. Diğer ziyaretçilerimiz geldi. Mehmet ve Nihat Özbağ ile Rüştü Kazım Yücelen geldiler. Hepsi ile TSK’nın dışardan nasıl göründüğü ve başımızdaki dertten nasıl kurtulacağımız konusundaki görüşlerini aldım. Cevaplar ilginç:
TSK kan kaybediyor
Halk hala TSK’ne olan ümidine bağlanmış
Bu adamlar 15 yıllık program yapıyorlar
Sivil sektörü kredi ve tehditle sindirmişler
Yeni bir lidere gerek var ama bulamıyoruz” ,
“26 eylül 2003” başlıklı notta, “Sabahtan öğleye kadar özel çalışmayı yaptım. Güzel hazırlanmış. Bazı eksik noktalar vardı onları not ettim ve öğle yemeği için Kara Kuvvetleri Komutanlığına gittim. Özel çalışma üzerinde konuştuk. Hepimiz aynı fikirdeyiz. Bu çalışma Tüm ordu komutanları ve bizlerin fikirlerini yansıtıyor. Bu çalışma Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından Genelkurmay Başkanına verilecek ve onun reaksiyonu beklenecek.. Çalışma biraz muhtırayı andırıyor ama Kara Kuvvetleri Komutanı’na onu yumuşatarak vermesini söyledik. Eğer Genelkurmay Başkanı onaylamazsa problem o zaman başlayacak. Ya o gider yada biz gideriz. Ama ülkenin gidişi çok kötü ve birilerinin buna dur demesi lazım. Aksi halde kısa sürede İran’a döneceğiz. Sonra karargaha gelerek Azerbaycan Kara ateşesini kabul ettim.” ,
“30 Eylül 2003” başlıklı notta, “Çok yoğun bir gün oldu. Sabahleyin önce gazetelere baktım. Tüm gazeteler DEHAP kararını açıklanmasına rağmen bizlere geniş yer vermişlerdi. Kara, Deniz ve Hava Harp okullarında konuşmalar yapan biz kuvvet komutanlarının konuşmalarına geniş yer verilmişti. Bir değerlendirme henüz yapılmamıştı. Sonra Kara Kuvvetleri Komutanı aradım özel çalışmayı sahibine vermişti. Dört noktada itiraz olmuştu. Adamların şeriat devletini kurmak istediğine inanmıyormuş.......Diğer gerekçesi de önemli ama en önemlisi budur. Yani esasdan aramızda fark var. Tedbirler ile genelde hemfikir olmuş. Bende Kara Kuvvetleri Komutanına “bu çalışmayı kendisine vermek dahi önemliydi. Bence iyi yaptınız. Hemfikir olmak veya olmamak onun bileceği şey.. Eğer böyle devam ederse istifam çantadadır ve hemen verir ve giderim. Dünya umurumda değil” dedim. Sonra bende kendisine İstanbul’dan aldığım bilgileri anlattım.” ,.
“8 Ekim 2003” başlıklı notta, “Sabah Ufuk beni erkenden kaldırdı. Kara Kuvvetleri Komutanı bizlerle 07:35 de görüşmek istiyormuş. Toplandık. Konu İHL yasa tasarısı. Dün akşam komutan ile yaptığı görüşmeden çok rahatsız olmuş. Komutan ona aldırmaz bir tavır ile cevap vermiş. Bende kendisine bana söylediklerini anlattım. Şaşırdı kaldı. Karargahlarımıza bu konuda ayrı ayrı çalışma yaptırmaya karar verdik. Sonunda Cuma günü bu çalışmaları birleştirip seçenekli bir öneri ile Genelkurmay’a göndermeye karar verdik. Mühim olan bunda sonrası ne olacak. Genelkurmay Başkanı yazdıklarımızı kabul ederse sorun yok. Etmezse ne yapacağız. Kahvaltıya oturduk. Komutan yorgun gözüküyordu. Sebebini sorduk. “Dün gece uyuyamadığını ve İHL yasasından tedirgin olduğunu” söyledi. Bu sözler dün gece onun huzurunu kaçırdığımızı gösteriyordu. Bilhassa kahvaltı sırasında Hurşit paşa “Gazetelerde İHL ile ilgili haberleri gördünüz mü” diyerek bilerek ve planlı bir şekilde konuyu açtı ve Genelkurmay Başkanını konuşturmaya başladı. Her taraftan sıkıştırmaya başladık Kahvaltıdan sonra hemen karargahı aradım ve talimat verdim. Diğer taraftan da Kocaeli Üniv. Rektörünü aradım ve ona da rektörler olarak bu işi hemen ve sert bir şekilde protesto etmelerini arkalarında olduğumuzu söyledim. Sonra önce Hava Eğitim K. Korg. Nuri Solakoğlu'nu, sonra Landsoutheast Org. Orhan Yöney ve Güney Deniz Saha K. Korgeneral Lütfü Sancar’ı ziyaret ettik. Tüm gittiğimiz komutanlar bölgelerindeki irtica durumu ile ilgili bilgi verdiler.. Aramızdaki durum şöyle: Hiç birimiz Genelkurmay Başkanının cesur bir kişi olduğunu zannetmiyoruz. AKP hükûmetine karşı zaman kazanmak için bizi oyaladığını zannediyoruz. Geçen yıl biz yoktuk ama olanların anlattığına göre Hükumetin attığı her anayasa karşıtı harekete yumuşatıcı bir bahane bulmuş. Geldiğimden beri benim gözlemimde aynı. Hükumet ile adeta gizli bir anlaşması varmış gibi davranıyor. Halk nazarında zemin kaybettiğimiz ve gözden düştüğümüz, halkın güvenini kaybettiğimiz kesin olmakla beraber gerekli davranışı sergilemiyor ve hala hükûmet ile iyi geçinmeye gayret ediyor. Belki de hafif anlamda yaptığı çıkışlarda danışıklı dövüş. Sanki bizi askıda tutmak ve yumuşatmak gibi bir misyonu var. Kara kuvvetleri Komutanı sonunda işin başına kalacağını biliyor. Bu nedenle çok dikkatli ve her olayı takip ediyor. Yaptığı her hareketin duyulmasını ve anayasal kurumları yalnız olmadığı intibaını vermek istiyor. Çok dürüst ve güvenilir insan. JANGKK tam bir şahin Genelkurmay hakkında bir kanaate sahip olmuş ve o kanaat kendisinde bir saplantı haline gelmiş.. Genelkurmay ne yaparsa yapsın şüphe ile karşılıyor. Ona göre Genelkurmay bizi oyalıyor. Kendine göre hesapları da olabilir. Havacı bence hala ortalığı tartıyor. Ama güvenilir biri. Hepimiz aynı şekilde birbirimize güvenerek hareket ediyoruz.”,
“10 Ekim 2003” başlıklı notta, “Bu gün yoğun bir gündü. ...Öğleden sonra Aydın Doğan geldi. Kendisine gazeteci olarak mevcut düzene destek vermemesini bu işin sonuna gelmekte olduğumuzu anlattım. Kendisi de günah çıkarmaya gelmiş. Üzerine atılan pislikler ile ilgisi olmadığını ve Cumhurbaşkanı’nın meclisin açılışında yanlış hedef gösterdiğini kendisinin medya tekeli yaratmadığını ve daima dürüst temiz bir gazete patronu olduğunu söyledi. O gittikten sonra Rıfat Hisarcıklıoğlu (TOBB) geldi. ABD. Brüksel ve Kıbrıs da yaptığı temaslar ile ilgili bize bilgi verdi. En ilginç bilgisi ise VİVENDİ firmasının sahibinin söylediği “Eşim Avrupa konseyinde parlamenter. Bana söylediğine göre dini yüzünden Türkiye’nin AB’e üye olması mümkün değil.” Demiş.”,
“25 Ekim 2004” başlıklı notta, “Akşam Bilkent müzik salonunda verilen bando konserine gittik. Kara Kuvvetleri Komutanı hakikaten takdire değer bir çalışma yapmış ve bizlere bir müzik ziyafeti çekti. Konserde Ankara’da bulunan tüm rektörler ve Cumhurbaşkanı da katıldı. JANGENKK ile Cumhurbaşkanı’na giderek türban konusunda yaptığı vurgulama nedeni ile kendisini destekledik ve herkesin de kendisine destek verdiklerini söyledik. 20 ekim resepsiyonu için verilen davetiyelerde AKP’liler eşsiz çağrıldığı için kıyamet kopmuş ve Cumhurbaşkanı’nı bütün gazeteciler tenkid etmişti. Rektörlerde YÖK tasarısının hazırlanması konusunda kendi aralarında çelişkiye düşmüşler ve Kocaeli Üniversitesi Rektörü bana ne yapmaları gerektiğini sordu. Bende “Hükümet ile yaptığınız veya yapar gibi göründüğünüz uzlaşma toplantılarına devam edin “dedim. Çok hoşlarına gitti. Hepsini bir gün yemeğe davet ettim.”, “7 Kasım 2003” başlıklı notta, “İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu YÖK başkanı Kemal Gürüz ile birlikte bu tutucu ve dinci iktidara karşı tam bir kurtuluş savaşı veriyorlar. Adamların bütün derdi iki Kemal’i halletmek. Kendisi ile bu mevzuları konuştuk. Bana “Artık sizin de biraz sesinizin çıkması lazım. Çok yalnız kalıyoruz “dedi. Kendisine “ Öyle değil.. Bizler sesimizi açamaz hale getirildik. Açsak bir türlü açmasak bir türlü. Ama sizlere el altından her türlü desteği veriyoruz. Sıkılmadan ve çekinmeden devam edin gerektiğinde arkanızda bizlerin olduğunu daima hatırlayın. Biz lazım olduğumuzda sizlerin yanınızda olacağız.” dedim. İkimizin de hemfikir olduğu konu bu iktidarın yavaş yavaş ülkeyi dini yönetime teslim etmek de olduğu idi. Her gün bir yeni dinselleştirme teşebbüsü ile karşılaşıyoruz.. Turban bir türlü gündemden inmiyor. Şimdi de Kamu yönetiminde reform tasarısı meclise getirildi. Basın adeta iktidarın borazanı olmuş. Demokrat olabilmek ve öyle gözükebilmek için ülkesini adeta satışa çıkarmış bir sürü satılmış, adi hırsız köşe yazarı bu tasarı lehinde yazılar yazıyor.”,
Aynı başlıklı not içerisinde “16:30 da önce Hava Kuvvetleri K ve sonrada Kara Kuvvetleri Komutanına gittim. İbrahim bana çok dertliydi. …Kendisini teselli ettim ve her türlü desteğimin ondan yana olduğunu söyledim. Beraberce Kara Kuvvetleri Komutanlığına gittik. JANGENK’da geldi. Daha biz yeni içeri girmiştik ki Genelkurmay Başkanı Kara Kuvvetleri Komutanını aradı ve ABD’nin isteği üzerine hükûmetin Irak’a asker göndermek den vazgeçtiğini ve bu mevzuda biraz sonra General Jones’un kendisini arayacağını ve kendisine ne söylemek gerektiğini sormuş. Az sonra da beni aradığına dair haber geldi. Bende kendisini aradım . Bizim hep beraber olduğumuzun haberini almış. Sesi çok bozuktu. Herhalde bizim ondan habersiz toplanmamız onu çok rahatsız etmişti. Bana da aynı soruyu sordu. Hepimizin hemen bir kaç konu tesbit ettik ve Aytaç paşa’ya verdik. O da bunları hemen kendisine bildirdi. Sonra kendi aramızda konuşmaya başladık. Bu toplantıyı ben talep etmiştim. Önemli bazı konular konuştuk. İbrahim istifa olayını açıklayınca kızılca kıyamet koptu. Kara Kuvvetleri Komutanı Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman çok bozuldu ve kendisine ait benzeri bir olayı anlattı. Ekim ayı başında Harp Okulları açılışı için yapılacak konuşmada hepimiz mesajlar vermeye karar vermiştik. Genelkurmay Başkanı açılıştan bir gün önce Kara Kuvvetleri Komutanı konuşma metnini istemiş oda ben size bu metni veremem demiş. Peki ben kuvvet komutanlarının metinlerini kontrol edemeyecek miyim demiş. Oda hayır edemezsiniz. Diye cevap vermiş. Bunun üzerine hepimiz artık bu Genelkurmay Başkanı ile işlerin yürüyemeyeceğine kendisinin başka menfaatler peşinde olduğunu korkak ve hükûmet yanlısı olduğuna, dışarıdan cumhuriyetçi gözükmekle beraber içeriden dinci bir görüşü desteklediğine kara verdik. Bunun üzerine bende şunları söyledim. AB’nin ilerleme raporu bizim için büyük bir şans oldu. Bana kalırsa AB intihar etti. Artık bundan böyle bizi almak istediklerini zor ikna edeceklerdi. Bizim bundan sonra yapmamız gereken AB’nin bizi istemediğine dair olan konunun üzerine giderek her tarafta bunu yaygınlaştırmamız. Böylelikle hükûmetin eline geçmiş olan AB kozunu elinden alarak onları iç siyasete döndürerek bizden korkacak hale getirmemiz lazım. Bunu yaparken de daima sert açılamalardan kaçınmamalı ve onlara gerekirse her şeyi yapabileceğimiz intibaını vermeliyiz dedi. Tabi bu arada en önemli konu Kıbrıs ve mahalli seçimler. Kıbrıs’ı istediğimiz şekilde çözümsüz olarak bırakmalıyız ve bu arada Kıbrıs muhalefetinin seçimi kazanmasını da önlemeliyiz. Böylece AB’ne ikinci bir darbe vurabileceğiz. Mahalli seçimler için muhakkak bir alternatif cephe yaratılmasına çalışmalı ve bu adamların Ankara ve İstanbul’da kazanmalarını önlemeliyiz dedim.” ,
“15 Kasım 2003” başlıklı notta, “Tatbikatın bitiminden sonra Kara Kuvvetleri Komutanı ile Harbiye orduevine gittik. Kara Kuvvetleri Komutanı anlatmaya başladı:
- Pazartesi günü alışılmış şekilde kendisine haftalık bilgi vermek üzere aradım. Sesi biraz tuhaftı ve buruktu. Ben anlamamazlıktan gelerek kendisine anlatmaya başladım. Bitirince o bu sefer konuşmaya başladı.
- Cuma akşamı sizleri aradığımda hepinizi benden habersiz olarak senin orada toplanmış bir durumda buldum. Benden habersiz toplanmanıza da üzüldüm.
-Bizler muhtelif zamanlarda çay içmek sohbet etmek için toplanıyoruz. Bu ilk değil. Bugüne kadar kaç kere toplandık. Bu seferde istek Özden den geldi ve son gelişmeleri, Kıbrıs, AB gelişme raporunu hep beraber değerlendirelim istedi. Bizde bunun üstüne toplandık. Bunda be bir yanlış taraf görmüyorum. Eğer size karşı bir hareket içinde olduğumuzu zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Zira böyle bir iş herhalde resmi dairelerde olmaz. Onun içinde endişenizi anlamadım.
Böylece Genelkurmayın planı ilk defa belli oluyordu. Bu plan üzerinde Kara Kuvvetleri Komutanı ile tartıştık. Zira bazı konuların açığa çıkması gerekiyordu. Onlar bize çalışma sonuçlarını verince bizim bu konu üzerinde çalışmamız ve konun hafifletilmesini önlememiz gerekiyordu. Diğer bir konu Şurada bu öneriler tartışırken Başbakan olmamalıydı. Zira bu şekle gidilirse olay normal bir şura tartışmasına dönecek, kendisi hiç konuşmayacak buna mukabil bizleri konuşturarak aynen Çetin Doğan’ın durumuna düşecektik. Buna engel olunmalıydı. Her kafadan bir ses çıkmasını önlemek içinde şura öncesi bir toplantı yapılarak herkes aynı hizaya getirilmeliydi. Önceden nabız yoklandığı için hiçbir çatlak ses çıkacağını zannetmiyorduk. Hatta Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar ile de görüşmüş. Bende bu konuyu çok merak ediyordum. Zira Yaşar ileride G olabilecekti. Ama oda kendinden beklendiği şekilde “ Önümüzde iki seçenek var. Ya bu iktidara hiç sesimizi çıkarmayacağız. Yada sopa zoru ile istediğimizi yaptıracağız.” demiş. Kendisinden bende bunu beklerdim. Ama gene de onun durumunu takdir edip mümkün olduğu kadar kendisini korumamız lazım.
Şener’in bazı sivri fikirleri var. O bizden biraz farklı bu konulara yaklaşıyor. Ama onun fikirlerini benimsemek şimdilik mümkün değil. Çok dikkatli olmalıyız gereksiz yere tırmandıracak hareketlerden kaçınmalı ama az derecede de reaksiyon göstermemeliyiz” Katılıyorum. Ben Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un fikirlerinin ne olduğunu başından beri farkındayım. Amacımız mümkün olduğu kadar beraberce hareket etmek.” ,
“19 Kasım 2003” başlıklı notta, “Öğleden sonra 14:00 de Genelkurmay Başkanı başkanlığında toplanarak MGK’da konuşulacak konuları gözden geçirdik. Genelkurmay Başkanı kendine bazı konuşmalar hazırlamış. Bizi dinlemedi bile söylediklerimizi de kaale bile almadı. Bilhassa KK ne derse hep ters yanıt verdi. Anlaşılmaz bir tutum içerisinde Konuşmalarında hep hükûmeti savunuyor ve sizin doğru dediğiniz her konun tersini ileri sürüyor. Eğer bir sivri konu olursa ve savunamayacak durumda ise “Bunu sen söyle “ diyor. Buradan çıktıktan sonra JANGENKK bizi davet etti ve onun odasına gittik. İbrahim yurt dışında olduğu için toplantıda yoktu. Durumu değerlendirdik. Aynı mevzuları tekrar konuştuk ve MGK’da hiç konuşmama kararı aldık. Bu arada JANGENKK bize yine bir sürü irtica ile ilgili resim ve takip neticesi yapılan tesbitler ihtiva eden yazılar dağıttı. Eylül başından beri biriken miktar inanılmaz hacimde. Hala irtica yaygın değildir diyebilmek için insanın aklında başka fikirler olması lazım.” ,
“22 Kasım 2003” başlıklı notta, “KK’lığında toplandık. Ne yapacağımızın programını yaptık. 1 Aralık günü bizlere yani kuvvet komutanlarına bir takdim yapılacak. Bu takdimi müteakip 3 kasım günü Şura üyelerine bir takdim yapılacak ve sonra konu Başbakana ve Cumhurbaşkanı’ na iletilecek. Şura toplantısında amacımız Ağustos 2004 ayına kadar olacak sürede bu hükûmet bildiğini okumaya devam ederse komuta heyetinin, halkında duyacağı bir muhtıra vermek şeklinde bir yetki almak. Akşam Kara Kuvvetleri Komutanı verdiği akşam yemeğine katıldık. Öğlen yaptığımız toplantıda artık hepimiz bu işin bu Genelkurmay Başkanı ile gitmeyeceğini bu adamın kendi menfaatlerini ülke yararı önünde tuttuğunu, korkak ve hükûmete yanma peşinde olduğuna dair fikir birliğine vardık. Bizi takip ettirdiğini de zannediyoruz” ,
“03 Aralık 2003” başlıklı notta, “Sabah Kara Kuvvetleri Komutanlığında başarılı birlikler ödül törenine katıldık.” “…Sonra beraberce Genelkurmaya geçerek 15:00dan itibaren çok önemli toplantıyı icra etmeye başladık. Önce Genelkurmay bize Pazartesi günü yaptıkları takdimin aynısını yaptılar ve Genelkurmay Başkanı sonra en kıdemsizden başlamak üzere tüm katılanlara söz verdi. Söz alanların ifade ettikleri konular sırası ile ve özet olarak aşağıdadır.
Faruk Cömert:
AKP yerel seçimleri kazanırsa TSK’ne karşı daha da küstahlaşabilir. Bu hükûmet amacına ulaşabilmek için batıya daha fazla taviz verebilir, dolayısıyla haklarımızı da kaybedebiliriz.
Yener Karahanoğlu
Pozitif eylem için neredeyiz. Acaba geç mi kalıyoruz? İcraatlarının izlenerek sonuçlarına göre karar vereceksek, geç kalabiliriz. Onlar nasıl tam demokrasiyi kullanıyorlarsa bizde onlara tam demokrasi ile mukabele etmeliyiz. Yani azınlık olarak çoğunluğa hükmedemeyeceklerini anlatmalıyız.. Bir yol olarak AKP dışındaki tüm partiler bir cephede birleştirilmelidirler. Kadrolaşma benim olduğum bölgede %90 oranında gerçekleşmiştir. Daha başka kadrolaşma beklemeye gerek yoktur.
Orhan Yöney:
AKP’nin iktidar olmasına rağmen muktedir olamadığı halka gösterilmelidir. Bu yönde eylemler yapılmalıdır. Zaman geçtikçe karşımızdaki kitle büyümektedir. Bunlar kadrolaştıkça genişliyorlar. Dolayısıyla zaman lehimize çalışmıyor. Bu nedenle ileride bir eylem yapmaya gidersek, alacağımız tedbirler çok sancılı olabilir. Eylemlerimiz aralık 2004 dönemine kalmamalıdır. O tarihlerde AB, AKP’nin isteklerini yapacak bu ise bizim aleyhimize olacaktır. Bu nedenle eskalasyonu hızlandırmalıyız. Halka bazı şeyleri açıkça anlatmalıyız. Yazarlar ve önemli kişiler ile temasa geçerek ”eğer demokrasiyi korumak istiyorsanız biz sizinleyiz “ diye mesaj vermemiz lazım. Yargı bitmiştir. Yargıdan medet ummamalıyız. Ama yargıyı eski rayına oturtmak için destek vermeliyiz. Doğal müttefiklerimiz, üniversiteler ve sendikalardır. Bu kurumlar bizlerden işaret beklemektedirler. Halktan uzaklaşmışız, Halka daha çok yaklaşmalı ve şeffaf olmalıyız. AKP’nin hassas taraflarından birde milletvekili dokunulmazlığıdır. Bu konuyu işlememiz gereklidir. Siyasete bulaşmayacak şekilde derneklere üye olalım. Böylelikle kendimizi daha iyi tanıtır ve fikirlerimizi etrafa daha iyi yayabiliriz. Muhalefet partisinin üzerine daha çok gitmeliyiz. Bir gün müdahale etmek zorunda kalırsak sizde hesap vereceksiniz mesajını onlara verelim. Emniyete çok güveniyorlar ve bizim karşımızda onları seçenek olarak görüyorlar. Memurları iki kategoriye ayırmışlar. Alnı secdeye değenler ve alnı secdeye değmeyenler. Eskalasyonun Başbakana bu takdimi yapmakla etkili olacağını zannetmiyorum. Biz AKP’ye gücümüzü göstermek zorundayız. Bizi hafife alıyorlar.
Şükrü Sarıışık.
Bizim çok fazla zamanımız kalmadı. Onların icraatlarının demokrasi ile önlenmesi mümkün değil. Alternatif lazım. Kamuoyunun bizden beklentisi var. Çoğunluğun hakkını gasp ediyorlar. Erbakan kararı onları rahatlatmıştır. (Bugün Yargıtay Erbakan'ın sahtecilik verilmiş olan iki buçuk yıla yakın hapis cezasını onadı).
Fethi Tuncel
Takdimde belirtilen hassas taraflarından hiçbirini istismar edemeyiz. Alternatif olarak karşılarına bir siyasi alternatif çıkaramayız. Basının desteğini alamayız. Eylem planını biran önce tesbit ederek icraata geçmeliyiz.
Fevzi Türkeri
Devletin bütünlüğü tehlikededir. Bu takdimi seçimden sonra Başbakana anlatmanın bir yararı yok. Doğu ve güneydoğu Anadolu’da bölücülük hız kazanmıştır. Ülkemiz süratle bölünmeye gitmektedir. Şimdiden tedbir alınmalıdır. Basın, TÜSİAD, sermaye sahiplerini toplayıp bu iktidarın yaptıklarını anlatalım. Onları tarafımıza çekmeye çalışalım. Eylem planında çok zorluklar ile karşılaşacağız. Toplum iktidarın yaptıklarına pembe gözlükler ile bakmaktadır. Yerel seçimlerden önce başbakana bu işlerin böyle gitmeyeceğini anlatalım.
Oktar Ataman
Kötü bir tablo bedbin olmamak lazım. Doğu ve güneydoğu Anadolu’da bölücülük ve irtica iç içe beraberce hareket ediyorlar. Hızla bölünme noktasına gidiyoruz. Bu iktidar güvenliğimize ve anayasamıza bir tehdittir. Bertaraf etmek için her şey yapılmaktadır. Kamuoyunun kazanılması gerekir. Medya patronları önemli. Bu kişiler , birebir konuşularak tarafımıza kazanılmalıdırlar. Eylem planını süratle geliştirerek icraata koymalıyız.
Hurşit Tolon
Bu iktidar ne olduğunu ortaya koydu. Ancak takiyyeye başvuruyor. Arkasında ABD, AB var. Bunlar Ortadoğu'yu 1915’de yaptıkları gibi şekillendirme istiyorlar. Bu hükûmetten öncelikli tehdit bölücülük, sonra irticadır. İrtica bunların devlet yapısı içerisindeki kinin ifadesidir. Seçimden önce ikaz etmezsem önümüze aşamayacağımız bir engel çıkacaktır .Halk bize sırtını çevirmez. Bu hükûmet ulusal onurumuz ile oynamaktadır. Onur kırıcı bir durumdayız. Üniter yapımıza zarar verilmektedir. Bu iktidarın alternatifi var mı? Şu anda yok gibi görünüyor. Muhalefete bu konu anlatılmalıdır .Dünya kamuoyuna açıklanan konular onurumuzu kırmaktadır.(Pek çok örnek verebiliriz. Bir örnek dil konusunda yaşananlardır.)Uyum paketi altında hazırlananlar sadece bölünmemizi kolaylaştıracaktır. Ruhban okulu ve ekümenik sıfatı ile yapılanlar bu ülkeyi parçalayacak adımlardır.
Şener Eruygur
Söylenecekler söylendi. Sadece bir iki konu ilave etmek istiyorum. Her sey elden gidiyor. Örneğin Emniyet teşkilatı Jandarma ile yarışıyor ve onu kötüleyerek yükselmeye çalışıyor. Ayrıca WEB sayfası açmışlar ve Başbakanı destekliyorlar. Suriyeli aracılar son olayda emniyetten daha sıcak ve yakın davrandılar. Bizden bilgi saklıyorlar.
Yaşar Büyükanıt
Ortaya konan stratejinin bazı gerekli parametrelerin ilavesi ile gözde geçirilmesi uygundur. Vahim bir tablo. Jeopolitik açıdan ABD ve AB ülkemize Ortadoğu'da yeni bir rol biçmeye çalışmaktadır. Yeni model bir Türkiye yaratmaya çalışmaktadırlar. BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN, ABD’ne gittiğinde Fethullah Gülen ile buluştular. Ak ismi bilinerek ve kasıtlı olarak Bedüüzamanın yazıflarından alınmıştır. ABD, AB ve Türkiye’yi manipule etmektedir. Direnmenin başladığı yerde ekonomi bir silah olarak kullanılmaktadır. Pozitif davranmalıyız. Acaba zamanımı geçti. Bence geçti. Dead line seçimlerdir. Eylem planında tedbirleri sıralamak kolay ama uygulanabilir olmalıdırlar. Kamuoyu desteği için en önemli kaldıraç basın yayındır. Bunu kullanmalıyız.
İbrahim Fırtına
Eylem planın amacı Anayasayı korumaktır. Takdimde TSK’nın eylem planını tek başına yapamayacağını belirtmek bir zafiyetir. Bu cümleler kayıtlardan çıkarılmalıdır. Cumhurbaşkanı ile müşterek hareket şart. Parlamento Cumhurbaşkanı tarafından feshedilmelidir. Yeniden anayasa yapılmalı ve bu Anayasaya kendini koruyacak her türlü imkan konulmalıdır. AİJM 10. md. Hiçbir anayasa kendini koruma hakkından mahrum olamaz der. Ayrıca ABD, Fransız Anayasalarında da benzer maddeler var. Bu hükûmetle olmaz. Hukuki şartlar müsaittir. Gereken yapılmalıdır. Cumhurbaşkanı’nın yetkileri vardır.
Özden Örnek
Takdimde yapılan durum tesbiti dışında bende bir durum tespiti yaptım. Burada bulunan herkes aynı fikirde . Bu bence en önemli konuydu. TSK zaman ile zemin kaybetmektedir. Bu ifadeyi halk desteği anlamında söylüyorum. İkinci teskereden sonra ve bilhassa Ağustos 2004 ayındaki MGK yasasını çıkmasından sonra halkın TSK’ne karşı olan inancı zayıflamıştır. Ilımlı islam diye bir şey Türkiye için mevzu bahis değildir. Biz halkının çoğunluğu müslüman olan bir toplumuz ve idare tarzımızda cumhuriyettir. Sakınmamız gereken en önemli konu bundan sonra aleyhimizde “dinsizler “propagandasının yapılmasıdır. Böyle bir tutum ile karşılaşırsak süratle ve kararlı bir şekilde cevap vermeliyiz. Eğer elimizde NATO tatbikatlarında olduğu gibi ikaz indikatörlerini gösteren bir ışık levhamız olsaydı şimdi hepsi kırmızı olacaktı. Askerin söylediği yapılır ama bunun nedeni vardır. Zira askerin elinde silahı vardır ve bu silah askere bazı manevra yetenekleri verir. Silahımız bizim caydırıcılığımızdır. Bu nedenle “ben silahımı kullanmıyacağım” diye açıklamalar yapmamalıyız. AKP'nin attığı her adıma aynı şiddete ama çok kararlı olarak cevap vermeliyiz. Ben bunların bölüneceğine inanmıyorum ve bundan sonraki seçimi de kazanacaklardır. O zaman geç olacaktır. Bölücülük ve bugünkü vehameti, bu durum tespitinde bütün şiddeti ile vurgulanmalıdır.
Aytaç Yalman
Söylenecekler söylendi. Kendimi suçlu hissediyorum (Genelkurmay Başkanı bu söz üzerine neden kendini yanlız sorumlu hissediyordun diye sordu) Yalnız kendim değil sizde benim kadar sorumlusunuz .Buradaki diğer arkadaşların sorumluluğu bizden sonra gelir. Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.
Genelkurmay Başkanı
Teşekkür ederim herkesin aynı fikirde olması güzel. Ben yüzde sekseni ile aynı fikirdeyim. ama katılmadığım noktalar var. Açık konuştuğunuz için hepinize teşekkür ederim. Muhtıra vermeye niyetim yok. Bu hükûmet gitmelidir. Demokratik yollardan bu işi halledeceğiz. Yapabileceğimiz bir çok şeyin olduğuna da inanıyorum.
Bu toplantı bence tarihi bir toplantıydı. Bir yıldır ilk defa yapılıyordu. Genelkurmay Başkanı’na onunla aynı fikirde olmadığımız mesajı verildi. Oda kendinin yalnız kaldığını anladı. Görüntüye rağmen direnmekte devam ediyor. Ama artık çok geç. Zira yasal olarak böyle bir toplantı yapmakla kendisi de geri dönemeyecek bir yola girdi.”,
“6 Aralık 2003” başlıklı notta, “Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un isteği üzerine Jandarma sosyal tesislerine gittik. Kara Kuvvetleri Komutanı ve JANGENKK. Çarşamba günkü toplantıdan sonra çok rahatsız olmuşlar ve bu arada Kuran kursları ile ilgili yönetmelik düzeltmesi yayınlanınca hepimizde rahatsız olduk. Bilhassa bu hafta bütçe komisyonunda bir AKP milletvekili tekkelerin açılmasını isteyince hepimiz çok rahatsız olduk. Toplandık.
AY
Ben bu işten çok rahatsız oldum ve kendime göre şöyle bir plan yaptım. Aralık ayında bunların Cumhurbaşkanı BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ile görüşmelerini bekleyip eğer ocak ayı içinde bir hareket olmazsa istifa edeceğim.
Hepimiz buna itiraz ettik.
ŞE
Buna gerek yok. Kabul etmiyoruz. Daha yapacağımız çok şey var.
AA’ın bazı rahatsızlıkları vardı. Kendini rahatlatmadan takıntıdan kurtulamayacaktı. Bu nedenle de Pazar günü tüm Or’ları kahvaltıya davet etmişti. Buna neden Or’lar dan birinin vermiş olduğu bir cevaptı. Hepimiz AY’ın istifa etmesini kabul etmedik. Ve kendimize göre bir eylem planı yapmaya karar verdik.
Önce basını ele geçirmeye çalışacaktık. Bu nedenle ben MÖ’ı davet edecektim.
Sonra rektörler ile temas edip öğrencileri sokağa dökecektik.
Sendikalar ile aynı şekilde hareket edecektik.
Sokaklar afiş astıracaktık
Dernekler ile temas edip oları da hükûmet aleyhine teşvik edecektik.
Bütün bu olayları yurt çapında yapacaktık
Yukarıdakiler SARIKIZ olarak anılacaktı. Ayrıca bana ALABANDA isimli bir proje verdiler. Bende onun hazırlığını yapacaktım.
Bir şişe whiskey içtikten sonra akşam Genelkurmay Başkanı’nın oğlunun düğününe gittik.” ,
“9 Aralık 2003” başlıklı notta, “Sergide MÖ ile görüştüm. Ve kendisine artık basının desteğine ihtiyacımız olduğunu söyledim. Kendisi her türlü yardımı yapacağına söz verdi. Bu arada Kuran kursları hakkındaki yönetmelik değişikliklerini konuştuk ”Zapsu’ya intihar ettiniz neden böyle aptal işler yapıyorsunuz” demiş. Zapsu hemen yönetmeliği iptal ettireceğini söylemiş. Bu arada Orhan Paşa ile de görüştüm ve kendisine Aydın Doğan’ın çok dikkatli olmasını, onun kuyusunu kazmak da olduklarını, bizimle beraber olmasını ve halkı aydınlatacak yayınlar yapmalarını söyledim. Bu arada Aydın beyi eve yemeğe davet edeceğimi de anlattım.” ,
“12 Aralık 2003” başlıklı not içersinde, “Akşam grubumuz ile bir araya geldik ve son bir haftadır olan gelişmeleri gözden geçirdik. AY bugün Genelkurmay Başkanı ile görüşmüş ve mesleki konularda sonra ulusal konuları konuşmuşlar, AY’nın söyledikleri özetle: Rahat olun. Bizler geyet iyi anlaşıyoruz ve bir bütünüz. Sizin de bize katılmanız lazım. Geçen seneyi hatırlarsanız ne kadar iyi bir konumda olduğumuzu anlarsınız. Bu akşam yemek yiyeceğiz isterseniz gelin sizde bizimle beraber olun. Bizler arada bir toplanıp ulusal meseleleri tartşmakta yarar görüyoruz
Bu adamların yaptıkları artık tartışılmaz bir şekilde meydanda Ordu komutanlarının tepkisini gördünüz. Herkesin daha fazla etkin olmasını istiyor. Gerekirse bunlara seçimlerden önce bir muhtıra verelim.
BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ile görüştüğünüzde yalnız olun ve kimse olmasın (Genelkurmay Başkanı BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ile MSB yanında konuşmak istemiş) Sonra hepimiz SARIKIZ kapsamında yaptıklarımızı anlattık. Bende İstanbul’da MÖ ile yaptığım konuşmayı ve gazetecilerin bu konuya ne kadar önem vermeleri gerektiği konusunda kendisine verdiğim mesajı, Rahmi Koç, ile olan görüşmemizin özetini, Orhan Karabulut’a AD (Aydın Doğan) ile olan görüşmemizi anlattım ve 18 Aralık günü MÖ ile görüşme yapmaya karar verdik. AY ise ekonomik yönden bir değerlendirme yapmak üzere AKÇAKOCA(Eski BDDK başkanı) ile temasa geçmiş. Onun kanalından bir değerlendirme raporu hazırlattırıyor.”,
“18 Aralık 2003” başlıklı not içersinde, “Akşam yemeğe Mustafa Özkan ve eşi ile Kara Kuvvetleri Komutanı ve HVKK geldiler. MÖ bize gelmeden önce Süleyman Demirel’e uğramış ve bize ondan bazı mesajlar getirmişti. MÖ ile konuştuğumuz konuların özeti şöyleydi.
Durum dışardan nasıl görünüyordu. SD ülkenin süratle bir felakete doğru gittiğini ve askerin yalnız kaldığını hemen tedbir alınması gerektiğini söylemiş. Askerle teskere de hata yaptılar ve 50 yıllık dostumuz ABD yi reddettiler. Dolayısı ile bugüne kadar arkalarında olan Pentagon desteğini kaybettiler. Tersine bu adamlar ABD ve AB’yi arkalarına alarak istediklerini yapmaya başladılar. Üniversiteler, basın ve halk desteği olmadan asker bir şey yapamaz. Bu nedenle zor da olsa bu ilişkiyi kurmaları lazım ve ABD ile soğumuş olan ilişkilerin en kısa zamanda düzeltilmesi gerekir demiş.
Basın ile aramızı nasıl düzeltebiliriz diye konuştuk. Kendisi bu işin zor olduğunu hepsinin kendi ticari ilişkileri nedeni ile hükûmete göbekten bağlı olduklarını ve kolay kolay hükûmet aleyhine bir yazı yazamayacaklarını, hepsinin devlete borcunun bulunduğunu anlattı. Bilhassa Aydın Doğan üzerinde durarak en büyük medya patronu olması nedeni ile aramızı nasıl düzeltebileceğimiz konusunu araştırdık. Kolay olamayacaktı ama MÖ bize tüm medya patronlarına işin kötüye gittiğine ve tedbir alınmazsa çok geç olacağı konusunu anlatarak onları iknaya çalışacağını söyledi.
Yeni bir oluşumu herkesin aradığını ama kimsenin bir lider bulamadığını anlattı. Bu arada İstanbul TV’nin seçimlerden sonra ele geçirilmesini mümkün olup olmadığı konusu Kara Kuvvetleri Komutanı tarafından gündeme getirildi. MÖ bunun kolay ama idamesinin çok zor olacağını belirtti. Kendisinin olduğunu zannettiğim Haber Türk kanalını bu maksatla bize sonsuz olarak kullanabileceğini ifade etti.
Sivilin görüşünün Genelkurmay Başkanının çok pasif olduğu şeklinde ifade etti. SD ayrıca Kıbrıs konusunun ve kürt devleti kurulmasının ülkemiz için çok önemli olduğunu ve eğer Kıbrıs konusunda hükûmet taviz verirse kendisinin yollara düşeceğini ifade etmiş. Kıbrıs’ta en iyi yolun çözümsüzlük olduğunu belirtmiş. Uzun konuşmalarda sonra bizim aldığımız mesaj veya yaptığımız değerlendirme şöyleydi:
Basının desteğini almak oldukça zordu ama denenmek mecburiyetindeydik.
Durumun kötüye gittiği bizim dışımızda SD ve diğer bazı önemli kişiler tarafından da değerlendiriliyordu.
Üniversitelerde talebeleri sokağa dökecek temaslara başlamamız gerekiyordu. Kıbrıs konusunda milli dayanışma hükûmetinin kurulmasının ve Annan planının üzerinden müzakerelere başlanması gerektiği” ,
“19 Aralık 2003” başlıklı notta, “14:00 - 14:45 - Tuğg. Levent Ersöz'ün Bilgi Arzı” “Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat başkanı general yaptıkları faaliyetler ile ilgili olarak sadece bana özel bir brifing verdiler. AKP hükûmetine karşı, bu hükûmeti demokratik kurallar içerisinde zayıflatmak için neler yapılması gerekiyorsa hepsi düşünülmüş ve uygulamaya geçmişler. Hayranlıkla dinledim. Kendilerine bir kaç konuda görüşlerimi söyledim. Alınacak tedbirler içerisinde afiş asmaktan gazetelerde ilanlar vermeğe kadar değişen bir çok hal tarzları vardı. Bu çalışmaya “Cumhuriyet Platformu” ismini vermişler.”,
“25 Aralık 2003” başlıklı notta, “14:30 - 15:30 - (E) Org. Kemal Yavuz ve Tuncay Özkan'ın Ziyareti” “Tuncay Özkan daha önce Show TV’de görev yapıyordu. Ancak bu hükûmet kendi aleyhinde yayın yapan tüm kişileri ya oldukları gazetelerden çıkarttı yada televizyonlardan uzaklaştırdı. Kemal Yavuz generalde aynı durumda . Bende kendilerine yardım edebilmek için MÖ ile konuştum. Tuncay Özkan Müfit Gürtuna’nın İstanbul TV’sini satın almak istiyor ve AKP’nin yerel seçimlerde İstanbul’dan çıkaracağı adaya karşılık Ali Müfit Gürtuna’yı birleşik cephenin adayı olarak gösterilmesini koordine ediyor. Şimdilik ANAP ve DYP ile anlaşma sağlamış.” ,
“7 Ocak 2004” başlıklı notta “Tuncay Özkan Show TV’den ayrıldıktan sonra Org. Kemal Yavuz İle beni ziyarete gelmişti. O zaman kendisi ile İstanbul Belediye başkanlığına adaylık meselesi ve ulusalcı bir TV istasyonu ve diğer medya vasıtalarının kurulması konusunda görüşme yapmıştık. Bu konuşma üzerine bende MÖ ile görüşmüştüm. Kendisine MÖ’nün bana söylediklerini iletim. Ali Müfit Gürtuna adaylığa tam razı olmamakla beraber CHP desteklemeye karar vermiş. Şimdi DSYP’yi ikna etmeye çalışıyor. Daha MHP ile görüşecek. TV kanalını satın almak için gücü yetmemiş. Gürtuna İstanbul TV için çok para istemiş. Esasında kendisi bu istasyonu müteahitlere bedava kurdurmuş. Adam be para etme ama çaresizlikten başka yapacak bir şey yok dedi. Kendi istasyonu ve gazetesini kurmak inin yabancılar ile temasta . Dış finansman sağlayıp öyle faaliyete geçmeyi düşünüyor. Benden UYAK’ın kurulacak şirkete hissedar olmasını ve böylece BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN’a karşı bir çeşit koruma sağlamayı istedi. Bende kendisine elimden geleni yapacağım dedim. Bana kendi hazırladığı “Türk Medyası” ,le ilgili bir kitap verdi. İçinde her türlü ilişki ve rezaleti bulabilirsiniz dedi. Medya desteği olmadan ulusalcıların BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ve partisi ile başa çıkması mümkün değil. Bu nedenle TÖ’nün desteklenmesi gerekir. Bende uyandırdığı intiba dürüst ve yılmayacak bir kişi. Bilgili bir görüntüsü var. Hiç değilse mesleğini iyi bildiği intibaı uyandı.“,
Bir taraftan da BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ile 14 ocak günü yapacağımız toplantıya hazırlık yapıyorum. Bugün ayrıca ilginç bir gelişme oldu. Pazartesi günü Cumhuriyet gazetesi Kıbrıs konusunda DİB ile Genelkurmay Başkanlığının uyum içinde olmadığına dair bir haber yayınlamıştı. Salı günü DİB ve Genelkurmay Başkanı bu haberi yalanladılar. “Herkes uyum içerisinde çalışıyor” dediler. Dün ise Cumhuriyet gazetesi bu kez belgeler ile kendi haberinin doğru olduğunu ispat ediverdi. Belgeler Genelkurmay Başkanından çalınmış veya sızdırılmıştı. Bugün kanaatimce herkes onunla uğraşıyor. Haberi yayınlayan Cumhuriyet gazetesi muhabiri Mustafa Balbay salı günü DİB ve Genelkurmay Başkanı bildirileri yayınlanmadan önce beni aradı. Bu haberini teyit ettirmek istiyordu. Bende kendisine haberine katılmadığımı, bazı yanlışlıklar olduğunu, başlangıçta çalışmaların uyumsuz başladığını ama şimdi herkesin uyum içerisinde olduğunu söyledim. Bana inanmadı. Nitekim elindeki belge, 19 ekim günü kaleme alınmış DİB belgesi hakkında Genelkurmay Başkanının yaptığı ilk çalışma idi ve bu çalışma Genelkurmay Başkanına onu tahmin ettiği şekilde arz edilmedi. Karargah içerisinde diğer başkanlıkların görüşlerini almak üzere yazılmış olan bir yazının ek’i idi. Ortalık karıştı ve bence dış politikamız zarar gördü. Gereksiz bir çekişmeydi”,
“9 Ocak 2004”! başlıklı notta , “14:30 da Jandarma Genel Komutanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı ile beraber toplandık ve durum değerlendirmesi yaptık. Dün benden sonra Genelkurmay Başkanı Hava Kuvvetleri Komutanı ile de görüşmüş ve ona da aynı konuları açmış. Hava Kuvvetleri Komutanı durumu alttan almamış ve gereken cevabı vermiş. Bu günde Jandarma Genel Komutanı‘nı davet etmiş. Değerlendirmemiz korkuyordu ve panik içindeydi. İki yönden panik içindeydi. 14 ocak günü BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN ile yapacağımız toplantı onun için iki yönden zordu. Kendisi BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN’a karşı bazı olumsuz konuları söyleyecekti ve ayrıca bizlerin ne söyleyeceğini ve nasıl davranacağımızı bilmiyordu. İkinci olarak panik yaptığı konu bizlerin ne yaptığını anlamıyor ve ona karşı bir komplo içersinde olduğumuzu zannediyordu. Sonra hep beraber BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN’a karşı ne gibi bir strateji uygulayalım diye konuştuk. Onlara konuşma için hazırladığım dosyalardan birer tane veridim. Sonra öncelikle Genelkurmay Başkanını konuşturmaya karar verdik. Jandarma Genel Komutanı bugünkü görüşmesinde Genelkurmay Başkanını itimat telkin edecek ve havasını alacaktı.” “10 Ocak 2004” başlıklı notta, “Akşam Jandarma’nın Anıttepe’deki tesislerine gittim. Jandarma Genel Komutanı il beraber Aydın Doğan ile yemek yiyecektik. Aydın Doğan’ın (AD) yanında Mehmet Ali Yılmaz ve Fikret Bila vardı. Beraber olmamızın amacı AD’a bazı mesajlar vermekti. Öncelikle basının satılmış bir hale geldiğini değerlendirdiğimizi kendisinin bu konudaki görüşünün ne olduğu, ikinci olarak bu hükûmete karşı hepimizin aynı gemide olduğunu ve gemi batarsa hep beraber batacağımızı. Aleyhimize yazı yazanlara kendi gurubunda destek vermemesini söyleyecek ve onlarında son günlerdeki olaylar hakkındaki görüşlerini alacaktı. Nitekim konuşmalarımız bu merkezde devam etti. Kendisi bize medyanın ekonomik durumunu izah etti. Ona göre medyanın kendisi hariç bütün patronları mali yönden hükûmete muhtaç hale getirilmişti. Bu nedenle hükûmete karşı çıkmaları mümkün değildi. Karşı çıkanların hayatı söndürülecekti. Nitekim. Bazı yazarlar hükûmet aleyhine yazdıkça RECEP TAYYIP ERDOĞAN’ın müdahaleleri ile kendilerini işten çıkarılmışlardı. Tuncay Özkan, Sedef Karbaş, Televizyonlardaki bazı programalar gibi. Bu arada Tuncay Özkan’ı çok sevdiğini ama kendisine şu sıralarda hiç bir şey yapamayacağını söyledi. Yemek bittiğinde ben sizin mesajınızı aldım dedi. Bizde kendisine “iş adamı olarak bazı sıkıntılarınızın olabileceğini anlıyoruz. Ama bazen hükûmet lehinde de yazmamak karşı tarafa destek vermektir.” dedik. Yemekten çıkarken Jandarma Genel Komutanı bana bir dokuman verdi. Eve gittiğimde dokumana baktım AKP’nin hemen hemen bir yıllık faaliyetinin bir özeti ve değerlendirmesiydi. Güzel hazırlanmış bir dokumandı.” ,
13 Ocak 2004
10:45 Am - 11:15 Am - (E) Alb. Sefai Ergül Ve (E) Alb. Safter Gürtuna'nın Ziyareti Sınıf arkadaşlarım Sefai Ergül ve Saffet Gürtuna ziyaretimegeldiler. Kendileri ile sohbet ettik. Öğle yemeğini beraber yedik ve onlar ayrıldıktan sonra yarınki tolantı için hazırlık yapmaya başladım . Önce II: Bşk’ı telefon ile aradım ve takdim şeklini öğrendim. Takdim metnide hazırmış onu okumak için randevu ladım. Sonra Hava Kuvvetleri Komutanı ile Diğerlerini arayarak 16:00 da Kara Kuvvetleri Komutanı’da randevu yaptık ve ben 15:00da genkur.’a gittim Metni okudum tesadüfen benim yaptığım hazırlığa çok benzeyen bir metindi. Sonra II:Bşk ile Mustafa Balbay hikayesini konuştuk. Ben sonra Kara Kuvvetleri Komutanı’na geçtim. Geç kaldığım için herkes beni bekliyordu. Önce ebn omlara okuduğum metin hakkında bilgi verdim. Bana göre metin yetrli olarak hazırlanmıştı.Aramızda tartışmaya başladık ve Genelkurmay Başkanı’nini bizi konuşturarak tuzak kurabileceğini ve sonrada BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN’ye “bakın işte ben bunlar ile çalışmak zorundayım bu toplantıyıda o nednele tertip etmek zorunda kaldım “ diyebileceğini düşünerek İlker’in yapacağı takdimden sonra bizlerin hiç konuşmamasına karar verdik. Sadece bir iki destekleyici söz söyleyerek yetinecektik. Bu arada İbrahim bizim yapmamaız gereken hazırlıklar parelelinde TRT ‘den okunacak olan bildiriyi hazırlamış Okudum ve çok güldüm. Toplantı sırasında Kara Kuvvetleri Komutanı bir açılama yaptı ve hayrete düştüm.”,
“19 Ocak 2004” başlıklı notta, “Sabah kalkınca evi terk etmeden önce gazetelere baktım EGE ordu K Org. Hurşit Tolon dün yaptığı bir köy ziyareti sırasında “Kıbrıs’ta ver kurtulcu olanlar vatan hainidir “ anlamında bir söz söylemiş ve bugünkü bütün gazeteler bu haber ile doluydu. Tabii gerçek vatan haini olan kendilerini AB’e satmış ve onlardan maddi menfaat sağlayan köşe yazarları Hurşit hakkında ver yansın ediyorlardı. Aralarında evvelce kan kırmızı kominist olup şimdi beş vakit namaz kıldığını ima edenler, dedesi binlerce Türk evladını cephelerde kırdıran vatan hainlerinin torunu olanlar, her çeşit hayvanat bahcesi yaşayanı vardı. Sonra Kara Kuvvetleri Komutanı havacılık K.’ğı Güvercinliğe gittim...” ,
“20 Ocak 2004” başlıklı notta, “… Denetlemem öğleyin bitti ve helikopter ile Ankara’ya dönerek karargaha gittim. Bir müddet kaldıktan sonra Hava Kuvvetleri Komutanlığında yapılacak kuvvet komutanları toplantısına katıldım. MGK ön toplantısı perşembe günü yerine yarına alındığı için bir koordinasyon ihtiyacı doğmuştu. İki ana konumuz vardı. İrtica ve Kıbrıs. Kara Kuvvetleri Komutanı pazartesi günü başından geçenleri anlattı. Hurşit Tolon’u desteklediği için Genelkurmay Başkanı ile oldukça sert bir şekilde kavga etmişlerdi. Aramız çok bozuk bunu bilin dedi. Genelkurmay Başkanı ve II. Başkan,Hurşit’e destek vermemişlerdi. Esasen gazetelerde çok yüklendiği için”,
Genelkurmay Başkanı oldukça bozuktu ve HT’nun yanlış yaptığına inanıyordu. Kıbrıs konusunda ise GK(genelkurmay) DİB ile beraber bir hazırlık yapıyorlardı ama bizim hiç bir şeyden haberimiz yoktu. Konuşmalar sırasında Jandarma Genel Komutanı daima bir ihtilal özlemi içerisinde biran önce bu işi yapalım şeklinde konuşuyordu. Bugün de defalarca tekrar etti en nihayet dayanamadım ve bakın biz sizinle böyle konuşmadık. Planlamayı 23 ocaktan sonra yapabileceğimizi bir kaç kez tekrar ettim. Onun için hiç bir hazırlığımız yok ama başlayacağız dedim ve ağzı kapandı.Tabi Hurşit konusunda Genelkurmay Başkanının tutumu canımızı sıkmıştı. Kıbrıs konusunda bir sorunumuz yoktu. Her şeye karar vermiştik ve kararlarımızda ısrarlıydık. Kıbrıs’ın ver–kurtul şekilde çözülmesini kabul edemezdik ve etmiyorduk da” ,
21 Ocak 2004
14:00 - 14:30 - E.Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca'nın Ziyareti
14:45 - 15:15 - M.Ali Kışlalı'nın Ziyareti
Her iki ziyaretide cümhuriyetçi ve TSK’ni destekleyen yazarlar. Kırca 76 yaşında. O kadar duygulu hale gelmişki benim yanımda olayları ve son durumu anlatırken iki kez ağladı. Yeni bir Anayasa hazırlamış ondan bir kopya getirmiş, aldım. Kışlalıda efendi bir insan her iikiside bana “zaman geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz. Ne yapacaksanız yapın yoksa geç olacak” mesajını verdiler.
“1 Şubat 2004” başlıklı notta, “Bugün bayram. Kurban bayramı. …Aytaç paşalar a ziyarete gittik ve hemen konu ülke meselelerine döndü. Bana “ seninle özel konuşmamız lazım. Ben Şener ile İbrahim’in davranışlarını tasvip etmiyorum. Çok ifrata kaçıyorlar. Geçen gün gelen MİT’den habere göre Şenkal iki haber verdi. Birincisi, JGKK’nın bütün hareketleri biliniyor ve yasa dışına çıktığı değerlendiriliyor. İkincisi ise Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanları arası açık ve bu sorun herkes tarafından ve kesinlikle biliniyor. Bu nedenle artık kendimize bir çeki düzen verip ülkeyi bir maceraya götürmek yerine devamlı ve kararlı bir tutum sergilemeyi ama açık konuşmayı tercih ederim, zannederim sende benim gibi düşünüyorsun.” , “3 Şubat 2004” başlıklı notta, “Kara Kuvvetleri Komutanı ile beraber önce Doğu Aktulga’nın ailesine hem bayramlık hemde baş sağlığı için gittik. Sonra geri döndüğümüzde onların evinde çok özel bir konuşma yaptık. Ben denetlemeye gitiğim zaman hepsi Jandarma Genel Komutanlığında toplanmışlar ve Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur onlara bana Salı günü takdim edilen hazırlıkları göstermiş ve yapılan üst düzeydeki bazı yöneticilerin konuşmalarına ait ses kayıtlarını dinletmiş. Bunların çoğu AKP’ya danışmanlık yapan kişilermiş ve Kıbrıs sorununu nasıl halletmeyi düşündüklerine ve bu konuda neler yaptıklarını anlattıkları kayıt etmiş. Takdimin sonunda Hava Kuvvetleri Komutanı ve Jandarma Genel Komutanı hemen 10 mart’ ta ihtilal yapalım diye bastırmaya başlamışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı onları şimdilik frenlemiş ve bunun için daha zamanın uygun olmadığını beklememizi salık vermiş. Jandarma Genel Komutanı benimle görüşeceğini söylemiş ve dağılmışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı bu konudan çok rahatsız olmuş. Bana sen ne düşünüyorsun dedi. Bende düşüncelerimi anlatım. “Bir ihtilal için zeminin hazır olması gerekir yani halk ihtilali istemelidir. 12 eylülde olduğu gibi ordu niye duruyor ne zaman müdahale edecek gibi başlıklar basında yer almalıdır.. İkincisi önceki ihtilallerde olmayan bazı özellikleri bugün yaşıyoruz. Ekonomimiz çok bozuk ve tamamen dışa bağımlı eğer dışarıdan kredi alamazsak ekonomimiz çökebilir ve halk büyük sıkıntı yaşar. Bunun nasıl sorumluluğunu almaya hazır değiliz. Bir diğer konuda ABD bundan önceki darbelere destek vermesine rağmen bugün AKP’ye destek veriyor. Onların istemediği bir darbe veye hükûmeti idame etmek çok zordur. Yanı ABD’ye rağmen bu işlem olmaz. Diğer bir konu TSK içerisinde ki birlik sağlanmış mıdır. Eğer bir ayırım varsa sonumuz tam bir felaket olacaktır. Bu nedenler ile darbeye henüz hazır olmadığımızı söyledim. Ama bu bizim eylemimize engel olmamalıdır.” “…Kara Kuvvetleri Komutanı bu görüşüme katıldı esasen o da böyle düşündüğünü bana söyledi. Onun endişesi Şener ve Hava Kuvvetleri Komutanı, biz onlar ile aynı fikirde olmazsak bizleri suçlayacakları ve bizim onlara engel olduğumuzu her tarafa yayacak olmalarıdır. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygurun amacı Kara Kuvvetleri Komutanı olmak. Bu nedenle de Yaşarın kuyusunu kazmak da olduğunu anlattı. Jandarma Genel Komutanı bana kalırsa biraz haksız ve haris davranıyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı bana Jandarma Genel Komutanının bir senaryo dahilinde ve hükmet düzeyinde şimdiden teşebbüse geçtiğini ve amacının, Yaşar’ın ekarte edilmesini ve bu konuda bir baskının hükûmet tarafından Genelkurmay Başkanına yapılmasını sağlamak olduğunu düşünüyor. Kendisine Şener’in bu konuda faaliyette bulunduğuna dair bazı bilgilerin geldiğini söyledi. “Yaşar ile ilgili bir değil birkaç senaryo etrafta dolaşıyor. Benim hepsinden haberim var” dedi. Bende eğer Yaşar için yapabileceğim bir şey olursa benimde haberim olsun dedim. Sık sık bunları benim bilmemi istediğini bana tekrarladı. Bu bilgiler çok özel bilgiler olmalarından dolayı benimle paylaşmasına çok müteşekkir olduğumu kendisine defalarca söyledim. Zannediyorum oda buna biraz mecbur kalmıştı. Zira ben yokken yaptıkları görüşmede diğer ikisi onu biraz fazlaca sıkıştırmışlardı. Konuşmamıza darbe konusu ile devam ettik. Ben eğer bir darbe yapılacaksa bunun 2004 aralıkdan önce yapılmamasını ve AB’nin vereceği cevaba göre AKP‘nin zaten köşeye sıkışacağını ve o zaman halkın desteğini de alabileceğimizi söyledim. Benden bu konuda Hava Kuvvetleri Komutanı ve JGKK’nın bu amaçlarından onları vazgeçirmemi ve çocukça olan bu isteklerini bir mantık esasına oturtarak hayal yerine gerçeklere dayalı bir hareket tarzını seçmemizi söyledi.” ,
“6 Şubat 2004” başlıklı nottainde, “Sabah doğruca Jandarma Genel Komutanlığına gittim ve orada üçümüz buluştuk. Durumu tekrar gözden geçirdik. Jandarma Genel Komutanı hala darbe yapalım diye inat ediyordu. Ne düşündüğümü bana sordu. Dün akşam Hava Kuvvetleri Komutanına anlattıklarımı aynı şekilde ona da anlattım. İkna değil ama durdurulması zaman aldı ve sabah toplanmamızın esas gayesi Kıbrıs konusunda neler yapılabileceği konusunda seçenekleri gözden geçirmek. Ancak bizi bu konuyu bırakıp darbe yapacakmıyız yoksa yapmıyacakmıyız konusuna girdik. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’u ikna etmek oldukça güç. Bir netice alamayacağımı bildiğim halde yinede onu ikna etmeyi denedim. Pek ikna olduğunu söyliyemem.” , “13 Şubat 2004” başlıklı notta, “Öğle yemeğine Hava Kuvvetleri Komutanlığına davetli olarak gittik. Gitmeden önce Kara Kuvvetleri Komutanı beni telefon ile aradı ve Genelkurmay Başkanı ile pazartesi günü Kıbrıs hakkında yaptıkları toplantı ile ilgili bilgi verdi. Anlaşıldığına göre Genelkurmay Başkanı onlar ile hiçbir şey konuşmamıştı. Doğrusu açıklayıcı bir bilgi vermemişti. Jandarma Genel Komutanı gene her zamanki saplantısı ile ne yapacaksak biran önce yapalım ve oyalanmayalım diye söze başlamış. Benden öncede Kara Kuvvetleri Komutanına “aramızda galiba çatlak var, Denizci kıvırıyor” demiş. Kara Kuvvetleri Komutanı bana bunu söyleyince biraz sinirlendim ama aramızda bir bozukluk olsun istemiyorum. Kara Kuvvetleri Komutanı “Kıbrıs işi bizim kırılma noktamızdır. Bunun için ortamı oluşturalım ve ben bu konuda bir plan hazırladım. Ulusal cephecileri harekete geçirelim ve her yerde onlara destek olduğumuzu gösterelim “dedi. Jandarma Genel Komutanı bunun üzerine baktı ki Kara Kuvvetleri Komutanı da benim gibi düşünüyor ağzını kapadı ve bir bilinen tarihte ulusalcı sivil kuruluşların kendi aralarında bir araya getirilerek onlar ile beraber olduğumuzu göstetererek bu işe başlıyalım diye karar aldık ve 3 mart günü hilafetin ilgası yıldönümünü bugün için seçtik. Jandarma Genel Komutanı çok tehlikeli bir adam illaki kendi menfaati için darbe yapılmasını istiyor ve ne söylerseniz söyleyin ikna olmuyor. Çağrılacak ulusalcılar için birer liste hazırlayıp Jandarma Genel Komutanına vereceğiz. 12 Şubat günü Genelkurmay Başkanlığında Kıbrıs olaylarının nasıl cereyan ettiği bizzat Genelkurmay Başkanı tarafından izlenmiş ve sonra aldığım bilgiye göre daha önce vardığımız kararları kapsayan yedi sayfalık bir yazı TSK görüşü ve olmazsa olmazları olarak Başbakanlığa gönderilmiş. Bunun Denktaşctarfından nasıl uygulamaya sokulacağını bilmiyoruz.” ,
“28 Şubat 2004” başlıklı notta, “Hükumete karşı bir tepki olarak da hem Kıbrıs’da hemde anavatanda gösterilere ve ulusal platformda toplantılara 3 marttan itibaren başlanacaktı. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’da Zeki Bulunç’un getirdiği çok özel belgeler vardı. Bu belgeler arasında en önemlisi Denktaş’ın nasıl aldatıldığını ispat eden DİB’nın çektiği ve 17:40 saatli 13 şubat’a dair bir fax. Bu belgelerin hepsini Kara Kuvvetleri Komutanlığına gönderdik ve orada tek bir Kıbrıs klasörü geliştiriyoruz. İçerisinde her türlü özel bilgilerde var. Kıbrıs konusu yaptığımız plan çerçevesinde devam edecekti. İkinci konu olarak yine aynı mesele biz bu adamları darbe ile alaşağı edelim konusuydu. Şener ve havacı bu konuda çok bastırıyorlar. Şener’in adeta aklından çıkmıyor, iki kelimede bir bunu söylüyor. Havacıda keza öyle.” ,
“29 Şubat 2004” başlıklı notta, “İlginç bir toplantı yaptık. Jandarmanın Beytepe’deki tesislerinde kuvvet komutanları ve eski meclis başkanı Ömer İzgi bir araya geldik. Oraya gitmeden önce Kara Kuvvetleri Komutanı beni telefonla arayarak toplantıya gitmeden önce bir süre benimle görüşmek istediğini söyledi. Gittim. Dün yapılan toplantıdan çok rahatsız olduğunu Şener’in başka işler peşinde olduğunu, İbrahim’in ise saf ne istediğini bilmez halde olduğunu anlattı. Bilhasa Şener’in , Yaşarın önünü kesmek için hükûmet dahil her türlü angajmana girdiğini ve utanılacak senaryolar peşinde olduğunu, sadece hükûmet ile değil diğer bazı yollardan da aynı teşebbüsünü devam ettirdiğini anlattı. Ben de kendisine hafta içerisinde Can Teller’in bana geldiğinde Yaşar ile ilgili bazı menfi bilgiler verdiğini ve hatta Yaşar Paşa’ya güvenmeyin efendim dediğini hatırlattım. Bunun üzerine Can Teller ile temasa geçmeyeceğimi, onun muhtemelen Şener’in adamı olduğunu söyledim. Kendisine onların dediği gibi darbenin olamayacağını bu işin komuta zinciri icerisinde bile bir aydan fazla aldığını anlattım. Burada da en kritik konunun Genelkurmay Başkanı olduğunu ondan habersiz nasıl birlik kaydırılacağını nasıl tertip alınacağını bilmiyorum dedim. Kendi kanaatim olarak böyle bir hareket ile ilgili insiyatif daima elimizde olması gerektiğini ve gerekirse ben katılmıyorum diyeceğimi anlattım. Hemfikir olduk. Bundan sonra üç konuya dikkat etmemiz lazım dedim. Biri Genelkurmay Başkanı, diğeri harekat planlaması ve üçüncüsüde bizim iki kişiyi nasıl oyalayacağımız konusu.
Konuşmalardan sonra Beytepe’ye gittik. Herkes toplandı. Amacımız 3 mart günü yapılacak olan “Ulusal hareket” toplantısına MHP!den bol destek sağlamaktı. Ama konu darbeyi seçimden öncemi sonramı yapalıma döndü. Ömer İzgi gayet tabi bir şey yapacaksanız hemen yapın. Seçimden sonraya kalırsanız bu iş olmaz karşınızda diğer partileri de bulabilirsiniz. Bu adamlar seçimden kuvvetlenmiş olarak çıkacaklar. Ama ileriki senelerde kendilerini yıpratacaklar bu nedenle o zaman hiç bir parti sizi desteklemez ama başa kim gelirse gelsin ülkeyi de parçalanmaktan kurtaramaz dedi. Kendisi aynı lafları 4 Kasım 2002 günüde Kara Kuvvetleri Komutanı ‘a söylemiş. İşin zaman geçtikçe ne kadar karmaşık hale geldiğini anlattı. Ben bu fikrin bu kadar açık bir sivil ile konuşulmasından çok rahatsız oldum. Olayı da buraya getiren hep Şener ve İbrahim. Halbuki bizim evde v dün bir karar aldık. Üstelik de kimseye söylemeyecektik. Anladığım kadarı ile onlarda ikisi beraber bir araya gelip konuşuyorlar. Zira çıkarken İbrahim’in Şener’e bundan sonra ne zaman toplantıyı ayarlıyalım dediğini duydum.”, “1 Mart 2004” başlıklı notta, “Sabah brifingini takiben Hava Kuvvetleri Komutanı beni aradı. Maksadı açıktı. Ağzımı arayacaktı.. Kendisine ne düşünüyorsam aynen söyledim.” Dün geceden çok rahatsız oldum. Verdiğimiz kararı niye tartşıyoruz, ikinci olarak da bu kadar gizli tutalım dediğimiz konuyu neden bir siville paylaşıyoruz. Ağzı sıkı olabilir ama bilmesi gerekmez. Bu adamın hayatı siyaset”. Bana o zaman akşama tekrara buluşalım ben ne yapacağımızı anlamadım dedi. Bende diğerlerine haber ver ben gelirim dedim. Akşam 19:30 da Hava Kuvvetleri Komutanlığının Gölbaşı tesislerinde buluştuk. Kara Kuvvetleri Komutanı ile ben biraz gergindik. Zira aynı mevzuları yeniden konuşmak istemiyorduk. Bu seferki konuşmalarda biraz sert davrandım. Çünkü Jandarma Genel Komutanı sözü ikide bir oraya getirip bu işi ne zaman yapacağız diyordu. Bazen süreyi uzatmanın en iyi çözüm yolu olduğunu söyleyince suratı asılıyordu. Bana kalsa adamın niyeti ülke yararı değil kendi yararı. Bu iş biran önce olsun da nasıl olursa olsun oda mevkiini korusun.” ,
“3 Mart 2004” başlıklı notta, “ATO’da yapılan panele tüm kuvvet komutanları eşli olarak katıldık. Genelkurmay Başkanı İsveçte olduğu için Hava Kuvvetleri Komutanı ise dün şehit olan pilotların cenaze törenine Konya’ya gittiği için bu panele katılamadılar. Bu paneli el altından biz teşvik ettik. Coşkulu ve tatmin edici bir toplantı oldu. Salona girdiğimiz zaman katılanlar bizleri alkışladılar ve “Cumhuriyetin Koruyucular” diye slogan atmaya başladılar. Panelistler çok güzel konuşmalar yaptılar. Hilafetin ilgası, Tevhid-i Tedrisat ve Şeriye ve Vakıflar bakanlığının kaldırılmasına dair yasalar 80 yıl önce bugün çıktığı için malzeme çoktu ve günün önemini daha da arttırdı. Konuşmacılar da kelimelerini ve düşüncelerini esirgemeden konuştular. Zannediyorum tahminimizden çok fazla kalabalık vardı. Birçok kişi dışarda kaldı. Bu arada Denktaş’a destek vermek için yurdun dört bir yanından gelenler ile beraber kalabalık daha da fazla görünüyordu.
Gündüz Aktan ile yaptığımız konuşmanın transkriptleri EK-AA’da olduğu gibidir. Konuşmalarda çok ilginç konular vardı. EK-AA’nın başlangıç kısmında Amerikalıların yaklaşımları konusundaki haber çok ilginçtir. Benim kanaatime göre Amerikalıların iki niyeti olabilirdi. Bizim hakkımızda bir değerlendirme yapamıyorlar hükûmete karşı tutumumuzun ne olduğunu anlayamıyorlardı. Bize yaklaşarak bilgi eksikliklerini tamamlamak istiyorlardı. İkinci ihtimal ise gerçekten bize yaklaşmak istiyorlardı. Hükumetin bir işe yaramadığını ve hala TSK’nın onayı olmadan büyük orta doğu projesi gibi projeleri yürürlüğe konamayacağını görmüşlerdi. Bu nedenle Kıbrıs ile ilgili tutumuzla bizi test edip buna göre bize yaklaşacaklardı. Belkide yanlış yaptıklarını anlamışlardı. Büyükelçinin bize bir mesaj vermek istediği açıktı. Ama Genelkurmay Başkanını ekarte edip bu işi nasıl yapacaktık. Bu talebin kabul edilerek bir yerde yemek bahanesi ile kendisi ile buluşabilirdik. En iyisini Jandarma Genel Komutanı yapabilirdi, bu görev ona verildi. Bu arada aynı olay Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun anlattığı Albay Mayfield hikayesi ile birleştirildi. Gündüz Aktan’da konuyu biliyordu ve onunda yorumu Amerikalıların bir şekilde askerle samimiyet kurmak istedikleri şeklindeydi. Bence Amerikalılar BAŞBAKAN RECEP TAYYIP ERDOĞAN’nin bir işe yaramıyacağını anlamışlardı, tekrar eskiden olduğu gibi askere yakın kalmak istiyorlardı. Tabi bu arada Büyük Ortadoğu projesinin ne olduğunu da çok iyi analiz etmemiz gerekiyordu...” ,
“15 Mart 2004” başlıklı notta, “Sabah bir ara beni Jandarma Genel Komutanı aradı. “Genelkurmay Başkanı her şeyi biliyor. Biraz önce beni aradı. Hemen öğleyin bir araya gelmemez lazım “ dedi . Kendisine neleri bildiğini sordum. Jandarma tesislerinde Ömer İzgi ile yemek yediğimizi biliyor. Hemen hemen herşeyi biliyor dedi.” ,
“16 Mart 2004” başlıklı notta, “Genelkurmay Başkanını görmeye gittim. Gittiğim sırada bir çok konuda karar vermiştim. Benden önce Hava Kuvvetleri Komutanı ile görüşmüştü. Genelkurmay Başkanı perişan durumdaydı. Bana kendisinde benimle ilgili bir belge olduğunu ve sadece doğru olup olmadığını söylememi istedi. Bende gidip baktım Abuk subuk bir yazı. Aytaç Yalman’ın emri ile İlhami Erdil’i dinletmişim ve Tülin Şahinoğlu denen birisi ile bu konuda devamlı temasım varmış. “Durun” dedim. Ben ne Tülin Şahinoğlu diye birisini tanırım nede böyle bir olay oldu. Sadece İlhami paşa abuk subuk emirler vermeye başlayınca bende arkadaşlarıma konuşmalarınızı teybe alın yoksa başınız derde girer dedim. Oda tabii yapacaksın dedi. Sonra oturduk ve bana TSK’da bölünmüş bir görüntü olduğunu ve bazı davranışların çok kötü değerlendirmelere neden olduğunu anlattı. Bizim yaptığımız bazı girişimler ve bilhassa Jandarma Genel Komutanının girişimlerinin hemen hepsinden haberi vardı. Jandarma Genel Komutanını nedense hedef olarak almıştı ve bütün belgeler elimde bunları devletin arşivlerine geçireceğim bu tarihi bir görevdir. Şener’in yaptıkları yetkisini aşmaktır. Kendi tesislerine eski meclis başkanı ve rektörler ile de görüşme yapmış Bunları nasıl yapar. Bu arada fişleme olayına değindi ve bu işin kendisini çok zayıflattığını ve TSK’ni küçük düşürmekten başka bir işe yaramadığını anlattı. Şimdide başımıza jandarmanın emri çıktı. Bir derginin okunması için emir vermişler.” , Aynı notun devamında “Karargaha dönünce Kara Kuvvetleri Komutanı aradım ve doğru ona gittim. Mantı yapmıştı. Konuşmalarımızı anlattım. Anlattıklarım onu çok rahatlattı. Önce fişleme olayı yönünden rahatladı, sonra diğer olayların gelişmesi ve Genelkurmay Başkanınin sonunda istediklerimizi yapmaya razı olmasından çok mutlu olduğunu belirtti. Bu arada Şener’in kendisini aradığını ve Genelkurmay Başkanının onu hırpaladığını ve biz bu iş hep beraber yaptık o halde herkes benim yaptıklarımı üstlenmeli dediğini anlattı. Bende kendisine saçmalık onun istediği hep darbe yapmak başka bildiği bir şey yok dedim. Hava Kuvvetleri Komutanı ile ikisini durdurmaya karar verdik. Kara Kuvvetleri Komutanı bir ara Şener’i görmüş ve Şener ona ne haber diye sorunca menfi demiş ve bir anda Şener’in yüzü asılmış başka bir şey konuşamamışlar.”,
“17 Mart 2004” başlıklı notta, “Biz komutanlar erkenden tümen komutanın odasında buluştuk. Herkesin yüzü bir karıştı. Amaç bundan ne yapacağımıza karar vermekti. Erken gitmemizi Kara Kuvvetleri Komutanı istedi. Önce Kara Kuvvetleri Komutanı ordulara yaptığı ziyaretle ilgili kısaca bilgi verdi. Maalesef herkes durum kötü ama darbe ile düzeltilmesi için iç ve dış ortam müsait değil dediler. Buna göre bir değerlendirme yapmamız gerekiyor dedi. Hepimiz fikrimizi söyledik. İnanılmaz ama Şener hala bu iş olsun diye çırpınıyordu. Bence Genelkurmay Başkanından nefret ettiği ve Kara Kuvvetleri Komutanı olmak istediği için saplantı haline gelmişti. Şener söz aldığı sırada Genelkurmay Başkanının her şeyden haberi olduğunu ve kendisine özel olarak cevaplandırılmak üzere bir yazı yazdığını bunu kendisinin kabul edemeyeceğini söyledi yazılan yazı yayınlanan bir derginin personel tarafından okunması hakkındaydı.”,
“24 Nisan 2004” başlıklı notta, “Bugün Kıbrıs’ta referandum yapılıyor. Sonuçlar akşam 18:00’dan itibaren alınmaya başladı. Gece yarısı sonuçlar Türk tarafı %65 evet Rum tarafı %75 hayır. Böylece Kıbrıs’da hiçbir değişiklik olmadı ama Rumlar AB’ne girecek. Akşam Jandarma Genel Komutanının evinde yemeğe gittik. Genelkurmay Başkanı gittikten sonra aramızda konuştuk. Anladığım kadarı ile Jandarma Genel Komutanı ile Hava Kuvvetleri Komutanı hala bozuklar. Amaçları illaki darbe yapalım ve AKP’yi uzaklaştıralım. Yapalım da Kara Kuvvetleri Komutanı olmazsa nasıl olur bunu düşünen yok. Hava Kuvvetleri Komutanını fena bozdum zira vatanını sadece o seviyor ve ona destek verilmiyormuş pozlarında. Üstelik ne söylediğini kendisi de anlamıyor. Şener hala darbeye ümidini bağlamış durumda bana “çok erken çözüldük daha direnmeliydik “ demez mi. Bütün gün Kıbrıs çalıştım. Bundan sonra ne olacağı çok önemli.”,
“30 Haziran” başlıklı notta içersinde, “2:00 Pm - 2:30 Pm - Sinan Aygün'ün Ziyareti” “Sinan Aygün ATO başkanı senede iki kez gelerek bizlere bilgi veriyor. Verdiği bilgiler daha ziyade ekonomideki gelişmeler ve bazı sosyal olaylara karşısında ne düşündüğü, genellikle hükûmeti tenkit ediyor. Bu seferde Ekonomideki kötü gidişi anlattı. İşsizliğin giderek artmakta olduğunu ve bunun sonunun felakete doğru gittiğini, hükûmetin izlediği teslimiyetçi politikalar nedeni ile yatırım yapılamadığının bununda işsizliğin artmasına neden olduğunu belirtti. Diğer bir ilginç açıklaması da DEP milletvekilleri ile ilgiliydi. Onların yaptığına mukabele olarak kendisinin örgütlediği bir gurup ile emekli yarbay Korkut EKEN’in hapishaneden çıkış gününde büyük bir tören yapacaklarmış. Bunun içinde yüzlerce insanı topluyorlarmış. Fikir almak ve diğer kişilerin neler düşündüğünü anlamak bakımından yararlı görüşmeydi”,
“18 Ağustos” başlıklı notta, “Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur veda etmek için geldi. Hüzün vardı. Ayrılacağına üzülmüş görünüyordu. Oğlu 7 Ağustos 2004 cumartesi günü ağır bir ameliyat geçirmişti. Bu ameliyatın meslekten ayrılmadan önce olduğu içinde şükür ediyordu. Lafı hemen yarım kalan işine getirdi. Hala içinde sanki satılmış gibi bir his vardı. Teşebbüs ettiği işin sonucun sanki yarım kalmış veya başarısızlığa uğramış olarak kabul ediyordu. Kendisine bunun böyle olmadığını, kendisini defalarca ikaz etmeme rağmen beni dinlenmediğini, başının bu yüzden belaya girdiğini açıkça anlattım. Ama hiç değilse Genelkurmay Başkanının değişmesinde rolümüz oldu dedi. Kendisini tatmin olmamış hissediyordu. Yüzünde amacına ulaşamamış insanların ifadesi vardı ama benim yapabileceğim bir şey yoktu. Biliyordum havacı ile beraber aynı fikirleri paylaşıyorlardı. Belki de Kara Kuvvetleri Komutanı Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman ile beni suçluyorlardı. Belki de onların düşünceleri doğruydu. Ama göremedikleri şu vardı. Düşündükleri hareket TSK’ni parçalayacağı gibi başarı şansıda yoktu. Bunun muhasebesini evinde yapmak zorundaydı. Hele kendi kişisel yararları için bizleri alet etmeye hiç hakkı yoktu. Tuğg. Ali Esener ve istihbarat başkanlarının gelecek yıl terfi etmesi için elimden gelen her şeyi yapabileceğimi söyledim. Sonunda sarıldık ve vedalaştık.”, Aynı notun devamında “04:45 PM - 05:15 Pm - Kara Kuvvetleri Komutanı'nın Veda Ziyareti” “Kara Kuvvetleri Komutanı Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman veda ziyaretine geldi. Değerli bir dosttan ayrılmanın sıkıntısı içime çökmüştü. Çok sıkıntılı bir yıl geçirdik ve bu uzun yıl içesinde bir çok konuyu beraber paylaştık. Çoğu günümüz uzun ve uykusuz geceler halinde hükûmeti takip etmek, yapılanları anlayabilmek ve bu arada kuvvetimizin işlerinin devamını sağlamak şeklinde geçmişti. Yaptıklarımızı ve yapamadıklarımızı hatırladık. Her ikimizin de üzerinde fikir birliği olduğu bir konu bu ülkeyi bir felaketten kurtarmıştık. Bunu ancak ikimiz birbirimize dayanarak yapmıştık. Sonucunun bizim aleyhimize kullanılacağını bilerek ve her şeyi göze alarak yapmıştık. Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur’un bizim bildiğimizin dışına çıkarak bazı işler yaptığını ondan öğrendim. Hatta iş o kadar ileri gitmişti ki biz bile tasfiyeye tabiymişiz. Bunlar dehşet verici bilgilerdi. Ama verdiğimiz kararda ne kadar isabetli olduğumuzun delili oluyorlardı. Benimle henüz paylaşmak istemediği ama ileride emekliliğimizde paylaşacağımızı söylediği bazı diğer konularda vardı.” ,
“16 Ekim 2004” başlıklı not içerisinde, “..Sonra Fenerbahçe'ye Aytaç Paşa’lara gittim. Geçen hafta ona bugün geleceğime dair söz vermiştim. ..Geçen hafta Sedat Peker ile ilgili olarak yayınlanan haber konusunda görüştük. Bana her şeyi öğrendin mi dedi, bende bazı şeyler öğrendim ama her şey mi bilmiyorum dedim. Sedat Peker adamlarının aradığı kişi jandarma astsubayı ve Aytaç Paşanın korumasıymış. Adam aynı zamanda Rasim Paşa’nın yeğeni. Sedat Peker’in adamları 2-3 yıldır bu kişi ile irtibattaymışlar. Aytaç paşayı çok üzgün gördüm. Anlamadığı ve izah edemediği konular vardı: Hiçbir ilişkisi olmadığı halde neden bu işin içine çekilmişti. Sedat PEKER ve adamları neden Rasim Paşa’nın yeğeni ile temastaydılar.. Bu ilişkinin derecesi neydi ve nerelere kadar gidiyordu.
Kendisine Yaşarın her şeyi bildiğini ve araştırdığını söyledim. Üzüldüğü noktalardan biride gazeteye yansıdığı şekil ile emir subayı ile özel sekreterinde adı karıştırılmıştı. Genelkurmay başkanlığı idari soruşturma sonucu her ikisinin de temiz olduğunu öğrenmesine rağmen bir açıklama yapmamış veya konuyu mahkemeye verebilecekken hiçbir teşebbüste bulunmamıştı.. Genelkurmay başkanı benden acaba rövanş mı almak istiyor diye düşünüyordu. Sonra benim ona telefonda imalı bir yolla söylediğimi konuyu sordu. “Kara Kuvvetlerinde sizin yapılacak olan bir darbeyi önlediğinize ve son anada oyun bozanlık yaparak vazgeçtiğinize ve ikili oynadığınıza dair söylentiler var dedim. Biraz rahatladı. Bunu bekliyordum dedi. Ve Çetin Doğan ile aralarında bir hafta önce geçen bir olayı anlattı. Toplu bir yerde bulunuyorlarmış ve sınıf arkadaşları ile berabermiş. Tavla oynayan Çetin Doğan’da bunların konuşmalarını dinliyormuş. Bir ara dönüp Genelkurmay Başkanını kızdırmamak ve gücendirmemek için hareket ettiğini, ona muti olduğunu söylemiş. Ağır bir suçlama. Biraz tartışmadan sonra fazla uzatmadan son vermişler ama sonunda çok ağırına gitmiş. Çetin paşanın söylediği bu sözleri bazen Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman beraber olduğumuz zaman söylerdi. O halde birisi ona bu sözleri taşımış olması lazımdı. Kim olduğunu araştırmaya gerek yoktu. Bu işi Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur yapıyordu. Zaten Kara Kuvvetleri Komutanı Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman benim söylediklerimi duyunca bu Şener’in işi dedi. Senin anlattıkların benim yaşadıklarımı tamamlıyor dedi. Esas konu böyle açılınca konuşmaya başladık. Daha çok o konuştu. “Şener’e bizden habersiz darbe planı hazırlatmış. Adı da “Ay Işığı” Darbede kimin başkan olacağı belli değil. Hepimize davranışlarımıza göre bir kod adı vermiş. Havacı ona destek verdiği için o anlamda bizler ise sana karşıt anlamda, bana da belli değil anlamda kodlar vermiş. Bu plan Gb’nin elinde olduğu gibi içlerinden biri tarafından sızdırıldığı için MIT ve hükûmetinde elinde varmış. Ikinci bir planda ise senle ben gösterilmiyoruz, sadece havacı var.”,
“Ne yapayım ben bu adamla görüşmeye devam edeyim mi? Burada altımda oturuyor bu herif dedi. Bende o zaman koruma lojmanında oturmanın yararları yanında böyle birçok zararı da var dedim. Ve kendi kendime ne kadar doğru karar verdiğimi anladım. Kendisine hiçbir şey yapmayın zira olay esasında başka türlü. Iki neden var birinci neden Şener, Yaşar hakkında çevirdiği dolapların Yaşar ve bir çok kişi tarafından öğrenildiğini biliyor. Ikinci nedende darbe ile ilgili yaptığı teşebbüsün ise herkes tarafından öğrenildiğini bildiği için korkuyor. Kedine destekçi ve Yaşar’a karşı olan ayıplarını örtmek için bu dedikoduları yayıyor. Yapabileceğimiz yegeane şey bu adam hakkında dosya tanzim etmek ve ağzını açtığı anda da eldeki dosyayı kullanmak ve böyle onu tehdit etmek. Zaten yaşar onu her türlü yakın takibe almış durumda en ufak kımıldadığı anda beynine vuracak. Benden Fevzi ile ve Yaşar ile konuşup şu iki konuyu takip etmemi istedi. Birincisi Sedat Peker’in Jandarma ile ne ilişkisi vardı. Ikincisi Kara Kuvvetlerinde onun aleyhinde ne dolaplar ceviriyordu. Zira daha bir buçuk ay içinde gördüğü ve anladığına göre Şener terfi edemeyenleri veya başka nedenle mağdur olanları Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yalman yaptı diyerek milleti onun üstüne kışkırtmış. Biraz daha oturdum ve vedalaşarak ayrıldık.Ankara’ya araba ile döndüm.”,
“06 Ocak 2005” başlıklı notta, “14:00 Am - 14:30 Am - ATO Başkanı Sinan Aygün'ün Ziyareti” “Sinan Aygün, ilginç kişiliği olan bir insan . Bizlere böyle devre devre gelir ve kendi görüşlerini anlatır. Bazen kendisinden iyi bilgiler alırız. Bu kezde biraz ileri giderek konuştu. Ülkenin her yönüyle elden gittiğini, TSK ne zaman bir şeyler yapacağını ve sesini çıkaracağını sordu. “Bütün halk ümidini size bağlamış ama sizden bir kıpırdama gelmeyince herkesi morali bozuluyor”dedi. Kendisine “bizden önce kıpırdayacak olan sivil kuruluşlardır. Herkes bileti TSK’ne kesmiş, kimse bir eylem yapmak teşebbüsünde bulunmuyor. Eğer kanaat ülkenin elden gittiği şeklinde ise önce sivil kuruluşlar kıpırdasınlar. Biz hiçbir şey yapamayız “ dedim. Bana “ Bunlar iktidar olurken askerden çok korkuyorlardı ama artık askerden korkuları kalmadı, istediklerini yapıyorlar ve çekinmeden yapıyorlar hatta bir numara tamam ondan gerisini düşünmemek lazım diye de konuşuyorlar” dedi. Anlaşılan bu kez gelişi kışkırtmak için. Benden önce Hava Kuvvetleri Komutanına gittiğini söyledi, muhtemelen ona da aynı şekilde konuştu. “Göreceksiniz Ali Osman Özmen davası içine Yaşar Paşa’yı da çekecekler. TSK’ni küçük düşürerek yok etmek hedefleri dedi. Sonra “ben tanımam ve eğer bir yolsuzluk yaptıysa cezasını çeksin ama bir eski deniz kuvvetleri komutanını böyle yargılamak hiç de TSK’ne yakışan bir hareket değil “dedi…” ,
MUSTAFA BALBAY’ IN BİLGİSAYARINDAN ÇIKAN DARBE ÇALIŞMALARINA İLİŞKİN NOTLAR
[değiştir]Ergenekon terör örgütü şüphelisi Mustafa Ali BALBAY ın 01.07.2008 günü düzenlenen operasyonda el konulan casper marka dizüstü bilgisayarının yapılan incelemesi sonucu bazı günlük görüşmelerinin, toplantılarının ve olaylara dair görüşlerini notlar halinde kaydettiği görülmüştür. Bu notlardan bahse konu darbe planlarına ve hazırlıklarına ilişkin olanları tarih sırasıyla aşağıda belirtilmiştir.
- “GUN2.TXT” isimli dosya içerisinde;
“16 Temmuz 2002” başlığı altında, “MGK Genel Sekreteri Org. Tuncer KILINÇ'la görüşme..14.00-15.05 arası- makamında”
“Yeni oluşum çok önemli. Ben temas halinde olduğum sanayi odalarıyla konuşuyorum, destekleyin diyorum. Neden? Türkiye'ye bir heyecan lazım. Bu AKP'yi sadece YASAL ÖNLEMLERLE durdurmak mümkün değil. Milli Görüşün oyu 17-18. bunun büyük bölümünü Erdoğan alsa 11-12 eder, ötekine de yüzde 5-6 kalır. Ama bunlar anketlerde 20'nin üzerinde çıkıyor. Bunlara giden tepki oylarını bir başkasının alması lazım ……..’’ ,
GUN1002.TXT” isimli dosya içerisinde,
“5 Kasım 2002” başlığı altında, ““5 Kasım Salı günü akşam üzeri Genelkurmay Adli Müşaviri Tümgeneral Erdal ŞENEL'le görüşme..” “Çok bozuk... Seçim sonuçlarını Fethullah'ın iktidarı olarak yorumladı.
İçim acıyor.. Bu kadar olamaz dedi... Çocuklarımı düşünüyorum, Mustafa Kemal Türkiyesi bu olmamalı dedi... TSK'nin dimdik ayakta olduğunu gerekeni yapacağını söyledi. Aynı gün saat 19.00 sıralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Aytaç YALMAN aramama yanıt verdi.
Bunu öngörmediklerini, hatta tam tersini düşündüklerini yani AKP ile CHP'nin yer değiştirmesi gerektiğini, bunu beklediklerini söyledi. Dikkatle izlediklerini, başlangıçta hemen tepki vermenin uygun olmayacağını söyledi, en azından bir mesaj deyince, o olabilir dedi. 10 Kasım var önümüzde o olabilir dedi.” ,
- “GUN1102.TXT” isimli dosya içerisinde,
“8 Kasım 2002” başlığı altında, “8 Kasım saat 10.15 KKK Aytaç YALMAN'ın makamında görüşme.. Bugün yayınlanacak bildiriyi okudu. 10 Kasım nedeniyle ilk kez, Atatürk'e rahat uyu ve bize güven... diye bitiyor, bildiri bana da bazı ekler yaptırdı. Sonra yazılmamak üzere söyledikleri,
- Bu seçim sonuçlarına millet iradesi diyemiyorum. Bu ümmet iradesi. Demek ki biz daha ulus olamadık. Bu onun yansıması. Üniter devleti kurup halkı uluslaştırmak o kadar kolay değil. Aydınlanma hareketini tam olarak tamamlayamadık
- Oyum şahsen CHP'ye idi. İstedim ki, AKP'nin yerinde CHP olsun, olmadı. Ama şimdi CHP'nin de AKP'ye bu kadar yanaşmaması gerekli. Ne öyle, yakınlaşmalar, öneriler, ortak hareket edelimler. CHP yerini unutmamalı.
- Bu seçim sonuçlarından sonra hemen ABD'nin sevinmesi, İstanbul sermayesinin sevinci desteği olayın çok geniş boyutlarının olduğunu gösteriyor. Bu orduyu da zayıflatma, etkisini azaltma girişimleri. Güçlü ama içte etkisiz bir ordu isteniyor. Biz bunun farkındayız
- AKP'nin ileride ne yapacağını hesaplamak istemiyoruz. Ne olursa ne olur diye bakmıyorum. Dileriz germezler ama herkes gibi bizim de kafamızda kuşkular var. Bizim bu açıklamalarımız zinde güçlere bir kuvvet verir diye bakıyoruz.
- Cumhuriyet nasıl gidiyor? Tek gazete kaldınız söyleyeyim... ama bu Çapanlardan kurtulun. Onların altında çapanoğlu var bilesin... bu gazeteye Atatürk ad vermiş, size para koyanın da temiz olması lazım.
- Tabii bizim kırmızı çizgilerimiz var. Onları geçmemeleri gerekiyor. Bu biliyorsunuz dış işleri tanımı ama, kırmızı çizgileri geçmelerine izin vermeyiz” .
- “GUN1102.TXT” isimli dosya içerisinde,
“14 Kasım 2002” başlığı altında, “-Mini ehli dil... gazi ordu evinde. Yener, Artuk, Aydın, Erdal, Önal.. Ev sahibi Şenel, ben çok karamsarım dedi devam etti ben Türkiye Cumhuriyeti askıya alınmıştır diyorum. Karamsarım. Çok karamsarım. Bunlar başlangıçta ılıman gelecekler, sonra usul usul girecekler. Kadrolaşacaklar. Fethullah iktidarda... Bunlar ekonomide de başarılı olur. Yastık altındaki paraları çıkarırlar, yeşil sermayeyi getirirler.. Demek ki biz patinaj yapmışız. Bunlarla mücadele ediyoruz dedik ama, boşunaymış. CHP de umut vermiyor... bilmiyorum... karamsarım...
Aynı gün Yarbay Mehmet, Büyükanıt'la görüşmeyi anlattı... Tek Cumhuriyet kaldı demiş bilgi notları sadece bize..” ,
- “GUN1102.TXT” isimli dosya içerisinde,
“18-22 Kasım 2002” başlığı altında, “Bugün Genelkurmay’dan Yarbay Mehmet aradı. 28 Şubatın kazanımlarının kesinlikte yitirilmeyeceğini söyledi. Dikkatle izliyoruz, hükûmet kurulmadan bir şey yapsak inandırıcı olmayacak, bunun için kurulmasını bekliyoruz. Bunların ne yapacakları belli. Elimizde bilgi belge var. Şuna kesinlikle inanın, 28 Şubattan ödün vermeyeceğiz. Türban, imam hatiplerden ödün yok. dedi..” ,
- “GUN1102.TXT” isimli dosya içerisinde,
“22 Kasım 2002” başlığı altında, “Şener abi aradı. Bir dost sesi duymak istediğini söyledi. Emin’i de arayacağım dedi. Bu günler de geçer, geçecek dedi. Güç verdiniz deyince, devam edin dedi. Çok iyi gidiyorsunuz dedi.” ,
“GUN1102.TXT” isimli dosya içerisinde,
“25-26 Kasım 2002” başlığı altında, “Tüm Orglar Ankara'ya geliyorlar. Birinciyle görüşmek istiyorlar. O da, hep birlikte olmaz, içlerinden birini temsilci seçsinler' diyor. Onlar da, hayır, biz hep birlikte görüşmek istiyoruz' diyorlar. Bunun üzerine Ordu Komlar, Orglar görüşüyorlar. Kuvvet Komutanları da ayrıca görüşüyorlar.” ,
“GUN1102.TXT” isimli dosya içerisinde,
“27-28 Kasım 2002” başlığı altında, “Sabah Mehmet aradı” “- Güzel haberler var. Cuma günkü ziyarete sadece bir gidecek. Kuvvetler gitmeyecek. Öyle karar alındı.” Nasıl bu karara vardınız?'
- Daha doğru olacağı düşünüldü. Bugünkü haber çok iyi oldu. Teşekkürler. Burası çok yoğundu. Orgeneraller geldiler, toplu halde birle görüşmek istediler. O da birisi temsilci olarak gelsin yeter dedi. Acaba bir iyileşme..'
- Anlıyorum sizi ama, çok zor. Umudumuz çok zayıf..” Emini aradım. Kısaca konuştuk. bunlar çok ciddi dedi.. İnanamadı. O da belki yazar” ,
“GUN1201.TXT” isimli dosya içerisinde,
“30 Kasım 2002” başlığı altında, “30 Kasım cumartesi günü Jandarma Genel Komutanı Org. Şener ERUYGUR'la 75 dakikalık sohbet.. Saat 14.25'te kapıdaydım. O da hemen önce çıktı... Yaveri ile çıktık.
- Ben bu sabah neleri konuşabiliriz diye notlar aldım. (elindeki 8-15'lik kartın önü arkası dolu) önce şunu söyleyeyim, seninle iki yurtsever olarak konuşacağız. Bunların hiçbir şekilde güncel olarak kullanılmayacağını düşünüyorum... (ben elbette dedim) Türkiye'de birinci görev aydınlara düşüyor. Durumun farkında olmalılar. Şunu bilmek gerekiyor ki, bunlar değişmez. (AKP'lilerin kastediyor). Kimileri belki değişmiştir, şudur budur diyor ama, kesinlikle değil.
- Bunlar cumhuriyetten, cumhuriyetin kazanımlarından intikam almak için gelmişler. Bunu MGK'da da gördüm.
- Yapılması gereken nedir? Şimdi darbe olmaz. 28 Şubat benzeri durum da zor. Artık tecrübe de kazandılar. Ama, yapılacak şu, korkutup yerlerinde tutmak, kendi hedefleri bakımından bir şey yapamayacakları bir yerde tutmak. Biz bunu yapmaya çalışacağız .
- Bunların 28 Şubat, Refahyol gibi bir deneyimi var. Oradaki hatalara yapmayabilirler
- Burada medyanın görevini yapması önemli. Çok azsınız, bir Emin ÇÖLAŞAN'ı biliyorum. Bekir COŞKUN... Cumhuriyet yazarları genel olarak iyi. Belli bir çizgide devam ediyorlar. Bu arada sorayım; Cumhuriyet'te ne oluyor, satılıyor, Ciner, Karamehmet hisse aldı diyorlar... (ben durumu ayrıntılarıyla anlattım. İlhan SELÇUK'un altın üçgeninden söz ettim... Dikkatle dinledi. Bağımsızlığını koruyacaksa sorun yok, dedi. Sonra medyadaki bozulmadan söz ettim. Medya gücü yok, güçlerin medyası var dedim... O da tüm medya kötü olmaz ya dedi, arada çıkar sizin gibiler.
- Ben yarbaylığımda birinci ordu komutanımızla Çetin DOĞAN'la birlikteydim. 12 Eylül döneminde Yarbaydım. Çetin arada şeyleri olur ama, iyidir. Yurtseverliğinden kuşku yoktur. O zaman bizim İstihbarat Daire Başk. Suat İLHAN'dı. 1979 ya da 80'in başları... Neden bu hale geldik yazın bakalım dedi. Ben de bir şeyler karaladım. Başımıza ne geldiyse Atatürkçülükten saptığımız için geldi dedim. Buna inanıyorum, bu yüzden geldi. İlhan aldı benim yazıyı, her tarafını çiziyor. Susup dinlemem lazım ama, haddimi aştım, komutanım ne yapıyorsunuz dedim. O da, senin sol elin kuvvetli' dedi. Ben de efendim kuşkunuz varsa atın dedim. O da, hayır dedi, biz ileride bizim yerimize gelecek olanlar üzerinde ayrıca eğiliriz dedi. Bana bir kitabını göndermiş. Teşekkür için aradığımda hatırlattım. Güldü. o biraz Türk İslam sentezine yakındı.
- CHP adam olsa... Mecburen oy verdik. Kızım aradı, baba ne yapacağız dedi, ben de mecburen CHP dedim. Baykal... Niye yardımcı oluyorsun be adam. Erdoğan, kamu düzenini bozucu suç işlemiş. Bu hiç yok mu sayılacak. Acaba Baykal, Erdoğan dışarıda kalırsa daha kötü olur, mazlumluk devam eder diye mi düşünüyor. CHP'ye önemli görev düşüyor
- (benim sorum üzerine) seçimlerde bizim subay astsubayların oy kullandığı yerlere baktırdım. Subaylarda sorun yok. Genel olarak iyi. Astsubaylar arasında biraz var. O zaten öteden beri öyle..
- Kurtuluş bunları ya bölmekte ya da çekilmeye zorlamakta. İçlerinde bir dağınıklık var gibi görünüyor. Arınç ayrı havada, Gül yerleşmek istiyor. Erdoğan bir an önce oturmak istiyor... Böyle bir değerlendirmeyi birkaç kişiden dinledim.
- MGK'da yüzlerinde korku ve ihanet vardı. Çok net... Hem korkuyorlar hem de ihanet içinde olduklarını biliyorlar. Orada bize, efendim biz cumhuriyetin temel ilkelerine, değerlerine saygılıyız dediler ama, bunun takiye olduğu belli oluyordu. İnanmak mümkün değil. Bunların değişmesi mümkün değil. Kafa öyle yetişmiş.
- Abdulkadir AKSU'yla amir-memur bağlantımız var. Benim yanıma sürtünerek yılışarak geldi. Cumhurbaşkanı, bu tür namaz gibi, türban gibi gösterisel şeyler yapmayın dediğinde neden bir daha olmayacak demedin dedim. Gülerek, konuşturmadı ki dedi.
- AB'ye giriş... Şimdi bunlar bizi AB'ye almayacaklar. Bunu Erdoğan da biliyor. Ama bazı şeyleri AB üzerinden yaptırabileceklerini bildikleri için böyle davranıyorlar. Temel amaçları, ordunun işlevini zayıflatmak. ama buna biz izin vermeyiz
- Aydınlar belki bizi hala faşist ordu diye bakıyor. Bizim tek başına yapabileceğimiz bir şey yok. Bunu toplumun yapması lazım. Onların harekete geçmesi gerekiyor
- (ben hafiften irtica basınının Özkök'ü övmesine dokundurdum... Aman bu konu çok hassas, bunu içimizde bütünleşerek halletmek gerekiyor. Onlar ikilik çıkarmaya çalışıyor. Zamanla komutanımız da görecek olanı biteni
- (ben ziyaretleri gündeme getirdim. Arınç'a gidip 3 dakika kalma... Ben zaten gitmekten yana değildim, hiç gitmeyelim dedim. Ama bu da etkili oldu. Elini dahi sıkmadım. Uzattı hafif sıktıktan hemen sonra, haydii gibilerden elimi hafif yukarı kaldırarak çektim, dedi…” ,
- “GUN1201.TXT” isimli dosya içerisinde,
“11 Aralık 2002” başlığı altında, “9 Aralıkta Brifing. Katılımcıların bir kısmı uyumuş. Sadece irtica bölümünde gözlerini dört açıp dinlemişler. İki kez 15 dakika ara verilmiş, Memet, iki tokat atıp gönderdik dedi.
CA, bugün çok ters bir yerden girdi. Yeni şafak ve Vakit'te haber nasıl sızdı tartışması var. Bana, sen imzanı falan koyma, hedef olursun, askerin muhabiri derler gibi laflar söyledi. Benim iyiliğim için söylediğini söyledi. Ben de sadece Amerikan planını aldığımda imzamı koydum dedim..
Dün Erdal beyi aradım. Bozuk, işimiz zor dedi. Kös kös dinlediler dedi. Gül'ün birinci başkanı arama cesareti göstermesinin bile olayın yeni durumunu ortaya koyduğunu söyledi”,
- “GUN1202.TXT” isimli dosya içerisinde,
“26 Aralık 2002” başlığı altında, “YAŞ toplandı. 7 irticacı atıldı... 27 Aralık cuma günü haberi aldım. YAŞ'ta 1.5 saat tartışma yaşanıyor. Gül ve Gönül, atılmaya karşı çıkıyor. Bizim tabana mesaj oluyor. Aleyhimize oluyor diyor. YAŞ'ın 21 üyesi var. Başbakan ve Savunma Bakanı sivil. Ötekiler askeri. Tartışmadan sonra oylama yapalım deniyor. Yapılıyor tüm askerler atılsın diyor, ikisi hayır diyor. Bu büyük olasılıkla askerin içinde bir diş sökebilir miyiz, biri hayır der mi arayışı olabilir, bunun üzerine, YAŞ kararları yargıya gitmediği için bunun antidemokratik olduğu yönünde bir şerh düşerek imza koyuyorlar.
Bunu Tuncer KILINÇ'a yaveri aracılığıyla doğrulattık. Mustafa ne biliyorsa yazsın' demiş. Gece de Aytaç YALMAN notum üzerine aradı: sen bildiklerini söyle, doğru ya da yanlış diyeceğim' dedi. Anlattım, doğru dedi, ama dedi haberin büyüğünü henüz alamamışsınız...” ,
- “GUN1202.TXT” isimli dosya içerisinde,
“30 Aralık 2002” başlığı altında, “KKK ile saat 12.04de görüşme. 12.45'te başlayabildi. İlhan SELÇUK'la. Bizden önce Gönül vardı. Yarım saat için diye gelmiş. 12.00'de görüşmesi bitecekmiş ama, uzamış. Gönül'le bu irtica işlerini konuşmuşlar. Gönül, Yalman'a, :sizin için Ahmet Emin YALMAN'ın akrabası diyorlar, demiş. Yalman, dönmeymiş de onunla ilintilendirmeye çalışıyorlarmış. Bir de, doğuda, güneydoğuda orduya dinsiz diyorlar, demiş... Bu tür propagandalara hazırlanıyorlar anlaşılan.
MB'ye: çok güvenilir bir gazeteci. Bakıyoruz, yüzde yüz güvendiğimiz bir tek o var. Ötekilere de güveniyoruz ama yüzde 60,70. Bu kadarı çok az. Çok genç ve dürüst ve dirayetli bir arkadaş…….
AKP: bunlar değişmedi. Bilmiyorum siz ne tavsiye edersiniz. Biz dikkatle izliyoruz. kadrolaşmalarını, devlet kurumlarına zararları çok önemli bizim için. Balbay, bunlar iki adım attılar, 1.5 adım geri geldiler, yarım adım öndeler diyor ama, önümüzdeki günlerde duyacağı haber onu da geri attırdığımızı, hatta bizim bir adım önde olduğumuzu gösterecek. Bunu ben söyleyemem. YAŞ'ta yaptıkları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine de aykırı…..
Medya: bunu ben her toplantıda dile getiriyorum. Gerekirse, biz medya kuralım diyorum. Sadece Cumhuriyet'le olmaz bu. Aydın DOĞAN geldi buraya oturdu. Gazetene para verip almam bunu bil. Hürriyeti bu hale getirdiniz dedim. O da onlar özgür falan diyor. Aydın DOĞAN bana Tuncay'ın transferinin nasıl olduğunu anlattı. Her şey dönmüş. Ciner başka bir insan. Ben onun Suriye’de fabrika kurmasına yardımcı oldum..” ,
- “GUN1202.TXT” isimli dosya içerisinde,
“30 Aralık 2002” başlığı altında, “Saat 16.00 Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR'la makamında görüşme... 75 Dakika.
Necip HABLEMİTOĞLU'nun KÖSTEBEK adlı basılmamış kitabının fotokopisini ve Ergun POYRAZ'ın PATLAK AMPUL kitabını verdi. Bir de La Traviata oyunuyla ilgili yazısını verdi. Çok ilginç, militanca bir yazı...
Medya: çok yakınıyor. Nasıl böyle oldu diyor. Anadolu Basınıyla ayrıca ilgilenme kararı aldı... Öteki gazetelerden olumlu olanlarla görüşmek istiyor……
AKP: Bu köpekler yapmak istediklerinden vazgeçmeyecekler. Mümkün değil. İki uç var, hemen erken hareket etmemek gerekiyor. Edersek bir karmaşa olursa hemen bundan yararlanmak isteyebilirler. Ama geç de kalmamak gerekiyor. Çok hassas bir denge... Dikkatle izliyoruz. En büyük kadromuz kadrolaşma girişimleri. Çok hızlı çalışıyorlar. Mesela Haşim KILIÇ gizlice İçişleri Bakanlığına geliyor, Anayasa değişikliklerine katkıda bulunuyor. Neden yapıyor? Onlardan..
YAŞ: Bunlar YAŞ'ta bir şey yaptı. Bu hiç önemli değil. Biz onu hallederiz. tartışma çıktığında.. Hemen çağırdım evladım dedim, bu 7 dosyaya ek yok mu biraz daha ekleyin, şöyle 20'ye yaklaştırın dedim... ama masum kişilerse atmak da olmayacaktı, o yüzden orada bıraktık. Biz bir daha ki sefere bu rakamı 3 katına çıkarırız görürler... Bunu hallederiz asıl olan kadrolaşmalarına engel olmak.” ,
- “GUN0301.TXT” isimli dosya içerisinde,
“8 Ocak 2003” başlığı altında, “Basın kokteyli... Özkök'le uzun uzun konuşma.. Konuşmanın içeriğini biraz az bulmuşlar... 9 Ocakta Erdal ŞENEL'in katıldığı yemek... Anayasanını 125. maddesinin değişemezliğinin konması istenmiş..
3000 bin subay astsubay irticadan sakıncalı... Harp Okullarında yüzde 80 oruç tutanlar... bunu azaltmanın yolu nedir, diye bakılıyor..
12 Eylülde dini bütün, eşi kapalı aile çocukları aranmış subay olmaları için. Sonra onları atmışlar. Onlardan kalmamış. şimdikiler farklı.. YAŞ çok sert geçmiş.” ,
- “GUN0301.TXT” isimli dosya içerisinde,
“6 Ocak 2003” başlığı altında, “Selçuk beyy... Korlar, ikinciyi aramışlar ve BİRE çıkmak istiyoruz demişler. O da, önünüzde rütbeler var, geleceğiniz var, yakmayın, ben sizin yerinize gerekenleri söylüyorum, demiş. ikna olmuşlar..” ,
- “GUN0301.TXT” isimli dosya içerisinde,
“27 Ocak 2003” başlığı altında, “Saat 18.00'de Şener ERUYGUR’la görüşme... 19.10'a dek. Komutanlık kapısından, meclisin karşısından giriş. Jandarma heykelleri... Döner merdivenden çıkış. Görüşme..
AKP: Bunların kafalarının bir bölümü çürümüş. Bu yüzden bunlardan sağlam fikir çıkmaz. Arada bir iyi fikir gibi görünse bile mutlaka sapıtırlar. Mümkün değil. Bunları orta vadede hatta çok vakit kaybetmeden parçalamak lazım. Şimdi bazı emareler var ama, doğrusu onlara kesin gözüyle bakamıyorum. Biraz zaman tanımak lazım görüşü var. İyi güzel de bu zaman içinde ne tür kadrolaşma yapacaklar, devleti nasıl yıpratacaklar, bunu bilmiyoruz. Bu kadrolaşmanın önüne mutlaka geçmek gerekiyor
Davos'a gittiler, kepazelik. Bunların derdi türbanı kabul ettirmek.. Bunlara karşı biraz sabırlı da hareket etmek gerekiyor. Şimdi eskisi gibi müdahale et.. Olmaz... (gülerek) keşke olsa, öyle bir ortam... gerekirse...yani..
CHP: çok şey bekliyoruz. Baykal’ı dikkatli, kararlı, ne yapmak istediğini bilen bir havada buldum. Kararlı görünüyor. Dedim ki, siz yüzde 65'i temsil ediyorsunuz. Öyle davranmanız lazım... onun da kendine göre değerlendirmeleri var .
MEDYA: çok önemli nasıl bizim tarafa çekilir bakmak gerekiyor. Bu sizce nasıl olabilir... Tuncay ÖZKAN geldi buraya. Nasıl biri tam olarak bir not veremedim. cumhuriyette yetiştim dedi.
İrtica Operasyonu: Bu İstanbul Sultanbeyli deki operasyon. Önce alt ediyorlardı, neden dedim, üzerine gidin. Gittiler.
Biz bunlara karşı sağlam duracağız. Ama toplumun da sağlam durmasının yolunu bulmak onları birbiriyle irtibatlandırmak lazım.. Bir dosya ve CD verdi.. İlhan abi Cumhuriyette olanları, ittifakları, Akşam-Sabah Grubu ile kurulan ilişkileri anlattı..”,
- “GUN0301.TXT” isimli dosya içerisinde,
“30 Ocak 2003” başlığı altında, “KKK Aytaç YALMAN'LA görüşme... Medya: modeliniz güzel, oturmuş olmasına sevindim. Ama dikkat edin. Hatta onları kendi yanınıza çekmeye çalışın. Medyanın kesin adam edilmesi lazım. Burada işbirliği yapmamız lazım
AKP: Bunların kesin bölünmesi lazım. Bu kadar bütün bir parça olmaz. İçlerinde değişik sesler var. Bu bize de geliyor. Erdoğan gelince daha da gerginlik olacak. Öyle tahmin ediyorum. Erdoğan devleti tanımadan konuşuyor. GÜL da YAŞ'ta askerlerle tanıştı. Orada ciddi bir hata yaptılar. Anayasaya karşı çıkmış oldular..
Bizimle uğraşıyorlar. Benim aleyhime, ordu aleyhine, dinsizdir demeye çalışıyorlar. Ama halk bunları yemez diye düşünüyorum.
CHP: Deniz beyin kendine göre hesapları var. Ben şunu gördüm, CHP'liler devlete çok yakın durursak oy kaybederiz havasında görünüyor. Sezdim bunu. Mesela son görüşmemizde bir şey dediler sonra verdiği demeçle bunun tersine düştü. Ben ona açık açık her şeyi söyledim. sizden çok şey bekleniyor dedim..” ,
- “GEKU.TXT” isimli dosya içerisinde,
“28 Mart 2003” başlığı altında, “Yaşar BÜYÜKANIT'la 28 Mart Cuma günü saat 17.00'da karargahta görüşme.
Kısa bir giriş sohbeti... Kasımpaşa'dan önce Sultanahmet önemlidir. Benim dayım eski kabadayılardandı. Biz Sultanahmet'te büyüdük………
- Bugün medya desteği olmadan hiçbir şey yapılamaz. Bakın medyaya sizin dışınızda laiklikle ilgili hassasiyeti olan yayın organı yok. Artık bu konuda sizden başka kimseye bilgi notu da göndermiyoruz. (ben, kesildi, azaldı, deyince)... Evet orada bir kaza oldu. Bir hasar meydana geldi. Düzeltiyoruz, yeniden yoğunlaştıracağız .
- Aydın DOĞAN geldi söyledim. Her gün milliyetin birinci sayfasında bir türbanlı fotoğraf koymaya mecbur musunuz, dedim. Farkında değilim, bakayım dedi. Ertesi gün de birinci sayfaya H.A'ın poposunu koydular. Ben ille onu yap demiyorum ki ,
- Bu Abdullah GÜL, Erdoğan'dan daha tehlikeli. Öyle güler yüzlü durduğuna bakmayın. ingilizcesi de gakguk ingilizcesi. Powel'la telefonla konuşuyor. Ne dediği belli değil.. - Benim bunlarla bir temasım yok. Eski hükûmet döneminde işleri Hüsamettin ÖZKAN'la hallederdik. Şimdi o yok. Öyle bir ortam yok. Hiç temasım da yok…..” ,
- “IRAK17.TXT” isimli dosya içerisinde,
“2 Nisan 2003” başlığı altında, “Şener ERUYGUR'la görüşme.. Şunu iyi bilin, MGK da şu dendi irtica böyle giderse, demokrasi tehlikeye girer.' bunu ben söyledim komutan YÖK'le ilgili ağır konuştu. O da böyle bir planımız yok dedi.
Çok dikkatli olmak lazım. (sizi Güven ERKAYA'ya benzetiyorlar) bak bu hoşuma gitti. Benden haz etmediklerini biliyorum. Bu karolaşmayı mesele yapmak lazım. Ben Diyanet İşleri Başkanını çağırdım konuştum..” ,
- “IRAK17.TXT” isimli dosya içerisinde,
“6 Nisan 2003” başlığı altında, “6 Nisan 2003 Pazar günü saat 12.30'da Genelkurmay Karargahında Aslan Paşayla görüşme... 45 dakika sonra, Yaşar Paşa geldi, ona günü anlatmam lazım, isterseniz bekleyin, en çok yarım saat sürer' dedi sonra ikisi birlikte geldiler.. Yaşar Paşa, sivildi. Kırmızı ağırlıklı bir tişörtü vardı. Konu Hilmi Paşayla ilgili yazıya geldi..
- Söyleyin Sayın Balbay, bu medya yapısıyla bugün darbe yapılır mı? Yapılmaz. Bugün medyayı arkanıza almadıktan sonra bir şey yapamazsınız. Laikliği konu edinen bir tek siz varsınız. Öteki gazeteler her gün bir türbanlı kadın fotoğrafı koyup, neredeyse sempatik hale getirmeye çalışıyorlar
- Sizin yazı bizi çatlatır. Bundan endişe ediyoruz. Komutan ısrar ediyor. Görüşmedim diyor. neredeyse ikisini yüzleştireceğim diyor..
- Uğur MUMCU benim arkadaşımdı. Buraya çok geldi gitti. Bizim arşivde çalıştı. En sevilen yazardı... öldürülmese ertesi gün, pazartesi buraya gelecekti. Arşivde çalışıyordu. Öcalan'ın karısının babasının MİT’e çalıştığını saptamıştı. daha derin araştırmalar içindeydi
- Adamlar kadrolaşıyorlar. Bunu görüyoruz. Bir şeyler yapmak lazım. Kabul ediyorum ama, 28 Şubat hükûmet kurulduktan 6-7 ay sonra patladı..” ,
- “23NISU1.TXT” isimli dosya içerisinde
“21 Nisan 2003” başlığı altında, “Emin ÇÖLAŞAN ile birlikte Şener ERUYGUR'la yemek. Beşevler, Anıttepedeki Jandarma Tesislerinde.. Başlangıçta imam hatip okullarına ve irtica yuvalarına operasyonlar. Bazı videolar gösterdi. Bunlarla kararlı mücadele. Çölaşan biri sordu. O da bunlar önemli değil, bir blok olmak önemli dedi. İleri gidene biraz dur, geride kala yürü diyeceğiz ve bir blok olarak ilerleyeceğiz dedi..
Bunların azgınlığından söz etti. 23 Nisanda ne yapmak gerektiğini konuştuk. Mutlaka bir duruş göstermek gerektiğini söyledi. Olamaz dedi. Bunlar böyle dedi..” ,
“23NISU1.TXT” isimli dosya içerisinde,
“22 Nisan 2003” başlığı altında, “Aslan GÜNER Paşayla Tlf. görüşmesi.. 23 Nisan resepsiyonuna katılmama eğilimi... İzleme, takip, değerlendirme safhası bitti. Bundan sonra uyarı ve duruş aşaması başladı dedi. Bunun ısrarla altını çizdi. 23 nisanda Meclisteki resmi törene katılırız ama, akşamki resepsiyon özel sayılır bunu öyle değerlendireceğiz..” ,
“23NISU1.TXT” isimli dosya içerisinde,
“23 Nisan 2003” başlığı altında, “Fatih ve ŞENEL'le Sherton da sohbet,
- Yav biz bu işi 28 Şubatta bitirecektik. Bunu o gün üç kişi planladık, Bir, Fevzi, Ben. Her şeyi hazırladık. Bakanlar kurulunu dahi. Müsteşarları bulmak zordu onları da tamamladık. Karadayı bizi uyuttu. Az sonra dedi, hemen dedi. Hükumet devrilsin ondan sonra dedi.. Artık gelip 10-15 yıl gitmeden işleri hallettmek gerekiyor. Üstelik o ara AB de yoktu. Kopenhag olmamıştı. Şimdi her şey çok daha zor. Bugün durum çok kötü. Çok. Bir numara teslim olmuş durumda. Bunun lamı cimi yok. Onunla Recep arasında hat var. Hat var. Bunlar AB yasalarını tümüyle kendi çıkarları için uygulayacak. İşte imar yasası. Apartmanların altına mescit yapmanın yolunu açacak değişiklik planlıyorlar. Birin altı sağlam. Blok. Ama orası çok önemli.”
“23NISU1.TXT” isimli dosya içerisinde
“25 Nisan 2003” başlığı altında, “25 Nisan cuma Şener Paşa.. - İyi oldu Katılmamamız iyi oldu ama, neler çektik, sorma... O gün Baykal’ı aradım. Sonra o beni aradı. Sizde bir sarsılma var dedi, ben yok dedim. Derken onlar da öyle davrandı. Olur mu canım, Atatürk’ün partisi sen oraya nasıl gideceksin., Şimdi bir dönem başladı denebilir. Bundan sonra uygun platformlarda gereken şeyler söylenir. MGK da da gereken söylenecek, MGK iyi geçecek. Tek neden türban değil. Ama bunlar ona indirgiyor. Yahu bunlar seks manyağı mı? Kadını görünce akıllarına hemen açık-kapalı yerleri geliyor ,
MGK de millet affetmeyecek, ne demek (Erdoğan söylemişti) onu da soracağız işimiz zor ama, bunlarla mücadele edeceğiz.” Yazdığı görülmüştür.
“23NISU1.TXT” isimli dosya içerisinde
“25 Nisan 2003” başlığı altında, “Aslan GÜNER’le görüşme. Artık izleme, takip dönemi bitti. Eğer anladılarsa iyi, anlamadılarsa yeniden söylenir. Biz bunları kapalı ortamlarda hep söylüyoruz. Ama artık kamuoyuyla paylaşmanın gerektiği bir durum doğdu. Tek neden türban değil. Kadrolaşma, Milli Görüş, siz de biliyorsunuz... Bundan sonra da gereken uygun platformlarla söylenecek” ,
“28NIGUN.TXT” isimli dosya içerisinde,
“23 Nisan 2003 ile 19 Mayıs 2003 arasında” başlığı altında, “Mehmet İLHAN’la sohbet. Her şey planlandığı gibi. 30–60 gün içinde ilk hareket. Sizin tahmininizden de öte. Çok öte. BİRİN yanısıra 59 un da gitmesi gerek..
İçe kapandılar. 2 aydır öyle. Aytaç paşa çok ağır konuşacak. MGKda konuşacak. Son tümce şu olsun demiş bunlar yapılmazsa kırılma yaşanır.' çok hazırlıklı gelecekler. Bunu biliyoruz. Ona göre konuşmak lazım. Aslında onlara konuşma diye de değil, doğru neyse o. söylenip tamam denmesi lazım. bunlar cevap veriyor. Öyle görünüyor
Tümüyle bir temizlik. SBF mezunu, yerel yönetimleri bilen, eğitim almış subaylar var bu son şans olabilir. Yoksa daha kötü. Tümüyle bir yenilik. her konuda.. AB sürecini de engellemeyecek bir süreç. böyle olmalı.. Medyanın durumu bizi çok düşündürüyor. ABD ne yapar bizim harekete o belli değil. Acaba... BİR Numara en çok ona mı güveniyor. Olabilir. Öz ÖR, Çetin, Tamer emekli edilirse bu iş bitmiş demektir. Ya da 27 benzeri bir şey olabilir demektir. O da kanlı olur. Komlar da öyle düşünüyor.
Irakta başarısızlık, Kıbrıs'ta son durum biraz rahatlattı ama, o da başarısızlık. Olay sadece irtica değil, Türkiye kayıyor, bizi örnek müslüman ülke olarak tanıtıyorlar İslam dünyasına olmaz..
CHP’den bir şey beklenmez. Bu hareket onu hesaba katmadan yapılacak. STK’dan orduyu çekince güçsüz kalır. Bu sistemi koruyamaz. Onlar da bunun farkında. Kemalizmi bir ideoloji olarak gösteremediğimizi biliyorlar. Bunu söylüyorlar bize.” ,
- “MIT.TXT” isimli dosya içerisinde,
“30 Mayıs 2003” başlığı altında, “30 Mayıs 2003 Cuma günü MİT Müsteşarlığında yemek. Şenkal ATASAGUN (ŞA), Emre (EM).... İlhan SELÇUK (İS), İbrahim YILDIZ, MB. Daha birkaç dakika geçmeden ŞA konuya girdi efendim bizim sizi çağırma, görüşme nedenimiz hazırlanmakta olan yeni yasa. Buna pişmanlık yasası adını taktılar ama, öyle adlandırmak istemiyoruz. Şu anda güçlü tarafız. Nasıl bir adım atarsak atalım bu ödün olarak değerlendirilemez. Bizim bir lütfumuz olur. Burada endişemiz, şehit anaları ve benzer kesimlerin tepkisi. İşte bu noktada medyaya gereksinmemiz var. Beni hükûmetler ilgilendirmiyor. Türkiye'nin durumu ilgilendiriyor. Biz nasıl geçmişte olanlardan ders aldıysak, terör örgütü de aldı. Yeni bir terör dalgası başlarsa bu kırsal kesimde olmayacak. Metropollerde olacak. Apo'nun yakalandığı dönemde 60'ın üzerinde kendini yakma eylemi oldu. Bunlardan 30'dan fazlası ölümle sonuçlandı. Demek ki, intihar eylemcisi bulmakta zorlanmayacaklar.
- Burada hükûmetin durumu bizi doğrudan ilgilendirmiyor. İktidarda o olmuş, AKP olmuş bu olmuş ilgili değiliz, biz ne yapıp edip teröristleri eritmek istiyoruz. ey uygun konjonktür budur diyoruz.
İS- Ben buraya karamsar geldim. Bugün Turhan'la da konuştuk. O da diyor, memleket ayağımızın altından kayıyor. Bana göre asıl tehlike irtica. Bunlar devleti ele geçiriyorlar. Sonra bu yasa yanına başka sağlamlaştırıcı şeyler eklemeden bir işe yaramaz ki...
ŞA- İlhan bey, ben sizin kadar karamsar değilim. Bunları biz tanıyoruz. Türkiye'de çark tersine, önce ben sonra partim en son ülkem. Oysa bunu tersine çevirebilsek... İnanın bunlar da öncekilerden farklı değil, önce kendilerini, ceplerini düşünüyorlar. ….Bana göre laiklik tehlikesine karşı en büyük güvence Türk Silahlı Kuvvetleri. Ama inanın bunlarda öncelik ideoloji değil, kendi Bekaaları….
Cumhuriyet'in manşet
ŞA- Cumhuriyet'in manşeti çok etkili oldu. Bu haber başka yerde çıksa başka değerde olur, bir de sizin imzanız var... Kaynağınız ne bilmiyorum ama, önemli olmalı... Eğer mektuplarsa bize de geliyor. İstanbul'dan birinci ordudan geliyor. Oraya baksan birinci orduda her şey hazır, ihtilale hazırlanıyorlar..
MB- kaynaklar sağlamdı..
ŞA- gazetecilik olarak diyeceğim bir şey yok. Bu haber hangi gazeteciye gelse, önemli haber... Ama inanın bu haberle TSK içindeki çatlak derinleşti. Zarar verdi. Bunun devamında olumsuz bir şey olursa bundan AKP yararlanır. Bunu samimiyetle söylüyor. Özkök Paşayla ilgili değişik şeyler konuşuluyor. Doğrusu ben kendisini biraz tanıyan biri olarak bunların çoğunun doğru olduğunu sanmıyorum. bir görüşmenizde yarar var bence…. Cumhuriyet
ŞA- Cumhuriyetin tirajıyla ters orantılı bir etkinliği var. Satışınız az ama devlet katında etkin. Bu ortaklarınız iyi anılmıyor. Çapanların ardından Ciner, Karamehmet... Daha farklı bir çalışma yapamaz mısınız. Siz durumu nasıl anlatırsanız anlatın, dışarıdan Ciner-Karamehmet Cumhuriyet'te etkin diye görünüyor
İS- Bizim altın üçgenimiz var..
ŞA- Bunu daha açık anlatmanız lazım... 70'ler de birbirimizi yanlış anladık. O günlerde sizi, etrafınızdakileri hemen karşımıza almak yerine, ya bunları bir dinleyelim, nedir ne değildir deseydik, ona göre hareket etseydik bu günlere gelmezdik. böyle olmazdı..
Çapan
ŞA- Gürbüz'ün dalgalı bir gençliği geçmiş. Ermenistan'a gitmiş. Sık gittiği söyleniyor. Bunlar ayrı da bizde hala bu adamın kafasının arkasında ne olduğu konusunda kesin bir kanı yok. Yani şüpheler geçmiş değil. Belki sadece popüler olmak için gündemde kaymak içindir. Bilemem..”,
- “MIT.TXT” isimli dosya içerisinde,
“31 Mayıs 2003” başlığı altında, “31 Mayıs öğleyin evinden JGK Eruygur aradı..” “Görevinizi yaptınız. rahatsızız., şunu sorun soranlara siz rahatsız değil misiniz...köpek... bunlar korkak Kasımpaşa kabadayısı.." ,
- “ILSEL.TXT” isimli dosya içerisinde,
“16 Eylül 2003” başlığı altında, ““16 Eylül Salı günü saat 16 sıralarında buluştuk. CB değerlendirmesi. tedirginliği.. 17'de eski binada Şener’le görüşme. Tam zamanında aldı. Şener Paşa bizi her zamanki gibi güler yüzlü, ayakta, kapının hemen yanında karşıladı Heyecanlı, gergin, kızgın, umutla kötü haberlerin kızgınlığı arasındaydı. Sık sık, ben zaten konuşmaya başladım, adımımı da attım. Geri çekmek devam ederim dedi. Sık sık bu yönde değerlendirme yaptı.
İS, bunlardan kurtulmak için biraz zaman dediğinde, bunların bir saniye kalması zarar dedi. Yineledi, bir saniye durmamaları gerekir, aramızı sıkı tutmalıyız. Arkada kalanları yanımıza çekmeli, ileri gidenleri yavaşlatmalıyız. Karşı tarafa malzeme vermemek için gerekirse aramızdaki ölüyü bile aramıza sıkıştırıp, bizimle ve ayakta göstermemiz lazım bunlar felaket. Bazen kendimi zor tutuyorum o 28 şubatta, 12 eylülde bu rütbemde olmayı isterdim” ,
- “GUNAR.TXT” isimli dosya içerisinde,
“18 Aralık 2003” başlığı altında, “KKK ile makamda 11.05-12.45 arası 100 dakikalık görüşme... Hemen arkamızda Kosova meydan muharebesini gösteren dev bir tablo... Kiremit rengi koltuklar...Biz ikilide o teklide.
- Her şeyden önce şunu söyleyeyim, tatsızım, gerginim, huzursuzum. Gidiş iyi değil
- 80 yılda adım adım bir yerlere getirdiğimiz Türkiye Cumhuriyeti'nin önümüzde mum gibi eridiğini görüyorum. Buna tahammül etmek çok zor.
- Şu anda Türkiye'nin durumu 1920'dir. Hatta şartlar daha zordur. Bu söylediğime dikkat edin, 1920. Atatürk o dönemde ne yaptıysa bizim de onu yapmamız gerekiyor.
- AMA PAŞAM BAKIN BİR ADINIZ OLDU, HERKES SİZİ TANIYOR, SİZDEN BİR ŞEY BEKLİYOR.
- Tamam, bir adımız oldu. İnsanlar bizi tanıyor ama keşke ülke normal koşullarda olsaydı da ben bir Meteoroloji Genel Müdürü gibi görevimi yapıp, sessiz sedasız emekli olsaydım.
- OLUP BİTENLERİ SİZİNLE PAYLAŞMAYA GELDİK... MEDYAYI.
- Sormayın medya bir felaket, felaket, felaket... Bir tek siz kaldınız. Karım soruyor emekli olunca hangi gazeteleri alacağız diye. Ben tabii ki cumhuriyet diyorum. O da yeter mi diyor, ben de bizim o kadar paramız yok, diyorum. Şimdi 6 gazete okuyor. Ben burada tümünü okuyorum. İşim gereği. Ötekilerin gazetelerini okuyorum. Onlardan birkaç yazarı mutlaka okumak gerekiyor. Onların ne düşündüğünü bilmek için. Fehmi KORU, Taha AKYOL, Ali BAYRAMOĞLU, AKDOĞAN...
Medya da yoğun bir ayıklama dönemi var. Tuncay Özkan'ı tasfiye ettiler. Balbay'ın programını bitirdiler. Üstelik yerine de ne geldi. Ben pazar sabahları sırf Balbay'ın TRT'deki programını izlemek için plan yapıyordum. Tek tek hedef seçiyorlar ve bitiriyorlar. Ben her şeyi biliyorum. Karamehmet teslim oldu. Hükumetle masaya oturdu. Onlara parayı bile hükûmet buldu. Londra'dan para buldular. Kara para da aklayan bir yerden para buldular. 5 milyar dolar kredi buldular. Teslim oldular. Ciner de öyle, o da teslim oldu
-PAŞAM CİNER BİZDEN YANA... BİZ KUŞATMAYI YARDIK. KARŞIDA DOĞAN GRUBU VARDI. YANIMIZA CİNER VE KARAMEHMET'İ ÇEKTİK VE BAŞARI KAZANDIK. BUGÜN ÖYLE DAVRANIYORLAR AMA, YARIN DEVRAN ŞÖYLE BİR DÖNSÜN BAKIN FARKLI HAREKET EDECEKLERDİR.
-Ben Jandarma Genel Komutanı oldum oradan buraya geldik. Artık kendim için yapabileceğim bir şey yok. Ülkem için, tümüyle ülkem için çalışıyorum. Bundan sonra böyle, kimileri bizim emekli olunca konuştuğumuzu söylüyor. Ama ben şimdiden söylüyorum. Bunları biz bu durumda söylemeyeceğiz de ne zaman söyleyeceğiz. Ben iyimser olamıyorum.
-PAŞAM, ERDOĞAN'IN İKİ FOTOĞRAFI VAR. BİRİ BUSH'LA BİRİ HİKMETYAR'LA. İKİSİNDEN BİRİNİ TERCİH EDECEK. HANGİSİNİ TERCİH EDERSE KAYBEDECEK... SONRA AMERİKA, SONUÇ OLARAK İSLAMI KARŞISINA ALDI. ADAM İSLAMI KARŞISINA ALMIŞKEN, TÜRKİYE'DE NEDEN ILIMLI İSLAMI DESTEKLESİN... GÖKECEKSİNİZ VAZGEÇECEK.
-Aynı şey AB için de geçerli. Doğru ama, bir de şu var. Adam köpekleşmiş bir iktidara istediğini yaptırıyor. Bunlar ABD'ye köpekleşiyor. Laik adam köpekleşmez, dik durur. ABD dik duran bir iktidar istemez ki.
Medya çok önemli. Bakın çok önemli hareketler geçmişte de hep bir dergi, bir yayın etrafında oldu. Bugün böyle bir şey yok. Sadece cumhuriyet yetmez. Bunun yanına mutlaka bir televizyon olmalı. Daha önceki gelişinizde TV. kanalından söz etmiştiniz. Ne oldu? Eskiden hiç değilse Perinçek'in bir kanalı vardı. Hiç değilse insan deşarj oluyordu. şimdi o da yok.
-ŞİMDİ ASKERİN DE BİR ÖLÇÜDE HÜKÜMETE TESLİM OLDUĞU İDDİALARI VAR AMA, BEN İNANMIYORUM.
-En önemli şey bizim için birliktir. Askerin birliğidir. Bunu bozmuyoruz. Bizim her konuda görüşümüz belli. Laiklikle ilgili belli. Bu değişmez. Ben bunu KKK olarak söylüyorum. Deniz de hava da benim gibi düşünüyor. Aslında TSK, KKK'dır. Burasıdır.
-Sıra Doğan Grubuna da gelecek. Bu onlara çok uygun bir dille söylendi. Bir kez daha çok daha güçlü bir şekilde söylenecek. Onlara söylüyorum. Buraya geldi söyledim. Ben onlara, ekonomik durumlarından söz ediyorum. Tabii sizinle konuştuğum gibi Atatürk ilkelerinden söz etmiyorum. Nerede ne söyleneceğini biliyoruz... Sıra Doğan Grubuna da gelcek, o gün teslim olması yetmeyecek. Hükumet onların yerine Albayrakları hazırlıyor. Ana medya grubu Albayraklar olabilir. Buna hazırlanıyorlar.” ,
- “GUNAR.TXT” isimli dosya içerisinde,
“21 Aralık 2003” başlığı altında, “Mehmet düşünüyor...hayal bu ya. Bir numara söz veriyor bu hükûmeti düşüreceğim. söz veriyorum. Bitirecek. Yerel seçimlere kadar yapacağım bunu. Bunu Kuvvet Komutanlarına ve Tolona söylüyor... Biraz süre diyor. Bunun dışındaki arayışta da... Önce deniyor biri indirelim, sonra hükûmeti... Bir inmeden bir şey olmaz. Aslında bir yukarıdaki görüşlerini söylerken samimi değil. Oyalıyor. Öyle düşünüyorlar. Yerel seçimler sonra hükûmet daha da güçlenecek böylece ben de güçlenirim diyor bir. İçimizdeki karşı taraf da bana bir şey diyemez. 4 yılımı gayet sakin yaparım... Böyle düşündüğünü düşünüyorlar, Yeniden çalışmalar başladı. BÇG’nin yerine yine sanırım... Yine karargah bünyesinde Recep Paşa sorumluluğunda... Çalışma Grubu kuruldu. O aynı çalışmaları yapmaya başladı. Planlar hazırlanıyor. Yaşar’ı harcayabilirler. Biraz kızgınlar. Tolon, bire inanmıyor. Bize yalan söylüyor. Yerel seçimden sonra bak işte bunlar çok güçlendi şu aşamadan sonra bunlara ne yapılabilir diyecek.” ,
- “GUNOC1.TXT” isimli dosya içerisinde,
“16 Ocak 2004” başlığı altında, “İS'le ŞE'yle görüşme... sabah 9.30
İS: kritik bir dönem... Bunlar devletle tanışıyor. Bakarsınız, iktidarda kalmak için ne yapmamız gerekir diye düşünebilirler.
ŞE: yok efendim, siz kendi akıl ve mantık çizginiz içinde bunu söylüyorsunuz ama, benim bunlardan umudum yok... Bunların beyni uyuşmuş... Benim umudum yok...bunların yetişmesi böyle.
İS: tabii biz sizinleyiz. Siz bir bütün olarak hassassınız... Ama sizi bölünmüş göstermek isteyenler var. Bu çok önemli.
ŞE: ne dediğinizi çok iyi anlıyorum. ona dikkat ediyoruz.
İS: ben çok şey yaşadım. 9-11 yaşadık. Yani öyle bir şey olmasın isterim. Bir kez daha biz yenilen tarafta olursak, hiç istemiyorum. Bundan korkuyorum .
ŞE: korkunuzu anlıyorum, endişeniz olmasın. Ona dikkat ediyoruz.
İS: burada uluslararası dengeler çok önemli. Çok önemli... ABD ne yapar? Bunlara destek veriyor.
ŞE: anlıyorum. Biz de ona dikkat ediyoruz. Bakıyoruz, şu aşamada öyle görünüyorlar ama, onlar düzeni kim sağlayacak ona bakar. Bizim onlara, bunların o kadar güçlü olmadığını anlatmamız lazım.
İS: MB önde şimdi. Onun kendisine çok dikkat etmesi lazım. Özel hayatına özen göstermesi lazım. Her türlü çamuru atabilirler
ŞE: evet, yakışıklı ama, her yaklaşanın salt bu özelliği nedeniyle yaklaşmadığını bilmesi lazım... İşte CHP biraz hareketlendi. Geç oldu ama, iyi oldu. Şimdi KOÇ’u da arayıp tebrik edeceğim.” ,
- “SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“10 Şubat 2004” başlığı altında, “Etimesgut Jandarma Eğitim ve Spor Tesislerinde (JEST) sohbet.. saat 17.15-20.00 arası..
ŞE- Arkadaşlar şöyle bir araya gelelim, ne oluyor, ne yapabiliriz, enerjimizi nasıl birleştirebiliriz, bir konuşalım dedim... hepimiz farklı yerlerde aynı şeyleri düşünen insanlarız ama, gücümüzü birleştirmediğimiz için bir sonuç alamıyoruz... öte yandan da bu iktidar yapacağı her şeyi yapıyor..
-Nedir, nasıl bir şey düşünüyorsunuz
ŞE-Benim düşüncem şu... Birçok dernek var, gazeteciler var, memlekette olup bitene duyarlı insan var... Bunları bir araya getirmek gerekiyor... Mesela siz öncülük etseniz, burada üç kişi bir araya geldi, bu on olur, sonra 20 olur... Derneklere yön verilir... toplumu biraz duyarlılığa sürüklemek lazım..
-Valla paşam bu dediğiniz zor. Bu kuruluşları, kişileri bizlerin bir araya getirmesiyle alınacak bir sonuç göremiyoruz biz... Bir de bu iş gazete anlamında yazarlardan çok gazete yönetimlerinin işi... Şimdi biz yazdık, şu gazetede şu kadar yazar, ötekinde bu kadar yazar... Köşelerinde yazarlar, ama sonuç alınabilmesi için gazetenin bir yayın anlayışı olarak buna sahip çıkması lazım. O zaman çoğalır bu iş... Geçmişte de böyle olmuştu... 28 şubat döneminde mesela..
ŞE-Arkadaşlar haklısınız da, ne yapacağız, ülke batıyor, size söyleyeyim... her şey kayıp gidiyor... ne yapacağız, bu batışı hep birlikte izleyecek miyiz? Olamaz böyle bir şey….. Paşam sizi çok iyi anlıyoruz. Belki bizimle her şeyi bütün açıklığıyla paylaşamayacaksınız ama, şöyle bir gerçek var ortada; sizin bir numara ile sizin kafanızdakileri yapmak çok zor... önce orada bir şey yapmak..
ŞE- öyle mi görüyorsunuz..
-Evet... Bu bir tek bizim görüşümüz değil. inanın buna. Sokakta her yerde insanlar böyle konuşuyor..
ŞE- Nasıl konuşuyor
-Yani sizin de kulağınıza gelen şeyler... İşte cumhurbaşkanlığı adaylığıyla tavladılar deniyor... Hükumetle anlaştı deniyor..
ŞE- bütün bunlar söyleniyor öyle mi
-Evet, her yerde... Burada bizim gördüğümüz bir şey var. Siz tamam, bütün kuvvet komutanları tamam, bloksunuz, ama üstünüz olmayınca olmuyor..
ŞE- işte dediğiniz gibi, kuvvet komutanı arkadaşlar bakımından bir sorun yok. Aynı düşünüyoruz... Benim sizi çağırdığımdan, şu andaki sohbetimizden öteki arkadaşların haberi var... Türk Silahlı Kuvvetleri sizin kafanızdaki şeyleri düşünüyor. inanın buna... öte yandan şu da var; yüzde 1, yüzde 99'a uymak zorunda. Uyar... Öyledir. O yüzde bir. kalan yüzde 99... uymak zorunda..
-Zorunda da, öyle olmuyor işte... En tepe böyle olunca, altındakiler ne yaparsa yapsın, işte öyle bir çıkış deniyor... Olmuyor, istenen sonucu vermiyor. Biz yıllardır ülkede olup bitenleri izliyoruz. Bir Genelkurmay başkanının değil yüksek sesle görüşünü anlatması, şöyle kaşını çatması yeter. Biz darbe falan yapın demiyoruz ama, şöyle bir duruş paşam... o yok, o kalmadı... o zaman da her şey havada kalıyor... siz bir araya geldiğinizde kendisine bunları söylemiyor musunuz?
ŞE- söylüyoruz... inanın en açık şekliyle söylüyoruz..
-Olur, olmaz ayrı konu, şöyle bir senaryo düşünüyorum... Şimdi siz de söylediniz kuvvet komutanları blok, 4 kişi... Altında ordu komutanları, orgeneraller, korgeneraller blok, onun altında tümler, tuğlar blok, hepsi bir araya gelse ve dese ki; sizinle olmuyor... İşte Kara Genelkurmay olur, siz Karaya geçersiniz, İzmir'deki Jandarma olur, İstanbul'dakini de artık ne yaparsanız..
ŞE-ya o, siz gidin derse..
-Diyemez... Tümünüzü karşısına nasıl alır.
ŞE- evet, diyemez, ama... uzun süre sustu, düşündü...
-Siz şimdi yüzde 1 diyorsunuz, yüzde 99'a uyar diyorsunuz ama 4 yılı var. Kadrosunu yapar... Mesela biz fazla tanımıyoruz, İlker BAŞBUĞ nasıl biridir
ŞE-o... o karargahta, Genelkurmay'da artık... (gülümseyerek) başka bir söze gerek var mı.. -Siz Ağustos'ta emekli oluyor musunuz
ŞE-Evet, (iç çekerek) benim görev sürem doluyor... Aytaç paşanın da doluyor...bir şeyler yapmamız lazım arkadaşlar... bu medya çok önemli..
-Paşam bu konuda sizi anlıyoruz ama, inanın bu iş yazarlardan çok gazete politikalarının işi... Mesela Genel Yayın Yönetmenleriyle de konuşun, patronlarla konuşun..
ŞE-doğru da mesela bu Ertuğrul ÖZKÖK'le ne konuşulur, konuşulur mu
-haklısınız.
ŞE-(gülerek, özkök soyadını kastederek) soyadlarda bir sakatlık var..
-Patronlarla zaman zaman görüştüğünüzü biliyoruz... onlar etkili oluyor, bilesiniz..
ŞE-evet, görüşüyoruz, bize gelince başka bir halde oluyorlar... Bir de tabii şaşırıyor insan, mesela o Akşam Grubunun sahibi geldi, adam zavallı bir adam gibi oturuyor... ama yine de onlarla da konuşmak lazım..
-Gazete patronlarının tümü teslim... Sabahınki de öyle.
ŞE-Evet, ilhan beyle de konuşup, onunla bir konuşmak lazım... Orada da kardeşim adamlar resmen haberleri çarpıtıyorlar. Son Suriye olayı... Gazete haberlerine göre operasyon tamamen Emniyetin işi... Oysa biz yaptık. O Sabahın temsilcisini çağırdım, kardeşim yalan yazıyorsunuz dedim. Yüzlerine söyledim... Ne aşağılık iştir... Bu kadar teslimiyet... Biz bu gidişe tamamen seyirci kalamayız..
SE-Bir anlamda şöyle bir durum... Bunların Kıbrıs’ın altında kalmasını sağlamak ama, Kıbrıs’ı da kaptırmamak... çok ince bir durum.
SE-Hepimiz elimizi taşın altına sokmamız gerekir... Ne demiş Nazım HİKMET, sen yanmasan ben yanmasam nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa..”,
- “SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“18 Şubat 2004” başlığı altında, “... Meclisin karşısında 10.30-12.0 SE-Benim bir önerim var, birbirinden bağımsız, bölük pörçük hareketler var. Bunları bir araya getirip çoğaltmak lazım diyorum..
İS-Aynen biz de öyle düşünüyoruz. ADD'ler var. Üye sayısı 100 bini üzerinde şube sayısı 503 olmuş... Bunlar Anadolu'da çoban ateşleri gibi duruyor... Ben Aydın'a gittiğimde dönerken bu aklıma geldi..
SE-Biz bir çalışma yaptık. Öteki üç arkadaşımla birlikte konuştuk. Bu kararı aldık. Artık yürüyeceğiz. Kararı aldık. Burada arkadaşımız Plan Prens. Ali her şeyi not ediyor. Bilgi de verecek... İlk iş olarak 3 Mart Hilafetin Kaldırılışı ve Tevhidi Tedrisat Kanunun yıldönümü. O gün büyük bir toplantı yapılacak. Biz de çağrılı olarak geleceğiz. Öteki arkadaşlarım da gelecek... Konuştuk onlarla da. hani dedim ya yüzde 1 yüzde 99'a uymak zorunda. Biz artık ona bakmıyoruz. Kendimiz yürüyoruz
İS-Bizim çalışmamız da şöyle, (çizerek) bir üçgen, en tepesinden teğet olarak yana bir çizgi, ucunda bir dikdörtgen. Ortasında bir yuvarlak, çekirdek. Üçgen ADD, dikdörtgen ortak bildiriye imza atacak derneklerin temsilcileri, ortasındaki çekirdek de bildiriyi kaleme alacak olan dar grup... (metin Aliye verildi)
SE-Mutlaka bir şey yapmak lazım... Zaman geçiyor... İlk iş olarak mart ayında 3 martta bunu yaparken, Denktaş’a da omuz vermek gerekli.. Belki onu da çağırırız, bizler dinleyici bölümünde otururuz..
-Kıbrıs'ta ne oluyor sizce
SE- işte orada ne olduğu tam olarak bize de bilgi vermiyorlar
-Bir bildirinin söz konusu olacağını söylemiştiniz..
SE-İşte onu biraz yazılıp çizildikten sonra yapmak istiyoruz. Şimdi, komutana, Köşk'e bilgi verildiği onların kabul ettiği söyleniyor. Bizde böyle bir bilgi yok. Yani böyle olduğuna ilişkin bir bilgi yok. Öymen'in konuşmasındaki o bölüm çok önemli..
İS-Tabii burada dengeler çok önemli. AB karşımızda ABD karşımızda, ona göre hareket etmek gerekiyor..
SE-Evet onlar karşımızda ama bizim de gücümüz var. Dayandığımız bir güç var. Buna inanıyoruz. Bunu harekete geçirmek lazım. Biz kimlerle görüştük, bilgi verelim. Anıl ÇEÇEN, Yıldırım KOÇ, Malatya, İstanbul, Samsun, 9 Eylül Rektörleri. Onlar çok heyecanlı. Malatya falan bir görseniz, bu işi yarına bırakmayalım diyecek kadar heyecanlı. Buna yeni rektörler de katılabilir. Artık bilen bilir, gören görür, biz yola çıktık..
İS-Bu Turgay benin canım ciğerim. Yurtsever, buna inanın... Bakın Gürbüz de öyle. İstanbul gibi bir yerde belediye başkanlığı yapıyorsanız, burası bir de yeni imara açılan bir yerse bazı işleri racon keserek yapmanız gerekir. Ama benim sözümden çıkmaz. Şunu yap derim yapar..
SE-Tamam, zaten bizim yeni stratejimiz şu: bölücü olmasın, mürteci olmasın yeter. En geniş katılımı böyle sağlarız... Ama adamın da iyice kire, çamura bulaşmamış olması gerekir.. Bir şey yapmamız lazım. Bazen gece birden uyanıyorum ve ne yapmak lazım diye hayıflanıyorum..” ,
- “SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“25 Şubat 2004” başlığı altında, “ Levent ve Kürşat abi ile görüşme... Heyecanlılar. Ciddi bir kararı almış olmanın rahatlığı içindeler. Atacağımız adım çok önemli. Bunu bir anlamda Amaysa tamimi gibi düşünün. O kadar kesin bir başlangıç... Ama aynı gün Denktaş’ın da olması ciddi bir durum. Denktaş’ın öne geçmemesi gerekiyor”, Aynı gün akşam, Mustafa ÖZBEK'le yemek... Özbek’in yanında Hasan ÜNAL, Bülent ERANDAÇ vardı ve Gökhan ÇAPOĞLU bir de basın danışmanı.. Avrasya TV'nin yayına başlamasıyla ilgili hazırlıkları anlattı. Ulusal duruşu olan herkesi çağırıyorlar. Özbek heyecanlı... Bu işi başaracağız diyor. Asıl olan biziz diyor
Biz Avrasya TV'ye Kıbrıs’ta başlattık. Gelen telefonları dinlesen ağlarsın. İnsanlar o kadar duyarlı
O gün panelde söylediklerinizi ekranda söyleyeceksiniz. Mikrofon sizin. Ne istiyorsanız söyleyin. Memleketi bunların elinden kurtarmamız lazım” .
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“27 Şubat 2004” başlığı altında, “Saat 17.30'da Levent ve Kürşatla görüşme... Hazırlıklar tamam. Davetiyeyi basmışlar. Asıl hedef olan dörtlüyü anlattılar. Ama bunu kimsenin bilmemesi gerekiyor. Bir bildiri okunacak. Ertuğrul beye güven var..
Siz kazanan olacaksınız hiç şüpheniz olmasın. Kazanan siz olacaksınız kesinlikle Denktaş’ın öne geçmemesi gerekiyor. Bunun yolunu bulmamız lazım” ,
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“1 Mart 2004” başlığı altında, “Aynı şekilde görüşme... Bizim önerimiz kabul edilmedi. Sonra en başa Şener'e gittik. Ceketi çıkarmış. Kusura bakmayın dedi. Ben de, demek ki bir şeylere soyundunuz... Gülüştük. Levent de oturdu. Dediğiniz gibi yazılırsa, engelleyebilirler. Zaten emirleri dinlemiyoruz, bunu ilan etmenin gereği yok. Birliktelik kurmak gerçekten zor. Biz de zorlandık ama bunu başaracağız..” ,
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“03 Mart 2004” başlığı altında, “Gidiş... İlhan abi ile... İçerisi dışarısı kalabalık ama, heyecan yüksek değil. Komutanların girişinde alkış iyi ama, ayakta olabilirdi değil...suratları asıktı... Son anda İlker BAŞBUĞ ve Genelkurmaydan Korg Metin de vardı. Onlar son anda... Sanırım, Hilmi Paşa Kuvvet Komutanlarının gideceğini haber aldı, ben de içindeyim demek için gitti. İlker paşayla hiç konuşmamaları dikkat çekiciydi. Dışarı çıktım, İP'li gençler... ve orta ve üst yaştan insanlar vardı. ADD'den yoğun katılım.. Bitişte, İlhan abi neşeliydi. İşte bak kaldın iyi ettin dedi, iyi ki çok satışlı medyaya gitmedin dedi. Sonra kentte rektörlerle öğle yemeği. Dokuz Eylül Rektörü Prof. Emin ALICI, Samsun 19 Mayıs Ferit BERNAY, Malatya İnönü Prof. Fatih.., Bursa Uludağ Prof. Mustafa YURTKURAN, Mersin Üniv. Rektörü Prof. Uğur ORAL, Trakya rektörü Prof. Osman İNCİ... Çukurova rektörü,.. Malatya çok heyecanlı...bu işi uzatmamak lazım. en kestirme yoldan halletmek lazım. Başka türlü zor. Böyle örgütlenmeler uzun iş...'
ADD'nin sekreteryasının güçlendirilmesi görüşü benimsendi. İlhan abi söze, kendimi biraz öveyim' diye başladı. Bu benim Aydın'dan dönerken oluşturduğum düşünce. Birden aklıma geldi. 500'ü aşkın şubeleri var, yüzbin üye var. Hantal yapı. Buna bir baş lazım. Şimdi oluyor işte. Modelimiz işliyor. Üçgen ADD, yanında dörtgen onu destekleyen kitle örgütleri, içinde daire çekirdek. Kararları o verecek…..
Arkadaşlar biliyor musunuz, Doğan AVCIOĞLU bana hep, İlhan göreceksin ben haklı çıkacağım, 100 yaşına kadar yaşayacağım ve haklı çıkacağım, derdi... Ömrü vefa etmedi. Bakıyoruz haklı. Türkiye gibi ülkelerde çok partili sistem gericiliği getirir. Bu böyle. Şimdi ABD'nin de işine geliyor bu yönetim... Bu seçimleri, yerel seçimleri ciddiye almamak lazım. Ona göre yürümek lazım. Devlete anlatmak lazım. Şimdi hükûmet devlete karşı ve biz solcular hükûmete karşı devletin yanındayız. durumun özeti bu...'” ,
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“04 Mart 2004” başlığı altında, “4 Mart akşamı Anıttepe tesislerinde yemek. Ben, Fikret, Selçuk, Şener, Levent, Ali ESENER, Hakkı KILINÇ... sonradan da Mustafa YURTKURAN.. Eylem iyi, organizasyon kötü. geliştirmek lazım.. Selçuk’un Aydın DOĞAN’la görüşmesi yararlı olur... Doğan'a, bu iş tamam deniyor, AKP götürecek deniyor, 10 yıl bu iktidar gider deniyor.. Sener, bu işi bırakmayacaklarını, heyecanla söylüyor.. Selçuk, çocukluğumda Adana’da huysuzluk ettik, çok edince babam falakaya yatırdı. sonra da Ziverbeyde yatırınca, vız geldi alışığız dedim. yani alışığız… Geceleri uyuyamıyoruz.. Durumun vahameti anlatıldı... En tepenin durumu konu edildi.”,
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“11 Mart 2004” başlığı altında, “İbrahim YETKİN uğradı.. Çok heyecanlı. Bunlar çok kararlı diyor. Kafalarında ne var bilmiyorum... Şener abi çok sinirli diyor, vatan millet yemin diyor.. 10 Martta Hürriyet'in manşeti, İstanbul'daki fişleme, 3 Martın intikamı, rövanşı olarak algılanıyor..”,
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“14 Mart 2004” başlığı altında, “Mehmet İLHAN’la uzun uzun konuştuk... Genel durumu kendi açısından iyi görüyor. Kesin olacak diyor. Bu karar verildi, şu aşamada bunu engelleyecek bir şey görünmüyor diyor. Bu durum bir karşı devrim hareketi ise, dünyanın hiçbir ülkesinde karşı devrim bu kadar kolay olmaz. Bunun bedelinin olması gerekir”,
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“17 Mart 2004” başlığı altında, “Levent abiden önce öğrenci Kürşatla görüştük.. ahh ah, 28 Şubat yarım bırakıldı. Birini yaralı bırakmak kötüdür... O zaman pek kesim küstürüldü.. amma kazanan biz olmalıyız.. sizin arkanızda kim var kardeşim... bunu soruyorlar... şu Nurettin’le konuşsan da o iddialarını bir de biz dinlesek..” ,
“SENER.TXT” isimli dosya içerisinde,
“4 Nisan 2004” başlığı altında, “Büyük Anadolu Otelinde Mustafa ÖZBEK'le yemek... Ciddi beklenti içindeler. Askerin bir çıkış yapabileceğini düşünüyorlar. Ne olabilir, bilmiyorlar. Avrasya TV'nin kabloya girmemesine yanıyorlar. Denktaş'ın daha sert konuşmasını bekliyorlar. iş referanduma kalırsa evet çıkacağını düşünüyorlar.. Memetle de konuştuk... Merak etmeyin biz inanıyoruz, planlıyoruz hayır çıkar diye düşünüyoruz. Zaten arkadaşlar gittiler. Çalışmaya başladılar. İlk gelen bilgiler de zaten bu yönde.” ,
- “MASAL.TXT” isimli dosya içerisinde,
“19 Nisan 2004” başlığı altında, “19 Nisan Pazartesi sabahı ilk iş Yargıtay Başkanı Eraslan ÖZKAYA'ya gitti. Eraslan bey her zamanki gibi bizi sıcak karşıladı.. Hükumeti konuştuk, uygulamalardan yakındı, yargıyı ele geçirme girişimlerini anlattı. Anayasa Mahkemesinin yasasını değiştiriyorlar. Yargıtay'a seçenek olmasını sağlayacaklar, bireysel başvuru hakkı olacak... Böylece kendi elleriyle oluşturdukları bir yapı kurulacak. Bir de üyelerinin 4'ünü meclisin seçmesini istiyorlar... Askerlerin de ne yapacağını bilmekte zorlanır halde olduklarını, içlerinde derin değerlendirmeler içinde bulunduklarını söyledi. Burada İlhan abi araya girip, Balbay genç subayları yazdı başımıza iş açtı' gibilerden bir şeyler söyledi. Sonra onu doğrular, beni öne çıkarır şeyler söyledi..,
- “MASAL.TXT” isimli dosya içerisinde,
“20 Nisan 2004” başlığı altında, “Aynı gün akşam üstü Şenere gitti…….. Şener: Biz artık yaralı bir kuşuz. Bir şey denedik, olmadı. Belki hayal gördük. Toplum bizim düşündüğümüz noktada değil. Yine de yapılabilir, ona bakmak gerekir. İnsan çok üzülüyor, bunca çaba harcadık bir şey yapamadık. Yine de ateşi söndürmemek gerek. Acaba cumhurbaşkanı biraz daha aktif olamaz mı. Bunların kafalarının ardındaki niyet hiç değişmedi. Bunu görüyoruz. ADD çok pasif, eylem kuruluşu değil. Her şey iteklemeyle gidiyor. Görev süremiz içinde bir şeyler yapalım dedik, olmadı”,
“MASAL.TXT” isimli dosya içerisinde, “29 Nisan 2004” başlığı altında, “Akşam Perşembe Grubu toplandı. Erdal bey, Türkiye’de artık demokratik yollardan yapılabilecek çok az şeyin olduğunu söyledi. Adamların dini alıp kullandığı geriye bir şey kalmadığını söyledi. Hurşit bey için çok övücü şeyler söyledi. Takıldım: hayatta en hakiki mürşit Hurşittir... Bir numara için molla diyoruz dedi..”,
- “GUN4.TXT” isimli dosya içerisinde,
“8 Eylül 2004” başlığı altında, “Memet Abi geldi... Benim Leventle görüşürken, karşıdan resimlerimi çekmişler. Önlerine koymuşlar... Özensiz davranmalar. İstifa etmeyecekmiş bütün gözler Yaşarda... Konuşma çok iyiydi ama, ekime kadar bakmak gerek. Bakalım ne yapacak , Şener Abinin durumu ilginç. Önüne bilgisayar disketlerini döküp koymuşlar. AY IŞIĞI GİRİŞİMİ... İndirmek ve yeni yapı oluşturmak... Sonra Yaşarın gelmeyeceği olasılığına karşı onu öne çıkarmaya başlamışlar. O da hemen yeni duruma göre hazırlık yapmış. Beklemiş. Hemen kurumdaki her türlü çalışmayı kaldırtmış, kırptırmış,
Örnek Abinin durumu da biraz karışık. Kendisinden üç defa mal bildirimi istenmiş. Birincisini beğenmemiş tepedeki, ikincisini göndermiş sonra bir defa daha göndermiş. Durum trilyon. O da bu nedenle bir ölçüde geri çekilmek durumunda olabilir..”,
- “GUNOC05.TXT” isimli dosya içerisinde,
“4 Ocak 2005” başlığı altında, “Aslan GÜNER ve İlker BAŞBUĞ'la görüşme...18.40'ta bitti.. Başlangıçta Cumhuriyete övgü. İS'e övgü.
- Siz duayensiniz. Siz Cumhuriyeti sırtladınız. Herkes bunu söylüyor. İS, gazeteyi ne yapar eder düzlüğe çıkarır diyorlar. Cumhuriyete ilişkin söylediklerim bizim camiamızda genel kabul gören şeylerdir .
- Geçmişte diyalogsuzluktan doğan bazı hatalar oldu. Sizin yaptığınız kimi haberler bizi olumsuz etkiledi. Kötü niyetle yapmadığınıza eminiz. Haber yaparken biliyoruz ki, belgesi de var. (İS yüzüme baktı, öyle mi dedi, ben gülümsedim) bunları yapmamamızı istiyoruz, rica ediyoruz. Bize zarar veriyor. İçimizdeki güveni sarsıyor. tabii asıl olan bizden sızma olmaması.
İS: Biz şöyle düşünüyoruz diyelim bir general konuştu. Başka bir ilde (Hurşit TOLON'u kastederek) konuştu. O sizin görüşünüz anlamına gelmiyor mu? Biz sizin sözcünüz, sizin adınıza o konuştu, diye düşünüyoruz. Öyle değil mi ?
İB: (duraksayarak) tam öyle diyemeyiz... Ama sizin böyle bir demeci haber yapmak en doğal hakkınız. Biz ona bir şey demiyoruz. Biz içimizden sızan belgelerle haber yapmasına... lütfen öyle bir belge geldiğinde yırtıp atın..
(İS, geniş bir ülke tahlili yaptı: şu anda radikal islam tehlike değil. Onlar eski komünistler gibi... İktidara da gelemezler. Ama tehlike ılımlı islam. Onlar usul usul devleti ele geçirmenin hesabını yapıyorlar. Şimdi iktidarlar... Devlet olmak istiyorlar. O gün laikliğin bir anlamı kalır mı...
Biz siyasetin dışındayız... Ancak iki konuda tarafız, ülke bütünlüğü ve laiklik. Bunlarla ilgili sorun olursa biz tarafsız kalamayız... (bunu elleriyle işaret ederek, basa basa söyledi... Sonrasında yeri geldikçe, İS sık sık ılımlı İslam sorununu açtığı için yine ısrarla söyledi.)..”
Mustafa BALBAY’dan ele geçirilen dijital veriler içersinde “GUNOY.TXT” isimli metin belgesi incelendiğinde dosya içerisinde; “Düşsel bir öykü..” başlığı altında,
“Mehmet sakin, başı yarı öne eğik, yakasında Atatürk rozetiyle gelir. Rozetin alt kısmı uniformasal çizgilidir. Beyaza çalan gri saçları Ediz HUN gibi taranmıştır. Kısık sesle fısıldar gibi konuşur kaygılıdır.. bizi en büyük başkanımız der, bizim gibi düşünmüyor. Durum ciddidir.
-Sadece o mu
Evet sadece o diyebiliriz. Bir de üçüncü arkadaş var. Sessiz kalır o kadar. Ötekiler sağlam. Deniz gidiyor. Onun için bir şey demeyebilir. Ama bize karada havada olumsuzluk yok
-Nedir durum
Biz öyle sanıyoruz ki, onu etkilediler. Avrupa'da çok kaldı oradan etkilendi. Bir de buradaki muhafazakarlardan etkilendi. Biz önüne durumu koyduğumuzda hafif gülümsüyor. 97-98'lerde de önüne bir şey koyduğumuzda içimizdeki bu durumlarla değil de etrafımızda öyle alanlarla ilgilenin. İçimizdekiler de bunu anlarlar, azalırlar, diye düşünüyordu.
-Değişmezse ne yapacaksınız
Değişme olasılığı yüzde 50'nin altında. Öyle düşünüyoruz. Ama değişik gayretlerle olabilir diyoruz. Mesela o yazsa diyoruz. Durumu anlatsa diyoruz. Sallanır burası. Bunun devamında siz öteki arkadaşlarınıza da söyleyebilirsiniz. Bizim takvimlememiz marta kadar. Martta bunların gerçek yüzleri de ortaya çıkacak. O zamana kadar değişmezse biz değiştireceğiz. Ya değişecek ya gidecek. Biz başkanla ters düşersek kötü olur. Mesela emekli olur. Bu da hoş olmaz ama, böyle devam edemez.
-Yalnız mı
Evet evet. Örneğin bir haber vardı, o haber. Yalanlanır denen haber. Kim verdi bunu bulun demiş. Telefon etmelerini istemişler, o telefon edilmedi. Yani öyle... Sonra bazı bilgiler geçiyor. Onun bilgisi dışında... Bizi en çok rahatsız eden Kasımın ziyareti. KASIM yanında emekliyle gelmiş. Olacak şey değil. dayatıyor... Bunun olmaması lazımdı. Bizi dinlemeden yaptı. Kutlamayı da bizim yanı kurumsal bilginin dışında yaptı. Durumu bildiği için yaptı. Biz bunun yerine birincinin olması için çaba harcamıştık, o dönem böyleydi. olmadı. AHNEC olmaz dedi, geleneklere uygun değil dedi. Zaten başkan da benim için dua edin, zor durumdayım gibi şeyler söylemiş
-Ayrılanlar ne düşünüyor
Bir tek ÇEBİR var. Onun dışında olumsuzluk yok. O da Amerika'ya gitti. Sonra 13-14 Avrupa ülkesine gitti. Hepsine KASIM iyidir dedi. Destekleyin dedi. Ama ötekiler çok iyi hatta başkana mektup yazdılar. Böyle davranma dediler. Özü genli bir başkan da aynı şekilde yazdı. Ötekiler de yazdı. Ama dinlemiyor
-ÇEBİR neden böyle bir davranış içinde olmuş olabilir
Bu konuda siz ne düşünürsünüz. Biz tam çözemedik. Herhalde ona öyle dediler
-Burada Doğanlara ne dersiniz
Onlar olumsuz. Bu açık. Hatta doğrudan 100 milyon dolar aldıkları yönünde sağlam bilgi var. olur ya misyon ya neden bilemem. Görevliler mi diye düşünüyor insan. Örneğin mayısta manşet attılar ki, psikoloji.
-Peki marta kadar başkanın olumsuzluğu devam ederse ne yapacaksınız
O zaman Ege denizinden başlayıp konuşacaklar. Tek tek. Hani organize bir durum yokmuş gibi. Tek tek... Onun sonucunda artık ne olur? Karışır... Öyle olsun istemiyoruz burada ona gittik. Nasıl tercih edildi. Zor oldu. Herkes kendi içinde düşündü. Tüm JİLETLER. Aynı düşündüler. Tek isim oldu. Başka yok. Tek isim.
-Yanki ne yapar
Onlar çok kararlı. Bunu biliyoruz. Kesin Iraklayacak. Ama bir ay, ama iki ay, ama üç ay, ama bir yıl. Mutlaka ve buraya yerleşecek. Zaten bir misyonerlik faaliyeti olan yerlere baktık, hepsi enerji alanları içinde. Haritaya bakınca bu ortaya çıkıyor. Adamlar limanları istiyorlar. İskender, Trabzan... Buraların gücünü, kapasitesini soran yazılar yazıyorlar. Trabzandan Gürcana vaziyet eyleyecekler. Şimdi Armanı Russodan ayırmaya çalışıyorlar. Sonra Şiiyi parçalayacaklar. Bize oradaki Azerler sizin olur ya da Azere bağlarız. Ya da kendileri bağımsız olur, siz tercih edin diyorlar. Bizi 7-8 yıl öncesine kadar bölmek ve Kürdüsü kurmak istiyorlardı. Şimdi bunu gereksiz görüyorlar. Ama Hansın derdi yine bu. Bizim en büyük kaygımız başkan. Kasım derse ki, başkan bakana bağlansın belki de evet der. O zaman ip kopar. Kopar. bunu kabul edemeyiz. İşte o zaman kopar. Geçen gün Gönülsay geldi. Başkanı ziyarete. 20 kadar GENPA vardı. Hiçbiri yüzüne bakmadı. Kimi sırtını döndü. Kimi sigarasını içmeye devam etti. Kimi içeri girdi. Çok bozuldu. Yanıt da o sırada bilerek toplantıyı uzattı ki, uğurlamayayım, diye... Durum böyle yani
-Kalbaşkanı nasıl buluyorsunuz
Bizim gibi hareket eder diye düşüyoruz. O 50'lerin önüsü olabilir diye düşüyoruz. Olmalı diyoruz, olmalı. Tabi bir hareket olmadan hemen şöyle böyle yapmak olmaz..
-Gidişi nereye kadar görüyorsunuz
Bunlara da alttan baskı var. Bir kişi neden takamıyoruz diye e-mail çekti. Hemen yanıt geldi, sizinle röportaj yapalım, yayınlayalım. Baskı yapalım. Alttan baskı var diyelim, dediler. Onların da altı durmayacaktır. Onların yayınlarında başkanla ilgili çok övücü yayınlar var. Bu ilginç.. Biz şundan eminiz; 57. nin başının düşmesi özel bir planlamaydı. Başındaki Irak'a saldırıya hayır dediği için mi değiştirmek, bitirmek istediler diye düşünüyoruz. Ama özel olarak parçalandığını düşünüyoruz bir önemli durum daha var. Başkan, listeye atılan almak istemiyor. Hiç çıkmasın diyor. Israr ettik var çünkü. Ülkede olan ne varsa bir miktar da bizde vardır. Toplumda yüzde 1 ise bizde binde birdir. Ama vardır. Sonunda ısrarla 8 tane aldırmayı başardık. Bu malum Güven Kurul Toplantılarının neden erken bittiğini düşünüyorsunuz? Çünkü başkan altındakilerin konuşmasını istemiyor. Bundan sonra da böyle devam eder mi, bilmiyoruz. Ama biz etmemesi için çaba harcayacağız.” Yazdığı görülmüştür.
“13.7.0 Çarşamba”
Sabah Taner DÖVENCİ Albay aradı, komutan (Başbuğ) İlhan beyle baş başa görüşmek istiyor, dedi. Şaşırdım. Malum konu olabilirdi. İS'e bilgi verdim. 16.00'da gitti 2 saate yakın görüşmüşler.
Milli Güvenlik Siyaset Belgesini o açmamış İlhan abi açınca siz açmasaydınız ben de açmayacaktım demiş devam etmiş
Balbay anlaşmayı bozdu. Kırıldık. Çok üzüldük. Kimi arkadaşlar biz çekilelim dediler. Tabii kaynağı sormuyoruz. Söylemeyecektir. Bu tür şeyler yapmayacaktı. Yaptı. İS, bilmiyorum, siz verdiniz sandım demiş. Onlar da bizim böyle bir yöntemimiz yok demiş.
Öteki konular
Çankaya'ya başı türbanlı olmayan ama, beyni türbanlı biri gelirse ne olacak demiş Ertesi gün İS'le durumu değerlendirdik. Bana şunları söyledi
Ürktüm... Değişik bir şey var. Senin haberleri inceleyeceğim. Bunlar kendi içlerinde farklı düşüncelere sahipler. Böyle olur. Geçmişte Faruk GÜRLER, Muhsin BATUR... Gürler birden öbür tarafa geçti.... Bunlar böyle olur. Aman dikkat.
Kaynaklarını bana da söyleye.. (gülerek) bakarsın bir şey olur, bana sorarlar bilmeyeyim.
Ben kimsenin adını vermemiştim. Yıllar sonra bana bir yemek verdiler. Konuştuk uzun uzun.
Yine benzer durum olabilir. Aman dikkatli ol. Şimdi senin yaptıklarından benim haberim yok. Onlar da sevinmiştir. Bunların da arasında ikilik var diye
Acaba Hilmi Paşacı CB yapıp öyle mi dönüştürmek istiyorlar. Bunu yazıp sormalı”
“29 Aralık Pazar
Akşam İlhan SELÇUK geldi. Baş başa her şeyi konuştuk.
Askerler: her şey için erken. Eğer içte bir çatlama olursa hangi tarafın önde olacağı belli olmaz. Ben bu işlere hem 9 Mart 12 Mart açısından bakıyorum. Ne olacağını kestiremezsin, birden dönenler olur. Zayıf kalan taraf da tasfiye edilir. Ortada henüz bir şey yokken çıkış yapmak yanlış olabilir. Orduyu yalnızlaştırabilir.
Gazete: İyiye gidiyor ama atılım yapmamız lazım. İbrahim hala Yazı İşleri Müdürü gibi. Genel Yayın Müdürü gibi değil. Çok açık söylüyorum, eğer başarı kazanamazsak parayı koyan kişiler, hani derler ve yeni yöneticiler getirmek isterler. Gözünüzü seveyim... Bir atılım grubu oluşturun. İçinde İbrahim, Salim, Emre KONGAR, Orhan BURSALI olsun, sen ol... Atılım yapmamız lazım... Satış 43 biraz yükseldi ama, 36'ları görmüştük..
Ben: Şimdi sen Ankara'nın dışına taştın. Buraya sığmıyorsun. İstanbul'a gelsen de olmaz. Burayı ne yapacağız. Burada ilişkilerin de çok iyi olurdu. Ama İbrahim'le iyi konuşun, açık konuşun, her şeyi konuşun..
CA: Bu Demirel kitabını yazmakla iyi etmedi ya. Olmaz. Sen yanına danışman olarak git, herşeyi yaz..
Şükrü Sina belki oturur ha... Henüz oturmadı. Yakup'u ne yapalım? Ben ilişmeyelim deyince, tamam ilişmeyelim.
Şeklinde ifadelerin yer aldığı anlaşılmıştır.
(Söz konusu yazıda yıl belirtilmediğinden dolayı takvim üzerinde yapılan incelemede 29 Aralık’ın 2002 yılında Pazar gününe rast geldiği ve bu nedenle söz konusu görüşmenin “29 Aralık 2002” tarihinde yapıldığı,
‘İbrahim’in Cumhuriyet Gazetesi Genel yayın yönetmeni İbrahim YILDIZ, ‘CA’nın ise Cumhuriyet Gazetesi yazarı Cüneyt ARCAYÜREK olduğu değerlendirilmiştir. )
Şüpheli Hasan Atilla UĞUR’dan ele geçirilen dokümanlarda, zarfın üzerindeki bilgilere göre Kürşat Eren tarafından Hasan Atilla UĞUR’a gönderildiği anlaşılan bir mektup olduğu, “SEVGİLİ KARDEŞİM” diye başlayan mektupta “Önceki mektup elinize geçti mi bilmiyorum. Eline geçeceğinden emin olmasam da tekrar yazmak istiyorum. Aslında seninle yüz yüze görüşmek gerekir. Ancak beyaz taşların pirinçten daha çok olması sizlerle açık açık konuşmaktan alıkoyuyor. Dolayısıyla olayların gelişme seyri mektuplaşmaktan başka bir yol bırakmıyor.
KARDEŞİM, Bu vatan için gerekirse yeniden "Kurtuluş Savaşı" vermek, canlarımızı feda etmek, elbette hepimizin görevi. Fakat olayların gelişmesini örgütleyenlerin ne yazık ki şahsi çıkarlarını ön planda tuttuklarını görmek beni derinden üzüyor.
Üstelik bu gizli ve menfaate dayalı ilişkilerde sizler gibi devlet ve milleti için gözünü budaktan esirgemeyen arkadaşlarımın üstün meziyet ve hissiyatının da kullanıldığı duygusuna kapılmaktan kendimi alamıyorum. Bizler elbette senin iş bitiriciliğini ve becerikliliğini biliyoruz. Sana ulaşan şeyleri en doğru ve sonuca ulaştıracak şekilde değerlendireceğinden de şüphemiz yok.
Sevgili Kardeşim, Sana gönderdiğim mektupta "tampon kullanmakta çok usta olan" bazı kesimlerden bahsetmiştim. Bu kesimler karşısında dikkatli olmanız ve tedbir almanız konusunda uyarmaya çalışmıştım. Mutlaka düşünmüş ve bazı şeyler yapmışsınızdır. Şu anda görmekte olduğum şeyler beni hepten dehşete düşürdü.
Sevgili kardeşim, Mevcut yapılanma fark edilir ve dağıtılırsa, mücadelenin kesintiye uğramadan devam edebilmesi için yapılması gereken "idhar" konusunu kimler biliyor? Bu idharın, aslında Ağustos sonrası göreve gelecek olan Org. BÜYÜKANIT ve Jandarmanın başına geçmesi beklenen Türkerinin ekiplerinden oluşturulmuş olabileceği düşünülüyor mu? “Tampon kullanmakta usta olanlar" bunları becerebilecek deneyime ve güce sahiptir. "Aklı kendisine susup oturmayı emreden” ÖZKÖK ve ABD, AB ve Alon Liel vasıtasıyla İsrail'den aldığı direktiflerle yürüyen bir hükûmete karşı yürüttüğünüz faaliyetlerin bu insanlar eliyle deşifre edileceği aklınıza gelmemiş olabilir. Mertliğiniz bu tür hainlikleri düşünmekten alıkoymuş olabilir. Ben bu gün görüyorum ki, ABD'ye uşaklık eden Org. BÜYÜKANIT ve sizin gündüzünüzü gecenize katarak belli bir seviyeye getirdiğiniz ekip ve çalışmalarınızın başına geçerek, riski size yıkıp, kaymağını yemek isteyen Org. TÜRKERİ inceden inceye harekete geçmiş görünüyor. İçinizdeki uzantıları vasıtasıyla her şeyden haberdar oluyorlar. Aralık ayından başlatılacak, Org. ÖZKÖK sonrası için hazırlık planları için Ağustosu beklemekten başka yapacakları bir şey kalmadığını söylüyorlar.
Sevgili Kardeşim, ABD'ye satılmış bu insanların mertliği olmadığı için vicdanları ve insafları da olmaz. Sizlerin 3 Mart programı, Yerel Seçimlere Yönelik çalışmalarınız ve Kıbrıs referandumu konusunda her türlü riski göze alarak yaptığınız çalışmaları "kusura bakmayın ama 'aptalca'" buluyorlar. Stratejik planın kişisel çıkarlar için aceleye getirildiğini ve zaman ayarlamasının bodoslama yapıldığını, bundan dolayı da yere serildiğinizi düşünüyorlar, "öngörüsü olmayanın geleceğe hükmetme hakkı yoktur" diyorlar.
Sevgili Kardeşim Bunlara göre asıl çıkış AB'nin tarih vermemesi üzerine Aralık ayında yapılması gerekiyor. Aralık öncesinde düşük yoğunluklu fırtınalar çıkartıp, sonucunda doğan küçük başarılarla avunmanın beceriksizlikten başka bir şey olmadığını ve bu beceriksizlerin istirahata yollanmasıyla aynı zamanda ABD ve AB nezdinde demokrat ve çağdaş dünya ile entegre olabilecek bir vizyona sahip olduklarını gösterecekler. Sizin hazır hale getirdiğiniz "sağduyu"nun sesinden yararlanarak, sizin emekleriniz üzerinden amaçlarına ulaşacaklardır. Sevgili Kardeşim, senin orada bir sene daha kalıyor olman bence önemli. Sen ne yapacağını bilirsin. KÜRŞAT EREN” yazdığı görülmüştür.
- OPERASYONDA ELDE EDİLEN DOKÜMAN
Şüpheli A. Hurşit TOLON’ un Ankara ili Çankaya ilçesi Yukarı Bahçelievler Mahallesi Kazakistan caddesi no:163/34 sayılı yerde ele geçirilen “ELBA” marka “Alı0043” seri numaralı CD içerisindeki ele geçirilen “Operasyon” isimli word dosyasında, Türk silahlı Kuvvetlerinde Büyük Operasyon başlığı altında; Yüksek Askeri şuranın ağustos ayındaki toplantısından önce, aralarında Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç YALMAN, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim FIRTINA, Org. Hurşit TOLON, Org. Fevzi TÜRKERİ, Org. Oktar ATAMAN, emekli Org. Çetin DOĞAN ve bazı generallerin Ankara da bir toplantı yaptığı, bu toplantıda önce Genelkurmay Başkanı Org. Hilmi ÖZKÖK’ü istifa ettirmek, daha sonra da AKP iktidarını düşürmek amacıyla bir strateji belirledikleri ve bu stratejilerini uygulamaya koyduklarının tespit edildiği,
Plan gereği öncelikle Genelkurmay başkanı Org. Hilmi ÖZKÖK’ün istifa ettirilip yerine Org Aytaç YALMAN’ın getirileceği, Hilmi ÖZKÖK istifa ettirilemez ise söz konusu stratejinin uygulanmasının mümkün olmayacağı, bu nedenle Hilmi ÖZKÖK’ün istifa ettirilmesi için tüm çabaların gösterilmesi gerektiği,
Altı aylık bir sürede amacına ulaşması düşünülen planın ana hatları ile,
01-AKP hükûmetinin irticai faaliyetlerinin gerekçe gösterilerek halkın sivil toplum örgütleri ile harekete geçirilmesi gerektiği, sivil toplum kuruluşlarının harekete geçirilmesi amacıyla da,
a-Laiklik konusunda hassasiyeti bilinen tüm sivil toplum kuruluşları ile irtibat kurularak harekete geçmelerinin sağlanması gerektiği, bu sivil toplum örgütleri ile irtibatı düşük rütbedeki subayların sağlaması gerektiği,
b-Sivil toplum örgütlerinin AKP iktidarının uygulamalarını protesto etmelerinin sağlanması gerektiği, böylece Başbakanın ve irticai basının sertleşeceği, ortaya çıkacak bu ortamın bilinen amaçlar doğrultusunda kullanılmasının mümkün olabileceği, yapılacak gösterilerin AKP il yada ilçe binaları önünde gerçekleştirilmesi gerektiği,
c-Yapılacak tüm faaliyetlerde AKP iktidarının şeriat esaslarına dayanan bir devlet kurmak istediğinin vurgulanacağı,
d-Kamu kuruluşları içerisinde TSK ile dirsek temasında olan yöneticilerin, AKP iktidarının uygulamaları (Kadrolaşma) aleyhine konuşmalarının sağlanması gerektiği,
e-Kamu kuruluşlarında AKP yanlıları tarafından gerçekleştirilen irtica ve yolsuzluk uygulamalarının takip edilmesi gerektiği,
f-Genelkurmay karargahına askeri personel ve vatandaş imzalarıyla tüm illerden çok sayıda mektup gönderilerek, TSK'nın AKP iktidarı karşısında hareket alanı kazanmasının sağlanması gerektiği,
2-İrticai faaliyetler konusunda basının harekete geçirilmesi için, çeşitli kaynaklardan karargaha intikal eden bilgilerin basına aktarılması ve böylece kamuoyu oluşturulmasının zorunluluğu,
3-Bu faaliyetlerin gizlilik içerisinde yürütülmesi gerektiği ve bu nedenle mümkün olduğu kadar kurye kullanılması zarureti belirtilmiştir.
Söz konusu toplantıda özellikle Hilmi ÖZKÖK’ün istifa ettirilmesinin esas amaç olarak belirlendiği, Hilmi ÖZKÖK istifa ettirildikten sonra Aytaç YALMAN’ın Genelkurmay başkanı olacağı, Kara Kuvvetleri Komutanlığına ise Org Yaşar BÜYÜKANIT yerine, Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener ERUYGUR’un getirilmesi için yoğun çaba harcanacağı, fakat “MAKAM” eleştirilerine meydan vermemek için de Aytaç YALMAN’ın Ağustos ayında görevi bırakması gerektiğinin kararlaştırıldığı anlaşılmıştır.
DEĞERLENDİRME:
[değiştir]Mehmet Şener ERUYGUR ve Ahmet Hurşit TOLON’dan darbe planları ve darbe teşebbüsü ile ilgili delil mahiyetinde dokümanlar ele geçirilmiştir. Tüm belgeler incelendiğinde, şüpheliler Mehmet Şener ERUYGUR ve Hurşit TOLON’un görev yaptıkları dönemde, mevcut hükûmeti silah zoru ile devirip devlet idaresini ele geçirmek için planlar yaptıkları ve bu planlarını uygulamaya koydukları, fakat Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ün demokratik tutum ve davranışlarından dolayı kendileri için çok ciddi bir engel olduğunu düşündükleri ve öncelikli plan olarak Genelkurmay Başkanı Hilmi ÖZKÖK’ü istifa ettirmeyi daha sonra, Aytaç YALMAN’ın geçici olarak Genelkurmay Başkanlığına getirmeyi kısa bir süre sonra Aytaç YALMAN’ın da görevi bırakmasının sağlanarak, ERGNEKON terör örgütü yöneticisi şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’un KKK'na , Mehmet Şener ERUYGUR’un ise Genelkurmay Başkanlığına getirmeyi planlandıkları, bu amaçla Hilmi ÖZKÖK’ün istifa ettirilmesi için ciddi çalışmalar başlattıkları tespit edilmiştir.
Özellikle, Şener Eruygur‘un, komutanlığını yaptığı Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde, darbe çalışmaları için ekip oluşturulduğu, teknik dinlemelerin başına Albay Hasan Atilla Uğur ile İstihbarat Daire Başkanlığına Levent Ersöz’ün getirildiği, darbe öncesi bilgi toplama işlemlerini ve özellikle Bakan ,milletvekilleri ve üst düzey bürokrat ve yargı organı mensupları ile bazı kamu görevlileri ile ilgili kişisel bilgilerin bu örgüt üyeleri vasıtasıyla toplandığı belirlenmiştir.
Şüpheliler Şener Eruygur ve Hurşit Tolon’un ,yöneticisi oldukları Ergenekon terör örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda gerçekleştirmeyi planladıkları darbeyi, TSK bünyesinde emir ve komuta zinciri altında yapabilmek için, öncelikle dönemin HKK İbrahim Fırtına, KKK Aytaç Yalman ve DKK Özden Örnek ile temasa geçtikleri, bu kişilerin hükûmete muhtıra verilmesi ve darbe yapılması yönündeki kendilerine yakın düşüncelerini değerlendirerek ve onları iktidarda bulunan AKP ‘nin ülkeyi geriye götürdüğünü, Cumhuriyetin en önemli unsuru olan laikliği ortadan kaldıracak uygulamalara gittiklerini, bu amaçla kadrolaştıkları yönündeki örgütün belirlediği söylemleri kullanarak, onları ülkede darbe yapılmasından başka çare yok yönündeki düşünceye ikna ettikleri ve kendilerine engel olacağını bildikleri Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ü istifaya zorlamaya çalıştıkları ve bu amaçla bir araya gelerek stratejiler geliştirdikleri, hatta kendilerinin belirledikleri yöntemleri uygulamaya karşı çıkması halinde Kuvvet Komutanları olarak istifa edeceklerini ve ülkeyi kaosa sürükleyeceklerini belirterek Hilmi Özkök’e istifa etmesi yönünde baskı yaptıkları belirlenmiştir.
Şüphelilerden ele geçirilen dijital verilerdeki bilgilerden ,şüpheli Şener Eruygur’un Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde “cumhuriyet çalışma gurubu” ismiyle darbe hazırlıklarını planlayan ve organize eden muvazzaf askerlerden oluşan bir gurup kurduğu, Ergenekon terör örgütünün tespit ettiği hedefler doğrultusunda hareket eden bu gurubun ,darbe öncesi ve darbe sonrası yapılacaklar için “SARIKIZ”, “AYIŞIĞI”, “YAKAMOZ ve “ELDİVEN” kod isimli (4) ayrı darbe planı hazırladıkları anlaşılmıştır.
Söz konusu darbe planları incelendiğinde, “SARIKIZ” kod adlı darbe planının, darbe öncesi ülkede darbe zemini oluşturmak için yapılması gereken faaliyetleri “AYIŞIĞI” ve YAKAMOZ” kod isimli darbe planlarının darbenin bizzat aktif olarak nasıl ve ne şekilde yapılması gerektiği yönünde çalışmaları, “ELDİVEN” kod isimli darbe planının ise darbe sonrası yapılacak faaliyetleri kapsadığı tespit edilmiştir.
Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden ÖRNEK tarafından kaleme alındığı anlaşılan günlük notlarında yer alan Sarıkız kod adlı darbe planı çerçevesinde, basının ele geçirilmesi, Üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, Sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, Dernekler ile temasa geçip Hükumet aleyhine teşvik edilmesi ve tüm bu olayların yurt çapında gerçekleştirilmesinin hedeflendiği görülmüştür.
HKK İbrahim Fırtına’nın, CÇG’nin faaliyetleri ile ilgili değerlendirmeler yaptığı ve çalışmaların yönlendirilmesi ile ilgili telkin ve tavsiyelerde bulunduğu ortaya koyan dijital dokümanlar Şener Eruygur’dan ele geçirilmiştir.
Dönemin Kuvvet Komutanları Aytaç Yalman, Özden Örnek ve İbrahim Fırtına‘nın, yukarıda açıkça izah edildiği üzere, görev yaptıkları dönemde “askeri müdahaleye zemin hazırlama” yönünde diğer şüpheliler ile birlikte hazırlanan plan ve eylemlere iştirak ettikleri, ancak 2004 yılı Ağustos ayında Mehmet Şener Eruygur’un emekli olmasına müteakip, bu yönde herhangi bir çalışma ve eylemleri tespit edilemediğinden, adı geçenlerin bu döneme ilişkin eylemleri ile ilgili soruşturma evrakı tefrik edilmiştir.
Şener ERUYGUR’un Genel Başkanlığını yaptığı ADD genel merkezinde ele geçirilen dijital verilerde “AYIŞIĞI ÇÖZÜM” isimli word dosyasında, “Ayışığı ve Yakamoz olarak adlandırılan darbe palanını uygulayanlar deşifre olur da dağıtılırsa, planın aynen devam ettirilmesi, sekteye uğramaması için oluşturulacak ve gizli tutulacak ikinci bir yapılanma”dan söz edildiği, ayrıca C.Ç.G yapılanması içerisinde yer alan Şüpheli Hasan Atilla UĞUR’dan ele geçirilen dokümanlarda, askeri müdahalenin gerçekleştirilmesi yönündeki çalışmaların, C.Ç.G’nin deşifre olması halinde TSK bünyesinde ikinci bir ekip oluşturulması gerektiği belirtilerek, bu yöndeki çalışmaların kararlılıkla sürdürüldüğü anlatılmaktadır.
Ancak, şüpheliler Mehmet Şener Eruygur ve Ahmet Hurşit Tolon’un görev yaptıkları dönemdeki eylemlerine, TSK’deki görevleri sona erdikten sonrada Ergenekon terör örgütünün amaç ve stratejisi doğrultusunda devam ettikleri ,
Bu cümleden olarak;
Şüpheli Mehmet Şener Eruygur’un;
1-Örgütün “sivil toplum kuruluşlarını yönetme ve yönlendirme” stratejisine uygun olarak ADD(Atatürkçü Düşünce Derneği) ‘nin başına geçtiği ve başkanlığını yaptığı dönemde katıldıkları mitinglerde, dernek mensuplarına ‘ordu göreve’ pankartları taşıtarak, askeri müdahaleye zemin oluşturmaya çalıştığı,
2-Askerlik mesleğinden emekli olduktan sonraki dönemde de örgüt yöneticisi sanık İlhan Selçuk ‘un koordinasyonundaki gizli toplantılara iştirak ettiği,
3-Yukarıda tafsilatlı olarak izah edildiği üzere, örgütün stratejisine uygun bir çok dernek ve platformların yönetimine girerek, bu oluşumları örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirmeye çalıştığı, bu çalışmaları sırasında örgüt yöneticileri ve bir çok örgüt üyesi ile irtibat içerisinde bulunduğu,
Şüpheli Ahmet Hurşit Tolon’un;
1-Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’ un planladıkları askeri müdahaleye karşı olduğunu düşündüğü Genelkurmay Başkanı Yaşar BÜYÜKANIT’ın, ailesi, akrabaları, özel hayatı, hatta hastalıklarını kişisel veri olarak kaydetmek suretiyle, bu kişiyi yıpratma yönünde kullanmayı planladığı,
2-Sivil toplum kuruluşlarını örgütün stratejisi doğrultusunda yönlendirmek amacıyla, yukarıda detaylı olarak belirtilen dernek, platform ve buna benzer oluşumlar içerisinde aktif olarak yer aldığı, daha önce ifa ettiği görevin toplumdaki olumlu imajını kullanarak bu oluşumları örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirdiği,
3- Örgüt yöneticisi sanık İlhan Selçuk ‘un koordinasyonundaki gizli toplantılara iştirak ederek, örgütün belirlediği eylem planlarını uyguladığı, örgütün yöneticisi ve üyesi konumundaki kişilerle sık ve sürekli irtibatının bulunduğu,
Sonuç olarak, şüphelilerin TSK’deki görevleri sırasında, askeri müdahaleyi gerçekleştirmek için yaptıkları planlarda zorunlu unsur olarak öngördükleri sivil şahısların ve üniversitelerin sokağa dökülerek, kargaşa ve kaos ortamı meydana getirmek yönündeki hedeflerine ulaşmak için, emekli olmalarına müteakip sivil toplum kuruluşları ile irtibata geçerek, bunların önemli bir kısmının yöneticisi konumuna geçtikleri ve bu oluşumları örgütün amaç ve stratejileri doğrultusunda yönlendirdikleri, böylece yasama ve yürütme organlarının ortadan kaldırılmasına yönelik askeri müdahaleye zemin hazırladıkları anlaşılmıştır.
- YUKARIDA TAFSİLATLI OLARAK ANLATILAN TÜM DELİLER BİR BÜTÜN OLARAK DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE;
ERGENEKON SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ tarafından kurulan ve yönlendirilen Cumhuriyet Çalışma Grubu hazırladığı ve uygulamaya koyduğu darbe planları çerçevesinde;
1-Hilmi Özkök’ün istifası talebini içeren kendileri tarafından kaleme alınmış mektupları, muvazzaf askerler tarafından hazırlanmış görüntüsü verilerek Hilmi Özkök’e gönderilmek suretiyle onu baskı altına almaya çalıştıkları,
2-Darbe hazırlıklarına destek sağlamak amacıyla emekli generallere mektup gönderdikleri,
3-Özden Örnek’ten ele geçirilen günlüklerden anlaşıldığı üzere, ulusal yayın yapan gazete ve televizyon sahiplerinin çağrılarak, iktidardaki hükûmet aleyhine ve özellikle askerin hükûmete bakış açısını sert mesajlarla topluma duyurulması amacıyla yayın yapılması için baskı yapıldığı ve bu yapılan baskılar sonucunda amaçlanan yayınların yapılmasının sağlandığı,
4-Örgüt yöneticisi İlhan Selçuk’un ve örgüt üyesi Mustafa Balbay’ın talimatları ile Cumhuriyet gazetesinin örgütün amacı doğrultusunda bu yöndeki haberleri manşetten vermek suretiyle darbe hazırlıklarına katkıda bulunmaya çalıştıkları,
5-Ülkede kargaşa meydana gelmesini sağlamak amacıyla öğrencileri gösterilerle sokağa dökmeye çalıştıkları, bu amaçla bazı Rektörlerle görüştükleri, ayrıca Rektörlerden hükûmete sert tepki göstermelerini istedikleri, bunun üzerine harekete geçen bazı rektörlerin Hükumet aleyhine sert açıklamalar yaptıkları, özellikle Ergenekon terör örgütü yöneticileri dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz ile İ.Ü. Rektörü Kemal Alemdaroğlu’nun bu organizasyonları yaptıkları, “Ordu göreve” yazılı pankartların asıldığı mitinglerde görüntü kayıtlarının bulunduğu,
6-Sendika yöneticileri ile irtibata geçerek, Hükumet aleyhinde sert açıklamalar yapılmasını sağladıkları, bu hususta düzenlenen toplantılara örgüt üyesi Mustafa Özbek’in iştirak ettiği ,
7-O dönem iktidarda bulunan hükûmeti parçalayıp ülkeyi yönetmeyecek hale getirmek ve bunun sonucunda ülkede çıkacak kaosla darbeye zemin oluşmasını sağlamak amacıyla, örgüt üyesi İsmail Yıldız’a milletvekilleri hakkında araştırma yaptırdıkları ve bu yolla iktidar partisinden ayrılabilecek nitelikteki milletvekillerini tespit ettikleri, bu doğrultuda örgüt üyeleri Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur ve İsmail Yıldız’ın mecliste yer almayan bazı siyasi parti liderleri ile görüştükleri ve yapılan bu görüşmeyi kayda aldıkları,
8-Bu amaçla Bakanlar, milletvekilleri, üst düzey bürokratların siyasi görüşleri ve yaşam tarzları ilgili kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydettikleri ,
9-Ayrıca,örgütün stratejileri arasında bulunan “Kıbrıs sorunun çözümsüzlüğe götürmek” amacına matuf olarak açıklamalar yaptıkları ,sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmeye çalıştıkları ve böylece ülkenin dış politikasının olumsuz yönde etkileyerek siyasi istikrarsızlığı sağlamaya çalıştıkları, Mehmet Şener ERUYGUR un Kıbrıs Büyükelçisini makamına çağırarak bundan sonraki süreçte her talimatı kendisinden alacağını, Genelkurmay Başkanı çağırdığında kendisine basit bilgileri vereceğini, önemli husustaki bilgileri bizzat kendisine vermesi gerektiği şeklinde talimat verdiğinin ses ve görüntü kayıtlarından anlaşıldığı,
10-Örgüt üyesi Sinan Aygün vasıtasıyla, sanayi odalarını organize etmeye çalıştıkları, özellikle Sinan Aygün’ün tereddütte olan Kuvvet Komutanlarını ziyaret ederek, örgütün stratejisi doğrultusunda TSK’yı göreve davet eden konuşmalar yaptığı ve bu düşüncenin yönlendirebileceği kitlelerin kanaati olduğu intıbaını uyandırmaya çalıştığı,
11-Darbe planları içerisinde yer alan Kuvvet Komutanlarının, uyguladıkları plana uygun olarak, yürütme organı üzerinde baskı uygulamak amacıyla Harp Okullarının eğitim dönemi açılış ve diploma törenlerinde sert ve toplumu geren açıklamalar yaptıkları,
12-Sahte kimlikli şahıslar tarafından yurt dışında hazırlanan “vatansever.info” isimli internet sitesini kurdurarak, C.Ç.G tarafından hazırlanan örgütün amaçları doğrultusundaki haber ve yayınlar yapmak suretiyle , kamuoyunu olumsuz yönde yönlendirmeye çalıştıkları,
13-Ergenekon terör örgütü yöneticisi İlhan Selçuk, örgüt üyeleri Mustafa Balbay, Levent Ersöz, Hasan Atilla Uğur’un çoğu kez Şener Eruygur’un makamında gizli toplantılar yaptıkları, burada eylem planını görüştükleri, özellikle İlhan Selçuk’un içinde yer aldığı 9 Mart 1971 de darbe teşebbüsü ile ilgili tecrübelerini aktararak dikkat edilmesi gereken hususlarda tavsiyelerde bulunduğu, İlhan Selçuk’la Şener Eruygur ve diğer asker kökenli örgüt üyeleri arasındaki irtibatı ve haberleşmeyi Mustafa Balbay’ın sağladığı,
14-Bu dönemde ”Ulusal Birlik Hareketi”ni kurdurarak, kendilerine yakın sivil toplum kuruluşlarını tek merkezden yönetmeye çalıştıkları, özellikle ADD ve Çağdaş Eğitim Vakfı’nı Cumhuriyet Çalışma Gurubunun belirlediği strateji doğrultusunda yönlendirdikleri,
15-C.Ç.G’nun planları arasında yer alan “sendikaların manipüle edilmesi” stratejisine uygun olarak, özellikle örgüt üyesi Mustafa Özbek’in başkanı olduğu sendika ile kendileri ile birlikte hareket edecekleri yönünde tespitler yaptıkları bazı sendikaları amaçlarına uygun olarak yönlendirdikleri , Tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır.
Yukarıda tafsilatlı olarak izah edildiği üzere, yapılan planlar, kuvvet komutanlarının bu plana uygun hamleleri, Rektörler, sivil toplum kuruluşları, medya patronları, bazı sendika başkanları ve etkili sanayi odalarının başkanları ile kurulan koordinasyon , darbe çalışması içinde yer alan kişilerin ifa ettikleri kamu hizmetinin, sonucu elde etmeye elverişli nitelikte olması hususları gözönüne alındığında, gerçekleştirmesi planlanan darbenin tüm hazırlık hareketlerinin tamamlandığını, eylemsel nitelikte çalışmaların başladığını, ancak, dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’ün stratejik yaklaşımları ve ellerinde olmayan nedenlerle şüphelilerin neticeyi gerçekleştiremedikleri, asker kökenli şüphelilerin emekli olmalarına müteakip, özellikle askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla eylem ve faaliyetlerine devam ettikleri, bu kapsamda, özellikle örgütün ülkede kaos ve istikrarsızlık ortamı oluşturma amacına matuf olarak, sivil toplum kuruluşlarını yönlendirmek için daha önce irtibatta oldukları, dernek ve platformların yönetimlerinde yer aldıkları ve burada örgütün belirlediği amaçlara uygun gösteri ve eylemleri organize ettikleri, neticeden asker kökenli örgüt mensuplarının ,askeri müdahaleye zemin hazırlamak amacıyla görevleri sırasında yaptıkları planları, yakalandıkları tarihe kadar uygulama koydukları ve böylece eylemlerinin temadi ettiği sonucuna varılmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
[değiştir]Soruşturmada gelinen bu aşamada, Ergenekon terör örgütü ile irtibatı tespit edilemeyen 2003-2004 yılı HK Kuvvetleri komutanı İbrahim FIRTINA, Deniz Kuvvetleri Özden ÖRNEK ve KKK Aytaç YALMAN’ın, görev yaptıkları dönemde Ergenekon terör örgütü yöneticileri ile birlikte iştirak ettikleri eylemler ile ilgili evrak tefrik edilmiştir.
5237 sayılı TCK’ da “Yasama organına karşı suç” başlığı altında düzenlenen 311. maddesinde TBMM’ yi ortadan kaldırmaya veya TBMM’nin görevlerini kısmen veya tamamen yapmasını engellemeye teşebbüs edenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılırlar.” ,
5237 sayılı TCK’nda “Hükümete Karşı Suç” başlığı altında düzenlenen 312. maddesinde “Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükumetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilir.” hükümleri yer almaktadır.
Yasada belirtilen suçların maddi unsuru cebir, şiddet ve suçu işlemeye teşebbüs (kalkışma) olduğu anlaşılmaktadır. Suç bu haliyle bir tehlike suçudur. Bu bakımdan, kastedilen neticeyi meydana getirme tehlikesi bulunan fiiller teşebbüs niteliğini taşır. Kısacası, suçun işlenmesine yönelik icra hareketlerine başlanması “teşebbüs” için yeterlidir. Teşebbüs ile suç tamamlanmış sayılmaktadır. Aksi düşüncenin kabulü halinde, bu tür eylemlere kalkışan kimselerin sonucu elde etmesi halinde, hukuk sitemini de değiştirebilecek güce sahip bulunabileceklerinden, yargılanmaları ve cezalandırılmaları mümkün olmayacaktır.
Ayrıca, Yasada öngörülen “cebir” maddi ve manevi anlamda kullanılmıştır. Cebir, failin amacına ulaşmak için kullanabileceği tüm meşru olmayan yöntemleri ifade etmektedir. Yani, cebir, keyfi, meşru olmayan hileli hareketlerde olabilir. Kaldı ki, cebir suçun unsuru değil niteliğidir.
Suçun manevi unsuru ise, suçun bilerek ve isteyerek işlenmesidir.
Tüm bu açıklamalar ışığında;
Ergenekon Terör Örgütü üyesi şüphelilerin TSK’ da görev yaptıkları dönemde, TSK’nin askeri müdahaleye zemin oluşturmak için çalışma ve planlar yaptıkları, bunu yukarıda da açıkça belirtildiği şekilde eyleme döktükleri, bu eylem ve faaliyetlerinin yine örgütün amacına uygun olarak emekli olduktan sonra sivil hayatta da devam ettirdikleri, kısacası faaliyetlerini, yakalandıkları tarihe kadar sürdürdükleri, bu nedenle planların yapılıp uygulama konulduğu dönem olan 2003-2004 yıllarında yürürlükte bulunan765 sayılı Yasanın 147. maddesinin somut olaya uygulanmasının mümkün olmadığı, temadi eden eylemlerinin TCK’nun 311,312 maddeleri kapsamında bulunduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda tafsilatlı olarak anlatıldığı üzere ,şüphelilerin, asker veya emekli olduğu dönemlerde TSK’nin müdahalesi için yaptıkları planlar ,uyguladıkları stratejiler ve planların eyleme dönüştürülmesi ile TCK.311ve 312 maddelerinde belirtilen suçların tamamlanmış olduğu sonucuna varılmıştır.
GÖREV VE YETKİ
[değiştir]Cumhuriyet Başsavcılığımızın görevi alanına ilişkin değerlendirme:
Cumhuriyet Başsavcılığımızın görevleri 5271 sayılı CMK 250 maddenin 1.fıkrasında sayılmış aynı maddenin 3. fıkrasında ise savaş ve sıkıyönetim dahil askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümler saklı tutulmuştur. CMK’nın 251.maddenin 1. fıkrasında, “ 250 nci madde kapsamına giren suçlarda soruşturma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca bu suçların soruşturma ve kovuşturmasında görevlendirilen Cumhuriyet savcılarınca bizzat yapılır. Bu suçlar görev sırasında veya görevden dolayı işlenmiş olsa bile Cumhuriyet savcılarınca doğrudan soruşturma yapılır.” hükmü yer almaktadır.
Ayrıca,3713 sayılı Terör Mücadele Kanununun 9. maddesinde, bu kanun kapsamında işlenen suçlar ile ilgili davalara CMK 250 maddesinde öngörülen mahkemelerde bakılacağı belirtilmiştir. Burada ele alınması gereken en mühim nokta askeri mahkemelerin görev sınırlarının ne olduğudur.
Askeri suç kavramı ve askeri mahkemelerin görev alanına ilişkin değerlendirmeler:
Askeri suç kavramı:
Askeri suç ve askeri suç benzerlerine ilişkin teorik değerlendirmeler aşağıda ayrıntılı bir şekilde sunulmuş olup, özellikle askeri suç benzeri olabilecek haller belirtilmiştir.
Asker kişiler tarafından işlenen bütün suçlar hakkında Askeri Ceza Kanunu uygulanmamaktadır. Asker kişilerin diğer kanunlar gereğince cezalandırılması mümkün olan suçlar da bulunmaktadır.
Askeri suçun tarifi konusunda, mevzuatımızda açık bir düzenleme mevcut değildir. ASCK’nun 1. maddesi, "Bu kanunun ölüm, ağır hapis ve hapis cezaları ile cezalandırdığı suçlar askeri cürümler; bu kanunun kısa hapis cezasıyla cezalandırdığı suçlar askeri kabahatlerdir" şeklinde bir tanımlama yapmıştır.
Askeri Ceza Kanunu'nda yer alan öyle suçlar vardır ki, bunların cezaları bu kanunda gösterilmiş olmayıp, Askeri Ceza Kanunu bu hususta diğer kanunlara atıfta bulunmakla yetinmiştir.
Örneğin, Vatan aleyhine cürümler başlığını taşıyan As. C. K.'nın 54. maddesinde şöyle denmektedir: "Vatan aleyhinde bir cürüm yapan askeri şahıslar hakkında TCK'nın 125.'den 145. maddeye kadar olan maddeleri hükümleri tatbik olunur." Görüleceği üzere, Askeri Ceza Kanunu sadece Türk Ceza Kanunu'na atıfta bulunmakla yetinmiş, bu suçların cezasını göstermemiştir. Halbuki As. C. K.'nın 1. maddesi, "Bu kanunun ölüm, ağır hapis ve hapis cezaları ile cezalandırdığı suçlar askeri cürümlerdir" demek suretiyle, başka kanun tarafından belki aynı cezalarla cezalandırılan, diğer bir ifadeyle cezaları Askeri Ceza Kanunu tarafından gösterilmeyen suçların askeri suç olmadıklarını ifade etmektedir.
Öncelikle, unsurları ve cezaları Askeri Ceza Kanunu ve Disiplin Mahkemeleri Kanunu'nda gösterilen suçlarla, unsur ve cezaları itibariyle Askeri Ceza Kanununun Türk Ceza Kanununa atıfta bulunduğu suçlar askeri suçtur..
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin 243 sayılı tefsir kararına göre ise askeri suç, Askeri Ceza Kanunu'nda yazılı olan suçlarla, bu kanunun atıf suretiyle cezalandırdığı suçlardır. Anayasa Mahkemesi de bir kararında, askeri suç kavramını, bu tanım çerçevesinde kabul etmiştir.
Yasalarımızda açık bir tanımı bulunmayan askeri suç kavramı, uygulamada Askeri Yargıtay tarafından da tanımlanmıştır.
Yüksek Mahkemeye göre askeri suç:
a. Unsurlarının ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanununda yazılı olan, bir diğer ifade ile Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir ceza kanunu ile cezalandırılmayan suçlar,
b. Unsurları, kısmen Askeri Ceza Kanunu'nda, kısmen diğer ceza kanunlarında gösterilen suçlar,
c. Türk Ceza Kanunu'na atıf suretiyle, askeri suç haline getirilen suçlar olmak üzere üç grupta mütalaa edilen suçlardır. Uyuşmazlık Mahkemesi tarafından da, askeri suçun tanımı aynı şekilde yapılmıştır. Askeri suçlar genel olarak sırf askeri suçlar ve askeri sayılan suçlar (veya askeri suç benzeri suçlar) diye ikiye ayrılır. Sırf askeri suçlar, mahiyetleri itibariyle yalnızca kendilerinde askerlik sıfatı bulunan asker kişiler (erat, subaylar, askeri memurlar gibi...) tarafından işlenebilen suçlardır.
Kısmen veya tamamen başka kanunlarda suç sayılmayan ve ancak askeri şahıslar tarafından işlenebilen askeri suçlar, sırf askeri suçtur. Yani, suç teşkil eden fiil, bütün unsurları ile Askeri Ceza Kanununda gösterilmiş ve cezası da aynı kanunda tayin edilmiş ise sırf askeri suçun varlığından söz edilir. Bir başka anlatımla, sırf askeri suçlar; bir asker kişi tarafından askeri bir hizmet veya görevin ihlali suretiyle işlenip de, bu sıfata haiz olmayan kimseler tarafından işlenmesi kabil olmayan ve genel ceza kanununda ne kısmen ne de tamamen öngörülmeyen askeri suçlardır.
Askeri suç benzerleri, sırf askeri suç tarifine girmemekle beraber, yine de Askeri Ceza Kanununun uygulanmasını gerekli kılan ve bu itibarla genel suç kategorisine girmeyen suçlardır. Askeri Ceza Kanununda doğrudan doğruya yer alabileceği gibi, Askeri Ceza Kanunu tarafından genel ceza kanununa yapılan açık atıf dolayısıyla bu kanun tarafından iktibas olunan suçlardan da olabilir.
Askeri suç benzerlerinin ayırıcı özelliği, bu suçların asker olmayan kişiler tarafından da işlenebilmeleri, askeri bir hizmet veya görevin ihlalini ifade etmeleri, bütün veya bir kısım unsurları itibari ile genel ceza kanunu tarafından öngörülmüş bulunmalarıdır.
İster sırf askeri suç isterse askeri suç benzeri olsun, bütün askeri suçları genel suçlardan ayırt eden husus, askeri suçları yaratmakla korunmak istenen menfaattir. Bu itibarla Askeri Ceza Kanununda yer alan ya da atıf dolayısıyla cezalandırılan ve siviller tarafından da işlenebilen bir suçun askeri suç benzeri olabilmesi için, hukuki konusunun askeri bir yararın korunması şeklinde belirlenmesi şarttır.
Anayasa Mahkemesi de, bu yönde kararı mevcuttur. (Anayasa Mahkemesinin 14.02.1978 tarih ve E.K.1977/130, 1978/13 sayılı kararı,) Asker Kişilerin Askeri Mahalde İşledikleri Suçlar;
353 sayılı As. MKYUK'nun 9. maddesinde düzenlenen ve askeri mahkemelerin görevini tayin eden unsurlardan biri de, "askeri mahal" kavramıdır. Zira, suçun askeri mahalde işlenmesi, görevi tayin eden önemli bir faktördür. Ancak, yukarıda detayı olarak anlatılan darbe planları, bunların uygulamaya konulması aşamasındaki örgüt üyesi sivil şahıslarla olan koordinasyon, yapılan eylem ve faaliyetlerin askeri mahal dışında gerçekleşmesi ve sonuçlarının yine askeri mahal dışında meydana gelecek nitelikte olması hususları gözönüne alındığında, müsnet suçta “askeri mahal” hükmünün uygulanması mümkün görülmemiştir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında, halen muvazzaf asker olanlar ile emekli asker şüphelilerin eylemleri ile ilgili değerlendirme:
Ergenekon terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli konumunda bulunan asker kişiler ile emekli asker şahıslara isnat edilen edilen ve 5237 sayılı TCK’nun 312,313,314/1-2 ,3713 sayılı Yasanın 5. maddelerinde düzenlenmiş olup,765 sayılı TCK Yasadaki karşılığı ise 147,148,168 maddelerdir. Dosya kapsamında şüphelilere atfedilen bu fiiller,1632 sayılı ACK 54 maddesinde düzenlenen “vatan aleyhine bir cürüm işleyen askeri şahıs hakkında TCK 125 ila 145. madde hükümleri tatbik olunur” hükmündeki maddeler arasında sayılmamıştır. Başka bir deyişle, Askeri Ceza Kanununun atıfta bulunduğu suçlar arasında değildir. Dolayısıyla, müsnet suçlara iştirak eden kişilerin muvazzaf veya emekli askeri şahıs olmaları bu durumu değiştirmeyecektir. Bu bağlamda şüphelilere isnat edilen suçlar, sırf askeri suç ve askeri benzeri suç kategorisi içerisinde de değerlendirilmesi mümkün bulunmadığı gibi bu fiillerin askeri bir mahalde yapılmış olması suçu askeri bir suç haline getirmeye yeterli değildir. Aksi yorumun kabulü CMK 250 maddesinin düzenleniş amacına ters düştüğü gibi tabi hakim ilkesi ile bağdaşmamaktadır. Dosyaya konu olayların hemen hemen büyük çoğunluğunun kamuoyunda infial uyandıran ve sivil dünyada gerçekleşen yürütme organına yönelik terör eylemi olduğu , bu fiillerin azmettiricisi ve planlayıcı olan kişilerin general ya da muvazzaf asker olmaları, üniforma taşımaları salt askeri mahal gibi muğlak bir kavrama dayanak yapılarak askeri yargının görevli olduğu sonucunu doğurmayacağı, zira eylemlerin meydana geldiği yerin askeri mahal dışı olduğunda tereddüt bulunmamaktadır.. Dolayısıyla muvazzaf asker ya da generaller bu emirleri askeri mahalde verseler dahi suçun işlendiği yer askeri mahal dışıdır.
Yukarıda izah edilen hususlar muvazzaf askerlerin, görevleri sırasında CMK250 kapsamında gerçekleştirdikleri eylemlere yönelik olup, yargılama yapmaya yetkili merci adli yargı organlarıdır.
Kaldı ki, Ergenekon terör örgütünün yöneticiliğini yapan şüphelilerin, muvazzaf olduğu dönemdeki eylem ve faaliyetlerini, emekli olduktan sonrada devam ettirdikleri, bu dönemde suç delilleri ile birlikte yakalandıkları, bu nedenle eylemlerinin temadi ettiği gözönüne alındığında yargılama merciinin adli yargı olduğunda kuşku bulunmamaktadır.
KİŞİSEL VERİLERİN HUKUKA AYKIRI OLARAK KAYDEDİLMESİ
[değiştir]Örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda her türlü istihbarat toplama faaliyetleri yürütmesi:
Örgütün Anayasasını teşkil eden “ERGENEKON” dokümanında, İstihbaratın öneminden, gerekliliğinden ve amaçlarından bahsedilmiş ve bu çerçevede “Ergenekon’un, gözlerinin her şeyi görmesi gerektiği, kulaklarının her şeyi duyması gerektiği” belirtilerek istihbaratın önemine vurgu yapılmıştır. Bunların yanı sıra istihbarat konusu birçok örgüt dokümanında değişik başlıklar altında da belirtilmiştir.
“21 YÜZYILDA CASUSLUK” dokümanı incelendiğinde, İstihbarat toplama faaliyetlerinin önemi ve gerekliliğinden bahsedildiği, ayrıca Türkiye’de devlet mekanizmalarının en yaşamsal ve kilit noktalardaki görevlerin, rejim karşıtlarınca işgal edildiği vurgulanarak yepyeni bir istihbarat mekanizması oluşturulması gerektiği vurgulanmıştır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ belirlediği bu yöntemle örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda ülkemiz genelinde değişik şahıs, kurum ya da kurumlar hakkında çeşitli istihbari çalışmalar yapmış ve kendileri gibi düşünmeyen birçok kişi, kurum ya da kuruluşları değişik isnatlarla yazılı olarak kaydedip, bu verileri sakladıkları tespit edilmiştir.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ’nün en etkin bir şekilde yerine getirdiği ve kullandığı yöntemlerden birisi de istihbarat toplama faaliyetleridir. Soruşturma kapsamında şüphelilerden ele geçirilen doküman ve dijital verilerde, ülkemiz genelinde binlerce vatandaşımız, yüzlerce Milletvekili, Bürokrat, Yargı mensubu, Vali, Kaymakam, Türk Silahlı Kuvvetleri Mensubu, Emniyet Teşkilatı mensubu, Sağlık personeli mensubu, Üniversiteler, öğretim görevlileri ve diğer kamu görevlileri, gazeteciler ve şirketler hakkında istihbari bilgiler toplayıp Türk Ceza Kanunun 135/2 maddesinde karşılığı bulan “Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak” kaydettikleri, bu kamu görevlilerinin bir çoğunun özel hayatları ile ilgili istihbari bilgiler topladıkları ve bu verileri sakladıkları tespit edilmiştir. Bunların yanı sıra topladıkları bu bilgileri bazen de yıpratma, sindirme yada şantaj amaçlı bazen de örgütün basın-yayın organlarında yayınlayarak karalama ve dezenformasyon amaçlı kullandıkları anlaşılmıştır.
Diğer taraftan “LOBİ” dokümanında belirtilen “Mevcut istihbarat birikimlerinden ekonomik güç elde edebilmek için yararlanılmalıdır” hususu göz önünde bulundurulduğunda, örgütün topladığı istihbari bilgileri ekonomik güç elde edebilmek amacıyla da kullanılmış olabileceği de değerlendirilmektedir. Ergenekon Terör Örgütünün istihbarat toplama ve kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetme faaliyetlerine ne kadar çok önem verdikleri ve ne kadar çok vatandaşımıza yönelik çalışma yaptıklarını ortaya koyabilmek için şüphelilerden ele geçirilen deliller sırası ile aşağıda gösterilecektir.
Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde; “ARŞİV” isimli klasörde;
“ATAMALAR.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 2005 yılında değişik bakanlıklarda ve Kamu Kurumları’nda yapılan 808 kişiye ait atamalar ile ilgili bilgilerin olduğu, bu bilgiler içerisinde kişinin kimlik bilgileri ile atandığı yerlerin yazılı olduğu,
“Kadrolaşma 21.07.03.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 1052 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“Kadrolaşma.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde 1762 kişinin dini ve siyasi görüşlerine göre kişisel bilgilerin kaydedildiği,
“ORG. BÜYÜKANIT” isimli klasörde 5 adet alt klasör ve 3 adet dosya, ayrıca alt klasörler içerisinde de çok sayıda dosyalar ve alt klasörler olduğu, Genelkurmay Eski Başkanı Org. Yaşar BÜYÜKANIT ile ilgili kişisel bilgiler, aile bilgileri, banka hesap bilgileri, bağlantılı olduğu kişiler, gayri menkulleri ile ilgili bilgiler, sağlık durumu ile ilgili bilgiler, ailesi ile ilgili yapılan soruşturma dosyaları ile ilgili bilgileri içeren geniş kapsamlı araştırma dosyaları olduğu tespit edilmiştir.
Şüpheli Mehmet Şener ERUYGUR’dan ele geçirilen 5 nolu CD içersinde, Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen ELBA marka M2-C527-ALI0048 seri numaralı CD içerisinde bulunan fişleme ve istihbarat toplama bilgilerin tamamı aynen ele geçirilmiştir. Bunların yanı sıra, yine 5 nolu CD içersinde, “İRTBLR” isimli klasörde “DIŞİŞLERİ 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Dışişleri Bakanlığı’nda çalıştığı ifade edilen 105 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “İRTİBAT VAR, İRTİBATA DEVAM EDİLMELİ, YARDIMCI OLUYOR, KADINA ÇOK DÜŞKÜN, ÖNÜ KESİLEBİLİR, KORUNMALI, DÖNÜŞÜ DEĞERLENDİRİLECEK, HER YÖNÜYLE GÜVENİLİR, YARDIMCI OLUNMALI, ÜZERİNDEN İRTİBATA GEÇİLEBİLECEK KİŞİLER FAYDALI OLABİLİR, BAKANLIKTA ETKİLİ, FAYDASI OLUYOR, TERFİ İÇİN BEKLENTİLERİ VAR, DESTEKLENMEYE DEVAM EDİLMESİ UYGUN OLUR, DESTEKLENDİ, ÖNEMLİ FAYDALARI OLDU, İŞBİRLİĞİNE AÇIK, YARDIMCI OLMUYOR, MESAFELİ, İSTİHBARAT KABİLİYETİ VAR, KADINLARLA İLİŞKİLERİ KONTROLSÜZ, KONTROL EDİLEBİLİR, İRTİBATTA SORUNLU, DESTEK VERMİYOR, ÖNÜ AÇIK DEĞİL, BEKLENTİSİ YOK, KULLANILMAYA MÜSAİT, İHTİYAÇ HALİNDE DEĞERLENDİRİLEBİLİR, GİDİŞATI İYİ, İRTİBAT SAĞLAM, GEREKTİĞİNDE RİSK ALIR, MESAFELİ BULUNDU, DEĞERLENDİRİLMEYECEK, ULUSLAR ARASI BAĞLANTILARI ÇOK ETKİLİ, EMEKLİLİK SONRASI PLANLANMALI, İZLEMEKTE FAYDA VAR, FAYDALI OLMAYA DEVAM EDİYOR, GİRİŞİNDE GEREKEN DESTEK SAĞLANDI, DÖNÜŞÜNDE KORUNMALI, YETİŞTİRİLMELİ, DEĞERLENDİRİLİYOR, BAKILACAK, VERDİKLERİ ALINDI, TUTUK, İKİLİ İLİŞKİLERDE SIKINTILI, İLİŞKİ DEVAM ETTİRİLMELİ, İŞARET ETTİKLERİ DESTEKLENMELİ, KARİYERİ SAĞLAM, İŞBİRLİĞİNE DEVAM, TAYİNİ HALLEDİLDİ, AKSATIYOR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ, İLK İZLENİM OLUMLU, İŞBİRLİĞİNE AÇIK, AMA YÖNLENDİRİLMESİ LAZIM, VERİMSİZ, KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ SORUN OLABİLİR, BÜYÜKELÇİLİĞİ DESTEKLENMELİ, AŞIRI SOL EĞİLİMLERİ SORUN OLABİLİR, ETKİN BİR GÖREVE ATANMASI DESTEKLENMELİ, İÇKİYE DÜŞKÜNLÜK SORUN OLABİLİR, İP İLE İLİŞKİLERİ KULLANILABİLİR, BAĞLANTI TAM, YARARLI BİLGİ VE TAMASLAR SAĞLADI, KÖŞKTE BAŞLAMASI SAĞLANDI, YAKIN TEMASA DEVAM, DESTEKLENMELİ BÜYÜKELÇİ OLMASI TEMİN EDİLMELİ, BİRAZ GERİ PLANDA KALMASI İYİ OLUR, HİZMETLERİNDEN YARARLANMAYA DEVAM EDİLMELİ, AKTİF GÖREV ALMASI SAĞLANMALI, AİLECEK İŞÇİ PARTİLİ, UZUN VADEDE DEĞERLENDİRİLMELİ, TEMASLARIN SIKILAŞTIRILMASI LAZIM”,
“İRTBLR” isimli klasörde “emekli sandığı ve maliye 2.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü ve Maliye’de çalıştığı ifade edilen 40 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “ADD, ÇYYD GİBİ DERNEKLERLE OLAN YAKIN İLİŞKİSİ BİLİNİYOR, AKTİF VERİMLİ, YARARLANILABİLİR, İRTİBAT VAR, İŞÇİ PARTİSİ GÖSTERİLERİNE KATILIR, AKTİF, PROBLEM YOK, İŞÇİ PARTİSİNE SEMPATİ VAR, YARARLANILABİLİR, GÖRÜŞÜLÜYOR, BİRAZ ZAYIF, BEKLNTİLERİ VAR, DESTEK OLUNMALI, İRTİCA OPERASYONLARINDA DESTEK OLUR, ALEVİ KÖKENLİ, YARARLANIYORUZ, YARARLANILMALI” ,
“İRTBLR” isimli klasörde “MALİYE 2.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Maliye, Gümrük Müsteşarlığı ve Hazine Müsteşarlığı’nda çalıştığı ifade edilen 7 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “BEKAR KADIN DÜŞKÜNÜ, SÜREKLİ YURT DIŞINA GİDER, KULLANILABİLİR, EŞİ GELENEKSEL KAPALI, CUMAYA GİDER, ASKER, KAYMAKAM, VALİ VE DOKTORLARLA AKTİF HALDE GÖRÜŞÜYOR, VALİ OLAMADIĞI İÇİN HÜKÜMETE ÇOK KIZGIN, HÜKÜMETİN YIKILMASI GEREKTİĞİNİ SÖYLÜYOR, ASKER VE SİVİLDEKİ ÜST DÜZEY BÜROKRATLARLA ARASI ÇOK İYİ, CUMHURBAŞKANLIĞINDA GÖREVLİ ÜST DÜZEY BÜROKRATLAR TARAFINDAN DA DESTEKLENİYOR, MASAK’TA KADROLAŞMADA EN ETKİLİ İSİMLERDENDİ, SOLCU, İRTİBAT VAR, YARARLANILIYOR, HÜKÜMET İSTEDİĞİ HALDE ALAMIYOR, HÜKÜMETİ TAKMIYOR, GEREKİRSE TEHDİT EDİYOR” ,
“İRTBLR” isimli klasörde “MÜLKİ AMİRLER 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Vali, Kaymakam ve Mülkiye Müfettişi olduğu ifade edilen 52 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “İRTİBAT TESİSİNDE ZAYIF KALIYOR, KOLLANMALI, SIKINTILARI VAR, YARDIMCI OLUNACAK, KADIN DÜŞKÜNÜ, PROBLEM OLABİLİR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ, OLUMLU, HÜKÜMET ALEYHİNE ÇALIŞMALRI VE TAVSİYELERİ VAR, BAKILMALI, YARDIMCI OLUR, BİRAZ TEDİRGİN, AMA İSTEKLİ, MHP İLİŞKİLERİ İYİDİR, BAĞLANTILARI İİYİ, DEGERLENDİRİLMELİ, PROBLEM YOK, FAKAT DİKKAT EDİLMELİ, TAVSİYE ETTİĞİ KİŞİLER DEGERLENDİRİLMELİ, İRTİBAT VAR, REFERANSLARI SAĞLAM, ÇEVRESİ GENİŞ, VALİLİKLE İLGİLİ BEKLENTİLERİ VAR, YARDIMCI OLUNUYOR, İRTİBAT SAGLANDI, İLGİLİ GÖREVE GELMESİ KONUSUNDA YARDIMCI OLUNMALI, REFERANSLARINA GÜVENİLİR, GELEN BİLGİLER DEGERLENDİRİLDİ, AKSATIYOR, AKTİF GÖREVDE OLMASI SAĞLANMALI, HÜKÜMET KARŞITIDIR, TAVSİYE ÜZERİNE İRTİBATA GEÇİLDİ GÖRÜŞÜLÜYOR, BAĞLANTILARI ÇOK İYİDİR, KADIN DÜŞKÜNLÜĞÜ VAR, YERİNDE TUTULMALI, VALİ OLMAK İÇİN ÇOK İSTEKLİ YARDIMCI OLUNMALI, YARARLI OLUR, MÜFETTİŞ OLMAK İSTİYOR DESTEK OLUNMALI, YERİNDE KALMALI, ÜLKÜCÜ GÖRÜŞE SAHİP, AKP KARŞITLIĞINI CESURCA ORTAYA KOYAR, VALİLİĞİ İÇİN ÇALIŞILABİLİR, İSTİHBARATA VE BİLGİ TOPLAMAYA MERAKLI, ASKERİ İSTİHBARATLA VE ASKERLERLE ARASI ÇOK İYİ, ÇAĞDAŞ YAŞAMCILARLA BERABER HAREKET EDİYOR, KOLLANMALI VE AKTİF GÖREVDE TUTULMALI, YÜKSEKOVADA CİDDİ DESTEĞİ OLDU, İSTANBULDA İLERİMİZE DESTEK OLUYOR, VALİ OLMAK İÇİN GAYRET EDİYOR, VALİLİK İÇİN DESTEK OLUNABİLİR, GENEL KURMAY PSİKOLOJİK HAREKAT ADINA ÇALIŞIYOR, KARI KIZ İŞLERİ VARDIR, MİT İRTİBATI OLABİLİR, AŞIRI SOL MARKSİST, YASADIŞI AFİS ASMAKTAN DOSYASI VAR, BECERİKLİ” ,
“İRTBLR” isimli klasörde “MÜLKİ İDARE 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Vali ve Kaymakam olduğu ifade edilen 5 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “KÜRTÇÜLÜĞÜ VAR, HIRSLI VE ZAYIF NOKTALARI VAR, BİRAZ PASPAL GİYİNİR, MEZHEPÇİLİK YAPAR, TERÖRİST RUHLU, TÜRKİYE ALEYHİNDE KONUŞUR, AŞIRI SOL, TEHLİKELİ, TUNCELİ KÖKENLİ, DEVRİM EVLİLİĞİ YAPTILAR, ÜNİVERSİTEDE İKEN HÜCRE EVLERİNDE KALIYORDU, DHKP-C LİDİR, PKK’YA DA YAKINDIR, KARI KIZ İŞLERİ VARDIR, CANLARDAN”,
“İRTBLR” isimli klasörde “TELEKOM 1.xls” isimli bir Excel dosyası olduğu, bu dosya içerisinde Telekom Üst Kurulu’nda çalıştığı ifade edilen 13 şahsın isimlerinin yazılarak karşılarına “SİNSİDİR, ÜST DÜZEYDEKİLERLE ARASINI İYİ TUTMAYA ÇALIŞIR, HÜKÜMET ALEYHİNDEDİR, ASKERİN HÜKÜMET YERİNE GELMESİNE TARAFTAR OLDUĞUNU SÖYLER, AB KARŞITI, YARARLANILABİLİR, AŞIRI SOLCU, İRTİBAT VAR, HÜKÜMETİN ALEYHİNDE, KONJEKTÜRE GÖRE DAVRANIR, MHP’LİDİR, MUHAFAZAKAR TARAFLARI VARDIR, KADIN TARAFI VAR” şeklinde nitelendirmelerin yapıldığı belirlenmiştir.
Şüpheli Hasan Atilla UĞUR’dan ele geçirilen 5 numaralı CD içerisinde, Şüpheli Ahmet Hurşit TOLON’dan ele geçirilen ELBA marka M2-C527-ALI0043 seri numaralı CD içerisinde bulunan fişleme bilgilerinin tamamı aynen ele geçirilmiştir. Bunların yanı sıra yine 5 nolu CD içersinde, Ana klasör içerisinde; “NURAY BAŞARAN İLE YAPILAN GÖRÜŞME METNİ.doc”, “TUNCAY ÖZKAN İLE LEVENT ERSÖZ.ppt”, “21oca04_cem_uzan2.wav”, “Atilla.WAV” ve “bedrettin dalan” klasörü içerisindeki “b.dalan.doc” ve “DALAN 1201pc compatible class-2.mpp” isimli ses, MSword ve PowerPoint dosyaları içerisinde üst düzey sivil, siyasi ve bürokrat şahıslar ile yapılmış olan mülakatlar ile telefon görüşmelerinin kayıtlı bulunduğu ve bu dosyalar ile ilgili detaylı bilgilerin İddianamenin şüpheli Levent ERSÖZ bölümünde yer aldığı,
Şüpheli Hasan Atilla UĞUR’dan ele geçirilen 6 numaralı CD içerisinde; Ana klasör içerisinde; “MUSTAFA BALBAY İLE YAPILAN GÖRÜŞME METNİ.doc”, “Mustafa Balbay_2.doc” ve “23 12 2003 balbay” klasörü içerisindeki “23-12-2003 BALBAY.DOC” ve “BALBAY2.MPG” isimli video ve MSword dosyaları içerisinde Mustafa BALBAY ile yapılmış olan mülakatlar ile telefon görüşmelerinin kayıtlı bulunduğu ve bu dosyalar ile ilgili detaylı bilgilerin iddianamenin şüpheli Levent ERSÖZ bölümünde yer aldığı,
R. A. U.’nın Hasan Atilla UĞUR’a Hizbullah terör örgütü , Zehra Eğitim Kültür Vakfı ve İzzettin YILDIRIM’ın öldürülmesi olayı ilgili yaptıkları araştırma, Ülker ve Kombassan ağırlıklı olmak üzere yeşil sermaye olarak nitelendirdikleri birtakım şirketler ile Faisal Finans ve Albaraka Türk gibi bazı finans şirketlerine ait araştırma ve denetimler sonucu elde edilen bilgiler ve AKP’nin bu şirketlerle olan bağlarını anlattığı, Hasan Atilla UĞUR’a hitaben BDDK’nın 1998-2000-2001 yıllarında görevlendirdiği yeminli murakıp’ın oluşturduğu raporlardan bahsederken Hasan Atilla UĞUR’un masasındaki bazı dosyaları elindeki kalem ile işaret ederek …… “bizim şu tespitlerimizin hiçbirini tesbit etmemiş”, “raporda da okuduğunuz gibi” şeklinde ifadeler kullandığı, görüşmede geçen konularla ilgili askeri makamlara bazı raporlar verdiği anlaşılmıştır.
Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun dijital verilerinden elde edilen maxtor marka bilgisayarından elde edilen doc isimli klasör içerisindeki not isimli word sayfasında; Genelkurmay Başkanlığı Subay Atama Dairesi Başkanı hakkında “Bildiren Şahin ……” tarafından yazılan istihbarı mahiyette bilgilerin olduğu,
Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun dijital verilerinden elde edilen samsung marka bilgisayarından elde edilen doc isimli klasör içerisindeki TUERK_VATANDA___OE_RENCILER isimli Excel sayfasında; 56837 öğrenci hakkında Kimlik Bilgileri, Burs Durumu, İş Durumu, Belediye Faaliyetleri, Çevre, S. Hizmetleri, Sağlık, Afet, Eğitim, İletişim, Kültür, S. Çocukları, Trafik, Ş. Estetiği, Özürlüler, Arge, Aday No, F Kodu, Baba İşi, Gelir, Anne Baba Durumu, Y. Mekan, İkamet, Ö. Durumu, Aile Kişi, Okuyan Kardeş, Oto, B.Özür, Ev, Adres, İlçe, Anne Soyadı, Telefon, Problem 1, Problem 2, Problem 3 ve Sonuç bilgilerinin yer aldığı,
Durmuş Ali ÖZOĞLU’nun samsung marka bilgisayarından elde edilen doc isimli klasör içerisindeki YABANC__UYRUKLU_OE_RENCILER isimli Excel sayfasında; 3073 öğrenci hakkında Kimlik Bilgileri, Burs Durumu, İş Durumu, Belediye Faaliyetleri, Çevre, S. Hizmetleri, Sağlık, Afet, Eğitim, İletişim, Kültür, S. Çocukları, Trafik, Ş. Estetiği, Özürlüler, Arge, Aday No, F Kodu, Baba İşi, Gelir, Anne Baba Durumu, Y. Mekan, İkamet, Ö. Durumu, Aile Kişi, Okuyan Kardeş, Oto, B.Özür, Ev, Adres, İlçe, Anne Soyadı, Telefon, Problem 1, Problem 2, Problem 3 ve Sonuç bilgilerinin yer aldığı,
Durmuş Ali ÖZOĞLU Eminönü ilçesi Hocapaşa Mahallesi Hocapaşa Hamamı Sokak, Okumuş İş Hanı No:6/2 sayılı adreste yapılan aramada bulunan belge ve dokümanların yapılan incelemesinde;
-(2) sayfa Mason Listesi başlığı altında birçok kişinin isim ve yaptıkları mesleklerin yazılı olduğu faks çıktısı,
-(8) sayfa Erzurum ili hakkında ve Erzurum ilindeki bazı şahıslarla ilgili istihbari bilgilerin yazılı olduğu,
-(6) sayfa Deka Gümrükleme Müşavirlik Limited Şirketi isimli şirkete ait istihbari bilgilerin yazılı olduğu,
-1'den 2'ye kadar numaralandırılmış dokümanlarda 3 kişi ile ilgili kişisel verilerin ve bu kişilerle ilgili yapılan çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin olduğu, 1.sayfanın sonunda ismi yazılı olan bir şahsın adresini öğrenmeye çalıştıklarının yazılı olduğu,
-1'den 5'e kadar numaralandırılmış çok sayıda emekli askeriye mensubunun sicilleri, adresleri ve telefonlarının yazılı olduğu,
-1'den 16'ya kadar numaralandırılmış "Kuvayi Milliye Derneği" antetli kağıtların arka yüzüne Hurşit TOLON, Kemal ALEMDAROĞLU, Neriman AYDIN, İlhan SELÇUK, Mustafa BALBAY, Erol MÜTERCİMLER, Veli KÜÇÜK isimli şahıslar haricinde birçok gazeteci, askeriye mensubu, milletvekili isimlerinin, adres ve telefon bilgilerinin yazılı olduğu,
-(1) adet not kâğıdının ön ve arka yüzünde; 3 ayrı şahsa ait kişisel verilerin yazılı olduğu, ayrıca bu kişiler hakkında yapılan istihbari çalışma notlarının olduğu, bu bilgilerin altında HAMZA DEMİR isminin yer aldığı,
-31'den 42'ye kadar numaralandırılmış Erzurum'un ilçeleri hakkında bilgiler, Erzurum Valisi, Belediye Başkanı hakkında istihbari bilgiler olduğu, ayrıca Erzurum ilinde PKK'ya destek veren kuruluşlar, Erzurum ilindeki cemaatler ve bu cemaatlerle ilişkisi olan kişiler hakkında bilgiler olduğu tespit edilmiştir.
Sinan Aydın AYGÜN ‘ün Seagate marka bilgisayarından elde edilen “katılım” isimli word sayfasında; V.Ş. isimli şahsa ait katıldığı toplantılar başlığı altında 3 adet faaliyet katılmadığı toplantılar başlığı altında 34 adet faaliyet isimlerinin yer aldığı,
Sinan Aydın AYGÜN isimli şahsın Seagate marka bilgisayarından elde edilen “toplantıya katılmayanlar1” isimli word sayfasında; 10 ayrı şahsa ait katılmadıkları 239 adet faaliyet isimlerinin yazılı olduğu,
Sinan Aydın AYGÜN isimli şahsın Seagate marka bilgisayarından elde edilen “SPAMTU~1” isimli Outlook Express Posta İletisinde O.R. Güray …… isimli şahsın 18.07.2007 günü göndermiş olduğu mailde aralarında T.C. Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Milletvekili ve Bürokratlarında bulunduğu 11 şahıs hakkında hazırlanmış etnik kökenlerinin, siyasi görüşlerinin ve dini görüşlerinin bulunduğu mail olduğu,
Sinan Aygün’den ele geçirilen dokümanlar içersinde, Üzerinde “Sinan Aygün’e Ait Özel 12 “ ibarelerini yazılı olduğu dosya içerisinde; Yine aynı klasör içerisindeki gömlek dosya içerisinde; Tansu Çiller ile bir dönem çok değerli bir büyüğünün işareti ile devlet için çalıştığını, Ankara Bilkent Çamlık Sitesi Sülün Sokakta ki villada sayısız toplantılarının olduğunu, Afganistan ve İran kaynaklı eroin geçişinin Türkiye üzerinden olduğunu, o dönem için ekonomik yönden sıkıntıda olan Türkiye’nin eroin geçişini Türkiye’den olması halinde en az 20 milyar doların ülkeye gireceğini, Mehmet …….ın Tansu Çiller’e telkin ettiğini, o dönem için Nisan krizi ile ilgili dışarıdan beş kuruş almadan bu krizin on günde atlatıldığını ve bunun sebebinin uyuşturucu geçişinden sağlanan para olduğunu, bu işte piyon olarak Mehmet ……. tarafından Ömer Lütfi Topal’ın kullanıldığını, Ömer Lütfi Topal’ın da bu bağlantıları ortağı olan Sami Hoştan vasıtası ile sağladığını ve Sami Hoştan’ın da Jandarmada JİTEM’i kuran MHP sempatizanı, kafasına eseni yapan, Kocaeli Alay Komutanı Veli KÜÇÜK’ün adamı olduğunu,
—Veli Küçük ile Mehmet ……..’ün arasının gayet iyi olduğunu, bu ekibin Sami Hoştan’ı kullanarak bu sefer Sedat Bucak ve Abdullah Çatlı’nın öldürülmesi için düğmeye bastıklarını, Mehmet …….’ün Veli KÜÇÜK ile teşkilat dışı eylemler yaptığı için MİT Kontur Terör Daire Başkanı iken ABD’ ye gönderildiğini, Susurluk Kazasının arkasında da bu isimlerin olduğunu, bu akıl almaz pisliklerle dolu projelerin başında Mehmet ……’ın olduğu yönündeki değerlendirmelerin,
Dosya içerisinde “ Bölüm 5 SUİKASTLAR(DANIŞTAY-HRANT DİNK) ÇETELER- HEDEFLERİ- BUNDAN SONRAKİ STRATEJİLERİ “ başlıklı bölüm içeriğinde;
- Bu bölümde Veli KÜÇÜK’ü anlatarak başlamak istediğini, Veli Küçük’ü kendisinden iyi kimsenin tanıyamayacağını, kendisiyle 1978 yılında Kıraağaç komanda okuluna 2. Tabur komutanı iken tanıştığını, Manisa Alay komutan yardımcısı iken babasının dostu olduğunu, Veli’deki ve kendisinde ki av merakı yüzünden bir araya geldiklerini, devlet için değil kendi cebi için çalışan bir adam olduğunu, 1983’lü yıllarda henüz binbaşı iken Edirne Alay komutanı olduğu, bu yıllarda Sami Hoştan ile tanışarak Bulgaristan üzerinden çalışmalar yaptığını, irtibatlarının ve dostluklarının hep sürdüğünü, Veli KÜÇÜK’ün yanında en zenginin dahi eline cebine atamadığını, güzel ut çaldığını, susuz rakı içtiğini,
- Veli KÜÇÜK’ün Sedat PEKER, Alaattin ÇAKICI, Abdullah ÇATLI, M…. A…. ve kardeşi ile Kocaeli bölgesinde bütün ülkücülerle sıcak ilişkiler kurduğunu, herkesin onu bir lider olarak gördüğünü,
- O yıllarda ülkede bir ihtilal olursa ancak Veli KÜÇÜK yapar dediğini, şeklinde yazılar olduğu tespit edilmiştir.
ŞÜPHELİ TURAN ÇÖMEZ’DEN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER
[değiştir]Turhan ÇÖMEZ’e ait 5 Nolu Disketten elde edilen “Görüşme notları” isimli word sayfasında; “BİLGİNOTU22.ARALIK.2001.SAAT:20.30 YER:FATİH MADO HİLMİ YILDIZ” başlıklı yazıda 4 tane İçişleri Bakanlığı müfettişleri hakkında yazılmış “Olumlu kişilik özellikleri var ancak güvenilmesi hata olur”, “bu dönemin geçeceği, yapacağı adil inceleme ile gelecek konusunda kendi adına güven oluşturabileceği ima edilirse faydalı olabilir” gibi notların olduğu, “YAPILACAKLAR” başlıklı yazıda, “Askeri kaynaklar ve MIT den de destek alınabilir” “Konuşmalar muhtemelen yine kayıt altına alınacak ve seçim zamanı siyasi linç operasyonları için kullanılacak” “Gürtuna kendisine dokunulmaması karşılığı tam destek vereceği konusunda söz/ima da bulunmuş?” “Gürtuna ya ilişkin soruşturmaların şimdilik sümen altında tutuluyor olması onun ANAP a geçeceğine dair yaklaşımda bulunması ile ilgili” gibi notların olduğu, olaydan sonra aklıma gelen düşüncelerdir başlığı altında “Gelen müfettiş ekibi ile sıcak temas sağlanabilir. Özcan Erdoğan'ın statü zaafı uygun bir teknikle kullanılabilir” “Yücelen' in geçmişi ile ilgili detaylar araştırılabilir. Farklı bir tazda servise sunulabilir.(Ekte internetten bulduğum dokümanlar var)” “Yücelen ile ilgili bu varlıktan dolayı soru önergesi verilebilir” “TANTAN ile temasa geçip kamuoyundaki imajından istifade edilebilir. Eski raporla ilgili yorumu alınıp kamuoyunu yönlendirici tarzda işlenebilir” “Yaşar ………. bana birkaç kez Yılmaz ile ilgili elinde dosya ve bilgilerin olduğundan bahsetmişti. Bu konu irdelenebilir” “Erkan Mumcu bu günlerde kendine verilen özel desteklerle kamuoyunda ANAP ile ilgili aykırı çıkışlar planlıyor ve kendine zemin bulmaya çalışıyor. Önümüzdeki günlerde Topbaş ailesini ziyaret edecek. Burada kendisine bu konu anlatılıp parti içinden aykırı bir ses sağlanabilir” gibi 22 maddeden oluşan yazıların olduğu,
“BİLGİNOTU23.ARALIK.2001ÖMER…… İLE YAPTIĞIM GÖRÜŞME NOTLARI” başlıklı yazıda “Ali Mufit Gürtuna'nın çok yakın ve özel bir dostu bana gelerek yardım talebinde bulundu. Gürtuna'nın hukuken ciddi bir sıkıntısının olduğu ve açılacak bir yolsuzluk davasında suçlu olabileceğinden bahsetti ve beni Gürtuna ile görüştürmek istediğini söyledi. Henüz bu görüşme yapılmadı” “Haydar Baş grubu bir süre daha asker tarafından desteklenecek. Ağırlıklı olarak Azerbaycan'da teşkilatlanması sağlanacak. Ve buralardaki çalışmalar için kullanılacak” “Askerin ve Kıvrıkoğlu'nun 28 şubat ile ilgili tavrı hala aynı ve hiç değişmedi. Bunun değiştiğini sanmak aşırı iyimserlik olur. Asker aşırı sol söylemden ve kürt destekçiliğinden arındırılmış, ulus bilincini ön plana çıkartan bir solu destekliyor. Bu sol da şu an CHP'de temsil ediliyor. Anadolu'da yaptırılan anketlerde İnönü'nün DSP den neredeyse iki kat kadar fazla desteğinin olmasına rağmen asker CHP'nin önünü keser endişesi ile İnönü'ye izin vermedi. Ve İnönü ile ilgili vakıf haberlerinin bilgilerini gazetelere servis yaptı. İnönü de bundan çekindiği için geri adım attı” gibi 10 maddeden oluşan yazıların olduğu ve ayrıca madde 5’ de kayıtlı “2001 Ramazan ayı Tarih tam olarak kesin değil Yer:Bilkentİftar daveti Davet sahibi:Nusret ….. Katılımcılar:Nuh ….,Erol …..,M.Nuri......Diğerlerinin tam ayrıntısı yok. Ancak bir süre sonra Melih Gökçek ve Turgut Altınok ta buraya iştirak ediyor” başlıklı yazıda “Mesut Yılmaz mutlaka tasfiye edilmelidir” “Bunun için DGM ler devreye sokulmalı ve bu adam Yüce Divana yollanmalıdır” “Ayrıca ANAP içindeki muhaliflerle işbirliği yapılmalıdır. Ve sonraki toplantılara bunlar(Erkan Mumcu kasdediliyor) da çağırılmalıdır” “Recep Tayyip Erdoğan'ın da önü kesilmelidir. Bu ancak Melih Gökçek ile olur ve Gökçek'e bu konuda yardım edilmelidir.(Altınok' un bu arada orda olup olmadığı bilinmiyor)” gibi ibarelerin olduğu belirlenmiştir.
ŞÜPHELİ TUNÇ AKKOÇ’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Tunç AKKOÇ ‘un samsung marka bilgisayarından elde edilen “1 mayısa katılanlar” isimli word sayfasında; 19 şahsa ait isim-soy isim ve telefon numaralarının yazdığı ayrıca yanlarına “gop” “dtp’li olduğunu söylemişti” “( eposta ile katılmak istediğini söyledi, kesin arayalım )” “YTÜ” “sabancı ünv” gibi ibarelerinin yazdığı bir sayfalık doküman olduğu,
Tunç AKKOÇ’a ait samsung marka bilgisayarından elde edilen “Bütün liste” isimli excel sayfasında; 2524 şahsa ait isim, soyadı, meslek, grup, ilçe, telefon, bilgi ve adres ibarelerinin yazdığı, bilgi başlığı altında “UK'a canlı yayında soru sordu. Tayyip askerden bağımsız diye eleştiriyorsunuz siz de olsanız aynısını yapmaz mısınız?” “Marmara Ü.Fethi'den 500 milyonluk kitap aldı TV programcısı” “MMD yönetim kurulu üyesi.UK yemeğine katıldı” “UK'a canlı yayında askerin görevini yapmasıyla ilgili güzel bir eleştiri-soru yöneltti.” “Yurt Partili, partiye boya verdi, DP ile görüştü” “İP Halkçılık Semp.” “Türk Ocakları Bakırköy, Milliyetçi, devrimci, genç. R.Denktaş'ı karşılama davetişesini getirdi.” “Maddi sıkıntı içinde” “Beylikdüzü yemeğine gelmedi ama para verdi.Sağcı.Bellona'nın sahibi.” “Nöbet eylemine katıldı. Elden 10 milyon bağış yaptı.Dp.'nin programına tel. ile katıldı.ABD'ye giden yahudi kuruluşları ile ilgili fikrini sordu. Seçimlerde partiye oy verdi.” “İ.Ü.Ed.Fak. Eski Çağ Dilleri Bölüm başkanı.Ed.Fak.Fikir klübü danışmanı.Her konuda olumlu.Eşi de olumlu.Aydınlık okuyor.UK izliyor.Atabe aldı. Öncü gençlikten MERAL ……. referans verdi. Aydınlık okuru Ö.G. Bildirdi. PÜ?” “Gönüllü olabilir.Hesaba para yatıracak.” “Alize Tanıtım ve Danışmanlık AŞ.Telefonu nereden bulduğumuzu sormuş.Kibar bir hanımefendi.” “Basın toplantısı yapılmalı, Kamuoyu ayaklandırılmalı, diğer televizyonlarda bu durumu anlatmalı "” “Eski TİKP'li.Yakın arkadaşımız.Evde UK izliyor.” “68'li. Eski dev-Genç yöneticilerinden.Hasan ……..'ın okul arkadaşı.Gemi inşa sektörünün önde gelen proje mühendisliği firmasında.Faal” “Esenler'in yerlisi. Varlıklı. Önemli bir adam. "Doğu P.'i çok seviyorum."” “İnternetten İP"ye üye oldu.Üniversite öğrencisi.Evi arandığında partiden arandığı söylenmeyecek” “Köklü CHP, ulusalcı, Aydınlık okuru, ilçe görüşüyor Merdan'ın çok yakın arkadaşı” “Ahmet Hazerfanın damadı.Bıldırcında çiftliği var.Beykoz ilçesiniyle bir ilişkisi olmuş.” “Genel başkanın yakını. Kongre dönüşü E.Ö… ile görüştü. Bu aralar parasal durumu iyi değilmiş.” “D.Perinçekle görüştü.Yıldız Teknik Ün. Jeodazi ve fotogrametri Müh Bölüm Başkanı.” “Dev-Yolcu.Partili gibi. Mega-Shipping turkiye acentası sahibi. Maddi durumu iyi. Ziyaret edilmeli.E.Önsel iyi tanıyor ve görüştü.İ. Benli ile yakından tanışır.” “Ülkücü " Ulusal Kanal'ı izlemek için Kablo'ya girmiş" “İP'ye oy vermiş.Politik değil ama Kuva-i Milliyeci.Kardiolog.1.9.2003'te E.Önsel görüştü.” “Çok parası var. 'Çökün alın Nurettin Sözen döneminde belediye özel kalem müdürü.” “Lions Klup üyesi” “Ref=Adnan Akfırat ve Turan …….” “TÖ ziyaret etti. Elazığlı ve kürt kökenli , ayrımcı değil.Aydınlık okuyor. Yıldız Teknik 69 mezunu, eski TKP'li.Bayramda reklam verilmesine karşı.Yılbaşinda verecek.”gibi ibarelerinin bulunduğu anlaşılmıştır.
ŞÜPHELİ M.MURAT AVAR’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]M.Murat AVAR’a dijital verilerinden elde edilen ERZURUM RAPOR isimli word sayfasında; Erzurum’ un ekonomik olarak ileri gelen aileler hakkında, işadamları hakkında, yerleşim yerlerinin etnik kökenleri hakkında, Üniversite, kamu kurum ve kuruluşları hakkında, cemaatler hakkında ve bu cemaatlerin mensubu olduğunu iddia ettiği bakanlar ve milletvekilleri hakkında, siyasi partiler hakkında ve bu siyasi parti mensuplarının ilişkileri olduğunu iddia ettiği PKK terör örgütü hakkında, rotary ve leons kulübü üyeleri hakkında, Bahailer hakkında, PKK terör örgütüne destek veren kişi ve kurumlar hakkında, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkanı hakkında yazılmış 12 sayfalık doküman olduğu,
M.Murat AVAR’a ait dijital verilerinden elde edilen LEONS GECESİ RAPOR isimli word sayfasında; “leons kulübü’nün Erzurum’da yaptığı toplantıdan göze çarpan detaylar” başlığı altında 17.11.2007 tarihinde Palandöken otelde gerçekleştirilen geceye kaç kişinin katıldığı, şehir dışından kaç kişinin geldiği, gecede çalan müziği, gecede alınan kararların neler olduğu, toplantıya davetliler haricinde kimsenin alınmadığı, Erzurum Devlet Hastanesinden 2 kişinin katıldığı, takılan rozetlerin niteliğinin anlatıldığı, rozet takılan şahısların yemin ettirildiği, toplantıya katılanların tamamının aynı marka sigara içtiği gibi ve Erzurum’ da ki toplantı için davetiyede ismi geçen şahısların isminin yazdığı - Leons rozeti takılan ve şahsın tanıdığı isimlerin yazdığı iki sayfalık doküman olduğu,
ŞÜPHELİ BARBAROS HAYRETTİN ALTINTAŞ’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Şüpheli Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’dan ele geçirilen dokümanlar içersinde, el konulan (2) iki adet ajandanın incelemesi aşağıya çıkartılmıştır.
-Bir adet siyah renkli ajandanın yapılan incelemesinde;
-“Fenerbahçe futbol klubü, Necdet Bey bu adam Eurofighter ile bu işlere soyunmuş Tom Anders ile tanışmış, EAD& ve şimdi Airbus başında Kimdir? Gizli Takip Et. şeklinde yazılar olduğu,
-Karamehmet Petrol buldu ama hiçbir şey yapamıyor taşıyamıyor genel enerjinin bulduğu yatakta, M.Kıral’a ait
Aydın Doğan Karamehmet çatışması Aydın Doğan hükûmet ile iyi geçinmeli
Doğan Gurubunun eline malzeme vermek gerekir, Karamehmet’in aleyhine. Zehra Hn ile görüşelim!
Ersun ……….-Karamehmet Duputy’isi idi Hırsız bir adam Karamehmet ile arası bozuldu. A.Doğan bu adamı yanına aldı. Telekom operasyonlarının başına bu adamı koydu. Turkcell içinde takipçileri var bu adamın. S. C…. bu adamın tayfasını silsin Türkcel den. Tavsiyem. Şeklinde yazılar olduğu,
-Bir adet kahverengi renkli ajandanın yapılan incelemesinde; El yazısı ile,
“Fatih .A…..,
Mehmet Ali Y.……,
CİNER İlişkileri var, önceden Ciner ile Kanal1 üzerine masaya oturmuşlar.
SPK ile ilgili
Zehra ….. ile çalışıyorlar, eşi Radikal Gazetesinin ekonomi müdürü, Belma Hn., Zehra Hn. İle görüşecek.
SPK daki oluşum?
Danıştay’daki oluşum? Davaları takip ediyor, Yarsuvat.
Cüneyt ZAPSU ile ilişkilerimizi iletelim, Erzurum ile ilgili yasa çıktı, Cumhurbaşkanında, 5 milletvekili değişti, 27 Haziran’da Belma Hn.’ın oğlu Londra’ya gidiyor.
Ömür ….. tanıştırdı, Kiril ….., Mustafa …..’ın öne çıkmasını istemiyorlar, TV’lere demeç vermiş, Kiril’in haberi olmadan, 2006’da çalışmaya başladılar, Çukurova kartını kullanmayın, Çukurova’nın buradaki adı iyi değil, Karamehmet’e tavır almak lazım, Çukurova ile olan ilişkiler önemli.
Arun …..e söyle, Vodafone tr yönetimi kötü, iyi iş çıkaramıyor, biz onlara fair davrandık, teminat mektubu 150 milyon $, elimizde koz, rencide olduk. Atilla Vitare’de hiç memnun değil,TMSF Sorin’den bir şey istemiyor, onlara karşı kendilerinde ahlaki vecibe görüyor, içeride eski Uzan’ın adamlarını atmak onların üzerinden TMSF’ye savaş açtırıyor. Futbol maçı rüşvet gibi.
Pırıl pırıl temiz bir transaction. Bu ülkedeki dürüst bir medya kanalına biraz bütçe ayırmak, TRT’de beklenen atılımı yapamayacak VODAFONE Atilla’nın davranışı dolayısıyla şirket virüs kaptı, TÜRKCELL ile rekabet edemeyecek, bu durumda merkez çalışma şekillenmedi, karışık yapı Ciner-Bilgin iki ortak bulaşıklığı çözmeye çalışıyorlar, hukuki süreç devam ediyor.
Medya Kritik/Stratejik 25% yabancılarda TV için. Diğerleri 100% olabilirler. Murdoc FOX TV’yi aldı, beraber satılacak, 1 Milyar Dolarlık yatırım3/2 TV, 3/1 diğer medya.
İstanbul Metro ALARKO’nun kucağında, Edirnekapı-Sultançiftliği bölümünü aldı SELEX.
M. V…. TÜRKCELL’e bakan desteği yok, seçimlerde kullanmış ama bakanın yanında ki değişik seviye danışmanlar ile arası iyi asıl problem İbrahim ……, AVEA’nın yönetim kurulu üyesi müsteşar beyninin yıkamışlar Paul … ne söylerse onu yapıyor Tayfun ….. ihaleye çıkmak istiyor İbrahim …. sevmiyor Tayfun’u TT vakit kazansın diye ADSL satsın diye çıkmadı AFM notlarını İngilizceye çevirelim
Başbakan Karamehmet’i sevmiyor o yüzden payının bulunduğu hiçbir şirkete yardım etmek istemez .
Hayri ailesi bakana ve PM’e yakın
Karamehmet ortalıkta gözükmesin” şeklinde ibarelerin olduğu tespit edilmiştir.
ŞÜPHELİ MUSTAFA BALBAY’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Mustafa BALBAY’ın Ankara ili Çankaya ilçesi Karakusunlar Mah. 24. Cad. No:6/6 sayılı adresinde elde edilen doküman ve ajandaların incelemesinde;
-Çorum Belediyesi 2006 Ajanda; İçeriğinde okunamayacak şekilde el yazması yazılar olduğu,
“4 Mart sayfasında: Kesinlikle AGül CB olmayacak,
1 Nisan sayfasında: Ergun Poyraz…
25 Nisan Sayfasında: Veli bey……tutuklandı…..
6 Temmuz sayfasında: Ergun çok kıyak bir adamdır
16 aralık sayfasında: Ergun poyraz………” şeklinde okunan el yazması yazılar olduğu,
MUSTAFA BALBAY Ankara ili Çankaya Ahmet Rasim Sokak No:14 sayılı adresinde bulunan Cumhuriyet Gazetesi Ankara Bürosunda yapılan aramada elde edilen doküman ve ajandaların incelemesinde;
Mustafa BALBAY yazılı 2005 tarihli siyah ajanda içerisinde;
4 Mart Cuma Sayfasında: Kenan T…anlattı gene bir merkez sağ operasyonunun hazırlanması daha kolay AKP ye giden Merkez sağdakiler gelebilir bu oluşuma bizim kırmızı çizgimiz Misak-ı Milli
11 Mart Sayfasında: Emre tasmayı geçirmiş İlhan SELÇUK’a dolaştırıyor fino köpeği gibi
19 Nisan Sayfasında: 2-Hurşit Paşa ne yapar…
20 Mayıs Sayfasında: Tolon’un Genelkurmay başkanlığı zor adeta tavsiye hareketi çok tedirginlik var
4 Ağustos Sayfasında:4 kişinin dini görüşlerine göre kişisel verilerin kaydedildiği,
27 Eylül Sayfasında: İ S / bugün Tuncay Geldi. Çok Bilgi aktardı. Ona telefon et bahsetti ise 40 kişilik grup Tayyip’in işi biter şu anda Alev, Ertan ve akın oturuyoruz şeklinde ibarelerin olduğu,
1 Sayfa “Ahmet Necdet SEZER” ibaresi ile başlayan doküman;
Muhammet ALBUZ 0 372 …….0 535 ……. tarafından CHP yönetiminin teslim edilmesini istediği 36 şahsın isimlerinin yazılı olduğu ve bu listenin 1-Ahmet Necdet SEZER ile başladığı devamında 11-Sinan AYGÜN 15-Turan ÇÖMEZ 18- Doğu PERİNÇEK 22-Emin GÜRSES 23- Erol MÜTERCİMLER 30- Mustafa BALBAY 36-Fikret BİLA şeklinde sona erdiği tespit edilmiştir.
- ŞÜPHELİ İBRAHİM ÖZCAN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER
İbrahim ÖZCAN’ın ilimiz Kadıköy ilçesi İçerenköy Mahallesi. Güneş Sok. Sarıoğlu Kardeşler Apt. No.4 D.2 sayılı adresinde yapılan arama işleminde elde edilen çok sayıda evrak, fotoğraf, not kâğıtlarının yapılan incelenmesinde;
Toplam 5 sayfada 22 kişi hakkında yapılan istihbari çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin olduğu,
Toplam 3 Sayfadan oluşan numaralandırılmış TÜRKİYEYİ YÖNETENLERİN ETNİK KÖKENLERİ başlıklı yazının bulunduğu doküman incelendiğinde;
Recep Tayyip ERDOĞAN, TBMM Başkanı Bülent ARINÇ, Dışişleri Bakanı Abdullah GÜL, İçişleri Bakanı Abdulkadir AKSU, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK, Genel Başkan Yardımcısı Dengir FIRAT, Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki ERGEZEN, Başbakanın Danışmanları, 1.Danışman (isim belirtilmemiş), 2.Danışman Cüneyd ZAPSU, 3.Danışma (isim belirtilmemiş), 4.danışman (isim belirtilmemiş), Namık …, Baki … ve Uğur …. hakkında etnik kökenleri hakkında istihbari notların bulunduğu belirlenmiştir.
ŞÜPHELİ KEMAL AYDIN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Kemal AYDIN Ankara ili Prof. Doktor Ahmet Taner KIŞLALI Mahallesi konut kent 2 D:29 Umitköy Yenimahalle sayılı yerde bulunan ikamette yapılan aramada ele geçirilen dokümanların yapılan incelemesinde;
“AKP’ Genel Merkezi ve Milletvekillerinden Görünüm” başlıklı yazı metninde yapılan incelemede; Başbakan, AKP’li bakanlar, bürokratlar, milletvekilleri ile kurucu üyelerinin ve bunlara yakın kişilerin listesi ile bu kişilerin eski görevleri, şu anki görevleri ve geçmişte yaptıkları usulsüzlükler, haklarındaki davalar, yer aldıkları ve üyesi oldukları gönüllü teşekküller, vakıflar, bu vakıfların temsilcilerinin isimleri hakkında ayrıntıların yazılı olduğu bir nevi fişleme şeklinde hazırlanmış listenin bulunduğu,
Kemal AYDIN Ankara ili Prof Doktor Ahmet Taner KIŞLALI Mahallesi konut kent 2 D:29 Ümitköy Yenimahalle sayılı yerde bulunan ikamette yakalandığında yapılan üst aramasında ele geçirilen 27 adet belgeden;
4 numaralı belgede yapılan incelemede Ogün G.K.Baş, Bugün
- Devlet düşüncesinde herkesi memnun etmek yoktur,
- Harun …….-Telekom.... - Zile
- Davit …… nun kardeşi Cumhuriyet Mitinglerini finanse etmiştir.
Şişli Belediyesinde başkan yardımcısı şeklinde yazı olduğu,
5,8, 9 ve 12 numaralı belgelerde 6 kişiye ait kişisel verilerin kayıtlı olduğu,
19 numaralı belgede yapılan incelemede Hakan ……. Bitlis Vali Muavini Gümüşhaneli şeklinde notun olduğu, not kağıdının arka tarafında; Resim kareleri, Finans para kaynağı, Em. Md Bd. Bşk., ADD.9 masonlar bu adla, Mason locaları, Mart-20 Kent otelde Atatürkçü masonlar Hurşit Paşada vardı. Şeklinde notların olduğu,
25 numaralı belgede Devlet Bahçeli ile Sebahat Tuncel isimli şahısların resimlerinin bulunduğu, not kağıdının arka kısmında; Devlet BAHÇELİ bakışları ile diyor ki, bana niye öyle bakıyorsunuz. Bende sizdenim. Siz açıktan ben ise daha etkili siyasi olarak yapıyorsunuz. Biz biriz diyor. Şeklinde notların yer aldığı belirlenmiştir.
ŞÜPHELİ NERİMAN AYDIN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Neriman AYDİN’ın Ankara İli Çankaya İlçesi Birlik Mahallesi 14. Sokak No:7 sayılı adresinde yapılan arama işleminde ele geçirilen dokümanların incelemesinde;
(1) sayfa A4 kâğıdı üzerine el yazısı ile PKK Aachen Stolberk oluşum ile başlayan dokümanda 10 kişi ile ilgili kişisel verilerin yazılı olduğu, ayrıca bu kişilerle ilgili yapılan istihbari çalışma sonucu elde edilen bilgilerin yazılı olduğu,
(1) sayfa not kağıdı üzerine el yazısı ile yazılmış 4 kişiye ait kişisel verilen ve bu kişilerle ilgili yapılan istihbari çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin bulunduğu,
(1) adet üzerinde notebook yazan ajandanın yapılan incelemesinde; değişik sayfalarında 6 kişiye ait kişisel verilerin ve bu kişilerle ilgili yapılan istihbari çalışmalar sonucu elde edilen bilgilerin yazılı olduğu,
Başka bir sayfasında, “Vedat Yenerer, Arslan …., Avukat Salim ….. Fettulah’ın adamı Adana Aydın …..... Yiğit ….. -CNN’de program (Sule ……) damadı-Şule... 0 zurnanın son deliği dedi Vedat Yenerer Arslan ….. Vedat Yenerer Lale …. Andıç-Teves SS.in kızkardeşi Namık K……-Aydın Doğan bacanak TESEV-masum dedi Vedat Yenerer N…….n programında” yazdığı,
ŞÜPHELİ HAMZA DEMİR’DEN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Hamza DEMİR Ankara ili Keçiören ilçesi Pınarbaşı Mahallesi Kızlarpınarı Caddesi Buca Sokak No:9/7 sayılı yerde ele geçirilen dokümanlar içerisinde yapılan incelemede;
-(1) adet not kağıdına mavi tükenmez kalemle yazılmış 1-400.00 bin lira muhasebe kayıtlarında dur. Ali Gönül …..Meclis başı-toprak işine bakar, 2-Başkanın kaydına 100 bin dolar karşılığında 2 adet 75 -75 çek verildi, rüşvet verildi, belgeli eniştesini tehdit ediyor, 3-Belgeli ek bina inşaat yapılırken Baş Yardımcısı aracılığı ile Başkanı ve Başkanın kaynına 120.000 aktarılması, bunun gibi onlarca, otel kayıtları Başkan Yardımcısının kayıtları (Fuhuştan) Çerkezköy’de Taksim kayıtları var, 4-Başkan kendi yandaş, mega inşaata yaptırım hak edişi karşılıksız başkasıyla kendi yandaşları borçlarına dağıttı, 35.000 lirayı Baş kaynına avanta verildi. Mega inşaatlar hesaplaşmak için tehdit ile şirketin makbuz alıp kendi harcamalarına göre kesip dağıttılar ,şeklinde bilgilerin yer aldığı görülmüştür.
ŞÜPHELİ MEHMET ALİ ÇELEBİ’DEN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Mehmet Ali ÇELEBİ Ankara ili Yenimahalle ilçesi Prof. Dr. Ahmet Taner KIŞLALI Mah. Hayranbolu Caddesi konut apartmanı S-A 6/29 sayılı adreste ve yine adı Mehmet Ali ÇELEBİ’nin kullanımında bulunan babası Muharrem ÇELEBİ’ye ait olan Ankara ili Mamak ilçesi Dutluk Mahallesi 1036/1 sokak no: 1 sayılı adreste yakalanan Mehmet Ali ÇELEBİ’den ele geçen dokümanların ön incelemesinde; Neriman AYDIN ‘ın Jandarma Genel Komutanı Şener ERUYGUR’a yazılmış imzalı mektubun içeriğinde; Ziraat Bankasının Yabancı danışman firmasının yetkilisi olan kişinin Türk bankaları hakkında istihbari bilgiler toplayarak yurtdışına gönderdiği şeklinde yazılar olduğu,
ŞÜPHELİ NOYAN ÇALIKUŞU’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Noyan ÇALIKUŞU isimli şahsın kullanımında olan Kırklareli ili Lüleburgaz ilçesindeki Orduevinde 109 numaralı odada yapılan aramada bulunan malzemeler incelendiğinde;
Üzerinde föy dosya 1 ibaresi bulunan zarf içerisinde 1 adet mavi renkli föy dosya incelendiğinde; -1’den 4’e kadar numaralandırılmış el yazması notlarda PKK’nın kuruluşu, gelişmesi, Abdullah ÖCALAN’ın hayatı, PKK’nın ilk eylemleri, PKK sempatizanlarının yazıldığı sanatçıların listesi olduğu,
Üzerinde El Yazılı Notlar ibaresi bulunan zarfın içerisinde daha sonra tarafımızdan 1’den 41’e kadar numaralandırılmış (41) adet el yazması notun olduğu notların içeriğinde;
(14) numarası ile numaralandırılmış not kağıdı incelendiğinde; “Kemal Derviş’in dedesini Osmanlı Taksim meydanında astı. Yedi gün asılı kaldı. Babası Polonyalı Yahudi.” “Ecevit’in babasının adı Kürt Mustafa. Azılı Kürt.” ibarelerinin ve birtakım notların bulunduğu anlaşılmıştır.
ŞÜPHELİ AHMET TUNCAY ÖZKAN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Ahmet Tuncay ÖZKAN‘ın İlimiz Beşiktaş İlçesi Gültepe Girişi Talatpaşa Caddesi No:5 Kat:4 sayılı yerde bulunan Biz TV isimli iş yerinde yapılan aramada elde edilen dokümanların incelenmesinde;
-(1) Adet ‘ece ajandası 2000’ antetli ajandada;
-5 ocak tarihli sayfasında; “iki yıldır Merkez Bankası Edirne şubesinde çalışmakta olan Aydan ….. isimli şahısın dönmesi lazım”
-“15 şubat tarihli sayfasında; Mustafa DUYAR’ın katili Ahmet …… Nuri ERGİN’in adamı Avukatı 053….…..” şeklinde yazıların olduğu,
-“10 eylül tarihli sayfasında Tevfik ERKAN, Sicil: 25286 (İstanbul 14.İcra Müdürlüğü) öncelikle Bakırköy icra müdürlüğü, Şişli icra müdürlüğü talep ediyor” ibarelerinin olduğu, diğer sayfalarda sekreter notlarının ve telefon numaralarının olduğu;
-(1) Adet 19 sayfadan ibaret –GİZLİ- ibareli ve Dr. Adil serdar SAÇAN imzalı -Çok Gizli- ibaresi ile biten mavi Mavi plastik dosya incelemesinde;
“Fethullah GÜLEN gurubu ile ilgili yazıların, konu ile ilgili gizli ve çok gizli ibareli savcılık yazışmalarının, Veli KÜÇÜK liderliğindeki yapılanmanın araştırılması için proje çalışma gurubu izin talep yazısı, Adil Serdar SAÇAN’ın müdüriyet makamına yazdığı Fethullah GÜLEN ile ilişkisinin bulunmadığını anlattığı dilekçenin bulunduğu;
-(1) Adet 61 sayfadan ibaret “Başbakan Yardımcısı” ibaresi ile başlayan ve 194’üncü Potual ibaresi ile biten şeffaf föy dosya, içerisinde;
-4,5,6,7,8,9,17,18,19 nolu sayfalarında AKP millet vekilleri, aynı zamanda bakan olan kişilerin kısa öz geçmişlerinin bulunduğu;
-(1) Adet 93 sayfadan ibaret olan ve “Atatürkçü Düşünce Derneği” ibaresi ile başlayıp “Aslı Gibidir” ibaresi ile biten mavi plastik dosya içerisinde;
-17 nolu sayfada “Şükran ……. imzalı Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’nin yasadışı faaliyetleri hakkında dilekçe” olduğu,
-18 nolu sayfada “Cengiz …….. imzalı Cumhurbaşkanlığı yüce katına başlığı altında Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği çatısı altındaki yolsuzluklardan” bahsedildiği,
-19 nolu sayfada “Sayın yetkililer başlığı altında “Bütün bu sözlerin sivil toplum kuruluşları birliği girişimini halen yöneticileri konumunda bulunan Çağdaş Eğitim Vakfı başkanı Gülseren …….e Çağdaş Yaşamı Destekleme derneği başkanı Türkan …..’a Atatürkçü düşünce derneği yönetiminde İlhan …..’a demokratik ilkeler derneği başkanı Eğnin …..’a ve Evmen …..’a 68 birliği başkanı Haşmet ….’a” dır. “bu birliğin yöneticileri benim de dahil olduğum dernek ve vakıf dahil olmak üzere pek çok derneği ve vakfı baskı ve tehditlerle zorla girişimlerine dahil olmaya zorlamakta, bu girişime girmeyenleri ölümle dahi tehdit etmektedir. Başta Cumhuriyetimizi koruma düşüncesinde olduğumuz bu girişime girince maalesef bunların kirli yüzünden ve karanlık ilişkilerinden çok korktum. Eski Dev genç militanlarının cirit attığı, Apo yandaşlarının PKK’lıların hüküm sürdüğü ve dünya kiliseler birliği dahil birçok yabancı kuruluştan aldıkları milyonlarca doları çıkarlarına hizmet ettiren bu girişime dur denilmelidir” ibarelerinin olduğu;
-61 ve 62 nolu sayfalarda “komiser Bayram ….. imzalı Çağdaş Eğitim Vakfı başkanı Gülseven …….’in kendisine rüşvet teklif etmesi ile ilgili olarak Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne yazdığı rapor olduğu,
-63 nolu sayfada gyasen@süperonline.com adresinden 05.01.2002 tarihinde hayricanoz nick name li kişiye gönderdiği mail olduğu ve içeriğinde “Ankara da Necip, Hüseyin, Ergün ve Zübeyir ….. ile bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yaptık ortak görüş ikimizin en kısa zamanda Nuh …… giderek görüntü ve seslerin montaj olduğu böyle bir konuşmanın geçmediğini söylememiz gerekiyor yoksa çok kötü olacak benden bu fedakarlığı esirgeme lütfen, Cumhuriyeti, Atatürk’ü seviyorsan lütfen Nuh beye gidip ifade verelim, konuştuklarımızı inkar edelim. Bak eğer bu fedakarlığı yaparsan bodrum’daki yazlığımı hemen sana vermeye hazırım, telefon açma dinleniyor acele email çek G.G.YAŞER”.,
-gyasen@süperonline.com adresinden 23.01.2002 tarihinde hayricanoz nick name li kişiye gönderdiği mail olduğu ve içeriğinde “Sevgili Mesut Fettullahın davası ile ilgili aleyhte yeni tanıklar bulmamız lazım. Bizim Avukat Hüseyin bey mahkemenin aleyhimize doğru gittiğini, Eyüp ve Serhat alçaklarının da her an karşı tarafa dönebileceğini söyledi. Şu bizim Serhatın bir akrabası varmış. Cihat isminde bir çocuk. Biraz para vererek Fettullah aleyhinde mahkemeye çıkartmayı düşünüyorum. Bu konuda bizim emekli Albay Cem beyde çocuklarla konuşarak teklifin sanki askerden geldiğini ima edecek ve benimle irtibatlı olduğunu söylemeyecek. Şu an bir tek buna bel bağladım. Durumlar bildiğin gibi değil. Acilen yeni tanıklar bulmamız lazım. Fevzi ….. Paşa ve Kemal Yavuz Paşa vasıtasıyla görüştüm. MGK genel sekreteri Tuncer KILINÇ ile bir kez daha bu konuda görüşeceğiz. Senin söylemek istediğin bir konu varsa bana mail olarak gönder veya bir numaralı BİKE’NİN evinde görüşelim. Sakın telefonda açık konuşma. Dünya kiliseler birliği ile Lionslardan Arif bey vasıtası ile para yardımı sözü aldım. hiç korkma herşey yoluna girecek. Şu PKK’lı Ramazan ……… denen çocuğa burs vermeye devam ediyorum. Ama resmi kayıtlarda göstermiyorum. Bu çocukla tekrar bir görüşmemiz lazım. İkna edebilirsek Fettullah aleyhinde tanık yapalım. Yoksa işimiz yaş…..Cevap bekliyorum sevgiyle kal. Gülseven ……… yeni telefonum 055……… not: eski telefonum 05……. dinleniyor onu arama senin avea hattını da aldırıyorum.” Şeklinde mail olduğu,
-85 nolu sayfada ÇOK GİZLİ ibaresiyle Işık Tarikatla bağlantısı olduğu tespit edilen rütbeli Emniyet mensupların bulunduğu 102 kişilik liste olduğu,
-88 nolu sayfada Öğrenci isimlerinin ve açık kimliklerinin olduğu ve bazı isimlerin karşısına PKK lı diye işaretlendiği liste olduğu,
-(1) adet üzerinde “SSK GENEL MÜDÜRÜ KEMAL KILIÇTAROĞLU (KARABULUT) ‘UN KURUMU TRİLYONLARCA ZARARA UĞRATAN İCRAATLARI” yazıları bulunan 12 sayfalık faks çıktısı incelendiğinde, adı geçenin genel müdürlük yaptığı dönem ile ilgili bilgilerin bulunduğu anlaşılmıştır.
ŞÜPHELİ ADİL SERDAR SAÇAN’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER
[değiştir]Adil Serdar SAÇAN’dan elde edilen dokümanlarda; Eminönü İlçesi Dalbastı Sokak No:13/3 sayılı işyerinde yapılan aramada el konulan dokümanın yapılan incelemesinde;
-73 den 92 ye kadar numaralandırılan Kohem davası isimli doküman içeriğinde; Ekrem …… isimli şahsın Ankara DGM Cumhuriyet Baş savcılığına sunmuş olduğu 21.11.2001 tarihli dilekçesi, 18.05.2002 tarihli Rumuz PAŞA GG.G.G.U dipnotlu çok önemli dikkate alınması önemle rica olunur başlıklı Emniyet Müdürü Ş.U hakkında çeşitli ithamların olduğu 4 sayfalık yazı, SUR-TUR firmasına ait olduğu değerlendirilen Erol …. ile ilgili Hesap detaylarının olduğu,
-67 den 72 ye kadar numaralandırılan dokümanın içeriğinde; 6 sayfalık yazı olduğu yazı içerisinde ‘Komplo teorilerinin her gün birbirini kovaladığı ülkemizde bu tip olayların mimarı bir kişinin geçmişine ve yaptıklarına bir göz atmak kamuoyunun gerçekleri öğrenmesi açısından yararlı olacaktır’ şeklinde başlayan yazıda; Adil Serdar SAÇAN ve Melih …….isimli komiser ile ilgili çeşitli iddiaların aktarıldığı Coşkun …….. isimli şahsın Kaçakçılık ve Organize şube Müdürlüğüne getirildiği, Coşkun ……….’in bu şubede çalışmasının uygun olmadığı, şeklinde yazıların olduğu,
-Büyükçekmece ilçesi Bahçeşehir 1.kısım Banu evleri Akik konakları A/6 No:14 Kat :6 sayılı ikamet adresinde yapılan aramada elde edilen,
—Tarafımızdan 1’den 2ye kadar numaralandırılmış Gözaltına alınması planlanan kişiler’ başlığı ile başlayan ‘muhasebeciler belirtilen liste haricindedir’ ibaresi ile biten dokümanın yapılan incelemesinde; Gözaltına alınması planlaması yapılan kişiler başlığı altında herhangi bir tarih bilgisi bulunmayan Büyükşehir belediyesi, Büyükşehir belediyesi eski çalışanları, ALBAYRAKLAR şirketinden, İstanbul 28. noter baş katibi Kağıthane belediyesi çalışanları ara başlıkları altında toplam 32 kişinin isminin bulunduğu,
—Tarafımızdan 80’den 89’a kadar numaralandırılmış dokümanlarda yapılan incelemede
-80. sayfa da; “Kamu Yon Dr. Ve Hukukçu yazar ele geçirmenin iki yönü; küresel boyut başlıklı, “1-kendi isteklerini gerçekleştirme. Amaçları karşı devrim bu maksatla rejimi savunanları kamuoyu nezdinde gözden düşürüyorlar, düşman addettikleri kişileri ortadan kaldırıyorlar, bu silahsız terör uygulamadır.- Yöntem, Özel çalışma grupları oluşturmak, (Yandaş basın, internet ve ulusal basındaki ajanları) internet ve basın ortamında karalama, bu amaçla kendilerinden olmayan basına da servis yapıyorlar. Dinleme, illegal arama ( Van 100. yıl ün. Rek. Avukatının bürosu Nuh ….. örnekleri) Teoman …… Özdemir ……, 2. Yabancı İst. Servislerine servis yapmak, çok gizli bilgilerin internet aracılığı ile yasadışı servis edilmesi gibi (değerlendirilen) hukuki boyut 2001, 2003, 1988 soruşturmaları ele geçen belgeler, Kanserli bir kütle var derhal almak gerekiyor, Silahsız terör örgütü kabul edilip kapsamını genişletilmeli, Ergenekon da Savcılığın bakış açısı çok tehlikeli, Anayasanın değiştirilmez illa üç maddesini savunmak terör örgütü üyesi olmak olarak yorumlanıyor. Bu durumda fetipi faydi kaydi örgüt, Devlet bir terör örgütü tarafından ele geçiriliyor, Bu kapsamda Cumhuriyetçi Atatürkçü ilerici tüm devlet memurları sistemli olarak yok ediliyor” şeklinde el yazmalarının olduğu,
-81.sayfa da; “Terörle mücadele yasası da geçti silahsız terör örgütü f tipinin önü açıldı 2557, 5397(2005) tarihli yasayla İst.-Daire BŞK. Yetki verildi, İst. Bşk. fet.tipi, f- ulusalcı dalgayı kolay aşarız dedi Ergenekon da başvuru, Ulusalcılara terörist mi diyorsunuz” şeklinde el yazmalarının olduğu,
-84. sayfa da; Nemci …., Tufan ….., Harun …… gönüllü ortaklar, Necmi …….. Dudullu Ziya Şark Sof. Ortağı, Mustafa …….. Mali Müşavir, 1999 sonunda Servis ihalesi dörde bölünüyor sadece bir kişi katılıyor Ertaçlar şirketi katılıyor sonra vazgeçiyor ALBAYRAKLAR ihaleyi bunlardan alır, Çöp işinde en büyük işi yapıyorlar şeklinde el yazması notlar olduğu,
-86. sayfa da; İşletme müdürü Kemal ……., Nuri ……, Osman …… adamları, Avukat belediyenin huk. Müşaviri, Mahmut …… Albayraklar’ın yanından ayrılmaz, Çevre Koruma Genel Başkanı Mustafa …….’le görüşülebilir bunlara gıcık şeklinde el yazması notlar olduğu, -87. sayfada; ALBAYRAKLAR’la ilgili el yazması notların olduğu 88. sayfada; adres tarifi olduğu belirlenmiştir.
ŞÜPHELİ EMCET OLCAYTU’DAN ELE GEÇİRİLEN DELİLLER:
[değiştir]Emcet OLCAYTU isimli şahsın İlimiz Kadıköy İlçesi Eğitim Mahallesi Nahitbey Sokak No:4 sayılı adresinde yapılan aramada elde edilen dokümanların yapılan incelemesinde;
- 4’ den 19’ a kadar numaralandırılan dokümanların içeriğinde; Azerbaycan Cumhuriyeti ile ilgili siyasi, coğrafi, sosyal içerikli bilgilerin olduğu ve Haydar Aliyev’in özgeçmişinin yer aldığı, Azerbaycan’daki siyasi partiler ile ilgili bilgilerin olduğu bilgisayar çıktısı yazı olduğu,
- 35 ve 36 olarak numaralandırılan dokümanların içeriğinin; Uğur MUMCU cinayetinde aktif rol oynayan Ömer ……hakkında Kemal ……. tarafından bilgi verildiği, Ömer ……. ın aslında Yeşil olduğu ve Ömer …….’ ın eşkalinin verildiği, bugüne kadar kullandığı sahte kimliklerin yazıldığı, Ömer ……’ ın Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığındaki dosyasının kaybolduğunu anlatan el yazması iki (2) sayfalık doküman olduğu,
- 64’ den 69’ a kadar numaralandırılan dokümanların içeriğinin;
- Vitali ……’ in Rus Yahudisi İan …….koordinatörlüğünde Dohuk’ da PKK-KDP ve Türkiye Gladyosu’ndan birkaç kişinin katıldığı toplantı neticesinde Şemdinli Olaylarının patlak verdiği, Seferi YILMAZ’ ın olaydan önce haberi olduğu, Suriye’ ye karşı operasyon öncesi Türkiye’ de istikrarsızlığın çıkarılacağı,
- CHP Hakkari Milletvekili Esat CANAN’ ın DTP’ nin resmi olmayan kurucusu olduğu, uyuşturucu güzergahının yeniden açılması için Şemdinli’ nin seçildiği, şeklinde yazıların olduğu,
- Van Savcısı S……….’ ın da Rektörü tutuklatan adam olduğu ve telefon kayıtlarının olduğu, yayınlanması konusunda sorulması gerektiği, yukarının izninin olması gerektiği,
— Genelkurmay Başkanı’nın Şemdinli olayını göremediği, aklı fikrinin köşkte olduğu, Tayyip’ le arasını iyi tuttuğu, Hilmi ÖZKÖK’ e üç kez suikast girişiminde bulunulduğu ancak kendilerinin bilgisi olmadığı fakat takip ettikleri için bildiklerini, bilinçli olarak sonuç alınmadığını, askerin demokrat olmayacağını, kendisinin Yaşar Paşa’ ya güvenmediğini, ondan sonrakine güvendiğini çünkü temiz olmadığını, eteğinde çok taş olduğunu sallandıkça döküleceğini, yukarının talimatı doğrultusunda güvenilir basın kuruluşları ve mensuplarıyla bu bilgilerin ilk olarak paylaşıldığı, şeklinde yazıların olduğu,
-Türkiye’nin Lazistan, Kürdistan ve Türkiye diye bölünme tehlikesinin kalktığını, Türkiye’nin toptan satın alındığını, yetmiş kişilik Türkiye Sevdalıları Grubunun oluşturulduğu, Pentagon’ un 175 Milyar Dolar ayırarak Kemalist bir merkez parti kurdurduğu, işin içinde Sami ……gibi Hüseyin …….’ın olduğu bu şahsın fotoğrafının olmadığı ancak kendilerinde olduğu, bunların hepsinin Şemdinli sürecinin arkasından devreye sokulacak hazırlıklar olduğu şeklinde ibarelerin yer aldığı bilgisayar çıktısı doküman olduğu,
-77 ve 79 olarak numaralandırılan dokümanların içeriğinin; “AYDIN ÇİNE BİLGİLERİ” başlıklı Cumhuriyet Savcısı Zekeriya ÖZ hakkında fişleme bilgilerinin yer aldığı iki (2) sayfalık doküman olduğu,
-80 olarak numaralandırılan dokümanın içeriğinin; “Makedonya’nın başkenti Üsküp’ te yaşayan Nadri isimli bir şahsın verdiği bilgiye göre : Tuncay GÜNEY 1995-1996 yılları arasında bir dönem eski futbolcu Tanju ……… la birlikte Üsküp’ te kaçakmış. Tanju’ yu ve Tuncay’ ı Üsküp’ e kaçıran kişinin Piç Metin olduğunu söylüyor. Piç Metin Arnavut Sami’nin (Hoştan) adamı “şeklinde ibarelerin yer aldığı doküman olduğu,
-124 olarak numaralandırılan sayfasında İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü hakkında fişleme bilgilerinin olduğu,
-125 olarak numaralandırılan sayfasında “suçlular listesi” yazılarak üzeri karalanan yazıda Başbakan Recep Tayip ERDOĞAN, Soruşturma Savcısı ve soruşturmada görev alan emniyet görevlilerinin isimlerinin bulunduğu,
17-Adnan TÜRKKAN’ın İlimiz Beyoğlu İlçesi Meşrutiyet Caddesi No:3 Kat:2 sayılı adreste yapılan arama işleminde çok sayıda evrak, ajanda, not kâğıtları bulunarak el konulmuştur. El konulan malzemelerin yapılan incelemesinde;
14/7 sıra numarası ile numaralandırılan belgenin; Bilgisayar ortamında yazılmış, çeşitli isimlerin unvan bilgileri telefon bilgilerinin yer aldığı, İsimlerin karşısında Avukat, M.Ü öğretim üyesi gibi unvanların yer aldığı, karşısında telefon numaraları ve atlattı, 50 YTL alındı, görüşme yapıldı, olumsuz gibi ibarelerin yazılı olduğu belge olduğu görülmüştür.
ÖRGÜTÜN GİZLİLİK PRENSİBİ
[değiştir]Örgütün anayasasını teşkil eden “ERGENEKON” dokümanına ve sivil yapılanmanın temelini oluşturan “LOBİ” dokümanına bakıldığında, örgütün birtakım prensiplerinin olduğu ve örgüt mensuplarının bu prensiplere bağlı hareket etmeleri gerektiği belirtilmiştir. Örgütün prensipleri ve bu prensiplerin dayanakları bir önceki iddianamemizde ayrıntılı olarak anlatılmıştır. Soruşturma kapsamında devam eden çalışmalarda şüphelilerin bu prensiplerden özellikle örgütün vazgeçilmez prensibi olan gizlilik prensibine çok dikkat ettikleri ve bunun yanı sıra telefon dinlemelerine karşı tedbir alma ve Kod isim kullanma prensiplerini de uyguladıkları tespit edilmiştir. Konu ile ilgili elde edilen deliller ilgili başlıklar altında sırası ile anlatılacaktır.
- Tape No: 4900, da kayıtlı 05.06.2008 saat:15.56 da Erol Mütercimleri’in Cihangir TEKCAN ile yaptığı mesajlaşmada; “ Bülent abiye msjimdir. Bilgi icin erol abi dikkatlerine: Çok aybediyosun, su-i zan ediyosun. 30lu yasimizi gectik hala cocuk muamelesi yapmaya calisiyosun. cerkez ali kütüge kızacağına, bana gönül koyuyorsun ben, misafirimizdir, abimizdir diye isimden feragat edip erol abiye refakat ettim ben Türk'üm, soyum tertemiz. KRİPTO konuşulacak bilgi asil aliden saklanilmalidir sen, ayrıca londrada'ki resepsiyonla ilgileniyordun yakin olsun diye erol abi acıkınca yemeğe götürdk maltepeye yakin olsun, hem de hos ortamı var diye dış ticaretin lokaline gectik, sen arayınca da davet ettik. Nedir mevzu, nedir konum anlayamadım. Ama görsmek istemiyorsan da, cerkezleri çok seviyorsan da, istemiyorum dersin olur biter.”
- Tape Kayıt No:6603 de kayıtlı 14.03.2008 saat:20:54 de Nergiz isimli bayanla yaptığı görüşmede özetle; Nergiz isimli bayanın “KEMAL BEY SİZİN ASKERİ KİMLİĞİNİZ YOK MU” dediği Kemal AYDIN’ ın “ŞİMDİ SİZ BURALARDA OTURANLAR BU İŞLERİN ÖZEL OLDUĞUNU BİLMİYORMUSUNUZ” dediği Nergiz’in “Nasıl özel olduğunu” dediği Kemal AYDIN’ ın “Ne şimdi ne diyim telefonda bişey söylemiyorum ben telefonda bunlar söylenmez gizli olacak size bişey” dediği ve görüşmenin devamında Kemal AYDIN’ ın Merkez Orduevine giremediği için buluşmanın iptal edildiği anlaşılmıştır.
- Tape No: 4481, de kayıtlı 21.02.2008 saat:13.20 de Nilüfer…? ile yaptığı görüşmede özetle; Nilüfer’in “ben bu Ankara ile ilgili bi isim verecemde” “Bununla görüşebilirim de mi” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Tabi TABİ AMA ÇOKTA AÇIK SÖYLEMEYİN EVET” dediği, Nilüfer’in “bu takip edilen MİLİTAN vardı ya” “Ankara’da, onun dağıtımı belli olmuş, kişi de belli” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Ee biliyorum biliyorum sizdeki isim var mı sizde” dediği, Nilüfer’in “Var bende isim” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Ee tamam teyit edelim o zaman karşılıklı bi saniye” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 4488, de kayıtlı 26.02.2008 saat:16.16 da X Şahıs ile yaptığı görüşmede özetle; H.Atilla UĞUR’un “Bu hani küçük odalarda otururken telefon çekmesin filan diye ufak şeyler var aletler jammer (ses kesen cihaz), küçük” dediği, X Şahsın “Sigara mı ?” dediği, H.Atilla UĞUR’un “onun gibi” “onlar lazım, acil” “Acil derken mesela bu akşam almam lazım senden” “2 gün sonra da geri vermem lazım, düşün beni ara” dediği, X Şahsın “tamam” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 4575, te kayıtlı 25.04.2008 saat:11.05 de Necdet…? ile yaptığı görüşmede özetle; Necdet’in “Emredin Komutanım” dediği, H.Atilla UĞUR’un “Şimdi saat 14:45 sıralarında” “Hayat Residint otel var Harbiyede” “biliyorsun, Harbiyede bi resint otelin önünde olun. Yalnız Otel görevlilerine filan asla benim kim olduğumdan kimi beklediğinizden filan bahsetmeyin arkadaşları da ikaz et.” “Ondan sonra bende orada olacağım. Ordan bir yere gideceğiz. Tamam yavrum.” dediği, Necdet’in “Emredersiniz 14:45 te Hayat Residans otelin önünde olacağım komutanım.” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 4711, de kayıtlı 14.03.2008 saat:18.45 de Bülent GÖKTUNA ile yaptığı görüşmede özetle; H.Atilla UĞUR’un “Alo merhabalar iyi akşamlar Tevfik (Kod)” “iki şey söyliyeceğim” dediği, Bülent GÖKTUNA’nın “Bi dakka size bi numara Işıl versin” “Size Işıl Hanım bi numara verir ofisten ararsanız” “Yo siz Işılı arayın da siz ondan alın ben buradan aramayım biraz daha SAĞLAM olur” dediği tespit edilmiştir
- Tape No: 4755’ de kayıtlı 21.03.2008 saat:09.16 te Tunç AKKOÇ’un Erkin ETİKE ile yaptığı görüşmede özetle; Erkin ETİKE’nin “Arama bitti mi?” “Burda kimseyi almıyorlar da, herkes dışarıda.” “Peki abi, şey Atilla İLHAN’da belgeleri, falan filan şey yapabilirsiniz yani. Geçici olarak bi arkadaşın evine götürebilirsiniz. ADNAN’ ın evine mesela.” dediği, “…tedbir alınabilir yani” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 4757’ de kayıtlı 21.03.2008 saat:09.28 de Önder..? ile yaptığı görüşmede özetle; Tunç AKKOÇ’un “Önder bu masa üstünde, TGB İLE İLGİLİ ŞEYLERİN HEPSİNİ SİLİYORUZ, lazım mı sana?” dediği, Önder’in “Eeeee, sanırım hepsini Flash Diskime almış olmam lazım” dediği, Tunç AKKOÇ’un “… SİLMEMİZ LAZIM. ARAMA YAPIYORLAR BURDA” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 4758’ de kayıtlı 21.03.2008 saat:10.14 te Adnan..? ile yaptığı görüşmede özetle; Tunç AKKOÇ’un “Laptop sende mi?” “Adnan sen kaynağa gitte, kaynakta kal…” “…Hayır yani kaynaktan sen bi şey yap. Oraya bak. Kültür Merkezine sürekli bakar öyle bişey yapalım. Memet abiyle konuşalım. Memet AYTEKİN’ le. Açmayın diyo, şuanda” “Arama kararı yok diyo, sadece şey yapın diyo, kaynaktan diyo orayı bi şey yapın, gözleyin diyo yani.” dediği, Adnan’ın “BİLGİSAYARI TEMİZLİYİM, ÖYLE GEÇİM YA.” dediği, Tunç AKKOÇ’un “Hı hı. Ee bide bişey diycem. Kültür Merkezinde bişey var mı, olumsuz bişey. O bi daha düşünelim ya, bişey varsa gerekirse bu arada şey yapıcaz, ama yok herhalde bişey ya. Bu saatten sonra” dediği, Adnan’ın “Yani Ankara’dakiler boşaltmışlar, şeyi, üye formlarını falan eve götürmüşler.” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 4772’ de kayıtlı 25.03.2008 saat:22.48 de Tunç AKKOÇ’un Fırat..? ile yaptığı görüşmede özetle; Tunç AKKOÇ’un “…sabah onda e partide toplanmamız lazım” dediği, Fırat’ın “Napıcaz” dediği, Tunç AKKOÇ’un “…arkadaşlarla İlde tabi tam TELEFONLA NET KONUŞAMIYORUZ bazı” “Çok büyük başka bişey olur şimdi ben TELEFONLA BİŞEYLER VAR YANİ ORDA İL MERKEZİNDE BEN TELEFONLA KONUŞMUYORUZ yani şey olduğu için eee detayları sormadım onda buluşuyoruz sadece ee farklı gelişmeler olabilir yani gece başka şeyler olur onun dışında sen o zaman on ikide gel” dediği tespit edilmiştir.
Tape No:4383’de 04.10.2007 günü saat 18:05 sıralarında H.Atilla UĞUR ile B.Hayrettin ALTINTAŞ arasında yapılan telefon görüşmesinde H.Atilla UĞUR’un “1-1.30 arası yalnız dediğim gibi özellikle senden istirhamım şu çok dikkatli ol oraya bir bak tamam mı” “Ortama bir bak ki yani orda şey yapmayalım” “Görüntülenmeyelim” dediği B.Hayrettin ALTINTAŞ’ın “Tamam tamam abi” “Kendisine de söyleyeyim böyle düzgün bir yer” dediği H.Atilla UĞUR’un “Tabi canım şöyle kapalı bir yer varsa orda görüşelim” dediği anlaşılmıştır.
Tape No: 4388’de 16.11.2007 günü saat 14:27 sıralarında G.Levent ÖZEN ile H.Atilla UĞUR arasında yapılan telefon görüşmesinde H.Atilla UĞUR’un “Benim bu gelişimle ilgili hiç kimseye bilgi verme Talat bey, Mehmet bey Ahmet bey hiç kimseye bilgi verme yalnızca sen bil tamam mı hadi yanaklarından öpüyorum” dediği anlaşılmıştır.
Tape No:4406’da 29.11.2007 günü saat 12:10 sıralarında H.Atilla UĞUR ile X Şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde X Şahıs’ın “Tamam o zaman biraz sonra arayım o zaman.” dediği H.Atilla UĞUR’un “Bu konuları sade sen bileceksin tabi.” “Yanındaki veya bir başkası bilmeyecek” dediği anlaşılmıştır.
Tape No: 4410’da 03.12.2007 günü saat 12:50 H.Atilla UĞUR ile B. Hayrettin ALTINTAŞ arasında yapılan görüşmede H.Atilla UĞUR’un “Bu konudan kimsenin haberi olmasın” “Yani Talat bey dahil, şey dahil, ben burada da kimseye söylemiyorum çünkü” dediği B. Hayrettin ALTINTAŞ’ın “Tamam, tamam oldu abi” dediği H.Atilla UĞUR’un “Ben o şekilde Çarşamba akşamı orda olurum” dediği B. Hayrettin ALTINTAŞ’ın “Tamam oldu abi baş üstüne” dediği anlaşılmıştır.
Tape No:4411’de 03.12.2007 günü saat 15:50 sıralarında H.Atilla UĞUR ile Şeyda ALTUĞ arasında yapılan telefon görüşmesinde ŞEYDA ALTUĞ’un “Hatırlar mısınız bana bir tane mail gönder… bana değil de Bülent Beye göndermişsiniz 2 maddelik bir mail” “Birinci maddesi ııı.. şimdi ben onu İngilizceye çevirdiğim için Türkçesini de tam olarak hatırlayamadım.” dediği H.Atilla UĞUR ‘un “Ha ben biliyorum ne gönderdiğimi biliyorum ıı.. onlarla ilgili biz şu anda bir çalışma yapıyoruz yani çalışma netleşmediği için ben size dönmedim” dediği Şeyda ALTUĞ’un “Haa. Anladım. Ben de onu karşı taraftaki kişiyle paylaştım da karşıdaki adamcağız da bana bu bilgiyi çok detaylı…” dediği H.Atilla UĞUR’un “Ya biliyorum, biliyorum. Ben onun teknik detaylarını ilgili bir arkadaşımız çalışıyor ilgili firmanın içinde” “Çok açık da söylemeyeyim.” “Iıı.. o çalışıyor. Bize ulaştıracak, ulaştırır ulaştırmaz ben zaten sizinle kontak kurcam.” dediği Şeyda ALTUĞ’un “Tamam oldu. peki tamam bekleyelim o zaman.” dediği anlaşılmıştır.
Tape No:4458’de 29.01.2008 günü saat 20:21 sıralarında H. ATİLLA UĞUR ile BÜLENT GÖKTUNA arasında yapılan telefon görüşmesinde H. ATİLLA UĞUR’un “Ee bugün konuştuklarımızı ee ikinci bir emir ben söyleyene kadar kimseyle paylaşmayalım olur mu” dediği BÜLENT GÖKTUNA’nın “Anlamadım bugünküleri” dediği H. ATİLLA UĞUR’un “Şu anda paylaştık mı evet bugün konuştuklarımızı paylaşmadık dimi kimseyle” dediği devamında BÜLENT GÖKTUNA’nın “Niye paylaşmayalım mı” dediği H. ATİLLA UĞUR’un “Ya şu anda paylaşmayalım yarın 11’de bidaha bi aynı vatandaşla görüşecez” “Yeni yeni bilgi bulguları getirecek” “Aa saat 11’de ben sizi arayacam ondan sonra ee bir strateji planlarız” dediği anlaşılmıştır.
Tape No:6451’de kayıtlı, 05.06.2008 günü saat:15.52’de Halis Yavuz IŞIKLAR’ın Nurettin..? isimli şahısla yaptığı görüşmede; uzun bir müddet Halis Yavuz’un göz probleminden ve tedavi sürecinden bahsettikten sonra, siyasi konuları konuşmaya .başladıkları bu esnada Halis’in “Bak şimdi yanımda birisi var konuşma diyor dürtüklüyor telefonlar dinleniyor diyo” dediği, Nurettin’in “Tamam konuşma abi doğrudur tamam” dediği, Halis’in “Tamam mı, yanımdaki öyle ikaz ediyor konuşma diyor” dediği, Nurettin’in “Tamam doğru söylüyorsun konuşmamak lazım” dediği,
- Tape No.6452’de kayıtlı, 17.06.2008 günü saat:13.53’te Halis Yavuz IŞIKLAR’ın Sezen..? isimli şahısla yaptığı görüşmede; aralarında bir süre günlük konuşmalar yaptıktan sonra Yavuz’un Yalçın ÖZÇELİK isimli bir şahıs hakkında muhatabından bilgi istediği, söz konusu şahsı tanıyıp tanımadığını sorduğu, Sezen’in “Ya ben bir Yalçın ÖZKILIÇ tanıyorum o da hani böyle sirke mirke içen. Çukur Kahvedeymiymiş. Ben hiç tanıyamadım abi onu yani ben şahsen..” dediği, bunun üzerine Yavuz’un “Şimdi telefonlar benim dinlenir isim vermeyelim tamam mı sonra konuşuruz tamam mı” dediği, görüşmenin devamında Yavuz’sun Ercan ARAFATOĞLU isimli şahsı sorduğu, Sezen’in “Abi bir şey yapalım yan yana gelip bir konuyu başka türlü değerlendirelim isterseniz” dediği,
- Tape No: 6880 de kayıtlı, 08.01.2008 saat: 19:06 da İbrahim ÖZCAN’ın Veysel UZUN ile yaptığı görüşmede; Veysel’ in “bizde iyi bir iş düştü işte hep beraber yiyelim şu işten paramızı” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Yarin ben yarin bölge komutanlığına gidecem bende yani ...” “Bölge komutanlığına Jandarma bölge komutanlığına” “TELEFONDA KONUŞMAYAK” dediği, Veysel UZUN’ un “Konuşmayacaz senin telefonunu bir arkadaşıma verecem” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Yok verme kimseye sende kalsın” dediği, Veysel UZUN’ un “bizimde işimiz komutanlığınan” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Bizden et istediler et ilen ilgili kasaptan” dediği,
- Tape No: 6899 da kayıtlı, 03.04.2008 saat: 20:38 de İbrahim ÖZCAN’ ın Selahattin...? ile yaptığı görüşmede; Selahattin’ in “Bu şimdi beni aradı Almanya'dan yedisinde gelecekmiş abi” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “Aradı bir sıkıntısı varmış onu çözmeleri lazım” dediği, Selahattin’ in “Ne sıkıntısı abi” dediği, İbrahim ÖZCAN’ın “Onu söylerim ben sana TELEFONDA DEĞİL TAMAM” “yarın ben uğrarım o zaman şeyi ne yaptın bu ibne Şahin ÖZERi” “O İBNE ARIZA YAPARSA BİLİYORSUN NE YAPACAĞINI” dediği, Selahattin’ in “BİLİYORUM ABİ BİLİYORUM” dediği,
- Tape No: 6916 da kayıtlı, 18.06.2008 saat: 12:15 de İbrahim ÖZCAN’ ın Hakan...? ile yaptığı görüşmede; Hakan’ ın “senin o elemanların soyadı neydi ya” “Rize deki” “Şey lazım bize abi HEM MAKİNA HEMDE SİGARA” dediği, İbrahim ÖZCAN’ ın “BENİM ÖYLE İŞLERLE İŞİM OLMAZ BENİ ÖYLE İŞLERLE TELEFONDAN ARAMA” dediği, Hakan’ ın “Ha tamam abi görüşürüz” dediği,
- Tape No: 6923’te kayıtlı, 26.01.2008 günü saat:10.29’da Hamza DEMİR’in X Şahısla yaptığı görüşmede; aralarında bir süere günlük konuşmalar yaptıktan sonra X şahsın İzmir’de olduğunu belirtmesinden sonra, X şahsın “Adamın yerini SİT ALANINA sokmuşlar” dediği, Hamza’nın “Ha o bi bi konuyu öğrenek de ona göre şey yapalım” dediği, X şahsın “Ya bu Mustafa ... Mustafa’yı tanıştırdın korkak biri bu ne iştir la telefon açıyorum telefona çıkmıyor bişi konuşmıcan bişi etmiycen” dediği, ..ya telefondan da sorma adamların hep dinleniyor telefonları ya.” dediği, X şahsın “…senin ki nasıl senin telefon nasıl” diye sorması üzerine Hamza’nın “bu iyi canım öbür 532 li sakat da” dediği,
- Tape No:6929’da kayıtlı, 31.01.2008 günü saat:12.44’te Hamza DEMİR’in Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; Kemal AYDIN’ın “Güzel Türk gözlerinden öpüyorum” dediği, Hamza’nın “Abicim ellerinden öperim abim nasılsın” dediği, devamında yine Hamza’nın “Ben sana ufak bir bilgi verecem de bi RAPOR tutucam da. Bu Kilis’te bizim Türk şirketleri üzerinden oranın biliyon şey o toprak satma olayı falan durduydu şimdi bizim Türk şirketleri üzerinden bizim Ahmet abi aradı dediki gardaş dağlara taşlara bu Yahudiler para veriyor dönümüne 1 milyar 2 milyar veriyorlar dedi bizim Türk şirketleri üzerinden dedi. Abi ben ismini falan hep alıcam. Şu anda Ahmet abi Kilis’te. Dün beni aradı epey dertlendi ağlıyor.” dediği, Kemal’in “TELEFONDA KONUŞMA” dediği,
- Tape No:6936’da kayıtlı, 14.02.2008 günü saat:10.29’da Hamza DEMİR’in Kemal AYDIN ile yaptığı görüşmede; Hamza’nın Abi dün mesajımı aldın mı diye şey yaptım” dediği, Kemal’in “Aldım aldım” dediği, Hamza’nın “Ben bi iki konu daha varda. Abi onun için” demesi üzerine Kemal AYDIN’ın “TELEFONDA KONUŞMAYALIM” dediği, Hamza’nın “Tamam he biliyom onun için” dediği,
Tape No:6963, te kayıtlı 29.01.2008 saat:15.27 de Sema…? ile yaptığı görüşmede özetle; Muhammet’in “Yarın gelde bana bak o gün konuştuğumuz konu vardıya kızla ilgili” dediği, Sema’nın “Yurttaki yuvadaki” dediği, Muhammet’in “Onla ilgili bir gelişme var bir ikincisde flash diskin lazım” dediği, Sema’nın “Ne gelişmesi” dediği, Muhammet’in “Ya gelince anlatırım TELEFONDA OLMAZ” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 4635, te kayıtlı 07.01.2008 saat:18.09 da Barbaros Hayrettin ALTINTAŞ’ın Bayram…? ile yaptığı görüşmede özetle; Barbaros’un “Sen hava alanına gidin, ben sana bir numara vereceğim” “Bülent beyi alıyorsun çıkarken telefon açıyorsun, biz BEN MİSAFİRİ ALDIM DİYORSUN SADECE TELEFONDA” “Biz geliyoruz diyorsun” dediği, Bayram’ın “O kadar diyorum, peki nereye götüreceğim abi bellimi” dediği, Barbaros’un “Bir dakika Nuray nereye gideceklerdi” “0505 213 71 23” “Bülent bey söyler sana” “Sonrada BU NUMARAYI İPTAL EDİYORSUN abi” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No: 7245’de kayıtlı, 10.09.2008 günü saat: 22.09’da Noyan ÇALIKUŞU’nun M. Ali ÇELEBİ ile yaptığı görüşmede; aralarında bir süre Cezaevinde bulunan Kemal AYDIN hakkında görüştükleri, bu çerçevede M. Ali’nin Neriman AYDIN ile Tekirdağ'da bulunan Cezaevine Kemal AYDIN’ı ziyarete gideceklerinden bahsettikten sonra Noyan ÇALIKUŞU’nun “Tamam konuşuruz orda telefonları şey radyonun kenarına koyar yine konuşuruz” dediği,
- Tape No: 7415’te kayıtlı, 03.07.2008 günü saat:17.00’da Noyan ÇALIKUŞU’nun Hatice BAHTİYAR ile yaptığı görüşmede; Hatice’nin Noyan’a nasıl olduğunu sorması üzerine Noyan’ın “Ya iyiyim şükür işte devletin içine düştüğü felaket uçurumunu yaşıyoruz Hatice abla.” dediği ve bir süre yürütülen soruşturma kapsamındaki gözaltılar dan bahsettikleri, devamında Hatice’nin “... telefonlarına dikkat et” “…dikkat et şeylerinize telefonlar arıza yapıyor” dediği, Noyan’ın “Anladım. Telefonlar arıza yapıyor anladım ” dediği,
- Tape No:7180 de kayıtlı, 19.05.2008 günü Saat:23:06'da Mehmet Ali ÇELEBİ’nin Bektaş…? ile yaptığı görüşmede; Bektaş’ın; “…Şimdi seninde onunda ağırlığının ... o Akif Efendiyi varya Akif Efendi bizim kapıcı Akif … Dün akşam ki bizim kapıcı hani, Mesajı aldın değil mi kapalı konuşuyorum, He Akif i ara tayinle şöyle görsün bi yerleri ya ... yani anında, …. o Akif … başka bir sitede görev yapsın yani” dediği, devamında Mehmet Ali ÇELEBİ’nin “Anladım tamam …” dediği,
- Tape No: 6497 de kayıtlı 31.05.2008 saat:12.25 de Ufuk Mehmet Büyükçelebi’nin Mehmet SEVİGEN ile yaptığı görüşmede; Mehmet Büyükçelebi’nin İzmir ilinde olduğundan bahsettiği, Mehmet SEVİGEN’ in bir konu ile ilgili olarak muhatabına en kısa zamanda görüşmek istediğini belirttiği, bu bağlamda Mehmet SEVİGEN’in “bak şimdi düzgün bi telefonun var mı beni düz bir telefondan ara sana bir şey söyliycem” “Otelde bak bizim orayı vercem sana 0 21240 15” dediği, Ufuk Mehmet BÜYÜKÇELEBİ’ nin “Tamam 15-20 dakka sonra ararım” dediği,
- Tape No: 6396 de kayıtlı 11.01.2008 saat:18.07 de İlker GÜVEN’in Cansu SARAK ile yaptığı görüşmede; İlker GÜVEN’in “Telefon etti bana dedi ÖBÜR TELEFONDAN KONUŞALIM FALAN Bİ ÖZEL Bİ HATTAN YA DEDİ BÖYLE ŞEY YAPTI ÜZÜLDÜM DEDİ niye ne yaptım ki böyle hareket ediyor şaşırmış senin o rest çeker gibi bişeyler yapma” dediği, Cansu SARAK’ın “Yok ya istemiyorum artık .. onun niye peşinden koşayım ya, ben ona dedim ben robotu sevsem robot bana sevgisini verir alır beni yani canlanır dedim başını alır alıp başa taç ederdi e bu ruh gibi adam …” dediği, İlker GÜVEN’in “HAYIR, BANA TELEFON DİNLENİYOR TELEFONLARIMIZ” dediği, Cansu SARAK’ın “YA ANLADIM BANANE CANIM DİĞER TELEFONDA MI DİNLENİYOR” dediği,
- Tape Kayıt No:6587 de kayıtlı 25.02.2008 saat:18:50 de Kemal AYDIN’ın Serkan isimli şahısla yaptığı görüşmede özetle; Kemal AYDIN’ ın “ben yakında bi Antalyaya gelecem geldiğimde ararım seni” dediği, Serkan’ ın “Tamam Kemal abi hiç gittinmi GENELKURMAYA FALAN GÖRÜŞTÜNMÜ” dediği Kemal AYDIN’ ın “SEN TELEFONLARDAN TELEFONLARDA HİÇBİŞEY KONUŞMUYORUZ” dediği anlaşılmıştır.
- Tape Kayıt No:6610 da kayıtlı 21.03.2008 saat:16:25 de Kemal AYDIN’ın açık kimliği tespit edilemeyen X Şahısla yaptığı görüşmede özetle; açık kimliği tespit edilemeyen şahsın “Sen korktunda dışarı çıkamadın demi abi” dediği, Kemal AYDIN’ ın “Türkiye Cumhuriyeti devletinde korkmayacak bir tane insan varsa 75 milyon insan içersinde Yaşar Büyükanıt paşadan sonra onun bi ekibi var o ekipten sonraki sivil hayattaki tek adam benim” dediği açık kimliği tespit edilemeyen şahsın “Ben bişeyler oluyorda bende” dediği Kemal AYDIN’ ın “Telefonda telefonda olmaz seninle o işi telefonda mı konuşacaz yani” dediği anlaşılmıştır.
- Tape Kayıt No:6664 de kayıtlı 03.06.2008 saat:18:49 de Elyar isimli şahısla yaptığı görüşmede özetle; Elyar’ ın Kemal AYDIN’ ı Kanada’ dan aradığı ve “Türkiye den gelenden sonra, Türkiye nin Devleti bura bir mektup gönderip Kanada ya” dediği Kemal AYDIN’ ın “Hayır öyle, BANA BAK ŞİMDİ BANA TELEFONDA ANLATMA” dediği görüşmenin devamında Elyar’ ın Kanada’ da yaşadığı problemleri Kemal AYDIN’ a anlatmaya çalıştığı Kemal AYDIN’ ın ise ısrarla telefonda görüşmek istemediği anlaşılmıştır.
- Tape No:7964’de kayıtlı 09.09.2008 saat:15.16’da Gürbüz ÇAPAN’ın Yunus..? ile yaptığı görüşmede; YUNUS’un “..Fatih Sanayi Sitesinde bi çalışma yap demiştiniz bana” dediği, G.ÇAPAN’ın “He anladım onu telefonda konuşma” “Yani biz yarın öbürgün bana uğra şey yaparsın tamam mı” dediği tespit edilmiştir.
Tape No: 8057’de kayıtlı 23.03.2008 saat: 11.03’te Gürbüz ÇAPAN’ın Erdal...? ile yaptığı görüşmede; G.ÇAPAN’ın “O ARKADAŞINA SÖYLE TEDBİR ALSIN YANİ BU TELEFONLARI DİNLİYOLAR ÇÜNKÜ TELEFONU ŞEY YAPARLAR” “BAŞIMIZA İŞ AÇARLAR hadi görüşürüz” dediği tespit edilmiştir.
- Tape No:7141’de kayıtlı, 31.07.2008 günü saat:13.49’da Ferda PAKSÜT’ün Yılmaz ATEŞ ile yaptığı görüşmede; Ferda’nın “Merhaba bulunduğunuz yerde sabit varmı” dediği bunun üzerine Yılmaz’ın “207 40 60” numaralı telefonu verdiği, Ferda’nın “Arıyorum hemen” dediği,
- Tape No:7149’da kayıtlı, 05.08.2008 günü saat:22.44’te Ferda PAKSÜT’ün Ersin BAL ile yaptığı görüşmede; Ersin BAL’ın “Bir arkadaşlarımla yemekteyim özellikle de başka bir arkadaşımın telefonu telefonundan aradım yani beni telefonun dinleniyorsa diye…Benim size aktarmam gereken bir şeyler var yarım saatliğine gelecem yanınıza.” dediği, Ferda’nın “Kötümü” dediği, Ersin’in “Yok yok deyil yani telefonfa konuşmayalım geliyorum şimdi” dediği,
Tape No:4436’da 07.01.2008 günü saat 18:38 sıralarında H.Atilla UĞUR ile EMRAH isimli şahıs arasında geçen telefon görüşmesinde EMRAH’ın “İyidir abi müsaitmiydiniz” dediği H.Atilla UĞUR’un “Tabi dinliyorum canım” dediği EMRAH’ın “Bu telefondan konuşabilir miyiz” dediği H.Atilla UĞUR’un “Aaaaa bu telefondan konuşabilir miyiz konuşma bunla. Senin numaran çıktı ben seni arayacağım ordan” dediği anlaşılmıştır.
Tape No: 4441’de 10.01.2008 günü saat 20:32 sıralarında H.Atilla UĞUR ile Bülent isimli şahıs arasında yapılan görüşmede Bülent’in “Ondan önce bir şey rica edeceğim sizden” “Rica edecem de önemli olduğunu düşündüğüm için arıyorum” dediği H.Atilla UĞUR’un “O zaman bu telefonu kapatayım, ben başka bir numaradan arayacağım Barbaros’u ondan sonra alim sizi” dediği anlaşılmıştır.
Tape No: 4442’de 10.01.2008 günü saat 20:35 sıralarında H.ATİLLA UĞUR ile BÜLENT isimli şahıs arasında yapılan telefon görüşmesinde Bülent’in “O arkadaşlardan birini getireceğim bi dinleyin çünkü” dediği H.Atilla UĞUR’un “Arkadaşlar derken eee” dediği Bülent’in “Yabancı” dediği H.Atilla UĞUR’un “Yarın görüşeceğimiz arkadaşlar mı?” dediği Bülent’in “Hayır hayır değil bu şey” dediği H.Atilla UĞUR’un “Spagetti mi, spagetti mi” dediği anlaşılmıştır.
- Tape No: 7456 da kayıtlı 20.02.2008 günü saat 12:20’de Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın (532 2367671), Anet SAHAKYAN’ı (532 5242256) aradığı; Ahmet Tuncay’ın “ŞU DEŞİFRESİNİ YAPTIĞIN KADIN VAR YA,…, Akşam üzere şeye gelsin kanala gelsin beni cepten arıyor TELEFONUN DİNLENDİĞİNİ BİLMİYOR SALAK,…, Başına bela açacak” dediği, Anet’in “Kaçta çağırayım?” diye sorduğu, Ahmet Tuncay’ın “Gelsin işte saat 5 te kaçta gelirse işte o saate gelsin,…, Aramasın bu telefonu seni arasın” dediği,
- Tape No: 7465 te kayıtlı 24.02.2008 günü Saat:23.53 te Buket AYDIN ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “….sen yarın bi ara bana gel” “Telefonda söyleyemiyorum da” “Yarın bi ara gelde konuşalım seninle” dediği, Buket AYDIN’ın; “Kötü bir şey mi var” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Yok canım tam tersi iyi birşey var” “Ben yarın akşam üzeri malı devrediyorum heralde” “….telefonda söyleyemiyorum Allah kahretsin öff aman öff sana bir şey söylemem lazımda neyse tamam yarın konuşuruz artık....” dediği,
- Tape No: 7481 de kayıtlı 28.02.2008 günü Saat:19.42 de Adnan BULUT ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “O onu telefonla konuşmuyorduk değil mi senin Adnan ne yapıyor” dediği, Adnan BULUT’un; “Vallaha işte dün konuştuk şeyleri teslim aldınız mı dedim aldık dedi öyle saat üç gibi görüştüm bu iş %99 hallolacak diyor o kadar” “Söyleyeceğin bişey varsa BAŞKA BİR KAYNAKTAN İLETEYİM” dediği,
- Tape No: 7482 de kayıtlı 28.02.2008 günü Saat:19.47 de Müjdat Kerimcan KAMAL ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Metin abiyle buluşacam sen yarın mı arıyor seni şey” “Sana ziyarete gelen arkadaş” dediği, M. Kerimcan KAMAL’ın; “…beni arayacak veya ben yarın ararım” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Telefonda konuşmamaya gayret göster” dediği,
- Tape No: 7526 da kayıtlı 19.03.2008 günü Saat:14.33 te Müjdat Kerimcan KAMAL ile yaptığı görüşmede, M.Kerimcan KAMAL’in; “Çıktık efendim şimdi şirkete gidiyoruz aldık evrakı” “Aldım Orjinalini” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “…telefonun tellerine kuşlar mı konar” dediği, M.Kerimcan KAMAL’in; “….dinleyenlere ithaf olunur” “Emniyet... güçlerine ithaf olunur” “Amınakodumun çocukları ya...” “...dinlemeleri de götürürler de önüne koyarlar bak bi daha okuyım mı” dediği,
- Tape No: 7554 te kayıtlı 25.03.2008 günü Saat:16.24 te Deniz ATAMAN ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; Deniz ATAMAN’ ın; “Ya ben arıyorum arıyorum niçin cevap vermiyorsun ilk defa sende rastlıyorum bu olaya…” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; “Toplantı … sen Ankara damısın şimdi” dediği, Deniz ATAMAN’ ın; “Gece 1:30 da da mı toplantı” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; “Hep…o toplantılar o toplantılar ayrı toplantılar” dediği, Deniz ATAMAN’ın; “... işlemler Ankarada biliyorsun” “Seninde tanıdığın kişiler ama bende ...” “....Şey dinleniyor mu telefonlar” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ ın; “Telefonum mu dinleniyordur tabi dinlenmez olur mu…” dediği,
- Tape No: 7860 da kayıtlı 17.04.2008 günü Saat:13.03 te Adil Serdar SAÇAN ile yaptığı görüşmede, A.Serdar SAÇAN’ın; “Alakasız bi numara versene” “Alakasız bi numara verir misin” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “Alakasız bi numara vereyim alakasız numara veremem dışarıdayım” “…ben seni arayayım” dediği, A.Serdar SAÇAN’ın; “Yok hayır sen beni arama” dediği, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “alakasız bi numara vermek için alakalı bi yerden arayayım” “Artık telefon konuşmalarımız çok güzel oldu ya alakasız” dediği,
- Tape No: 7861 de kayıtlı 17.04.2008 günü Saat:14.00 da Adil Serdar SAÇAN ile yaptığı görüşmede, A.Tuncay ÖZKAN’ın; “0 535 411 78 17” dediği,
- Tape No: 7769 da kayıtlı 09.09.2008 günü saat 18:56’da Ahmet Tuncay ÖZKAN’ın, Ö. Ö…’u aradığı; Ö.’in ‘Koçum’ diye hitap ettiği, Ahmet Tuncay’ın ‘Canım abi’ diye hitap ettiği, Ö.Ö’in “Koçum söyle bana valla ben seni bir kaç kere aradım” dediği, Ahmet Tuncay’ın “Ağzına sağlık ağzına,…, Ya o Yargıtay Başkanı aslan gibi adammış he” dediği, Ö.Ö’in “Yok ya maalesef,…, Malesef değilmiş malesef değilmiş şey Tuncay” dediği, Ahmet Tuncay’ın “Buyur abi” dediği, Ö.Ö’in “Ben seni evden arıyım,…, Konuşcaklarım var çünkü bu pezevenk dinliyor bizi” dediği,